kân bir,-gazetenin patronu eiup j bilhassa bu şehrin halk kütleleri- j ni tasvir eden romanları ile ma ruf bulunan bu kadından lisanı mıza sanıyorum ki, hiç bir şey nakledilmedi. Yirmi yaşmda iken yani kendisini gördüğümden bir kaç yıl önce, bir büyük hikâyesi nin Fransızcaya tercümesini oku muştum. Bunda fakir, /smer ve çirkin bir genç kızm pek kibar ve pek sarışın bir delikanlıya uzak tan aşkı ve galiba onun bir cina yete kurban olması üzerine seril diği ölüm döşeğinde kendisini ha tırlamıyorum hangi tesadüfler ne- ! ticesi, sabaha kadar vecd içinde bekleyişi anlatılıyordu, itiraf ede yün ki, Serao’nun manzarası ba na hassas bir edibeden pek çok meselâ bir mahalle bakkalını tırlattı idi. Belki boya olmak şar» tüe kurğuni siyah saçlı, pek şiş man, pek esmer, göğsü karnına doğru ve kamının inzimatnile bü tün bütün fırlaklaşmış, biraz bı- 1 yıklı, biraz sakallı, ve en az elli
lik bir kadın. Kendisini çok erkek li bir masanın yegâne kadını ola rak her sefer başta yer almış gör düm. Kalın bir erkek sesi derece sinde kaim sesile sözlerinin etraf tan duyulması gibi etrafı rahat sız etmesine karşı da tam bir ka yıtsızlık içinde hep konuşuyor, a- rada bir ayni .kalın sesle kahkaha fırlatıyor, ve bu kahkahaları her fırlatışında göğsünün karnı ile birleşen kısmı yukarılara çıkıyor du. Yuvarlak iri başımn tam üs tünde bir de ufak topuzu vardı w sırtında daima, ayni biçimde pek hafif dekolte ve kolları dirsekleri- , ne kadar açık ve gayetle süssüz siyah bir elbise bulunuyordu.
Masanın en mütevazi yerini de, lâkırdıya hiç kânşmaksızm v* hele edibenin sözünü kesmeğ« hiç cüret etmeksizin oturan zayıf, zarif, sarışın, kırlaşmış san saçlı ve biraz mahzun mavi gözlü, u- zunca beyaz yüzlü, yeşili andınr
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi