• Sonuç bulunamadı

Safranbolu'daki alçılı vitrayların desen, teknik ve renk özellikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Safranbolu'daki alçılı vitrayların desen, teknik ve renk özellikleri"

Copied!
129
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

SAFRANBOLU’DAKİ ALÇILI VİTRAYLARIN DESEN, TEKNİK VE RENK ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sebahat KILIÇ

Ankara Nisan, 2011

(2)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

SAFRANBOLU’DAKİ ALÇILI VİTRAYLARIN DESEN, TEKNİK VE RENK ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sebahat KILIÇ

Danışman: Prof. Dr. Canan GENCE DELİDUMAN

Ankara Nisan, 2011

(3)

ii JÜRİ ONAY SAYFASI

Sebahat KILIÇ’ın “Safranbolu’daki Alçılı Vitrayların Desen, Teknik ve Renk Özellikleri” başlıklı tez önerisi ……….……. tarihinde, jürimiz tarafından ……….……….Geleneksel Türk El Sanatları Anabilim Dalında Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı imza

Başkan ……….

………

Üye (Tez Danışmanı……… ………...

(4)

iii ÖNSÖZ

Safranbolu’daki tarihi yapılarda yer alan alçı vitrayların belgelenerek kayıt altına alınması, onların gelecek nesillere aktarılması için yapılan çalışmaların önemli bir safhasını oluşturmaktadır. Safranbolu’da özellikle sivil mimaride de örneklerini gördüğümüz alçı vitrayların korunması, konservasyonlarının yapılması önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dünya kültür mirası listesinde yer alan ve mimari dokusu ile önemli bir kültürel değer arz eden Safranbolu evlerinin özelliklerinin araştırılması, bilinmeyen, saklı kalmış yönlerinin gün ışığına çıkarılması ve kayıt alınması büyük önem arz etmektedir. Bu mantık çerçevesinde yöredeki mimari eserlerde yer alan alçı vitraylar, çalışmanın konusunu oluşturmuştur. Safranbolu’daki tarihi yapılarda kullanılan alçı revzenlerin desen, renk ve kompozisyon özelliklerinin incelenip çizim ve fotoğraflarla kayıt altına alındığı bu çalışma birçok kişinin desteği ile gerçekleştirilmiştir.

Bu çalışmada bilgilerini, desteğini ve yardımlarını esirgemeyen danışman hocam Sayın Prof. Dr. Canan GENCE DELİDUMAN’a, Karabük Üniversitesi Öğretim Üyeleri Sayın Doç Dr. Hasan GÖKKAYA’ya, Yrd. Doç. Muhammet BİLGEN’e ve aileme teşekkürlerimi sunarım.

(5)

iv ÖZET

Safranbolu’daki Alçılı Vitrayların Desen, Teknik ve Renk Özellikleri

KILIÇ, Sebahat

Yüksek Lisans, Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi Bilim Dalı

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Canan GENCE DELİDUMAN

Nisan-2011, 99 sayfa

Alçı vitraylar (revzenler) gerek günümüzde gerek daha önceki dönemlerde yapılmış olan mimari eserlerde önemli bir süsleme ve aydınlatma unsuru olarak kullanılmıştır. Çeşitli desenler ve renkli camlar kullanılarak oluşturulan revzenler mekânların aydınlatılmasında farklı etkilerin oluşturulabilmesi için tercih edilmiştir. Genellikle Osmanlı döneminde dini mimaride uygulamaları görülen alçı vitraylar, alçı kayıtlar arasına renkli camların yerleştirilmesiyle meydana gelen süslü pencerelerdir. (müzeyyen pencere)

Alçı vitraylar çoğunlukla dini mimaride kullanılmış olmasının yanı sıra sivil mimaride de kullanılmıştır. Dünyaca ünlü olan ve dünya kültür mirası olarak kabul edilen Safranbolu’da sivil mimaride de alçı vitray pencere örneklerine rastlanmaktadır. Bu araştırma Safranbolu’daki tarihi yapılarda bulunan alçı vitrayların desen renk ve kompozisyon özelliklerini konu almaktadır.

Safranbolu sivil ve dini mimarisinde yer alan alçı vitray örneklerinin konu alındığı bu çalışmada fotoğraf ve çizimlerle birlikte desen, teknik ve renk analizleri yapılmıştır.

Yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda Safranbolu’da yer alan mimari yapılardaki alçı vitrayların geometrik, bitkisel ve yazılı bezeme çeşitlerinin, kırmızı, sarı, mavi, yeşil, şeffaf, pembe renkli camlar kullanılarak yapıldığı görülmüştür.

Gerek doğa gerek insan kaynaklı tahribatlarla günden güne yok olan alçı vitrayların korunması ve belgelenmesi zorunluluktur. Özellikle sivil mimarideki örneklerini gördüğümüz ve bu çalışmaya konu olan Safranbolu evlerindeki revzenlerin korunması son derece önem arz etmektedir.

(6)

v ABSTRACT

Design, Technical and Colour Characteristics of Gypsum Vitrails in Safranbolu KILIÇ, Sebahat

Gypsum vitrails have been used as an important subject of decoration and lighting in both today and previous periods of architectural buildings. Vitrails, composed of several designs and coloured glass, have been preferred to create different effects in lighting of indoor areas. Generally, vitrails which were mostly used in religious architechture implementations in the Ottoman period, are fancy windows that are produced by placing colured glass between each two gypsum frames.

In addition to being mostly used in religious architecture, vitrails have been used in civil architecture. There are some civil architecture gypsum vitrail samples in Safranbolu where is famous for its world cultural heritage. The subject of this research covers design, technical and colour characteristics of gypsum vitrails in historic buildings in Safranbolu.

This research, based on vitrail samples in civil and religious architecture of Safranbolu, are researched and besides photographs and drawings, design, technical and colur analyzes of determined vitrails are carried out.

As a result of researches and examinations, it is obtained that geometric, herbal and written ornament kinds of gypsum vitrails in architecture buildings in Safranbolu, have been produced by using red, yellow, blue, green, transparent and pink colured glass.

It is necessary to conserve and documentate the vitrails being destroyed by both nature and human sources day by day. Especially, it is very important to conserve the historical Safranbolu houses’ vitrails that include civil architecture samples and also are the base of this research.

(7)

vi İÇİNDEKİLER Sayfa no JÜRİ ONAY SAYFASI ... ii ÖNSÖZ ... iii ÖZET ... iv ABSTRACT ... v İÇİNDEKİLER ... vi FOTOĞRAFLAR LİSTESİ ... ix ŞEKİLLER LİSTESİ ... xi

TABLOLAR LİSTESİ ... xii

KISALTMALAR LİSTESİ ... xiii

BÖLÜM I 1. GİRİŞ. ... 1 1.1. Problem ... 2 1.2. Amaç ... 2 1.3. Önem ... 2 1.4.Varsayımlar ... 3 1.5.Sınırlılıklar ... 3 1.6.Tanımlar ... 3 BÖLÜM II

2.

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR... 6

(8)

vii BÖLÜM III 3. YÖNTEM... 8 3.1. Araştırmanın Modeli ... 8 3.2. Evren Ve Örneklem ... 8 3.3. Verilerin Toplanması ... 8 3.4. Verilerin Analizi ... 9 BÖLÜM IV 4. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 10

4.1. Safranbolu İlçesinin Coğrafi Konumu ve Tarihçesi ... 10

4.1.1. Coğrafi Konumu ... 10

4.1.2. Tarihçesi... 12

4.2.Safranbolu Evleri ve Tepe Pencereleri ... 14

4.2.1.Safranbolu Evleri ... 14

4.2.2.Tepe Pencereleri ... 21

4.3.Vitrayın Tanımı, Tarihçesi ve Vitray Çeşitleri ... 22

4.3.1. Vitrayın Tanımı ve Tarihçesi ... 22

4.3.2. Vitrayın Çeşitleri... 27

4.3.2.1.Kurşunlu Vitray ... 27

4.3.2.2.Tiffany Vitray (Bakır FolyoVitray) ... 28

4.3.2.3.Mozaik Yapıştırma Vitray ... 29

4.3.2.4. Beton Vitray ... 30

4.3.2.5. Boyama Vitray ... 30

4.3.2.6. Füzyon Vitray ... 33

4.3.2.7. Cam Üstü Teknikler ... 34

4.3.2.7.1. Matlaştırma(Kumlama) Tekniği ... 34

4.3.2.7.2. Derin Oyma Tekniği ... 35

4.3.2.7.3. Koparma Tekniği ... 36

4.3.2.7.4. Asitleme Tekniği ... 37

4.3.2.8.Alçı Vitray (Revzen) Tekniği ... 38

4.3.2.8.1.Alçı Vitrayın Tanımı ve Tarihçesi ... 38

(9)

viii BÖLÜM V

5. BULGULAR VE YORUMLAR ... 55

5.1.Safranbolu’da Alçılı Vitrayların Yer Aldığı Tarihi Yapılar ... 55

5.1.1. Emir Hoca Zade Ahmet Bey Evi (Nezihe Aycan) ... 55

5.1.2. Hacı Kadıların Evi (Şekerci Osman Evi) ... 60

5.1.3. Mektepçiler Evi (Safranbolu Medresesi) ... 64

5.1.4. Asmazlar Bağ Evi ... 69

5.1.5. Hacı Kavas Evi(Yörük Köyü) ... 73

5.1.6. Saraçlar Evi ... 76

5.1.7.İzzet Mehmet Paşa Camii ... 81

5.2. ARAŞTIRMA SONUÇLARINDAN ELDE EDİLEN BULGULAR ... 107

5.2.1.TABLO NO 1: Teknik Döküm Tablosu ... 107

5.2.2.TABLO NO 2: Motif Döküm Tablosu ... 108

5.2.3.TABLO NO 3: Boyut Döküm Tablosu... 109

5.2.4.TABLO NO 4: Renk Döküm Tablosu ... 110

BÖLÜM VI 6. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 111

6.1.Sonuç... 111

6.2.Öneriler ... 112

(10)

ix FOTOĞRAFLAR LİSTESİ

Sayfa

Fotoğraf-1: Safran Çiçeği ... 11

Fotoğraf-2: Safranbolu’dan Genel Görünüş ... 12

Fotoğraf-3: Gökçüoğlu Konağı ... 15

Fotoğraf-4: Emirhoca Zade Ahmet Bey Evi Başodası ... 18

Fotoğraf-5: Sebahat Kılıç, Kurşunlu Vitray, 2010, S.M.Y.O. Atölyesi ... 27

Fotoğraf-6: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Bakır Folyo Vitray, 2001, (Mersin Belediye Binası) ... 28

Fotoğraf-7: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Cam Mozaik Vitray, 2003, (Galeria İstanbul) .. 29

Fotoğraf-8: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Boyama Vitray, 2002, (İstanbul) ... 32

Fotoğraf-9: İzzettin Baki, Füzyon Vitray, 2004, (İzzettin Baki Atölyesi) ... 33

Fotoğraf-10: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Kumlama Tekniği, 2001, (İstanbul) ... 34

Fotoğraf-11: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Derin Oyma Tekniği, 2004, (İstanbul) ... 35

Fotoğraf-12: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Koparma Tekniği, 2004, (İstanbul) ... 36

Fotoğraf-13: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Asitleme Tekniği, 2005, (İstanbul) ... 37

Fotoğraf-14: Yücel KELEŞ, Alçı Vitray Tekniği, 2010, (İstanbul) ... 39

Fotoğraf-15: Kalıbın Yerleştirilmesi ... 42

Fotoğraf-16: Kalıbın Sertleştirilmesi ... 43

Fotoğraf-17: Alçıdan Kalıp Çıkmasını Kolaylaştırma ... 44

Fotoğraf-18: Alçının Hazırlanması ... 45

Fotoğraf-19: Pervaz Boşluklarına Metal Yerleştirilmesi ... 46

Fotoğraf-20: Alçının Dökümü ... 47

Fotoğraf-21: Alçı Fazlalıklarının Alınması ... 48

Fotoğraf-22: Kalıptan Alçı Çıkarma İşlemi ... 49

Fotoğraf-23: Alçının Kurutulması ... 50

Fotoğraf-24: Alçı Alanlarının Matkapla Delinmesi ... 51

Fotoğraf-25: Camların Yerleştirilmesi ... 52

Fotoğraf-26: Camların Açıyla Sabitlenmesi ... 53

Fotoğraf-27: Alçı Vitrayın Tamamlanmış Hali ... 54

Fotoğraf-28: Emir Hoca Zade Ahmet Bey Evi ... 56

Fotoğraf-29: Emir Hoca Zade Ahmet Bey Evi Baş Oda ... 56

Fotoğraf-30: Emir Hoca Zade Ahmet Bey Evi Alçı Vitray Detayı ... 57

(11)

x

Fotoğraf-32: Hacı Kadıların Evi (Şekerci Osman Evi) ... 60

Fotoğraf-33: Hacı Kadıların Evi (Şekerci Osman Evi) Baş Oda... 61

Fotoğraf-34: Hacı Kadıların Evi (Şekerci Osman Evi) Alçı Vitray ... 61

Fotoğraf-35: Mektepçiler Evi (Safranbolu Medresesi) ... 64

Fotoğraf-36: Mektepçiler Evi (Safranbolu Medresesi) Baş Oda ... 65

Fotoğraf-37: Mektepçiler Evi (Safranbolu Medresesi) Alçı Vitray ... 66

Fotoğraf-38: Asmazlar Bağ Evi ... 69

Fotoğraf-39: Asmazlar Bağ Evi Baş Oda. ... 70

Fotoğraf-40: Asmazlar Bağ Evi Alçı Vitray... 70

Fotoğraf-41: Hacı Kavas Evi (Yörük Köyü) Alçı Vitray ... 73

Fotoğraf-42: Saraçlar Evi (Restorasyon Öncesi) ... 76

Fotoğraf-43: Saraçlar Evi (Restorasyon Sonrası) ... 77

Fotoğraf-44: Saraçlar Evi (Yangın Tahribatı Sonrası) ... 77

Fotoğraf-45: Saraçlar Evi Yangın Tahribatı Sonrası Alçı Vitrayların Görünümü ... 78

Fotoğraf-46: Saraçlar Evi Yangın Tahribatı Öncesi Alçı Vitrayların İçerden Görünümü ... 78

Fotoğraf-47: İzzet Mehmet Paşa Camii ... 81

Fotoğraf-48: İzzet Mehmet Paşa Camii, Güney Cephesi, Alçı Vitrayların Görünümü ... 85

Fotoğraf-49: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Sağ Alttan 1.Sıradaki Alçı Vitray ... 86

Fotoğraf-50: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Üst Orta Sıradaki Alçı Vitray .. 89

Fotoğraf-51:İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Üst Sol Sıradaki Alçı Vitray .... 92

Fotoğraf-52: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Alttan 4. Sıradaki Alçı Vitray . 95 Fotoğraf-53: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Üstten Sağ Sıradaki Alçı Vitray ... 98

Fotoğraf-54: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Alt, Sağdan, 2. Sıradaki Alçı Vitray. ... 101 Fotoğraf-55 İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Alt Orta Sıradaki Alçı Vitray . 104

(12)

xi ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa

Şekil-1: Safranbolu Evinin Genel Kesiti ... 21

Şekil-2: Emir Hoca Zade Ahmet Bey Evi Alçı Vitray ... 58

Şekil-3: Hacı Kadıların Evi (Şekerci Osman Evi) Alçı Vitray... 62

Şekil-4: Mektepçiler Evi (Safranbolu Medresesi) Alçı Vitray ... 67

Şekil-5: Asmazlar Bağ Evi Alçı Vitray ... 71

Şekil-6: Hacı Kavas Evi (Yörük Köyü) Alçı Vitray ... 74

Şekil-7: Saraçlar Evi Alçı Vitray Pencere Çizimi ... 79

Şekil-8: İzzet Mehmet Paşa Camii Vaziyet Planı (VGM Arşivinden) ... 82

Şekil-9: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Sağdan Alt 1.Sıradaki Alçı Vitray Pencere Çizimi ... 87

Şekil-10: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Üst Orta Sıradaki Alçı Vitray Pencere Çizimi ... 90

Şekil-11: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Üst Sol Sıradaki Alçı Vitray Pencere Çizimi ... 93

Şekil-12: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Alt 4. Sıradaki Alçı Vitray Pencere Çizimi ... 96

Şekil-13: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Üst Sağ Sıradaki Alçı Vitray Pencere Çizimi. ... 99

Şekil-14: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Alt, Sağdan, 2. Sıradaki Alçı Vitray Pencere Çizimi. ... 102

Şekil-15: İzzet Mehmet Paşa Camii Güney Cephesi Alt Orta Sıradaki Alçı Vitray Pencere Çizimi ... 105

(13)

xii TABLOLAR LİSTESİ

TABLO NO 1: Teknik Döküm Tablosu ... 107

TABLO NO 2: Motif Döküm Tablosu ... 108

TABLO NO 3: Boyut Döküm Tablosu ... 109

(14)

xiii KISALTMALAR LİSTESİ

a.g.e. : Adı geçen eser. b.y.y. : basım yeri yok.

MGEP :Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi.

No : numara.

s. : Sayfa.

S.M.Y.O : Safranbolu Meslek Yüksek Okulu. T.C. : Türkiye Cumhuriyeti.

TTOK : Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu. t.y. : tarih yok.

UNESCO

:

United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization. VGM : Vakıflar Genel Müdürlüğü.

YÖK : Yüksek Öğretim Kurumu.

(15)

1 BÖLÜM I

1.GİRİŞ

Safranbolu; evleri, kültürel değerlerine bağlı dokusu ve olağanüstü doğası ile uyum oluşturan nadide kentlerimizden biridir. Safranbolu; toplumun yaşama biçimini, inceliklerini, sanatsal yönlerini yansıtan ev tasarımlarıyla, coğrafi ve doğal koşullara uyumlu mimarisiyle tarihi müze kent olma özelliğine sahiptir.

Safranbolu; tarihi topografyası, doğal dokusuyla konut mimarisinin çarpık yapılaşmasının aksine, geleneksel yapı tarzını özümsemiş aile yapısıyla biçimlenmiş, ince estetikli, görkemli bir mimarlık bilgisini el sanatlarıyla yoğurarak kurulmuştur. Devrin ekonomik kaynakları, kalabalık aile yapısından doğan, yaşama biçimi, sanata dönüşen teknolojisi, bu evleri biçimlendirmiştir. Kent ve mahalle dokusu mimarisi evin bölümlerine kadar ince bir saygınlık gösteren nitelik taşımaktadır.

Araştırmada bütün evler incelenemediğinden ve sivil mimari yapılar hemen hemen birbirine benzerlik gösterdiğinden burada özelliğini yitirmeyen seçkin örneklere değinilmiştir. Tarihi, mimari ve yöresel özellik taşıyan ve tepe pencereleri olan evler incelenmiştir.

Safranbolu özellikle Anadolu’nun 18. ve 19.yy.lardaki gerçek yaşamını gözle görülür, elle tutulur halde günümüze taşıyabilen, mimari müze kent konumundaki ender tarihi değerlerimizden biridir. Kentin estetik güzelliğini oluşturan ahşap bezemeli evleri, geçmişi geleceğe aktaran tanıklardır. Bu değerli yapılarımızın, kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için korunması ve belgelenmesi gerekmektedir. Bir çok yönden incelenen evler tepe pencereleri açısından detaylı bir şekilde incelenmemiştir

Bu nedenle tepe pencereleri ile ilgili ayrıntılı bir çalışmanın yapılması, bilimsel verilerin ortaya konulması açısından Safranbolu evlerindeki tepe pencereleri araştırma konusu olarak ele alınmıştır.

(16)

2 1.1.Problem

Safranbolu’da örneklem olarak seçilen ahşap evlerdeki yıkılmak üzere olan tepe pencereleri (revzenler) çizim ve ölçümlerinin alınıp fotoğraflanarak belgelenmesi daha sonra yapılacak araştırmalara kaynak teşkil edecek biçimde sunulabilmesi problem olarak ele alınmıştır.

Problem cümlesi Safranbolu evlerindeki tepe pencerelerinin (revzenler), desen, teknik ve renk özelliklerinin incelenmesidir.

1.2. Amaç

Araştırmanın amacı; daha önce belgelenmemiş olan ve zaman içinde bozularak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan tarihi Safranbolu evlerindeki revzenleri tespit etmek, kullanılan teknikleri belirlemek, çizim ve fotoğraflarla belgeleyerek ortaya koymaktır.

Yörenin tarihini, kültürünü, coğrafyasını, sosyal yapısını yansıtan bu evler canlı birer müze görünümündedir. Bu sanatla iç içe yaşayan kültürü korumak gelecek nesillere aktarmak halkı bilinçlendirmek ve eğitimcilere, araştırmacılara kaynak oluşturmak amaçlar arasında yer almaktadır. Sahip olduğu mirasın zenginliğin yanında bu mirası çevresel dokusu içinde korumaktaki başarısı ile Safranbolu, 1994 yılı sonunda UNESCO tarafından ‘Dünya Miras Listesine’ dâhil edilmiş ve bir dünya kenti haline gelmiştir. Bize verilen bu değeri çok iyi bir şekilde koruyup gelecek nesillere aktarmak da amaçlanmaktadır.

1.3. Önem

Geleneksel El Sanatlarımızdan önemli bir bölümü oluşturan revzenler Anadolu da yüzyıllardır yapıla gelen çok çeşitli örnekleriyle karşımıza çıkmaktadır. Ne var ki revzenler doğa şartlarının yanı sıra yeterli kaynak ayrılmaması, bakım yetersizliği, hatalı onarım, gibi insanlardan kaynaklanan nedenlerle de gitgide yok olmaktadır. Günümüzde

(17)

3 Safranbolu’da tepe pencereleri (revzenler) hakkında daha önce herhangi kapsamlı bir araştırmanın yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu araştırma Safranbolu’daki belirli sayıdaki konakta bulunan revzenlerin belgelenmesi ve daha sonraki araştırmalara kaynaklık edebilmesi açısından önem taşımaktadır.

1.4.Varsayımlar

Araştırmada ulaşılabilen örnekler Safranbolu evlerindeki revzen kültürünü yansıtır nitelikte olduğu varsayılmıştır.

Araştırmada yararlanılan yazılı kaynaklardaki bilgilerin doğru olduğu varsayılmıştır.

1.5.Sınırlılıklar

Araştırma, tarihi Safranbolu’daki 6 ev ve 1 camide bulunan revzenler ile sınırlandırılmıştır.

1.6.Tanımlar

Alçı Vitray (Revzen):Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait alçı şebekeler içerisine renkli camların yerleştirilmesiyle oluşan ve binalara uygulanan nakışlı pencereler.1

Bezeme: Süsleme, dekor etme.2

1 Canan GENCE DELİDUMAN, Vitray Teknikleri, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2001, Ankara,

s. 30-37

2 Metin SÖZEN ve Uğur TANYELİ, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1999, Remzi Kitabevi,

(18)

4 Bordür: Kapı ve pencere gibi mimari kısımların etrafını kuşatan çerçeve bölümünde, süslü veya süssüz çıkıntılı, dar ya da uzun parçaya denir.3

Cam: Isıtıldıkça akıcılık kazanan, soğudukça da setleşen ve kırılabilen malzemedir.4

Camgeran: Topkapı Sarayında Ehl-i Hiref örgütünün içinde 45 civarında cam yapımı ustalarına verilen ad.5

Dışlık:Alçı vitray pencerelerin dış etkenlerden korunması için beton, ahşap, cam gibi malzemelerden yapılmış pencere korumalıkları.6

Ehl-i Hiref: Hiref, hirfet kelimesinin çoğulu olup,”sanatlar, meslekler anlamına gelir.Sanat erbabının toplu olarak isimlerinden ve ücretlerinden bahseden kayıtlarda rastlanan ehl-i hiref deyimi de sanat ehli, sanatkar anlamındadır.7

Eskiz: Bir reme, çalışmaya başlamadan önce yapılacakları tasarlamak, taslak, ön çalışma.8

Gliste: Safranbolu evinin girişindeki hayat denilen kısımda ışık almayı sağlayan ve aynı zamanda odunların dizilerek hava akımıyla kurutulmasını sağlayan ahşap kafes.

Hayat: Sokak kapısının açıldığı toprak kaplı alan.9

Kurşun Camı: 1676’da İngiltere’de Georcge Ravencroft tarafından bulunana; ağırlığı, dayanıklılığı ve parlaklığıyla seçilen, kurşun oksit içeren camdır.

3 Mine Esiner ÖZEN, Yazma Kitap Sanatları Sözlüğü, İstanbul, 1985, Prof. Dr. Nazım Terzioğlu Basım

Atölyesi, s. 71

4

Önder KÜÇÜKERMAN, Cam Sanatı, Ankara, 1985, Türkiye İş Bankası Yayınları, s.21

5 Canan GENCE DELİDUMAN, Osmanlı’dan Günümüze Alçı Vitray Sanatı, Kültür Sanat Dergisi, Türkiye

iş bankası Kültür Sanat Yayınları, Mart 1997, s: 13

6

Reha GÜNAY, Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri, Yapı Endüstrisi Merkezi Yayınları, 1999, İstanbul, s. 271

7 Mine Esiner ÖZEN, a.g.e., s.2

8 Canan Gence DELİDUMAN,2001, a.g.e., s.57 9

(19)

5 Montaj: Değişik kaynaklardan alınana öğeleri bir bütün oluşturmak için uygun tekniklerle bir araya getirme. Kurgu.

Mozaik: Küçük boyutlu renkli parçaların bir düzlem üzerinde birbirine bitişik olarak yerleştirilmesiyle oluşan bezeli yüzey. 10

Muşabak: Kafes müşebbek Ahşap çıtaların kafes şeklinde örülmesi.11

Opal Cam: Opalin olarak ta bilinir,1910-1990 arasında Fransa’da üretilen beyaz yada renkli yarı saydam cam.12

Revzen:Revzen-i Menkuş,Nakışlı süslü pencere13

Taşlama: Cam malzemenin kenarlarındaki pürüzlerin giderilmesi için döner çarkla yapılan aşındırma işlemidir.14

Tepe Penceresi: Genellikle konaklarda normal pencerelerin üzerine ekstre yapılan gece ve gündüz sabit aydınlatmayı sağlayan alçı vitray tekniğiyle yapılmış sabit pencere.15

Sercamger: Camgeranın başında bulunan kişi.16

Tiffany: Art Noveau akımının ünlü Amerika’lı temsilcilerinden L.C.Tiffany’nin Newyork’taki atölyesinde,20.yy ın ilk iki yılı içinde üretilmiş her türlü cam eşyaya verilen ad.17

Vitray: Renkli camların belli bir komposizyon düzeni içinde bir araya getirilmesi ile yaratılan sanat tekniğidir. Kısaca cam süsleme sanatıdır.18

10

Canan Gence DELİDUMAN,2001, a.g.e., s 57

11

Reha GÜNAY, a.g.e., s. 359

12 Canan Gence DELİDUMAN,2001, a.g.e., s 57

13 Rauf TUNCER, Vitray Stained Glass, Sır Yayıncılık, 2001, Bursa, s. 53 14

Rauf TUNCER, a.g.e., s. 27

15 Reha GÜNAY, a.g.e., s. 105

16 Canan Gence DELİDUMAN,1997, a.g.e., s. 2 17 Canan Gence DELİDUMAN,2001, a.g.e., s 57 18

(20)

6 BÖLÜM II

2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Aslan GÜLŞEN, ”Cam sanatının eğitim kurumlarındaki yeri” Türkiye’de cam eğitimi veren kurumların Türkiye’deki ve dünyadaki cam eğitimine katkısı ve bu kurumlardaki cam sanatının yerinin ne olduğuna dair bilgilendirmenin bulunduğu bu araştırmada, ders programı ve ders içerikleriyle eğitim kurumlarının araştırma esnasındaki çekilen fotoğraflarla tanıtılması da sağlanmaya çalışılmıştır. Araştırmada eğitim kurumlarının tanıtılması sağlanırken günümüze kadar yapılan cam resmi uygulamaları hakkında fotoğraflar yardımıyla bilgi verilmesine özen gösterilmiştir.

Deliduman CANAN,”Alçılı vitray teknikleri” Bu çalışma özellikle alçılı vitray tekniğinin tanımı, aşamaları, özellikleri resimlerle detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Ayrıca alçı vitrayın Türk süsleme sanatındaki yeri ve önemi vurgulanmıştır. Osmanlı’da cami, saray, köşk gibi mekânlardaki kullanımının özel bir yeri olduğu belirtilmiştir.

Kızıltan ULUKAVAK, ‘‘Bir Safranbolu’nun penceresinden Safranbolu’’ adlı kitabında Safranbolu evlerini yaşam biçimiyle bağdaştırarak incelemiş ve Safranbolu evlerinin yapım özelliklerini anlatmıştır.

Megep (2008)”Seramik ve cam teknolojisi” Bu çalışma alçı vitray sanatını öğrenmek isteyenlere ve bu alanda çalışacak kişilere yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Modül oluşturulurken alçı vitray tekniğinde kullanılan malzemeler ile uygulanan teknik ve yöntemler uygulama aşamalarının anlatılmasının daha yararlı olacağı kanaatiyle hazırlanmıştır. Eğitim ve öğrenme faaliyetleri başlığı altında alçı vitrayın tüm yapım aşamaları uygulamalı resimlerle gösterilmiştir.

Reha GÜNAY, ‘‘Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri’’ adlı kitabında, Türk evinin genel yapısını oluşumundaki etkenleri açıklamış ve Safranbolu’nun tarihini, coğrafyasını, sosyal ve ekonomik yapısını inceleyerek Safranbolu evlerinin yapılanmasını

(21)

7 bu kitabında ele almıştır. Evleri mekânsal açıdan inceleyerek sosyal yaşam biçimiyle ele almıştır. Safranbolu evlerinde ahşap süslemelerin görüldüğü alanları da değerlendirmiş fakat daha çok mimari açıdan bilgiler vermiştir.

Tuncer RAUF, ”Vitray” Bu kitap vitray sanatını yeniden öğrenmek isteyenlere ve vitray dersi verecek kişilere kaynak olacak niteliktedir. Camın yapısı, kullanılan malzemeler, uygulanan teknikler geniş bir şekilde anlatılmıştır. Özellikle kurşunlu, tiffany ve alçılı vitray konularına genişçe yer verilmiştir.

Tunçözgür ÜNSAL, “Dünü ve bugünü ile Safranbolu” Bu çalışmada Safranbolu’nun tarihi, iklimi, coğrafyası, idari yapısı, sosyal yapısı, yerleşim alanları eğitimi, folklorik değerleri gibi birçok alanda bilgiler sunulmuştur. Özellikle üzerinde araştırma yapılacak olan İzzet Mehmet Paşa Cami başta olmak üzere tarihi camiler ve tarihi Safranbolu evleri de arşiv belgelerine dayanarak ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur.

Yavuz İNCE, “Safranbolu Kent Dokusunun Korunması” adlı makalesinde Safranbolu evlerinin kent dokusundaki yerinden öneminden bahsetmiş olup evlerin korunmasının gerekliliği üzerine bilgiler vermiştir.

Yapılan literatür taraması sonucunda Safranbolu evlerindeki kalem işlerinin, el sanatları açısından ele alındığı ahşap yapı kültürünün mekansal ve mimari açıdan incelendiği fakat alçı vitraylar açısından değerlendirilmediği kanaatine varılmıştır.

(22)

8 BÖLÜM III

3. YÖNTEM

3.1. Araştırmanın Modeli

Araştırmanın modeli, alan araştırmasına dayalı betimleme çalışmasıdır. Örneklem olarak ele alınan Safranbolu’daki sivil ve dini mimarideki revzenleri belgelemek üzere, yapım tekniği, kompozisyon ve renk özellikleri sınıflandırılarak genel değerlendirilmeleri yapılmıştır.

3.2. Evren Ve Örneklem

Bu araştırmanın evrenini Safranbolu’da bulunan sivil ve dini mimarideki revzen örnekleri, örneklemini ise Safranbolu’da ki 1 cami ve 6 tarihi konakta yer alan revzenler oluşturmaktadır.

3.3. Verilerin Toplanması

Milli Kütüphane, Gazi Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Safranbolu Meslek Yüksekokulu Kütüphanesi, YÖK Bilgi İşlem Merkezinde literatür taraması yapılmıştır. Araştırma ile ilgili zengin örneklerin bulunduğu evlerde mülk sahiplerinin bilgilerinden faydalanılmıştır. Turizm danışma Müdürlüğü’nün arşivindeki ilgili kaynaklar alınmıştır. Tarama sonucunda konu ile ilgili bilgi içeren basılı kaynaklar, kitaplar, dergiler, tezler ve makalelere ulaşılmıştır.

Araştırmaya konu olan revzenlerin fotoğrafları çekilmiş, alınan fotoğraflardaki detaylardan çizimlerde faydalanılmıştır. Elde edilen incelemeler, ölçüler ve görsel dokümanlar kullanılarak motif, kompozisyon, teknik ve üslup yönünden incelenmiştir.

(23)

9 3.4. Verilerin Analizi

Bu bölümde revzenlerin (tepe pencereleri) Safranbolu’daki kullanım alanları, teknikleri, desen ve renk özelliklerine yer verilmiştir. İncelenen her yapı önce genel özellikleri ve tanıtıcı bilgilerle değerlendirip, yapı içinde yer alan her örnek detaylıca fotoğraflanmış, çizimleri yapılmıştır. Revzenlerin yapım teknikleri, renk özellikleri ve desen özellikleri kendi içinde analiz edilerek değerlendirilmiştir

(24)

10 BÖLÜM IV

4. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

4.1.Safranbolu İlçesinin Coğrafi Konumu ve Tarihçesi 4.1.1. Coğrafi Konumu

Safranbolu, Batı Karadeniz Bölgesinde denizden 65 km içerde bulunan bir ilçedir. Koordinatları 41º-16´ kuzey enlemi, 32º-41´ doğu boylamıdır. Karabük iline bağlı bulunan Safranbolu il merkezinden yalnızca 8 km uzaklıktadır. İlçe, Bartın ve Kastamonu illeri ile çevrilmiştir.

İlçeye karayolu ile üç ayrı yönden ulaşmak mümkündür. Ankara-İstanbul karayolunun Gerede kesiminden ayrılarak Karabük’e gelen 82 km lik yol buradan devam ederek 8 km. sonra Safranbolu’ya varır. İlçenin kuzey yönünde Bartın ili ile ve doğu yönünde Kastamonu ili ile bağlantısı vardır. Bunun dışında demiryolun ile Karabük iline ulaşım mevcuttur. Hava yolu bağlantısı ise henüz mevcut değildir.

Coğrafi bakımdan ilçe engebeli bir bölgede yerleşmiştir. İlçenin en alçak noktası 300 metre, en yüksek noktası ise 1750 metre ,şehir merkezinin en alçak noktası 400 metre, en yüksek noktası ise 600 metre civarındadır.İlçenin yüzölçümü 1013 km² dir ve bunun büyük bir bölümü ormandır.

İlçeden geçen belli başlı akarsular; Araç Çayı, Soğanlı Çayı ve Ovacuma deresidir. Bunların dışında çoğu büyük kanyonlar oluşturan ancak su miktarı fazla olmayan çok sayıda derecikler bulunmaktadır.

İlçenin jeolojik yönden oluşumu ilginç özellikler arz eder. Derin ve uzun kanyonların yanında büyük mağaralar, dağ yamaçlarındaki mağara ağızlarından çıkan büyük çaplı sular bulunmaktadır.

Şehir merkezi de ilginç bir jeolojik yapının üzerinde kurulmuştur. Tokatlı (Gümüş), Akçasu ve Bulak dereleri üç ayrı kanyon yaparak şehirden geçer, daha sonra

(25)

11 Araç Çayı’na karışırlar. Çarşı kesiminde bu kanyonların dar kesimleri üzerinde kurulmuş yapılar görmek mümkündür.

Safranbolu’da iklim, Karadeniz iklimi ile İç Anadolu iklimi arasında geçiş özelliği gösterir. Yazlar sıcak, kışlar soğuk, baharlar ılık ve serin geçer. İlkbahar ve sonbahar oldukça uzundur. Yağışlar ilkbahar sonbahar ve kış aylarına yayılmıştır. Özellikle son yıllarda yaz ayları kurak geçmektedir. Yılın yağış miktarı ortalama 500 mm, nem oranı %60 dolayındadır. Yıllık kar yağışlı gün sayısı ortalama 35tir.

Şehir merkezinin farklı yükseklikler üzerinde kurulmuş olması ve çevresinde ormanların bulunması nedeniyle Çarşı kesimiyle Bağlar arasında sıcaklık farklılıkları vardır. Vadilerin yan yamaçları üzerinde bulunan çarşı kesimi (Eski Safranbolu) daha ılık, rüzgârlardan korunmalı ve bu nedenlerle de kışlık ikamet bölgesidir. Buraya kışın daha az kar düşmektedir. Daha yüksekte bulunan Bağlar kesimi ise hava akımlarına açık, yaz aylarında serin, kış aylarında karlıdır ve bu özellikleri nedeniyle şehrin yazlık ikamet bölgesidir.19

Fotoğraf-1: Safran çiçeği

19 Muammer AKSOY, Aytekin KUŞ, Müzekent Safranbolu, Hizmet Birliği Kültür Yayını No:1, İzmir 2003,

(26)

12 Fotoğraf-2: Safranbolu’dan genel görünüş

4.1.2. Tarihçesi

Safranbolu ve çevresinde tarih öncesi ve tarih devirlerinin aydınlatılması açısından önemli sayılabilecek 32 tümülüs ve 4 büyük höyük bulunmaktadır. Bunlardan 24 tümülüs Safranbolu ve Eflani arasında, 5 tümülüs Eskipazar’da, 3 tümülüste Ovacık’tadır. Höyüklerden 3 tanesi Eflani’de, 1 tanesi de Eskipazar ilçesi sınırları içerisindedir.

1998 tarihinde İngiliz arkeolog Dr. Royer MATTHEWS başkanlığındaki bir ekip tarafından Ovacık ve Eskipazar yerleşimlerinde arkeolojik yüzey araştırma sonuçlarına göre bu yörede en eski yerleşme, erken bronz(tunç) devrinde başlamaktadır.20

Safranbolu-Eflani arasında yer alan 24 tümülüs ve 3 büyük höyükte arkeolojik anlamda henüz bir araştırma yapılmadığı için Safranbolu’da toplum yaşamının ne zaman başladığı bilinmemektedir.

20

(27)

13 Bölge, antik devirde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir. Yörede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik krallıklar (Pondlar) , Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.

M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması ile Safranbolu, Doğu Roma İmparatorluğunun (Bizans) egemenliği altında kalmıştır. Yöreye Türklerin 10.yüzyıldan önce gelerek yerleştiklerine ilişkin izler bulunmaktadır. Ancak bu yerleşimlerin gruplar halinde olduğu ve egemenlik iddiası taşımadığı sanılmaktadır.

1074 yılında Selçuk Bey’in torunu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın İznik’i almasıyla kurulan Anadolu Selçuklu Devleti’nin sınırı Kastamonu-Safranbolu-Gerede hattına dayanmakta ancak muhtemelen Safranbolu’yu içine almamaktadır. Safranbolu kalesinin (bugün eski hükümet konağının bulunduğu tepe) Selçuklu Sultanı II. Kılıçaslan’ın oğlu Ankara Meliki Muhittin Mesut tarafından 1196 yılında Türklerin kesin egemenliğine alındığı bilinmektedir.

Safranbolu’nun Osmanlılar tarafından alınışı ilk olarak muhtemelen 1354 yılında Osmanlı Sultanı Orhan Bey’in oğlu ve Rumeli Fatihi olarak bilinen Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından gerçekleştirilmiştir.21

Bu tarihten sonra Safranbolu Osmanlılar ile Candaroğulları arasında el değiştirmiştir. 1402 yılında Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesiyle başlayan “Fetret Dönemi”nde yörede iç savaşlar başlamıştır.

I.Mehmet’in (Çelebi Sultan Mehmet) Osmanlı birliğini yeniden sağlamasının ardından, 1416 yılında Osmanlı Ordusu Candaroğulları Beyliği’nin üzerine yürümüş ve bu seferde Safranbolu yeniden Osmanlı ülkesine katılmıştır.

II. Murat zamanında Osmanlı ve Candaroğulları arasında 1423 yılındaki savaşı Candaroğlu İsfendiyar Bey kaybeder. Böylece yörede kesin Osmanlı egemenliği kurulur.

21

(28)

14 Osmanlı döneminde Safranbolu iki kazadan meydana gelmektedir.Birincisi merkezde bulunan “Medine-i Taraklı Borlu” diğeri bugünkü Yörük köyünde bulunan “Yörükan-i Taraklı Borlu’dur. Önceleri Bolu sancağına bağlı bu iki kaza bu sancağın lağvedilmesiyle 1694’te Bolu Sancağı biri Bolu; diğeri de bağımsız Viranşehir Sancağı olarak yeni bir idari yapıya kavuşturulmuştur. 1811’de bu iki sancak kaldırılarak (II. Mahmut döneminde) Viranşehir Sancağı kurulmuştur. Bu sancağın merkezi Safranbolu olmuştur. 1870 yılında Osmanlı’da idari yapı yeniden düzenlenmiş, Safranbolu kaza yapılarak Kastamonu Sancağı’na bağlanmıştır. Aynı yıl ilçede belediye kurulmuş ve ilk belediye başkanı Hacı Muhammed Ağa olmuştur.

Safranbolu 1927 yılında Zonguldak vilayetine bağlanmıştır. 1945’te Ulus Bucağı, 1953’te Eflani ve Karabük Bucakları Safranbolu’dan ayrılarak ilçe haline gelmiştir.

Demir-çelik endüstrisinin burada kurulması ile Karabük hızlı bir gelişme göstermiş, 1995 yılında il statüsüne kavuşturulmuştur ve Safranbolu Karabük iline bağlanmıştır.22

4.2.Safranbolu Evleri ve Tepe Pencereleri 4.2.1. Safranbolu Evleri

Safranbolu‘yu ülkemizde ve dünyada ön plana çıkaran en önemli unsur, geleneksel Türk mimarisi tarzındaki Safranbolu evleridir. Bu evler bir yandan kentsel konumları diğer yandan mimari yapıları açısından dikkate değerdirler. Başka bir anlatımla Safranbolu evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. Bu nedenle Safranbolu evleri hakkında yeterli bilgi sahibi olabilmek için, yörenin ikliminden başlayarak kültürü, aile yapısı, ekonomisi ve gelenekleri hakkında bilgi edinmek gerekir.

İlçe merkezinde 18. ve19. y.y ile 20. y.y başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır.

(29)

15 Evler Safranbolu’nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi “Şehir” diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikicisi “Bağlar” diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim. Şehir yönetim merkezinin bulunduğu Kale, alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, evlerin bulunduğu Akçasu, Gümüş, Musalla, Kale altı ve Tabakhane semtlerinden oluşmaktadır. Bu kesim, iklimin olumsuz etkilerine karşı korunmuş, alçak rakımlı iki vadinin içindedir. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dardır. Bağlar birkaç yüz metre daha yüksekte, hava akımlarına açık ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık birde yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. Ancak ‘ Çarşı’ da üretim ve ticaret hayatı aynen sürer.

Safranbolu’da şehrin oluşumunda hem fonksiyonellik ön planda tutulmuş hem de estetik kaygılar hiçbir şekilde terk edilmemiştir. Fonksiyonellik yönünden konutlarla – kamu binalarının, pazarlarla- çarşıların yerleşim düzeni, yol – sokak- meydan yapısı örnek gösterilebilir.

(30)

16 Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönüktür. Hangi evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmaz. Evlerin yakın palan cepheleri kör, uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumdadır.

Ticaret bölgesi şehrin merkezinde, pazarlar bu bölgenin hemen çevresinde çevreyi kirletici etkisi olan demircilik, bakırcılık ve dericilik gibi üretim alanları ise daha alt ve kenar kısımdadır. Ayrı ayrı kurulan tahıl pazarı, sebze pazarı, hayvan pazarı ve tamamen lonca düzeniyle örgütlenen Yemeniciler, Semerciler, Saraçlar, Manifaturacılar, Demirciler ve Bakırcılar Çarşıları’ndan alışverişlerini yapıp ihtiyaçlarını karşılarlar.

Şehrin ortasında bulunan meydana yönelik yollar ve sokaklar tamamen taş kaplıdır. Anıt eserlerin avluları ve meydanlarda taş kaplıdır. Mevcut taş kaplama tarzı rutubeti en aza indiren, sel sularına karşı dayanıklı ve ağaç köklerinin yeterli su almasına uygun yapıdadır. Evlerin yerleştirilmesinde iklim gerekleri kadar evin oluşturacağı görünüm ve evin göreceği manzara da dikkate alınmıştır. Bir ev penceresinden, avlu dış kapısından ya da iki evin arasından görülecek manzara kesinlikle bir bütündür. İlk bakışta gözden kaçabilecek olan bu titizlik şehrin ve yapıların tümüne egemendir.

Şehrin genel yapısından Safranbolu evlerine doğru gidildikçe bu evlerin büyük bir kültür birikiminin, maddi zenginliğin ve yüksek düzeyde ustalığın ürünü olduğu görülmektedir.

Safranbolu evinin boyutunu ve biçimini belirleyen üç temel unsurdan söz edilebilir: Çok nüfuslu büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddi zenginlik.

Bir ailede karı kocanın normal olarak iki ya da üç çocuğu vardır. Erkek evlat evlendirilince ona ayrı bir ev açılmaz, gelin aynı eve getirilir. Amcalar, yengeler, halalar ve torunların da dahil olduğu aile hep birlikte bir evde yaşarlar evin kadınını işlerde yardım etmek amacıyla evlerin çoğunda evlatlık kız bulunur. Daha çok muhtaç durumda köylü ailelerden alınan evlatlık tamamen aileden biri gibi muamele görür. Evlatlık, evin kızı gibi evlendirilir ve ardından yeni bir evlatlık bulunur. Erkek evlatların evden ayrılması daha çok ekonomik yönden yeterli ve güçlü hale gelmeleriyle mümkün olur.

(31)

17 Kalabalık aile yapısının yanında evlerde harem – selamlık ayrımı vardır. Ailelerin sahip olduğu hayvanlar evin zemin katındaki ahırlarda barındırılırlar. Yağışlı iklim nedeniyle kapalı alan ihtiyacı da fazladır. İnsan ve hayvan yiyecekleri, yakacak odunlar hepsi evin uygun bölümlerinde muhafaza edilirler. Yukarıda belirtilen özelliklerden dolayı tüm bunların sonucu olarak Safranbolu evi büyük hacimlidir.

Yağışlı iklimin evler üzerinde bir başka etkisi de çatılardır. Yağışların fazlalığı çatıların uzun saçaklı ve mükemmel yapılmalarını zorunlu kılmaktadır. Bundan dolayı Safranbolu evleri için’ beş cepheli mimari eser’ ifadesi kullanılmaktadır.

Safranbolu evlerinin “çevreye saygılı” olarak tasarlandığı günümüz mimarlarınca sıklıkla vurgulanır. Doğa – insan –ev; sokak – ev, sokak – çarşı ilişkileri son derece düzenli ve dengelidir. Çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemendir ve hiçbir ev diğerinin manzarasını, görüşünü engellemez.

Akla ve insana dönük olarak fonksiyonel biçimde tasarlanan evlerin yapımında taş, kerpiç, ahşap ve alaturka kiremit kullanılmıştır. Evin oturduğu arsa ne şekilde olursa olsun üst katlarda uygun geometri mutlaka sağlanmıştır.

Bahçeler sokaktan taş duvarlarla ayrılmıştır çift kanatlı büyükçe kapılarla bahçeye bazen de doğrudan eve girilir. İhtişamı daha kapıda görmek mümkündür. Harem- selamlık geleneğinin bir sonucu olarak bazı evlerin çift girişi bulunmaktadır.

Din ve gelenekler evi dışarıya kapar, bu yüzden ev içi ve bahçeler yüksek duvarlarla ayrılmıştır, pencereler kafeslidir, kadın yabancı erkeğe görünmez. Bazen aynı evin içinde bile kadınlar ve erkekler ayrı yaşarlar. Safranbolu’da selâmlık ve harem olarak ikiye bölünmüş böyle evler vardır. Bu düzen daha çok zengin evlerinde görülmektedir.

Evin girişinde zemin katta “hayat” vardır. Bu bölüm eğer taş kaplıysa ‘taşlık’ adını alır. Burada ışık almayı sağlayan ve aynı zamanda odunların dizilerek hava akımıyla kurutulduğu ahşap kafesten “gliste” mevcuttur. Zemin katlarda ayrıca ahırlar, büyük kazan ocakları ve ambarlar bulunur.

