• Sonuç bulunamadı

Şevket Pamuk'un yeni kitabı çıktı:Tarih, kuramsız yazılamaz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şevket Pamuk'un yeni kitabı çıktı:Tarih, kuramsız yazılamaz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şevket Pam uk’un yeni kitabı çıktı

2 i / ı £ | f

‘'Tarih, kuramsız yazılam az’

— Osraanlı iktisadi tarihi üzerine şimdiye kadar çok kitap yazıldı. Bu çalışmaya niçin giriştiniz? Sizce ki­ tabınızın katkıları neler?

PAMUK — Şimdiye kadar Türki­

ye’nin iktisadi tarihini inceleyen ça- Jışm aların pek çoğu, 16. yüzyıl ya da 19. yüzyıl gibi sınırlı bir dönemi ele aldılar. Eldeki malzemenin yetersiz­ liğinin de etkisiyle, belirli bir döne­ mi incelemekle, o dönemin fotoğra­ fını vermekle yetindiler. Ben de bu kitapta 16. yüzyil Osmanlı ekonomi­ sinin yapılarını inceleyerek, ayrıntı­ lı bir fotoğrafım çekerek başlıyorum. Ancak daha sonra, bu fotoğrafa za­ man boyutunu katarak, Birinci Dün­ ya Savaşı’na kadarki dönemde bu yapıların geçirdiği dönüşümü ele alı­ yorum. Deyim yerindeyse fotoğraf­ lardan oluşturduğum bir filmi ince­ liyor ve yorumluyorum. Bunu yapar­ ken temel kaygım, eldeki tarihsel malzemeyi belirli bir kuramsal bü­ tünlük içinde yorumlayabilmek ve bu kuramsal bütünlük içinde hem iç hem de dış etkenlere ağırlık vermek oldu.

— Femand Braudel’e atıfta bulu­ narak “ bir kuram olmadan tarih ya­ zılamayacağını” , öte yandan “ bir ta­ rihçinin hiçbir zaman kuramların tutsağı olmaması gerektiğini” söylü­ yorsunuz. Bu, Osmanlı iktisadi ta­ rihini yorumlarken farklı teorilerden yararlandığınız anlamına mı geliyor?

PAMUK — Osmanlı iktisadi ta­

rihini tarihsel maddecilikten kaynak­ lanan belirli bir kuramsal çerçeve içinde yorumladım ve bu çerçeveyi bütün kitap boyunca sürdürmeye ça­ lıştım. Ancak, evrenselliği olan bir kuramsal çerçeveyi kullanan her ta­ rihçi, incelediği toplumun diğerleriy­ le ortak boyutlarını vurgulayıp öz­ gül boyutlarını göz ardı etme tehli­ kesiyle karşı karşıyadır. Oysa tarih­ te var olmuş toplumlar büyük zen­ ginlikler ve çeşitlilikler gösteriyorlar. Bu durumda, örneğin Osmanlı top- lumunu anlayabilmek için, hem bu toplumun diğerleriyle ortak boyut­ larını hem de diğerlerinden ayrılan özgü! boyutlarını yakalamak gereki­ yor. Kuramların tutsağı olmamaktan söz ederken bunu kastediyorum.

— Analizinizde tarihsel maddeci bir kuramsal çerçeve kullandığınızı söylüyorsunuz. Öte yandan, “ Eko­ nomi ile diğer yapılar arasındaki neden-sonuç ilişkilerinin tek yönlü olduğu söylenemez. Tarihin akışı içinde ekonomik gelişmeler toplum­ sal ve siyasal gelişmeleri etkilediği gi­ bi, toplumsal, siyasal ve ideolojik ya- pdar da ekonomi üzerinde etkili, hat­ ta belirleyici olabilirler,” diyorsunuz. Kitap boyunca da siyasi, askeri, de­ mografik, vd. unsurları açıklayıcı et­ kenler olarak kullanıyorsunuz. Bu durumda, teorinizin yeterince açık olmadığı söylenemez mi?

