Athenagoı as! Üçüncü
Yuvakimin
ettiği
fe c ri (i) bu dünyada
kimse göı emegecektiı
Türk - Yunan dostluğu ile başlayan fecir, bu*
gün tulu etmiştir. Yeni devrin güneşi içinde,
din ve ırk farkı gözetilmeyen bu memlekette’
vatandaş Athenogoras, birleştirici vazifesini
yapmalı ve orta kapıyı açarak bu hikâyeyi
tarihe gömmelidir. Yoksa ...
I
M
Mehmet f aruk GÜR TUNCA
Bugün Cumhuryet Türkiycsi, bütü n vatandaşlarına eşit haklar sağlamış tır. İktidarda bulunan Demokrat Parti programı da bu hususta şöyle der:
«Partimiz, bütün yurddaşları, din ve ırk farkı gözetmeksizin, TÜRK sayar ve Türk obuanın bütün haklarına sahip tanır. Kanunî vazifelerini yerine geti ren her ferde iyi( bir yuıddaş göziyle bakarız.»
Memleketimizin istiklâlini veya toprak bütünlüğünü boz- " maya kalkanların, yabancı cemiyetleri kuranların, mem
leket dışındaki siyasi teşekküllere girenlerin ve buralara bağlı olanların bugün cezası nedir?«
1831 yılında Grigoryos da ayni suçtan cezasını bul muştu. Biz, bugün, TÜRK olarak tanıdığımız azınlıklar dan, bu memlekette kaldıkları müddetçe bu vatanın, bu toprağın, bu milletin sevgisi ile kalblcrini doldurmalarını, köhne Bizans ananelerini unutmalarım, vatanın mukadde ratında bütün millet gibi düşünmelerini ve heyecan duyma
larını beklemekteyiz.
İşte, bugünkü Ortodoks Patriği sayın Athenogoros’ta böyle hisler vardır. Eski hürafeleri yıkacak olan icraatçı Patrik, bu olacaktır.
Ya eskiler? Ya kaçak Patrik Melctyos, ya Balkan Harbi sırasındaki Patrik S üncü Yuvakimler? Onlar, Pat
rikten Patriğe intikal eden vasiyetlerle Türk cemiyetine bir türlü ısınmak bilmiyorlardı. Mcşruityet ki, hocaların, hacıların, papazların, hahamların kucaklaşıp müsavatı tes’id ettikleri zamandı, Ortodoks Patriği 3 üncü Yuvakim o vakit basma şu demeçte bulunmuştu:
<— Bizim Osmanlılıktan ayn şerefli bir mazimiz ol duğu gibi ilerisi için de gene Osmanlılıktan ayrı bir millî gayemiz vardır. Hiç bir şey, hattâ Meşrutiyet dahi bizi yolumuzdan çeviremez. (x)
Görülüyor ki, ruhanî bir reis, millî gayelerden dem vurmuştur. Şu misal de gösteriyor ki, Patrikler Fenerde ruhanî sıfatlarım arkaya atmışlar ve millici sıfatlarını öne koymuşlardır. Bu vazifeyi ideal edinmişlerdir. Bugün Tür
kiye Cumhuriyeti vatandaşları, ruhani reislerde bu sıfatı * dememektedir. Din ve ırk farkı gözetilmeyen bir yerde es
ki ruhanî rcinslcrin öğütlerinin, vasiyetlerinin yeri yok tur. Sayın Patrik Athenagoras ki, mezhebi teşkilâtı içinde Türk vatandaşılığına sekte vuracak halleri ortadan kal dıracaktır ve kaldıracak kuvvettedir.
«Orta Kapı» için neden hâlâ sükût ediliyor? Acaba hâlâ Meşrutiyetin bile kendilerini yolundan çeviremeye- ceğini söyleyen Ynvakimin yolu mu takip edilyor?
Patrikten Patriğe intikal eden ve 3 üncü Yuvakim ta rafından ölüm döşeğinde söylenen itirafları o halde bilme miz lâzımdır. Ak sakallı, solgun benizli, ihtiyar patrik bir Fransız gazetecisine ve dolayısiyle kendi mezhep taşlarına bakınz no itiraflarda bulunmuştu:
<{— Efendiler, ben zavallı bir rahipten başka birşey değilim. Esir olmuş bir koyun sürüsünün biçare bir çobanıyım. Cismanî hiç bir kudretin mevcut değildir. Hayatım tehlikeli, mevkiim zor luk içiııddir. Her dakika ırkıma, mezhebime, mil letime yabancı olan bir kuvvetin karakuşî hü kümlerine tabiyim. Benden önce gelenlerin tari hini, çektiklerini, tâbi oldukları keyfi muameleleri, can çekişmelerini siz pekâlâ bilirsiniz. Bütün bu felâketlere rağmen onlar üm itsiî olmadılar. Onla rın mezara yaklaştıkları vakit — ki ben de şimdi
kendilerini takip ediyorum — verdikler en son vasiyetler hıristiyanlan teşvik ve tergibe aitti. Bundan dolayı ben de gelecekten ümidvarım
500 Yıdanberi beklenen
kurtuluş, Türkiyenin mahv-
edîimesi midir?
— Başmakaleden devam — "' f § ' diler! Siz Fransızsınız. Bir gaye, bir ülkü güden bir millete mensup olmakla şerefli bir nasibiniz var. Dünyada herkesten iyi anlarsınız İd, ben bir fikir ve gayeyi temsil ediyorum. İşte maddî aczime rağmen bana büyük, sonsuz bir kuvvet veren bu fikirdir. Fikir ergeç, olup bitti denilen vahşiliğe üstün gelecektir. Manevî kuvvetler mağlûp edile mez. Bu fikre hiç bir şey karşı gelemez. Bu fikir ölmez, yaşar. Bizi dört yüz senedenberi koruyan budur. Bizim kurtuluşumuzu müjdeleyen yakın fecrin ilk parıltısını ölmeden önce görecek olur sam kendimi bahtiyar sayacağım.» M
3 üncü Yuvakim, ümid ettiği yalan fecrin ilk parıltısı nı görmeden gözlerini kapamıştır. Zaten, ondan sonra da hiç bir Patrik öyle bir şeyi göremeyecektir. Türk - Yu nan dostluğu ile başlayan fecir, bugün tulü etmiştir. Ne Türkiye Cumhuriyeti, eski Osmanlı imparatorluğudur; ne de azınlıklarımız ihtilâl âşıkı sapıklar. O günler geçti. Ye ni devrin tulûu içinde din ve ırk farkı gözetilmeyen bu memlekette vatandaş Athenagoras, birleştirici vazifesini yaparken millet çoğunluğunun üzerinde ısrarla durduğu «Orta Kapı» meselesini teceddiitkârane, hattâ tecellüdr kârane bir jestle sona erdirecek olursa seleflerinin izinde olmadığını daha güzel isbat etmiş olacaktır.
Yoksa ,
Yoksa, Ayasofyaya SALİP dikmek sevdasında bulu nan mutaassıp eski ananelerin hâlâ baki kaldığı hakkın da içimizde bir kuşku, bir şüphe kalacaktır ve sayın Ata- negoras da seleflerinin izinden ayrılmak cesaretini göste
remeyen bir halef.
Son karan vatandaşların selim duygularına bıraka rak yazılanınıza burada son veriyoruz.
Hükmü, tarih verecektir.
M. FARUK GÜRTUNCA (x) Bk. Türk milleti. Yazan: I. C. özkaya. Sahife 39 [x] Figaro gazetesi — 2 Aralık 1912 tarih ve 337 sa yılı nüshası.