• Sonuç bulunamadı

Başlık: Türkiye'de dünden bugüne özel okullara bir bakış (gelişim ve etkileri)Yazar(lar):UYGUN, SelçukCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Egifak_0000000083 Yayın Tarihi: 2003 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Türkiye'de dünden bugüne özel okullara bir bakış (gelişim ve etkileri)Yazar(lar):UYGUN, SelçukCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Egifak_0000000083 Yayın Tarihi: 2003 PDF"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

! "#$ #% $ #% &$ # ' #$ $

TÜRK YE’DE DÜNDEN BUGÜNE ÖZEL OKULLARA B R

BAKI (GEL

M VE ETK LER )

Dr. Selçuk UYGUN

Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi

E itim Programları ve Ö retim (ESTT) Anabilim Dalı Ara tırma Görevlisi

ÖZET

Bu çalı mada, Türkiye’de Tanzimat döneminden günümüze özel okulların geli imi

ve etkileri incelenmi tir. Özel okullar, geleneksel okul anlayı ından farklı olarak, Batılıla manın ba langıcı sayılan Tanzimat dönemiyle birlikte yabancı ve azınlıkların öncülü ünde geli mi tir. Yabancı ve azınlık özel okullarının, Türk e itiminde yenile me ve niteli in artmasında olumlu etkileri olmu tur. Ancak bu okullar, dinî, siyasî, ekonomik, kültürel vb. yönlerden devletin politikasına aykırı etkinliklerde bulunduklarından zararlı sonuçlar do urmu lardır. Cumhuriyet öncesinde bu okulların olumsuz etkilerine kar ı devlet, ekonomik ve siyasî iktidarsızlı ı yüzünden, köklü bir çözüm bulamamı tır. Bu çözüme Türk halkının ulusal bir Kurtulu Sava ı verip tam ba ımsız bir Cumhuriyet kurulduktan sonra ula ılabilmi tir. Cumhuriyet sonrasında, özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında, yabancı ve azınlıkların okulları, devletin gözetim ve denetimine alınmı ve bunların faaliyet alanları sınırlanmı tır. Cumhuriyetin kurulu undan 1960’lı yıllara kadar özel okulların geli imi dura andır. 1960’lı yıllardan sonra özel okullar konusunda yeni hareketlenmeler ba lamı ve bu hareketlenme, özellikle 1980’lerden sonra, özel okullar lehine hızlanmı tır. Günümüzde, anaokulundan üniversiteye kadar, her düzeyde e itim-ö retim veren itim-özel okulların sayısı, her geçen gün artmakta ve devlet bu okulları te vik etmektedir. Bugün, büyük ço unlu u Türkler tarafından açılan özel okullarda ö rencilerin hemen hemen tümü Türk’tür. Bu okullar, e itimde bir rekabet ortamı olu turarak, nitelikli e itim ortamları sa layabilmekte ve bu yüzden de buralara ra bet –eskisi gibi- çok olabilmektedir.

Anahtar sözcükler: Özel ö retim, özel ö retim kurumları, özel okullar, özel okulların

tarihi.

ABSTRACT

In this research, the development of private schools, and its effects since Tanzimat (Reorganization) period in Turkey has been examined. Private schools, which are different from traditional school comprehension, developed after Tanzimat period, which is considered as becoming westernization, through leadership of foreign and minority groups. Private schools of foreign and minority groups had positive effects on feature improvement and modernization of Turkish education system. However, these schools have also harmful consequences because of their religious, political, economical, cultural, etc. structures, and their contrary activities to politics of goverment. Before Republic period, towards adverse consequences of these schools, goverment could not find any fundamental solution because its economic and political weakness. This fundamental solution is being reached after Turkish people national liberation war and complete its independent republic establishment. After Republicanism, especially first years of Republicanism, the schools of foreign and minority groups had been under supervision and inspection of goverment and

(2)

their activity fields had been restrictive. From the foundation of Repuplic until 1960’s the development of private schools was steady. After 1960’s, there are proceedings at private schools activities and these proceedings, especially after 1980’s, accelerated in favor of private schools. Nowadays, from kindergarten to university, number of private schools that provide education-instruction in every level, increases every day and goverment is supporting these schools. Today, the students at private schools, that have been opened by the Turkish, are almost all Turkish. These schools are creating competitions in education, they are acquiring qualified education environments therefore the demands, and the popularity of these schools are getting higher as in the past.

Key words: Private education, private education institutions, private schools, history

of private schools.

G R

Genel olarak giderleri devlet bütçesinden kar ılanmayan e itim-ö retim kurumları, özel okul olarak adlandırılır. Devlet okulları dı ında kalan, anaokulundan üniversiteye kadar e itim-ö retim veren bu okulların sahipleri, gerçek ki iler veya yardım kurulu ları olabilir.

Günümüzde yerli ve yabancı, gerçek ve tüzel ki iler tarafından kurulmu olup Millî E itim Bakanlı ı’nın denetim ve gözetimi altında bir ücret kar ılı ında örgün e itim-ö retim veren tüm özel okullar, esas olarak aynı yasal düzenlemeler içinde yer aldı ından bunların birlikte incelenmesi gerekmektedir.

Türk e itim tarihinde özel okulların geli imi nasıl olmu tur? Bu tür okullar daha çok kimler tarafından, hangi amaçlarla açılmı tır ve bunların etkileri konusunda neler söylenebilir? Bu vb. sorular çerçevesinde özel okullar, neden-sonuç ili kisi ba lamında yorumlanacaktır. Konu, iki ba lıkta incelenecektir: 1- Cumhuriyetten Önce Özel Okullar 2- Cumhuriyetten Günümüze Özel Okullar.

1- CUMHUR YETTEN ÖNCE ÖZEL OKULLAR

Türk e itim tarihinde ilk örgün e itim-ö retim kurumu olan sıbyan mektepleri ve medreseler, geni ölçüde vakıf statüsüne dayanması nedeniyle, devletin gözetim ve denetiminde olmasına kar ın, resmî okul (devlet okulu) olmaktan çok, özel nitelikteki okullardır. 1924 yılına dek ayakta kalan bu kurumlar, özel durumlarından kaynaklanan nedenlerden dolayı bu ara tırma kapsamı dı ında bırakılmı tır. Bunun nedeni ise, özel okul kavramının, bu ara tırmada, daha çok “kamu

e itimi”* ile birlikte ele alınmasıdır. Her ne kadar

bazı padi ahlar veya devlet adamları, okulların açılmasına do rudan katkıda bulunmu larsa da bunu bir “kamu e itimi” sorumlulu undan uzak, hayır i i veya dinsel-vicdani bir sorumluluk olarak görmü lerdir.

Cumhuriyetten önce, Osmanlı mparator-lu u’nda, genel e itimin bir kamu görevi olarak görülmeye ba lanması 19. yüzyılın ortalarına rastlar.** Önceleri devlet yalnızca küçük bir

zümrenin, askeri sınıfın ve yöneticilerin bir kısmının e itimini üstlenmi , bunun dı ında kalan geni halk kesiminin e itimi, vakıf vb. eklinde di er özel ve tüzel ki ilerin kurdu u kurum ve kurulu lara veya ki ilere bırakılmı tır. Bu anlamda özel ö retimin tarihi oldukça geriye götürülebilir. Ancak amaç ve i leyi bakımından, bugünkü anlamda, özel okulların tarihini Tanzimat dönemiyle ba latmak yanıltıcı de ildir.

Özel okulların, geçmi te varlıklı ki ilerin, çocuklarına özel hocalardan ders aldırma gelene inden hareketle ortaya çıktı ı söylenebilir. Bunda dinî, kültürel, ekonomik vb. ba ka etkenler de dikkate alınmalıdır. Örne in Batıda, okul reformunda önemli bir yeri olan özel okul

* “Kamu e itimi”, genel olarak devletlerin, ulusların, ilk

ve ortaö retim ö rencileri için yeti tirme sorumlulu unu yüklendikleri e itimdir (Öncül, 2000, 656).

** II. Mahmut’un 1824’te bir fermanla ilkö retimi

zorunlu kılması, genel olarak yasal anlamda kamu e itimi

anlayı ının bir sonucu olarak görülebilir. fade

biçiminden yalnızca stanbul için ilkö retimi zorunlu gördü ü kesin olan bu fermanın illere de bildirildi i anla ılmı tır. Ne var ki, stanbul’da bile ferman 1939 yıllarına kadar yeterince uygulanamamı tır (Akyüz, 2001, 140).

(3)

niteli indeki Cizvit Okullarının açılı ı, dinsel kaygılar nedeniyle olmu tur (Kanad,1948, 259).

Batıda bugünkü anlamda kamu ve özel okul kavramlarının geli mesinde, Sanayi Devriminin tetikleyici bir rolü vardır. Sanayi Devrimiyle birlikte burjuvazinin yükseli ine ko ut olarak özel ö retimin önemli bir geli me gösterdi i görülür (Tan,1987,245). Burjuvazinin geli mesiyle üst ve orta sınıf ailelerin çocukları, özel okullar aracılı ıyla daha seçkin bir e itim-ö retim alırken, genel olarak ihtiyaç duyulan i gücünün yeti tirilmesi için de devlet eliyle kamu okulları olu turulmu tur. Toplumsal kaynaklarla olu turulan ve tüm çocuklara düzenli okuma fırsatı sa layan kamu okullarının yanında, zaman zaman devlet bütçesinin de deste ini alan özel okullar, toplumsal seçkinlerin yeti tirilmesinde ço u zaman öncülük etmi tir.

