• Sonuç bulunamadı

Seksenlik delikanlı Darülbedayi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Seksenlik delikanlı Darülbedayi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hlirrtyol ^ R Q

HOW

OYUNLARDAN SEÇMELER

*

1: Yanardağ (1931_32), 2: Oğlum uz (1938_39), 3: Aptal (1940_41), 4: Nasıl Hoşunuza Giderse (1943_44), 5: Ocak Çekirgesi (1943 44), 6: Kara Sevda (1943_44), 7: Hamlet (1959.60), 8: Fizikçiler (1962 63)

İŞTE İLK MAAŞLAR

D a r ü l b e d a y i 'n i n i l k s ı n a v ı n d a b a ş a r ı l ı o l u p , k u r u l a c a k i l k t e m s i l h e y e t i k a d r o s u n d a k i s a n a t ç ı l a r v e a l d ı k l a r ı m a a ş l a r ş ö y l e y d i : M A A Ş I T E M S İL L E R B A Ş L A Y I N C A K ın a r H a n ım 1 2 0 0 k u r u ş 1 5 0 0 k u r u ş A d r iy e n H a n ım 9 0 0 k u ru ş 9 0 0 k u r u ş R o z a H a n ım 8 0 0 k u ru ş 8 0 0 k u r u ş B e a tris H a n ım 8 0 0 k u ru ş 8 0 0 k u r u ş 1 Ertuğrul M u h sin B e y 1 0 0 0 k u r u ş 1 2 0 0 k u r u ş Ş a d i B e y 1 0 0 0 k u ru ş 1 2 0 0 k u r u ş M u v a h h it B e y 1 0 0 0 k u ru ş 1 2 0 0 k u r u ş R a şit R ız a B e y 1 0 0 0 k u ru ş 1 2 0 0 k u r u ş G a lip B e y 7 0 0 k u ru ş 7 0 0 k u ru ş Z iy a B e y 5 0 0 k u ru ş 7 0 0 k u ru ş K e g a m Efendi 5 0 0 k u ru ş 7 0 0 k u ru ş '

ûMt'ÖLBEDAT

IJHİK S*” & CîCİKSS 1 2U8 t l îB Ö ® * * » 2 '¿TiSFA 71A -0

L .A F V 3 M S İ S

n im *««*

Darülbedayi'nin tarihi afişi tiyatronun duvarlarını süslüyor hala (üstte)... Kurumun Genel Sanat Yönetmeni Erol Keskin seksen yıllık bu geleneksel sanat yuvasının çağdaşlaşma yolundaki

ikilemine dikkat çekerken repertuarı da bu "Dilemma"ya uygun oluşturduklarını belirtiyor.

Türkiye'nin en uzun ömürlü sanat kurulularından biri

olan İstanbul Şehir Tiyatroları ya da 1915'te kuruldu^

zamanki adıyla Darülbedayi bu sezon 80. yılını

kutluyor. Kimler geldi, kimler geçti bu tiyatrodan...

Muhsin Ertuğrul'lar, Behzat Butak'lar,

Kınar Hanımlar, Eliza Binemeciyanlar, Vasfı Rıza

Zobu'lar, Bedia Muvahhit'ler... Tiyatronun ve

tiyatrocuların asla yaşlanmadığı savından yola çıkara

"80'lik delikanlı" diye anılan Şehir Tiyatrolarımın

dününden bugününe bir gezinti yapmaya ne dersiniz'

I

STANBUL’un kültürlü ve ilerici belediye başkanlann- dan Operatör Doktor Cemil

(Topuzlu) Paşa 1914 yılın

da iki önemli projeyi günde­ me getirdi. Biri Gülhane Par- kı’nın tanzimi, diğeri ise bir kon­ servatuar ve tiyatro kurmaktı.

Belediye Meclisi de o zaman i hayli cömert bir rakam olan 3 liralık bir tahsisat ayırdı. Pari Odeon Tiyatrosu Müdürü ola görev yapan doğalcı tiyatro kurucularından Andre Aı

ine’ı ’’Güzellikler Evi” anlan

gelen Darülbedayi’nin kurul

na önayak olmak üzere İstan­ bul’a davet etti.

