• Sonuç bulunamadı

Çok tabakalı CdSe/ZnS yarıiletken kuantum nokta nanokristallerinde ekzitonlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çok tabakalı CdSe/ZnS yarıiletken kuantum nokta nanokristallerinde ekzitonlar"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇOK TABAKALI CdSe/ZnS YARIİLETKEN KUANTUM NOKTA

NANOKRİSTALLERİNDE EKZİTONLAR Abdurrahman AKTÜRK

YÜKSEK LİSANS TEZİ Fizik Anabilim Dalı

Haziran - 2013 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)

TEZ BİLDİRİMİ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Abdurrahman AKTÜRK 24/06/2013

(3)

TEZ BİLDİRİMİ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Abdurrahman AKTÜRK 24/06/2013

(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

II – VI YARIİLETKEN KUANTUM NOKTA NANOKRİSTALLERİNDE EKZİTONLAR

Abdurrahman AKTÜRK

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Anabilim Dalı

Danışman: Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN 2013, 76 Sayfa

Jüri

Prof. Dr. Ülfet ATAV Prof. Dr. Haluk ŞAFAK Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN

Bu tez çalışmasında, çok tabakalı bir kuantum nokta içerisindeki, tekli, ikili, negatif ve pozitif yüklü ekzitonların elektronik ve optik özellikleri tabaka kalınlıklarına bağlı olarak sistematik bir biçimde incelenmiştir. Bunun için, Schrödinger - Poisson denklemleri öz-uyumlu bir şekilde etkin kütle yaklaşımında tümüyle sayısal olarak çözülmüştür. İkili ekziton ve yüklü ekziton yapıların hesaplamalarında, aynı tür parçacıklar arasındaki kuantum mekaniksel çok parçacık etkileşmeleri yerel yoğunluk yaklaşımı altında (LDA) hesaba katılmıştır. Bu sistemlere ait toplam enerjiler, bağlanma ve geçiş enerjileri, örtüşme integrallari, osilatör şiddetleri ve yaşam süreleri gibi elektronik ve optik özellikleri tabaka kalınlıklarının fonksiyonu olarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, tabaka kalınlıklarına bağlı olarak ayrıntılı bir şekilde analiz edilmiş ve olası fiziksel nedenleri tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ekziton, ikili ekziton, yüklü ekiztonlar, ekziton hayat süresi, tip-I kuantum noktası,

(5)

v

ABSTRACT MS THESIS

EXCITONS IN MULTILAYERED CdSe/ZnS SEMICONDUCTOR QUNATUM DOT NANOCRYSTALS

Abdurrahman AKTÜRK

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN PHYSICS DEPARTMENT

Advisor: Assoc. Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN 2013, 76 Pages

Jury

Prof. Dr. Ülfet ATAV Prof. Dr. Haluk Şafak Assoc. Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN

In this thesis, the electronic and optical properties of single exciton, biexction and trions have been investigated systematically depending on layer thicknesses. For this purpose, the Schrödinger and Poisson equations have been solved self-consistently and full numerically in the frame of the effective mass approximation. The quantum mechanical many-body interactions between in the same kinds of particles have been taken into account in local density approximation (LDA). The electronic and optical properties, such as, total energies, binding energies and transition energies, overlap integrals, oscillator strengths and lifetimes have been determined as a function of layer thicknesses. The results have been analyzed in a detail depending on layer thicknesses and probable physical reasons have been discussed.

(6)

vi

ÖNSÖZ

Bu çalışma Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsüne Yüksek Lisans Tezi olarak sunulmuştur.

Lisans ve Yüksek lisans eğitimim boyunca bana rehberlik eden bilgi ve tecrübesini benimle paylaşan, günün her saatinde benimle ilgilenen, yardımcı olan danışman hocam Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN’e çok teşekkür ederim.

Ayrıca bu çalışma boyunca bana yardımcı olan Prof. Dr. Ülfet ATAV, Prof. Haluk Şafak, Dr. A. Emre Kavruk’a ve her konuda bana yardımcı olan yol gösteren bölüm hocalarıma teşekkür ederim.

Son olarak tüm eğitim yaşantım boyunca maddi ve manevi olarak beni destekleyen aileme ve arkadaşlarıma şükranlarımı sunarım.

Abdurrahman AKTÜRK KONYA-2013

(7)

vii İÇİNDEKİLER ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖNSÖZ ... vi İÇİNDEKİLER ... vii SİMGELER VE KISALTMALAR ... ix 1. GİRİŞ VE KAYNAK ARAŞTIRMASI ... 1

2. YARIİLETKEN KUANTUM NANO YAPILAR ... 6

2.1. Giriş ... 6

2.2. Katıların Enerji Band Yapısı ... 6

2.3. Etkin Kütle Kavramı ... 7

2.3. Yarıiletken Kuantum Hetero Yapılar ... 9

2.4. Tip-I Kuantum Hetero Yapılar ... 11

3. EKZİTONLAR ... 13

3.1. Giriş ... 13

3.2. Hacimli Bir Yarıiletken Malzemede Ekzitonlar ... 13

3.2.1. Wannier – Mott ekzitonları ... 13

3.2.2. Frenkel ekzitonları ... 14

3.3. Ekziton ve Hidrojen Atomunun Yapısal Benzerliği ... 15

3.4. Kuantum Noktasındaki Ekzitonların Elektronik Özellikleri ... 17

3.4.1. Tekli ekziton ... 17

3.4.2. Yüklü ekzitonlar ... 18

3.4.3. İkili ekzitonlar ... 19

3.5. Tek, İkili ve Yüklü Ekzitonların Optik Özellikleri ... 20

4. HESAPLAMA YAKLAŞIMLARI VE YÖNTEMLERİ ... 23

4.1. Giriş ... 23

4.2.Etkin kütle Uyuşmazlığı ... 23

4.3. Hartree Yaklaşımı ... 24

4.4 Yoğunluk Fonksiyonel Teorisi (DFT) ... 26

(8)

viii

4.6. Fark Denklemleri ... 29

4.7. Matris Köşegenleştirme Yöntemi ... 31

5. BULGULAR ve TARTIŞMA ... 35

5.1. Giriş ... 35

5.2.Tekli, İkili ve Yüklü Ekzitonlar ... 35

5.2.1. Tekli ekziton (Exciton) ... 36

5.2.2. İkili ekziton (Biexciton) ... 41

5.2.3 Yüklü ekzitonlar (Trions) ... 46

5.3. Çok Tabakalı Bir Kuantum Noktasındaki Tekli, İkili ve Yüklü Ekzitonların Elektronik ve Optik Özellikleri ... 47

6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ... 58

KAYNAKLAR ... 60

(9)

ix

SİMGELER VE KISALTMALAR Simgeler

Planck sabiti

İndirgenmiş Planck sabiti Serbest elektronun kütlesi Etkin kütle

Elektronun etkin kütlesi Deşiğin etkin kütlesi Birim yük

Elektronun yükü Deşiğin yükü

Boşluğun dielektrik geçirgenliği Dielektrik katsayısı

Malzemenin dielektrik geçirgenliği Bohr yarıçapı

Etkin Bohr yarıçapı Rydberg enejisi Etkin Rydberg enerjisi İndirgenmiş kütle Işığın boşluktaki hızı

(10)

1. GİRİŞ VE KAYNAK ARAŞTIRMASI

Bir yarıiletken kristal, bir fotonla uyarıldığında, eğer fotonun enerjisi yeterince büyük ise, valans bandındaki bir elektronu iletim bandına taşır ve elektron deşik çifti ayrılarak akıma katkıda bulunur. Ancak fotonun enerjisi, elektron ve deşiği ayıracak kadar büyük değilse, elektron ve deşikten oluşan bağlı bir yapı oluşur (Frenkel, 1931; Wannier, 1937; Mott, 1938). Bir elektron ve bir deşiğin, çekici bir Coulomb etkileşmesiyle birbirine bağlandıkları ve beraber hareket ettikleri bu yapı Frenkel (1936) tarafından ekziton (exciton) olarak adlandırılmıştır. 1930’lu yıllarda hacimli (bulk) kristallerde gözlenen ekziton yapısı, kuantum noktalarında teorik olarak ilk defa Efros ve Efros (1982) tarafından incelenmiştir. Bu teorik çalışmayı takiben taban durum enerjilerini daha iyi bir şekilde hesaplamak için, iyileştirilmiş varyasyonel şemalar kullanarak hesaplamalar yapılmıştır (Takagahara 1987, Kayanuma 1988).

Sonraki yıllarda, yarı iletken teknolojisinin gelişmesiyle beraber, kuantum nokta yapılar üretilebilir hale gelmiştir. Norris ve Bawendi (1990), CdSe kuantum noktalarındaki ekziton yapıların elektronik ve optik özelliklerini yapının boyutlarına bağlı olarak teorik ve deneysel olarak incelemişlerdir. Daha sonra ise çekirdek – kabuk kuantum nokta yapılarının sentezlenmesi (Dabbousi ve ark., 1997) sonucunda ekzitonlar, bu kuantum noktalarında incelenmeye başlanmıştır. 2000’li yıllara gelindiğinde gerek kuantum noktaların daha kaliteli bir şekilde sentezlenmesi ve gerekse hesaplama yöntemlerinin iyileştirilmesi sonucu teorik ve deneysel çalışmaların sonuçları çok daha uyumlu hale gelmiştir.

Ekziton sisteminin çözümü için etkin kütle yaklaşımı kullanılarak çeşitli teorik ve deneysel çalışmalar yapılmıştır (Shumway ve ark., 2001; Brovelli ve ark. 2011). Etkin kütle yaklaşımında yapılan bu çalışmalar, ekziton yapılarının daha iyi anlaşılmasında oldukça yarar sağlamıştır.

Daha sonra, yarı deneysel psödo potansiyel yöntemi ve kuantum Monte Carlo yöntemleri kullanılarak ekziton ve ikili ekziton yapılar incelenmiş (Tsuchiya, 2000; Shumway ve ark., 2001) ve deneylerle daha uyumlu sonuçlar elde edilmiştir. Günümüzde ise tek ekzitonların, ikili ekzitonların ve yüklü ekzitonların elektronik ve optik özelliklerinin incelenmesi çok ilgi çekici bir şekilde devam etmektedir.

Son yıllarda yarıiletken teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak, özellikle kuantum nokta yapıların kullanım alanları, araştırmalar farklılaştıkça artmaktadır. Kuantum noktaların bu uygulama alanlarına, tıbbi görüntüleme konusunda floresans

(11)

ışıma yapan kuantum nokta yapılar kullanılması örnek olarak verilebilir (Sattler 2011). Kolloidal kuantum nokta yapılar, optik özellikleri açısından hastalıkların tanı ve teşhisinde benzersiz avantajlara sahiptir. Bu özellikler, moleküler ve hücre biyolojisi görüntülemelerinde floresans özellikleri sayesinde tespit yapmaya olanak sağlamıştır (Nie ve ark., 2004). Kuantum nokta yapılar, nano boyutlarda olmalarından dolayı moleküllerin hareketlerini bozmadan ve biyokimyasal özelliklerini değiştirmeden hücre içinde ve yüzeyinde, biyomoleküllerle etkileşime girebilirler (Sattler, 2011). Böylece kolloidal kuantum noktalar peptitler gibi biyolojik moleküllere kolayca bağlanabilirler. Yani kuantum noktalar, istenen hücreye yüzey modifikasyonu yapabilmektedir. Sonuç olarak, moleküllerin probları gibi hücre ve moleküllerle beraber hareket eden nokta yapılar sayesinde, geleneksel floresan ölçümleriyle bireysel ve hücresel moleküllerin takibi yapılabilmektedir (Simon ve ark., 2003; Bruchez ve ark., 2004). Kuantum nokta yapılar, karmaşık sistemlerin hareketlerini gerçek zamanlı olarak takip etmeye olanak sağlamıştır. Özellikle, kanserli hücrelerin belirlenmesi çalışmalarında son zamanlarda kuantum nokta yapılar, etkin olarak kullanılmaya başlanmıştır (Nie ve ark., 2004) .

Kuantum noktaların, yeni nesil güneş pillerinin üretilmesinde büyük ümit vaat etmektedir. Güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştürmek için yapılan teorik hesaplamalara göre, güneş ışığının %93'ünden daha fazlası elektrik enerjisine dönüştürülebilir (Eychmüller ve ark., 1993). Bu nedenle güneş enerjisi verimini artırmak için bu limit, çok güçlü bir motivasyon sağlamaktadır. Tarihsel olarak bakıldığında şimdiye kadar üç farklı tipte güneş hücreleri araştırılmış ve geliştirilmiştir. Birinci nesil (silisyum tek kristal tabanlı) güneş hücrelerinin maliyetinin yüksek olmasından dolayı, daha sonra ikinci nesil (ince film tabanlı) güneş pilleri üzerinde çalışılmıştır. Ancak bu güneş pillerinin maliyetinin düşük olmasının yanı sıra verimide düşük olmuştur. Hem maliyeti düşük, hem de verimi yüksek güneş hücrelerinin yapılması için üçüncü nesil (nano kristal tabanlı) fotovoltaik cihazların araştırmalarına başlanmış ve bu çalışmalar fotovoltaik alanına yeni bir soluk kazandırmıştır. Nano kristallerin yasak enerji aralıkları, güneş ışığının tüm spektrumunu soğurmak için uygundur. Ayrıca gelişmiş (arttırılmış) iyonlaşma etkisi soğrulan her foton başına birden fazla ekziton yapısının oluşumuna yol açar (Schaller ve Klimov, 2004; Schaller ve ark., 2006; Beard ve ark., 2007). Her ne kadar çoklu ekziton üretimi sonucu kuantum verimi %700'lerde elde edilmiş olsa da foto akım kuantum verimliliği %100'den fazla elde edilememiştir (Nozik, 2005). Fotonla uyarma sonucunda oluşan ekzitonların akıma katkıda bulunabilmeleri için elektron – deşik çiftinin yeniden

(12)

birleşmeden önce ayrılması gerekir. Bu ayrışma üç şekilde mümkün olur: İlk olarak kuantum noktanın çekirdek bölgesinden kabuk bölgesine tünelleme yoluyla veya sıcaklığa bağlı etkilerle, ikinci olarak, termiyonik yayma ile (thermionic emmision), üçüncü olarak dışardan bir elektrik alan uygulanarak elektron – deşik çifti ayrılabilir (Etteh ve Harrison, 2002; Appenzeller ve ark., 2004). Güneş hücrelerinin en ideal çalışma koşullarının belirlenebilmesi için elektron deşik çiftinin yeniden birleşme süresi ile tünelleme zamanının karşılaştırılması gerekir. Güneş hücrelerinin verimliliği için bu derece önemli olan tünelleme zamanı; kuantum noktanın boyutuna, geometrisine ve sınırlandırma bariyerine sıkı bir şekilde bağlıdır (Yu ve ark., 2005).

Kuantum noktaların diğer bir uygulama alanı da kuantum nokta lazerlerdir. Kuantum noktasında ışık ile uyarma yoluyla oluşan elektron – deşik çifti, yeniden birleştiğinde bir foton yayar ve bu şekilde çok sayıda aynı kuantum nokta yapının uyarılmasıyla kuantum nokta lazerler elde edilmiş olur. 1970’lerde başlayan kuantum kuyu lazer fikri, R.Dingle ve C.H.Henry (1976) tarafından ilk olarak kuantum kuyu lazer patentini alarak gerçekleştirmiştir. Daha sonra ilk kuantum nokta lazer üretilmiştir (Ledentstov ve ark., 1994).

Yukarıda çeşitli uygulama alanları verilen kuantum noktalarının, istenilen elektronik ve optik özelliklerini belirlemek için, dalga fonksiyonlarını, örtüşme integrallerini ve yaşam süreleri gibi faktörlerin hesaplanması gereklidir. Kuantum nokta içerisindeki elektron ve deşiklerin hareketleri hakkında temel bilgiyi parçacıkların dalga fonksiyonları verir (Klimov, 2006; He ve ark., 2007). Kuantum nokta yapının şekli ve büyüklüğü, taşıyıcıların dalga fonksiyonlarının dağılımı üzerinde önemli bir rol oynar (Klimov, 2006). Bu durum kuantum noktalarını araştırılmasını cazip hale getiren temel nedenlerden biridir. Kuantum nokta içerisinde oluşan elektron deşik çiftinin arasındaki Coulomb etkileşmesi de, yine elektron ve deşik dalga fonksiyonlarını ve enerji seviyelerini etkileyen olaylardan biridir (Klimov, 2006). Ayrıca iki elektron bir deşikten ya da iki deşik bir elektrondan meydana gelen yüklü ekizton sistemlerinde, elektronlar ve deşikler arasındaki Coulomb etkileşmeleri, ekizton sistemindeki taşıyıcılara oranla, parçacıkların dalga fonksiyonlarını oldukça değiştirmektedir (Dalgarno ve ark., 2008).

Kuantum nokta içerisindeki taşıyıcıların enerji seviyeleri ve dalga fonksiyonlarının değişimi, taşıyıcılar arasındaki örtüşme integrallerini, osilatör şiddetlerini ve yaşam sürelerinin değişimini sıkı bir şekilde etkiler. Ekziton sistemindeki örtüşme integrali, elektron ve deşiğin birbirine göre hareketini uzaysal olarak tanımlayan bir kavramdır (Balet ve ark., 2004). Yani örtüşme integralinin

(13)

büyüklüğünün artması, ekziton sistemindeki elektron ve deşiğin daha koherent bir şekilde hareket ettiği anlamına gelir (Yoffe, 1993). Enerji seviyeleri ve örtüşme integralleri osilatör şiddetinin belirlenmesinde kullanılır (Şahin ve ark., 2012; Dalgarno ve ark., 2008) . Osilatör şiddeti ise elektronik geçiş yoğunluğu ile ilgili bir kavramdır (Sattler, 2011). Bu kavram, en önemli optiksel özelliklerden biri olan yaşam süresinin hesaplanmasında da belirleyicidir. Ekzitonların yaşam süreleri, kuantum sınırlandırma etkisine yani, kuantum noktanın boyutuna güçlü bir şekilde bağlıdır (Fonoberov ve Balandin, 2004). Bu açıdan, kuantum noktalarındaki taşıyıcıların yaşam sürelerinin kuantum kuyu boyutu ile ayarlanabilir olması sebebiyle, lazer uygulamaları geliştirilmesi için son derece önemlidir (Chan ve ark, 2004, Sundar ve ark., 2004).

Bu tez çalışmasında, çok tabakalı kuantum nokta içerisindeki ekzitonlar, ikili ekzitonlar ve yüklü ekziton sistemlerinin elektronik ve optik özellikleri incelenmiştir. Çekirdek/kabuk katman yapısına sahip kuantum nokta yerine çekirdek/kabuk/kuyu yapısına sahip kuantum noktasının seçilme sebebi, optik ve elektronik özelliklerinin daha fazla kontrol edilebilir olmasıdır. Taşıyıcıların sahip oldukları enerjiler ve sisteme ait optik dinamiklerin hem çekirdek yarıçapıyla, hem de kabuk kalınlığı ve kuyu genişliği ile kontrol edilebilir olması, bu yapıların en önemli avantajıdır (Jaskolski ve Bryant, 1998; Schoos ve ark, 1994). Çok tabakalı kuantum noktalarla ilgili ilk deneysel çalışma CdSe/HgS/CdSe kunatum noktasının sentezlenmesiyle başlamıştır (Eychmüller ve ark., 1993). Ancak bu çalışmada optik özelliklerin kuyu genişliği ve kabuk kalınlığına bağlı olan değişimleri, nanokristalin sentezlenmesindeki zorluklar sebebiyle gözlemlenememiştir (Schrier ve ark., 2006). Kimyasal sentezlemedeki problemler daha sonraki yıllarda çözülmüş ve CdS/CdSe/CdS, CdSe/ZnS/CdSe, ve ZnS/CdS/ZnS, gibi çok tabakalı yapılar, oldukça iyi kalitede üretilmiştir (Little ve ark., 2001; Ivanov ve ark. 2004; Battaglia ve ark, 2005). Aynı yıllarda sınırlandırma potansiyeli sonsuz alınarak ve elektron deşik arasındaki etkileşme ihmal edilerek Haus ve ark. (1993) tarafından ilk teorik çalışma rapor edilmiştir. Bu çalışmadan sonra, sonlu sınırlandırma potansiyeline sahip, elektron ve deşik arasındaki etkileşmeyi göz önüne alan, daha gerçekçi teorik bir çalışma yapılmıştır (Schoos ve ark., 1994).

Bu çalışmada, çok tabakalı bir kuantum nokta içerisindeki, tekli, ikili, negatif ve pozitif yüklü ekzitonların elektronik ve optik özellikleri ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Bunun için, Schrödinger – Poisson denklemleri öz-uyumlu bir şekilde etkin kütle yaklaşımında tümüyle nümerik olarak çözülmüştür. İkili ekziton ve yüklü ekziton yapıların hesaplamalarında, aynı tür parçacıklar arasındaki kuantum mekaniksel

(14)

çok parçacık etkileşmeleri, yerel yoğunluk yaklaşımı altında (LDA) hesaba katılmıştır. Elde edilen sonuçlar, tabaka kalınlıklarına bağlı olarak ayrıntılı bir şekilde analiz edilmiş ve olası fiziksel nedenleri tartışılmıştır.

Tezin geri kalan kısmı aşağıdaki şekilde organize edilmiştir: İkinci bölümde, yarıiletken kuantum nano yapılar genel hatlarıyla anlatılmış olup nano yapıların türleri aralarındaki benzerlik ve farklılıklar incelenmiştir. Ayrıca, etkin kütle kavramı ve tip-I kuantum noktaları da bu bölümde anlatılmıştır. Üçüncü bölümde, ekzitonik yapıların çeşitleri ve bu yapılara ait elektronik ve optik özelliklerin belirlenmesinde kullanılan formüllere yer verilmiştir. Dördüncü bölümde, bu tez çalışmasında incelenen ekzitonik yapıların, teorik olarak çözülüp analiz edilebilmesi için, Hartree yaklaşımı, yerel yoğunluk yaklaşımı, matris köşegenleştirme gibi yöntemlerin, ekzitonik sistemlere uygulanması anlatılmıştır. Beşinci bölümde ise kullanılan nano kristale ait, potansiyel profili, bu yapı içerisindeki ekzitonik sistemlerin çözüm şemaları ve tabaka kalınlıklarına bağlı olarak incelenen yapılardaki temel fiziksel özelliklerinin değişimleri anlatılmıştır. Son bölümde ise yapılan bu tez çalışmasının genel değerlendirilmesi ve gelecekte yapılacak olan daha hassas bilimsel çalışmalara rehberlik edebilecek öneriler yer almaktadır.

(15)

2. YARIİLETKEN KUANTUM NANO YAPILAR

2.1. Giriş

Bu bölümde, kuantum nano yapıların oluşum süreçleri bant yapıları, nano yapıların türleri aralarındaki benzerlik ve farklılıklar incelenmiştir. Katıların band yapısından başlanarak, nano sistemlerin çözümünü kolaylaştıran etkin kütle kavramı ve bu yapılara uygulanması, nano yapıların temel dinamiklerinde etkin rol oynayan süreçlerin incelenmesi gibi durumlar açıklanmıştır.

2.2. Katıların Enerji Band Yapısı

Bir maddenin iletkenliğini belirleyen en önemli faktör, bu maddeyi oluşturan atomların son yörüngesindeki elektron sayısıdır. Bu son yörüngedeki elektronlara valans elektronu adı verilir (Lipparini, 2003; Fox, 2001). Valans elektronları, atomun çekirdeğine zayıf olarak bağlıdırlar. Bu elektronlar, ısı, ışık ve elektriksel etki altında kolayca atomdan ayrılırlar. Son yörüngesinde (valans bandında) 1, 2 ve 3 elektron bulunduran malzemeler iletkendirler (Davies, 1998; Adachi, 2005). İletkenlerde elektronlara çok küçük bir uyarma yapılmasıyla, elektronlar kolay bir şekilde serbest hale geçerler. Yalıtkan malzemelerde ise atomlarının son yörüngeleri doludur. Ayrıca yalıtkan malzemelerde yasak enerji aralığı yaklaşık olarak 5-10 civarındadır. Bu nedenle elektronlar iletkenlik bandına geçemez ve akıma katkıda bulunamazlar (Fox, 2001).

Yarıiletkenler ise iletkenlikleri metallerle yalıtkanlar arasında yer alan, birçok fiziksel özelliğinin katkılama yardımı ile hassas bir biçimde kontrol edilebildiği ve taşıyıcı yoğunluğu, özdirenç gibi özelliklerinin sıcaklık benzeri dış etkilerle önemli ölçüde değişme gösterdiği malzemelerdir (Kittel, 2004; Fox, 2001).

Yarıiletkenlerin yasak enerji aralıkları yaklaşık olarak 0.3 – 1.0 arasında değişir. Isı, ışık vb. gibi dış etkilerle yarıiletken malzemede bulunan elektronlar, yasak enerji aralığının dar olmasından dolayı kontrollü bir şekilde iletim bandına geçiş yapabilirler. Yarıiletkenlerde iletim bandına geçecek olan bu elektronların kontrolünün esnek olması, bu malzemeleri şu anda kullanılan elektronik cihaz ve materyallerde önemli pay sahibi yapmıştır (Harrison, 2005; Kittel, 2004). Şekil 2.1’de band aralığına göre sınıflandırılmış iletken, yarıiletken ve yalıtkan malzemeler görülmektedir (Kittel, 2004).

(16)

Şekil 2.1. İletken, yarıiletken ve yalıtkan malzemelerin enerji band aralıkları

Yarıiletken malzemeleri önemli kılan özelliklerden bir diğeri de, bir yarıiletken herhangi bir dış etki ile uyarıldığında, iletkenlik bandına geçen elektronun arkasında bir boşluk (deşik) bırakmasıdır. Bu deşik ve elektron çifti malzeme içerisinde birbirinden bağımsız veya birbirine bağlı olarak hareket eder. Pozitif yüklü deşik ve negatif yüklü elektronun malzeme içerisindeki birbirlerine bağlı olarak hareketleri, son yıllarda önemli bir inceleme alanı olmuştur.

2.3. Etkin Kütle Kavramı

Kristal içerisindeki elektron veya deşikler tamamen serbest olarak hareket etmezler. Çünkü elektronlar veya deşikler, kristaldeki periyodik örgü potansiyeli ile etkileşim halindedirler. Etkin kütle yaklaşımı, temel olarak elektron veya deşiklerin serbest haldeki kütlesi ile kristal içerisindeki kütlesinin farklı olması gerektiği düşüncesine dayanır (Manasreh, 2005; Harrison , 2005). Elektron için serbest elektron kütlesi olarak, etkin kütle ise olarak gösterilir. Serbest bir elektron için enerji ve momentum ifadeleri; Valan s b an d ı

Yasak enerji bandı

İletim bandı

Yasak enerji bandı

İletim bandı

İletken Yarıiletken Yalıtkan

Valan s b an d ı Valan s b an d ı

(17)

şeklinde tanımlanır. Bu ifadede indirgenmiş Planck sabiti, k dalga vektörüdür. Elektron bir dalga paketi olarak kabul edildiğinde elektron hareketini tanımlamak için grup hızı;

şeklindedir. Bu elektrona bir kuvveti uygulandığında elektronun hareketi klasik olarak;

şeklinde verilir. Enerji değerini maksimum yapan dalga vektörü olsun. Bu ifade

civarında seriye açılırsa;

elde edilir. Bu ifadede ikinci terimin katsayısı;

ifadesine eşittir. ifadesinin ’ya göre türevi alınırsa;

elde edilir. Bu ifade Denk.(2.3)’te yerine yazılırsa;

ifadesi türetilmiş olur. Bu ifade civarında;

olarak yazılır (Manasreh, 2005). Böylece elektrona uygulanan kuvvet sonucunda ortaya çıkan ivme

(18)

şeklinde bulunur. Grup hızının zamana göre ilk türevi alındığında; ( )

ifadesi elde edilir. Sonuç olarak, Denk.(2.10) Denk.(2.11)’de yerine yazıldığında bir kristal içindeki elektronun etkin kütle ifadesi;

(

)

olarak elde edilir (Manasreh, 2005, Harrison, 2005).

2.3. Yarıiletken Kuantum Hetero Yapılar

Düşük boyutlu kuantum yapılar içerisinde elektronlar ve deşiklere ait enerji seviyeleri, sınırlandırma etkileri sebebiyle kesikli hale gelir. Bu yapılar içerisindeki taşıyıcıların sınırlandırmasına göre dört gruba ayrılır. Bu yapıların şematik gösterimi Şekil 2.2’de verilmiştir (Harrison, 2005). Şekil 2.2’de verilen ilk şekil hiçbir yönde sınırlandırmanın olmadığı, dolayısıyla taşıyıcıların serbest hareket ettiği hacimsel (bulk) malzemedir. Böyle bir yapıda taşıyıcıların enerjileri kesikli değildir. Yani üç boyutta da sınırlandırma söz konusu olmadığı için, kuantumlu değildir. İkinci şekil ise iki yönde sınırlandırmanın olmadığı, sadece bir yönde sınırlandırmanın söz konusu olduğu kuantum kuyusudur. Bir yönde sınırlandırmanın olmadığı, yani taşıyıcıların iki yönde sınırlı hareket edebildiği yapı kuantum teli olarak tanımlanır. Bu yapılar içerisindeki taşıyıcıların enerji seviyeleri kuantumludur. Son şekil ise üç yönde de sınırlandırmanın olduğu ve taşıyıcıların üç yönde sınırlandırıldığı, kuantum noktasıdır (Harrison, 2005).

Şekil 2.2. Düşük boyutlu kuantum yapılar; üç yönde de sınırlandırılmayan ilk şekil, hacimsel malzeme,

bir boyutta sınırlandırılmış ikinci şekil kuantum kuyu, iki boyutta sınırlandırılan üçüncü şekil kuantum teli, üç boyutta sınırlandırılan son şekil ise kuantum noktasını temsil etmektedir

(19)

Hacimsel malzeme için hiçbir yönde sınırlandırma olmadığı için, malzeme içerisindeki taşıyıcılar birer serbest parçacıktır. Bu nedenle enerji değerleri üç yönde de süreklidir. Hacimsel malzemeler içerisindeki taşıyıcılar için enerji ifadesi;

( )

olarak verilir. Bu ifade de indirgenmiş Planck sabiti, malzeme içerisindeki taşıyıcının etkin kütlesi ve , , sırasıyla , ve yönlerindeki dalga vektörleridir.

Şekil 2.2.’de gösterilen kuantum kuyusu yönünde sınırlandırılmış olsun, bu malzeme için enerji değerleri sınırlandırılmayan ve yönlerinde hacimsel malzemedeki gibi sürekliyken, sınırlandırılan yönde enerji değerleri kesikli yani kuantumludur. Kuantum kuyusu için enerji ifadesi;

( )

olarak verilir. Bu denklemdeki ifadesi yönündeki kesikli enerji değerlerini ifade eder. daha açık şekli;

( )

biçimindedir (Harrison, 2005, Davies, 1998). Bu ifade de baş kuantum sayısı, taşıyıcının yönündeki hareket edebildiği genişliktir. Kuantum teli için enerji ifadesi ( ve yönlerinde sınırlandırılmış);

olarak verilir. Bu denklemdeki ve enerji ifadeleri

( )

(20)

şeklindedirler (Harrison, 2005, Davies, 1998).

Kuantum noktaları ise günümüzde en çok üzerinde araştırma yapılan yapılardır. Kuantum noktalarının tercih edilme sebebi üç yönde de enerji değerlerinin kesikli olmasıdır. Bu özelliklerinden dolayı yapay atomlar olarak da adlandırılır. Bir kuantum noktası için enerji ifadesi;

olarak verilir. Sırasıyla , ve yönlerindeki enerji ifadeleri;

( )

olarak verilirler (Harrison, 2005, Manasreh, 2005, Davies, 1998 ).

2.4. Tip-I Kuantum Hetero Yapılar

Kuantum hetero yapılar, dar yasak enerji aralığına sahip bir yarı iletken üzerine daha geniş yasak enerji aralığına sahip başka bir yarıiletkenin büyütülmesi sonucu elde edilir. Tip-I kuantum yapısı oluşumu Şekil 2.3’te görüldüğü gibidir.

Şekil 2.3. Tip-I kuantum hetero yapıların oluşum şeması

Şekil 2.3’ün sol panelinde , yasak enerji aralığına sahip iki yarıiletkenin

birleştirilmeden önceki enerji band şeması verilmiştir. Burada , birinci yarıiletkenin elektron afinitesi, ikinci yarıiletkenin elektron afinitesi, boşluğun (vakumun) enerji seviyesi, ve sırasıyla birinci ve ikinci yarıiletkenlerin iletkenlik bandı

𝜒 𝜒

1.Yarıiletken 2.Yarıiletken

𝐸𝑖

𝐸𝑣

𝐸𝑏

Tip-I Kuantum Hetero Yapı

𝐸𝑔 𝐸𝑔

(21)

enerjileri, ve ise sırasıyla birinci ve ikinci yarıiletkenlerin valans band enerjilerini göstermektedir. Bu iki yarıiletken birleştirildiğinde Şekil 2.3’ün sağ panelinden de görüldüğü gibi eklem noktalarında potansiyel enerji farkları oluşur. iletim band seviyeleri arasında oluşan potansiyel enerji farkı, ise Valans band seviyeleri arasında oluşan potansiyel enerji farkıdır. , ifadeleri aşağıdaki gibi elde edilir (Davies, 1998, Sattler, 2011).

( )

Tip-I kuantum hetero yapının valans bandından iletim bandına bir elektronun uyarılması sonucu, elektron deşik ise potasiyel enerjisi tarafından hapsedilmiş olur. Tip-I kuantum hetero yapı denmesinin sebebi, elektron ve deşiğin aynı malzemenin içinde sınırlandırılmasından dolayıdır (Sattler, 2011, Harrison, 2005).

(22)

3. EKZİTONLAR

3.1. Giriş

Ekziton yapısı, bir elektron ve bir deşiğin aralarında çekici bir Coulomb etkileşmesi olması sebebiyle, elektron – deşik çifti olarak ortak hareketi sonucu oluşan yapıdır (Kittel 2004; Harrison 2005). Kısaca, elektron – deşik çiftinin Coulomb etkileşmesiyle bağlı olma durumudur. Tekli ekzitonlar yük olarak nötrdür ve bu nedenle elektriksel iletime katkıda bulunmaz ancak enerji iletebilirler (Kittel, 2004; Fox, 2001).

Şekil 3.1. Ekziton yapısının oluşum şeması

Şekil 3.1’de tekli bir ekzitonun oluşum süreci verilmiştir (Manasreh, 2005). Bu şekil incelediğinde uyarılan bir elektronun iletim bandının hemen altında bulunan kararsız ekziton enerji seviyelerinden birine geçiş yaparken, valans bandında elektronun bırakmış olduğu boşluk (deşik) pozitif bir yük gibi davranır ve elektron ile beraber örgü içerisinde hareket ederler.

3.2. Hacimli Bir Yarıiletken Malzemede Ekzitonlar

3.2.1. Wannier – Mott ekzitonları

Şekil 3.2 a’da şematik olarak gösterilen Wannier-Mott ekzitonları aşağıdaki özelliklere sahiptirler.

 Bu tip ekzitonlar zayıf Coulomb etkileşimleriyle bağlıdırlar.

 Dielektrik katsayısı büyük olan yarı iletken malzemelerde gözlemlenirler.

e

h

İletim Bandı Valans Bandı Ekziton Bandı Ekziton Yapısı 𝐸𝑔

(23)

 Bu ekziton çeşidi, hidrojen atomuna benzer.

 Wannier – Mott, ekzitonları yarıçapı birkaç birim hücreyi kapsayacak genişliktedir.

 Serbest ekziton olarak ta adlandırılırlar.

 Wannier – Mott ekzitonları, düşük bağlanma enerjilerine sahiptirler. Yaklaşık olarak 0.01 eV bağlanma enerjisine sahiptirler (oda sıcaklığı enerji değeri yaklaşık olarak 0.025 eV’dir). Bu durumda oda sıcaklığında bu ekziton çeşidi gözlenmez. Gözlenebilmesi için düşük sıcaklığa ihtiyaç duyulur (Fox, 2001).

3.2.2. Frenkel ekzitonları

Şekil 3.2 b’de şematik olarak gösterilen frenkel ekzitonları aşağıdaki özelliklere sahiptirler.

 Frenkel ekzitonları, güçlü Coulomb etkileşimleriyle bağlıdırlar.

 Frenkel ekzitonları, güçlü Coulomb etkileşmesine sahip olduğu için, yarıçapı örgü sabitine yakındır.

 Sıkı bağlı ekziton olarak da adlandırılırlar.

 Bu ekziton tipi yalıtkan kristallerde ve moleküler kristallerde gözlenirler.  Frenkel ekzitonları, yaklaşık olarak 0.1 - 1 eV arasında yüksek bağlanma

enerjilerine sahiptirler.

 Oda sıcaklığında gözlemlenirler (Fox, 2001).

