• Sonuç bulunamadı

Turkish occupied Armenia

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Turkish occupied Armenia"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

«Turkish Occupied Armenia»

Niyazi BERKES

1939 yılı yazbaşında A m erik a’dan T ü rk i­ y e ’ye dönm ek üzereydim . New Y o rk ’ta D ün­ ya Sergisi açılıyordu T ü rk sergi yönetim inin başında bulu n an V edat N edim T ör y ard ım cı­ ya ihtiyaçları olduğunu söyleyerek orada ça­ lışm am ı önertü. Y apılan işbölüm ünde benim payım a «inform ation» işleri düşm üştü. T ü rk p avyonunun giriş kapısının karşısında bana b ir oda verildi. G elenlerle ilgilenecek, gerekli bilgileri verecektim

B ir gün sergim izi görm eye gelenler a ra s ın ­ da keçi sakallı, kısa boylu, hafif aksak bir adam dik k atim i çekti. D u v arlard ak i fotom on­ ta jla rd a n b ir plajı gösteren b ir panoya d al. inişti. Y anm a geldiğim i sezince d ö n d ü : «Bun- la r OsmanlI karıları?» dedi. G ülerek cevap v erdim . A dam ın E rm eni olduğu belliydi. «Tu., o n la r da bizim gibi g âv u r oldular» dedi. Gene güldüm . Espirili bir ih tiy a r. P anolara b aka baka A nadolu ve R um eli h isarları ile Boğazı gösteren resm in k arşısın a gelince b ir ah çekerek gene b an a d ö n d ü : «Soğan ekm ek yesem de şu hi­ sa rla rın ü stü n e o tu ru p o güzelim boğazı sey- retsem nolurdu» dedi. D u y g u lan d ım : «Bir gün gidersiniz» dedim . H ızla d ö n d ü : «H ayır, beyim , gidemeyiz» dedi. «Neden gidem iyesiniz?» de­ dim . Bu kez yüzü ciddileşti: «Gidemeyiz b e ­ yim . gidem eyiz, çünküm biz o m em lekete ih a ­ n e t ettik» dedi. Ben o zam ana k a d a r E rm en i olayları üzerine çok şeyler o k u m u ştu m , gene d e safça so rd u m : «Neydi o işler? N olmuştu?» dedim . Sanki bu soruyu bekliyorm uş gibi k a r ­ şılık v erd i h em en : «Ne m i oldu, beyim . Hep bizim E rm en i ... la rım n işi. E v ro p ad a E rm e ­ n ilik deye b ir şey tu ttu r d u la r. S ilâhlara sarıl­ dılar, b om balar a ttıla r, bizi m afettiler. Ulan ... lar, nem iz eksikti? N azır idik, p aşa idik, m ebus idik. S arraflık bizdeydi, tü cca rlık b ir­ deydi. S erv et içinde y a şa r idik.» Y u m ru k la n ile gözlerini silerek aksak ayağını sürüye sü ­ rü y e çıkıp gitti.

Bir Yıldönümü

Bu yazının başlığını İngilizce yazdığım için özür dilerim . O benim sözüm değil. Bu y ıl K uzey A m erik a’da çok fa rk lı b ir k am p an ­ ya açm ış olan, görünüşe göre ih tiy a r E rm en i’ n in nitelendirdiği o gençlerin b u g ü n k ü to ru n ­ la rın ın düzenlediği sergilerde gözüken en b ü ­ y ü k b a şlık tır. «T ürk işgali altım îa K ıbrıs» slo­ ganına b en zetilerek yazılm ış b ir söz. «Türk iş­ gali altın d a E rm enistan» anlam ına gelir. T ü r­ k iy e’nin h a rita d a yerini bile gösterem iyen K u­ zey A m erika gençlerine b u n u n vereceği anlam

şu d u r: T iirk ler K ıb rıs’tan sonra şimdi E rm e­ nistan! da işgal etm işler dem ek.H aberiniz ol­ sun, A m erikan E rm enileri A nadolu’n u n doğu bölgesinin boşaltılm asını istiy o rlar. D ünya ka­ m uoyunun baskısı ile gelip orada E rm enistan k u racak lar. B ir E rm en istan v ar, am a orası b ir Sovyet C um huriyeti, işe yaram az.

E rm en istan m egalosunun bu 60. y ıldönü­ m ü. N isan ayı boyunca kam p an y a sürecek. E rm en i profesörler ü n iv ersite ü n iv ersite dola­ şıp k o n feran slar v eriy o rla r. S okulabildikleri dergilerde, gazetelerde yazılar çıkıyor, çeşitli k en tlerd e serg iler düzenleniyor. Yolum d ü ştü , sergilerden birini gördüm . Sıra sıra cam lık lar içinde. îlk in ciy i gördüğüm zaman b unun Sov- y e tle r B irliğine tu r is t çekm ek için düzenlen­ m iş b ir sergi olduğunu sanm ıştım . O klarla o- ra y a n erelerd en , nasıl gidileceği gösteriliyor­ du. D ikkatle bakınca gösterilen yerin E rm en i S ovyet C um h u riy eti olduğunu anladım . Sovyet- le r B irliğinde ü n kazanm ış bilim ve san at adam ların ın fotoğrafları E rm eni ülkesinin m an za raların ı çerçeveliyordu. İkinci cam lığa geçince İşin rengi değişm eye başladı. Birinci cam lıktaki sosyalist başarıla rı seyirci için b ir yem di. İkinci cam lık ta kiliseler ve papazlar. O radan sonra bu yazının başlığı olan söz iri h a rfle rle yazılı. Ü çüncü cam lıkta S evres a n t­ laşm asının k ara kalem le halkalanm ış b ir m ad ­ desinin b ü y ü tü lm ü ş fotoğrafı gözüküyor. Bu m adde ile A ra ra t’tan T oroslara k ad ar b ir E r­ m enistan k urulm uş. Y andaki açıklam alarda anlatılıyor. L enin’in göz kırpm ası ile Kâzım K arab ek ir bu E rm en istam çiğniyor. Sonra, M ustafa K em al «meşru» Sevres antlaşm asını y ırta ra k L ausanne’da A v ru p a devletlerine bir

başka antlaşm a diKte ediyor. Bu antlaşm a (Lo­ zan an tlaşm ası) «immoral» ve «illegal» sözcük­ leriyle n itelendiriliyor. Bu antlaşm a geçersiz­ d ir, çünkü E rm eni delegelerinin im zasını ta şı­ m ıyor. D em ek ki, b ir E rm enistan uzm anı olan Lord Curzon orada Y unanlıları T ü rk lere s a t­ tığı gibi E rm enileri de alçakçasına satm ıştı, onların iznini alm adan.

Irk Kıyımı!

Asıl y en ilik ler dördüncü cam lıkta. Bu cam lık «genoclde», ırk k ıy ım ı konusuna ayrılm ış. B u ra d a ta rih boyunca T ü rk lerin işlediği «ge- nocide»lerin b ir listesi v ar. B u rad an öğreniyo­ ru z ki 20. yüzyılın ilk ve en büyük kıytm cısı T iirkler. H itler, Y ahudi kıyım ı planım o n lar­ dan örnek alarak uygulam ış. H itle r’in kendisi b u n a b ir oto rite o larak gösteriliyor, çünkü « T ürkler koca b ir E rm eni ırk ın ı y o k ettiler, bu gün b u n u kim h atırlıy o r sanki?» dem işm iş. N erede söylem iş, ya da yazm ış bunu, gösteril­ m iyor. Sadece 1940’larda A m erika'da çıkan b ir İngilizce k itap kay n ak o larak gösteriliyor. Uy­ g ar in san lık E rm en i kıyım ına k a rşı ayaklan- saydı o zam an, H itler ay n ı şeyi y apm aya ce­ sa re t edem iyecektl. B u n la r belli ki M usevi asıllı kişilere sesleniyor.

G örebildiğim y ayınlarda «genocide» ve b u ­ nun k ararlaştırılm ış b ir plan gereğince uy g u ­ lanm ış olduğu tezi ü zerinde d u ru lu y o r en çok. B u tez de «gerçeksever» b ir T ü rk «tarihçisi» n in açıklam alarına dayan d ırılıy o r. Bu, M ev- lânzade R ıfat adında biri. H alep’te «Türk İn ­ kılâbının İçyüzü» adında b ir kitap yayınlam ış, E rm eniceye de çevrilm iş. İttih a t ve T erakki

m erkez-i um um isinde hazırlanm ış plân. Bu hazırlam ay ı gözleri ile görm üş, k u lak ları ile

de işitm iş. V esikalarla açıklıyorm u». Çok o- k u rla r bilm ez, açıklıyayım . Bu M evlanzade, gerçekte, ne b ir ta rih ç id ir, ne de ittih a t ve T erak k i üyesi, h a tta ne de T ü rk . Azılı b ir îti- lâfçı olduğu için hiç bir İttih a tç ı to p lan tısın ­ da bulunam azdı. Ü stelik A vrupaya kaçm ıştı. M ü tarek e yıllarında gene geldi, daha sonra gene kaçtı. Ornfan sonra E rm eni kom iteleriy­ le İşbirliği y a p a ra k , «Türk tarihçisi» olm uş. Mevlanzad.e’nin yanında bir de Naim Bey a- dında birinden söz ediliyor oto rite olarak. Bu adam ın kim olduğunu bilm iyorum . İngilizceye çevrilm iş, son zam anlarda b ir daha basılm ış b ir k itab ı olduğu iddia edilivor. Bu ad bana b ü sb ü tü n u y d u rm a gibi geliyor.

Suçlu

H er propaganda gibi, bu propagandada da ta rih gerçeklerine saygı beklem ek, olayları na­ lıncı keseriyle yontm aktan kaçınm ak gibi şey­ le r beklem ek abes. O ndokuzuncu yüzyılın sonları­ n a doğru; yirm inci yüzyılın başlarında OsmanlI İm p aratorluğunu saran çok karm aşık koşulları h asıraltı ederek o im paratorluktan geri kalm ış uluslardan b iri olan bugünkü T ürk halkına ve devletine b arbarlık, ırkçılık, plânlı «genocide» su ç la n gibi sorum luluklar yükletm ek çirkin ol­ duğu kadar, bunları koyun gibi dinleyen kişilerin d urum u d a aptallıktan başka bir şeyle nitelen­ dirilem ez. Ne var ki propagandacılığın sorum ­ suzluğunu, ona inananların bilgisizliğini belirt­ m ekle kalm ak b ir şey çözümlemez. Asıl sorun bu propagandayı teşvik edenler, hazırlayanlar, yürütenler ve d ü rten ler kim lerdir? Hele şu sı­ ralarda? A rkasındaki gizli siyasal güçler neler­ dir? B unlar üzerinde bilgi toplayan, toplanan bil­ gileri değerlendiren m akam lar var m ıdır? Me­ rak etm em iz gerekir.

Dağıtılan broşürlerden gördüklerim in özel­ likle yeni b ir iki n o k ta üzerinde direndiğini be­ lirtm ek isterim : suçlu bugünkü Türkiye’d ir: bu Türkiye bugün haşhaş ekim i ile Amerika gençli­ ğini zehirlem e am acını güdüyor; ABD böyle b ir devlete yardım etm e değil, onu sıkıştırm a öde- vindedir. Bunu yapm asa bile b ir gün gelecek o devlet sallanacaktır ve E rm eni m egalosunun gü­ nü o zam an gelecektir. P aragraflardan birinde şöyle deniyor: «Bugün Türkiye dedikleri ülkenin doğusu, T ürklerin göçebe sürülerinin oralara ayak bastıkları zam anlardan binlerce yıl önce- (Devamı 5. Sayfada)

(2)

“ Turkish Occupied Armenia,,

(Baş tarafı 2. Sayfada) sinden beri E rm eni yurdu idi. Bugün de gene bir E rm eni yurdudur. B ir gün gerçek sahiplerine verilecektir o topraklar». Bunun gerçekleştiril m eşinin Batı uygarlığının ödevi olduğu hatırla tılıyor.

Ermeni Sorunu

Osmanlı İm paratorluğunun belirttiğim dö­ nem lerde, içinde bulunduğu koşulların tü m ü açı­ sından bakarsak (bu konu, H arw ard Üniversi- nin eski b ir iinlü profesörü olan William Lan- g er’in «Em peryalizm in Diplomasisi» adlı büyük yapıtında bütün ayrıntılarıyla incelenm iştir) E r­ m eni sorununa özgü d ö rt yan belirir: birincisi, bunun E rm eni halkının b ir ulusal bilinçlilik so­ nucu olan b ir özgürlük savaşı olarak değil, Os­ m anlI devletini çökertm e çabalarının b ir parça­ sı olarak körüklenm iş gizli silâhlandırılm a, a n ar­ şi, suikast, entrika olayları dizisi olarak başla­ yıp gittiği. İkincisi, bu toplum dan kopuk yaban­ cı ülkelerde yaşayan te rrö rc ü k u rulların dış dünyaya kendilerini tanıtm ak için bile bile, isteye isteye kendi halklarını ulusa) temeli olm ayan, yersel dayanağı, nüfusal çoğunluğu bulunm ayan b ir ulusçuluk davasının içine sürüklem eleri. Ü çüncüsü. bunu büyük devletlerin zaman za­ m an kendi am açları için söm ürm elerine, buna k arşılık onlardan b ir karşılık da elde edem em e­ ye yol açm aları. D ördüncüsü, OsmanlI ülkelerine girm iş olan yabancı din yuvalarının bunlara yataklık etm esi.

Yeni Bir Boyut

Türkiye dışında her yıl yinelenen Erm eni propagandasının bu yıl yeni b ir boyutla ortaya çıktığını söylem iştim . Y urt dışında bulunan ve Osmanlı tarihinin tra jik yıllarını bilmeyen genç­ le r bu iddiaların sertliği karşısında olum suz bu­ n alım lara düşüyorlar. Yer yer çekişme, ta rtış­ m a gibi olaylardan başka son zam anlarda Ame­ rik a ’da kasıtla hazırlanm ış cinayet işlendiğini bile görm üşlerdir.

