• Sonuç bulunamadı

Fener Rum Patrikhanesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fener Rum Patrikhanesi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G ö R Ü S

!

Prof. Dr. A.SUAT BİLGE

Fener R um Patrikhanesi

1997 yılı boyunca Türkiye’de Fener Rum Pat­ rikhanesi hakkında bir tartışm a başladı. Patrikha­ nenin Türkiye zaranna veya yaranna kullanılabi­ leceği yolunda görüşler belirtildi. Patrikhanenin ekü- m enikliğini kabul ettirip Vatikan gibi bir devlet kurm ak istediği, O rtodokslann T ürkiye’yi kuşat­ ma çabasında olduklan ileri sürüldü. Bu görüş­ lere karşı Türkiye’nin Patrikhanenin prestijinden yararlanabileceği, statüsünün yükseltilm esinin yerinde olacağı söylendi.

Hemen başta, Patrikhanenin Türk-Yunan iliş­ kilerinde eski önem ini yitirdiğini söylem ek istiyo­ rum. Günümüzde, Patrikhane daha ziyade Türk- Amerikan ilişkileri içinde kendine bir yer bulm a­ ya çalışmaktadır.

Fener Rum Patrikhanesi tarihi bir din kurumlu­ dur. Rom a İm paratorluğum un bölünm esinden sonra Bizans İm paratorluğum un kilisesi olm uş­ tur. Kendisine eküm enik unvanı verilmiştir. Bizans İm paratorluğu sona erince Patrikhane Osmanlı Rumlannın kilisesi olmuştur. Fatih Sultan Mehmet, Rum Patriğine dini işlerinin yanında bir çeşit Rum İşleri Bakanlığı görevini vermiştir. Patrikin yetki ve ayncalıklannı arttırmıştır. Osmanlı İm paratorluğu son bulunca, Fener Rum Patrikhanesi Türkiye Cum huriyeti Rumlannın kilisesi olmuştur. Lozan Banş Konferansımda Patrikhanenin dünya işle­ rine ait yetki ve ayncalıklanna son verilmiştir. İs­ tanbul’daki Rumlann çok azalması yüzünden Fe­ ner Rum Patrikhanesi’nin b ir din kurum u olarak varlığını sürdürmesi güçleşmiştir. Varlığına en b ü ­ yük darbeyi Kıbns Rum Kilisesi vurmuştur. Kıb­ rıs bunalımlan İstanbul’daki Rumlan taşırtm ış, Patrikhanenin kaynağını kurutmuştur.

Fener Rum Patrikhanesi’nin hangi tarihte ku­ rulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Havari And- re’nin Bizans’ta ilk defa İncili yaydığı söylenm ek­ tedir. Constantinople, Bizans’ın merkezi olduktan sonra havari Andre 3 M art 357 tarihinde şehrin ilk ermişi olmuş. Dördüncü yüz yılın sonunda Aziz G regoire O rto do ksluğ u B izans’a yerleştirm iş. C o n sta tio n o p le ’da toplanan ikinci dini m eclis şehrin Evekine Rom a’dan sonra ikinci şeref ye­ rini vernıiş. 451 yılında toplanan dördüncü dini mec­ lis C onstatinople Patrikini Roma ile eşit düzeye çıkarmış. Altıncı yüz yıl sonunda Patrike eküm e­ nik unvanı verilmiş. Bizans Imparatorian Constan­ tinople Patriklerinin yetkilerini dini işler ile sınırla­ mışlar. Onlann dünya işlerine karışmalannı önle­ mişler. Patrikler, Bizans İm paratorluğumun bir çe­ şit Diyanet İşleri Başkanı olmuşlar.

Fatih Sultan M ehm et İstanbul’u aldıktan son­ ra boş bulduğu Patrikliğe seçim yapılmasını is­ temiş. Dini Meclis tarafından seçilen Gennadius’un patrikliğini onaylamış. Fener Rum Patriki’nin ekü­ menik unvanı devam etmiş. Patrik, Osmanlı İm­ paratorluğu içindeki O rtodoks kiliseleri arasında­

ki işbirliğini sağlıyormuş. Osmanlı İm paratorlu­ ğum un sınırlan genişledikçe Patrikin görev çev­ resi de genişlemiş. Osmanlı İmparatorluğu küçül­ meye başlayınca Fener Rum Patrikhanesi’ne bağ­ lı O rtodoks kiliseleri kendisinden kopmuşlar. Ba­ ğımsız ve milli kiliseler olmuşlar.

Osmanlı sultanları, Fener Rum Patriklerine im ­ paratorlukta yaşayan Rumların başkanlığı göre­ vini de vermişler. Patrikler, Rum toplum unu sul­ tan adına yönetmişler.

Fatih Sultan Mehmet, Patrik’e bir ferman ile ba­ zı yetkiler, ayrıcalıklar vermiş. Bu ferman, bir yan­ gında yandığı için verilen yetki ve ayncalıklar tam olarak bilinmemektedir. Diğer dini toplum lara ve­ rilen benzer ferm anlara dayanılarak verilen yetki ve ayrıcalıkların şunlar olduğu Profesör C. Uçok tarafından söylenmiştir.

“ 1 - O rtodokslan kim se rahatsız etmeyecek, 2- Gennandius ve ona bağlı piskoposlar her tür­ lü vergi ve resimden bağışık olarak yaşayacak­ lar,

3- Kiliseler cam i olmayacak,

4- Evlenme, boşanm a vs., göm ülm e ve diğer ibadetler serbestçe yerine getirilecek,

5- Paskalya yortusu tam bir özgürlük içinde kut­ lanacak ve üç bayram gecesi Fener’in kapılan açık kalacak,

6- Piskopos ve m etropolitler yargı ayncalıkla- nna sahip olacaklar.”

Şeriat hükümleri uygulanamadığı için Rumlar kendi kilise hukuklarına bağlı kalmışlar. Patriğe, Rumlann şahsi hukuklarının uygulanması ve yar- gılanmalan için yetki verilmiş. Bu yüzden Patrik­ lerin seçim inde bunlann dini bilgiler yanında mül­ ki bilgilere sahip olmaları da aranmış. Ayrıca Pat­ riklerin Sultanın tam itimadını kazanmış olmaları ve en aşağı iki kuşak Osmanlı tebaası bulunm a- lan şart koşulmuş.

Birinci Dünya Savaşı’nda Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi iyi bir sınav verememiştir. Yunan Si­ lahlı Kuvvetleri’nin 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e çık­ maları Megali Idea’nın gerçekleşm e çanının çal­ dığı anlamında algılanmış. İzmir m etropoliti Hris- tom os Yunan kuvvetlerinin ve yerli Rumlann ba­ şına geçip sokaklarda gösteri yapmış, M üslü­ man düşmanlığını körüklemiş. İstanbul’da Patrik vekili ve daha sonra Patrik M eletios Rumları Yu­ nan kuvvetlerine yardıma çağırmışlar. Patrik, Yu­ nanistan’la birlikte İstanbul hükümetine adeta sa­ vaş açmış. Patrik’in davranışı Rum toplum unun başı olarak doğal görülse de bunun Türkiye'nin hoş görüriükle kabul etmesi beklenemezdi.

Atatürk, Fener Rum Patrikhanesi’nin bir fesat

ve hiyanet ocağı olduğunu, Hıristiyan vatandaş- lann huzur ve refahlannı bozduğunu söylemiş, Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımız üzerinde bırakmayız, demiştir.

Yunan kuvvetlerinin yenilgisinden sonra topla­ nan Lozan Banş Konferansı’nda Ankara hüküme­ ti, Patrikhane hakkındaki şikâyetlerini sıralamış, bu Rum din kurum unun İstanbul’da kalamaya­ cağını bildirmiştir. I. İnönü “ Tezimiz, mütareke es­ nasında Patrikhanenin Türkler aleyhine çalışan bü­ tün tertipleri merkezi olmasına dayanıyordu. Pat­ rikhane, Türkler ile Rumlann iyi münasebetlerini, bir millet halinde kaynaşıp bir devlet içinde yaşa- malannı engelleyen unsur olarak, m utlaka Türki­ ye’den çıkanlmalıdır” isteğini tekrarlıyorduk, di­ yor. (Patrikhanenin İstanbul hüküm etine karşı ha­ reketlerinin örneklerine Rum kökenli yazariann kitaplannda da rastlanmaktadır.)

Lozan Konferansı’nda Patrikhane nüfus deği­ şimi ve azınlıklann dini haklanna ilişkin olarak alt- kom isyonda 22 Aralık 1922 günü ele alındı. Yu­ nanistan tem silcisi, hiçbir şey olmamış gibi Pat­ rikin yetki ve ayrıcalıklarının aynen devamını is­ tedi. Türkiye tem silcisi Dr. R. Nur Patrikhanenin devlet içinde devlet olarak kalamayacağını belirt­ ti. Çıkan tartışmalar, Patrikhanenin yetkilerinden Patrikhanenin İstanbul’da kalıp kalmaması üze­ rinde yoğunlaştı. Türkiye’nin tem silcisi Türkiye hüküm etinin halifeliği devletten ayırdığını, laik bir devlet içinde Osmanlı Im paratorluğ’nun Müslü­ man olm ayan toplum lara tanıdığı ayrıcalıklann devamına gerek kalmadığını, bu yüzden aynca- lıklan uygulayacak bir kurumun varlığına da ihti­ yaç kalmadığını belirtm iş ve Patrikhanenin Tür­ kiye dışına taşınmasını istedi. Türkiye’nin tem sil­ cisinin isteğine Konferansa katılan bütün Hıristi­ yan devletler el birliği ile karşı çıktılar.

I. İnönü, Lozan’dan 10 O cak 1923 günü gön­ derdiği telgrafta: “ İstanbul Rum Patrikinin ihracı teklifinin kiliseleri tahrik ettiğini (Ingiltere tem sil­ cisi) Lord Curzon bize iblağ etti. Fi’l hakika Hıris­ tiyanlığın bu meseleyi müşterek bir dini mesele addetm ekte olduğunu müşahede ettik. Rum Pat­ rikhanesinin idari ve siyasi mahiyeti ile memleket için bir tehlike olduğu esasında ısrar ve bunu biz­ zat Lord Curzona izah ettim. Bununla beraber Pat­ rikin ihracı meselesinin tarafından ve hiçbir m u­ rahhas tarafından dünyaya karşı imza edileme­ yeceğini Riza Nur Bey’e b i’l-vasıta ve bana doğ­ rudan doğruya Curzon(nun) beyan” ettiğini bildir­ di.

(2)

T

j

ÖRÜŞ/

Prof. Dr. A.SUAT BİLGE

Fener Rum Patrikhanesi (

2

)

T ü rk iy e is te ğ in d e ısrar e d in c e F ransa te m ­ s ilc is i uzlaştırıcı b ir ö n e ri y a p tı. B u ö n e riy e g ö re P a trik h a n e İs ta n b u l’d a k a la c a k , fa k a t d ü n y a iş le rin e iliş k in y e tk ile ri s o n b u la c a k tı. T ü rk iy e h ü k ü m e ti, P a trik in ta y in in i d e n e tle ­ y e b ile c e k v e çalışm a la rın ı s ın ırla y a b ile c e k ti. Y u n a n is ta n te m s ilc is i, F ra n s ız ö n e ris in i k e n d in e g ö re y o ru m la y a ra k P atrikliğin d e v a ­ mını is te d i: R u m la ra ta n ın a n a y rıc a lık la r din fa rk ın d a n k a y n a k la n m a k ta d ır. R u m la ra ş e ­ riatın u yg u la n m a sı m ü m k ü n değildir. B u y ü z ­ de n R u m ların kilis e h u k u k u n a bağlılıkları d e ­ v a m e ttirilm iş tir. İs ta n b u l P a trik liğ i D ini M e c ­ lisin kararları ile b u ş e h ird e k u ru lm u ş tu r. S i­ yasi b ir k o n fe ra n s ın b u kararları d e ğ iş tirm e ­ y e y e tk is i y o k tu r. T ü rk iy e T em s ilc is i is e P a t­ rikliğin İs ta n b u l’d a kalm asına karşı çıktı. “Pat­ rikhane şimdiye kadar Türkiye’de her za­ man politikayla uğraşmıştır ve politika ile uğraşmaya devam edecektir. Halifenin dün­ ya işlerine ilişkin yetkilerine son verilmiştir. Patrikhane de İstanbul’dan kaldırılıp başka b ir yere, Aynaroza taşınabilirdi"ded\.

A ltk o m is y o n u n ra p o ru , K o n fe ra n s ’tn 1. K o m is y o n u ’ n d a 10 O c a k 1 9 2 3 o tu ru m u n d a ele alındı. A lt- k o m is y o n B aşka nı

Montag-

na

ra p o ru s u n d u . N ü fu s d e ğ iş im i s o ru n u n u n ç ö z ü m le n m e s in d e o rta y a ç ık a n g ü ç lü k le ri a n la ttı. “Nüfus değişim i kapsamına girecek insanları belirlemeye çalışırken Patrikhane sorunu ortaya çıktı. Altkomisyon bu sorunu çözüm leyem edi”d e d i.

K o m is y o n B a şka n ı

Lord Curzon

z o ru n lu n ü fu s d e ğ iş im in in b ir y ıkım ola ca ğ ın ı, b u ­ nunla b irlik te m e v c u t ş a rtla r iç in d e b u n u n k a ­ ç ın ılm a z b ir ç ö z ü m y o lu o ld u ğ u n u s ö y le d i. İs ta n b u l R u m larının n ü fu s d e ğ iş im i d ış ın d a bırakılm a la rın ın İs ta n b u l e k o n o m is i iç in y a ­ rarlı o ld u ğ u n u b e lirtti. L o rd C u rz o n , d ü n y a k a m u o y u n u n P a trik ­ h a n e n in k a d e rin e b ü y ü k b ir ilgi d u y d u ğ u n u v u rg u la d ı. H a tta , P a trik h a n e İs ta n b u l’ d a n u za kla ştırılırsa m e d e n i d ü n y a n ın vic d a n ın ın sızlaya cağ ın ı s ö y le d i. F ransanın A lt-k o m is - y o n d a k i ö n erisini te kra rla ya ra k P atrikh an e İs­ ta n b u l’d a kalırsa ta m a m e n b ir din k uru m u ha­ lin e g e le c e ğ in i b e lirtti.

V en ize los, P a trik h a n e n in İs ta n b u l’d a b ı­ rakılm ası iç in u z u n b ir k o n u ş m a y a p tı. T ü r­ kiye te m s ilc is i

Dr. Rıza Nur’un

P a trik h a n e ­ nin, s o n s a v a ş ta O sm anlı Im p a ra to rlu ğ u ’nun d ü ş m a n la rı ile iş b irliğ i y a p tığ ı s u ç la m a s ın ı ret e d e m e d i. S a d e c e h a fifle tic i n e d e n le rle s u ç la m a n ın e tk is in i a z a ltm a y a çalıştı: “Sa­ vaş çok büyük b ir olaydır, vicdanlarda karı­

şıklıklar yaratır, gelecek için geçmişe daya­ narak b ir değerlendirme yapma tehlikeli ve sağlıksızdır”d e d i. P a trik h a n e n in İs ta n b u l’d a bırakılm asını s a ğ la m a k için s u ç la n a n P a tri­ kin görevinde n ç ekilm esini k o layla ştıra cak b i­ ç im d e g iriş im d e b u lu n a b ile c e ğ in i s ö y le d i.

V enizelos, T ü rk iy e ’d e k i ş a rtla rın v e g ö rü ş ­ lerin d e ğ iş tiğ in i ka b u l ediyor. Yunan h ü k ü m e ­ ti, P a trik liğ in , k ilis e iş le rin e iliş k in ve ru h a n i y e tk ile rin d e n b a ş k a ö te k i y e tk ile rin d e n v a z ­ g e ç m e s in e razıdır d iy o r v e T ü rk h ü k ü m e ti­ nin y e tk is in e g ire c e k ko n u la rı sa yıyo r: “Pat­ riği artık Rum m illetinin başı saymak, kon­ muş olan kanunlarda Patriğe tanınmış siya­ sal yetki olarak ne varsa bunları kaldırmak, örneğin Patrikin birtakım kurallara görevi yüzünden (ex officio) üye olarak katılmasını öngören Vilayetler Kanunu hükümlerini ya da seçim çizelgesinin düzenlenmesini de­ netlemek hakkını veren Seçim Kanunu’nun hükümlerini kaldırmak, yalnız Türk hüküme­ tinin yetkisi içinde olacaktır. ”

I. İnönü

k o n u ş m a s ın ın b a ş ın d a A ltk o m is ­ y o n u n ra p o ru n d a k i g ö z ü n e ç a rp a n y a n lış la ­ rı d ü ze ltiyo r. Ö rn e ğ in , Y u n a n is ta n ’a g ö tü rü ­ len sivil T ü rk reh in ele rin sayısının d ö rt b in d e ­ ğil, y a k la ş ık o n bin o ld u ğ u n u be lirtiyo r. “ Türk heyeti, Trakya'nın kaderini plebisitle tayini­ ni istediği için bura halkını nüfus değişimi dı­ şında tutmuştur. İstanbul Rumlarının, eko­ nomiye katkıda bulundukları için yerlerinde kalmalarını istemek gerçekçi b ir neden de­ ğildir. Bu Rumların çoğunluğu, bakkal ve benzeri işler yapan küçük esnaftır. Bunların yeri kolaylıkla doldurulabilir"diyor. H e rk e s en fa z la I. İn ö n ü ’ n ü n P a trik h a n e için s ö y le ­ y e c e ğ in i iş itm e k için sab ırsızla nıyord u. I. İn ö ­ nü, ta n e ta n e ş u a ç ık la m a y ı ya p ıy o r:

“Patrikin siyasal ya da yönetim e ilişkin iş­ lerle bundan böyle hiç uğraşmayacağı, yal­ nız salt din alanına giren işlerle yetineceği konusunda, Konferans önünde, İtilaf Dev­ letleri Temsilcileri’nin ve Yunan temsilcisi­ nin yapmış oldukları resm i konuşmaları ve verdikleri garantileri, senet sayıyoruz. Bu garantiler çerçevesi içinde kalmak şartıyla Patrikliğin İstanbul’dan uzaklaştırılması için yaptığımız öneriden vazgeçiyoruz.

I. İnö nü, A n k a ra ’y a 10 O c a k 1 9 2 3 akşa m ı g ö n d e rd iğ i te lg ra fta : “Patrik münakaşası si­ yasi ve idari vazaifve imtiyazati olmadığının

ve ekalliyetler hukuku namı altında tanıdığı­

mız mevaddan maada b ir taahhüde girm e­ diğimizin tasrih ve ilanı ile hitam ” b u ld u ğ u ­ nu be lirtiyo r.

I. İ n ö n ü ’ n ü n a ç ık la m a s ı o tu ru m s a lo n u n ­ d a b ü y ü k b ir fe ra h lık yara tıyo r. L o rd

Curzon

bu açıklam anın k o n fe ra n sta b ü y ü k b ir s e v in ç ­ le k a ra la n d ığ ın ı v e d ü n y a d a d a ç o k o lu m lu b ir e tk i y a ra ta c a ğ ın ı sö y lü y o r.

B ö y le lik le k o n fe ra n s ta karşılıklı a ç ık la m a ­ la r ile s ö z lü b ir a n la ş m a yapılıyor. P a trik h a ­ ne n in e s k i s ta tü s ü s o n bu lu yo r. Y eni s ta tü ­ y ü b elirlem e, azınlıklar h u k u k u ç e rç e v e s i için­ d e T ü rk iy e C u m h u riy e ti’n e bırakılıyor. A n k a ­ ra d a s ta tü y ü , ö z e llik le P a trik in s e ç im in i k e n ­ d i b a ş ın a dü ze n liyo r. B ir b ü y ü k g a z e te n in b ir k ö ş e y a zısın d a , P a trik in y a s a l s ta tü s ü n ü n L o z a n K o n fe ra n s ın d a u n u tu lm u ş o ld u ğ u ­ n u n yazılm a sı b e n i h a y re te d ü ş ü rd ü . M ille t­ le rarası h u k u k a g ö re a n la ş m a la r yazılı d a s ö z lü d e olur. S ö z lü b ir a n la ş m a yazılı k a d a r g e ç e rlid ir. Lo zan K o n fe ra n s ın d a u z u n uzun ta rtış ıla n b ir k o n u n u n u n u tu lm u ş o ld u ğ u n u s ö y le m e k g e rç e ğ i y a n s ıtm a m a k ta d ır.

Lozan Konferansı’n d a yapılan sö z lü an la ş­ m a y a g ö re b e lirle n e n yen i s ta tü s ü iç in e g ir­ m e k P a trik h a n e iç in g ü ç oluyor.

C u m h u riy e t h ü k ü m e ti P atrikin s e ç im in i d e ­ n e tle m e y e başlıyor. İs ta n b u l V aliliği 6 A ra lık 1 9 2 3 g ü n ü D ini M e c lis ’e g ö n d e rd iğ i yazıd a: P a trik a d ayının T ü rk iy e v a ta n d a ş ı o lm a s ı ve s e ç im s ıra s ın d a T ü rk iy e ’d e g ö re v li b u lu n ­ m ası g e re k tiğ in i b ild iriy o r. K e n d in i m e g a li id e a ’y a k a p tıra n

Meletios

B arış A n d la ş m a - sının im z a s ın d a n s o n ra is tifa y a m e c b u r k a ­ lıyor. Y erine İs ta n b u l V a liliğ i’nin b ild iris in e u y ­ g u n o la ra k K a d ık ö y M e tro p o liti

Grigorias

6 A ra lık 1 9 2 3 g ü n ü P a trik s e ç iliy o r. B u n d a n son raki s e ç im d e T ü rk iy e ’nin d e n e tim i z o rla n ­ m a k isten iyo r. T ü rk iy e ’nin is te m e d iğ i T erkos M e tro p o liti

Konstantinos

P a trik seçiliyo r. T ü rk iy e K o n s ta n tin o s ’u 2 9 O c a k 19 25 g e c e ­ si tre n e k o y u p S e la n ik ’e g ö n d e riy o r. Y u n a ­ n is ta n , P a trik in sınır dışı e d ilm e s in i p ro te s to ediyor. A tin a , A n k a ra ile g ö rü ş m e le re g iri­ yor. K o n s ta n tin o s d a 2 2 M a y ıs 1 9 2 5 g ü n ü is tifa y a m e c b u r kalıyor. Y erine İz n ik M e tro ­ politi

Vasilios

seçiliyor. Vasilios 4 eylül 19 2 8 ’de Y un an k ilis e s in in bağım sızlığını tanıyor. Y u ­ n a n is ta n ’ ın e g e m e n lik a ltın d a k i to p ra k la rd a k u ru lu M e tro p o liti.k le r d e A tin a B a ş p is k o p o ­ s u n a bağlanıyo r.

(3)

( j r

Ö R Ü Ş/

Prof. Dr. A. SUAT BİLGE___________

T ü rk iy e ile Y u n a n is ta n a ra s ın d a d o s tlu k k u ru lu n c a P a trik e itib a r g ö s te riliy o r. 7 O c a k 19 3 0 ’d a s e ç ile n F o t io s ’ a T ü rk m a k a m la rı B a ş p a p a z y e rin e P a trik d iy e h ita p e d iy o r­ lar. T ü rk iy e ’y e g e le n Y u n a n is ta n b a ş k a n la - n, ö rn e ğ in V e n iz e lo s v e

Çaldaris

Patriki Fe- n e r’d e z iy a re t ed iyo rlar.

ik in c i D ü n y a S avaşı s o n u n d a T ü rk iy e ile Y un an istan , S o v y e tle r B irliğ i’nin te h d itle ri ile ka rşıla şıyo rla r. İki m e m le k e t a ra s ın d a k i iş ­ b irliğ i artıyor. B u iş b irliğ in e , A m e rik a B irle ­ ş ik D e v le tle ri d e s te k veriyor. A m e rik a , S o v ­ y e tle r B irliğ i ile m ü c a d e le e d e rk e n ç o ğ u n ­ lu ğ u O rto d o k s o la n S o v y e tle r’e karşı F ene r R u m O r to d o k s P a trik h a n e s i’ n d e n y a ra r­ la nm a yı d ü ş ü n ü y o r. B ir id d ia y a g ö re S o v ­ y e tle r B irliğ i’ n e e ğ ilim li, d iğ e r b ir id d ia y a g ö re akıl h a sta sı o la n P a trik

Maksimos

is ­ tifa y a zorlanıyor. Yerine 1 9 4 8 yılı kasım ayın­ d a K u z e y v e G ü n e y A m e rik a B a ş p is k o p o ­ s u

Athenagoras

P a trik s e ç iliy o r. Yeni P a t­ rik A m e rik a B irle ş ik D e v le tle ri B aşka nı

Tru-

man’ın

öze l u ça ğ ı ile 2 6 O c a k 1 9 4 9 g ü n ü T ü rk iy e ’y e g e lip g ö re v in e başlıyor. A th e n a ­ g o ra s , C u m h u rb a ş k a n ı

i. İnönü

ta ra fın d a n Ç a n k a y a K ö ş k ü ’ n d e k a b u l e d iliy o r. L o ­ z a n ’ d a n s o n ra B a ş p a p a z d e n ile n P a trik , A m e rik a B irle ş ik D evletleri B a ş k a n ı’ nın özel te m s ilc is i g ib i karşılanıyor.

A th e n a g o ro s 'u n ilg in ç b ir k iş iliğ i var. D i­ ni g ö re v in e 1 9 1 0 yılı te m m u z a y ın d a M a - n a s tır’d a başlıyor. M e tro p o lit

Stephonos

k e n d is in e d in i o k u lla n y ö n e tm e g ö re v in i v e ­ riyor. İki y ıld a M e tro p o lit S e k re te rliğ i’ne y ü k ­ seliyor. O y ılla rd a M a n a s tır’d a 3 0 b in T ü rk, 15 b in R u m , 5 bin B u lg a r v e 3 b in S ırp y a ­ şıyorm uş. A th e n a g o ra s b u ra d a k i M evlevi ve B e k ta ş ile r ile d o s tlu k k u rm u ş .

H a tta M e v le v ile r k e n d is in i a y in le rin e d a ­ v e t e d iy o rla rm ış . A th e n a g o ra s d a h a s o n ra A tin a ’d a D ini M e c lis S e k re te ri oluyo r. 19 23 y ılın d a K o rfu M e tro p o liti oluyo r. G ö re v le ­ rin d e k ilis e n in m illile ş m e s in d e n z iy a d e e v ­ re n s e lle ş m e s i g ö rü ş ü n e ta r a fta r g ö z ü k ü ­ yor. A th e n a g o ra s 1 9 3 0 y ılın d a A m e rik a O r­ t o d o k s K ilis e s i’ n e B a ş p is k o p o s o lu y o r. A th e n a g o ra s , A m e rik a ’d a k i O rto d o k s K ili­ selerin i örg ütlü yor, m o d e rn le ş tiriy o r v e B o s ­ to n ’d a b ir d in a k a d e m is i k u ru y o r. Y u n a n is ­ ta n ’d a k i s iy a s i g e liş m e le re b u la ş m ıy o r, ta ­ rafsız kalıyor. A th e n a g o ra s A m e rik a ’d a B aş­ k a n

Roosevelt

v e

Truman

ile ta n ış ıy o r. B a ş k a n la rı B e y a z S a ra y ’d a z iy a re t ediyor,

o n la rla m e k tu p la ş ıy o r. A m e rik a ’d a " lu slu, ç o k d in li b ir d e v le tin başarılı o lm a s ın ­ d a n e tk ile n iy o r. A th e n e g o ra s , F e n e r’d e k i g ö re v in d e İs ta n b u l ile M o s k o v a O rto d o k s K iliseleri ara sın da ki d in i g ö rü ş aynlıklarını g i­ de riyo r. O rto d o k s k ilis e le rin i b ir a ra y a g e ti­ riyor.

A th e n a g o ra s , İs ta n b u l için: “Biz Türkiye vatandaşı Ortodoks Rumları, sadık vatan­ daşlarız, sadece anayasaya saygı gösteril­ m esini istiyoruz. Burada üç bin yıldan be­ ri kendi evimizde olduğumuzu da biliyoruz”

diyor.

A thenagoras, R um azınlığını Türkler ile kay­ n a ş tırm a k iç in ç a b a g ö s te riy o r. T ü rk le rin d in i b a y ra m la rın ı k u tla y a n b ild irile r y a y ım ­ lıyor. H a tta P a trik h a n e y e , d iğ e r k a m u b in a ­ ları g ib i T ü rk bayrağı astırıyor. T ü rk iy e ile Y u­ n a n is ta n a ra s ın d a k i k ü ltü re l v e tu ris tik iliş ­ kileri a rttırm a y a çalışıyor. G üzel ilişkiler, K ıb­ rıs b u n a lım ı ile b ir a n d a b o z u lu y o r. A th e n a ­ go ras, M a k a rio s için “Sorumluluğunu ölçe­ medi. Bu siyasi rolü oynamamak id i”diyor. K ıb rıs’ta , 1 9 5 4 yılı s o n u n d a , Y un an h ü k ü ­ m e tin in d e s te ğ i ile te h d iş başladı. A d a R u m ­ ları B a ş p is k o p o s u n g ü d ü m ü a ltın d a 1 N i­ s a n 1 9 5 5 g ü n ü E n o s is ’ i yan i Y u n a n is ta n ile b irle ş m e y i d e n e d ile r.

T ü rk iy e , a d a d a k i T ü rk to p lu m u v e k e n d i g ü v e n liğ i için ka yg ıla n d ı. R u s y a e s k i d ü ş ­ m anı. Aşırı so l h e m Y u n a n is ta n ’d a h e m d e K ıb rıs ’ta g ü ç lü idi. E no sis, T ü rk s a v u n m a ­ sını ç e m b e r içine alacaktı. “Kıbrıs, Türkiye’nin karnı altında. ...Türkiye, bu tehlikeyi göze ,

alamaz." B u s ö z le ri s ö y le y e n A t h e n a g â v * ra s ’dır.

y

Londra Konferansı’n d a Y un an d e le g e s i, T ü rk ha lkı K ıbrıs ile ilg ile n m iy o r, diyor. A r­ k a d a n İs ta n b u l’d a 5 -6 E ylül o la yla rı p a tlı­ yor.

O la y la rı h a tırla y a n Y u n a n is ta n D ışişleri B aka nı

E. Averoff, Makarios’a

19 N isan 1 9 6 3 ta r ih in d e y a z d ığ ı m e k tu p ta Z ü r ih - L o n d ra a n la ş m a la n n ın te k ta ra flı o la ra k d e ­ ğ iş tirilm e s in in Y u n a n is ta n ’a v e b a ş ta P a t­ rik o lm a k ü ze re T ü rk iy e ’d e y a ş a y a n R u m - la ra z a ra r v e re c e ğ in i a ç ık ç a b e lirtm iş tir.

K ıb rıs b u n a lım ı, A th e n a g o r a s ’ ın İs ta n ­ b u l'd a R u m v e T ü rk le ri b a rış tırm a ç a b a la ­ rının m e y v e le rin i y o k ediyor. T ü rk d e v le tin e

akatı, Y u n a n is ta n ’d a bazıları ta ra ­ fın d a n Y u n a n is ta n 'a karşı h a in lik o la ra k ilan ed iliyor. M a k o rio s ’ u k ın a m a yı re t e tm e s i d e T ü rk iy e ’d e aşırı m illiy e tç ile r ta ra fın d a n E n o - s is ’ in gizli yanlısı o la ra k s u çla n ıyo r. Kıbrıs u y u ş m a z lığ ın ın h e r b u n a lım ı, İs ta n b u l’ d a P a trik i v e R u m to p lu m u n u sarsıyor. M a k a - rio s ’ un 1 9 6 3 yılı s o n u n d a b a ş la ttığ ı kanlı N o el olayları, d a h a s o n ra R u m la rın T ü rk le - re saldırm aları T ü rk iy e ’nin h e r ye rin d e , ö z e l­ lik le İs ta n b u l’d a T ü rk le ri g a le y a n a g e tird i. 1 9 6 4 y ılınd a b a ş ın d a P a trik h a n e n in sınır dı­ şı e d ilm e s i is te k le ri y e n id e n g ü n d e m e g e l­ d i. 1 9 6 6 yılı h a z ira n a y ın d a b ir m ille tv e k ili P a trik h a n e n in v e H e y b e li R u h b a n O k u - lu ’ nu n k a p a tılm a s ın ı ö n e rd i.

A th e n e g o ra s s o n u n d a s u s k u n lu ğ a g ö ­ m ü ld ü .

A th e n a g o ra s ’ ın ç a lış m a la rın ı ö z e tle d ik . B u n u n la F e n e r R u m P a trik h a n e s i’ nin iç in ­ d e b u lu n d u ğ u ç ıkm a zı v u rg u la m a k is te d ik . P a trik b ü tü n ç a b a la rın a v e A m e rik a B irle ­ ş ik D e v le tle ri B a ş k a n ı’nın d e s te ğ in e ra ğ ­ m e n T ü rk -Y u n a n iliş k ile rin d e o lu m lu b ir rol o y n a y a m a m ış tır. Ş im d ik i P a trik

Bartolo-

meos

için d e ayın şeyleri y a z m a k m ü m k ü n ­ dür. 1 9 9 5 yılı te m m u z a y ın d a V a tik a n ’d a P a p a II. P a u l’ ü z iy a re tin d e n s o n ra y a y ım ­ la na n o rta k b ild irid e : P a p a v e P a trik in d in ­ le r a ra s ın d a k i d iy a lo ğ u te ş v ik e ttik le ri v e A v ru p a B irliğ i’ nin sınırlarının d o ğ u y a g e n iş ­ le y e re k g e rç e k le ş m e s i iç in d u a e ttik le ri b e ­ lirtilm iştir. B a rto lo m e o s ’un T ü rk iy e ’ nin A v ­ ru p a B irliğ i’n e a lın m a s ın a ta ra fta r o lm a s ı b a sında çıkan haberlere g ö re Y un an istan’d a te p k i yaratm ıştır. T ü rk -Y u n a n İş K o n s e y i’nin 1 9 9 7 yılı m a y ıs a y ın d a İs ta n b u l’d a ya p tığ ı to p la n tıd a B a rto lo m e o s “Birleşik Avrupa’da Türkiye’ye y e r vardır. Türkiye’nin en yakın komşusu olarak Yunanistan da bu amaç yö­ nünde çaba harcamalıdır... B ir arada kar­ deş g ib i yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa bu­ dalalar g ib i yok olup gideceğiz” d e m iştir. B u s ö z le r A tin a ’d a k i p o litik a c ıla r ü z e rin d e b ir e tk i ya p m a m ış tır. Y un a n basını d a T ü r k - Y unan iliş k ile rin in g e liş m e s i için b u o lu m lu s ö z le ri Y un a n h a lk ın a du y u rm a m ış tır.

(4)

G ö R ÜŞ

/ Prof. Dr. A. SUAT BİLGE

Türkiye, Fener Rum Patrikhanesi’nin Lozan Konferansı'nda yapılan sözlü anlaşmaya saygı gös­ terilmesine dikkat etmektedir. Bu anlaşmaya g ö ­ re Fener Rum Patrikhanesi, Türkiye’de kalan Rum azınlığının dini hizmetlerini yerine getirm ekle ye­ tinecektir. Patrikhane ise tarihten gelen bir alış­ kanlıkla halen de eküm enik olduğunu iddia et­ mekte, Türkiye, bu iddiayı kabul etmemektedir.

Dini konularda yazılan kitaplarda eküm enik sözcüğü iki anlam da kullanılmaktadır. Birincisi, genel olarak kilisenin evrensellik niteliğini göster­ mektedir. Bütün Hıristiyan Kiliselerin Ortodoks, Protestan ve Katolik kiliselerin tek bir kilise hali­ ne gelmesi için çalışmalar ve toplantılar yapılmak­ tadır. iyi niyetli açıklama ve bildirilere rağmen bir­ leşme sağlanamamaktadır.

Eküm enik sözcüğünün ikinci anlamı, Fener Rum Patrikhanesi’nin m uhtar ve eşit O rtodoks kiliseleri arasında onursal önceliğidir. Fener Rum Patrikhanesi bu unvanı ile O rtodoks kiliselerinin birliğini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Geçm iş­ te O rtodoks kiliseleri birbirlerinin üzerinde değil, yan yana ve ayrı ayrı örgütlenmişlerdir. Bu yüz­ den aralannda bir hiyerarşi yoktur. Fener Rum Pat- riki’nin A tina B aşpiskoposu veya M oskova O r­ todoks Patriki üzerinde bir yetkisi yoktur. A ncak onların kabul ettikleri kapsam da bir birleştirm e­ yi gerçekleştirebilir. Uygulam ada güçlükler çık­ maktadır. Örneğin A m erika’daki Rum ve Rus Or- todokslann örgütlenm esinde İstanbul ve M osko­ va Patrikhaneleri aynı görüşte değildirler. Fran­ sa’da benzer bir sorun vardır. Fener Rum Patrik- hanesi’ne eküm enlik konusunda A tina Başpis­ koposu, Ankara hüküm etinden daha fazla güç­ lük çıkarmaktadır. G eçm işte ekümenizm, Bizans ve OsmanlI imparatorluklannın coğrafya ve siya­ si birliğine dayanmıştır. Bugün böyle bir temel yok­ tur.

Türkiye Cum huriyeti’nin Patrikin eküm enik un­ vanını tanım ak için hukuki bir yüklenim i yoktur. Lozan Konferansı’nda yapılan sözlü anlaşmaya göre Patrikhane’nin İstanbul’da kalması, dünya işlerine karışmaması şartına bağlanmıştır. O rto­ doks kiliselerinin birleştirilmesi dini bir konu, yok­ sa bir dünya işi, hatta siyasi bir faaliyet m idir? Bi­ zans im paratorlan, İstanbul Patrikhanesi’nin Ro­ m a Kilisesi ile birleşmesini engellemişlerdir. O s­ manlIlar da sadece im paratorluk sınırları içinde kalan O rtodoks kiliseleri arasında eşgüdümü sağ­ lama görevini Fener Rum Patrikhanesi’ne vermiş­ lerdir.

G ünüm üzde eküm enizm ile Türkiye C um huri­ yeti içindeki ve dışındaki O rtodoks Kiliseleri’nin birleştirilmesi söz konusudur. Patrik

Bartolome-

o s 5 Mayıs 1997 tarihli Tim e dergisinde çıkan

de-Fener Rum Patrikhanesi (4)

m eçinde: “Ortodoks Hıristiyanlara Doğu-Batı yakınlaşmasını sağlamada özel bir görev düştü­ ğüne inanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti gibi, bizim de her iki dünyada ayağımız var”demiştir. B öy­ le bir görev siyasi bir faaliyettir. Bu faaliyetin Am e­ rika ve Rusya’daki O rtodoks kiliselerinin arala­ rındaki ilişkileri d e kapsadığı hatırlanırsa Türkiye bakımından siyasi niteliği açıktır. Sovyetler Birli­ ği dağıldıktan sonra, M oskova O rtodoks Patrik­ liği, Federal Rusya içinde yeniden öne çıkmıştır. Milletlerarası planda da rol oynam ak istem ekte­ dir. Bu gelişm eler İstanbul ve M oskova patrikle­ rini karşı karşıya getirmektedir. Örneğin M osko­ va Patriki

II. Alexis

Estonya kilisesinin yeniden Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlanmasını tanıma­ maktadır. 1997 yılı haziran ayında Graz’da yapı­ lan toplantıda M oskova Patriki II. Alexis “Eküme- nizmin tehlikelive hiçbir biçimde kabul edilemez olduğunu"açıklamıştır. Türkiye’nin Federal Rus­ ya ile ilişkileri güçlüklerle doludur. Bunlara bir de iki O rtodoks kilisesi arasındaki sürtüşmeleri ek­ lem ek Türkiye’ye bir yarar sağlamaz. Patrikhane yeniden dünya işlerine katılmak istiyorsa bu fa­ aliyeti New York’ta daha etkili bir biçim de yapa­ bilir. İstanbul’da kalm ak istiyorsa dünya işlerin­ den elini çekm esi gerekir.

