• Sonuç bulunamadı

Başlık: HAKSIZLIĞA TEPKİLER: DENEYSEL BİR İNCELEMEYazar(lar):HORTAÇSU, Nuran Cilt: 10 Sayı: 0 Sayfa: 155-166 DOI: 10.1501/Felsbol_0000000098 Yayın Tarihi: 1972 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: HAKSIZLIĞA TEPKİLER: DENEYSEL BİR İNCELEMEYazar(lar):HORTAÇSU, Nuran Cilt: 10 Sayı: 0 Sayfa: 155-166 DOI: 10.1501/Felsbol_0000000098 Yayın Tarihi: 1972 PDF"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Nuran HORTAÇSU

İ n s a n l a r arası eşitliğin doğal olmadığı h e m e n h e m e n herkesçe kabul

edilmiştir. T a n r ı bile insanları eşit y a r a t m a m ı ş t ı r . Kimisi akıllıdır, güzel­

dir, olanakları zengin bir çevrede d ü n y a y a gelmiştir; kimisi ise çirkin

ve aptaldır, yoksul bir ailenin istenmiyen çocuğu olarak d ü n y a y a gel­

miştir. Eşitsizlik bu denli doğal ve kaçınılmazken, geçmişte ve günü­

m ü z d e eşitlik u ğ r u n a bir çok savaşlar olmuş, insanlar b i r b i r l e r i n e gir­

mişlerdir. Bu eşitlik kavgaları çoğu z a m a n salt eşitlik için değil, kişi

veya toplulukların k e n d i h a k l a r ı olduğuna inandıkları bir t a k ı m kay­

n a k ve olanakları elde e t m e k istemeleri y ü z ü n d e n çıkmıştır. Olanakların

paylaşılması y ü z ü n d e n çıkan bu kavgaların nedeni çoğu z a m a n k a y n a k ­

ların herkesin gereksinme ve isteklerini t a m olarak karşılıyamaması, ve

onları p a y l a ş m a zorunluluğu olmuştur.

Bir insan v e y a topluluğun olanakların b ö l ü m ü n d e n alacağı p a y

ba-zan emek, beceri, öğrenim, y a t ı r ı m gibi kişinin çaba veya gücüne bağlı

özellikler, b a z a n da cinsiyet, ırk , soy gibi d o ğ u m d a v a r olan özellikler

ile belirlenir. Bu iki çeşit özelliğin etkileşimde b u l u n d u ğ u d u r u m l a r da

tabii ki pek çoktur. Örneğin, k ü l t ü r l ü , zengin bir ailenin çocuğu olarak

d ü n y a y a -gelen bir insan, çevresinin de etkisi ile d a h a zeki olacak, d a h a

iyi bir öğrenim görecek, d a h a değerli beceriler kazanabilecektir. Sınırlı

olanakların adil bir şekilde paylaşılması denince, bu herkesin o l a n a k l a r d a n

eşit derecede p a y alması değil, o d u r u m d a k i katkısına u y g u n (ki bu k a t k ı

emek, m a d d î y a t ı r ı m veya kişisel özellikler açılarından değerlendirile­

bilir) bir p a y alması olarak anlaşılır. B a ş k a bir deyimle, herkes ektiğini

biçerse olanakların paylaşılması adildir, biri e k e r , bir başkası biçerse

k a t k ı ve kazanç arasında dengesizlik belirir ve bu dengesizlik tepkilere

yol açabilir.

1 Bu makale yazarın doktora tezinden faydalanılarak hazırlanmıştır. Yazar tez yöneticisi

Stephen Reisman ve Ivan Steiner'a teşekkürü bir borç bilir.

(2)

Bu a r a ş t ı r m a n ı n amacı, olanakların eşit olarak bölünmediği bir du­

r u m d a , bu p a y l a ş m a d a n haklı veya haksız olarak çok v e y a az p a y alan­

ların b i r b i r l e r i n e ve d u r u m a tepkilerinin incelenmesidir. Bir d u r u m d a k i

iki kişiden biri çok öteki az k a z a n ç elde etmişse, b u n l a r d a n ikisi de d u r u m u

haklı görebilir. Ancak, böyle bir d u r u m d a , t a r a f l a r d a n biri veya diğeri h a k

ettiğinden fazla veya az çıkar elde ettiği d u y g u s u n a kapılabilir. 0 z a m a n ,

h a k k ı n d a n fazlasını alanda suçluluk, h a k k ı n d a n az a l a n d a ise kızgınlık

duyguları belirebilir. Bu duyguların etkisiyle de bazı davranış ve düşün­

ce değişiklikleri görülebilir.

Araştırmamızın teorik temeli u y u m s u z l u k (dissonance) teorisine

d a y a n m a k t a d ı r . Bu teoriye göre insanların belli başlı güdülerinden biri­

si, yaşadıkları fizikî ve sosyal çevre ile ilgili düşünce ve bilgileri arasında

u y u m sağlamak v e b u u y u m u s ü r d ü r m e k t i r . H e r h a n g i bir u y u m s u z l u k

olduğu z a m a n kişi ya davranışları ile çevreyi değiştirip gerçeği kendi

görüşüne u y d u r u r , ya da, düşüncelerinde a y a r l a m a l a r y a p a r a k kafa­

sındaki d ü n y a y ı çelişkinin m e y d a n a çıkardığı yeni d u r u m a u y d u r u r .

Genellikle bu iki süreçten birinin sonucu olarak denge, y a n i u y u m l u l u k

sağlanır. U y u m s u z l u k teorisine göre haksızlık, yaşadığı d ü n y a y ı ge­

nellikle " â d i l bir d ü n y a " olarak gören kişiler için giderilmesi gereken bir

u y u m s u z l u k d u r u m u d u r . Adil bir d ü n y a d a haksızlıkla karşılaşan kimse,

b u haksızlıktan kendini sorumlu t u t s a veya t u t m a s a , d u r u m u açıklama

zorunluluğunu d u y a r . Ya haksızlığı düzeltme çabası gösterecektir,

ya böyle bir çaba göstermemesinin nedenlerini arayacaktır, ya da hak­

sızlık gibi görünen şeyin aslında haksızlık olmadığını ve herkesin p a y ı n a

düşeni aldığını söyliyecektir. D i k k a t edilirse, b u r a d a k i üç t e p k i d e n ilk

ve sonuncu tepkiler aynı a n d a gösterilemiyecek karşıt tepkilerdir. Bir

insan haksızlığı gidermek için harekete geçiyorsa, aynı z a m a n d a gider­

meye çalıştığı haksızlığın m e v c u t olmadığını öne süremez. B i r b i r i ile

çelişik olan bu iki t e p k i aynı a n d a gösterildiği z a m a n u y u m s u z l u ğ u

gi-dermeyip aksine a r t t ı r a c a k t ı r . Bu iki t e p k i d e n hangisinin gösterileceği

kişisel özellikler t a r a f ı n d a n etkilenebileceği gibi çevre koşullarınca da

etkilenebilir. Haksızlığı davranışları ile giderme olanağını b u l a n bir

insan, d u r u m u başka yollardan haklı gösterme gereksinmesini d u y m a ­

yabilir.

K o n u m u z l a ilgili olan ve haksızlığa tepkileri inceliyen a r a ş t ı r m a l a r

belli başlı üç g r u p t a incelenebilir. Birinci g r u p t a Lerner'in "suçsuz kur­

b a n " araştırmaları yer alıyor. Bu (Lerner ve Simmous 1966)

(3)

araştır-m a l a r d a suçsuz oldukları halde deney icabı kendilerine elektrik şoku

verilen insanların acısına tanıklık eden kişilerin "suçsuz k u r b a n " a tepki­

leri incelenmiştir. Lerner, t a n ı k l a r ı n genellikle k u r b a n ı h o r gördüklerini

ve bu aşağılamanın k u r b a n ı n acısına son veremiyenlerde d a h a fazla oldu­

ğ u n u b u l m u ş t u r . Lerner bulgularını "adil d ü n y a " prensibi ile şöyle açık­

lamıştır: Adil bir d ü n y a d a suçsuz k u r b a n l a r b u l u n a m a z ; k u r b a n suçsuz

görünse bile böyle bir cezayı h a k edecek bir özelliğinin olması gerekir;

şu halde o diğer i n s a n l a r d a n d a h a değersizdir ve hor görülmeye lâyık­

tır. Lerner'in a r a ş t ı r m a l a r ı n d a üzerinde d u r u l a n bağımlı değişken

y u k a r ı n d a n da anlaşılacağı gibi, k u r b a n ı n değerlendirilmesidir.

İkinci gruba giren a r a ş t ı r m a l a r d a deneklerin çeşitli deneysel hileleri

sonucu başkalarına zarar vermeleri sağlanmış ve onlarda başkalarına

zarar vermenin uyandırdığı tepkiler incelenmiştir (Brock ve Buss,,

1962, 1964; Carlsmith ve Gross, 1969, Freedman, Wallington ve Bless,

1967; Glass,, 1964). Bu a r a ş t ı r m a l a r d a üzerinde d u r u l a n belli başlı ba­

ğımlı değişkenler şunlardır: a) k u r b a n d a n v e y a bir b a ş k a s ı n d a n gelen

y a r d ı m isteğini olumlu veya olumsuz karşılama; b) k u r b a n ı değerlen­

d i r m e ; c) yerilen zarar veya acının derecesi h a k k ı n d a y ü r ü t ü l e n t a h ­

minler; d) zarar vermeyi haklı gösterme çabaları; e) verilen zararı

telâfi e t m e .

