• Sonuç bulunamadı

Benim oğlum bina okur...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Benim oğlum bina okur..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET/2

\%A^İ

ilimi

Benim Oğlum

MELİH CEVDET ANDAY

Pazar gününü, Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı uzun makalesini ve bu makalenin uyandırdığı tepkileri okumakla geçirdim. Türk Ta­ rih Kurumu’nca bastırılmak üzere kitabı hazırla­ yan Prof. Enver Ziya Karal önsözde şöyle diyor:

“Üç Tarz-ı Siyaset, tez karakteri taşıyan büyük bir makaledir. Rusya’da yazılmış, Mısır’da Abdül- hamit istibdadına karşı savaşan Türk Gazetesi’nde yayımlanmıştı (1904). Bundan sonra Mısır’da ve İs­ tanbul’da olmak üzere iki kez basılmıştır. İstan­ bul baskısı 1912 tarihlidir!’

Yusuf Akçura makalesini şu tümce ile bitiriyor: “Hülasa, öteden beri zihnimi işgal edip de ken­ di kendimi ikna edecek cevabım bulamadığım su­ al yine önüme dikilmiş cevap bekliyor: Müslüman­ lık, Türklük siyasetlerinden hangisi OsmanlI Dev­ leti için daha yararlı ve kabil-i tatbiktir?”

Bu bitiş tümcesinden de anlaşılacağı üzere, Yu­ suf Akçura, incelemesinde kesin, açık seçik bir so­ nuca varamamıştır; ama 83 yıl önceki Osmanlı top- lumunun ne gibi bir siyasal durum içinde bulun­ duğunu bilimsel bir biçemle ortaya koymasını bil­ miştir. Öyle ki, bugün bizim o Üç Tarz-ı Siyasett­ in sürüp sürmediğini, hangi yanlan ile ne kadar sürdüğünü, bundan kimlerin nasıl yararlanmayı düşündüklerini araştırmamızın yararlı olacağı söy­ lenebilir. Bu amaçla, adını verdiğimiz yazının bir özetini sunmakla işe başlayalım.

“Üç Tarz-ı Siyaset”in yazıldığı ve basıldığı yıl­ lar, Osmanlı aydınlarının kafasını yoran başlıca ko­ nu, devletin çöküşten nasıl kurtulabileceği soru­ nu idi. Yusuf Akçura, bu konudaki belli başlı üç yaklaşımı bir bir gözden geçirirken, bugün için bile şaşırtıcı gelecek şu soruyu soruyor kendisine: “Lâ­ kin hangi cemiyetin menfaatına çalışmalıyız? Bu sualin mantıki bir cevabı verilemez... Bahusus, bir cemiyetin menfaati, ekseri hallerde, diğer birisinin zararı ile kaim olduğundan, hangi makul sebebe istinad ederek, beşeriyetin bir kısmına zarar ver­ mekte haklı olduğumuzu gösterebiliriz?” Hele uluşçuluk duygularının bunca güçlendiği çağımız­ da böyle bir soruya yer vermek bile şaşırtıcı gele­ bilir. “Elbette kendi ulusumuz için çalışacağız,

öte-B ina Okur,

kilerden bize ne! Paçasını kurtaran yaşar” dene­ cektir bize. Yusuf Akçura’nın bu sorusunu gerek­ siz mi buldunuz? Akçura ise şu sade yanıtı bul­ muş: “Bu suali, ancak tabii meylimiz, diğer tabir­ le aklımızın henüz tahlil edemediği, hak vereme­ diği hissimiz cevaplandırabilir.” Ve şöyle sürdürü­ yor sözünü: “Ben Osmanlı ve Müslüman bir Türküm, binaenaleyh Osmanlı Devleti, İslamiyet ve bütün Türkler menfaatına hizmet etmek isti­ yorum. Lâkin siyasî, dinî ve soya dayalı bu üç ce­ miyetin menfaatleri müşterek midir?” işte, konu­ muz kendiliğinden ortaya çıktı. Kitapta işlenen ana konular şunlardır: 1) Bir Osmanlı ulusunu mey­ dana getirmek, 2) İslamcılığa dayanan bir devlet yapısı kurmak, 3) Irka dayalı bir Türk siyasal ulus-, çuluğu meydana getirmek.

Bu üç düşün akımına Osmanlılık, İslamcılık, Türkçülük adlarını verdiğimizde, 83 yıl önce tar­ tışılan düşüncelerin bugün de (elbet kimi zorunlu nitelik değişmelerine uğrayarak) sürdürülmek is­ tendiğini söyleyebiliriz. Ama biz bu türden karşı­ laştırmalara girmeden önce, Yusuf Akçura’nın de­ diklerini biraz daha yakından görmeğe çalışalım.

