• Sonuç bulunamadı

Haluk Y. Şehsuvaroğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Haluk Y. Şehsuvaroğlu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Haluk Y.Şehsuvaroğlu

Selim İleri

B

EHÇET Necatlgll’in Edebiyatımızda lalmler Sözlügü'nde anmadığı Haluk Y.Şehauvaroğlu,

her şeye karşın, edebiyat adamı sayılabilir. Bugün adı unutulmuş, eseri okunmayan edebiyat adamlarından biri.

Bir kadirbilirlik örneği olarak onun Boğaziçi yazı­ lanını Boğaziçi'ne Dalr'de derleyen Çelik Gülereoy, beş yıl önce kaleme aldığı bir yazısında şöyle saptıyor: "Birkaç bin okuyucusu onun daha çok Akşam ve Cum­

huriyet sütunlarında çıkan, geçmişin ve yine daha çok,

İstanbul'un geçmişinin güzelliklerini anlatan yazılarını merakla beklerler, tatlı ve yumuşak üslubundan tat alırlar, onunla beraber, kaybolup gitmiş âlemlerde bi­ raz gezinmekten mutluluk duyarlardı."

Varlık Yayınları arasında çıkmış bir kitabının arka

kapak yazısında ise, Şehsuvaroğlu'ndan tarihçi diye söz açılıyor. Eserinin ağırlık noktasını, şüphesiz, tarih oluşturmuş. Sultan Aziz monografisi bu eserin en önemli verimlerinden biridir. Ne var kİ Haluk Y.Şehsu­ varoğlu, Gülersoy'un da belirttiği gibi, üslupçu bir yazardır; bu özelliğiyle tarihçiliğini edebiyatla kaynaş- tırmıştır.

Döneminin iddialı tarihçileri, Osmanlı tarihini ye­ ni baştan irdelerken yeni vesikalara, gün ışığına çıkmamış tanıklıklara eğilmeyi öngörmüşlerdir. İsmail

Hakkı Uzunçarşılı, bu açıdan değerlendirilebilir, öte

yandan, Uzunçarşılı'nın kişisel üsluptan yoksun oluşu bir yana, düzgün bir dili bile olmayışı, eserinden çok şeyi alıp götürmekte; hele bugünün okurları İçin... Şeh- suvaroğlu ise tarihe yaşanmışlığın lezzetini katarak yalın, hem de şaşırtıcı bir dil, anlatım oluşturmuştur. Eseri, meraklıları için, günümüzde de canjılığını koru­ yor.

Eski Türk Sanatları’nda "Topkapı Sarayı Resim

G alerisi” başlıklı bir yazısı, daha doğrusu, bir söyleşi­ si var. Gerçekten bir resim galerisinde, tarihte ad bırakmış kişilerin portrelerini izleyerek yol alıyorsu­ nuz. Sözcükler git git güç kazanarak, renkli betimleme­ lere ulaşıyor.

Şehsuvaroğlu tarihi dile getirirken kendisi de görmüş, yaşamış gibi tuhaf denebilecek bir tutumu iç­ ten içe sürdürmüştür. Çok çabuk gülünçleşmeye eği­ lim li bu tutum, onun eserine yazılarında hoşluk katmaktadır. Sözgelimi 1776'da Rusya Büyükelçlel'ne Boğaziçi'nde verilm iş bir ziyafeti handiyse tutanakçı gibi yazmıştır. Eski saatlerimizi sanki kurmuş, eski yü­ züklerimizi sanki takmış, eski çalgılarımızı sanki çalmıştır.

Sultan Aziz in hayatını, tahttan indirilişini ve ölü­ münü irdeleyen kitabında bu özel tutumunun gizlerini yakalayabiliyoruz Şehsuvaroğlu, daha o zamanlar ya­ şayan tanıkları, incelem esine aha kaynakları olarak değerlendirmiş; onların görgülerini yazısına geçirm iş­ tir. Aynı şekilde, çok daha eski zamanlardan söz açışta yazınsal bir oyunla, çoktan ölmüş kişileri tanıdıkları gi­ bi gösterebilmiştir. Zaten edebiyat adamlığı da asıl burada beliriyor...

Levnî''den söz açarken bütün sırrını ele veriyor: "Levnl, devrinin içtimai hayatını ve muhtelif tiple­ rini büyük bir muvaffakiyet ve incelikle tespit edebil­ miştir. Sazendeler, rakkase, II. Osman iç ağalarından Cafer Bey, Bursalt Yusuf Bey, çok içen bir genç, önün­ de keşkül ile kalender bir derviş çok canlı ve kuvvetli eserlerdir Bu camekânların altında Levni'nin yaşadığı devir, rakkaseleri, sazendeleri, dervişleri, omuzları testili kadınları, başlarında pullu yemenili genç kızla­ rıyla canlanıyor."

Şehsuvaroğlu da bir canlandırma ustası.

Günümüz Türkiye'sinde basın böylesi yazarları, böylesi yazıları gereksinmiyor. Levni'nin pullu yeme­ nili genç kızları kimseyi İlgilendirm iyor artık Buna karşılık falan davette Semra Özal'ın ya da Ayşegül Na-

dlr'ln giysileri, tuvaletleri hem birinci sayfadan renkli

fotoğraflarla belgeleniyor, hem de uzun uzadıya yazı­ lıp çiziliyor. Şehsuvaroğlu gibi değerli kalemler şu ortamda elbette var olamazlar Bir zamanlar tarihi canlandırarak tarih bilinci aşılamak istemişler.

Bir umutsuzluk yazısı değil bu: Gözden ırak tutu­ lan birçok değere geri dönüldüğünde Haluk Y.Şehsu- varoğlu'nun eseri de gündeme gelecek, yine okunacak.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Müftülüğe, böyle durumlarda kadının iddet bekleyip beklemeyeceği hakkında sorular geldiği gibi, boĢanma esnasında bir baĢka erkekle yapılan evlilik

Eğitim teknolojileri standartlarına yönelik öz-yeterlilik ölçeği alt boyutu olan dijital vatandaşlığı tespit etmek ile okul etkililiği öğretmen, öğrenci,

Treg hücre oranı ve sayısını, otoimmünite tespit edilen erişkin sIgA hastalarında tespit edilmeyene göre, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, daha düşük

Osman Hamdi Bey’in, & çoğunu, 1860 yıllarında, Paris’te öğrenci iken yaptığı bu etüüer, Türk resminin ilk çıplaklarından oluşuyla da ayrı bir önem

Ama fiubat bafl›nda As- pen’de (Colorado-ABD) toplanan Günefl D›fl› Gezegenler Konferans›’na sunulan bir rapor- da, gökadam›zda baz› gezegenlerin, elmas da- hil

Zobu’nun ardından o sırada 82 yaşında olan büyük usta Muh­ sin Ertuğrul bir kez daha Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönet- menliği’ne atandı. Ancak bu kez de

Ayazma kapısı ile Balıkpazarı kapı arasındadır. Buraya İzmit ve civarın­ dan yiyecek maddeleri getirilirdi. Kapının Bizans devrindeki ismi hak­ kında fikir

Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun temeli olan Darülbedayi'nin kurucusu, çağdaş Türk tiyatrosu­ nun öncüsü, ilk sesli ve renkli Türk filminin yönetmeni.