Y
*
Atatürk hasta, hasta
Mersine hareket etmişti
Bugün şehrimizde bava umıı mtyetle acık geçecek, hava bı çaklığında büyük bir değişik
tik olmayacaktır.
İsta sy o n a ç ık a r ç ık m a z 4 0 d a k ik a
s iire n a s k e r f bW
g e ç it re s m i y a p tırd ı.
B um ü d d e t z a rfın d a a y a k ta d u rm a k
k e n d is in i ç o k y o rm u ş tu _________________________ _____
( Bu yazıların
iktibas hakkı tamamenmahfuzdur.)
-37-Âtatürk ani olarak Mersin’e harekete karar verdikten son- ra istasyona gelirken, Ankara stadyomuna da uğramıştı- Bü
tün Ankara gençlik bayramını coşkun bir heyecan içinde kut luyordu: Stadyum ağzına ka dar doluydu- Atatürkü gören halk kendisini çılgınca alkışla
mağa, tezahürat yapmağa baş
lamıştı-O tarihte Yugoslav Harbıyş Nazırı da Ankaraya gelmiş bıp
11 TEMMUZ 1952
[Baş tarafı 1 incide]
lunuyordu- Kendisi stadyum
daki davetliler arasındaydı-
Atatürk, Harbîye Nazırını ka bul ederek bir müddet görüş müş, halk tarafından gene em salsiz tezahüratla teşyi edil mişti- Kendileri uzun müddet ten beri ilk defa olarak çok neşeli ve zinde görünüyorlar
dı- Ankara stadyomuna «19
Mayıs Stadyomu» ismi veril - mesi de o gün Atatürkten rica
¡edilmişti-19 Mayıs münasebetiyle fır ka tarafından, radyoda bir ge ce evvel konferans vermem tes bit edilmişti- O gece konferan sımı verirken Atatürk Salih’le birlikte radyodan dinlemişler Ve, Salih’in ifadesine göre, çok boşlanmışlar-.
«— Kılıç iyi konuşuyor!» Diye mütehassis olmuşlar- Mersine hareket sıralarında
İstasyondaki hususî salonda
Heyeti Vekile erkânı ile bera ber oturuyorlardı- Stadyom - dan oraya gelir gelmez emret mişler, beni çağırarak Salih’e Söylediklerini tekrar ettiler-
«— Aferin çocuk, akşam ba na iyi bir diskur dinlettin!»
Diyerek iltifatta bulunmuş lardı- Sıhhî vaziyetlerinde sa lâh
görünüyordu-Atatürkün hastalığı ve bu münasebetle istirahatte oldu ğu resmî bir tebliğle ilân edil mişti- Bu tebliğle Atatürkün hastalığından endişeye düşmüş olan halk birdenbire onu tek- ırar ayakta ve seyahat halinde görünce çılgın gibi tezahürat yapıyor, sevincine payan ol
unuyordu-* unuyordu-* unuyordu-*
t Mersin’e hareket edeceğimiz günden bir gün evvel Süreyya Bey telefonla, Atatürkün sıh hî vaziyeti hakkında bize bazı malûmat verdi ve bu meyan- da Atatürkün (700) gram kilo aldığını söyledi- Atatürkün bu mecalsiz ve solgun vaziyetleri arasında kilo alışı bana gayrı tabiî geldi- Fakat fazla mik tarda şeker ve nişastalı mad deler yedikleri için kendi ken dime «belki de bundan dolayı 700 gram almışlardır» diye dü ğündüm- Vaziyet öyle bir hal ¡almıştı ki artık herşeyden, her tezahürden iyi mânalar çıkarıp teselli olmaya çalışıyorduk-
Mersine giderken trende o- turuyorduk- Atatürk de bize haramı göstererek:
«— ' Şişmanladım- Pantalon- ¡larım bakın dar gelmeye baş ladı- Onun için bollandırmaya mecbur kaldım-»
Diyerek memnun gibi görü nüyorlardı- Halbuki ahvali u-
mumiyesine,, rengine, umumî zaaflarına bakılınca bu kilo almak, çok hoşa gidecek bir kilo almak, bir şişmanlamak değildi- Gayrı tabiiydi- Ve o esnada isminin telâffuz edil - meşinden korkulan, henüz a- çık olarak teşhis edilmeyen, e- dilmiş olsa da doktorlar tara fından açıklanmıyan korkunç hastalığın icabıydı-
Bundan dolayı da içimiz kan eğliyordu-
,
* *
*I
Atatürk, bu kadar halsiz veyorgun bir halde ve oldukça mühim bir hastalığın başlan gıcı esnasında mütehassıs pro fesörün mutlck bir istirahat
24 saatin 23 saatim yatıp u- zanmak tavsiyelerine rağmen böyle külfetli bir seyahate ka rar vermelerinin elbette _ bir mânası, bir icabı ve Atatürkün
bunda mutlaka bir maksadı
vardı-Bugünlerde, Atatürkün ideal olarak ele aldıkları ve bütün safahatım bu istirahat halinde dahi adım adım takip ettikleri Hatay işi Cenevrede iyi yürü müyordu- Yine bazı aksaklık lara uğruyordu- Fransızlar bir takım müşkülât çıkarıyor, Su riyeliler Fransızların bu duru mundan istifade ederek ve â-
deta Fransızlara dayanarak
bir takım tatsız hareketlerde ve isteklerde bulunuyorlardı- Seyahati icabettiren sebep ve maksadın bu olduğu anlaşılı
yordu-Fakat, Atatürk ne yapacak tı, ne yapmak istiyordu? Bu, kimse tarafından bilinemezdi- Ancak anlaşılan bir şey varsa, o da bu seyahatin, Hatay Tşiyle alâkadar olduğuydu- Neden sonra bu seyahatin Hatay me selesinin hüsnü suretle hallin de ve o sıralardaki aksaklıkla rın bertaraf edilişinde ne bü yük âmil olduğu
anlaşıldı-Atatürk, trenden Mersine
çıkar çıkmaz- Hemen istasyon
da bu halsiz halleriyle tam
kırk dakika süren askerî bir resmi geçit emrettiler ve yap- tırttılar- Bu resmi geçidi bü tün devamı müddetince ayak
ta takip buyurdular- Fakat
resmi geçidin sonlarına doğru halsizliğin, mecalsizliğin ken
disine ıstırap verdiği, zorla,
büyük bir kuvvet sarfederek ayakta durduğu görülüyordu- Bir aralık arkadaşım Salihle dayanamadık, hareketimizden dolayı belki hiddetlenecekleri ni de göze alarak yanlarına so kulduk- Usullacık, kimse duy madan ve hissetmeden bize da yanmalarım istedik- Bunu yap madılar- Yalnız resmi geçidin süratle bitmesi için bizzat dur dukları yerden:
«— Marş - marş!»
Kumandasını vererek geçi din bu suretle neticesini aldı
lar-Bu kırk dakika ayakta dur maları kâfi gelmiyormuş gibi resmi geçitten sonra ikamet - gâhlanna tahsis edilmiş olan vali konağım âdetleri veçhiyle şöyle bir gözden geçirdikten sonra şehrin medhalinde yeni yapılmış olan şimendifer ma kas tertibatını gezmek ve gör mek için alâkadarların yersiz ve lüzumsuz olarak yaptıkları ricayı da reddetmediler- O sı cak altında burasını da gidip gördüler- Bu suretle hiç istira
hat etmeden Mersine çıkar
çıkmaz hayli yorulmuşlardı-Vali konağına döndüğümüz zaman âdeta bitap bir haldey diler- Hemen istirahate çekil diler- O günün yansını ve ge ceyi bu suretle dinlenmek ve istirahat etmekle geçirdiler- Ertesi sabah Mersin’in 20 ki lometre uzağındaki asârı ati- kayı da gezmeleri, kendileri i- çin yeni bir yorgunluk olmuş tu- Akşamlan Mersin limanın da yaptıklan motörlü gezinti den rahatlık duyduklan görü
lüyordu-[Devamı var]
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi