• Sonuç bulunamadı

Ünlü yazarımızın 40 yıl önce cesedinin bulunduğu yerde:Sabahattin Ali Çatağı'nda

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ünlü yazarımızın 40 yıl önce cesedinin bulunduğu yerde:Sabahattin Ali Çatağı'nda"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ünlü yazarım ızın 40 y ıl önce cesedinin bulunduğu yerde

B *

Sabahattin Ali Çatağı’nda

3

O

5

'

V&lh

CESEDİ BURADA BULUNDU — Sazara köylülerinden Ali Karabudak, Sabahattin A li’nin cesedinin bulunduğu çatağa Sabahattin Ali Çatağı adını verdiklerini söylüyor. Gazetemizin KIrklareli muhabiri Nazif Karaçam’a ünlü yazarımızın cesedinin bulunduğu yeri gösteren Karabudak, “Ama buraya gömülüp gömülmediğini bilmiyorum” diyor.

Kırklareli’ne yaklaşık 15

kilometre uzaklıktaki

Sazara köyüne

vardığımızda köylüler

etrafımızı çeviriyor. Köyde

olayı bilmeyen yok.

Sabahattin A li’nin gizlerle

örtülü ölüm öyküsü yörede

yıllarca kulaktan kulağa

yayılmış.

YURDAGÜL ERKOCA

Sıcak bir temmuz günü b u ran ­ ca Dağları’nın Beylik Ormanla- rı’nda bir çatak arıyoruz. Çevre­ deki köylerde yaşayanların “Saba­

hattin Ali Çatağı” diye andığı

“öksüz” bir çatak. Yabanıllığını

son 30 yılda alabildiğine yitirmiş meşe ormanının içinde ilerlerken Sazara köylülerinden Ali Karabu­

dak bize 40 yıl önce Sabahattin Ali’nin cesedinin nasıl bulunduğu­ nu anlatıyor. Kulaklarımızda Sa­ bahattin Ali’nin “Benim meske­

nim dağlardır” dizeleri.. Acı kiraz­

ları, ufacık pınarları, “ormancı-

köylü” kıyımından kurtulamamış

meşelerin yerini alan çam korula­ rını, dağ kekiği ve dağ nanesi ko­ kuları ile çırçırböceklerinin çığlık­ ları arasından aşarak varıyoruz çatağa. “İşte burası” diyor Ali Ka­

rabudak, “Şu yukarıdaki çatak.. İsterseniz çıkalım.”

İlk kez dört ay önce gelmiştik Kırklareli’ne. “Sabahattin Ali ne­

reye gömüldü?” sorusuna yanıt

bulabilmek için. İlk araştırmala­ rımız sonunda ulaşabildiğimiz Sa­ bahattin Ali davasının zabıt kâti­ bi Cemal Tuncel’in “Sabahattin

Ali’nin cesedi öldürüldüğü yer

olan Sazara köyü yakınlarındaki Palamut Tepe mevkiinde gömül­ dü” yolundaki açıklamaları ikin­ ci gelişimizin nedeni oluyordu. Cesedin bulunmasından sonra ya­ pılan temsili keşife katılmış olan

Cemal Tuncel 2 haziranda yayım­

lanan haberimizde yer alan açık­ lamalarında şöyle diyordu:

“Ölüm hadisesinden sonra ara­ dan aylar geçiyor. Ali Ertekin’in

gömdüğü yerde gördük. Göğsün­ deki yün kazak, göğsü muhafaza etmiş. Saç vaziyeti var biraz kafa­ nın arka tarafında, toprakla temas ettiği için kalmış. ...Kafa kemiği­ nin baş tarafını aldık. Adli tıbba gönderildi. Kemikler orada kal­ dı... Ali Ertekin o keşifte Sabahat­ tin A li’yi nasıl öldürdüğünü be­ nim üzerimde anlattı...”

İşte bu açıklamalar bu kez bizi sözü edilen Sazaıa köyüne götü­ rüyordu. Şimdiki adı Çukurca olan, ama yöre halkının ısrarla es­ ki adını kullandığı, Kırklareli’ne yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki Sazara köyüne vardığımızda köy­ lüler etrafımızı çeviriyor. Kısa bir tanışm adan sonra Sabahattin Ali’nin gömüldüğü yeri aradığımı­ zı söylüyoruz. İlgi daha da artıyor. Köyde olayı bilmeyen yok. Saba­ hattin Ali’nin gizlerle örtülü söy- lenceleşmiş ölüm öyküsü yıllarca kulaktan kulağa yayılmış yörede. Köylülerden Ali Karabudak bizi olay yerine götürebileceğini, ama cesedin oraya gömülüp gömülme­

diğini bilmediğini söylüyor. Ve Pa­ lamut Tepe mevkiine doğru yola çıkıyoruz. Orman içinde açılmış dar bir patikadan üç kilometre ka­ dar arabayla ilerledikten sonra ge­ ri kalan altı kilometrelik yolu yü­ rüyerek alıyoruz.

Karabudak, cesedin nasıl bu­ lunduğunu anlatıyor:

“Bu kısım biraz daha açıktır. Biz burada koyun otlatırız. Üs- küp’ten Çoban Şükrü var. O bu­ rada sığır güdüyor. Sığırlar çevre­ de ufacık bir kan kokusu alsınlar, öğürürler. Buradan geçerken başr lıyorlar öğürmeye ve hareket etmi­ yorlar. Şükrü merak ediyor. Bir bakıyor bir ceset. Polise haber ve­ riyor. Ertesi gün polis filan geli­ yor... Savcı geliyor. Onların geldi­ ğinin bir sonraki gün de biz bu­ rada toplandık. Yine Üsküp’ten benim tanıdığım İsmail Sarıca var. Onun abisi filan hepsi gelmişler. Bize de gösterdiler. İşte burada oturmuş bir kitap okumaya dur­ muş Sabahattin Ali. Ali Ertekin de çataktan bir sopa kesmiş, in­

dirmiş kafasına. Sonra da şurdan aşağıya fırlatmış...”

Karabudak, bunları köylülerin

iki çatağın birleştiği yer olduğun­ dan “öksüz çatak” diye adlandır­ dıkları ve daha sonradan da “Sa­

bahattin Ali Çatağı” diye andık­

ları tepede anlatıyor. Tepenin he­ men aşağısından geçen Hediye Patikası’nın, kaçakçıların Bulga­ ristan’a girip çıktıkları yol oldu­ ğunu söylüyor Karabudak. Çata­ ğın tam karşısında Sivri Tepe ile Dolap Üstü diye adlandırdıkları bölge, ardında da Palamut Tepe bulunuyor. Karabudak “Burayı

anca şöyle tarif edersiniz” diye

ekliyor:

“ Palamut tepe alçağı, şayak do labının üstü, Sivri Tepe karşısı...”

Sabahattin Ali Çatağı’nı bul­ duktan sonra Sazara’ya 3 kilomet­ re uzaklıktaki Üsküp kazasına gi­ diyoruz... Olayın o günkü tanık­ larından İsmail Sarıca ile Şükrü

Görür’ü bulmaya. Yalnızca İsmail

Sarıca ile görüşebiliyoruz. Sarıca, Karabudak’ııı anlattıklarını doğ­ ruluyor. “ Evet” diyor: “ Ben,

abim, şimdi rahmetli oldu kendi­ si,-savcının geldiği gün oradaydık. Hatta cesedin üstünü, Üsküp’ün jandarma komutanı vardı, abime açtırdı. Üstünde bir yün atlet, bir de ayağında don vardı... Kimliği tespit edilemedi, ceset yine oldu­ ğu yere bırakıldı, zaten iki ikibu- çuk ay kalmış orda. Pek çok yeri çürümüş. Sonra aradan aylar geç­ ti. Katil Ali Ertekin’i yakalamış­ lar, geldiler burda keşif yaptılar. Sonra kemikleri toplayıp götürdü­ ler. Biz işin gerçeğini öğreneme­ dik. Ama bilen vardır herhalde.”

Sarıca sözlerini bitirmeden önce ekliyor:

“Bakın o çatağın içinden geçen suyun adı Dolapdere’dir. Biz o de­ reye Sabahattin Ali Deresi, çata­ ğa da Sabahattin Ali Çatağı de­ riz.”

Evet Sarıca’nın dediği gibi biz de işin gerçeğini öğrenememiştik. Gerçekten de bilenler var mutla­ ka. Altında öldürüldüğü meşenin ökse otlarıyla, bir zamanlar kâ­ hinlerin rüzgârdaki hışırtılarından yola çıkarak kehanette bulunduk­ ları meşe yaprakları dışında tanık­ ları olm alı S a b a h a ttin Ali olayının.

- ı

Kişisel A rşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

Bu arada bizlere, Türk toplumuna dönük bir sanat anlayışı içinde ça­ lışma olanağı sağlayan Aziz Ho- cam'a, tüm arkadaşlarıma, Cerrah­ paşa Tıp

Uluslararası Uzay İstasyonu mürettebatını taşıyan Soyuz uzay araçları genellikle Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü’nden fırlatılıyor. Avrupa Uzay Ajansı (ESA)

«H er kim, gürültü veya velvele ile mu- 'at hilâfı olarak çan ve alâtı saire çalarak vshut kanun ve nizam ahkâmına muhalif surette gürültü bir meslek

Bu bilimsel uçuşlar 2016’da fırlatılması planlanan ICESat-2 uydusu göreve başlayana kadar Antarktika’daki buzulların takip edilmesini sağlayan IceBridge görevinin bir

N â­ zım büyük bir şair olduğu için çok kı­ sa sürede bunu an­ ladı.. Otuzlu yılların ortalarına doğru o tarzı bırakıp geç­ miş edebiyatımız­ dan yararlanarak

Her yıl ABD’de yaklaşık 1 milyon insanın arılar tara- fından sokulduğu ve buna bağlı oluşan anaflaktik şok sonucunda her yıl 120’ye yakın ölüm vakası

Kapalı gözlerin arasından arasıra bir ışık seçer gibi oluyo­ rum; besbelli herkesin gözlerini kamaştıracak derecede parlak eserler, nurlarından benim mah­ rum