Siyasi bakımdan Türkiye, geçm işte Patrikha­ neyi İstanbul’dan çıkarmak veya kapatm ak iste­ diği zaman, Lozan’da ve daha sonra görüldüğü gibi başta A m erika Birleşik Devletleri olm ak üze­ re bir Hıristiyan devletleri ittifakı ve Vatikan’ın te p ­ kisi ile karşılaşmaktadır. Bu yüzden Türkiye, Pat­ rikhanenin statüsünü değiştirmekten vazgeçm iş­ tir. Türkiye, Fener Rum Patrikhanesi’ni bugünkü statüsünde tuttuğu zaman İstanbul’daki Rumla­ rın çok azalması nedeni ile Patrikhane gittikçe za­ yıflamaktadır. Türkiye’nin önünde bulunduğu du­ rum, Fener Rum Patrikhanesi’nin varlığını tarihin akışına bırakmak veya bu akışı durduracak de­ ğişiklikleri kabul etmektir.

Fener Rum Patrikhanesi adı üzerinde, etnik bir kilisedir, bir Rum kilisesidir. Bu kilisenin Türki­ y e ’ye içerde zarar vermesi olanağı günüm üzde azalmıştır. Türkiye’ye, Türkiye dışında zarar ver­ mesi Am erika’daki Rum lobisinin tutum una bağ­ lıdır. Türkiye’ye milletlerarası alanda yarar sağla­ ması da Yunan ve Türk menfaatlerinin çatışm a­ masına bağlıdır. Bir çatışm a olursa Fener Rum Patrikhanesi’nin Yunan menfaatlerine karşı bir tavır alması beklenmemelidir. Aynca Türkiye Lo­ zan Konferansı’nda Patrikin siyasi faaliyetlerin­

den şikâyetçi olmuştu. Şim di Patrikten siyasi yar­ dım istemek, geçm işteki deneyim iz ile tutarlı de­ ğildir.

Türkiye’de bazı düşünürler, Patrikhanenin ka­ patılması, yürürlükte olan statüsüne uyması ve­ ya statüsünün yükseltilm esi konularını birbirleri ile karıştırmaktadır. G ünüm üzde Patrikhanenin kapatılması veya statüsüne uygun olan çalışm a­ larının engellenm esi düşünülm em ektedir.

Son yirmi yıldır Patrikhaneye hoşgörülü dav- ranılmaktadır. Patrikin milletlerarası toplantılara git­ mesi kısıtlanmamaktadır. Patrikhane binasının yenilenm esine izin verilmiştir. Bina, Yunan ba­ kanları dahil, üç bin davetlinin önünde 1989 yı­ lında hizm ete açılmıştır. Cumhurbaşkanı, Patriki diğer din adamları ile Çankaya Köşkü’ne davet etm eye başlamıştır. G ünüm üzde tartışılan konu, Patrikhanenin statüsünün yükseltilerek güçlen­ dirilmesidir.

Konuyu, A m erika Devletleri Başkanı

Clinton

1994 yılı m art ayında Başbakan T.

Çiller’e

yaz­ dığı mektupla gündem e sokmuştur. Clinton, Pat­ rikin sıkıntılarının azaltılmasını istem iştir. Clin- to n ’ın, Fener Rum Patrikliği ile ilgilenmesinin ne­ deni, A m erika’da çoğ u A n a d o lu ’dan gö çm üş yaklaşık beş m ilyon Rum kökenli O rtodoksun bulunması ve bunların verdiği oyların seçim ler­ de etkili olmasıdır. Clinton, m ektubunda sıkıntı­ nın ne olduğunu belirtmemiştir. Sonra da, Yunan Başbakanı’nın W ashington’a ziyareti sırasında sıkıntılarının azaltılması için Patrikhanenin statü­ sünün değiştirilm esini ve Patrikin eküm enik un­ vanının tanınmasını istediğini açıklamıştır. İstek Lo­ zan Barış Konferansı’nda yapılan sözlü anlaşma­ nın Rumlar yararına tek taraflı değiştirilmesidir. Tür­ kiye yararına karşıt olarak ne düşündüğünü açık­ lamamıştır.

İstanbul Valiliği’nin, Patrikin seçimi hakkında Pat­ rikhaneye 1970 yılında bildirdiği ilkelere göre Pat­ rik adayının Türk vatandaşı olması şarttır. İstan­ bul’daki Rum toplumunun küçülmesi ve din adam­ larının da azalması yüzünden ilerde Patrik seçi­ lecek Türk vatandaşı Rum bulm akta güçlük çe­ kilecektir. Bu güçlük, Türk vatandaşı olm ayan Rumlara vatandaşlığa alınma yolu ile Patrik ada­ yı olm a olanağının verilm esi ile geçiştirilebilir. Böylelikle doğuşta Türk vatandaşı olmayan Am e­ rikalılar, Türkiye için yararlı olacak iseler Patriklik görevine getirilebilirler.

SÜRECEK

(5)

C

j

ÖRÜŞ/

Prof. Dr. A. SUAT BİLGE

?

-

1

*

Fener Rum Patrikhanesi (5)

1970 ilkelerine g ö re P atriki İsta nb ul ve İm ­ roz’da ki m e tro p o litle r Fener R um P atrikhane- s i’n d e to p la n a ra k gizli o y la seçm e kte dirler. Bu s e ç im sis te m in in d e ğ iş tirilm e s i is te n m e k ­ tedir. Bazı ön erilere gö re Fener R um P atriki, d ü nya da , b u ara d a A m e rik a ’ d a b u lu n a n k en­ dine bağlı O rto d o k s kiliselerin tem silcilerinden o luşa n b ir Dini M e c lis ta ra fın d a n seçilm elidir.

Fener R um P a trik h a n e s i’ ne T ü rk iy e dışın­ d a G irit, Am erika, A vustralya b a ş p is k o p o s lu k ­ ları v e M e n te ş e (O niki adaları) ve Yeni Z ela n­ d a m e tro p o litlik le ri bağlıdır. Yeni s e ç im b iç i­ m ini ileri sürenlerin, Rus O rto d o k s K iliseleri’ni d e g ö z ö n ü n d e tu tu p tu tm a d ık la rı belli d e ğ il­ dir. D ü nya da yaklaşık 150 m ily o n O rto d o k s vardır. 125 m ilyonu R u sya F e d e ra s y o n u ’n d a yaşam aktadır. Diğer 25 m ilyon dünyanın Rum ve Rus gö çm en lerinin o tu rd ukları ülkelere y a ­ yılmıştır. Fener R um P atrikh an esi yeni seçim s is te m i ile g e rç e k te n e k ü m e n ik o la c a k ise, R u sla r’ın d a s öz sah ib i o lm a k isteye ceklerin i b e k le m e k gerekir.