Y u k a r ı d a k i iki gruba giren a r a ş t ı r m a l a r d a haksızlığa tepkiler, bu

d u r u m d a n kârlı çıkanların açısından incelenmiştir. Ü ç ü n c ü gruba giren

iki a r a ş t ı r m a d a ise haksızlıktan zarar görenlerin tepkilerine de yer ve­

rilmiştir. Ü ç ü n c ü gruba giren iki a r a ş t ı r m a d a birincisi T h i b a u t tarafın­

d a n yapılmıştır (Thibaut,, 1950). Araştırmacı 10 yaş civarındaki erkek

çocuklarını gelişigüzel olarak iki gruba ayırmış, b u n l a r d a n birine il­

ginç bir o y u n o y n a t m ı ş , ötekine ise sıkıcı bir iş olan birinci g r u b u n fır­

lattığı cisimleri t o p l a m a görevini vermiştir. Deneyin sonunda ilginç

o y u n u oynıyan çocuklarda suçluluk, sıkıcı görevi y a p a n çocuklarda ise

kızgınlık duygularını o r t a y a k o y a n bazı davranışlar görülmüştür.

Bu g r u p t a k i ikinci a r a ş t ı r m a d a ise Stephenson ve W h i t e 10 yaş­

larındaki çocukları sıkıcı ve ilginç rollere atamışlar fakat bu a t a m a l a r ı

gelişigüzel y a p m a m ı ş l a r d ı r (Stephenson ve White, 1970). İlginç göreve

a t a n a n çocukların yarısı bu görevle ilgili sınavda yüksek p u a n elde et­

mişler, öteki yarısı ise d ü ş ü k p u a n almışlardır. Sıkıcı göreve a t a n a n çocuk

ların da yarısı düşük, yarısı yüksek p u a n almışlardır. Böylece denekler

dört gruba ayrılmışlardır: haklı olarak ilginç göreve a t a n a n l a r , haksız

(4)

olarak ilginç göreve a t a n a n l a r , haklı olarak sıkıcı göreve a t a n a n l a r , haksız

olarak sıkıcı göreve a t a n a n l a r . Sonuç olarak gruplar arasında yazılı olarak

cevaplandırılan "kızgınlık" ve " s u ç l u l u k " maddelerinde bir fark bulun­

m a m ı ş fakat haksız yere ilginç role a t a n a n l a r d a u t a n m a , haksız yere sıkıcı

role a t a n a n l a r d a ise kızgınlık belirten davranışlar görülmüştür. Deneyin

ikinci kısmında çocuklara ikinci bir test verilmiş ve bu t e s t t e yüksek p u a n

alanlara ödül verileceği söylenmiştir. Test çocukların k o p y a çekmeden

ödül k a z a n a m a y a c a k l a r ı şekilde düzenlenmiştir. Test sonuçları., ilginç

göreve a t a n a n çocukların sıkıcı göreve a t a n a n çocuklardan d a h a fazla

k o p y a çektiğini o r t a y a k o y m u ş t u r . K o p y a en çok ilginç göreve haklı

olarak a t a n a n l a r , ikinci derecede ise sıkıcı göreve haksız olarak a t a n a n ­

lar t a r a f ı n d a n çekilmiştir.

Bizim araştırmamız da yüksek ve alçak mevkideki kişilerin hak­

sızlığa tepkilerini incelemektedir. U y u m s u z l u k teorisine d a y a n a n bek­

lentilerimiz aşağıda verilmiştir.

1 - Yüksek mevkide b u l u n a n l a r çok haksız buldukları durumlar­

da az haksız buldukları d u r u m l a r a kıyasla a) telâfi yoluna d a h a fazla

gidecekler, b) haksızlıktan zarar göreni d a h a olumlu değerlendirecekler,

c) d u r u m u haklı gösterme çabalarına d a h a az girişecekler, d) yapılan

haksızlığı k ü ç ü m s e m e y o l u n a d a h a az gideceklerdir.

2- Alçak mevkide b u l u n a n l a r çok haksız buldukları d u r u m l a r d a

az haksız buldukları d u r u m l a r a kıyasla a) d a h a çok t a z m i n a t isteye­

cekler, b) haksızlıktan kârlı çıkanı d a h a olumsuz değerlendirecekler,

c) d u r u m u haklı gösterme çabalarına d a h a az girişecekler, d) hak­

sızlığı k ü ç ü m s e m e yoluna d a h a az gideceklerdir.

3- Haksızlığı telafi-tazminat ve zihinsel yollarla giderme arasında

olumsuz bir ilişki b u l u n a c a k t ı r .

4- Telâfi veya t a z m i n a t olanağını haksızlıktan h e m e n sonra elde

edenler, bu olanağı bir t a k ı m zihinsel işlemlere giriştikten sonra elde

edenlerden d a h a çok kullanacaklardır. Başka bir deyimle, haksızlığı

gidermek için t u t u l a n yolda çevre olanaklarının etkisi olacaktır.

M E T O D

Denekler:

Deneye 2-14 kişilik gruplar halinde 249 erkek üniversite öğrencisi

katılmıştır. Bu öğrencilerden 131'ine kendilerini seyredecekleri filimdeki

(5)

öğrencinin yerine koymaları, 118'ine ise kendilerini seyredecekleri

fi-limdeki öğretmen yerine k o y m a l a r ı istenmiştir. H e r denek g r u b u n a

dört deneysel filimden biri gelişigüzel seçilerek gösterilmiştir. Filmin

gösterilmesi sona erince deneklere birer soru defteri verilmiş ve sorulara

kendilerini filmin k a h r a m a n l a r ı n d a n birinin yerine k o y a r a k cevaplan­

dırmaları istenmiştir.

Araçlar:

a) Haksızlıkla ilgili filimler:

Deneyde kullanılmak üzere dört videoteyp filmi hazırlanmıştır.

Bu filimlerde üç erkek üniversite öğrencisi rol almışlardır. Bu

filim-lerin baş ve sonları aynı olup sadece yüksek ve alçak mevkilere a t a n a n

kişilerin yeteneklerinin ve dolayısıyla haksızlık derecesinin, belirlen­

diği o r t a bölüm değiştirilmiştir. Filimlerin k o n u s u kısaca şöyledir:

Filim bir öğrenme deneyini göstermektedir. İ k i denek ve bir de­

neyci vardır. Deneklere öğretme yeteneğini ölçen bir test verilir, sonuç­

lara göre yüksek p u a n alan öğretmen, alçak p u a n alan ise öğrenci rolüne,

a t a n ı r . Öğretmen öğrenme birimi başına belli bir p a r a alır, ayrıca, ken­

disine öğrencisine ödül olarak verebileceği bir m i k t a r p a r a verilir. Öğ­

r e t m e n b u p a r a y ı u y g u n gördüğü z a m a n v e u y g u n gördüğü m i k t a r d a

öğrencisine verebilecek, a n c a k geri kalanını kendisi a l a m a y a c a k t ı r .

Filmin b u r a s ı n d a haksızlık o r t a y a çıkar. D ö r t filmin ü ç ü n d e deneyci

testlerin değerlendirilmesinde yanlışlık yapıldığını h a b e r verir ve yeni­

den yapılan değerlendirmeye göre p u a n durumlarını açıklar. Bu açık­

l a m a y a göre dört filmin her birinde ayrı bir yetenek-mevki birleşimi

belirir. B u n l a r şöyle sıralanabilir: a) yüksek yetenekli öğretmen-düşük

yetenekli öğrenci, b) yüksek yetenekli öğretmen-yüksek yetenekli

öğrenci, c) düşük yetenekli öğretmen-düşük yetenekli öğrenci, d) d ü ş ü k

yetenekli öğretmen-yüksek yetenekli öğrenci.

Test p u a n l a r ı n d a k i yanlışlıklara r a ğ m e n , filmin dört şeklinde de

roller değiştirilmez. Sonuç olarak öğretmen rolündeki 3 dolar, öğrenci

rolündeki ise 1.25 dolar k a z a n ç elde ederler. Filmin s o n u n d a h e r iki

role a t a n a n kişilere cevaplandırmaları için birer soru defteri verilir.

b) Soru Defterleri:

Soru defterindeki sorular haksızlığa t e p k i olarak gösterilebilecek

belli başlı dört davranışı ölçmek üzere hazırlanmıştır. İncelenen bağımlı

(6)

değişkenler şu şekilde sıralanabilirler: a) telafi-tazminat, b) öteki

insanı değerlendirme, c) d u r u m u haklı gösterme, d) haksızlığı k ü ç ü m ­

seme. B u n l a r d a n telafi-tazminat ile ilgili olan soru denekten, fazladan

b u l u n a n 3 doları öğrenci ile öğretmen arasında bölmesini istemektedir.

Bu p a r a n ı n b ö l ü m ü ile filmin s o n u n d a öğrenci ve öğretmenin 1.25 ve

3.0 dolar olan kazançları eklemelerle 1.75-5.50, 2.75-4.50, 3.75-3.50

p a y l a ş t ı r m a l a r ı n d a n biri şeklinde ayarlanabilmektedir. Telâfi-tazminat

ile ilgili soru, haksızlığı çözümlemede çevre koşullarının rolünü s a p t a m a k

amacı ile (beklenti 4) soru defterlerinin bir kısmında ilk, bir kısmında

ise son soru olarak yer almıştır.

