• Sonuç bulunamadı

Deniz tarihimizin altın yaprakları:Barbaros Hayrettin Paşa'nın Tunus seferi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Deniz tarihimizin altın yaprakları:Barbaros Hayrettin Paşa'nın Tunus seferi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DENİZ TARİHİMİZİN ALTIN YAPRAKLARI: ---

o---B a r b a r o s

H ayrettin

Paşanın Tunus

s e f e r i

Yazan: M. TAYYAR

Dünya tarihinde eşsiz kalaıı Türk kahramanları, tarihi­ mizin şanlı sayfalarında her zaman lâyık oldukları ihtiramla yerlerini muhafa­ za ederler. Bütün dünya siyasetini alâkadar eden son Tunus hâdiseleri münasebe­ tiyle Barbaros’un bu seferini bütün tafsilâtiyle bir daha

tekrarlıyoruz.

Y a za n : M. Tayyar

307 yıl Türk hakimiyeti al­ tında yaşadıktan sonra Fran­ sız idaresine geçen ve bugün kanlı kargaşalıklara sahne o- lan Tunus, 1534 yazında bü­ yük Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa tarafından fet hedilmişti.

Kanımı Sultan Süleymanm

daveti üzerine Istanbula gelen ve Kaptan-ı Derya’lığa tayini­

ni memnuniyetle kabul eden

Cezayir Sultanı Barbaros Hay reddin, Türk donanmasında ge rekli ıslahatı yaptıktan sonra

B ü yü k T ü rk A m ira li K o ca B A R B A R O S

1534 Mayısında 81 parça ge­ miden mürekkep bir filo ile îs tanbuldan ayrıldı. Bu filo, kı­ zaklardan yeni indirilen 61 ka dırga ile Barbarosun Cezayir- den getirdiği 20 parça çekti- riden teşekkül etmişti. Gemi­ lerdeki muharip sayısı sekiz bin kadardı.

Türk filosu bembeyaz. yel­ kenlerini şişirerek Marmaraya açılırken, Sultan Süleyman; bu muhteşem manzarayı seyredi­ yordu. Hükümdar, o gün son

derece memnundu. Yıllırca Ak- denize ün salan Barbaros gi­ bi büyük bir denizcinin kuman dası altına giren Türk filosu­ nun yakın bir zamanda Akde- nize hâkim olacağına inanıyor­ du.

Türk filosu, Ege denizini

geçtikten sonra İtalya ile Si­ cilya adasını birbirinden ayı­

ran Meşine Boğazına doğru

yol aldı.

Kaptanı Derya Hayreddin

Paşanın baştardesi en önde ve

1253

(2)

merkezde idi. Barbaros güver­ teye çıkmış, yanında duran ür kek bakışlı esmer bir adamla konuşuyordu. Bu adam, Tunus

Hükümdarı Mevlâyi Haşanın

kardeşiydi. Hayatım 1 kurtar­

mak için zalim ve insafsız a- ğabeyisinin yalımdan kaçarak Barbarosun yanma sığınmıştı. ; Bütün leventler onu tanıyorlar

dı. Fakat Barbaros, niçin onu da beraberinde getiriyordu. A-

caba maksadı neydi? Yoksa

bu seferin sonunda Tunusa mı gidilecekti. îşte bunu kat’î o- larak bilen yoktu.

Meşine Boğazı geçildikten

sonra rota Batı İtalya sahil­ lerine tevcih edildi. Önce; Reç yo Sensolide, Çitrora, Sperlon- ga, Varçin ve Fondi kaleleri zapt ve tahrip edildi. Her ’ uğ­ ranılan kalede sahile asker dö­ külüyor, kazalar haraca bağ­ lanıyor ve binlerce esir alına­ rak forsaya çakılıyordu.

İtalya dehşet içinde idi. Bü­ tün ağızlarda Barbaros adı do taşıyor, büyük Türk denizcisi­ nin hayatına dair türlü türlü rivayetler uyduruluyordu.

Barbaros, İtalya sahillerinde bir müddet dolaştıktan sonra birdenbire güneye doğru inme­ ğe başladı. Artık maksadı an­ laşılmıştı. Cezayir gibi Tunu- su da Türk ülkeleri araşma" katmak istiyordu. Demek, Tu­ nus hükümdarı Mevlâyi Haşa­ nın kırkbeşinci kardeşi Reşidi boş yere beraberinde getirme­ mişti.

Mevlâyi Haşan, o güne ka­ dar kırk dört kardeşinin ka­ nma girmiş, gaddar ve zalim

bir hükümdardı. Memleketi

tam bir istibdatla idare ediyor, halktan çok ağır vergiler top­ luyordu. Hiç kimse ondan mem nun değildi Herkes, Barbaro­ sun yanma kaçan Reşidin bir an evvel gelip tahta geçmesini özlüyordu.

Barbaros, halkın da bu iste­ ğini bildiği için az bir emek!- büyük bir işi başaracak i .ıı emindi. «Bu müsait n.:- utan i.rtifade edip Tunusu e a Türk

1254

ülkeleri arasında katmalı.» di­ yordu.

Türk filosu Bizerta limanı

önüne demirledikten sonra,

Barbaros; Mevlâyi Haşana ha­ ber yolladı ve Reşidin geldi­ ğini hatırlatarak şehrin tesli­ mini istedi.

Tunus hükümdarı telâş için­ deydi. Barbarosun yanına sı­

ğınmış olan kardeşi Reşidin

geldiğini işitince büyük bir kor kuya düştü. Çünkü halkın, Re­ şidin geldiğini öğrendikten son ra kendisine yardım etmiyece- ğini biliyordu.