Lozan Banş A ndlaşm ası ö n ün de Fener Rum P atriki ile Batı T rakya’da ki T ü rk m üftüleri b e n ­ zer statüd edirler. Batı T rakya’da ki T ü rk m ü f­ tü le r a ta m a yolu ile g ö reve ge tirilm e kte dirler. 2 4 A ralık 1990 ta rih li kan un h ü k m ü n d e k i ka­ rarnam eye göre Yunan hüküm eti, m üftüleri is­ te d iğ i g ib i ata m a kta d ır. T ü rk le rin s e ç tik le ri m ü ftü le ri d e ceza evine yollam aktadır. A c a b a P atrikin A m e rik a ’d a k i R u m lar ta ra fın d a n se­ çilm esini isteyenler Batı Trakya’daki T ürk m ü f­ tü le rin T rakya’da ki veya T ü rk iy e ’d e k i T ürkle r ta ra fın d a n s e ç ilm e s in i k a b u l e d e c e k le r m i­

dir? H a tta T ü rk iy e ’de ki M ü slüm an la rın A m e ­ rik a ’d a k i M ü slüm an la rın s e ç im le rin e b ir b i­ ç im d e ka tılm a la rın ı d ü ş ü n m e k te d irle r m i? Eğer dü nya da evrenselleşm e gerçekleşiyor ise bunu n he rkes için g ö z ö n ü n e alınm ası g e re ­ kir.

T ü rk iy e ’d e bazı düşünürler, P a trikh an en in s ta tü s ü n ü n y ü k s e ltilm e s in in T ü rk iy e ’nin dış g ö rü tü s ü n ü n d ü z e lm e s in d e yararlı olacağını ü m it etm ekte dirler. P a trik B a r to le m e o s d a H e ybe li (Halki) İlahiyat O k u lu ’nun açılm asının

“dinsel inancı gerçek saygının ifadesi olarak Türkiye 'nin Avrupa 'daki imajı bakımından çok olum lu" o la c a ğ ın a in an m aktadır. O rto d o k s din ad am ı y e tiş tirm e k için B o s to n ’d a ilahiyat oku lu vardır. Bu o k u la e k o la ra k H e y b e li’de - ki oku lu n açılm ası d a h a ziy a d e P atrikh an en in ta rih i imajını canlandıracaktır. B u n u n la b e ra ­ b e r H e y b e li’de ki o k u lu n açılm ası, T ü rk h u k u ­ k u n a b ir ayrıcalık g e tirm e y e c e k ise benzeri b ir T ü rk dini o k u lu n u n Batı Trakya veya K uzey A m e rik a ’d a açılm ası ile b irlik te ye n id e n d e ­ ğerlendirilebilir.

P atrikin yeni s e ç im s is te m i ile, T ü rk iy e ’ nin içine A n k a ra ’nın s e çim le rin i v e faa liye tle rin i k o n tro l e tm e k te zorlan acağ ı m illetlerarası b ir din kuru m u yerleştirilm iş olacaktır. T ürkiye’nin, b u k uru m u d e ne tle m e ye kalkın ca ne g ib i te p ­ kilerle karşılaştığını y u k a rd a b e lirtm iş tik . G er­ çe k te , P atrikh an en in d e n e tim i T ü rk iy e dışın­ d a y e rle ş m iş R um ve Rus köke nli O rto d o k s ­

ların eline ge çece ktir. G eneral C . G ü rk a n 'ın an la ttığına gö re N A TO ’nun 1964 yılı to p la n tı­ sınd a C . S u n a y , A m e rik a B irleşik D evletleri Dışişleri Bakanı D. R u s k ’ a iki m u h rib in n e za­ m an verileceğini sorm uş. D. Rusk şu yanıtı ver­ m iş: "Patrikhaneye karşı icra ettiğiniz baskı­ yı kaldırır, sürdürdüğünüz hesap tetkik işle­ rine son verirseniz yarından tezi yok Başkan­ la görüşeceğim. Size bu iki muhribin verilme­ sini en kısa zamanda sağlayacağım. Söz ve­ riyor musunuz?"O z a m a n ki h ü k ü m e t hem en o lu m lu y a n ıt v e rm e m iş . M u h rip le r 1967 yılın­ d a alınm ış, M e n te ş e (O niki) adalarının tü m ü ­ nün Y u n a n is ta n ’ a v erilm esind e, K ıbns bu na - n ılım ın d a A m e rik a B a ş k a n ı J o h r ı s o n ’ un I. İn ö n ü ’ye mesaj gönderm esinde ve daha son­ ra A m e rik a K o n g re s i’nin T ü rk iy e ’ y e a ske ri a m b a rg o k o y m a s ın d a A m e rik a ’d a k i Rum O r­ to d o k s la rın oyn ad ıkları rol bilin m ekted ir.

Ilerki y a ra r ve sakıncaları a ç ık ç a ta rtış ılm a ­ dan v e T ü rk iy e ’y e b e n z e r karşıt h a k la r ta n ın ­ m a d a n F ene r R um P a trik h a n e s i’nin s ta tü s ü ­ nün y ü k s e ltilm e s i ihtiyatlı b ir p o litik a o lm a y a ­ caktır.

Ş im d ilik g ö rd ü ğ ü m ü z , Fener R um P a trik­ h a n e s i’nin A m e rik a ’da ki O rto d o k s la rın ç a b a ­ ları ile T ü rk-Y u n a n ilişkileierinden sıyn lıp T ü rk- A m e rik a n iliş k ile ri y ö rü n g e s in e y e rle ş m e y e çalışm asıdır.

BİTTİ

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

MNL , PMNL ve plazma vitamin C analizlcri spektrolotometrik olarak, plazma glikoz, kolesterol, toplam protein ve albumin anal izleri isa otoana lizor'de yaplldl.. SonuC

Her zaman olduğu gibi Londra’da kendisine karşı hararetli bir kabul beklerken, pek ilgisiz bir şekilde karşılanmış olması Dorotheos’yu fena halde rencide etmiş,

Mebuslar, Emanuelidi Efendi’nin şahsında Rumlara karşı çok tepkili olsalar da hem halledilmesi için hükümetin ciddi önlemler aldığı bu meselenin çözüm yoluna girmiş

Öte yandan University College London’dan Sophie Scott, beyin sinyali verilerinin anlamlı bir biçimde konuşmaya dönüştürülmesinin henüz çok uzak bir hedef

Turizmin; Ödemeler dengesine etkisi, gelir etkisi, yurtiçinde ithalat etkisi, işgücü çarpanı etkisi, ihracat ve gelir dağılımını düzenleyici etkisi,

Öğrenci „Ülkü iki limon al.‟ cümlesinde geçen „Ülkü‟ kelimesini hecelerine doğru yerden keserek ayırır.. Öğrenci „Ülkü iki limon al.‟ cümlesinde

yabancı sermayeyle müştereken otel Yaşlanmış olmasına rağmen güzelliğinden pek fazla kaybetmemiş bu- ler açan Conrad Hilton, İstanbul da yaptırdığı ve

Eski Boğaziçi'nin yalıları güya hendesi bir he­ sap neticesi değil de bir kalbin temayülleri, bir heve­ sin alakaları, bir vücudun hastalıkları, bir ömrün te­ sadüfleri