PAMUK — Ben tarihsel maddeci­

liği, ekonominin her zaman her şeyi belirlediğini öngören bir tarih kura­ mı olarak görmüyorum. Bu tür dar bir yorumun tarihsel maddeciliğin zenginliğini yeterince yansıtamadığı­ nı döşünüyorum. Bir toplumun ve­ ya ekonominin dört yüzyılı aşan ta­ rihini incelerken, ekonomik etkenlere en ön sırada yer vermekle birlikte, el­ bette diğer etkenleri de dikkate al­ mak gerekecektir. Osmanlı toplumu- nun, örneğin Batı Avrupa’dan ayrı­ lan boyutlarını belirlemeye çalışırken de dar anlamda tanımlanan iktisadi yapıların yanı sıra mülkiyet ilişkile­ rini, örneğin toprakta devlet mülki­ yetini ve daha genel olarak devletin toplumsal ve iktisadi konumunu dik­ kate almak kaçınılmaz oluyor.

— 15. yüzyıldan 19. yüzyılın baş­

larına kadarki Osmanlı Imparator- luğu’nu. Mısırlı kuramcı Samir

Amin’den esinlenerek kullandığınız bir kavramla, “ vergisel üretim tar-

zı"nın egemen olduğu bir “ toplum­ sal kuruluş” olarak tanımlıyorsunuz. Çok tartışılan ve sorgulanan, Os­ manlI İmparatorluğu’nun neden ka­ pitalizme geçemediği sorusunun

ya-Y eni kitaplar arasında en

dikkate değer olanlardan

biri, Doç. Dr. Şevket

Pamuk’un Osmanlı-

Türkiye İktisadi Tarihi

(Gerçek Yayınevi, 1988)

başlıklı çalışması. 1972

yılında A B D ’nin Yale

Üniversitesi ’nden mezun

olan Pamuk, doktorasını

Berkeley Üniversitesi’nde

yaptı. 1978’de S.B.F.’de

öğretim üyesi oldu.

Üniversitelerimize çöken

YÖK kâbusu nedeniyle

1983‘te istifa ederek ABD’ye

göçtü. Halen Villanova

Üniversitesi’nde ders veriyor.

mtı burada mıdır? Öyleyse, bu üre­ tim tarzının hangi özelliği kapitalist- leşmeyi engellemiştir?

PAMUK — Sorunuzu biraz daha

farklı biçimde sorayım: 19. yüzyıl­ da Avrupa kapitalizminin girişinden önceki dönemlerde, Osmanlı toplu- munda kapitalizm niçin kök salma- mıştır? Bence bu sorunun yanıtı için dış etkenlere değil, Osmanlı toplu- munun iç yapısına bakmak gereki­ yor. Öte yandan, yalnızca Batı Av­ rupa ve Japonya kendi başlarına ka­ pitalizme geçebilen toplumlar oldu­ ğuna göre, sorunuzun yanıtı bu top- lumlarla Osmanlı toplumunun kar­ şılaştırılmasını da gündeme getiriyor ister istemez. Bu noktada vergisel üretim tarzının en önemli özellikle­ ri, bence, toprakta devlet

mülkiye-Şevket Pam uk

tinin ağırlığım koruması, köylülerin mülksüzleşerek topraktan kopma­ maları ve tarım-dışı üretim faaliyet­ leri üzerindeki devlet denetimidir. Gerçi Osmanlı toplumu toprakta özel mülkiyet gibi kapitalizme geçiş doğrultusunda eğilimleri de kendi içinde taşıyordu, ama devlet gücünü koruduğu için bu eğilimler denetim altında tutulmuştur.

— Osmanlı iktisadi tarihini açık­ lamaya çalışırken ekonomik, siyasal, demografik, vb. etkenlere baş vuru­ yorsunuz, ama bazı araştırmacıların haklı olarak önem verdikleri din, ik­ tisadi ahlak ve zihniyet gibi etkenle­ rin üzerinde hemen hiç durmuyorsu­ nuz. Bence bu çalışmanın önemli bir eksiği. Sizce değil mi?