Türkiye’de özel okullar, Batılıla ma hareketinin ba langıcı sayılan Tanzimat’la (1839) birlikte yaygınla maya ba lamı tır. Türk e itim tarihinde, bugünkü anlamda çerçevesi çizilen özel ö retimin resmî belgelerde yer almaya ba laması, 1856 Islahat Fermanına dayanmaktadır. Bu fermana göre azınlıklar, cemaat olarak, okul açma ve geli tirmeye izinli sayılmı tır. Daha önceleri, geleneksel e itim anlayı ına uygun olarak her camiîn yanında bir sıbyan mektebi veya medrese bulunabildi i gibi, di er dinlere ait mâbetlerin yanında da o cemaatlere ait okulların varlı ına dokunulmamı tır. 19. yüzyılın ortalarında genel e itimin öneminin anla ılmaya ba lanmasıyla her cemaat ya da toplum, kendilerine ait okulları geni letmeye çalı mı lardır. E itim-ö retim ya da okul açma serbestli i öncelikle Rumlara, daha sonra sırası ile Ermenilere ve Yahudilere verilmi tir (Vahapo lu, 1990, 51). Gerek 1856 Islahat Fermanı, gerek Türk e itiminin ilk yasası olan 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi, gerekse ilk Türk Anayasası olarak kabul edilen 1876 tarihli Kanûn-ı Esâsî, e itim-ö retim i ini serbest bırakmakla birlikte bunda devletin gözetim ve denetimini esas almı tır.

Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin 129. maddesi öyledir: “Özel okullar, toplumlar ya da

Osmanlı veya yabancı devletlerin uyru undaki ki iler tarafından ücretli veya ücretsiz olarak kurulan okullardır. Masraflarını kurucuları ya da ba lı oldukları vakıfları kar ılar. Kurulmalarının

artları unlardır:

a) Bu okulların ö retmenlerinin elinde

Maarif Nezareti tarafından ya da mahallî

e itim idareleri tarafından verilmi diplomaların bulunması,

b) Bu okullarda terbiye ve ahlâk kurallarına

ve politikaya (Devletin Politikası) aykırı ders okutturulmaması ve ders programları ve kitaplarının Maarif Nezareti ya da mahallî e itim idaresi ve vali tarafından onaylanması,

c) Maarif Nezareti ya da mahallî e itim

idareleri ve vali tarafından izin verilmesi” (Mahmut C., 2002, 425).

1876 tarihli Kanûn-ı Esâsî’de ise, e itim-ö retim serbestli i itim-öyle ifade edilmi tir (Md:15-16): “Ö retim i i serbesttir. Belirlenmi olan

kanuna uymak artıyla her Osmanlı genel ve özel ö retime izinlidir ve bütün okullar devletin kontrol ve denetimi altındadır” (Tanilli, 1962, 15).

Türk e itim tarihinde özel okulların geli im ve etkilerini, Osmanlı okul sistemi içinde ele almak gerekmektedir. Geleneksel Osmanlı okul sistemi içinde Tanzimat Fermanının ilanı (1839) bir dönüm noktasıdır. Bu yeni dönemde, daha önceden askeri okullarla ba layan e itime yönelik iyile tirmeler ve düzenlemeler de yaygınla tırılmaya çalı ılmı tır. Bu anlamda Batı örne ine uygun yeni tip okullar kurulmu tur. Ancak eskiye de dokunulmamı tır. Eski ve yeni okullar yan yana ya atılmaya çalı ılmı tır. Bu durum, e itimde, dar anlamda okul sisteminde, çe itlili e neden olmu tur.

Tanzimat sonrası Osmanlı Devletinde okul sistemi üç ana ba lık altında toplanabilir. Bunlar;

a) Geleneksel okullar (medrese, mektep vb.), b) Yenile me döneminde açılan ve devlete

ba lı okullar (rü diyeler, idadiler, askeri okullar vb.),

c) Müslüman olmayan cemaat te kilatları ile yabancı misyon ve yabancı hükümetlere ba lı okullardır.

Tanzimat sonrası Osmanlı döneminde okul yapılanmasında görülen bu çe itlili in sayısını daha da arttırmak mümkündür. Bu tür bir yapılanmada e itimde birli in olmadı ı açıkça görülmektedir. Okulların ba lı oldukları kurum ve kurulu lara göre çok ba lılık, da ınıklık ve tam bir düzensizlik söz konusudur. Buna paralel olarak okulların amaçları ve buralarda izlenen e itim-ö retim, birbirinden farklıdır. Ku kusuz bu da ınıklı ın bir çok nedenleri vardır. Bunlardan en önemlisi, kamu e itimi anlayı ının tam kavranamamı olmasıdır. Devlet, e itim verme sorumlulu unu yönetici-memur ve asker yeti tirmekle sınırlandırmı tır.

(4)

Bunun do al sonucu olarak, çe itli dinî guruplar ve topluluklar, e itimlerini kendileri sa lama yoluna gitmi lerdir. Bu durum, özel okulların yaygınla masını peki tirmi tir. Özellikle azınlıklar ve yabancı devletler, Osmanlı sınırları içinde, kapitülasyonlar yoluyla verilen ayrıcalıklar nedeniyle, kısa zamanda ve çok sayıda özel okullar açmı lardır. Batı örne i esas alınarak, geli mi okul sistemi anlayı ına uygun olarak açılan bu özel okullar kar ısında, devletin açtı ı yeni okulların sayısı ve etkisi ise oldukça sınırlı kalmı tır.

Tanzimat’ın ilanıyla birlikte Osmanlı Devleti sınırları içinde, en hızlı geli en ve yaygınla an okullar, yabancı ve azınlık okullarıdır. Batılı devletler, ça ın gerisinde kalan Osmanlı mparatorlu unun geni topraklara sahip olması ve buralarda ya ayan farklı ulusların varlı ını göz önünde tutarak, açmı oldukları özel okulları vasıtasıyla, bundan yararlanma ve nüfuz sahibi olma politikasını izlemi lerdir. Özellikle bu devletlerin Hıristiyan ulusları kendilerine yakın hissetmelerinden dolayı, siyasî, dinî, kültürel, sosyal ve ekonomik çıkarları do rultusunda kendilerine yarar sa layacak özel okul açma ve açtırma giri iminde bulunmu lardır. Bu yolla, Osmanlı ülkesinin her yanında yabancı ve azınlık özel okulları açılmı tır. Osmanlı Devletinin aldırmazlık ve güçsüzlü ünden ya da ho görüsünden yararlanan yabancı devletler ve azınlıklar, özel okul açma ve açtırma konusunda âdetâ birbirleriyle yarı a giri mi lerdir.

Türk e itim tarihinde “Yabancı Okullar”,

“Misyoner Okulları”, “Protestan Okulları”, “Azınlık Okulları” vb. adlar adı altında tarihsel ve

e itsel yönleriyle ilgili yapılan çalı malarda varılan ortak sonuç, özel okul statüsündeki bu okulların devletin e itim politikası ya da amacından saptıkları ve devlet aleyhinde çe itli etkinliklerde bulundukları yönündedir. Bu okulların, genel e itim verme amacından çok, kültür emperyalizminin ta ıyıcıları (araçları) oldukları yönündeki dü ünce de di er bir ortak noktadır (Sevinç, 1975; Vahapo lu, 1990; Tozlu, 1991).

Yahya Akyüz tarafından yayınlanan (1970, 121-130) iki ar iv belgesinde, Abdülhamid dönemindeki Protestan okulları konusunda ilginç bilgilere yer verilmi tir. Bu belgelerden ilki, E itim Bakanı Zühtü Pa a tarafından Padi ahlık Makamı Ba Kâtipli ine gönderilen bir mektup ve ili i inde bazı rakamsal bilgileri içeren bir defterdir. Bu belgede Zühtü Pa a, o tarihte (1890’lı yıllar) mparatorluk sınırları içinde 392 Protestan ve

Amerikan okulu bulundu unu; bunlardan 108’inin Abdülhamid döneminde, 284’ünün ise daha önce açıldı ını belirtmi tir. Bu okulların hemen hepsinin kurulu unda Amerikan Board Misyoner Örgütü vardır. Devlet adamlarının açılmasına göz yumdukları bu okullar, özellikle Do u Anadolu’da köylere kadar yayılmı ve her türlü devlet denetimine kar ı çıkmı lardır. Bu okulların ö rencilerinin ço unlu u, Müslüman ailelerin çocuklarıdır. Müslüman halkın, çocuklarını bu okullara vermesinin nedeni öyle açıklanmı tır:

“ slâm okullarında okutulan derslerin sayısı çoktur, oysa yabancı okulların programları hem sade hem de çocuklar için daha yararlıdır.” Zühtü Pa a’ya

göre bu okulların üç amacı vardır: “Türkiye’de

Protestanlı ı yaymak, halkın merkezi yönetime olan ba lılı ını sarsmak ve öteki yabancı, özellikle Fransız okullarının kültürel etkisi ile mücadele etmek.”