B unlar T ürk E rm eni yurttaşların ın İşi de­ ğildir, onları bunlardan sorum lu tu tm ak haksız­ lık olur. B ütün Osmanlı tarih i boyunca E rm eni «millet»! (başlıca üç H ıristiyan mezhebinden olan kişiler) o tarih in nim etlerinden en çok fay­ dalanm ış olan kişilerdi. T iirk olan halkın ken­ disi bu nim etlerin kim ilerinden yoksun kalm ış­ tır. E rm enilerin müzik, tiyatro, dil, m atbaacı­ lık, kitapçılık, diplom asi, hukuk alanları gibi k ültür alanlarında Osmanlı, daha so n ra T ürk k ü ltü r yaşam ında h atırı sayılır katkıları olm uş­ tu r. Bugün de olm aktadır. B una karşılık, ekono­ m ik ve siyasal alanda T ürk halkı onların bece­ rikliliklerinin faydasından çok zararlarını gör­ m üştür. B ir a ra tefeci-sarraf kapitalizm i O sm an­

lI devletini hemen hem en avucu İçine de alm ış­ tı. O devletin son yıllarının bunalım ları içinde kendilerine de b ir faydası olm ayan em peryalist çıkarlara, siyasa ve petrol işlerinde görüldüğü gibi, aracı olmak hatasını İşlem işlerdir. Bu gi­ bi sayılanuyacak k ad ar çok tatsız olaylar karşı­ sında, T ürk kanunlarının koruyuculuğu altında işinde gücünde çalışan Erm eni y urttaşlardan T ürk halkının h akaret ve düşm anlık değil, saygı ve bağlılık beklemeye hakkı vardır. Din ayrılık­ ları bahanesiyle insanları biribirlne düşm an e t­ me çağlarının gerilerde kalm ası gerektiğini M üslüman olan k adar olm ayan da anlam alı, bu­ nun sağlanm asına çalışm alıdır.

özellikle A m erika’d a yoğunlaşm ış olan zen­ gin ve m utlu E rm eni asıllı A m erikalıları kışkır­ tan m aceracıların, E rm eni m acerasından alacak­ ları önem li bir d ers de vardır: em peryalist güç­ lerin desteği ile yürütülm ek istenen hiç bir ulu­ sal k u rtu lu ş davası başarılı olam am ıştır. Avrupa dışı bütün ulusal kurtu lu ş savaşları güçlü bir em peryalist devlete dayanarak değil, tersine, ona karşı savaşarak başarılı olabilm ektedir. Böyle bir destekle kazanılm ış tek kurtuluş sa­ vaşı gösterebilir misiniz? Bu dersi alm am ış olan kişiler, halklarını yaşadıkları toplum lar içinde huzursuz, yabancılaşm ış insanlar olarak kalm aya m ahkûm edeceklerdir. Yoksa, acaba, bazı halkların her yerde yabancı halklar olarak yaşam akta fayda görm ek gibi b ir yazgıları mı vardır?

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonlu say›da (diyelim n tane) ele- man taraf›ndan gerilmifl ve burulmas›z olan bir modül özgürdür ve en fazla n tane eleman taraf›n- dan gerilmifltir..

Mimar Semih Rüstem, mühendis İrfan ve mi- mar Cemal Beylerden teşekkül eden jüri heye- ti ilk ayırmada Bekir İhsan, Hüsnü ve Âbidin imzalı üç proje seçmişler;

Bina bir bahçe ortasında, karı koca, iki çocuk ve bir hizmet- çiden mürekkep beş kişilik bir ailenin her.. mevsimde

İkinci Mahmut devrinde yapılan umumi bir tamirat esnasında harici kaplama ve bina- nın çatısı fotoğrafta görülen şekle konmuştur.. İstanbul merkezinde böyle klâsik bir evin

Projenin tertibinde ve detaylarında, daima olduğu gibi, Arif Hikmet'in hususiyetli düşünüş-

Lâhitler, lâhitlerin baş ucundaki kitabeler, lâhitlerin yanındaki oturma taşları ve kapı önün-.. deki basamak mermerdir; sair bilûmum kârgir aksam 1

Halin büyük satış hollerinin üzerini, isti- nadsız olarak örtecek olan bu büyük çatının (tarzı inşası- nın) çok iktisadî olması lâzımdır.. Yukarıda

Büyükadada Dadilar çamlığında denize hâkim bir sırt üzerinde bu sene ikmal edilen bu köşk, etrafındaki tabiat parçasına iyi ve iddiasız bir sadelikle imtizaç ettirilerek