• Sonuç bulunamadı

Mimar Koca Sinan ve eserleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mimar Koca Sinan ve eserleri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

SANAT VE TARİH

Mimar Koca Sinan

ve Eserleri

APTULLAH KURAN (RC ‘48)

O

smanlı İmparatorluğu nun en güçlü döne­mi olan 16. yüzyılda 1538’den 1588'e kadar, kesintisiz elli yıl devletin yapı işlerini çürüterek Osmanlı şehirlerini alımlı binalarla donatan Sinan İbn Abdülmennan, gelmiş geçmiş en ünlü yapı sanatçılarıyla birlikte adını dünya mimarlık tarihinin şeref listesine vazdırtmış üstün y'etenekli bir mimardır.

Kaynaklar onun küçüklü büyüklü, gösterişli veya sade yaklaşık 450 yapıdan sorumlu olduğunu yazıyor. Ancak, bunlann yarısından fazlası yanmış, yıkıİmış veya yenilenerek özgün biçimini kaybet­ miş; sadece 200 kadarı mimari niteliğini tamamıyla yu da bir bölümüyle koruyarak günümüze ulaşmış­ tır.

Söz konusu ettiğimiz yüzlerce eseri tek başına mıgerçekleştirmiştirMimarSinanPŞüphesiz ki hayır. O. saraya bağlı Hassa Mimarları Ocağının başıydı ve Hassa mimarlannın eğitiminden de sorumluydu. Mimarbaşının yanında yetişen Hassa Mimarları, saray ve vezirlerce yaptırılmasına karar verilen binaların tasarım ve inşasında mimarbaşı ya vardım ettikleri gibi İstanbul’dan uzak yerlerdeki işlerin denetim sorumluluğunu da yükleniyorlardı. Başka türlü söylersek, Osmanlı İmparatorluğu nun birbi­ rinden uzak şehirlerindeki çeşitli işlerin tek merkezden yönetilebilmesi Hassa Mimarlarının katkısıyla mümkün oluyor, Sinan İstanbul’da yükselen binalarının yanı sıra örneğin Balkanlar’da, Kırım’da, Hicaz'da çeşitli binalarının yapımını aynı zamanda yürütebiliyordu.

İlginçtir ki emrinde çalışan çoğu mimardan farklı olarak Sinan. Hassa Mimarları Ocağı’nda eğitim görmemiş, bir başka ocakta -Yeniçeri Ocağında- yetişmiştir. Sinan'ın 1538’de Hassa Başmimarlığı’na atanıncaya kadar Yeniçeri olarak görev' yaptığını biliyoruz. O halde, yapı sanatını nerede öğrenmiş, mimarlık veaskerliği nasıl bir arada vürütebilmiştir?

38 BiZIMTEPE

Mimar Koca Sinan in portresi

Sinan, Yeniçeri Ocağı'ndaki

Acemioğlanlık yıllarında mimar

olmayı aklına koymuş ve

kendisini buna hazırlamak

yolunda her fırsatı

(2)

Mimar Sinan in doğduğu Ağtmas Köyünün tablosu

On altıncı yüzyıla ait kaynaklar Mimar Sinan’ın Kayserili olduğunu ve Kayseri’nin merkez ilçesine bağlı Ağırnas köyünden geldiğini gösteriyor. Yavuz Sultan Selim’in tahta çıktığı 1512 yılında, büyük ihtimalle 14-15 yaşlarındayken, devşirilmiş, mimar­ lığa geçişini sağlayan askerlik hayatına böylece ilk adımını atmıştır.

Devşirme oğlanlar ilkin Türkçeyi, Türk gelenek ve göreneklerini, İslam’ın gereklerini ("iğrenmek amacıyla Türk çiftliklerine verilir, sonra İstanbul, Edime ve Gelibolu’daki Acemioğlan Kışlalarından birine gönderilirdi. Taşra görevi genellikle üç yıl olmakla birlikte devşirme oğlan vetişinceve kadar sürer, sonra yoklama yapılır ve başarılı olan çocuğun bu kez Acemi Ocağı’nda askeri eğitimi başlardı. Yeniçeri Ocağı’nda yer açılınca Divan ı Hümâyuna bildirilir, boşalan yerlere Acemioğlanlardan atama yapılırken Acemi Ocağı’nda açılan yerler de taşra görevindeki devşirmelerden alınarak doldurulurdu.

Sinan’ın taşra görevi ve Acemioğlanlık dönemi 1512 ile 1521 yılları arasında en fazla dokuz yıl sürmüştür. Yavuz Sultan Selim zamanına rastlayan bu yıllarda İran ve Mısır Seferleri, Çaldıran (1514), Mercidâbık (1516), I lan Yunus (1516) ve Reydaniye (1517) Meydan Savaşları yer alır. Bu savaşlarda yeniçeri kaybı fazla olduğundan Acemioğlanların Yeniçeri Ocağı na, taşra görevindeki devşirme oğlanların da Acemi Ocağına geçişleri hızlanmıştır. Bu arada Sinan da Kapıya çıkarak Kanunî Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferine (1521) Yeniçeri unvanıyla katılmıştır.

Belgrad Seferi nden sonra Sinan, sırasıyla Rodos (1522), Mohaç (1526), Viyana (1529), İki Irak (1534-35), Korfu-Pulya (1537) ve Karaboğdan (1538) Seferlerinde görev almıştır. Rodos ile Mohaç arasında atlı sekbanlığa atanan Sinan Mohaç’tan sonra Yayabaşılığa, Viyana Seferinde Zemberikçiba şılığa, Irak Seferi dönüşünde de Hasekiliğe yükseltilerek kendisine “ağa” unvanı ile bir de arpalık verilmiştir.

Sinan’ın katıldığı askeri seferler bir yandan onun Yeniçeri Ocağı içinde ilerlemesini sağlıyor, öte yandan ona çağının önemli şehirlerini görme ve tanıma imkânını veriyordu. Onun sefer yolları üzerinde bulunan mimarlık anıtlarını incelediğine ve gördüklerini değerlendirerek ileride yararlanmak amacıyle kafasının bir köşesine yerleştirdiğine şüphe yoktur. Çünkü Sinan daha acemioğlanlık yıllarında ileride mimar olmayı aklına koymuş ve kendisini buna hazırlamak yolunda her fırsatı değerlendirmesini bilmiştir. Acemi Ocağı nda edin­ diği dülgerlik sanatını giderek ustalığa dönüştür­ müş, yine acemioğlanken eğitiminin bir bölümünü oluşturan inşaat görevi sırasında yapı sanatını kalfaların yanında çalışarak öğrenmiş, öğrendikleri ni seferlerde uygulayarak tecrübe kazanmıştır. Bu yapı tecrübesi önemlidir. Ama daha önemlisi Sinan’ın seferlerde edindiği yapı tecrübesini 1530’lu yılların başında İstanbul’da gerçekleştirdiği bazı iddiasız mimari eserlerle pekiştirmesi olmuştur.

Sinan’ın 1538’de mimarbaşı olduktan sonra verdiği ilk eserler ise Haseki Hürrem, Üsküdar

(3)
(4)

Edime Selimiye Camii < Fotoğraflar: Ersin Alok)

66

11575 yılında

tamamlanan

Selimiye Camii nin

31 m. çapındaki

orta kubbesi sekiz

filayağına oturur.

Caminin dört

köşesinde yer alan

üçer şeref eli dört

minare Osmanlı

mimarisinin

en uzun

minaresidir.

99

Mihrimah Sultan ve Şehzade Mehmet Günüleridir ki bunlar arasında 1548’de tamamlanan sonuncusu özellikle dikkati çeker. Dört yönde yarım kubbelerle beslenen büyük orta kubbesiyle Şehzade Mehmet Gımii merkezi plan kavramının başarılı bir uygulamasıdır. 1560’lı yılların ortasına tarihlenen Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nde de binlik kubbeli orta alanının iki yanda sırt sırta kubbeli üçer birimle genişletildiği ve kanatlara kıyasla çok yüksek tutulan orta mekânın vurgulandığı görülür. Keza Sokollu Mehmet Paşa Gımii’nde altıgen tabana oturan orta kubbeyi sağda ve solda ikişer varım kubbeyle destekleyen Sinan merkezi planlı bir yapıda mekân bütünlüğünün önemini en güzel bir şekilde bu camide ifade etmiştir.

Vezir camilerinde biçim araştırmasının, karma şık yapı sistemleri gerektiren selatin camilerinden daha kolay olduğunu söylemeğe gerek yok. Ama bu kolaylık Sinan’ı he: ölçekte yeni denemelere girişmekten alıkoymamış, biri açık diğeri kapalı iki kare kütleden oluşan Şehzade Mehmed’den farklı olarak İstanbul Süleymaniye Gimii'nde (1550- 1557) (inde ve arkada yarı m kubbelerle desteklenen muazzam orta kubbeli şemayı kullanarak Ayasofya temasının bir varyasyonunu denemiştir.

Süleymaniye Gımii ise kıble doğrultusunda uzunlamasına düzenlenmiş dengeli ve uyumlu bir

planın ürünüdür. Aynı şekilde 1575 yılında tamamlanan Edirne Selimiye Camii’nde de simet­ rinin ağır bastığı bir uygulamayla karşılaşırız. Selimiye'de 31 metre çapındaki orta kubbe sekiz filayağına oturur. Sekiz ağırlık kulesi, kubbe kasnağını payandalar. Üçer şerefeli eş yükseklikte dört minare ki bunlar Osmanlı mimarisinde bulunduğumuz en uzun minaredir- caminin dört köşesinde yer alır.

Klasik dönemde gelişen Osmanlı camisinin bir yandan mekân bütünlüğüne ulaşarak, bir yandan dikeyleşerek, bir yandan da dış görünüm kazanarak 16. yüzyılın ikinci yarısında evrensel bir niteliğe büründüğü görülür. Bu sonucun alınmasında Koca Sinan başrolü oynadığı gibi,Osmanlı yapı sanatını mantıki sonucuna o ulaştırmıştır. Li

APTULLAH KU RAN

S oben Kolej den 1948 yılında m e z ım olduktan sonra Vale I niıvrsilesi'nde m im arlık öğrenimi re A nkara İ ’niıvrsitesi Dil re Tarih (.oğrafya la ka ltesin d e Tini? İslam sanalı doktorası ı apmıs ıv 195” den b a y a n a 7i ırkiye d e re Am erika Bidesik Det letleri'nde öğrenim üyesi olarak çalışmıştır Öğretim üyeliğininyanısıra Orta Doğa Teknik t ni/vrsitesi Mimarlık Fakültesi dekanlığı, Robert Kolej > tiksek O kula m ü d ü r yardımcılığı re Boğaziçi İ'niıvrsitesi rektörlüğü görevlerinde bulanan, re 1979 yılın d a n beri Robert Kolej Yüksekokulu m ü d ü r yardımcılığı re Boğaziçi İ'niıvrsitesi İngilizce olarak yayınlanm ış altı kitabı re 6 0 i askın bilimsel makalesi vardır.

BIZIMTEPE 41

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

YAVUZ Sultan Selim’den sonra tahta oturan Sultan Süley­ man devrinin başlarında, Mimar Ali Usta ölünce, Lütfi Paşa'nuı tavsiyesiyle koca Sinan Sermîmarlığa

Gündoğdu Akkor dergiler hazırlıyor, resim yapıyor durmadan, Bilkent tepeleri gibi yeşeriyor, renkleniyor duvarları, inci Akkor da seramik, resim çalışmalarından sonra

ifüz idyopatik iskelet hiperostozu DISH spinal, paravertebral ligaman ve kasların, dejeneratif, travmatik veya enfeksiyöz sebepler olmaksızın ossifikasyonu ile karakterize kronik

Yılların sisleri içinden Kissinger, Hitchens’tan, bir sorumlu bul­ manın peşine düşmüş yeni bir gazeteci he­ veslisi olarak, Henry’nin Soğuk Savaş’ın ka­ zanılmasında,

Korelasyonu bir ortalama olarak yorumlamak için başka bir yol onu standartlaştırılmış değişkenlerin ortalama çapraz çarpımı olarak ifade etmektir.. (2.5)

2005 yilrndan itibaren hem kamu kesiminin hem de ozel sektorde galrganlann reel ricrederinin enflasyon de$ederinin altnda seyrettigi anlagilmaktadrr, 2001,- 2010 donemi igerisinde

Irak ’ta &#34;Kasaidi Muhtar-ül Meşher ül - Türk-ül Muasır”, yani Çağdaş Türk Şiirinden Seçmeler kitabını bıraktım.. (Türkmen Türkçesinde ‘bıraktım

Olma­ yacak şey istemem, onun için hayal kırıklığına uğramadım; o, insanı çok sarsar.. Emekli olduktan sonra kendimi bırakmayacağım