Akyüz (1970,121-130), aynı yerde yayınladı ı ikinci belgede ise, Anadolu Genel Müfetti i akir Pa a’nın 4 Aralık 1314 (1898) tarihinde Amasya’dan Padi ahlık Makamı Ba Katipli ine gönderdi i bir rapordan söz etmektedir. Bu rapor da, Müslüman Türk ailelerinin çocuklarını niçin yabancı özel okullara gönderdi ini açıklar niteliktedir. akir Pa a, bu raporda Protestan okulları ile di er yabancı okulların zararlı etkinliklerine kar ı nasıl mücadele edilmesi gerekti ini açıklarken u öneride bulunmu tur:

“Anadolu’da Türk sanat okulları açılmalıdır.”

akir Pa a’nın bu önerisinden de anla ılıyor ki, Anadolu’da yeterli sayıda Türk okulu yok, olanlar da bireyleri hayata hazırlamamaktadır. Oysa yabancılara ait özel okullar, sade ve yararlı bilgileri ö rettikleri için, Türkler tarafından da tercih edilmektedir.

Mutlakıyet dönemi ba larında zmir Rü diyesinde okuyan H. Ziya U aklıgil’in azınlık ve yabancıların okulları ile Türk okullarını kar ıla tırdı ı u anısı, bu okullara olan ilginin nedenlerini daha da açıklayıcı niteliktedir: “O

dönemde zmir’de Ermenilerin ve Rumların bir çok bilgi kurumlarından ba ka lise derecesinde birer çok büyük, mükemmel okulları vardı ki her türlü ö retim araçları ile tamamlanmı oldukları gibi, her birinin iktidarları, liyakatları ile tanınmı ö retmenleri vardı. (...) Musevîlerin okulu ise, hepsinden çok dikkate de er olanıydı. Bu Alliance

Israelite Mektebi garip bir rastlantı ile tam Rü diye

mektebinin kar ısında idi. Böyle biri yüksek, büyük yüzü ile, öteki bodrum katı yarım bırakılmı tek

(5)

katlı küçük ve utangaç görünü üyle kar ı kar ıya dururken, birinden tatil saatinden alay alay yüzlerce Musevî çocu u dalgaları ta tı ı sırada, ötekinden mevcudu nihayet yüze zor varan Türk çocuklarının seyrek kafileleri etrafa da ılırdı. Bu zıtlık, pek açı bir dille hali anlatırdı. Sonraları, burada ö retmen olan sekiz on ki iyi tanıdım. Rahiplerin (ö retmenlerin) arasında Kimyada, Fizikte, Kozmografyada, Matematikte geni iktidar sahipleri vardı ki, okulun mükemmel laboratuvarlarında ve rasathanelerinde bir yandan ö rencilerine bilimin aydınlı ını verirken, bir yandan kendileri incelemelerine devam ederlerdi.

Alliance sraelite’in bir çok ö retmenleri Paris

merkezinde ö renimlerini bitirince gönderilmi , mesleklerine â ık, zekâlarının ve milletine yararlı olma sevdasının kıvılcımlarıyla gözleri ı ıldayan gençlerdi” (Akyüz, 2001, 224). U aklıgil’in de

belirtti i gibi azınlık ve yabancıların açtıkları özel okullar, modern ve nitelikli e itim-ö retim kurumlarıdır ve buralarda görev alan ö retmenler de iyi yeti tirilmi idealist insanlardır.

Yabancılara ve azınlıklara ait bu özel okullar, ö rencilerine hayatta ba arılı olacakları bilgi ve becerileri vermenin yanında devletin politikasına aykırı olarak devletin bütünlü ünü ve ba ımsızlı ını sarsıcı propaganda ve telkinlerde bulunmu lardır. Yabancı devletler, köylere kadar yayılan bu okulları ile Osmanlı topraklarında nüfuz sahibi oldukları gibi, buralarda verilen Türk dü manlı ı fikrinin yaygınla tırılması yoluyla da yüzyıllarca bir arada ya amı , kültürel yönden pek çok ortak de er geli tirmi toplumları, Türklere dü man etmi tir. Hatta akraba Türk toplulukları bile, birbirlerine dü ürülmü ; ülke çe itli toplulukların ba ımsızlık mücadelelerini verdikleri kamplar alanına dönü türülmü tür. Arap bölücü hareketinin liderlerinden Refik Rızzık Sellüm’un Osmanlı Divan-ı Harbi huzurunda verdi i ifadesi, bu okulların olumsuz etkileri konusunda oldukça anlamlıdır: “Ben Fransız mekteplerinde okudum.

Bugün Suriye, Irak ve Lübnan’da e raf ve a aların çocukları Cizvit mekteplerinde okur. Öteki Arap diyarlarında ise ngilizce hakimdir. Onlar ya ngiliz mekteplerinde ya Amerikan kolejlerinde okurlar. Hepsinin gayesi Türkler hakkında benim sahip oldu um bilgileri telkin etmektir. (...) Zannediyorum ki, bizim hatamıza bizden sonrakiler de ister istemez dü eceklerdir” (Vahapo lu, 1990, 51).

Yabancılar tarafından açılmı bulunan bu özel okullar, daha önce de belirtildi i gibi, Türkler

arasında da, bütün bu zararlarının bilinmesine kar ın, büyük ra bet görmü tür. Çünkü buralardan mezun olanlar, yabancı dil bilmeleri, devletin ihtiyaç duydu u niteliklere uygun ve serbest piyasa gereksinimlerine yönelik olarak üretimci ki ilik sahibi olmaları vb. özellikleri yönüyle daha yetkindirler. Dolayısıyla, e itimden yarar sa lama dü üncesinde olan veliler çocuklarını yabancılar tarafından açılmı özel okullara göndermi lerdir. Böylece, bu okullar aracılı ıyla, Müslüman-Türk topluluklarının merkezi idareye ba lılı ı azaltılırken, azınlıkların ba ımsızlık duyguları arttırılmı tır.

Devlet, yabancı okulların olumsuz etkilerinin farkındadır. Ancak hükümetler, bu okulların zararlı etkilerini önleme konusunda güçsüz kalmı tır. Bu okulların nasıl kurulup, e itim-ö retim verece i ve ö retmenlerinin atanması ve ders programlarının içeri i konusunda devletin denetim ve gözetiminde olması gerekti i, daha önce de ifade edildi i gibi, 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nde belirlenmi tir. Ancak bu hükümler, ço u zaman, yazılmı olmaktan öteye geçmemi ve yabancılara ait özel okullar, devlet denetiminin dı ında kalmı tır. Akyüz’ün (1970, 121-130) açıkladı ı belgede, Zühtü Pa a bu okulların denetimsizli ine ili kin çaresizli i öyle betimlemi tir: “Adı geçen

okullarda okutulan kitaplar, programlar hükümetçe bilinmiyor ve tefti yapılamadı ından, yabancılar tam bir fırsat ve meydan bularak, ayet bir dereceye kadar meslek ve tuttukları yolun ve davranı ların gerçek yüzünü birazcık olsun anlamak amacıyla hükümet memurları ve e itim müfetti leri okulun birisine gitmek isterlerse, okula kabul edilmedikten ba ka, müdür, kurucu ve ö retmenlerin ba lı oldukları konsoloshanelere ve oradan elçiliklere ba vurulması gerekti ini söyleyerek tefti kapısını kapattıkları ve cevap vermekten kaçındıkları, hergün rastlanan olaydır.”

Yabancı ve azınlıklara ait bu özel okulların zararlı etkinliklerini önleme konusunda devlet, etkili olmasa da, bazı çalı malarda bulunmu tur. Bunlardan biri, devlet e itimini yaygınla tırmak ve Türklerin de özel okul açma giri imlerini te vik etmektir. Tanzimat döneminde Türklerin yaptı ı özel ö retim ya da Türklerin açtıkları özel okullar hakkında yeterli bilgiye ula ılamamı tır. Türk Maarif Tarihi yazarı Osman Ergin (1977, 508), Tanzimat döneminde özel okulların açılıp açılmadı ı, açılmı sa da adları ve sayılarının anla ılamadı ını belirttikten sonra u de erlendirmeyi yapmı tır: “Türk özel okullarının

(6)

açılmamasının ya da sayılarının çok az olu unun sebebi, Türk ve slâm unsurunun her eyi hükümetten beklemesidir.” Ergin’in bu yorumunu

tartı malı bulan Yahya Akyüz (2001, 160) ise,

“Türk- slâm unsurunun yüzyıllarca özel gelirlerle (vakıf yoluyla) okullar kurdu unu ve Türk toplumunun e itiminin geni ölçüde bu ekilde sa landı ını” belirtmi tir. Akyüz’e göre,

“Tanzimat döneminde Türklerin, özel okul açma konusunda çekimser kalmalarının asıl sebebi, yeni ortaya çıkan, ticari amaçlı yani para kazanmak için okul açma dü üncesini yadırgamaları olabilir.”

Ergin ve Akyüz’ün bu yorumlarına ek olarak öyle bir de erlendirme de yapılabilir: Bu dönemde

Türk-slâm unsuru, sosyo-ekonomik yönden geridir; Sanayi Devrimi sonrası, Batıda üretim ili kileri içerisinde geli en yenilik hareketlerinden geç haberdar olmu ve bu yüzden de Türklerin Batı örne ine uygun özel okul açma giri imleri gecikmi olabilir. Bu dönemde az sayıda olan varlıklı aileler ise, geleneksel olarak süre gelen mektep ve medreselere verdikleri ekonomik destekle e itim i ine katkıda bulunmu lardır. Çünkü, o yıllarda Türk- slâm unsurunun modern nitelikteki Batı örne ine uygun özel okullar hakkında yeterli bilgi ve görgüsü yeterince geli memi tir.