PAMUK — Her kuram etkenler

arasında belirli ilişkiler kurar ve her kuram çeşitli etkenleri önem ve ön­ celik sırasına göre belirli bir hiyerarşi içine yerleştirir. Bu, benim kullandı­ ğım tarih kuramı için de geçerli. İk­ tisadi yapıları ve bu yapıların niçin ve nasıl dönüştüğünü açıklamaya ça­ lışırken, sözünü ettiğiniz bu etken­ lerin birinci dereceden önem taşıdık­ ları görüşünde değilim.

— Osmanlı tarihinde Batı tarihin­ den farklı olarak köylü ayaklanma­ larına pek rastlanmıyor. Sosyal ve ekonomik tarihimizi yakından ince­ leyen bir kişi olarak bunu nasıl açık­ lıyorsunuz?

PAMUK — önemli bir soru bu.

Anadolu tarihinde köylülerin vuru­ cu gücünü oluşturduğu toplumsal hareketlerin köylü ayaklanmalarına dönüşemeyişlerinin pek çok nedeni var ve galiba bu konuda yeni yeni düşünmeye başlıyoruz. Bu nedenler arasında Anadolu’da kırsal alanlar­ da toprak mülkiyetinin tekelini elin­ de tutan bir derebeyleri ya da top­ rak ağaları sınıfının ortaya çıkmayışı var.

Topraksızlığın dönem dönem ve yer yer kendisini duyurmakla birlik­ te, Anadolu’da hiçbir zaman yaygın bir eğilim durumuna gelmeyişi bir di­ ğer önemli neden. Ayrıca, baskılar arttığında, köylülerin göçebeliğe dönmek, yaylalara kaçmak veya kentlere göç etmek gibi başka seçe­ nekler bulabilmelerini de dikkate al­ mak gerekiyor. Bu konunun daha ayrıntılı incelenmesinin, Türkiye ta­ rihinin ve toplumunun özgül boyut­ larından birini daha iyi anlamamızı sağlayacağını düşünüyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sağlık profesyonellerinin her düzeydeki eğitimi (okul eğitimi, mezuniyet sonrası eğitim ve sürekli eğitim) toplumun sağlık gereksinimlerine göre tasarlanmalı

Hem Artaud, hem de Meyerhold tiyatroyu kitlelerin harekete geçmesi için bir araç olarak görmüştür.. Feminist tiyatroların hedeflerinden biri de sahnede

Ahmet İlkay CEYHAN, Öğretim Üyesi, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Bölüm Başkanı, İstanbul Kent Üniversitesi, Türkiye... KOVİD-19 KÜRESEL SALGINI VE

( … ) Deprem, sel gibi afetlerde yardım istemek için 122 numaralı telefonu ararız.. ( … ) Yaşadığımız yer neresi olursa olsun kendi sorunumuzu

( … ) Deprem, sel gibi afetlerde yardım istemek için 122 numaralı telefonu ararız.. ( … ) Yaşadığımız yer neresi olursa olsun kendi sorunumuzu

Göreceğimiz yerler arasında Vasa müzesi, Abba müzesi, eski şehir merkezi ve Stockholm Üniversitesini gezimizin ardından Stockholm sokaklarında dilediğinizce serbest

Petrol bölgeleri üzerinde hâkimiyet mücadelesi veren taraflar İngiltere ve Fransa’dan ibaret değildir. Bunların yanı sıra ABD, Almanya, Rusya gibi ülkeler de bu mücadelenin

Sound of Europe Festivali, EUNIC’in değerli İstanbul ve Ankara üyeleri olan Goethe Enstitüsü İstanbul, Goethe Enstitüsü Ankara, Macaristan Büyükelçiliği Ankara,