• Sonuç bulunamadı

Çocuk Esirgeme Derneği'nin kurucularından Hamiyet Hanım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuk Esirgeme Derneği'nin kurucularından Hamiyet Hanım"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

iş?\

^ -V-j > 5 f f y -V-j ¿ d £ r y U I e j / ^ <?/

U* ís)

W £ ' I /'i

u-¡r

**.

***

^

í

l/O”*

^ •>** ^

v**

^

á¿A¿

~ * % * > ; - j ^ ■ / / ? . '

(2)

W A R lH tekerrürden ibarettir. 1878 Rus \ * Harbi faciasının akabinde M orali Subhi r Paşa, muhacir kızlannı sefaletten kurtar- ^ mak için iki mektep açmıştı. 1912 Balkan1, S Harbi faciasının akabinde Subhi Paşa’nın kızı, Hamiyet Hamm, yeni muhacirlerin t^T sefaletine çare bulmak ümidiyle babası- S

nın izinden yürüdü. r

Subhi Paşa vükelâdandı. Teşebbüsünde (â. padişahın yardımına mazhar olmuştu. Hamiyet Hanım, servetten mahrum, genç bir kadındı. Şefkat ve gayretinden başka desteği yoktu.

Hamiyet Hamm 1877’de İstanbul’da dünyaya geldi. Dokuz yaşında yetim kal­ dı. Babasımn tesis etmiş olduğu Kız Sa­ nayi Mektebl’nden mezun oldu.

1901’de Mekâtib-i iptidaiye Müfettişi Hu- lûsi Bey ile evlendi. Hulûsi Bey sonradan muhtelif mekteplerde çalıştı, en sonra Dârü’l-Muallimât müdürlüğünde bulundu, îk i çocukları dünyaya geldi. Oğulları, Ce- lâleddin, hayattadır. Kızlan, Subhiye, kü­ çük yaşında öldü. Hulûsî Bey'in ahbabı olan Tevfik Fikret, «Subhiyecik için » adı altında, pek gamlı ve kasvetli bir man­ zume yazdı.

Kocası öldükten sonra Hamiyet Hanım, 1914’te maarif nezaretine istida vererek kız mekteplerinde — en sonra Erenköy Kız Lisesi’n de— piyano muallimliğine ta­ yin edildi. Musikiyi çok severdi. Hocala­ rının fotoğraflan, salonunda piyanosunun üstünde dururdu.

Hamiyet Hanım çok dindar ve vatan­ perverdi. En bariz vasfı, muhtaçlara yar­ dım etmekti. Henüz mektep talebesiyken fakir arkadaşlarına elinden geldiği kadar yardım ederdi. Kendi gündeliğinden ve ye­ meğinden onlara bir pay verirdi.

Balkan muhacirlerine yardım etmek için kendisi gibi gayretli arkadaşlar bul­ du. Pek faal ve müteşebbis bir feminist olan Nezihe Muhiddin Hanım, asıl gayesi memleketin iktisadi kalkınmasına kendi istediği gibi hız vermekten ibaret olduğu halde, Hamiyet Hanım’m teşebbüsüne ha­ raretle yardım etti. Sitare Ahmed Ağaoğ- lu, Naciye Hurşid, Saniye Muhtar, Sabi- ha Süleyman, Matlûbe Ömer Hanımlar’ın iştirakiyle 1912 senesinde bir cemiyet kur­ dular. Adını Esirgeme Demeği koydular. Hamiyet Hanım reisliğe seçildi. Nezihe Hanım iki sene kâtib-i umumî sıfatiyle ça­ lıştıktan sonra İzm ir’de vazife alarak der­ neği terketti.

Mekân bulmak da bir meseleydi, önce Aksaray’da evkaftan küçük bir ev temin ettiler. Sonra Divanyolu’nda bir daire ki­ ralanacaktı.

Dr. Besim Ömer Paşa’mn daveti

üzeri-r .v üzeri-r

û. Esirgeme

F k i l i ; 55 ES»jİl «SS=t.

-3

»

kumcularındım

(3)

ne, yine 1912 felâket senesinde, 27 mart­ ta, evinde toplanan hanımlar, Hilâl-i Ah- mer hanımlar merkezini tesis ettikleri za­ man Hamiyet Hanım bu heyete dahil ol­ du. Reisleri, Mahmud Muhtar Paşa’nın haremi Prenses Nim et Hanım idi.

Dr. Besim Ömer Paşa, «Uyanış» mecmu­ asında neşrettiği bir makalede. Hamiyet Hanım ile teşrik-i mesaisini şöyle anlatır:

«Yalnız âza yazılıp aidat vermekle ikti­ fa etmiyerek diğer bazı hanımlar ile bir­ likte geceli gündüzlü çalıştılar. Himaye-i Etfal cemiyetinde de kendisiyle beraber çalıştım. Bu cemiyetlerde Hamiyet Ha- nım’m yalnız hamiyetinden değil, aynı za­ manda fikrinden, muhakemesinden ve bu gibi cemiyetler için elzem olan tertibat ve teşkilâttaki muvaffakiyetinden de isti­ fade olundu. Esirgeme Derneği doğrudan doğruya kendi eseridir. Bu şefkat yuvasın­ da beslenen, çalışan, öğrenen, terbiye edi­ len dullar, kimsesizler ve yavrular pek çoktur. Oraya devam edenler okutturulur, terbiye edilir, nakış ve sanat öğretilirdi. Bu hayır cemiyeti gerçekten şehadetname bile verebilen hayırlı bir ilim ve sanat

müessesesi haline gelmişti.»

Hilâl-i Ahmer hanımlar merkezi tarafın­ dan da bir sanat evi teşkil edildi. Birbi­ rini takip eden muharebelerin sefil ve aç olarak sokağa attığı çocuklardan bir kıs­ mı, ve bilhassa şehitlerin dul ve yetimleri, bu iki şefkat müessesesinde dikiş, biçki ve eski Türk sanatlarını öğrendiler. Tez­ gâhlar kuruldu, bezler dokundu ve satıl­ dı. Genç kızlar nakış işlemeyi öğrendiler. El işlerinin satışından yine muhacirlere yardım edildi. Cemiyetlerde çalışanlardan başka, evlerinde çalışanlara da iş verili­ yordu. Bu suretle birçok felâketzedeler ha­ yatlarını kazanabildiler.

Hilâl-i Ahmer ile Esirgeme Derneği’nin hususiyeti, m illî sanatları muhafaza ve ih­ ya etmek oldu. Şimdi Beyoğlu’naki Olgun­ laşma Enstitüsü, o örneklerden istifade ederek millî sanatları idâme ediyor.

Hamiyet Hanım’ın faaliyeti, yukarda adı geçen cemiyetlere inhisar etmedi. Türk Ocağı, Türk Kadın Birliği ve M illî Tasar­ ruf cemiyetlerinde de âza bulunuyordu. Hususî surette muhtaçlara yardımdan hiç bir zaman geri kalmadı. Kimsesiz bazı

fa-Hamiyet Hamın

(4)

kir çocukları mekteplere yazdırmak ve bunların işlerini temin etmek için lâzım gelen makamlara müracaat eder, uğraşır ve muvaffak olurdu.

Evlendikten sonra ikamet ettiği ev, İs­ tanbul’un büyük yangınlarından birinde tutuştu, fakat eşyasını kurtarabildi ve ba­ basından kalan büyük konağa avdet etti. Kocası, kızı ölmüşlerdi. Annesi ve oğlu ile birlikte konağın bir dairesine yerleş­ ti. Kardeşlerinden bazıları ayrı ev açma­ mışlardı, konağın harem ve selâmlık bina­ larını ve bahçelerdeki iki köşkü paylaşıp yerleşmişlerdi. Kendi de harem binasında bir daireye yerleştikten sonra boş kalan bir, iki odada bazı fakirleri barındırdı.

On sene Esirgeme Derneği’ni idare et­ ti. Müfrit bir yorgunluk neticesinde tan­ siyon yükselmesi tesiriyle hastalandı. He­ kimler . defaatle ona hayatının tehlikede olduğunu söylediler ve dernek işlerinden bir müddet uzaklaşmasını tavsiye ettiler. Fakat vazifelerini terketmedi. Yetiştirdi­ ği çocukların bakımsız kalmasından kor­ kuyordu.

Bir ramazan akşamı, lisedeki dersinden avdet ediyordu. Konakta himaye ettiği fa­

kir bir aileye erzak taşırken fenalaştı, ik i gün sonra, 13 şubat 1930'da öldü. Kırk üç yaşında idi.

1926’da N ew York Kadın Birliği tarafın­ dan Türk Kadın B irliği’ne Türkiye’nin en faziletli annesi sorulmuş, yapılan intihab- da Hamiyet Hanım bu unvana lâyık gö­ rülmüştür.

Besim Ömer Paşa’nın dediği gibi «na­ dir yetişmiş bir Türk ve Müslüman hanı­ mı idi.»

ism iyle müsemma idi.

Hamiyet Hanım öldükten sonra Zıyâ Paşa'nm haremi Ulviye Hanım, Hüseyin Paşa’nın kızı Kerim e Hanım, Râna Sâni, Naciye Nairn, Şükûfe Nihal Hanımlar gi­ bi şefkatli hanımların bütün gayretine rağmen, derneğin hayatını idâme etmek, dünyayı kavuran İktisadî buhrandan do­ layı pek güçleşti. Kerime Hanım'ın Süley- maniye’deki konağında tahsis ettiği bir dairede bir müddet barınıldı. Nihayet bundan takriben on sene evvel dem ek ka­ patıldı. Maamafih en uzun ömürlü cemi­ yetlerden biridir. Şimdi Kızılay adı veri­ len Hilâl-i Ahmer’in sanat evinin desteği kuvvetli olduğu için devam etmektedir.

71

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Through whole exome sequencing, we identified de novo heterozygous mutations (p.Pro27Arg, p.Asp100Tyr, p.Asp349Asn, p.Asp371Gly) in ATP6V1A, encoding the A subunit of v- ATPase, in

Results of numerous laboratory and field experiments had shown, that processed - by - EMW seeds of different varieties of grain-crops (barley, wheat, triticalle), of technical

Farklı turunçgil albedoları ve miktarlarının bisküvi potasyum değerleri üzerine etkisi Varyans analizi sonuçlar ına (Çizelge 4.13) göre; albedo çeşidi (A) ve albedo

M illi şair Behçet Kem al Çağlar dün geçirdiği en­ farktüs sonunda, Cerrahpa­ şa T ip Fakültesi Haseki Kliniğine kaldırılm ış fakat bütün ihtimam ve

Derin acılarla akan göz yaşları arasında halkevi müze şu­ besi Başkanı Vehbi Okay Atatürk’ün doğduğu günden başlıyarak bütün ha­ yatını ve hizmetlerini

Hikâye, roman, deneme, inceleme türlerinde 15 eser yayınlamış bulunan Burhan Arpad, çağdaş Alman dili edebiyatlarından yap­ tığı (Remarque, S. yazarlardan

Bunları lıemen takip eden Mehmet Ziyaettin Efen­ di, yani Mehmet Reşadın büyük şehzadesi daha cazip, emniyetli ve kendisi için bir takım tehlikeleri göze

Ni­ kolayidinin Servet gazetesi serha- ( I ) Saadet gazetesinin de adını Abdülhamid koymuştu; fakat padişah tarafından takılan bu ad bu gazeteye.. c te uğur