Tanzimat’ın “e itim yoluyla Osmanlılık” politikasına uygun olarak 1868’de açılan Galatasaray Sultanisi, Türklerin açtı ı ilk özel okuldur. Okulun, özel giri imci Türkler tarafından açıldı ını söylemek güçtür. Çünkü okul, devlet deste i ile açılmı tır. Amacı, “Osmanlılık” bilincine uygun tipte insanlar yeti tirmektir. Onun için burada birbirinden din, ırk vb. yönden farklı olan toplulukların çocukları okuyabilecektir (Ergin, 1977, 482-486). Bu yönüyle okulun, laik görünümlü bir yapısı vardır. Okulun bu özelli i yüzden, ilk zamanlar, farklı dinlere ait toplumlar tarafından okula fazla ilgi gösterilmemi tir. Özellikle Yahudiler, çocuklarını bu okula göndermekten çekinmi lerdir. Çünkü onlara göre bu okul, çocukların dinî hislerini azaltıcı nitelikte bir e itim-ö retim vermektedir. O yıllarda e itimin hangi toplumda olursa olsun dinsel içerikli oldu u gerçe i de unutulmamalıdır. Okula fazla ra bet gösterilmemesinin bir nedeni de, ücretlerin yüksekli idir. Bu yüzden olsa gerek, Sultani’nin ilk açılı ında üç yüz ö rencinin yarısının, buraya ücretsiz alınması kararla tırılmı tır. Azınlıklar içerisinde bu okuldan en çok yararlananlar Bulgarlardır. Türklerden ise, zengin ve seçkin ailelerin çocukları buraya devam etmi tir.

Özel giri imciler tarafından açılan ilk Türk özel okulu,15 Ocak 1884’te stanbul’da Rü diye düzeyinde açılan “ emsülmaarif” adındaki okuldur (Akyüz, 2001, 220). Okulun kurucusu ve müdürü ö retmen Abdi Kâmil, stanbul Süleymaniye’deki ta mektepte üç dört sene yeni yöntemi (usûl-i cedîd) tecrübe ettikten sonra halktan, özellikle aristokrat sınıftan çok ra bet görmü ve bunun üzerine bu okulu açmı tır (Ergin, 1977, 951-954).

1903 yılında stanbul’da ilk ve orta düzeyde 28 özel Türk okulu ve buralarda 4500 kadar ö renci bulunmaktadır. Türklerin özel okul açma giri imleri stanbul’dan önce ba ta Selanik olmak üzere, bazı Rumeli kentlerinde ba lamı tır. Çünkü buralarda Bulgar, Rum, Ermeni, Yahudi azınlıkların özel okullarıyla hemen her milletten yabancı özel okulların bulunu u ve onların daha iyi e itim-ö retim yapmaları, Türk itim-özel okulların geli mesine ve Türk ö retmenlerinin uyanmasına ve çocukları uyandırmalarına sebep olmu tur (Akyüz, 2001, 220).

II. Me rutiyetin ilanıyla geni bir özgürlük ortamı olu mu tur. Bu özgürlük ortamında özel okul açma giri imleri de artmı tır. Me rutiyetin ilanından hemen sonra, Türk özel ö retimini geli tirmek, yabancı özel okullardan Türk çocuklarını kurtarmak için bazı dernekler kurulmu tur (Akyüz, 2001, 252). Örne in 1909’da

Osmanlı ttihat Mektepleri Cemiyeti kurulmu ,

Türk özel okul kurucuları da bir araya gelerek

Osmanlı Mektepleri Tevhid-i Mesaî Cemiyeti

adında stanbul’da bir örgüt kurmu lardır. Bu örgütün kurucuları, Türk özel okullarından mezun olanlara idadî (lise) ö retimini de özel olarak yaptırmak için Mekâtib-i Hususiye dadîsi adıyla bir okul açmı tır (1911).

Birinci Dünya Sava ı öncesi ve sonrasında yabancı ve azınlıklara ait özel okulların zararlı etkileri bilindi inden, bu dönemde Türklerin özel okul açma giri imleri, devlet tarafından desteklenmi tir. Örne in 1915 tarihli “Mekâtib-i

Hususiye Talimatnamesi”nde (Özel Okullar

Genelgesi) Türklerin özel okul açma giri imleri te vik edilirken, yabancı ve azınlık özel okullarının devletin gözetim ve denetimine girmesi yönünde önlemler alınmı tır (Özkaya, 1993, 7).

Genel olarak Cumhuriyet öncesi dönemde, özel okullara ili kin bazı de erlendirmeler öyle yapılabilir:

• Türkiye’de, bugünkü anlamda özel okulların öncülü ünü yabancı ve azınlıklar yapmı tır. Onların açmı oldukları özel okullarda,

(7)

genelde devlet politikasına aykırı bir e itim-ö retim verilmi ve bunun sonucu olarak da bazı özel okullar, iyi bir e itim-ö retim kurumu olmalarının yanında devletin bütünlü ü için zararlı unsurlar haline gelmi tir. Ülkede geni ölçüde yayılan bu okulların kar ısında devlet okulları ve Türklerin açtı ı özel okullar, oldukça yetersizdir. Bu kurumların zararlı etkilerine kar ı hükümetler, gerekli önlemleri alıp uygulamada güçsüz kalmı lardır. Bunun nedenlerinden bazıları öyledir: Devlet ekonomik bakımdan güçsüzle mi ve halkın e itim ihtiyacını kar ılayamamı tır. Bu yüzden devlet, kapitülasyonların da etkisiyle, yabancı ve azınlıklara tanıdı ı e itim-ö retim hürriyetini gözetim ve denetim altına alamamı tır.

• Yabancı ve azınlıklara ait özel okulların Türk e itimine önemli katkıları da olmu tur. Bunlardan bir kaçı öyle sıralanabilir: E itimde “Usûl-i Cedîd” hareketi yaygınla mı tır. Yeni okul sistemleri olu mu tur. Türkler de özel okul açma giri imlerinde bulunmu lardır.

2- CUMHUR YETTEN SONRA ÖZEL OKULLAR

Osmanlı Devletinin çökü ü ve Türk topraklarının i galini gören Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderli inde, bir Kurtulu Mücadelesi ba latmı tır. Bu süreçte yabancı ve azınlıklara ait bazı özel okulların olumsuz etkileri yo un tepki toplamı tır. Anadolu’nun en ücra kö elerinde bile rastlanan bu okullar içinde Millî Mücadele aleyhinde en yo un çalı anı Merzifon Amerikan Kolejidir. çi leri Bakanı A. Fethi Beyin Mecliste verdi i bilgilere göre, yapılan incelemede bu Kolejin, Rum tahrikleri ve planlarının oca ı ve Pontusçuluk için kurulan bir “siyasî kulüp” oldu unu göstermi tir. Kolejin Türkçe ö retmeni Zeki Bey, Pontus gizli örgütünü hükümete bildirdi i için bizzat kendi ö rencileri ve Kolejin Rum ö retmenleri tarafından öldürülmü tür (Akyüz, 1978, 218). Yabancı ve azınlıklara ait özel okullar, azınlık milliyetçili ini körüklerken, bir yandan da yabancı devletlerin siyasî nüfuz aracı olmu lardır (Vahapo lu, 1990; Tozlu, 1991). Bu okullar konusunda yeni devletin kurucuları, sa lam önlemler alma gere ini duymu lardır.

Zararlı eylemleri nedeniyle sık sık kapatılmaları istenen yabancı okullar hakkında E itim Bakanı Hamdullah Suphi, ubat 1921’de Mecliste öyle demi tir: “Bazı sakıncaları olmasa,

bütün Türkiye içinde tek bir yabancı okul bırakmam. Fakat bu bir içi leri sorunu oldu u kadar bir dı i leri sorunudur... Amerikan okullarını

kapattı ımız gün Amerika üzerinde bunun akisleri ne olacaktır, bunu dü ünmemiz gerekmektedir. talyan okullarını kapattı ımız zaman aynı ekilde ortaya çıkacak sonuçları dikkate almalıyız. Demek ki, elimizde bir çare vardır, o da, okullarımızı, ailemizi yabancı okullara ihtiyaç bırakmayacak ekilde yükseltmektir. Kendi okullarımız gerekli bilim ve e itimi sa ladı mı, emin olunuz bir tek aile, çocuklarını yabancı okullara göndermez” (Akyüz, 1978, 219).

Millî Mücadeleden zaferle çıkan Türk milleti, 24 Temmuz 1923’te imzalamı oldu u Lozan Andla masıyla tüm dünyaya zaferini ve ba ımsızlı ını ilan etmi tir. 21 Kasım 1922’de ba layan Lozan görü melerinde en çok tartı ma yaratan konulardan biri de yabancı ve azınlık okulları konusu olmu ve bu konularda daha önce yapılmı hatalara dü ülmemeye çalı ılmı tır. Bu antla mada yabancı ve azınlıkların ö retim haklarıyla ilgili maddeler “Azınlıkların Korunması” ba lı ı adı altında toplanmı tır. Bu maddelere göre, yabancı ve azınlıkların okulları, devletin denetim ve kontrolü altına alınmı ve bunlarla ilgili bazı sınırlılıklar getirilmi tir (Özbek, 2000, 129-141).

Millî Mücadelenin önderi ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ba ımsızlı ın korunması ve Cumhuriyetin gelece i için e itime büyük önem vermi tir. Ona göre, e itim millî olmalı ve Türk çocukları Türkiye’nin ba ımsızlı ını koruyacak, Cumhuriyeti koruyup yükseltecek biçimde yeti tirilmelidir (Millî E itimle lgili Söylev ve Demeçler, 1946, 4). Atatürk’e göre, Cumhuriyetten önce izlenen e itim politikaları ve programlar da belirsizdir. E itimde birlik ve beraberlik, ortak bir amaç yoktur. Bu olumsuz etki, yabancı ve azınlıklara ait özel okullarda daha belirgindir. E itimimiz yabancı unsurların etkisi altında kalmı tır.

E itimi, yabancı unsurların etkisinden kurtarmak için birbirini izleyen çe itli düzenlemelere gidilmi tir. Cumhuriyetin ba larında Atatürk’ün görü ve direktifleri do rultusunda yapılan düzenlemelerden en önemlisi, 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat (Ö retim Birli i) Kanunun çıkarılmasıdır. Bu kanunla, özel okullar da dahil olmak üzere, tüm okullar Maarif Vekaletine ba lanmı tır. Bunun yanı sıra Ö retim Birli i, yeti tirilecek tüm bireylerin aynı amaca yönelik olmasını sa lamı tır. Bu amaç, “milletin fikir ve hissi itibarıyla birli ini sa lamak”tır (Ünder, 1999, 79-94). Bu kanundan sonra çıkarılan genelgeler ve yeni düzenlemeler, millî beraberlik

(8)

ve bütünlük fikri gözetilerek hazırlanmı tır. Genelgelerde, Türk devletini yıkıcı, toprak bütünlü ünü zedeleyici, Türk tarihini küçük dü ürücü ve yabancı devlet propagandası yapan faaliyetler yasaklanmı ; Türkçe, tarih ve co rafya derslerinin, Türk ö retmenler tarafından okutulaca ı belirtilmi tir (Özbek, 2000, 139). E itimde birlik ilkesi do rultusunda de i mez bir politika izleyen Türkiye Cumhuriyeti, yabancı ve azınlıklara ait özel okullar konusunda uzun yıllar hassasiyetini korumu tur. Cumhuriyet öncesi açılmı yabancı okulların faaliyetleri kontrol altına alınıp geni lemeleri önlenirken, yenilerinin de açılmasına izin verilmemi tir.

E itimde birlik ilkesini gerçekle tirebilmek için her tür ve düzeydeki e itimi üzerine alan devlet, dolayısıyla e itimin maliyetini de üstlenmi tir. Ancak devletin ekonomik yönden yetersizlikleri vardır. Bu yüzden alınan çe itli tedbirlerin yanında özel giri imcilerin de devlete destek sa lamaları istenmi tir. Bizzat Atatürk 1 Kasım 1925’te yaptı ı bir konu mada öyle demi tir: “Büyük Millet Meclisinin ve Cumhuriyet

Hükümetinin büyük çalı ma ve gayret gösterdi i bilinmekle birlikte bilim ve ö renimin feyiz ve nuruna olan genel ilgiyi kar ılamaktan henüz uzaktır. Önümüzdeki sene için devletçe yapılabilecek büyük fedakarlı ı rica ederken, varlıklı ki ilerden olan vatanda larımıza da himayeye muhtaç olan çocuklarımızı özel giri imleriyle okutup yeti tirmelerini önemle tavsiye ederim” -1 Kasım 1925 TBMM kinci Dönem

Üçüncü Toplantı Yılını açarken- (Millî E itimle lgili Söylev ve Demeçler, 1946, 27). Türkiye Cumhuriyeti ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk özel okullara de il, gerçek amacından saptırılmı “özel okulculu a” kar ıdır.

Atatürk’ün de i aret etti i gibi, e itim i inde özel giri imcilerin deste ini de almak isteyen devlet, hükümet ve özel sektörün ortak giri imi ile 31 Ocak 1928’de Türk E itim Derne i’nin (TED) kurulmasına öncülük etmi tir. Bu derne in ilk yönetmeli i, derne in amacını ve üstlendi i sorumlulu un büyüklü ünü açıkça yansıtır. Bu yönetmeli e göre TED, maddî olarak e itim olana ı bulamayan zeki ve ba arılı ö rencilerin barındırılaca ı yurtlar kuracak ve böylece Anadolu’nun yoksul çocuklarının, yurtlarında barınma imkanı sa layıp çe itli ihtiyaçlarını kar ılayarak, e itimlerine destek verecektir. Aynı zamanda yüksek e itime devam eden, ancak maddî

olanakları bulunmayan ö rencilere burs olanakları sa layacaktır (TED Tarihçesi, 2003).

Cumhuriyetin ilk yılları, yabancı okulların bir kısmının kapatıldı ı veya tamamının da kontrol altına alındı ı ve Türk çocuklarının yabancı dilde e itim-ö retim veren modern Türk okulları bulamadı ı bir dönemdir. Bu nedenle TED’in amaçlarından biri de Türk çocuklarının yabancı okullara ba vurmak zorunlulu undan kurtaracak okullar açmaktır. Bu amaçla Mayıs 1931’de Ankara Yeni ehir’de (bugünkü kolejin bulundu u yerde) ilk olarak bir anaokulu açılmı ve ardından, aynı yerde, bugünkü kolejin orta kısmı devreye girmi tir. Daha sonra Ankara Koleji olacak olan bu okulun lise kısmının açılması için ise, 19.07.1935’te bütçeden ödenek ayrılmı tır. Derne in Bursa Kız Lisesi ise, 1931’de açılmı tır. Mart 2003 tarihi itibarıyla bu derne in (TED’in), kolej niteli inde 16 okulu bulunmaktadır (TED Tarihçesi, 2003). Türkiye’de Türk E itim Derne inin çalı maları ve di er özel birkaç giri imin dı ında özel okulların geli imi 1960’lı yılların ortalarına kadar dura an bir geli im göstermi tir.

Türkiye’de 1961 Anayasası’nın yürürlü e girmesiyle özel okullar konusunda yeni hareketlenmeler ba lamı tır. Anayasanın 21. maddesinde, e itim ve ö retimin devletin gözetim ve denetimi altında serbest oldu u belirtilerek özel okullar kabul edilmi ve bunların ba lı oldukları esasların, devlet okulları ile eri ilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenece i de hükme ba lanmı tır. Böylece bu kanun, e itim ve ö retimin, devletin gözetim ve denetimi altında serbest olması gerekti ini, e itim ve ö retimin hiçbir ekilde devlet tekeli altına alınamayaca ını açıkça vurgulamı tır.

Anayasanın özel okullar ile ilgili düzenlenmesini istedi i yeni bir kanun çıkmadan 1962’de ilk özel yüksek okulun açılması sonucunu do urmu tur. Özel yüksek okulların sayısı 1969’da 44’e yükselmi tir (Dikmen, 1971, 9). Anayasanın özel okullar konusunda sa ladı ı hakkın öncelikle özel yüksek okullarla uygulamaya geçilmesinin neden ve sonuçları ilginçtir: Devletin sa ladı ı yüksek ö renim olanakları sınırlı oldu undan arz-talep ili kisi do rultusunda serbest giri imciler, tercihlerini, daha çok, özel yüksek okul açma yönünde kullanmı lardır. Ancak yüksek okulların üniversite sayılıp sayılmadı ı yönündeki ku kular bu okulların me ru olup olmadı ı yönünde tartı maları da beraberinde getirmi tir. Çünkü Anayasada üniversitelerin devlet eliyle ve kanunla

(9)

kurulabilece i hükmü vardır. Bu yasal belirsizli in yanı sıra bu okullarla ilgili siyasî, ahlâki, fırsat e itli i vb. tartı malar da yapılmı tır (Dikmen, 1971). ubat 1971’de özel yüksek okullar, Anayasa Mahkemesi kararı ile kapatılmı lardır.

1961 Anayasası’nın öngördü ü kanun, “625 Sayılı Özel Ö retim Kurumları Kanunu” adı altında 8 Haziran 1965’te çıkarılmı tır. Daha önceden açılan özel yüksek okullar, kapatılmalarına kadar bu kanun çerçevesinde hareket etmi lerdir. Ancak bu okullar, Anayasa Mahkemesi tarafından üniversite niteli inde görülüp kapatılmı tır. 18 Aralık 1965’te yürürlü e giren Özel Ö retim Kurumları Kanunu, oldukça ayrıntılı hazırlanmı tır. Türk, yabancı, azınlık vb. tüm özel okullar bu kanun çerçevesinde ele alınmı tır. Bu okulların uymak zorunda oldukları genel amaçlar, temel ilkeler, sistem içindeki yerlerinin tayini, görevlendirecekleri ö retmenlerin nitelikleri, okul binaları ve tesisleri, e itim araç ve gereçleri, e itim ve ö retim alanındaki görev ve sorumlulukları ayrıntılı olarak belirlenmi tir. 14 Haziran 1973 tarihli 1739 sayılı Millî E itim Temel Kanunu hükümlerine uygun e itim-ö retim vermek zorunda olan bu okullar, yasal olarak tamamen devletin kontrol ve denetimi altındadır.

Özel okullarla ilgili ikinci hareketlenme 1980’li yılların ortalarında ba lar. 1982 Anayasası da 27. ve 42. madde hükümleri çerçevesinde 1739 ve 222 sayılı kanunlar ile 625 Sayılı Özel Ö retim Kurumları Kanunu gere ince, özel ö retim kurumu açmayı serbest bırakmı tır.

1961 Anayasası’na göre üniversiteler tamamen devletin tekelinde görülürken; 1982 Anayasası, üniversitelerin devlet tarafından kurulaca ını belirtmekle birlikte, bazı artlarla “vakıflar” tarafından da kurulabilece ini öngörmü tür (Hatipo lu, 2000, 511-516). Özellikle 1985’den sonra kanun, genelge vb. niteli indeki düzenlemeler ile özel okullar devletçe de açıkça te vik edilmi tir.

1985 sonrası özel okulları te vik edici nitelikteki bazı önemli düzenlemeler öyle özetlenebilir (625 Sayılı Özel Ö retim Kurumları Kanunu, 1994):

• 9.1.1985 tarih ve 3236 Sayılı Kanunla yabancı uyruklu ö rencilerin devam edebilece i milletler arası ö retim kurumlarının yabancı uyruklu gerçek ve tüzel ki iler tarafından, do rudan veya Türk vatanda larıyla ortaklık yolu ile 6224 Sayılı Yabancı Sermayeyi Te vik Kanunu çerçevesinde açılmasına imkân sa lanmı tır.

• Özel ö retim kurumlarının açılı , i leyi , yönetim ve e itim-ö retim bakımından ba lı olacakları esasları belirleyen yönetmelik 23.6.1985 tarihinde çıkarılmı ; daha sonra bu yönetmelik 7.9.1991 tarihinde de i tirilerek iyile tirilmi tir. Do rudan özel okullarla ilgili çıkarılan bu yönetmelikler, özel ö retim kurumlarının i leyi ini düzenlemi ve böylelikle de bu okulların yaygınla ması için kolaylık sa lamı tır.

• 2.6.1988 tarih ve 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile özel ö retim kurumlarının ö renci ücretlerinde serbestli in sa lanmasında önemli bir a ama katedilmi tir.

1985 sonrası özel ö retim kurumları üzerinde yapılan düzenlemeler, daha önce de belirtildi i gibi, hep bu kurumların geli mesi ve yaygınla masını te vik edici niteliktedir. Bu düzenlemelerle yabancılara ait özel okullara da belli esaslar içinde kapasitelerini arttırabilmeleri, yeni bina yapabilmeleri vb. yönde kolaylıklar sa lanmı tır.

Özel ö retim kurumlarını yakından ilgilendiren önemli bir düzenleme de Avrupa Birli i

Uyum Yasaları çerçevesinde yapılan de i ikliklerdir. 3.8.2002 tarih ve 4771 Sayılı Çe itli Kanunlarda De i iklik Yapılmasına li kin Kanunda, vakıflara ait özel ö retim kurumlarına ili kin düzenleme öyledir: “Cemaat vakıfları,

vakfiyeleri olup olmadı ına bakılmaksızın, Bakanlar Kurulu’nun izniyle dinî, sosyal, e itsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını kar ılamak üzere ta ınmaz mal edinebilirler ve ta ınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunabilirler”-m.4,f A- (T. C. Resmî Gazete, 2 A ustos 2002, Sayı: 24841,1-10).

Lozan Andla ması’ndan sonra Cumhuriyetin ilk yıllarında yabancı ve azınlık okullarına mülk edinme ve malları üzerinde tasarrufta bulunma vb. konularda getirilen kısıtlayıcı önlemler, 1985 sonrası yapılan de i iklikler ve en son çıkarılan 4771 sayılı yasa ile kaldırılmı tır. Böylece, devletin gözetim ve denetimi esas olmak üzere yabancı ve azınlıklara ait özel ö retim kurumlarının önündeki hemen hemen tüm engellerin kalktı ı söylenebilir.

Özel okullar, geçmi te oldu u gibi günümüzde de tartı malı kurumlardır. Bu tartı malara ra men özel okullara ilgi Türk e itim tarihinde her zaman var olan bir olgu olarak de erlendirilebilir. Günümüzde aileler, çocuklarını özel okullarda okutmayı tercih etmektedir. Bu tercihin en önemli nedeni ise bu okulların kamu okullarına göre daha iyi görünmeleridir. Bir ara tırmada, “veli de erlendirmesine göre en iyi 10 okulun 7’si,

(10)

ö renci de erlendirmesine göre en iyi 10 okulun 8’i, sportif ve sosyal tesislere sahip en iyi 10 okulun 9’u, üniversite sonuçlarına göre en iyi 10 okulun 7’si, özel laboratuar olanaklarına göre en iyi 10 okulun 8’i özel okuldur” sonucu elde edilmi tir (Erdo an, 2002, 4).

Ba ka bir ara tırmanın bulgularında Türkiye’de en iyi üniversitelerin en iyi fakülte ve bölümlerine Fen Liseleri, Anadolu Liseleri ve Özel Liselerden mezun olan ö rencilerin yerle ti i görülmü tür. Bu ara tırma bulgularına göre, normal devlet liseleri, meslek liseleri ve teknik liselerden mezun olmu ve yüksek nitelikli üniversite, fakülte ve bölümlerine yerle mi ö rencilerin oranları oldukça dü üktür (Köse, 1997, 261-270). Türkiye’de üniversiteye yo un bir talep vardır. Sınırlı sayıda ö renciye okuma fırsatı sa layan üniversitelere özel veya özel nitelikteki okulların ö renci sokması, e er bir ba arı olarak görülürse, bu onların ba arısıdır ve buralarda vb. nedenlerden dolayı aileler çocuklarını okutmak istemektedir. Çünkü onlara göre, çocu un ba arısı okula ba lıdır. Özel okullar bu vb. nedenlerden dolayı ilgi görmektedir. Ancak özel okul fiyatlarının yüksekli i, bir çok ailenin çocuklarını bu okullarda okutamamasına neden olmaktadır.

2002-2003 Ö retim Yılı için özel okul ücretleri ortalama 7-9 milyar arasında de i mektedir. Dördüncü dereceden bir ö retmenin aylık maa ının 490 milyon oldu u dü ünülürse (Eylül 2002), bu okulların ekonomik düzeyi iyi aile çocuklarına hitap etti i görülür. Halkın ekonomik düzeyine paralel olarak bu okullara ilgi artmaktadır. (Vatan Gazetesi, 4 Eylül 2002, 19 ve aynı gazete 7 Eylül 2002, 17).

Türkiye’de, özel okullara esas olarak orta ve üst sınıfa mensup ailelerin çocukları gitmektedir. Ancak, özellikle son yıllarda, enflasyon ve ardından gelen ekonomik krizler nedeniyle orta sınıf aileler çocuklarını özel okula gönderemez hale gelmi tir ( TO, 1997, 14). Bu olumsuzluktan hem veliler hem de özel okullar zarar görmü tür.

1980’lerden sonra sayısal olarak geli en özel okullar (kolejler), 1990’lardan sonra ö renci kapasitelerini dolduramaz olmu lardır. Çünkü özel okulların, finans sektörüyle olan ba lantıları kuvvetlidir. Daha önce de belirtildi i gibi, halkın gelir seviyesinin dü mesi ve ekonomik krizler bu okullara olan talebi, velilerin ilgi ve iste ine ra men, dü ürmü tür. Özel okullar tarafından düzenlenen panel (1997,1999), sempozyum (2002) vb. toplantılarda bu okulların devlet tarafından desteklenmesi ve Türk e itim sistemi içinde özel okulların daha üst seviyelere çıkartılması için devletin bu okullardan hizmet satın alması önerilmi tir. Özel okulların bu istekleri, 2003 yılında çözüme kavu turulma yoluna gidilmi tir; ancak bu konuda kesin bir sonuca ula ılamamı tır. Özel okullardan devletin hizmet satın alması gerekti ini vurgulayan isimlerden en önemlisi ve yetkilisi Millî E itim Bakanı Hüseyin Çelik’tir. Geli mi ülkelerde özel okulların millî e itim içindeki payının yüzde 60’lara çıktı ını dile getiren Çelik, Türkiye’de ise bu oranın yüzde 1,5 oldu una ve ülkemizde özel okulların yüzde 40 kapasite ile çalı tı ına dikkat çekerek 10 bin yoksul ö rencinin devlet bütçesi ile özel okullarda (kolejlerde) okuma imkanı açacaklarını bildirmi tir. Bu projesini, gerçekle tirmek için giri imlerde bulunan Bakan’a olumlu ve olumsuz de erlendirmeler içeren yo un ele tiriler yöneltilmi tir. Yoksul ö rencilerin özel okullarda okutulmasına ili kin yapılan bu de erlendirmelere Mayıs 2003’te çıkan gazetelerden ula ılabilir. Bu de erlendirmeler, Türkiye’de özel okullara yakla ım biçimini ortaya koymaktadır. Kamuoyunda daha çok ideolojik zeminde tartı ılan “yoksul ö rencilerin özel okulda okutulması projesi”den, 11 Kasım 2003’te iktidar partisinden bir milletvekilinin önerisi ile geri adım atılmı tır. Ba ka bir deyi le, bu projeden vazgeçilmi tir.

2001-2002’de ilk ve ortaö retimde özel ö retim kurumlarının tür, ö renci ve ö retmen sayılarına göre da ılımı öyledir:

Ortaö retimde Özel Okulların Tür, Ö renci ve Ö retmen Sayıları

Ö renci Sayısı

Okul Türü Okul Sayısı

Toplam Erkek Kız

Ö retmen Sayısı

Özel Türk Okulları 1780 253281 139845 113436 23627

Özel Azınlık Okulları 70 4237 1988 2249 426

Özel Yabancı Okullar 25 7560 3459 4101 748

Özel Uluslararası Okullar 12 592 310 282 71

TOPLAM 1887 265670 145602 120068 24872

(11)

1985’de Türkiye genelinde 300 özel Türk okulu bulunurken bu sayı 2001-2002 ö retim yılında 1780’e yükselmi tir. Özel okulların devlet tarafından te vik edilmesiyle çok sayıda gerçek ve tüzel ki iler özel okul açma giri iminde bulunmu tur. Ülkede azınlıkların sayısının oldukça az olması nedeniyle, özel okullar daha çok Türkler tarafından açılmı tır ve buralarda okuyan ö rencilerin tamamına yakını Türk’tür. Ancak bazı özel okulların arkasında cemaat ve tarikatların oldu u iddiaları, geçmi te yabancı ve misyoner okullar üzerinde var olan tartı maların, günümüzde ba ka bir ekilde yeniden ba lamasına neden olmaktadır. Bakanlı ın 2003 yılında özel okullardan hizmet satın alma yoluyla “yoksul ö rencilerin özel okullarda okutulması projesi” daha çok bu ba lamda tartı ılmı tır (Bkz: Mayıs 2003 tarihli gazeteler). Acaba bu okullar, devletin birlik ve düzenine kar ı bir e itim-ö retim mi yapmaktadır? Çalı mamızın sınırlılı ından dolayı konunun bu boyutunu burada tartı mayaca ız. Genel anlamda özel okullarla ilgili tartı malar, sadece bununla da sınırlı de ildir. Özel okullara ili kin de erlendirmeler* olumlu ve olumsuz olmak

üzere ikiye ayrılabilir.

Olumlu de erlendirmeler:

Bu okullar,

• Ö renci velilerinin ve özel giri imcilerin e itim giderlerini üstlenmeleri yoluyla devletin kamu e itimi giderine destek olmaktadır.

• Rekabet ortamı olu turdu undan e itim-ö retimde niteli in artmasına yol açmaktadır.

• Zengin çocuklarının devlete fazla yük olmadan okuyabilmelerini sa ladıkları gibi, vermi oldukları burslar ile fakir, fakat zeki ve çalı kan çocukların da daha iyi imkanlar içinde okumasına fırsat sa lamaktadır.

• Devletin gözetim ve denetiminde millî e itimin temel ilkelerine uygun, yabancı dil bilen, ufku geni , nitelikli elemanlar yeti tirmektedir.

Olumsuz de erlendirmeler:

Bu okullar,

• Kapitalist düzenin destekleyici uzantıları olarak zengin çocuklarını okutmak için kurulmu lar ve kâr amacı gütmektedir.

* Burada yapılan de erlendirmelere ili kin ayrıntılı

bilgilere, çalı mada kullanılan kaynakçadan ula ılabilir.

• E itimde fırsat e itli ini bozmaktadır ve haksız rekabet olu turmaktadır.

• Devletin istedi i insan tipini yeti tiremedi i gibi yabancı hayranı, tutucu ve hatta gerici elemanlar yeti tirmektedir.

• Ö retim Birli i Yasasına aykırıdır. Özel okullara kar ı yöneltilen bu vb. ele tirilerin sayısını daha da ço altmak mümkündür. Bu ele tirilerin bir kısmı siyasî, bir kısmı da bilimsel nitelikteki dü üncelerin yansımasıdır. Bunların üzerinde ayrıca durulmalıdır. Ancak burada bu tartı malara girilmeyecektir.

Türkiye’de, 1982 Anayasası’nın tanıdı ı hak do rultusunda 1990’lardan sonra vakıflar aracılı ıyla özel üniversiteler kurulmu tur. lk vakıf üniversitesi, özel bir statü ile açılan Bilkent Üniversitesidir (1960). Türkiye’de 2002 istatistiklerine göre 76 üniversiteden 23’ü vakıflar kanalıyla açılan özel üniversite statüsündedir. Yeni açılan bu kurumlar, üniversite ö rencilerinin % 4,5’ine ö renim sa lamaktadır (MEB, 2002, 155).

Türk e itiminin her kademesinde, resmî okullar statüsünde e itim-ö retim veren özel okulların varlı ı, e itim-ö retimde tatlı bir rekabeti de beraberinde getirmektedir. Bu rekabet yalnız devlet okullarıyla de il, aynı zamanda kendi aralarında da ortaya çıkmaktadır. Özel okulların tarihine ve e itim anlayı ındaki bazı geli melere bakıldı ında, bu okulların günümüzde ve gelecekte vazgeçilemez oldu u görülmektedir. Her geçen gün bu okullara, geçici bazı sorunlarına ra men, daha fazla ilgi olmakta ve buna paralel olarak ta özel okulların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ancak ülkemizde özel okulların payı genel e itim içerisinde % 2 bile de ildir. Dünya ölçe inde, özellikle geli mi ülkelerde özel okulların payı genel e itim içerisinde çok daha yüksektir. Örne in, Japonya’da özel okullara devam eden ö rencilerin toplam ö renciler içindeki oranı % 10’dur (Cumhuriyet Dergi, 2003, 3). Dünyada ve Türkiye’deki bir çok geli me ve de i im, özel okulların yaygınla masını gerekli kılmaktadır.

SONUÇ VE ÖNER LER

Türkiye’de “kamu e itimi”dü ün ve uygulaması, Batının etkisiyle, Tanzimat’tan sonra geli meye ba lamı tır. Bu geli meye paralel olarak, ça da anlamda, özel okullar da geli mi tir. Özel okulların geli imi ve etkilerine ili kin bu

(12)

çalı madan çıkarılabilecek bazı sonuç ve öneriler, maddeler halinde öyle sıralanabilir:

1. Türkiye’de özel okulların geli mesine yabancı ve azınlık okulları öncülük etmi tir. lk özel okullar, Türklerden çok önce, yabancı ve azınlıklar tarafından açılmı tır. Yabancı ve azınlıkların açmı oldu u bazı özel okullar, insanî nitelikte açılmı görünmelerine kar ın siyasî, dinî, kültürel ve ekonomik amaçlar ta ımı lar ve bu yüzden de, fırsat buldukça, ülkenin politikasına aykırı etkinliklerde bulunmu lardır. Ülkenin ba ımsızlı ına, birlik ve bütünlü üne aykırı eylemlerde bulunan bu okullara kar ı devlet, zaman zaman engel olmaya çalı mı ; ancak ekonomik ve siyasî iktidarsızlı ı yüzünden bunda ba arılı olamamı tır.

2. Türklerin Tanzimat döneminde özel okul açıp açmadıkları kesin bilinmemektedir. lk açılan Türk özel okulu Mutlakıyet dönemine rastlar.

3. Türkiye’de e itimde yeni dü ün ve uygulamaların geli mesinde özel okulların önemli etkisi vardır. Bu okullar, genelde nitelikli e itimin verildi i kurumlardır. Devlet okulları, nitelikli e itim verme konusunda, ço u zaman özel okullarla rekabet edememi ve bu yüzden özel okullar her zaman tercih edilen, gözde e itim kurumları olmu tur.

4. Cumhuriyetin ilk yıllarında, yabancı ve azınlıklara ait ço u özel okulların zararlı etkileri bilindi inden, özel okullara kar ı önemli tedbirler alınmı tır. Lozan Andla masında bu konu üzerinde önemle durulmu , 3 Mart 1924’te çıkarılan Ö retim Birli i Yasası ile tüm e itim i leri E itim Bakanlı ı bünyesinde toplanmı ve 1924’ten itibaren azınlık ve yabancı okullarda dinî propaganda yasaklanarak tüm okullar devletin gözetim ve denetimine alınmı tır. Devletin her türlü politikasına aykırı e itim-ö retim yasaklanmı tır. 1926’dan sonra çıkarılan genelgeler ve yeni düzenlemelerle yabancı ve azınlıklara ait özel okulların faaliyet alanları sınırlandırılmı ve geli meleri dondurulmu tur.

5. Yabancı ve azınlıkların özel okullarına sınırlama getiren devlet, kendi kontrolünde özel giri imcilerin de e itime katkı sa lamasını istemi tir. Bu amaçla 31 Ocak 1928’de Türk E itim Derne i (TED) kurulmu tur. Bu Derne in ilk Genel Ba kanı dönemin Ba bakanı smet nönü’dür. Mayıs 1931’de ilk özel okulunu açan bu derne in bugün de i ik illerde 16 koleji vardır.

6. 1960’lara kadar devlet kontrolünde sınırlı bir ekilde geli en özel okullarda, bu tarihten sonra yeniden hareketlenmeler ba lamı tır. lk olarak, özel yüksek okullar ile ba layan hareketlenmeler, 1971’de bu okulların kapatılmalarıyla sonuçlanmı tır. 1985’ten sonran çıkarılan kanun ve yönetmeliklerle özel okullar önünde bulunan engeller bir bir kaldırılmı ve bu okullar devlet tarafından te vik edilmi tir.

7. 1965’te çıkarılan 625 sayılı Özel Ö retim Kurumları Kanunu, Türk, yabancı, azınlık tüm özel okullarla ilgili hukukî bir düzenleme getirmi tir. Daha sonraki yıllarda kanunun bazı maddelerinde yapılan de i iklikler ve bu kanunla ilgili olarak 23.06.1985’te çıkarılan yönetmelik ve di er yönetmelikler, özel ve tüzel ki ilerin özel okul açma giri imlerini kolayla tırmı ve böylelikle 1985’te ortaö retimde kolej niteli inde açılan özel okulların sayısı hızla artmı tır. 1982 Anayasası’nın vakıflar aracılı ıyla özel üniversitelerin de açılabilece ini öngörmesi sonucu, 1990’lardan sonra bu kurumlar da açılmaya ba lamı tır. Günümüzde her düzeyde özel e itim-ö retim kurumu hizmet vermektedir. Bunların sayısı gün geçtikçe ço almakta ve buna paralel olarak da özel e itim-ö retim kurumlarına ilgi artmaktadır. Bu kurumlar, geçmi te oldu u gibi, günümüzde de nitelikli e itim-ö retim yapan okullar olarak bilinmektedir.