Hakikaten Tunuslular, Reşi­ din geldiğini haber alınca kar­

gaşalık çıkarmaya, başlamış­

lardı. Herkes sokaklarda «Sul­ tan Reşid gelmiş! Sultan Re- şid gelmiş!» diye bağrışıyordu.

Durumun vahametini gören

Mevlâyi Haşan, adamlarım

derhal şehrin dört bir tarafı­ na dağıtarak «Gelbn Reşid de­ ğildir! Türkler geliyor!» diye halkı şehrin müdafaasına da­ vet ettiyse de buna aldıran ol­ madı. Halk, bu zalim hüküm­ dardan o kadar bıkmıştı ki, bu haberin doğruluğuna, asla ihti­ mal vermedi. Bu arada birkaç fedai, Barbarosun baştardesine

kadar gelerek halkın Reşidi

beklediğini söylediler.

Bunun üzerine Barbaros, Bi­

zerta ve Goleta limanların®

asker döktü ve kuvvetlerini i-

ki koldan Tunus üzerine yü­

rüttü. Kendisi de leventlerin başında harekâtı idare ediyor­ du. Fakat bu sefer yanında Re­ şid yoktu. Hükümdar namze­ di, gemide hapsedilmişti.

Sıkı bir yürüyüşten sonra

şehre giren Türk askerleri, ön­ ce hiçbir mukavemet görmedi­ ler. Fakat sonra, Reşidin Türk, lerle beraber olmadığını gören Araplar; aldatıldıklarının far­ kına vararak derhal mukave­ mete başladılar. Şehir bir an­ da karıştı. Türk askerleriyle Araplar arasında kanlı bir dü­ ello başladı.

Halkın mukavemet hareke­ tine giriştiğini gören Mevlâyi Haşan; stir’atle savaş yerine koştu. Fakat çok geç kalın­ mıştı. Başta Barbarosun levend leri olduğu halde bütün Türk

muharipleri, kahramanca dö-

ğüşüyorlardı. Türkleri yenme­

nin imkânsızlığını anlayan

Mevlâyi Haşan, selâmeti kaç­ makta buldu.

Tunus hükümdarı, Almanya, imparatoru Şarlkenin yardımı­ nı istemek üzere şehri teı-ke- derken, Tunus sarayında şanlı Türk bayrağı ilk def’a olarak dalgalanıyordu.

Em ir

Süle

(B aştarafı salıife 12J,8 de)

ırzım pâyimâl etti ve ha­

mamdan dışarı attırdı. HaSan Ağa bu hal ile vüzeraya va- rub:

— Bu nefsi emmâre hava­ sında âvâre olan gâfilden ne iimid idersiz, biz buna bezli

câm ettikçe ırzımızı yıkıb

pâyimal ider'.

Y o k tu r bunda a lâ m e ti d e v le t Ir zım ızı v ir d i â k ib e t bade K im durur bunca ç e v ri bi-

dâde A k im ız varsa gelin gidelim Bu gelen şülıe serfiiru

ide-lim.

deyüb çekti gitti.

Cümle peşine düşüp gitti­

ler, hamam kapısında Karaca Bey ve Kara Mukbil Bey ve Oruç Bey kaldılar. Süleyman. Şah nihayet ahvali iz’an edin­ ce elindeki camı mermer üs­ tüne çaldı, bir kere dert ile âh: ve âyinei çarhı siyah etti. At- lanup bu beyler ve beş altr hizmetkâr ile İstanbul yoluna düştü, amma yolu şaşırıp Dü­

ğüncüler köj'üne düştüler,

köylü kim olduklarım bil­

dikte Süleyman Şahı tutmak

dilediler, yanında olan beyler

ve hizmetkârlar var kuvve­

tin bazuya verdi ise de kâr itmeyüb cümlesi helâk oldu ve padişahı atından yıkup katley- lediler.»

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Portuondo'nun kadırgalarının kaybı ile adı geçen Bugıa kalesinin tehlikeli durumunu gözönüne alarak, Murci- a, Lorca ve Kartagena Savcısı Jorge Ruiz de Alarcon'un en kısa

Hak Taala’nın hikmeti, Türk esirlerinin nakli için, Oruç Reis’in çakılı olduğu tekne seçildi; Oruç çok kıymetli bir esir olduğu için Rodoslu- lar onu, kurtulacak

Evvela, herbiri bir vecize, yani çok manalı, az sözlü hakikat ifade eden atasözlerimizden birinde, “ Mart ayı, dert ayı” demişlerdir?. Neden

Daha sonra Peygamber bu pazarı, “Medine Pazarı”nın olduğu yere (yani sonradan Medine Pazarı olan yere-K) taşıdı ve şu emri verdi: İşte bu sizin pazarınızdır, burada

Abdülhamid Münir paşaya ko­ nağını yaptırmak için üç defa dokuz bin lira âtiye verdiği gibi Paristen her İstanbula gelişinde hem kendisine hem haremine

Bunun neden olarak şletmen n toplam satışlarının azalması ve faal yetlerden elde ed len nakd n fazla olmasıdır.. Bu oranın %20 üzer nde olması

1959 yılında Kral yet Fermanı le yasal olarak tanınmış olan örgüt, 1973 yılında Kamu Sektörü F nans ve Muhasebe Enst tüsü (Chartered Inst tute of Publ c F nance

Boğaz ve limanların kontrolü buna bağlı ticari-askeri faaliyetlerin takibi bölge hakimiyeti için büyük önem arz etmekte idi. 56 İlkin boğazın hem Anadolu hem de