Andre Antoine’ın İstan­

bul’dan dostu Georges Ancey’e gönderdiği 28 Temmuz 1918 tarih­ li mektupta şunlar yazıyordu: ” ...Bu saf kişiler benden bizim Comedie Française örneğinde bir ulusal tiyatro ile bir oyunculuk okulu kurmamı istiyorlar. Elbet­ te ne oyuncuları ne öğretmenleri ne öğrencileri ne dekorcuları ne de tiyatroları var. Bütün bunları Ekim’in birinde hazır edecek bi­ çimde çalışıyorum...”

Üç ay için İstanbul’a çağrılan

Andre Antoine, Birinci Dünya

Savaşı’nın patlamasıyla ancak dört hafta kalabildi ve apar topar ülkesine döndü. Dönmeden önce okula başvuran adayların giriş sınavlarım yapan kurula başkan­ lık edebilmişti. Smava giren o he­ yecanlı gençlerin aralannda kim­ ler yoktu ki; Ertuğrul Muhsin,

Vasfl Rıza Zobu, İ. Galip (A r can), Ali Naci (Karacan), Beh zat Haki (Butak), Muvahhit Bey, Emin Beliğ, Halit Fahri Ozansoy, Raşit Rıza, Şadi Fik ret, Peyami Safa, Lütfı Ay, M ari Mineyan, E lif Naci, N i vart, Sara Mannik, Roza, Ef- ruz, Eliza Binemeciyan... Sı

nav kurulu ise Abdülhak Ha

mit, Müfit Ratip, Öm er Naci, Mınakyan Mardiros, Benliyan Efendi ve Osman N u ri’den olu

şuyordu. 1912 yılında oynadığı Hamlet’le adım duyuran Muhsin

Ertuğrul sınavı kazanarak An- toine’ın dikkatini çekti ve kurul

bu genci aynı zamanda yardımcı öğretmen olarak okula atadı.

Sınav bittikten sonra dersler tam başlamak üzereyken savaş çıktı ve Antoine ünlü Şark Eksp­ resi ile ülkesinin yolunu tutar­ ken, belediye de 4 Ağustos 1914 tarihli günlük gazetelere olağa­

nüstü durumdan ötürü Darül-be- dayi’nin açılışının ertelendiğini bildiren bir ilan veriyordu. And

re Antoine’ın yardımcılığını üst­

lenen Reşat Rıdvan, Darülbeda­ y i düşüncesinin unutulmaması için basında ve kamuoyunda yankılar uyandıracak bir açılış hazırlamaya girişti. Aynı yılın Kasım ayı içinde konuşmalar, ti- radlar, şiirler, müziklerle dolu bir açılış töreni gerçekleştirildi.

Darülbedayi, Cemil Paşa’dan sonra belediye başkanı olan İs­

met (Canpolat) Bey tarafından

hazırlatılan bir yönetmelikle yal­ nızca bir okul değil, aynı zaman­ da bir tiyatro topluluğu kim liği­ ne büründü.

V E PERD E...

Bu topluluğun ilk profesyonel çalışması olan ’’Çürük Temel” 19 Öcak 1916’da Reşad Rıdvan tara­ fından sahneye kondu. Fransız

yazar Emile F abre’ın ” La Ma- ison d’A rg ile” adlı oyunundan uyarlanan ve bir boşanma olayı çevresinde gelişen bu oyunda

Roza Felekyan, Kınar Hanım, Eliza Binemeciyan, Adrien Bi­

nemeciyan, Sara Mannik,

Muhsin Ertuğrul, Nurettin Şevkati ve Ahmet Muvahhit Bey rol alıyordu. İlk genel prova­

sı özel davetliler için yapılan oyunun davetiyesinde ise şunlar yazılıydı: ’’Darülbedayi’nin ilk

temsil edeceği ‘Ç ürük Te­ m elin umumi provası Kânûn-ı Sâni’nin 6. çarşamba günü ak şam saat dokuzbuçukta Tepe başı Kışlık Tiyatrosu’nda icra edileceğinden teşrifleri müte- menâdır efendim.” Bu ilk gece­

yi Şehzade Ziyaeddin Efendi dı­ şında, Savunma, Adalet ve Ba­ yındırlık bakanları da izledi. Oyun ertesi gün de Asker Ailele­ rine Yardım Cemiyeti yararına

(2)

sahnelendi. Daha sonraları Sara Mannik, ” A h o ilk gecenin he­ y e ca n la rın ı n asıl a n la ta yım ! Hepim iz de heyecandan t itr i­ yorduk. H epsinin en genci, hatta çocuk yaşta olan ı ben dim . ” diyerek anlatacaktı ilk temsili...

1916 ile 1926 yılları arasında geçen on yıl kurumun her an da­ ğılma tehlikesi içinde yaşadığı bunalımlı bir dönemi oluşturu­ yor. Parasal durum kötüydü, ye­ tişmiş oyuncu yoktu, yönetimde sen-ben kavgası başlamıştı, üste­ lik kurum tam hazırlanmadan bir tiyatro topluluğu olarak se­ yircinin karşısına çıkmıştı. Okulsuz tiyatronun bir işe yara­ mayacağına inanan Muhsin Er tuğrul ise 1920 başında Berlin’e

gitti. 1921 yılında İstanbul’a dön­ düğünde de Darülbedayi’ye yö­ netmen olarak atandı.

1926 yılının sonlarına doğru ise “ can çekişiyor” tanımına ma­ ruz kalan Darülbedayi, İstan­ bul’un sanat işlerine çok önem veren Muhittin Üstündağ’ın Be lediye Başkanı olmasıyla yeniden kendini toparlamaya başladı.

İLK TÜRK KADINI SAHNEDE

Yirmili yıllar tiyatro sahnesi­ ne adıyla sanıyla bir Türk kadı­ nını A fıfe ’yi taşıdı. Darülbedayi de ”İlk Türk kadınını sahnesine çıkarma” onurunu kazandı. M ustafa K em a l’in ’’H a ya tın ı sanata vakfeden bu çocukları sevelim ” dediği yıllar, yani 20’le- rin sonlarında Darülbedayi artık sadece yurtiçinde değil, Mısır ve Kıbrıs gibi ül­ kelerde de Türk Tiyatro- su’nun temsilcisidir...

1930 yılında yürürlüğe giren ’’Belediyeler Yasa­ sı” ile belediyeden öde­ nek alan bir tiyatro ko­ numuna sahip olan Da­ rülbedayi için 30’lu yıllar gelişme dönemini simge­ liyordu. ’’Şehir Tiyatrosu adını alması, ilk çocuk ti­ yatrosunun ortaya çık­ ması, kuruma bağlı bir ’’Tiyatro Meslek Okulu” nun kurulması, yerli oyunların oynanması için gösterilen çabalar, ilerideki yüların bir çok ünlü oyun yazarına şans tanınması...

Başlangıcında seyirci azlığı yüzünden haftada

bir oyun değiştirmek zorunda ka­ lan Şehir Tiyatrosu 40’lı yıllarda yüz temsillik rekorları kırıyor. Reşat N u ri’nin ’’Yaprak Dökü­ mü” yüzüncü oyunu aşan ilk yer­ li oyundu. 1947 yazında Vali ve Belediye Başkanı L ü tfi K ırd a r ’’Kral Oidipus” tragedyasını ken­ di açtığı Açıkhava Tiyatrosu’nun en ön sırasında gururla seyredi­ yor. 1 Aralık 1949 yılında yürür­ lüğe giren yeni yönetmeliğe göre tiyatro, dram, komedi ve çocuk olmak üzere üç bölüme ayrılıyor.

Avusturya asıllı sahne tasa­ rımcısı Max M einecke’nin başa getirilmesi ise Şehir Tiyatro- su’nda yeni bir dönem başlatıyor. Alman Dışavurumculuğu’nun temsilcisi M ein ecke repertuar­ daki yerli oyunları azaltıyor.

Ankara’daki Büyük Tiyat- ro’da balo vermek isteyen o dö­ nemin M illi Eğitim Bakanı ile ”Ben bu kutsal tapınağı içki çilerin mekânı yapmam” diye çatışan M uhsin E rtu ğru l şap kasını aldığı gibi makamını terk edip İstanbul’a döner ve daha önce kurduğu Küçük Sahne’nin başına geçer. Haldun T a n er’in ’’çürümüş bir tekne”ye benzetti ği ve o sıralar hükümetin Devlet Tiyatrosu’na gösterdiği ilginin yarısını bile esirgediği Şehir T i­ yatrosu’nun kurtarıcısı olacak­ tır. Ertuğrul 1959 yılında getiril­ diği Şehir Tiyatrosu başyönet- menlik görevini 1966 yılına ka­ dar sürdürdü. E rtu ğru l’un Böl ge Tiyatrolar Yasası’nın çıkarıl­ ması için büyük çaba harcaması, Kadıköy, Üsküdar, Fatih, Zeytin- burnu ile Rumelihisarı’ndaki yazlık tiyatroların açılması bu döneme rastlıyor.

TİYATRO SEN DELİYO R

Bu parlak dönemin ardından 1966 yılının Mart’ında Muhsin E rtu ğru l’un onu tiyatrodan uzaklaştırmak isteyen zihniyete yenik düşmesi tiyatroya bir çö­ zülme getiriyor. Muhsin Ertuğ ru l’un yakın arkadaşı olmasına rağmen sık sık çekiştiği, büyük oyuncu Vasfı Rıza Zobu’nun Şe­ hir Tiyatrolarının başına getiril­ mesinden sonra kuruma ’’Beledi­ ye Arpalığı” adı takılıyor. Zobu, 1973 yılının ilk aylarında ise se- yircisizlikten iyice salonları boşa­ lan tiyatrodan istifa etmek zorun­ da kalıyor.

Zobu’nun ardından o sırada 82 yaşında olan büyük usta Muh­ sin Ertuğrul bir kez daha Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönet- menliği’ne atandı. Ancak bu kez de ’’yerinden yönetim”i isteyen genç sanatçılarla karşı karşıya kalıyordu. 1976’da ise o dönemin Belediye Başkanı Ahm et İsvan tiyatroya el koyunca bir kez daha görevinden istifa etti.

1977 yılı İsvan K o til çekişme­ sini gündeme getirip de tiyatro içinde hizipler oluşmasına da yol açınca beş semt tiyatrosunun sa­ nat yönetmeni H am it A k ın lı, B ek la n A lga n , E rgin O rbey, Başar Sabuncu ve Burçin Ora loğlu istifa etti. Bu arada seçimi kazanan A ytek in K o til tiyatro­ nun başına H ayati A sıly a zıcı’yı atadı. Onun yönetmenliği de 1980 Eylül’üne kadar sürdü. 12 Eylül sonrası ortaya çıkan kökten de­ ğişiklikler elbette tiyatroya da yansıdı ve V asfı Rıza Zobu ye­ niden göreve geldi. O da ’’yerin­ den yönetimi” kaldırarak eski merkez denetimli sistemi getirdi.

TİYATRO REN KLEN İYO R

1984-85 sezonunda göreve ge­ len Gencay Gürün, döneminin belediye başkanları SHP’li N u ­ rettin Sözen ve ardından Refah Partili Recep T a y y ip Erdo ğan’la sürtüşmeler yaşadı. Gü rün’ün döneminde seyirci sayı­ sında büyük artış gözlendi. Şim di tiyatronun başında senelerini bu sanata adamış, yenilikçi ve araştırmacı bir aktör var: E rol Keskin... Bugün geniş bir reper­ tuarın sahnelenmesine olanak tanıyan Keskin, Şehir Tiyatrola rı’nın ’’dilemma” sı, yani ” iki lem”i üzerinde durarak tanımlı yor 2000’li yılların tiyatrosunu...

İKİ B A ŞLI G ER Ç E K

’’Ş eh ir T iy a tro su 80 y ıllık tradisyonal b ir kurum. Sana yi i N efise M ek teb i’nden son ra en esk i sanat kuruluşu. Çok keskin ku rallar olmasına rağm en e v r im s e lliğ e sahip çıkm ış, yen ilen m iş. Bu da M uhsin E rtu ğru l sayesinde olmuş. Ulusal ve uluslararası boyutta en ö n em li ve en de ğe rli eserleri tanıtma evrim ci b ir ilk e, hatta d e v rim c i b ile d en ebilir. B öyle b ir özü v a r­ d ır ama ku ru m sallaşm ış b ir ya p ıya da sahip olduğu için y ılla r geçtikçe devrim e yöne­ lik enerjisine rağmen kendini frene eden bir yapıya erişmiş. Zaman zaman böyle b ir ik ili­ ğin için e düşmüş. Bu onun kendi “ D ilem m a” sı (İk ilem ). P ratik açıdan daha iyi betim lersek; çağ değişiyor, atom fı ziğinde, tıpta, m ekanikte bile insan gereksinim lerin e cevap verm ek gü çleşiyo r. B e lir li kutsal k itapların önerdiği ve iç e rd iğ i g ö stergelere gö re ti ya tro yapm anın sonu geldi. Nasıl bir tiyatro? Dinamik bir tiy a tro . E vren selleşm en in a d ım la rın ı atm ak g e rek iy o r. Ulusal kültürümüzü de sefer ber edip, yabancı k ü ltü r de­ ğ e rleriyle k arşılaştırm alıyız.”

• Fatm a BATUKAN

İLK FİYATLARI

26 Aralık 1915 yılında alman bir yönetim kurulu kararına göre Darülbedayi temsillerinde yerlerin

fiyatı şu şekilde tespit edilmişti:

İlk d ö rt sıra k o ltu k la r 2 5 'e r k u ru ş D iğ e r k o ltu k la r 2 0 'ş e r k u ru ş S a n d a ly e le r 1 5 'e r k u ru ş D u h u liy e 5 k u ru ş L o c a la r (A .B .C .D .) 1 'e r lira D iğ e r lo c a la r 8 0 'e r k u ru ş U st k a t lo c a la r (A .B .C .D .) 8 0 'e r k u ru s D iğ e r lo calar 5 0 'ş e r k u ru ş 8 SHOW

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tanrının rahmetine kavuşmuştur 5 Ekim (Bugün) çarşamba günü Öğle namazını müteakip Şişli Ca­ miinden alınarak Sahrayıcedit aile kabristanın»

Bu gidişi gösteren çok sayı­ da bilimsel kanıtın yanı sıra böylesi geçiş hayvanlarının kanıt olarak önemleri daha da

Bir buçuk ay önce Kemal Sunal filmlerinin haklarım satın ahp piyasaya video kaset olarak sunduklarında bu kadar başardı bir satış grafiği ummadıklarım söylüyor

Bu çalışmada diyabet, enalapril, irisin ilişkisi irde- lenmiş olup, deney sonucu elde edilen beyin dokularının immünohistokimyasal olarak incelenmesi sonucu kont- rol

Bu incelemede, Türk kültürü açısından oldukça önemli bir isim olan meşhur arkeolog ve halkbilimci Hamit Zübeyr Koşay’ın, daha önce yayımlanmamış “Çılbır”,

Hünkâr suyu, dik yokuş olduğu için fa m ızı kadife palanlı merkeplerle çıkılırdı, fakat Çırçır düz ayaktı.. O zamanlar Çır- çır’ı Alyanak Hüsnü

I T i jEŞİKTAŞ’ın eski kalecilerinden, milli futbolcu Sabri Dino dün gece Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etti.. I .i T r J Milli kaleci Sabri Dino

Teşkilâtı Esasiyemizde ve bu­ gün hizmet başında, irfan muhitin­ de vc geniş halk içinde bulunan bü­ tün vatandaşların vicdanlarında yer leşmiş olan