8. Anayasa ve ilgili düzenlemelere göre, düzeyleri ne olursa olsun tüm özel okullar, faaliyetlerini sadece kazanç sa lamak amacıyla düzenleyemezler. Ancak, Türk millî e itiminin amaç ve ilkeleri do rultusunda kalitesini yükseltmek, geli melerine fırsat ve imkân verecek yatırımlar ve hizmetler yapmak üzere gelir sa layabilirler.

9. Tüm özel okullar, Millî E itim Bakanlı ı’nın gözetim ve denetimindedir. Ancak bu okullarla ilgili tartı malar, genelde ideolojik ba lamda yapılmaktadır. Özel okulların i leyi inden çok, do rudan varlı ına dönük yapılan bu tartı malar, “e itim hakkı”, “e itim özgürlü ü”,

“e itimde fırsat e itli i”, “paralı e itim”, “kamu e itimi”, “e itimde nitelik arayı ı ve rekabet”, “e itim politikası” vb. ba lıklar altında toplanabilir.

Özel okullara en çok yöneltilen ele tirilerden birisi, bu okulların e itimde fırsat e itli ini bozdu u yönündedir.

10. Özel okullar, ülkenin ekonomik ve siyasî istikrarsızlı ından kolayca etkilenebilen

(13)

kurumlardır. 1990’larda ülkenin içinde bulundu u ekonomik bunalımdan olumsuz etkilenen özel okullar, eksik ö renci kapasitesi ile e itim-ö retim yapmaktadır. Ortalama % 40 eksik kapasite ile çalı an bu kurumlara hükümet, hizmet satın alma yoluyla 2003 yılında destek olmak istemi tir. Ancak bazı kaygılar yüzünden, özel okullara verilmek istenen bu destekten vazgeçilmi tir.

11. Özel okulların geli imi ve etkileri konusunda Türk e itim tarihinden çıkarılan sonuçlar, bu konuda yapılacak öneriler konusunda az çok bir fikir vermektedir. Bu sonuçlara uygun olarak özet olarak öyle bir öneride bulunulabilir:

Özel okullara, devlet deste i arttırılmalıdır. Dünya ve Türkiye’deki geli meler ve e itimdeki yönelimler bu deste i zorunlu kılmaktadır. Ancak özel okulların, devlet okulları ile eri ilmek istenen amaçlara do rultusunda e itim-ö retim yapmaları için sıkı kontrol ve denetim altında tutulmaları gerekir. Bu okulların denetim ve kontrolü için yapılan yasal düzenlemelerin, devletin ekonomik ve siyasî yönden zayıf oldu u dönemlerde yalnız ka ıt üzerinde kaldı ı unutulmamalı ve bu okullar üzerinde özenle durulmalı ve bunlara yöneltilen ele tiriler bilimsel bir yakla ımla de erlendirilip uygun politikalar geli tirilmelidir.

KAYNAKLAR

AKYÜZ, Y. (1970). Abdülhamid Devrinde Protestan Okulları le lgili Orijinal ki Belge.

Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 3, s. 121-130.

AKYÜZ.Y. (1978). Türkiye’de Ö retmenlerin Toplumsal De i medeki Etkileri (1848-1940). Ankara: Do an Basımevi.

AKYÜZ, Y. (1992). Cevdet Pa anın Özel Ö retim ve Tanzimat E itimine li kin Bir Layihası.

Ankara Üniversitesi OTAM Dergisi. Sayı 3,

s. 85-114.

AKYÜZ, Y. (2001). Türk E itim Tarihi (Ba langıçtan 2001’e). Geni letilmi 8.

Baskı. stanbul: Alfa Yayınları.

Cumhuriyet Dergi E itim Özel Sayısı. 2 Haziran

2003.

Ç FTÇ , A. (1995). Türk E itim Hukuku.

Ankara.

D KMEN, O. (1971). Özel Yüksek Okullar Meselesi. stanbul: Cahit Matbaası.

ERDO AN, . (Ed.). (2002). Özel Okullar ve E itimde Kalite (Sempozyum:14-16 ubat

2002). Antalya: Özel Okullar Derne i Yayınları.

ERG N, O. (1977). Türk Maarif Tarihi. Cilt 1-2,

stanbul: Eser Matbaası.

HAT PO LU, M. T. (2000). Türkiye Üniversite Tarihi. Ankara: Selvi Yayınları.

TO (1997). Özel Okulların Sorunları ve Çözüm Önerileri (Panel:15 Nisan 1997). stanbul:

stanbul Ticaret Odası yayınları.

TO (1999). Ulusal E itimde Özel Okulların Yeri ve Sorunları (Panel: 11 Haziran 1999).

stanbul: stanbul Ticaret Odası Yayınları. KANAD, H. F. (1948). Pedagoji Tarihi. stanbul:

Millî E itim Basımevi.

KÖSE, R. (1997). Üniversiteye Giri ve Liselerimiz. Hacettepe Journal Education.

s.261-270.

MAHMUT C. (2002). Maarif-i Umumiye Nezareti Tarihçei Te kilât ve craatı

(Yayına Hazırlayan: M. Ergün vd.). Ankara: Millî E itim Bakanlı ı Yayınları.

MEB. (2002). 2002 Yılında Millî E itim. Ankara:

Millî E itim Yayınları.

MEB Özel Ö retim Kurumları Genel Müdürlü ü (1994). 625 Sayılı Özel Ö retim Kurumları Kanunu. Ankara: Millî E itim Basımevi. Millî E itimle lgili Söylev ve Demeçler. (1946).

Cilt 1. Ankara: Millî E itim Basımevi. OKÇABOL, R. (2001). E itim Hakkı:

Gerçekle tirilemeyen Bir lke. stanbul:

Bo aziçi Üniversitesi.

ÖNCÜL, R. (2000). E itim ve E itim Bilimleri Sözlü ü. stanbul: Millî E itim Bakanlı ı

Yayınları.

ÖZBEK, N. (2000). Türkiye’deki Yabancıların Ö renim ve Ö retim Özgürlü ü. Ankara:

Mülkiyeliler Birli i Vakfı Yayınları.

ÖZKAYA, N. (1993). Özel E itim Kurumlarının E itim Sistemimizdeki ve Sosyoekonomik Yapı çindeki Yeri. Türkiye ve Dünyada Özel E itim Kurumlarının Yeri ve Önemi

(14 Ekim 1992- Seminer). stanbul: TO Yayınları, s. 7-22.

SEV NÇ, N. (1975). Ajan Okulları. stanbul.

TAN, M. (1987). E itimde Fırsat E itli i. Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 20, sayı 1-2, s.245-259.

TAN LL , S. (1962). Anayasalar ve Siyasal Belgeler. Ankara.

(14)

TED Halkla li kiler Birimi. (2003).Türk E itim Derne i Tarihçesi (bro ür). Ankara.

T. C. Resmî Gazete (2 A ustos 2002). Sayı:

24841,s.1-10.

TOZLU, N. (1991). Kültür ve E itim Tarihimizde Yabancı Okullar. Ankara:

Akça Yayınları.

ÜNDER, H. (1999). Tevhid-i Tedrisat: Gerekçe ve Uygulama. Ö retim Birli inin 75. Yılı

E itim Bilimlerinin Dünü, Bugünü ve Yarını Sempozyumu. Ankara: Ankara

Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Yayınları. s.79-94.

VAHAPOLU, M. H. (1990). Osmanlı’dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar.

stanbul.

Referanslar

Benzer Belgeler

The purpose of this study was to investigate the causes and magnitude of foreign exchange risks of Turkish manufacturing companies and the impact of these

63 Department of Physics and Astronomy, Iowa State University, Ames IA, United States of America 64 Joint Institute for Nuclear Research, JINR Dubna, Dubna, Russia. 65 KEK, High

Tipik gelişim gösteren çocuklar farklı sosyal durumlarda nasıl davranılması gerektiğini doğal yollardan farkedebilirken, otistik çocuklar sıklıkla sosyal durumu

- Birinci Ýklim: Zühal Ýklimi - Ýkinci Ýklim: Müþterî Ýklimi - Üçüncü Ýklim: Merih Ýklimi - Dördüncü Ýklim: Þems Ýklimi - Beþinci Ýklim: Zühre Ýklimi -

Felsefe ile sanat ve özellikle edebiyat arasında- ki ilişki bu noktada ortaya çıkmakta ve felsefenin soyut kavramlarıyla ifa- desi güç olan dolaysız insan yaşantıları

Sonuç olarak; hem çalışanların hem velilerin kurumsal itibar ve iletişim algılarının düşük olduğu, bununla birlikte çalışanların örgütsel iletişim seviyelerinin

Bunlardan birincisi; Karahanlı Devleti’nin merkezi olan Balasagun şehri harabelerinde varlığını günümüze kadar sürdüren minare, onun yakınındaki türbeler

Reisi Mustafa Kemal'e çekilen 14 Hazirşı 1921 tarihli telgraf- ta da Binbaşı Hanry ve Shturton'un İstanbul'daki İngiliz Kuvvetleri Ku- mandanı General Harington tarafından