• Sonuç bulunamadı

Elektronik müzikte öncü:Dünyaca tanınmış bestecimiz Bülent Arel'i 72 yaşında New York'ta yitirdik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Elektronik müzikte öncü:Dünyaca tanınmış bestecimiz Bülent Arel'i 72 yaşında New York'ta yitirdik"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÜLTÜR-SANAT

MÜZİK

FİLİZ ALİ

«

Dünyaca tanınmış bestecimiz Bülent AreFi 72 yaşında N ew York’ta yitirdik

Elektronik müzikte öncü

Müziğe pratik olarak epey geç başla­ mıştı aslında, ne var ki bu handikap onun usta bir piyanist olmasına engel olamamıştı. Müthiş bir deşifresi vardı her şeyden önce. Önüne ne koyarsanız çalardı. Son yıllarda hastalığı dolayısıy­ la parmak uçlarına kadar sancılar için­ deyken bile, piyanonun başına geçer ve bütün Beethoven piyana sonatlarının bir ucundan girer, öteki ucundan yarasız be- resiz çıkardı.

Çocukken, Şişli’deki apartmanlarının

mn tavan arasında bozuk radyoları ta­ mir ettiğini, hatta sıfırdan kend’ radyo­ sunu yaptığını annesi ressam Muzdan

Arel, biraz da “Ne garip çocuktu Bülent” edasıyla anlatırdı.

Elektronik müziğe duyduğu tutku, işte bu radyo ve elektronik merakından kay­ naklanıyordu kuşkusuz. O, zaten daima günün ilerisinde yaşar, zamanın ötesine koşardı... Mimar Le Corbusier’yi mimar­ lar bilmezken, mobil heykellerin yaratı­ cısı Calder’den kimsenin haberi yokken,

İ 1

1965’TEN BU YANA AMERİKA’DAYDI — Bülent Arel, 1965’te bir daha geri dönmemek üzere ABD’ye gitmişti. Ama aklı hep eski dostlarında kaldı.

Elektronik müziğin

öncülerinin başında dünya

ansiklopedilerine girmişti.

Yapıtlarının çoğu plak

yapılmıştı. Kendisine sürekli

yapıt ısmarlanıyordu. Ama

ülkesinden uzakta ve

ülkesinde artık pek

tanınmayan biriydi.

Elektronik müziğin dünyadaki öncü bestecilerinden Bülent Arel, 24 kasım gü­ nü saat 13.00’te New York, Stonybrook1 ta hayata veda etti. On yıldır süren has­ talığını kahramanca taşıyan Bülent Abi, konuşabildiği son dakikaya kadar o deh­ şetli zekâsından, esprisinden ve gerçek­ çiliğinden hiçbir şey yitirmemişti. Son bir aydır, oksijen tüpüne bağlı olarak soluk alıp verebildiğinden artık konuşamaz ol­ muştu.

Bülent Abi, benim yaşamımda babam ve annemden sonra gelen üçüncü önemli kişidir. Bugün ne yapmışsam, ne biliyor­ sam, nasıl bir insansam bunları günahı ve sevabıyla önce babama, sonra anne­ me ve Bülent Abi’ye borçluyum.

Bülent Arel, hocalığını sınıf dışına ta­ şıran, kendi ölçülerine göre gelecek va­ at eden öğrencilerini, kimi zaman belki de onların istekleri hilafına, üstelik ço­ ğu kez kafalarının almayacağı kadar çok bilgi, duygu ve sezgiyle son sürat besle­ yen; yorulmak, dinlenmek bilmeyen enerjisi ve heyecanını ister istemez, seç­ tiği kurbana bulaştıran bir insandı. Ona ayak uydurmak çok zordu tabii. Nitekim Bülent Arel’in temposuna yetişemeyen- ler yarışı çok erkenden terk etmişlerdir hep.

1950’li yıllarda Ankara’da esen kültür ve sanat rüzgârının bir numaralı dina­ mosu Bülent Arel’di. Konservatuvar, Ga­ zi Eğitim Enstitüsü, radyodaki görevle­ rinin yanında piyanist olarak konserler verir, orkestra yönetir, müzikle ilgili ne iş varsa yapardı. Bülent Ecevit, Rasın

Arsebük ve eşleriyle birlikte kurdukları

Helikon Derneği’nin tüm faaliyetleri ile ilgilenmesi yanında kurduğu Helikon Yaylı Çalgılar Orkestrası ile Barok dö­ nemden çağımıza uzanan bir repertua­ rın belki de Türkiye’de ilk kez duyulma­ sına önayak olmuştu Arel.

çatısına çıktığını ve Büyükdere’de Fran­ sızların kullandığı havaalanına inip kal­ kan uçakları seyrettiğini, uçak ve uçma sevdasının o yıllarda başladığını anlatırdı hep. Model uçak yapmak ve uçurmakla devam eden bu sevda yine hayatının son on yılında alınan pilotluk ehliyeti ve so­ nunda Cesna tipi ufak uçaklarla uçmak­ la sonuçlanmıştı. Uçmaktan aldığı keyif sözlerle anlatılamazdı.

Arel’in bir başka sevdası da radyolar­ dı. Yine çocukken, Şişli’deki

apartma-ressam Max Ernst’in resimlerini anlayan­ ların sayısı ikiyi üçü geçmezken, film re­ jisörü Ingmar Bergman’a deli gözüyle bakılırken, Arel’in bütün dünyada o sı­ rada olup bitenlerden haberi olduğu gi­ bi etrafındakileri de haberdar etme gibi bir misyonu vardı sanki.

Rockefeller bursu ile gittiği New York’ta, Columbia-Princeton Elekronik Müzik Merkezi’nin kuruluş aşamasında­ ki en önemli kişi Bülent Arel’di. Nedeni ise Arel’in Edgar Varése, Vladimir

Us-sachevsky, Milton Babbitt ve Otto Lu- ehning gibi öncülerin hepsinden daha

fazla pratik, teknik ve elekronik bilgi ve beceriye sahip olması ve bu birikimi ya­ ratıcılığı ile eşit oranda kullanabilmesiy- di.

Adı, elekronik müziğin öncü besteci­ lerinin başında tüm dünya ansiklopedi­ lerine girmesine, eserlerinin çoğunun plak yapılmasına son yıllara kadar ken­ disine sürekli eser ısmarlanan, yani iste­ nen, aranan bir besteci olmasına rağmen ülkesinden uzakta ve ülkesinde artık ta­ nınmayan biriydi. Hoş Bülent Abi ken­ dini hep dünya bestecisi olarak görmüş,

“Türk bestecisi” sınıflandırmasına dai­

ma karşı çıkmıştır, ama yine de içinde çok derinlerinde gizli kalmış bir küskün­ lük olmadığını kimse iddia edemez.

1962’de yurduna döndüğünde ABD1 deki birikimini Türkiye’deki müzik or­ tamına aktarmaktı maksadı. 1962-65 yıl­ ları arasında Ankara İl Radyosu Müdür­ lüğü, Ankara Devlet Konvervatuvarfve Gazi Eğitim Enstitüsü’nde hocalık ya­ parken radyoda =bir Madrigal Korosu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde bir öğrenci korosu kurmuştu. Ama asıl, Or­ tadoğu Teknik Üniversitesi’nde bir elek­

tronik müzik stüdyosu kurmayı amaçlı­ yordu. Ancak Amerika’dan beraberinde getirdiği o son derece hassas elektronik aletleri, üç yıl boyunca mevzuat dolayı­ sıyla gümrüklerden çekemeyince Türki­ ye’de kâlma konusunda direnmenin an­ lamsızlığı ortaya çıkmıştı.

1965’te tekrar ve bir daha geri dönme­ mek üzere Amerika’ya dönmesi mesleki açıdan çok yerinde bir karardı kuşkusuz. Ne var ki kendisi şiddetle aksini iddia et­ se de aklı hep eski dostlarında, öğrenci­ lerinde, eski aşklarında, Moda’da, pas­ tırmada, rakıda kaldı. Kayserili bir Er­ meni tarafından imal edilen pastırmayı California’dan yılda birkaç kez New York’a getirttiğinde hemen telefona sa­ rılır pastırma yemenin erdemlerini anlat­ maya koyulurdu.

Yazımı bir çağrıyla bitirmek istiyo­ rum. Bülent Arel’in öğrencilerinin, dost­ larının, yakınlarının, tanıdıklarının onunla ilgili anılarını, varsa mektupla­ rını toplamak ve anısına bir armağan ki- - tabı hazırlamak istiyoruz. İlgilenen oku­

yucularımızın bize en yakın zamanda ulaşmaları umuduyla...

Referanslar

Benzer Belgeler

Temelleri 1920’lerde oluşturulan “iyonik rüzgâr” adlı bir kavrama dayanan teknolojiyle, yüksek güçte elek- rik alanında yüklenen nitrojen iyonları uçağın arkasından

New York ve Michigan Üniversi- telerinden bir grup araştırmacının yayımladığı makaleye göre, yapay zekâ tarafından üretilen özel bir parmak izi âdeta dijital bir

Taha

İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye.. ORCID iD of the

COVID-19’un getirdiği sosyal, etik ve ahlaki sonuçlar üze- rinde daha fazla düşünerek ve hissederek, doğru çıkarımlar- da bulunulacağını umut ediyoruz.. Olumlu

Bu olguda Nocardia beyin apselerinin fatalitesinin yüksek ve hastanın da immü- nosüprese olması nedeni ile başlangıçta kombinasyon tedavi uygulanmış ve aynı nedenlerle

çal›flmada spondilit ve sakroiliit olgular›n›n klinik, laboratu- var, radyolojik özelliklerinin saptanmas› ve karfl›laflt›r›lmas›, doksisiklin ve streptomisin

Bu çal›flmada, çeflitli materyallerden elde edilen ve E-test ® yöntemi ile meropenem ve amikasinden en az birine karfl› dirençli bulunan, 15 Pseudomonas suflu için, bu