(a) (b)

Şekil 3.2. Ekziton çeşitleri (a) Wannier-Mott ekzitonu (b) Frenkel ekzitonu

e

h

h

(24)

Yukarıda sıralanan ekziton çeşitlerinin yanı sıra bağlı ekziton (safsızlık atomu etkisinde), yüzey ekzitonları, ikili ekzitonlar, yüklü ekziton, ve üçlü ekzitonlar gibi çeşitleri de vardır.

3.3. Ekziton ve Hidrojen Atomunun Yapısal Benzerliği

Hidrojen atomu ve tekli ekziton yapısı incelendiğinde, yapısal olarak birbirine çok benzediği görülür. Hidrojen atomu, merkezde pozitif yüklü proton ve onun çevresinde ki orbitalde dolanan elektrondan oluşur. Benzer olarak bir ekziton da pozitif yüklü deşik ve elektrondan oluşur ve tıpkı Hidrojen atomundakine benzer bir şekilde, aralarında çekici bir Coulomb etkileşmesi sonucu beraber hareket ederler (Kittel, 2004; Manasreh, 2005).

Bohr atom modeline göre Hidrojen atomu için;

olarak verilir. Bu ifadenin açık hali;

şeklindedir. Bu ifadede, elektron ile proton arasındaki mesafe, elektronun kütlesi, elektronun yükü ve boşluk için, ’dır. Bohr atom modelinin ikinci postlülasında; elektronlar çekirdek etrafında açısal momentumları ⁄ ’nin tam katı olacak şekilde dolanırlar yani;

şeklinde ifade edilir. Bu denklemde, baş kuantum sayısıdır ve n=1, 2, 3… değerlerini alır. Hidrojen atomu için enerji ifadesi ise elektronun kinetik enerjisi ile Coulomb çekici etkileşme enerjisinin toplamından oluşur (Manasreh, 2005).

(25)

haline gelir. Hidrojen atomu için =1 durumunda; ifadesi bir Rydberg olarak tanımlanır (Fox, 2001; Manasreh, 2005; Bransden ve Joachain, 2000). Son olarak Denk. (3.3)’ün karesi alınırsa ve Denk. (3.2)’ de yerine yazılırsa;

ifadesi elde edilir. Bu ifadeye Bohr yarıçapı denir (Aygün ve Zengin, 1994; Ihn, 2010). Hidrojen atomunda elektronun kütlesi, protonun kütlesinden 1836 kat daha hafiftir. Bu nedenle Bohr atom modelinde protonlar hareketsiz yük olarak alınmıştır. Oysa ekziton yapısında, elektronun kütlesi ancak deşiğin birkaç katı daha hafiftir. Bu nedenle deşikler hareketsiz yükler gibi alınamaz. Sonuç olarak, ekziton yapısında elektron ve deşiğin beraber hareketinden dolayı sistemi tanımlayan kütle olarak, iki cisim probleminde tanımlanan indirgenmiş kütle kullanılır (Davies, 1998).

Ekziton sistemi için indirgenmiş kütle;

olarak tanımlanır (Levine, 2000; Bransden ve Joachain, 2000 ). Yazılan son denklemde , sırasıyla elektron ve deşiğin etkin kütleleri, ise ekziton sisteminin indirgenmiş kütlesidir. Şimdi Hidrojen atomu için yapılan tanımlamalara benzer şekilde ekziton yapısı için etkin Bohr yarıçapı;

şeklinde ifade edilir. Hidrojen atomu için tanımlanan Bohr yarıçapından iki farklılık söz konusudur; elektron kütlesi yerine indirgenmiş kütlesi ve ekzitonun boşlukta değil malzeme ortamında olmasından dolayı, dielektrik geçirgenlik, ’nun kullanılmasıdır. Benzer şekilde etkin enerji;

(26)

olarak tanımlanır. Son olarak, yazılan enerji ifadesinden etkin Rydberg enerjisi kolaylıkla;

yazılabilir (İhn, 2010). Hidrojen atomu için tanımlanan Rydberg değerinden farklı olarak ortamın dielektrik katsayısı ve indirgenmiş kütle formülde yer almıştır. Sonuç olarak, görüldüğü gibi ekziton ile hidrojen atomu yapısal olarak birbirine oldukça benzemektedir.

3.4. Kuantum Noktasındaki Ekzitonların Elektronik Özellikleri

3.4.1. Tekli ekziton

Bir kuantum nokta içerisindeki bir elektron ve bir deşikten meydana gelen tek bir ekzitonun şematik gösterimi, Şekil 3.3’te verilmiştir.

Şekil 3.3. Yarıiletken iki malzemenin eklem yapılması sonucu oluşan bir kuantum noktasındaki

tek ekzitonun şematik gösterimi

Şekil 3.3.’te gösterilen ekziton yapısı için toplam enerji ifadesi,

(3.11)

e

h

(27)

olarak verilir (Sattler, 2011). Bu denklemde , ekziton yapısının toplam enerjisi, yasak enerji aralığı, ve sırasıyla elektron ve deşiğin enerjileri, ise elektron – deşik arasındaki Coulomb enerjisidir. Tekli bir ekizton için geçiş enerjisi, toplam enerji ifadesine eşittir. Ekziton için bağlanma enerjisi ifadesi ise;

(3.12)

olarak tanımlanır (Tsuchiya, 2000). Bu ifadede ekzitonun bağlanma enerjisi, ve ise elektron ve deşiğin aralarında hiçbir Coulomb etkileşmesi olmadığı durumdaki tek parçacık enerjileridir. Son olarak yazılan denklem incelendiğinde, aslında bağlanma enerjisi olarak tanımlanan enerjinin, elektron – deşik arasındaki çekici Coulomb enerjisi olduğu açıktır.

3.4.2. Yüklü ekzitonlar

İki elektron, bir deşikten meydana gelen sistem negatif yüklü ekziton veya negatif trion olarak bilinir. Bu yapı Şekil 3.4’ün sol panelinde görülmektedir. Benzer biçimde iki deşik ve bir elektrondan meydana gelen yapı, pozitif yüklü ekziton (pozitif trion) olarak tanımlanır. Böyle bir yapı Şekil 3.4’ün sağ panelinde görülmektedir.

Şekil 3.4. Yüklü ekzitonların şematik gösterimi; sol panelde negatif yüklü ekzitonun (negatif trion) ve

sol panelde pozitif yüklü ekzitonun (pozitif trion) şematik gösterimi

Sırasıyla negatif ve pozitif yüklü ekzitonlar için toplam enerji ifadeleri;

(3.13) (3.14)

e

h

e

e

h h

𝐸𝑔 𝐸𝑔

(28)

olarak tanımlanır. Bu ifadelerde, ve , sırasıyla negatif ve pozitif ekzitonların toplam enerjilerini ifade eder. negatif yüklü ekzitonda elektron – elektron arasındaki itici Coulomb enerjisini, ise pozitif yüklü ekzitondaki deşikler

arasındaki itici Coulomb enerjisini ifade eder. Bu yapılar için bağlanma enerjisi ifadeleri;

(3.15)

(3.16)

olarak tanımlanır (Tsuchiya, 2000). ve sırasıyla negatif ve pozitif yüklü ekzitonların bağlanma enerjisi, ve ise sırasıyla elektron ve deşiğin, aralarında hiçbir Coulomb etkileşmesi olmadığı durumdaki tek parçacık enerjileridir.

3.4.3. İkili ekzitonlar

İki elektron ve iki deşikten meydana gelen, başka bir deyişle aralarında etkileşim bulunan iki ekziton yapısına ikili ekziton (Biexciton) denilmektedir. Bu yapı Şekil 3.5’te gösterildiği gibidir.

Şekil 3.5. Bir kuantum noktası içerisindeki ikili ekziton (biexciton) yapısı

Yukarıda gösterilen ikili ekziton yapısı için toplam enerji ve bağlanma enerjisi ifadeleri sırasıyla; (3.17) (3.18)

e

e

h

h

𝐸𝑔

(29)

şeklinde tanımlanırlar. ve sırasıyla elektron – elektron ve deşik – deşik arasındaki itici Coulomb enerjisidir. ifadesi ise bu dört parçacık arası toplam

çekici Coulomb enerjisini temsil eder

3.5. Tek, İkili ve Yüklü Ekzitonların Optik Özellikleri

Ekzitonik yapılardan yararlanarak yapılan uygulamaların çoğunda, bu sistemlerin ışıma özellikleri yani optik özelliklerinden yararlanılır. Bu nedenle bu yapıların optik özelliklerini belirlemek son derece önemlidir. İnterband ve intraband geçişler incelendiğinde, geçişlerin enerji durumları, dalga fonksiyonları ve simetri özellikleri gibi faktörlere bağlı olduğu görülür (Sattler, 2011). Bu geçişleri tanımlamak için osilatör şiddeti ve örtüşme integralleri kavramları kullanılır. Örtüşme integralleri ekziton yapısındaki elektron ve deşiğin kuantum noktası içerisindeki bulunma olasılık yoğunluğuyla ilgili bir tanımdır. Ekzitonik sistemler için örtüşme integrali;

|∫ |

olarak verilir (Klimov ve ark., 2011). Bu ifade de sistemde geçiş yapan elektronun ise deşiğin dalga fonksiyonudur. Osilatör şiddeti ise elektronik geçiş yoğunluğu ile ilgili bir kavramdır (Sattler, 2011). İncelenen ekzitonik yapılar için osilatör şiddeti;

∑| | | | |∫ |

olarak verilir (Laheld ve Einevoll 1997). Bu ifadede ve sırasıyla iletim ve valans bandındaki Bloch dalga fonkisyonlarıdır. ve elektron ve deşik için etkin kütle yaklaşımında elde edilen zarf fonksiyonlarıdır. serbest elektronun boşluktaki kütesi, ise incelenen ekzitonik yapı için geçiş enerjisidir. Osilatör şiddeti ifadesindeki Kane matris elemanı;

| | | |

şeklinde de yazılabilir (Madarasz 1994). Bu ifade kullanılarak ekzitonlar için osilatör şiddeti,

(30)

|∫ |

biçiminde yazılabilir (Sahin ve ark 2012). Bu eşitlikte kristalin periyodikliğini, yani Bloch dalga fonksiyonlarını içeren Kane enerjisidir (Sahin ve ark 2012; Dalgarno ve ark. 2008). Şekil 3.3 incelendiğinde ekziton için elektron – deşik yeniden birleşmesi için tek olasılık söz konusuyken, Şekil 3.5 incelendiğinde ikili ekziton sisteminde ise iki farklı durum için iki farklı olasılık mevcuttur. Birinci durum, ikili ekziton sistemi bağlı durumda iken, , , ve dört faklı olasılıkla yeniden birleşme olabilir. İkinci durumda ise, ikili ekziton yapısı bağlı değilken bu sistem sanki birbirinden izole iki tekli ekziton gibi davranır. Bu durum da yalnızca , yeniden birleşmelerinin gözlenme olasılığı en yüksektir. Trion sistemlerinde yeniden birleşme olasılıkları, ikili ekziton yapısındakine benzerdir. Yüklü ekziton sistemlerinde bağlı bir yapı oluşuyorsa iki olası durum, bağlı bir yapı oluşmuyorsa tek bir olası durum söz konusudur. Bu nedenle elektronik geçiş yoğunluğu olarak tanımlanan osilatör şiddeti ifadesine bu olası durumlar yansıtılmalıdır. Bu durumda osilatör şiddeti, yeniden birleşme olasılıkları da göz önünde bulundurularak;

|∫ |

şeklinde düzenlenebilir. Bu ifade de A değişkeni, incelenen ekzitonik sistemdeki olası yeniden birleşme durumlarının sayısını temsil etmektedir.

Ekzitonik sistemlerin ışıma özelliklerinin, kuantum nokta yarıçapıyla büyük ölçüde kontrol edilebilir olması nedeniyle bu yapıların soğurma spektrumlarının belirlenmesi son derece önemlidir. Ekzitonlar için sağurma katsayısını belirlemek için kullanılan genel form;

(31)

şeklindedir (Şahin ve ark., 2012). Bu ifade de osilatör şiddeti, geçiş enerjisi, ise sistemi uyarmak için gönderilen fotonun sahip olduğu enerjidir. çizgi şekli (line shape) için,

(

)

fonksiyonu seçilmiştir. Bu ifade de çizgi genişliği (broadening) faktörüdür.

Ekzitonik yapılar, çeşitli uygulamaların (lazerler, tıbbi görüntüleme, sensörler vb.) geliştirilebilmesi için saptanması gereken değerlerden biri de ekzitonlar için hayat süresidir. İncelenen ekzitonik yapılar için yaşam süresi;

olarak verilir (Sahin ve ark., 2012). Bu ifadelerde boşluğun dielektrik geçirgenliği, serbest elektronun kütlesi, ışığın boşluktaki hızı, elektronun yükü, kırılma indisi, perdeleme faktörü, incelenen sistem için geçiş enerjisi, ise osilatör şiddetidir. Denk. (3.28)’de verilen perdeleme faktörü ifadesinde ve sırasıyla çözücü ve kuantum nokta nanokristalin optik dielektrik sabitleridir.

(32)

4. HESAPLAMA YAKLAŞIMLARI VE YÖNTEMLERİ

4.1. Giriş

Tek bir ekziton yapısı, bir hidrojen atomuna yapısal olarak çok benzerdir. Ancak hidrojen atomu için yapılan çözümde proton kütlesinin elektrondan çok daha ağır olması sebebiyle hareketsiz olarak kabul edilir. Sistemdeki hareketli parçacığın elektron olduğu kabul edilir. Böylece sistemdeki Coulomb potansiyeli tek bir değişkene bağlı olarak yazılır. Hidrojen atomu için böyle etkili bir kabul varken bile, bu sistem için Schrödinger denklemini analitik olarak çözmek oldukça zordur. Ekziton sisteminde ise hem elektron hem de deşik kütleleri birbiriyle kıyaslanabilir durumdadır. Bu nedenle elektron – deşik etkileşmesi iki parçacığın birbirine bağımlı hareketi göz önüne alınarak çözülmelidir. Ancak iki parçacıklı tekli ekziton sitemi için bile bu potansiyelin analitik bir ifadesi yoktur. Bu nedenle iki ve daha fazla parçacığa sahip sistemlerin çözümü için çeşitli yaklaşımlar yapmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu yaklaşım yöntemleri ve problemi ele alış biçimleri bu bölümde verilmiştir.

4.2.Etkin kütle Uyuşmazlığı

Kuantum nokta heteroyapılar, en az iki farklı yarıiletken malzemenin eklem yapılmasıyla meydana gelmektedir. Farklı malzemeler farklı dielektrik katsayılarına, band yapılarına, örgü sabitlerine ve farklı etkin kütle değerlerine sahiptir. Sonlu potansiyele sahip bir kuantum nokta yapıda, elektronun bariyer bölgesine de nüfuz etme durumu söz konusu olacağından, Schrödinger denkleminin çözülmesinde etkin kütle değişiminin göz önüne alınması önemlidir.

Şekil 4.1. Sonlu potansiyele sahip kuantum nokta yapı

𝑉 𝑟 𝑉𝑏 𝑅𝑏 I II 𝑚 𝑚

(33)

Şekil 4.1.’deki yarıçapı , bariyer potansiyeli olan çekirdek – kabuk yapılı bir kuantum nokta için Schrödinger denklemi;

şeklinde yazılır. , I. bölgedeki, ise II. bölgedeki dalga fonksiyonudur. Kuantum mekaniksel olarak, süreklilik için iki temel şartın sağlanması gerekir. Birinci şart olduğu anda dalga fonksiyonları;

| |

şeklinde sürekli olmalıdır. İkinci şart olarak, eğer etkin kütleler I. ve II. bölgede aynı ise;

|

|

şeklinde dalga fonksiyonlarının türevleri de sürekli olmalıdır. I. ve II. bölgedeki etkin kütleler farklı ise bu durumda dalga fonksiyonlarının türevlerinin sürekliliği;

|

|

şeklinde verilir. Bu sınır şartı, literatürde Ben Daniel-Duke (1966) süreklilik şartı olarak bilinir.

4.3. Hartree Yaklaşımı

Hartree yaklaşımı, çok elektronlu bir sistemin dalga fonksiyonlarını, tek elektron dalga fonksiyonlarının çarpımı olarak yazma temeline dayanan bir yaklaşımdır (Eisberg, 1961). Yani N elektrona sahip bir sistemin Schrödinger denklemini, tek bir elektron için yazılan Schrödinger denklemine indirger. N elektronlu bir sistem için Hartree yaklaşımında dalga fonksiyonları;

(34)

⃗ ⃗ ⃗ ⃗ ⃗ ⃗ ⃗ ⃗

şeklinde ifade edilirler (Eisberg, 1961, Hartree, 1955). Hartree yaklaşımında enerji seviyelerinin bulunması için, elektronlar arası etkileşme direkt olarak alınmaz. Bunun yerine, göz önüne alınan elektron için ortamdaki diğer parçacıkların oluşturduğu ortalama bir etkileşim potansiyel alınır (Barnham ve Vvedensky, 2001, Hartree, 1955). Sonuç olarak incelenen elektron hem yapının sınırlandırma potansiyeli ile hem de ortamdaki diğer parçacıkların oluşturduğu ortalama potansiyelle etkileşecektir. Tek elektrona sahip bir sistem için Schrödinger dalga denklemi;

olarak verilir. Bu ifadede, kuantum noktasının sınırlandırma potansiyelidir. Çok elektronlu bir sistem için Schrödinger denklemi;

şeklinde yazılır. Bu denklemde, ve sırasıyla tek elektron dalga fonksiyonları ve enerjilerini temsil eder. yapıdaki elektronların oluşturduğu elektrostatik Coulomb potansiyeli veya Hartree potansiyeli olarak adlandırılır. statik potansiyel olduğu için, elektronun yükü ile çarpılarak enerji boyutuna getirilir ve Denk. (4.8)’deki gibi Schrödinger denklemine dahil edilir. Bu potansiyeli Hartree potansiyeli olarak ta

adlandırılır. Bu Hartree potansiyeli için Poisson denkleminin çözülmesi gerekir. Böyle bir sistem için Poisson denklemi;

şeklinde verilir. Bu denklemde yük yoğunluğudur. ise boşluğun dilektrik geçirgenliğidir. ise yarıiletken malzemenin dielektrik geçirgenliğidir. formülden de görüldüğü malzemlerin ’sine bağlıdır.

Yani burda Hartree potansiyeli bulunurken iki malzemenin eklem noktasındaki dielektrik geçirgenlikleri, tıpkı etkin kütle süreksizliğinde olduğu gibi, sınır noktalarında sürekli olmalıdır. Poisson denkleminin çözülmesinde bu durum özellikle dikkate alınmıştır. Bir kuantum noktası için yük yoğunluğu;

(35)

∑| |

olarak ifade edilir. Burada N, toplam elektron sayısıdır. Hartree yaklaşımı yapılarak öz-uyumlu olarak çözülen bu problemde, sistemin toplam enerji ifadesi;

∑ ( ∫ )

olarak elde edilir (See ve ark., 2002). Hartree yaklaşımı çok elektronlu sistemin Schrödinger denklemini tek elektronlu sistemin Schrödinger denklemine indirger.

4.4 Yoğunluk Fonksiyonel Teorisi (DFT)

Hatree yaklaşımı tek başına kullanıldığında ikiden fazla elektrona sahip bir sistemin temel dinamiklerini belirlemek için yetersiz kalır (See ve ark., 2002). Çok parçacığa sahip bir sistemde, parçacıklar arası etkileşmelerin de, göz önüne alınması gerekir. Bu nedenle 1964’te Hohenberg ve Kohn yoğunluk fonksiyonel teorisini geliştirdiler. Bu teoride, moleküler temel seviye durumları için, enerji, örgü sabitleri, dış potansiyel (ortamdaki parçacıklardan kaynaklanan) ve elektronik özelliklerinin elektronun olasılık yoğunluğu kullanılarak ifade edilebileceğini gösterdiler. (Hohenberg ve Kohn, 1964; Levine 2000). Bu yaklaşımda enerji fonksiyonelini minimum yapan elektron yoğunluğu sistem için temel enerji seviyesini olarak belirlenir. Yoğunluk fonksiyonelleri teorisine göre bir sistemin taban durumu için toplam enerji fonksiyoneli;

⃗ ∫ ⃗ ⃗ ⃗

olarak tanımlanır. ⃗ fonksiyoneli evrensel bir fonksiyoneldir. ⃗ fonksiyoneli evrenselliği hiçbir parçacık sayısına ve ⃗ potansiyeline bağlı olmamasından kaynaklanır (Koch ve Holthausen, 2001; Hohenberg ve Kohn 1964). Hohenberg ve Kohn daha sonra DFT için varyasyonel teoremi ortaya atmışlardır. N elektrona sahip sistem için bir deneme yoğunluğu ⃗ tanımlansın varyasyon teoremi

(36)

için ∫ ⃗ ve ⃗ şartını karşılamalıdır. Bu durumda deneme

yoğunluğu kullanılarak çözülen sistemde bulunan toplam enerji sistemin gerçek enerjisine eşit ya da daha büyük olmalıdır. (Levine, 2000; Parr ve Yang, 1989) Bu durum;

olarak ifade edilir (Parr ve Yang, 1989). Bu ifadede , ⃗ sırasıyla sistemin gerçek taban durum enerjisi ve yoğunluğudur. Sonuç olarak Hohenberg ve Kohn denklemleri kullanılarak sistemin geçek taban enerjisinin bulunması tamamen ⃗ deneme

yoğunluğunun ⃗ eşit olmasına bağlıdır.

4.5 Yerel Yoğunluk Yaklaşımı (LDA)

Hohenberg ve Kohn tarafından ortaya atılan yerel yoğunluk fonksiyonellerinde asıl problem, Denk. (4.12)’de gösterilen ⃗ fonksiyoneli biçiminin tam olarak bilinmemesidir. Bu nedenle 1965’te Kohn ve Sham ⃗ fonksiyoneli için;

⃗ ∬

| |

ifadesini önermişlerdir (Thijssen, 1999; Parr ve Yang, 1989). Bu ifadede ilk terim hiçbir etkileşme etkisinde bulunmayan parçacığın kinetik enerjisi, ikinci terim elektron – elektron arasındaki etkileşim potansiyeli ve son terim ise değiş – tokuş (exchange) ve korelasyon (correlation) enerji terimidir. Tek parçacık kinetik enerji terimi;

∑ ∫ (

)

şeklinde ifade edilir. Sonuç olarak Kohn-Sham teoremine göre;

olarak yazılır (Thijssen, 1999; Parr ve Yang, 1989; Kohn ve Sham, 1965). Bu ifade Kohn-Sham denklemi olarak da bilinir. Bu denklemdeki etkin potansiyel terimi,

(37)

| |

şeklinde ifade edilir. Bu ifadedeki son terim değiş – tokuş ve korelasyon potansiyeli olarak açıklanır. Bu durumda yeni toplam enerji ifadesi;

| | ∫

olarak verilir (Thijssen, 1999; Parr ve Yang, 1989). Son denklemdeki değiş - tokuş ve korelasyon enerji ve potansiyel ifadeleri sırasıyla;

olarak yazılabilirler (Parr ve Yang 1989). Değiş – tokuş ve korelasyon için bir çok değişik tanımlama yapılmıştır. Bu çalışmada değiş – tokuş için Wigner ve Seitz’in türettiği değiş – tokuş enerji ifadesi,

( )

∫ ⁄

olarak tanımlanır. Değiş – tokuş potansiyeli ise;

( )

şeklinde tanımlanır (Thijssen, 1999; Parr ve Yang, 1989). Benzer şekilde Korelasyon ifadeleri için 1981’de Perdew ve Zunger tarafından önerilen denklemler kullanılmıştır. Korelasyon enerjisi için;

(38)

( ) √

şeklinde verilir. Bu denklemlerde kullanılan parametreler; , , , , , , olarak verilir. ise Wigner – Seitz hücresinin yarıçapı olup

(

)

ifadesiyle verilir (Parr ve Yang 1989).

4.6. Fark Denklemleri

Herhangi bir fonksiyonu, Şekil 4.2’de görüldüğü gibi bir eğri olsun. Bu fonksiyona artması verilirse fonksiyonun bu noktadaki değeri olur.

Diğer taraftan – artması verildiği zaman fonksiyonun bu noktadaki değeri olur ve giderken limit alınırsa;

Şekil 4.2. Bir fonksiyonun birinci türevi

𝑧 𝑓 𝑧 𝑓 𝑧 𝛿𝑧 𝑓 𝑧 𝛿𝑧 Δ𝑓 Δ𝑧 𝑧 𝛿𝑧 𝑧 𝛿𝑧 𝑓 𝑧

(39)

ve eğer bu limit tanımlı bir değer ise bu ifade fonksiyonun birinci dereceden türevi olur (Harrison, 2005). Merkezi fark denklemleriyle bu türev ifadesi,

şeklinde yazılır. Bu ifade biraz daha düzenlenirse,

şeklinde ifade edilebilir.

Benzer olarak birinci türev için ileri ve geri fark denklemleri sırasıyla,

şeklinde verilir. Merkezi fark denklemleriyle ikinci dereceden türev,

| |

olarak tanımlanır. Bu ifade daha açık şekilde;

[ ] [ ]

olarak yazılabilir (Harrison, 2005). Son olarak yazılan denklem biraz daha düzenlenirse

şeklinde yazılabilir. ( ), z yönündeki çok küçük bir değişimdir. Son olarak elde edilen denklemde yerine yazılırsa;

(40)

elde edilir (Harrison, 2005). adımı çok küçük bir değişimdir bu ifade yeterince iyi bir yaklaşıklık olduğundan eşitlik olarak yazılırsa;

ifadesi elde edilir. Yukarda tanımlanan birinci ve ikinci türev ifadeleri indisli değişkenler cinsinden yeniden tanımlanacak olursa;

şeklinde indisli hale getirilir. Denk. ( ), Denk. ( ) ve Denk ( ) sırasıyla indisli olarak yazılacak olursa;

ifadeleri elde edilir. Denk. (4.36) indisli şekilde yazılırsa;

elde edilir.

4.7. Matris Köşegenleştirme Yöntemi

Matris köşegenleştirme yöntemi Schrödinger dalga denklemini çözmek amacıyla, yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yöntem kısaca Schrödinger dalga denklemini matris formunda yazmaya dayanır. Bu yöntemde Heisenberg tarafından fiziksel büyüklükleri temsil eden operatörler matrislerle ifade etmiştir. A gibi

(41)

bir operatörün beklenen değeri Heisenberg matris mekaniğinde bir matris elemanına karşılık gelmektedir (Aygün ve Zengin, 1994). Bir A operatörünün beklenen değeri;

⟨ | | ⟩ ∫

olarak tanımlanır. Bu ifadenin Heisenberg mekaniğindeki gösterimi;

⟨ | ̂| ⟩ ∫ ̂

gibi bir matris elemanına karşılık gelmektedir. Benzer olarak bu işlem Hamiltonyen ifadesine uygulanırsa;

⟨ | ̂| ⟩ ∫ ̂

şeklinde ifade edilir. Bu denklemde m,n =1, 2, 3…N kadar değerler alabilir. Hamiltonyen operatörünün her matris elemanı, uzayı geren iki baz vektörü arasındaki beklenen değerini vermektedir. , fonksiyonları ortonormal olmalıdır (Levine, 2000). Yani hem normalize hem de birbirine dik olmalıdır (Aygün ve Zengin 1994; Levine 2000). Yani fiziksel büyüklükleri temsil eden bir operatörün öz-fonksiyonları bu operatörün uzayını geren ortonormal baz vektörlerini oluşturur (Aygün ve Zengin 1994). Denk. (4.43) matris formunda yazılırsa;

( ) (4.44)

ifadesi şeklinde gösterilir. Daha önce her matris elemanın aslında beklenen değer ifadesine eşit olduğu Denk. (4.42)’de gösterilmişti. Bu ifadeden yola çıkılarak Denk. (4.43)’te verilen ifade kullanılarak düzenlenirse;

(42)

( ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩ ⟨ | ̂| ⟩) (4.45)

matrisi elde edilir. Schrödinger denklemi artık alternatif bir yöntem olan matris mekaniği ile çözülebilir.

Küresel koordinatlarda Schrödinger dalga denkleminin radyal kısmı için matris yöntemini kullanarak çözmek için, öncelikle Schrödinger dalga denklemi;

şeklinde yazılır. Bu ifadede radyal dalga fonksiyonu, sınırlandırma potansiyelidir. Bu ifade daha açık bir şekilde yazılırsa;

(

)

denklemi elde edilir. Bu ifadede dalga fonksiyonu uzayını h aralıklı aralıklara bölerek, sonlu fark denklemleriyle yeniden yazmak için, bu ifadedeki birinci ve ikinci türev ifadelerinin yerine daha önce yazılan Denk. (4.37) ve Denk. (4.40)’taki ifadeler kullanılırsa;

((

) ( (

)))

elde edilir. Sınırlandırma potansiyeli şimdilik alınır ve ilk parantezin içerisi r ile çarpılıp bölünür, ikinci parantez içi ise h ile çarpılıp bölünürse;

[ (

) (

)]

(43)

[

]

olarak yazılabilir. Aynı ifadeler ortak paranteze alınırsa;

[ ]

şeklinde yazılmış olur. için ve için ’in katsayıları 0 alınırsa;

( )( ) ( ) (4.52)

özdeğer denkleminin matris formu elde edilir. Bu matrisin özdeğerleri bize göz önüne alınan kuantum sisteminin enerji değerlerini, özfonksiyonları ise bu enerji değerlerine karşılık gelen dalga fonksiyonlarını veriri. Böylece göz önüne alınan kuantum sistemi tamamen sayısal olarak çözülmüş olur.

(44)

5. BULGULAR ve TARTIŞMA

5.1. Giriş

Bu çalışmada göz önüne aldığımız kuantum noktası, Şekil 5.1’in sol panelinde görüldüğü gibi eş merkezli kürelerden oluşan çok tabakalı bir yapıdır. En içteki yarıçaplı çekirdek bölgesinin üzeri, daha büyük band aralıklı bir yarıiletken malzeme ile kaplanmış olup, kalınlığı 'dir. Elde edilen bu yapı yeniden daha küçük band aralıklı ve kalınlıklı malzeme ile kaplanarak kuyu bölgesi oluşturulur. Tüm yapı, son olarak kuyu bölgesindeki sınırlandırmanın sağlanabilmesi için yüksek band aralıklı malzeme içerisine gömülür. Bu şekilde elde edilen çok tabakalı yapının potansiyel profili Şekil 5.1’in sağ panelinde görülmektedir. Burada, çekirdek ve kuyu bölgesi malzemeleri için , bariyer malzemeleri için ZnS'in parametreleri kullanılmıştır.

Şekil 5.1. CdSe/ZnS/CdSe/ZnS çekirdek/kabuk çok tabakalı küresel kuantum noktasının şematik

gösterimi ve potansiyel profili

5.2.Tekli, İkili ve Yüklü Ekzitonlar

Bu kısımda tekli, ikili ve yüklü ekzitonların, oluşumları, parçacıklar arası etkleşimleri ve ayrıca bu yapıların elektronik elektronik ve optik özelliklerinin belirlenmesi için yapılan yaklaşım ve sayısal çözümler anlatılacaktır Bu tezde, incelenen ekzitonik yapılar Şekil 5.2’de verilmiştir.

𝐶𝑑𝑆𝑒 𝑍𝑛𝑆 𝑅 𝑅 𝑅 z y x 𝑅 𝑅 𝑅 𝑅 𝑉𝑒 𝑉 𝐸 𝑒𝑉 𝑅 𝑛𝑚

(45)

Şekil 5.2. a) tekli ekziton, b) ikili ekziton c) negatif yüklü ve d)pozitif yüklü ekiztonun şematik gösterimi

5.2.1. Tekli ekziton (Exciton)

Bir elektron ve bir deşiğin aralarında çekici bir Coulomb etkileşmesiyle bağlı

olduğu, elektron ve deşiğin bu çekici bağ sayesinde beraber hareketi sonucu oluşan yapı literatürde ekziton olarak tanımlanır ve ile gösterilir. Şekil 5.2.’de sol üstte ekziton yapısı gösterilmiştir. Küresel bir kuantum nokta içerisindeki tekli ekizton sistemi için radyal Schrödinger dalga denklemi Denk. 5.1’de verilmiştir.

[ ⃗⃗ ( ⃗⃗) ⃗⃗ ( ⃗⃗ ) | ⃗ | ] ⃗ ⃗

⃗ ⃗ (5.1)

olarak yazılır. Bu denklemde ilk iki terim sırasıyla sistemdeki elektron ve deşik için kinetik enerji terimlerini, üçüncü terim ise elektron – deşik arasındaki çekici Coulomb potansiyelini temsil eder. ve sırasıyla elektron ve deşik için sınırlandırıcı potansiyellerini temsil etmektedir. Ekziton sisteminin dalga fonksiyonu ⃗ ⃗ ile enerji seviyeleri ise ile temsil edilir.

Ancak bu ifadeyi analitik olarak çözmek imkansız olmakla beraber direkt nümerik olarak çözmek de kolay değildir. Bu nedenle bu ifadenin çözümü için Hartree

𝑿

𝑿𝑿

𝑿

𝑿

Elektron Deşik

𝒂

𝒄

𝒃

𝒅

(46)

yaklaşımı kullanılarak, elektronun, deşiğin oluşturmuş olduğu ortalama bir potansiyel etkisinde hareket ettiği, deşiğin ise ortamdaki elektronun oluşturduğu ortalama bir potansiyelde hareket ettiği düşüncesinden yola çıkarak radyal Schrödinger denklemi elektron ve deşik için sırasıyla,

[ ⃗⃗ (

⃗⃗) ] [ ⃗⃗ (

⃗⃗) ]

olarak yazılır (Sahin ve ark. 2012). deşiğin oluşturduğu, ise elektronun oluşturduğu Hartree potansiyelidir. elektron için, ise deşiğin radyal

dalga fonksiyonlarını temsil eder. elektronun sahip olduğu, ise deşiğin sahip olduğu enerjiyi göstermektedir (Şahin ve ark. 2012). Son olarak verilen bu iki denklemde, ve sırasıyla elektron ve deşiğin elektriksel yükleridir. Çok tabakalı kuantum nokta yapı için Schrödinger denklemi çözülürken kuantum mekaniksel süreklilik şartının sağlanması için BenDaniel-Duke sınır şartı uygulanmıştır (Luo ve ark. 2009; Peleshchak ve Bachynsky 2009). Şekil 5.1’deki göz önüne alınan potansiyel profiline göre, Denk. (5.2) ve Denk. (5.3) ile verilen ifadeler için BenDaniel-Duke sınır şartları | | (5.4) | | (5.5)

şeklinde ifade edilebilir. Bu ifadelerde ve sırasıyla elektron ve deşiğin ve materyalleri içerisindeki etkin kütleleridir. Tekli ekziton sistemi için Poisson denklemi çözülmesi sonucunda elektron ve deşik için Hartree potansiyelleri belirlenir. Elektron ve deşikler için sırasıyla Poisson denklemi, ara yüzey polarizasyonlarını da içerecek şekilde;

Şekil

Şekil 2.1. İletken, yarıiletken ve yalıtkan malzemelerin enerji band aralıkları
Şekil 2.2. Düşük boyutlu kuantum yapılar; üç yönde de sınırlandırılmayan ilk şekil,  hacimsel malzeme,  bir  boyutta  sınırlandırılmış  ikinci  şekil  kuantum  kuyu,  iki  boyutta  sınırlandırılan  üçüncü  şekil  kuantum  teli, üç boyutta sınırlandırılan s
Şekil 2.3. Tip-I kuantum hetero yapıların oluşum şeması
Şekil 3.1. Ekziton yapısının oluşum şeması
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

GÖZLEM YAYINEVİ GÜNDÜZ YAYINEVİ GÜL YAYINLARI GÜNDEM YAYINLARI GÜR YAYINLARI HIL YAYIN HATİPOĞLU YAYINLARI IŞIl YAYINEVİ. İNKILAP VE AKA YAYINEVLERİ İSTANBUL

Refik Halid Beyi bir mahkeme karariyla haini vatan ilan edeM kanun eğer bu mahkumiyetin netayici arasında yazı yazmak, hatırat neşr etmek, hülasa Türk

For a system being brought to the switching region, it is observed that the current t e nds to ,, hang, in the o ri g in al state for some period of time, the duration of

Vena Kava İnferior Çapının akut dehidratasyonda İnen Aort Çapına göre daha fazla etkilendiği düşünülürse, iki g rubun ölçümleri arasındaki tespit ettiğimiz p

Para politikasının ekonomideki etkisinin IS-LM modeli kullanılarak analiz edilmesine monetaristler bazı eleştiriler getirmektedirler. Bu eleştirilerin başında çoğu varlık

2011, s. 280 Erdoğan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1989, s.. bulundukları sıkıntıları ve ihtiyaçları olan şeyleri almakta nasıl

Şubat 2009-Ağustos 2011 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniğine akut atak tanısı ile yatırılan 35 hasta çalışmaya

➢ Eğer esmerleşme az miktarda olmuşsa, ürünün sadece görünüşüyle ilgili soruna yol açmaktadır, ama ileri derecede esmerleşme olmuşsa, görünüşte meydana gelen