(32)

18 Üst katlarda ahşap ustalığının üstün örneklerini sergileyen merdivenlerle çıkılır. İkici kat diğer katlara göre daha basıktır. Bu katta gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak bulunur. Mutfak ile selamlık arasında yemek servisinde kullanılan silindirik bir ahşap dönme dolap yer alır. Gündelik yaşam orta katta geçer. Soğuk kış günlerinde bu katın ısıtılması daha kolay olur.23

Üçüncü kat Safranbolu evinde mükemmelliğe varılan noktadır. Bu katta tavanlar daha yüksektir. Odalara sekiz kenarlı bir çokgenden oluşan “sofa”nın (çardak) daha kısa olan dört çapraz kenarından açılan kapılardan girilir. Odaların giriş kapıları köşelerdedir ve giriş kapılarında oda ile doğrudan teması kesen özel ahşap paravana düzeni bulunur. Sofalar ve odaların tavanları ahşap süslemelerle kaplıdır. Her odada sedir düzeni ve çoğu zaman ocak vardır. Oda yan duvarlarında ahşap duvarlar ve sergen yer alır. Odaların her biri bir çekirdek aileyi ya da bir aile yakınını barındırabilecek tüm unsurlara sahip, bağımsız birim olarak tasarlanmıştır. Bu doğrultuda her odada ahşap dolapların (yüklük) içerisinde bugünün duş kabinlerini andıran gusülhaneler mevcuttur.

Odalarda oturma düzeni dâhil bir hiyerarşiye bağlanmıştır. Sedirin en uygun yeri ailenin en büyüğüne ya da misafire aittir. Oda girişinde bulunan paravanayı gören noktada ise odaya yapılacak servisi yöneten kişi oturur.

Fotoğraf-4: Emirhoca Zade Ahmet Bey Evi Başodası

23 Reha GÜNAY, Türk Ev Geleneği Ve Safranbolu Evleri, Yapı Enstitüsü Merkezi yayınları, 1999 İstanbul,

(33)

19 Safranbolu evlerindeki çıkmalar evin dış görünümünü tek düzelikten kurtardığı gibi, bu çıkmaların yanlarında yer alan pencereler sedirde oturanların sokağı baştanbaşa görmesine olanak sağlar.

Evlerin pencereleri çok özel biçimde tasarlanmış olup dar ve uzuncadır. Ahşap kanatlı pencerelerde ayrıca “muşabak” denilen kafesler bulunur. Pencerelere sayıları oda büyüklüğüne göre değişmekle birlikte genellikle fazladır. Bu hem içten geniş bir görünüm sağlar, hem dıştan evin görünümüne güzellik kazandırır. Bazı büyük odaların bir cephesinde dört, diğer cephesinde de dört olmak üzere sekiz pencere vardır. Tüm ev göz önünde bulundurulduğunda pencere sayısının çok yüksek olduğu görülür. Pencere perdeleri beyaz, dantelli ya da delik işlidir. Sofalarda, eyvanlarda ve odalarda zaman zaman kalem işi süslemelerine rastlanır.

Evlerde ısınma ocaklarla sağlanır. Ocaktan alınan közler mangala konarak taşınır. Katlar arasında zaman zaman tecrit malzemesi kullanılmış olsa da ahşap evlerde ısının muhafazası güçtür. Bu nedenle prensip mekânın değil insanın ısıtılmasıdır. Soba ise son dönemlerde kullanılmıştır.

Aydınlatma aracı gaz yağı lambasıdır. Son zamanlarda “lüks lamba” diye tanımlanan, daha büyük boyutlu ve daha fazla ışık veren lambalar kullanılmıştır.

Yemek mutfaktaki büyük ocaklarda pişirilir ve odalarda yer safrasında ya da yer bezinde yenirdi. Mutfak odalarının yakınında her çeşit gıda maddesinin depolanmasına uygun ambarlar bulunmaktadır.

Safranbolu evlerinde abdestlik ve helâ için ayrılan bölme iç mekânlardan uzak tutulmuş ve havalandırmanın sağlanabilmesi için kör cephede küçük pencereler bırakılmıştır. Pis sular “algun” denen pis suyolu üzerine ya da helâ çukuruna akıtılır, bulaşık suları ise bahçeye ya da ayrıca yapılan “çirkef” çukuruna dökülür pis suya karıştırılmazmış.

Evlerin saçak köşelerinde uğur getirilmesi için geyik boynuzu asılması geleneği yaygındır. Öte yandan yine evlerin saçağına yakın köşelerine sokaktan görülecek

(34)

20 yüzeylerinde ya da sofa çıkmalarının alınlıklarında Arap harfleriyle yazılmış bazı dualar ve bazen evin yapılış tarihi yazılır.

Genellikle barok tarzında ve çerçeve içinde ibrik, sürahi vazo, kandil, armut vb biçimler şeklinde “maşallah”, “maşallah-u kane”, “ya hafız” yazıtları vardır. Tuğra biçiminde “Bismillah-ür rahman-ür rahim”, bazı evlerde bu yazı ve bezeme yerini dikine duran mavi renkli bir elips içinde hilal durumunda beyaz bir ay, bazen de beyaz bir badana üzerinde yalnız mavi bir hilal bulunur. Bu özlü sözlerde evin korunmasını Allah’a bırakan bir tevekkül anlayışı vurgulanmaktadır.

Özellikle İzzet Paşa Mahallesi Kütükçü Sokak ile Dışkalealtı sokağın birleştiği ada üzerinde bulunan Hacı Memişzade Hamdi Efendi köşe evi önündeki kıble taşı – dua taşı başlı başına bir tarih hazinesidir.

Evlerin, camilerin dükkânların, han ve hamamların cephelerindeki kuş evleri ise “sevgi ve merhamet sembolü” niteliğindedir.

Evlerin sokak cephelerinde ev içlerinde, bahçelerde, sokaklarda çeşmeler vardır. Şehirde su kültürü, dönemine göre oldukça ileridir. Beş km mesafeden ve tarihi İncekaya Su Kemeri’nin üzerinden şehre su getirilmiştir. Bir kısım büyük konaklarda havuzlu odalar bulunmaktadır. Havuzlar büyük hacimli ve insan boyu derinliktedir. İsmail Asmaz’a ait konakta havuz zemin katın bir üstüne inşa edilmiştir. Havuzlar bazı konaklarda selamlık köşkü denilen bahçe içindeki bağımsız binalarda yer almaktadır. Bahçelerde havuz ve kuyular (Bağlar’da) yoğunluktadır.

Çarşı ve bağlarda içinde havuz odaları ile selamlık köşkleri bulunana evler: TTOK Asmazlar Konağı, Çiçekler Evi, Miskutular Evi, Kürdeliler Evi, Karahasanlar Evi, Urgancıoğlu Evi, Kasapmustanlar Evi, Eminbeyler Evi, Değirmenciler Evi, Curtlar Evi, Hacıhafızlar Evi, Hacıhüseyinler Evi.

Safranbolu evlerinin en önemli bölümü başoda olarak bilinen selamlık odasıdır. Misafirlerin özellikle evin erkeğinin konuklarını kabul ettiği, merdivenlerden çabuk ulaşılabilen bir yerdedir. Baş odalarda tavan göbekleri ahşap ve oymalı, duvarlar kalem işi bezemeli, kapı ve dolaplar genellikle kündekâri tarzında ahşap işçilikli, normal

(35)

21 pencerelerin üstünde ayrıca revzen (alçı vitray) tepe pencereleri mevcuttur. Revzenler bütün başodalarda bulunmaz, bir camii ve birkaç konakta bulunmaktadır.

Şekil-1: Safranbolu evinin genel kesiti

4.2.2.Tepe Pencereleri

Alt sıra pencerelerin üstünde revzen, kafa penceresi, yada tepe penceresi denilen alçı vitray tekniğiyle yapılmış pencereler kullanılmıştır. Bu pencereler açılmaz sabittir. Alttaki pencerelerden daha küçüktür. İçlik ve dışlık olmak üzere odanın iç yüzünde ve dış yüzünde iki adettir. Safranbolu’da tepe pencerelerinin “dışlık”ları kalmamıştır.24

Emirhocazade Bağ Evinde “dışlık” yerine ahşap kafes, bir kısmında da tel kafes kullanılmıştır. Tepe pencereleri evin üst katındaki yüksek tavanlı odalarda güneş ışığından faydalanmak için evlerin selamlık odalarında kullanılmıştır.25

24 Reha GÜNAY, (1999) a. g.e., s: 271 25

(36)

22 Dışlıklar (koruyucu pencereler) alçı vitrayların dış etkenlerden zarar görmemesi için genellikle ahşap ve telden yapılmış korumalardır.Işık sızdırma özelliği olan dışlıklar dışarıdan oldukça sade görünüp içerdeki renkli görüntüyü kapatmaktadır.Dışlıklar yuvarlak,oval ve fil gözü görünümünde yapılmaktadır.

Öte yandan bu pencereler özenli ve süslü yapılmışlardır. Renkli camlardan süzülen ışıklar tavan kaplamasını zenginleştirir. Odanın gerek ışıklandırma gerekse renklendirme yönünden etkili görünüme bürünmesini sağlar. Öte yandan süslü, küçük parçalı renkli camlardan oluşan tepe pencereleri, komşuların da evin içini görmelerini engeller. Başta İstanbul olmak üzere Osmanlı Dönemi’nin hemen bütün yerleşmelerinde ki en önemli ve özel mimari yapılarında yüzyıllar boyu kullanılmış olan “tepe pencereleri” gerçekte her dönemin kendi cam sanayinin teknik gelişimlerinin ve cam işleme sanatının izlenebileceği en değerli eserlerimizdendir.

Gelişen teknoloji tepe pencerelerini de renkli bir anıya dönüştürmüştür. Tepe pencereleri bir anlamda biçim değiştirip yerlerini avizelere bırakmıştır.

4.3.Vitrayın Tanımı, Tarihçesi ve Vitray Çeşitleri 4.3.1. Vitrayın Tanımı ve Tarihçesi

Uygulamalı sanatlardan olan vitray, kelime anlamı olarak cam resmi anlamında kullanılmaktadır. Vitray 13. yüzyılda kiliselerde, mimari öğe olarak çalışılmış, Osmanlı döneminde mimaride, alçılı olarak uygulanmıştır. Bir beceri olarak resim ve el maharetine dayanan bu sanat, günümüzde mimaride dekoratif eleman olarak geniş ölçüde uygulanmaktadır. Başlıca malzemesi camdır ve camın yanında bağlayıcı malzeme olarak, alçı, kurşun, beton, bakır gibi malzemeler kullanılmaktadır. Bağlayıcı malzemenin cinsine göre de isim almaktadır, kurşunlu vitray, alçılı vitray beton vitray gibi.26

İnsanlar, ilk kez, yapılarda ışık sağlamak amacıyla pencere ve benzeri delikler, boşluklar, aralıklar bırakmışlardır. Bu pencereler yapıların cinslerine ve bulundukları yerlerin iklim değişikliklerine göre çeşitli biçim ve boyutlardadır. Bu boşlukların (pencerelerin) günlük ve mevsimlik hava değişimleri sebebiyle kısmen veya tamamen

26

(37)

23 kapatılması yoluna gidilmiştir. Bu nedenle taş, alçı, ahşap ve madenden parmaklık ve kafesler, kapak ve panjurlar yapılarak kar, yağmur, rüzgâr, toz, sıcak ve soğuk gibi doğal değişimlere karşı konulmuştur.

Sanatçılar, estetik duyarlılığa sahip olanlar, ışık sağlamak amacıyla bırakılan boşlukları, delikleri, kafesleri, geometrik pencerelerin öncüsü olan değişik örneklerle düzenlediler. Sonraki adım, bu küçük biçimleri yakut, zümrüt, elmas ve renkli camlarla doldurmak oldu. Dolaysıyla doğal ışıktan yararlanılarak mimaride estetik bir düzende ortaya kondu. Bu çabalar sonucu ışık, cam ve mimari arasındaki ilk bağlantı kurulurken şimdilik dilimize yerleşmiş şekliyle ‘vitray’ın ilkel ve öncül örnekleri doğmuş oldu.

Vitrayın kaynağı karanlık olmasına rağmen gelişimini Orta Doğu’da yapmıştır. Bu gelişimin kolay ve belirli bir ilerleme olduğu düşünülmemelidir. O tarihlerde cam, her gün kullanılan genel, alelâde bir ihtiyaç değildi. Ender rastlanılan ve oldukça pahalı olan bir maddeydi. Bir kırmızı cam parçası eski Mısırlılarda hakiki bir yakut parçasıyla eş değerdi. Cam ve hakiki taşlar birbirinden ayırt edilmeksizin aynı değerde aynı değerde süslemede kullanılmıştır. O kadar ki, açılan küçük pencerelerde yakutlar ve elmaslar göze çarpmaktadır.27

Cam ilk kez insanoğlu tarafından taş devrinde kullanılmıştır. O devirde savaş aletleri çakmak taşından yapılıyordu. Bunlar volkanik olaylar sonucu meydana gelen siyah bazen yeşil, kırmızı veya kahverengi olan doğal camlardı.

“İlk cam yapımı Akdeniz memleketlerinde olmuştur. Ne var ki, modern cam tekniği Mısırlıların üfleme aletini icat etmeleriyle başladı. Adı geçen alet 120-150 cm. uzunluğunda bir tarafı tokmak şeklinde, diğer tarafı ağza gelecek şekilde yapılmış içi boş bir borudur. Bu teknik daha sonraları Finike, Yunanistan hatta Roma’ya yayıldı. Pompei’de imal edilmiş geçirgen olmayan kalın cam tabakalarına rastlandı. Sikhecter’de bulunan örneğe göre Roma’lılar üfleme tekniği ile cam yaptılar.

Pompei ,Herculanum , Alesia , Strasbourg, Mainz, Trier ve Roma’da yapılan kazılar sonucu ele geçen parçalar vitrayın M.S.I. yüzyıldan beri yapılmakta olduğunu ortaya koymuştur”.28

27 Oktay MARAL, Işıklı Cam Resmi Vitray, Karaca Ofset Basımevi, s: 10-11 28

(38)

24 Romanlılar taş levhalara oydukları küçük delikleri camlarla doldurarak bu metodu geliştirmişlerdir. Daha sonra camlar bronz, bakır, kurşun çubuklarla, alçı tahta ve mermer kullanılarak birbirine birleştirilmiştir.

Arapların VII. yüzyılda Bizans’tan bu tekniği daha çok tezyini motiflerde kullanmak üzere aldıkları anlaşılmaktadır. Daha çok alçı ve camların birleştirilmesine gidilmiştir. Sonraki dönemlerde bu teknik Türk’ler tarafından geliştirilerek sanat değeri olan üstün örnekler (revzen) ortaya konmuştur.

“Dokuzuncu yüzyıldaki vitraylarda camlar, kurşunla çerçevelenmiş ve killerin içinde renklendirilmiştir. On altıncı yüzyıla kadar taslak çıkarmada siyah boya kullanılmıştır. Camları sağlam bir şekilde birleştirmek için kurşunlar lehimlenirdi. Böylece, hazırlanan panolar demir çubuklar arasına yerleştirilirdi.

Onuncu yüzyıla ait olduğu sanılan vitray kalıntıları ise Rheinland (Raynland), Vest Falya, Dijon’da Evreux (Evrö) Katedral’inde Poitiers (Poitirs), Sainte-Redegonde’da (Sent-Redegon) rastlanır.

Almanya’da, Avusturya’da, İsviçre’de, İngiltere’de ve özellikle Fransa’da 12.yüzyıla ait birçok vitray örneği vardır. Minyatüre benzer, Roma üslûbundaki vitraylar, Mans Katedrali’nde, Poitiers (Puatie) Katedralinde, Vendorme’da (Vendom) bulunmaktadır. Gotik üslûbunda güzel örneklere Reims. Notre-Dome ve Chartres Katedrallerinde rastlanır. Gotik renkli cam işçiliğinin

özelliği figürü belirten el kol hareketleri, ayrıntıya önem vermesi ve açık seçik konturlardır.” 29

Chartres (Şartr) Katedrali’nde 12. yüzyıldan kalma “Kutsal Bakirenin Yükselmesi” adlı vitray çapraz netin kuzey ucundaki gül pencerede yer alır. Köşe boşluklarda Fransa ve Kastilya armaları, onların altında kadetrali yaptıran Ludwing ve Kastilyalı Blanche vitray tekniğinde resmedilmişlerdir.

13. yüzyıl tekniği, 12. yüzyıl tekniği aynıdır. Renkler genellikle daha koyudur; hâkim renkler mavi ve kırmızıdır.13.yüzyıl başından günümüze ulaşan ve zaman içerisinde bozulmayan en ünlü vitraylar Chartres (Şartr)Katedral’inde görülür. Chartres Katedral’inde pencerelerinde İsa’nın hayatından sahnelerin yer aldığı şekiller, bir kareden ötekine geçilerek bakılmak üzere sıralanmıştır. 30

29 Oktay MARAL, a.g.e., s: 10-14 30

(39)

25 Onuncu yüzyıla kadar Chartes şehri en önemli vitray beceri ve öğrenim merkezi durumundaydı. Vitray sanatı, Avrupa ve İngiltere’ye yayılmaktaydı.1260’a doğru yeni bir vitray devri başlamış, kiliseleri daha çok ışıklandırmak için renkli camlarla birlikte renksiz camlarda kullanılmıştır. 13.yüzyılın 2.yarısına ait vitraylarda beyaz cam büyük rol oynar. Bu vitrayların en ünlüleri Sees(Siis) Katedrali’nde Poitiers’de ve Sainte-Rodegonde’dadır (Sent-Rodegon).

14.yüzyıl başında vitray tekniğinde yeni bir değişim görüldü. Gümüş sarısının bulunması ile hafif, çok parlak ve geleneksel siyah boyayı tamamlayan bir boyama biçimi oluştu. Vitrayın üslûbu inceldi ve minyatür üslûbuna yaklaştı. Bunun en güzel örnekleri Saint-Pierre’de (Sen-Piyer), Chartres(Şartr) Katedrali’nde, Rouen’da (Ruan) Saint Queen’dedir (Sent Kuin). Vitray sanatı 14.yüzyıl ortalarına kadar gelişmeye devam etti. Bu tarihlerde, keşişlerin katı tavır ve kesin emirleri ile pencere şekilleri yasaklandı ve bu durum vitray sanatının sönmesine neden oldu. Oysa 14.yüzyıl sonlarına doğru Berry Dükü’nün dua kitaplarındaki minyatürlerle karşılaştırılabilecek çok ince eserler verildi. Bu devrin örnekleri arasında Evreux (Evrö) Katedrali’ni, Paris’teki Saint-Severin(Sen-Severin)vitraylarını sayabiliriz.31

Strasbourg’lu (Ştrasburg) usta Piere Hemmel’in eseri Alsace’ta (Alsas) cam üzerine yapılan resimler daha da canlanmış, parlak renklere ve konturlara yer verilmiş, pano resimlerinin etkisi gittikçe ağır basmıştır. Bu etki Rönesans ile daha çok belirir.32

16.yüzyılın ilk ustaları kompozisyonlarında, süslemelerinde, İtalyan üslûbuna özendiler. Böylece Fransa’da ikinci bir Latin Çağı başladı. Eski Fransa vitraylarının yarısına yakını 16. yüzyılda yapılmıştır.