B U L G U L A R

Hazırladığımız dört filimle haksızlığın değişik derecelerde görü­

leceği dört deneysel d u r u m y a r a t m a y a çalışmıştık. Ne yazık ki, denek­

lerin izlenimlerine d a y a n a n inceleme, filmin dört şeklinin d u r u m d a gö­

rülen haksızlık b a k ı m ı n d a n b i r b i r i n d e n anlamlı derecede farklı olma­

dığını o r t a y a k o y d u . Bu nedenle öğretmen ve öğrenci rolünü benimseyen

denekler d u r u m u haksız görme derecelerine göre ikişer gruba ayrıldılar.

Yüksek ve alçak mevkilerdekilerin çok ve az haksızlığa tepkileri, d u r u m u

çok ve az haksız görenlerden elde edilen verilerin incelenmesi ile s a p t a n d ı .

Biri öğretmen, diğeri öğrenci rolünü benimseyen deneklerden elde edi­

len verileri inceleyen iki degişke çözümlemesi yapıldı. Bulgularımızı

şöyle özetleyebiliriz:

1- Tablo l ' d e görüldüğü gibi, öğretmen rolünü benimseyenler,

d u r u m u çok haksız b u l d u k l a r ı z a m a n az haksız b u l d u k l a r ı n a kıyasla:

a) öğrenci rolündeki kişiyi d a h a az aşağılamışlar (daha iyiliksever,

d a h a iyikalpli, d a h a d ü r ü s t , d a h a suçsuz, d a h a olumlu görmüşler,

b) d u r u m u haklı gösterme çabalarına d a h a az girişmişler, c) d a h a çok

telâfide bulunmuşlardır. t

Böylelikle beklenti 1' in 3 m a d d e s i desteklenmiştir.

2- Tablo 2'de görüldüğü gibi, öğrenci rolünü benimseyenler duru­

mu çok haksız b u l d u k l a r ı z a m a n az haksız buldukları z a m a n a kıyasla:

a) öğretmeni d a h a fazla aşağılamışlardır (değerlendirme maddelerinin

ortalaması d a h a düşük, öğretme becerisi d a h a düşük, b) d u r u m u haklı

çıkarma çabalarına d a h a az b a ş v u r m u ş l a r (öğretmenin rolü için

(7)

yeter-liliği d a h a düşük, c) kendilerine verilen zararı d a h a az küçümsemiş

(paranın önemi d a h a fazla); d) öğretmene d a h a az p a r a vermişledir.

TABLO 1

Öğretmen Rolünü Benimseyen Derneklerin Çok Haksız ve Az Haksız Olduğunu

Söyledikleri Durumlara Tepkileri (Değişke Çözümlemesi Sonuçları)

a) Öğrenciyi Değerlendirme ile İlgili Maddeler

M a d d e Haklı Haksız p F

İyiliksever (1) - Bencil (15) 7.85 6.05 .001 16.13

İyiliksever (1) - Kötükalpli (15) 6.80 5.90 .04 4.07

Dürüst (1)-Dürüst değil (15) 8.50 7.70 .03 4.81

Suçsuz (1)-Suçlu (15) 5.95 4.85 .03 4.81

Değerlendirme maddelerinin ortalaması

Olumlu (1)-Olumsuz (15) 6.50 5.30 .06 3.62

b) Durumu Haklı Çıkartma Çabaları ile İlgili Madde

Öğrencinin yetenek testindeki başarısı

Başarılı (1) - Başarısız (99) 5.75 5.15 .08 3.05

c) Telâfi ile İlgili Madde

Öğretmenin deneyin sonunda paylaşılan üç

dolardan öğrenciye verdiği pay 0.83 $ 1.06 $ .02 5.78

TABLO 2

Öğrenci Rolünü Benimseyen Deneklerin Çok Haksız ve Az Haksız Olduğunu

Söyledikleri Durumlara Tepkileri (Değişke Çözümlemesi Sonuçları)

M a d d e Haklı Haksız p F

a) Öğretmeni Değerlendirme ile İlgili Maddeler

Yardımsever (1)-Bencil (15) 10.65 11.95 .006 7.85

İyiliksever (1) - Kötükalpli (15) 9.5 10.65 .003 9.49

İyi (1)-Kötü (15) 10.95 12.15 .002 9.96

Suçsuz (1) - Suçlu (15) 9.15 10.25 .04 4.31

Değerlendirme maddelerinin ortalaması

Olumlu (1) - Olumsuz (15) 9.50 10.50 .002 10.31

b) Durumu Haklı Çıkartma Çabaları ile İlgili Madde

Öğretmenin rolü için yeterliliği

Yeterli (9) - Yetersiz (1) 2.55 2.05 .06 3.57

c) Haksızlığı Küçümseme ile İlgili Madde

Deneyde kazanılabilecek paranın önemi

Önemli (1) - Önemsiz (9) 5.45 4.40 .026 5.05

d) Tazminat ile İlgili Madde

Öğrencinin deneyin sonunda paylaşılan üç dolar­

(8)

Böylelikle beklenti 2'nin 4 maddesi de araştırmamızın sonuçları

ile desteklenmiştir.

3- Beklenti 3 haksızlığı telâfi ve zihinsel yollarla giderme arasında

olumsuz bir ilişki olduğunu önermişti. Bu öneriyi s ı n a m a k için denek­

lerimizi telâfi-tazminat yolunu az ve çok kullanmalarına göre grupladık

ve öğretmen ve öğrenci rollerini benimseyen deneklerden elde edilen

verilerle iki değişke çözümlemesi d a h a uyguladık. Bulgularımız kısaca

şöyle özetleyebiliriz:

Haksızlığı d a h a çok telâfi yoluyla gidermeye çalışan öğretmen ro­

lunu benimsemiş denekler: a) öğrenciyi d a h a olumlu değerlendirmiş­

ler (p < .06, F = 3.63); b) d u r u m u haklı çıkarma çabalarına d a h a

az baş vurmuşlardır (p < .02, F = 6.11). Haksızlığı d a h a çok t a z m i n a t

yolu ile gidermeye çalışan öğrenci rolünü benimsemiş denekler: a) öğ­

r e t m e n i d a h a olumsuz değerlendirmişler (p < .001, F = 9.66); d u r u m u

haklı çıkarma çabalarına d a h a az baş v u r m u ş l a r d ı r (p < .04, F = 3.35).

Özetle, haksızlığı gidermede telafi-tazminat ve zihinsel işlemlerin

kullanılmaları arasında olumsuz bir ilişki b u l u n m u ş t u r . Yüksek

mevki-dekiler haksızlığı telâfi yolu ile giderdikleri z a m a n p a r a verdikleri

kişiyi d a h a olumlu, d u r u m u d a h a olumsuz değerlendirmişler, alçak

mevkidekiler haksızlığı t a z m i n a t isteyerek giderdikleri z a m a n p a r a

aldıkları kişiyi ve d u r u m u d a h a olumsuz değerlendirmişlerdir. Bu so­

nuçlar beklenti 3 ü desteklemektedir.

4- Telâfi t a z m i n a t olanağının kişilere ilk ve son olarak sağlanması

bu olanağın kullanılma derecesini sadece öğretmen rolünü benimseyen

denekler için anlamlı derecede etkilemiştir ( p < .02, F = 5.39). Öğ­

renci r o l ü n ü benimseyen deneklerden elde edilen verilerin incelenmesinde

bu sorunla ilgili anlamlı bir farklılık b u l u n a m a m ı ş t ı r . Böylelikle beklenti

4 kısmen desteklenmiştir.

5- Filmi öğrenci v e y a öğretmen rollerini benimseyerek seyret­

m e n i n filimden edinilen bazı izlenimleri etkilediği Tablo 3'de görül­

mektedir. T a b l o n u n incelenmesinden de anlaşılacağı gibi ö ğ r e t m e n

rolünü benimseyenler d u r u m u haklı çıkarma çabalarına d a h a çok giriş­

mişlerdir. Bu da onlar için haksızlığı gidermenin r a h a t ve masrafsız

bir yoludur.

(9)

TABLO 3

Benimsenen Rolün Etkilediği İznelenimler

M a d d e Öğretmen Öğrenci p F

Öğretmenin rolü için yeterliliği

Yeterli (1) - Yetersiz (9) . . , 4.19 2.29 .001 58.49

Öğrencinin rolünü hak etmesi

Hak etmemiş (1) - Hak etmiş (9) 4.92 3.53 .001 28.95

Öğretmenin yetenek testinde başarısı

Çok iyi (1) - Çok fena (9) 3.53 5.88 .001 99.72

Öğrencinin yetenek testinde başarısı

Çok iyi (1) - Çok fena (9) 5.41 4.45 .001 21.11

Öğrencinin gösterdiği çaba

Az (1) - Çok (9) .. 5.76 5.51 .001 53.82

Öğretmenin suçu

Az(l)-Çok(6) 4.20 6.30 .001 46.77

S O N U Ç

Araştırmamızın amacı yüksek ve alçak mevkilerdeki kişilerin h a k ­

sızlığa tepkilerini incelemekti. Sonuçlarımız, d u r u m u çok haksız gören

yüksek mevkideki kişilerin d u r u m u az haksız görenlere kıyasla, telâfi

y o l u n a d a h a çok başvurduklarını, haksızlıktan zarar gören kişiyi d a h a

olumlu değerlendirdiklerini ve d u r u m u h a k l ı çıkarma çabalarına d a h a

az giriştiklerini o r t a y a çıkarmıştır. Alçak m e v k i d e k i kimseler ise d u r u m u

çok haksız gördükleri z a m a n az haksız gördüklerine kıyasla, d a h a çok

t a z m i n a t istemişler, haksızlıktan fayda gören kişiyi d a h a olumsuz de­

ğerlendirmişler, d u r u m u haklı çıkarma çabalarına d a h a az girişmişler

ve haksızlığı d a h a az küçümsemişlerdir. Y u k a r ı d a özetlenen sonuçlar

ve haksızlığı telafi-tazminat yolları ile gidermek ve zihinsel yollarla

giderme arasında b u l u n a n olumsuz ilişki beklentilerimizi ve u y u m s u z l u k

teorisini desteklemektedir.

Haksızlık ve haksızlığın uyandırdığı tepkilerin çok k a r m a ş ı k bir

sorun olduğu ve bu k o n u n u n y a p a y bir l a b a r a t u v a r deneyi ile yeterli

derecede incelenemeyeceği bilinen bir gerçektir. Ancak, çok k a r m a ş ı k

sorunları l a b o r a t u a r d a incelemenin de d u r u m u etkileyen bir çok değiş­

k e n d e n bir kısmını kontrol altına a l m a k b a k ı m ı n d a n faydası vardır.

Haksızlık üzerinde a r a ş t ı r m a yapıldığında karşılaşılan güçlük­

lerden birisi haksızlığın nedeni olan veya bu haksızlıktan fayda gören

kişilerin çoğunlukla suçluluk d u y g u s u n a kapılmaları ve bu d u y g u n u n

(10)

aşırı olduğu hallerde haksızlığın varlığının red edilme olasılığıdır. Şu

halde haksızlık çok fazla olduğu hallerde bu haksızlık red edilebilir ve

böylelikle o n u giderme gereksinmesi duyulmayabilir. B u n a paralel

olarak haksızlıktan zarar gören kimseler de b u n u gideremedikleri za­

m a n çok zavallı ve güçsüz oldukları d u y g u s u n a kapılabilirler. Bu r a h a t ­

sız edici bir düşünce o l d u ğ u n d a n bu d u r u m d a k i l e r i n de haksızlığın var­

lığını red etmeleri beklenebilir. Bu yüzden haksızlığın aşırı derecede

b u l u n d u ğ u bir d u r u m u haksızlığın olmadığı bir d u r u m d a n kişilerin t e p ­

kilerine d a y a n a r a k a y ı r d e t m e k t e güçlüklerle karşılanabilir.

Bu yazının başında âdil bir p a y l a ş m a y ı herkesin ektiğini biçmesi

olarak betimlemiştik. B a ş k a bir deyimle, kişi çıkarların bölünmesinden

kendi k a t k ı s ı n a u y g u n bir p a y almışsa d u r u m âdildir, haksızlık yapıl­

mamıştır. B u r a d a dikkati çekmek gerekir ki h e r h a n g i bir d u r u m d a

" k a t k ı " ve " ç ı k a r " sayılabilecek nesnelerin değerleri çoğu z a m a n m u t l a k

değildir. Değerler z a m a n a ve d u r u m a göre değişebileceği gibi bir toplu­

m u n değişik sosyo-kültürel kesitlerinden gelen kişiler için de değişik

olabilirler. B u n u n dışında bir nitelik bazı insanlarda b u l u n d u ğ u z a m a n

değerli bir k a t k ı , bazı i n s a n l a r d a b u l u n d u ğ u z a m a n ise değerli o l m a y a n

bir k a t k ı k a b u l edilebilir. Örneğin, eski z a m a n l a r d a güzellik, kocayı

eve b a ğ l a m a y a yaradığı için, kadınlar için değerli, erkekler için ise önemli

o l m a y a n bir nitelik sayılırdı.

K a t k ı ve çıkar olan niteliklerin değişmez değerlerinin olmaması,

haksızlığın taraflarca aynı ölçülerle ölçülmemesine ve sonuç olarak bir

d u r u m u n haklı v e y a haksız olduğu h a k k ı n d a tarafların düşünce bir­

liğine v a r a m a m a s ı n a yol açabilir. B u r a d a , kişilerin kendilerinde v a r

olan niteliklere yüksek değer vermelerinin de olağan olduğunu u n u t ­

m a m a k gerekir.

Haksızlığa yüksek mevkilerdeki kişilerce gösterilen tepkilerden

birisinin telâfi olduğunu ve telâfi y o l u n a gidenlerin genellikle alçak

mevkidekileri olumlu değerlendirdiklerini g ö r m ü ş t ü k . Ancak, bizim

deneyimizde telâfi yoluna gidenlere bu yolu seçmeleri için hiç bir baskı

yapılmadığını u n u t m a m a k gerekir. Araştırmalar göstermiştir ki insan­

lar düşüncelerine aykırı bir d a v r a n ı ş t a bulunurlarsa, davranışları ile

ilgili t u t u m l a r ı n ı da değiştirebilirler. A n c a k bu t u t u m değişikliği çoğu

z a m a n kişinin davranışı hiç bir baskı altında k a l m a d a n yaptığını zan­

nettiği d u r u m l a r d a görülür. Kişi h e r h a n g i bir davranışa zorlanırsa kar­

şıt t e p k i gösterebilir. Deneyimizde görülen telâfi ile olumlu

(11)

değerlen-dirme arasındaki ilişki, telâfi yoluna baskı sonucu gidilmişse olumsuz

olarak görülebilir. B a ş k a bir deyimle, taviz verenlerin, tavizi verdik­

leri kişi ve grupları olumlu değerlendirmeleri her z a m a n beklenemez.

B u r a d a haksızlıkla ilgili bazı n o k t a l a r a değindik. Bu k o n u n u n her

z a m a n olduğu gibi g ü n ü m ü z d e de a r a ş t ı r m a y a değer bir k o n u o l d u ğ u n a

inanıyoruz. K o n u n u n incelenmesinde h e m g ü n ü m ü z ü n çatışmalarını

a n l a m a k h e m d e ç ö z ü m yolları b u l m a k b a k ı m l a r ı n d a n fayda görüyoruz.

F A Y D A L A N I L A N K A Y N A K L A R

Bercheid, E., ve Walster, E . : " W h e n does a harm-doer conpensate a

v i c t i m ? " Journal of Personality and Social Psychology, 1967, 6,

435-440.

Brock, T. C. ve Buss, A. H . : "Dissonance, agression, a n d evaluation of

p a i n " . Journal of Abnormal and Social Psychology, 1962, 65,197-202.

Brock, T. C. ve Buss, A. H . : "Effects of justification for aggression in

c o m m u n i c a t i o n w i t h t h e victim on post-aggression d i s s o n a n c e "

Journal of Abnormal and Social Psychology, 1964, 63, 403-412.

Carlsmith, J. M. ve Gross, A.: " S o m e effects of guilt on c o m p l i a n c e "

Journal of Abnormal and Social Psychology, 1969, 11, 232-239.

Davis, K. E. ve Jones, E. E . : "Changes in interpersonal perception as a

m e a n s of reducing d i a s o n a n c e " . Journal of Abnormal and Social

Psychology, 1960, 61, 402-410.

F r e e d m a n , J. L., Wallington, S. A. ve Bless, E . : "Compliance w i t h o u t

pressure: The effect of guilt". Journal of Personality and Social

Psychology, 1967, 7, 117-124.

Glass, D. C: "Changes in liking as a means of reducing cognitive

discre-pancies between self-esteem a n d aggression". Journal of Personality,

1964, 32, 520-549.

H o m a n s , H. C: Social Behaviour: It elementary forms. New York. H a r t

-court, Barace a n d World, 1961.

Lerner, M. J. ve Simmons, C. H . : "Observer's reactions to t h e innocent

v i c t i m ' : Compassion or r e j e c t i o n ? " Journal of Personality and

Social Psychology, 1966, 4, 203-210.

(12)

M a c a u l a y , J. ve B e r k o w i t z , L . : (Ed.) Altruism and helping behaviour:

social psychological studies of some antecedents and consequentes.

N e w Y o r k . A c a d e m i c P r e s s , 1970.

S t e p h e n s o n , G . M . v e W h i t e , J . R.: " P r i v i l e g e , d e p r i v a t i o n a n d children's

m o r a l b e h a v i o u r : An e x p e r i m e n t a l clarification of t h e role of

in-v e s t m e n t s , Journal of Experimental Social Psychology. 1970, 6,

1 6 7 - 1 7 6 .

T h i b a u t , J . : " A n e x p e r i m e n t a l s t u d y o f t h e cohesiveness o f u n d e r p r i v i

-leged g o u p s " . Human Relations, 1950, 3, 3 5 1 - 3 7 8 .

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat herşeyden mühim olan cihet şudur ki kuvvetler ayrılığı doktrini ve onun neticesi olaTak ortaya çı­ kan kazaî kontrol Amerikan idarî mercilerinin son derece sert

Our results indicated that atrophy and intestinal metaplasia in the adjacent gastric mucosa is more common in adenomatous polyps and hyperplastic polyps compare to fundic

kullanılarak uygulanması sonucu elde edilen ortalama ROC sonuçları..39 Çizelge 4.6 Farklı benzerlik metriklerinin kesişim gen listesi kullanılarak LAST_DE parmak

Tamada and Baba 2 first identified Beet necrotic yellow vein virus (BNYVV) as the cause of rhizomania when they isolated the virus from infected plants of sugar beet fields in

Çalışmada, nicel ve nitel faktörlerin birlikte değerlendirildiği çok kriterli bir karar verme yöntemi olan Analitik ağ süreci yardımıyla Türkiye’deki beyaz eşya

Hybrid-electric drive systems on transit buses are being aggressively investigated as a means o f improving fuel economy, reducing emissions, and lowering

In this study a seasonal unit root test and recently developed decomposition techniques (TRAMO-SEATS, X-12-ARIMA) are used. It is found that there is a stochastic and strong