Osmanlılık, yeni anlamda bir Osmanlı ulusu kurmak demektir; bunun için de din, mezhep ay­ rımı gözetmeden, Ösmanlı halkları eşit duruma ge­ tirilecektir. Burada örnek tutulan devlet Amerika Birleşik Devletleri’dir. Yusuf Akçura’ya göre, Os­ manlılık düşüncesi ve eylemi, Fransa’nın liberal milliyet anlayışına göre Mahmut Iİ döneminde başlamıştır, Abdülmecit döneminde geliştirilmiş, Alî ve Fuat Paşalar zamanında en yüksek düzeyi­ ne ulaşmıştır. Fransa’nın 1870-71’de Prusya’ya ye­ nilmesi üzerine önemini yitiren bu yaklaşımın tek amacı, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamaktan kurtarmaktı. Bir Osmanlı ulusu kurma ülküsü, imparatorluğun batması ile düşüncelerden silindi elbet. Ama Yusuf Akçura’ya göre, bu inanış, za­ ten Türklerin aleyhinde idi, çünkü bu yeni kuru­ luş içinde egemenlik Arap çoğunluğuna geçecek­ ti. Akçura, Osmanlı topluluklarının birbirleriyle kaynaşmayı istemeyeceklerini önemle belirtmek­ tedir; ayrıca böyle bir denemeye siyasal ve mezhep­ sel nedenlerle Rusya’nın, Avrupa kamuoyunun

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

" T T -

Stl-ÓfrO

J r 10

“3

%■

direneceğini de öne sürüyor ve şöyle diyor: “Zan- nımca artık Osmaıılı milleti meydana getirmekle uğraşmak boş bir yorgunluktur.”

Yusuf Akçura’nın “boş bir yorgunluk” diye ni­ telediği bu çabanın düşünsel özü, ne yaparsınız ki, 80 yıl sonra kimi bilginlerimiz ve edebiyatçıları­ mız gözünde yeniden değer kazanmıştır; yıkılan devletin ideal bir devlet olduğu söylenmiştir. Bu bir tarihsel bakış mıdır, yoksa bir özlemin dile ge­ tirilmesi mi, kesin bir şey söylenemez sanıyorüm. Ancak burada “ulus gerçeği”nin yapay yoldan or­ taya çıkarılamayacağını yinelemekte yarar vardır. Osnfanlı halklarında ruhsal bir ortaklık şöyle dur­ sun, bu birliğin geçmişinde dinsel ve sosyal ayrım­ lar olmuştu, zorlamalar olmuştu. Bu tür zorlama­ lar sonradan Türklük adına da yapılmıştır, yapıl­ maktadır. Geleceğiz. Amerika Birleşik Devletlerini örnek almaya gelince, Amerikalılar ortak bir ba­ ğımsızlık savaşı vermişler ve laik bir devlet yöne­ timini gerçekleştirmişlerdir. Arada hiçbir benzer­ lik yoktur.

İslamcılık, dünyadaki bütün Müslümanlardan bir İslam Birliği yaratma eylemidir. Yusuf Akçu­ ra, bu düşüncenin de, Osmanlılık gibi Avrupa çı­ kışlı olduğunu belirtmektedir. Osmaniı Devleti’n- de bu ülkü Abdülaziz döneminde başlamıştır. Av­ rupalIlar buna “Panislamizm” adını taktılar. Ab- dülhamit II bu inanışı eylemleştirmiştir, bütün dev­ let ve toplum yaşamında bu ilkeyi uygulama ala­ nına getirmiştir. Yusuf Akçura, bu ülkünün ger­ çekleştirilemeyeceği kanısındadır. Önce şundan ki, böyle bir birlik tarihin hiçbir döneminde ortaya çı­ karılamamıştır. Ayrıca Osmanlı’ya gelindiğinde, böyle bir girişim, Tanzimat Fermanı’nın amaç tut­ tuğu siyasal ve hukuksal eşitlik bozulacaktır, Os­ manlI uyrukları arasında düşmanlıklar bile baş­ layacaktır (nitekim başlamıştır.) Buna mezhepsel geçimsizlikleri de eklemek gerekir.

Günümüzde İslamcılık akımı, Osmanlılığa ba­ karak daha da yaygın ve güçlüdür, üstelik yöne­ timden yardım da görmektedir. Burada şaşılacak olan ilk şey, Osmanlı Devleti’nin başaramadığı İs­ lam Birliği’ni kurma işine, laik Türkiye Cumhuri- yeti’nin koşulması siyasetidir. “Böyle bir ülkümüz yok” diyeceklere verilecek yanıt ise, “Öyle ise siz Türklüğü yok etmek istiyorsunuz” olacaktır. Böyle demekte haklıyız, çünkü günümüzün İslamcıları, “Türklük yok, İslamlık var” ilkesine bağlı olduk­ larını saklamamalctadırlar. Günümüzde İslamcı­

lık inancı ve ülküsü çağdışıdır, çünkü böylece la­ ik toplum, vicdan özgürlüğü tanımayan bir baskı rejimine geçecektir.

Yusuf Akçura’nın tezinin son bölümünü “Türkçülük” oluşturmaktadır. Düşünürümüz bu­ na “Tevhid-i Etrak” da diyor ve bu inanışı şöyle özetliyor: “Türk birliği ilkin Osmanlı İmparator­ luğumda Türklerin, Türk olmadıkları halde az çok Türkleşmiş olanların (bununla hangi topluluğun söylenmek istendiği açıkça anlaşılmıyor. M.C.A.) ve ulusal vicdandan yoksun bulunanların bilinç­ lendirilmesi ve Türkleştirilmesi ile başlayacaktır. Sonra, Asya kıtası ile Doğu Avrupa’da yayılmış olanların birleştirilmesine geçilecektir. Türk Bir­ liği düşüncesi çok yenidir, tarihte örneği yoktur. Ne Osmanlılar döneminde ne de daha önce izine rastlanmaktadır. Osmanlı Devleti dışında çeşitli memleketlerdeki Türkler arasında da bu siyasal Türkçülük yoktur ya da Rusya Türkleri arasında olduğu gibi belirsizdir. Yusuf Akçura böyle bir bir­ liğin kimi zararları üzerinde de duruyor. Özellik­ le Osmanlı halkından Türk olup da Müslüman ol­ mayan ve Türkleştirilmesine olanak bulunmayan topluluklar Osmanlı İmparatorluğumdan ayrılmak isteyeceklerdir. Bunun yanında “Pantürkizm”in Avrupa’dan geldiğini belirtelim. Oradaki benzer­ leri, Pancermanizm ve Panslavizm.

Enver Ziya Karal, “Üç Tarz-ı Siyaset”in başlıca karakteristik özelliğinin “laiklik” öğesinde toplan­ dığını belirtirken, Osmanlı tarihindeki bütün re­ form eylemlerinin şeriat kalıpları içinde dondurul­ duğunu söyledikten sonra, Batı etkisi ile Tanzimat döneminde yapılan ve kimi aydınların önerdikleri reform girişimlerinin şeriata hep uygun biçildiği­ ni ekliyor ve şöyle diyor: “Yusuf Akçura’nın ‘Uç Tarz-ı Siyaset’i, bu koşullar gözöniinde tutulunca laik düşüncenin tam ve mükemmel bir yapıtı ola­ rak görünür. Hiçbir sorunun ortaya konulmasın­ da ve eleştirilmesinde şeriattan faydalanılmağa gi­ dilmemiş olması nedeniyle siyasal düşüncenin din­ sel düşünceden ayrılması konusunda bir başlan­ gıç bile kabul edilebilir.”

Bunun ilginç bir gözlem olduğunu kabul ede­ rim. Ben daha başka yanları üzerinde de durdum kitabın. Üç tarz-ı siyaset, Osmanlı hayranı ile, İs­ lamcısı ile, ırkçısı ile yüzyıldır süregeliyor. Musta­ fa Kemal’in laik ulusçuluğu olmasaymış, Marksist- lerımız yetişmeseymiş, düşün bayatlığı içinde bo­ ğulup gidecekmişiz.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Türk mûsıkî sanatının iftiharı olan dinî ve dindışı şaheserleri yaratmış bestekârların çoğu (sadece en büyüklerini anmakla yetinelim: Derviş Mustafa, Itrî,

The objectives of this study as focus for this discussion is first to identify the level of achievement amongst students as the effect of using ALTM in the learning of

1904 yılında İstanbul’da doğan sanatçı “Sanayi-i Nefise Mektebi”, daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi adı altında eğitim veren akademiden mezun olan ilk

Türün telefona sarılıp Atıf Yılmaz'm askerliğinin üç ay ertelenmesi emrini veriyor. Karşıdakiler, bunun 'usulsüz' bir durum olduğunu söylerlerse de, Faik Türün,

Nitel yaklaşıma dayalı olarak tarama yönteminin kullanıldığı çalışmada veri toplama aracı olarak yapılandırılmamış görüşme formu kullanılmıştır. Görüşme

1) Ekonomik kriz i şaretlerinin olduğu, dolayısıyla acil olarak dünya ekonomisini yoluna koymak için bir şeyler yap ılması için arayışların hakim olduğu Davoslar...

Grafik Tasarım / Graphic Design Oya Silbery, Gökhan Okur Çeviri / Translation Jenan Selçuk Baskı / Printing Söylem, Lefkoşa, 2015... GÖKHAN OKUR | görsel notlar visual notes

Konuyu gazeteciler açısından ilginç ve farklı kılan noktalar; kavga eden bu kişilerin arasındaki yaş farkı, genç çocuğun babası yaşındaki birisine sataşması,