En güzelleri Saint-Vincent, Ecauen, Brou kiliselerinin vitraylarıdır. XIII. yy.da İngiltere ve Almanya gibi vitray zevkinin yaşandığı ülkeler dışında renkli cam tekniği bırakıldı. XIX. yy.da Ortaçağa dönüş, eski tekniklerin ele alınmasına, büyük gotik geleneğinin canlanmasına yol açtı. Eski vitrayları restore eden sanatçılar, ortaçağ tekniğini

31 Canan GENCE DELİDUMAN, a.g.e., 2001, Ankara, s. 6 32 Canan GENCE DELİDUMAN, a.g.e., 2001, Ankara, s. 6

(40)

26 yeniden canlandırdılar. Vitray, gotik mimarisinin öldürdüğü duvar resimlerinin yerine geçti. Fransa’da akademili ressamlar vitray sanatına yabancı kalırken, İngiltere’de Burna-Jones, William Moris, Maurice Denis gibi sanatçıların çalışmaları sayesinde gerçek vitray yeniden doğdu.1900 yılına doğru, Krakow’da Wysplans’ın, Paris’te Grasset’nin, Almanya ve İsviçre’deki diğer sanatçıların eserleriyle modern sanatın eğilimlerine uygun bir vitray sanatı doğdu. Avrupa resim sanatının, Kübizime ve sonra soyut sanata yönelmesi, vitraya elverişli bir ortam hazırladı. Teknik de yeni camlar sayesinde yenilendi. Batıda unutulan, hatta kaybolan cam sanatı aynı devirde Türk-İslam Mimarisi’nde yeniden biçimlenen şekli ile Türkler tarafından geliştirilmiştir. Türklerde “gözenek” adıyla anılan pencere Selçuklularda “Rovzen” daha sonraları Osmanlılarda “revzen” olarak adlandırılmıştır. Konya-Beyşehir Gölü’nün batı kıyısında Selçuklu Sultanı Alâaddin Keykubad’ın yaptırdığı, Kubad-Abad Sarayı kalıntılarında çeşitli renkte düz ve bombeli camlar,bir kısmı alçı içine gömülü olarak bulunmuştur.

Osmanlı’da vitray daha çok camilerin, saray ve köşklerin iç mekanlarında pencerelerde uygulanmıştır. Süleymaniye Camii’nde en başarılı örnekleri sergilenmiştir.17.yüzyılı en güzel alçı vitray örneklerinden olan İstanbul Eminönü Yeni Camii camlarında boyaya rastlanmaz, camlar üretilirken renklendirilmiştir. 33

Batı dünyasında sadece kilise ve katedral gibi yapılarda kullanılan vitray, Türklerde daha geniş bir yelpazeye yayılarak dini mimarinin ötesinde de kullanım alanı bulmuştur. Türbe kasır ve camilerin yanında köşk, saray, kasır, ev ve kütüphane gibi mekânlarda vitray kullanılmıştır. Bu uygulamalarda genelde kullanılan teknik, alçı vitray tekniğidir.

Bunun yanında, kurşunlu vitray tekniğinin ülkemize gelişi ve tanıtımı 1993 yılında Mazhar Resmor’un, Paris’ten yurda dönüşü ile başlar. Paris’te okuyan ve burada bulunan atölyelerde vitray ve mozaik tekniklerini öğrenmiş olan Mazhar Resmor, yurda dönüşü ile birlikte kurşunlu vitrayı ülkemizde tanıtarak uygulamaya başlamıştır.34

33 Canan GENCE DELİDUMAN, a.g.e., 2001, Ankara, s. 7 34

(41)

27 4.3.2. Vitrayın Çeşitleri

4.3.2.1.Kurşunlu Vitray

Camların kurşun profillerle tutturularak istenilen düzeyde yan yana getirilmesi ile yapılan tekniğe “kurşunlu vitray” denir.

Kurşunlu vitray Türk sanatına ancak Osmanlının son dönemlerinde batılı ustalarla girmiştir. Cumhuriyet döneminde Mazhar Resmor, kurşunlu vitrayın tanıtılmasında büyük rol oynamıştır.35

Kurşunlu vitray, alçı vitraya göre daha geniş uygulama alanı bulması nedeniyle hızla benimsenmiştir. Orta çağdaki figüratif kompozisyonlardan günümüzdeki soyut kompozisyonlara kadar geniş ifade alanı bulmuştur.

Kurşunlu vitray yapımında ilk basamak, desen hazırlanmasıdır. Desen bölmeleri meydana getiren çubukların kalınlıkları göz önüne alınarak çizilir ve kesilecek camların ebatlarına göre kartondan kalıp hazırlanır. Kalıp üzerine renkli vitray camları yerleştirilerek elmas yardımı ile kesilir. Kesilen camların kenarları rodajlama yöntemiyle düzeltilir. Kesilen camlar kurşun arasına yerleştirilerek lehimlenir. Her iki yüzeyde lehimlendikten sonra kurşun aralarına İngiliz beziri ve üstübeç karışımından elde edilen macun sert bir fırça ile sürülür. Cam ile kurşun arası doldurulur, fazla macunlar talaş ve üstübü ile temizlenir.

Fotoğraf-5: Sebahat Kılıç, Kurşunlu Vitray, 2010, S.M.Y.O. Atölyesi

35

(42)

28 4.3.2.2.Tiffany Vitray (Bakır Folyo Vitray)

Uygulaması genelde kurşunlu vitray tekniğine benzer. Kurşunlu vitraya nazaran aralardaki boşluklar daha az olduğundan daha zarif görüntüye sahiptirler. Kurşunlu vitray tekniğindeki gibi kartondan kalıp çıkartılarak camlar kesilir ve rodajlanır. Bundan sonraki işlem camların kenarlarının bakır folyolarla sarılma işlemidir. Uygulayacağımız vitrayın cam kalınlığına göre seçeceğimiz genişlikte bakır folyo ile camların etrafı çevrelenerek sarılır. Bu iş yapılırken camın her iki yüzüne eşit gelecek şekilde genişliğinin aynı olmasına özen gösterilir. Folyonun cama iyice yapışması için sert bir malzemeyle ezilerek iyice yapışması sağlanır. Folyolama işlemi biten camlar önceden hazırlanmış olan desenin üzerine yerleştirilir. Camların kaymaması için çivilerle sabitleme işlemi yapılır.

Daha sonra sabitleştirdiğimiz camların lehimlenmesine başlanır. Havya ile folyolar üzerine lehim eritilerek camlar birleştirilir. Eritilerek yapılan lehimde temizleme maddesi olmadığından bakırların üzerine lehim pastası sürülür. Vitrayın iki tarafı da lehimlendikten sonra benzin ve hızar tozuyla, ardından da deterjan ve su ile temizleme yapılır.36

Fotoğraf-6: Halil Oğuz, Sebahat Kılıç, Bakır Folyo Vitray, 2001, (Mersin Belediye Binası)

36

(43)

29 4.3.2.3.Mozaik Yapıştırma Vitray

Cam teknolojisinin ilerlemesi, büyük tabakalar halinde üretilmesinden sonra yeni bir teknik doğdu. Bu teknikte hiçbir bağlayıcı malzeme (alçı, kurşun beton v.s)kullanılmadan kesilen parçalar düz şeffaf, taşıyıcı bir cam üzerine renksiz bir yapıştırıcı yardımıyla sabitlenerek yapılır. Hiç bir bağlayıcı malzeme istemeyen en pratik tekniktir. Cam boyutlarına göre kartondan kalıplar hazırlanarak kalıplara göre camlar kesilir ve hiç aralık bırakılmadan birbiri yanına oturtulur. Kesilmiş olan cam parçaları renksiz bir cam yapıştırıcısı ile taşıyıcı cam üzerine yapıştırılır. Bu işte pencerenin büyüklüğü ile taşıyıcı cam kalınlığı doğru orantılıdır. Yani yüzey ne kadar büyürse taşıyıcı cam kalınlığı da o nispette artar. Kesilen cam parçaları çok küçük boyutlarda uygulanırsa mozaik görüntüsünde olduğundan yapıştırma mozaik vitrayda denir. Mozaik tekniğinde renkli camlar yatay ve dikey olarak cam kesiciyle çizildikten sonra zagzag yardımıyla küçük parçalar birbirinden ayrılır. Desen birebir ölçüde hazırlanır. Üzerine düz cam yerleştirilir. Çok küçük ölçekte kesilmiş cam parçaları desenin üzerine yerleştirilir. Yerine göre yapıştırıcı veya selülozik vernik kullanılır. Daha sonra camlar arasında kalan boşluklar macun ile doldurulur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmamızda, bazıları çeşitli araştırmalara konu olan, büyük bir kısmı ise henüz bilinmezliğini koruyan Manisa Hamamları ele alınacak; söz konusu hamamlar, mimari ve

► Ayhan Baran’la otuz yıl beraber olan Selçuk, son on yıldaki sorunlara karşın hep korudu aşkını.. Belki de gençliğinde kendisine verdiği sözü tutma adınaydı bu

üye sayısı, bağımsızlığı, icracı olmayan kişi sayısı, icra kurulu başkanının (CEO) iki görevi olması, denetim komitesindeki üye sayısı, bağımsız ve icracı olmayan

[r]

Cevdet bu müna­ sebetle notlarında şunları yaz­ maktadır: (Bebekte Mısırlı Zey­ nep hanımefendinin yalısının yanında meşhur Ermeni zen­ ginlerinden

Reşit Paşa Londrada — Reşit Paşa ve İngiliz diplomasisi — İngilizlerin Rus - Türk müna­ sebetleri üzerindeki görüşleri — Reşit ve &li..

Odunun tutkal ile yapıştırılmasında yüzey inaktivasyonu; odun yüzeylerinde meydana gelen ve tutkalın ıslanabilme yeteneğinde, yüzeyde yayılmasında, penetre

1980’lere gelindiğinde şir- ket içindeki ve dışındaki paydaşlar şirketten daha fazla bilgi talep etmeye başladık- larında, kurum içindeki iletişim uzmanları da