• • • ' ■ ■ • ■
N E Y
Y
İ R
EHİR T iyatro su feleğin an î bir darbesiyle sarsıldı ve
N eyyire E rtuğrul’u hiç
umulmadık bir anda k a yb e tti. Y ir mi y ılı geçen bir zam andanberi sahnede bazen ıztırap çeken, b a zen seven ve bazen neşeli ve şuh kadınlığı tem sil ederek seyircileri güldüren ve ağlatan N eyyire Er- tuğrul’un artık sadece bir h atıra dan ibaret kaldığını düşünmek ne kadar acıklıdır.
Onu ilk defa hangi p iyeste gö r düğümü hatırlam ıya çalışıyorum . B elki 1922 kışında Ferah T iyatro- su’nda B aba piyesinde görm üştüm . Genç kız rolüne çıkan küçük bir heveskârdı. Öğretmen O k ulu ’n u o sırada yeni bitirm işti. S ah n eyi A h met Vefik P aşa gibi bir “m ektebi edep„ saya rak halk öğretm enliği ödevini daha geniş bir imkân için de başarm ak özverisi ile sahne ye atıldı. Kadının kafes a rk a sında gizlendiği, saçının bir telini göstermesi haram sayıld ığı günler henüz geçm em işti. N eyyire’nin, ö l mek üzre olm asına rağmen şahsi yetleri zayıf birçok insanı h âlâ ü r küten bir örf perdesini pervasızca
yırtm ası ve h ayatın ı .sahnede ka- zanm ıya davranm ası, ozaman için em salsiz bir atılgan lık tı. F akat asıl m esele sahneye atılm ak değil, o ra da tutunm ak, yükselm ek ve bir üs tat o larak say g ı toplam aktı. Ne y y ire Ertuğrul memleketimizde he nüz hiçbir kadın sanatkâra nasip olm ıyan şöhreti, başarıyı orada ka-
D e v a m ı IV inci s a y f a d a .
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi