• Sonuç bulunamadı

Bir Üniversite Hastanesinde Görevli Sağlık Çalışanlarının Aile İçi Şiddete Maruziyetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir Üniversite Hastanesinde Görevli Sağlık Çalışanlarının Aile İçi Şiddete Maruziyetleri"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Amaç:

Şiddet hayatın her alanında ve dünyanın hemen her bölgesinde görülebilen önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Bu çalışma-nın amacı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapmakta olan sağlık çalışanlarının aile içi şiddete maruz kalıp kalmadıkla-rını değerlendirmektir.

Yöntemler:

Çalışmamız bir anket çalışması olup, 2013 yılında Dicle Üniver-sitesi Tıp Fakültesi Hastanele-rinde akademik personel, asis-tan doktor, hemşire, ebe, sağlık

teknisyeni ve laborant olan sağ-lık çalışanlarından 371 kişiye gönüllük esasına bağlı olarak uygulandı.

Bulgular:

Çalışmamıza katılan gönüllüle-rin 203 (%54,7) tanesi erkek olup 168 (%45,3) tanesi kadındı. Olgu-lar yaş aralıkOlgu-larına göre değer-lendirildiğinde 18-30 yaş aralığın-da 188 olgu, 31-4 yaş aralığınaralığın-da 119 olgu, 41-50 yaş aralığında 37 olgu, 51-60 yaş aralığında 21 olgu ve 61 yaş ve üzerinde ise toplam 6 olgu bulunmakta idi. Olguları-mızın 63’ünün (%17) aile içi şid-dete maruz kaldığını tespit ettik. Çalışmamızda hekimler arasında fiziksel ve psikolojik şiddetin daha fazla olduğu, cinsel ve ekonomik

şiddetin ise hemşireler ve diğer sağlık çalışanları içerisinde daha fazla olduğu tespit edilmiştir.

Sonuç:

Hastalarında şiddet unsuru gör-düğü anda hemen tanımlayacak ve gerekli destekleri sağlayacak olan sağlık çalışanlarının ken-dileri de şiddete maruz kalabil-mektedirler. İnsanların acılarına bir yardım eli uzatması bekle-nen sağlık çalışanlarının şiddete kendilerinin maruz kalması ça-lışmamız sonucunda elde ettiği-miz üzücü bir sonuçtur.

Anahtar Kelimeler: aile içi

şid-det, Diyarbakır, sağlık çalışan-ları

ABSTRACT

Objective:

Violence is an important public health issue which can be ob-served in every field of life all over the world. The aim of this study is to evaluate whether healthcare staff working in Dicle University, Faculty of Medicine were exposed to domestic vio-lence.

Methods:

The present study is a question-naire and such questionquestion-naire was applied to 371 healthcare staff including academic person-nel, residents, nurses, midwives,

healthcare technician and labo-ratory staff in Dicle University, Faculty of Medicine on voluntary basis in 2013.

Results:

Volunteers participated into the present study included 203 (54.7%) men and 168 (45.3%) women. when the cases were assessed on age range basis, there were 188 cases within 18-30 years, 119 cases within 31-40 years, 37 cases within 41-50 age range, 21 cases within 51-60 years and 6 cases were over 60. We detected that 63 (17%) cases were exposed to domestic violence. In the present study, it was detected that physical and psychological violence is

more among physicians, sexual and economic violence is more among nurses and other health-care staff.

Conclusion:

Healthcare staff who would de-fine any fact of violence in the patients and provide the required support may also be exposed to violence. Healthcare staff ex-posure themselves to violence while they are expected to lend a helping hand is a sad outcome that were obtained as a result of the present study.

Key words: domestic violence, Diyarbakir, health workers

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE GÖREVLİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ AİLE İÇİ ŞİDDETE

MARUZİYETLERİ

1 Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Ana Bilim Dalı, Diyarbakır, Türkiye 2 Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Psikiyatri Ana Bilim Dalı, Diyarbakır, Türkiye 3 Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu, Erzurum Grup Başkanlığı, Erzurum, Türkiye

Sorumlu Yazar: Cem Uysal

Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı, Sur Kampüsü - Diyarbakır 21080 - Türkiye, e-posta: drcemuysal@gmail.com Alındı: 25.10.2013 / Kabul: 02.01.2014

Cem Uysal1, Muhammed Ziya Kır3, Mustafa Korkmaz1, İsmail Bozkurt1,

Süleyman Sivri1, Yasin Bez2

1 Depatment of Forensic Medicine, Medical Faculty, Dicle University, Diyarbakir, Turkiye 2 Depatment of Psychiatry, Medical Faculty, Dicle University, Diyarbakir, Turkiye

3 Erzurum Regional Office, Council of Forensic Medicine, Ministry of Justice, Erzurum, Turkiye

Correspondence to: Cem Uysal

Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı, Sur Kampüsü - Diyarbakır 21080 - Türkiye, e-posta: drcemuysal@gmail.com Received: October 25, 2013 / Accepted: January 2, 2014

EXPERIENCES OF HEALTH WORKERS

WORKING IN AN UNIVERSITY HOSPITAL TO

DOMESTIC VIOLENCE

Cem Uysal1, Muhammed Ziya Kır3, Mustafa Korkmaz1, İsmail Bozkurt1,

(2)

GİRİŞ

Şiddet hayatın her alanında ve dünyanın hemen her bölge-sinde görülebilen önemli bir toplum sağlığı sorunudur (1,2). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) şid-deti, “Fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit ya da gerçeklik biçiminde bir başkasına uygu-lanması sonucunda maruz ka-lan kişide yaraka-lanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması du-rumu” olarak tanımlamaktadır (3,4). Şiddet aile içerisinde çocu-ğa, kadına ve yaşlıya olabileceği gibi okulda veya iş yerinde kaba kuvvet kullanma/zorbalık, adam öldürme gibi birçok şekilde açı-ğa çıkmaktadır (5).

Ülkemizde şiddetin en sık görü-len şekli aile içi şiddettir (1,6). Aile içi şiddet, aile bireylerinin en az birisinin diğer bir aile bire-yine veya bireylerine karşı fizik-sel veya seksüel güç kullanması sonucu fiziksel ve duygusal za-rarların ortaya çıktığı bir süreç olarak tanımlanmaktadır (5). Aile içi şiddet mağdurları genel-likle kadınlar, çocuklar ve yaşlı bireyler gibi hassas ve güçsüz aile bireyleridir (5). Her ne kadar aile içi şiddet daha çok kadına, çocuğa ya da yaşlıya uygulansa da aynı zamanda az da olsa er-keğe karşı da uygulanmaktadır (7).

Amerika’da aile içi şiddetin di-ğer suçlardan daha fazla gö-rüldüğü ve her 15 saniyede bir aile içi şiddet olgusu yaşandığı, her yıl 2-4 milyon kadının eşi tarafından dövüldüğü, bunların

2000-4000’inin yaralanma sonu-cu öldüğü, 1,4 milyon çosonu-cuğa en az bir aile bireyi tarafından şid-det uygulandığı belirtilmektedir (5,6). Moore ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada ise Amerika’da hayatları boyunca en az bir defa şiddete maruz ka-lan kadınların oranı %21-30 ara-sında olduğu, hamile kadınların yaklaşık olarak %7-16 arasında şiddete maruz kaldığı belirtil-miştir (8).

Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet ile ilgili araştırmala-rından biri olan ve Başbakan-lık Aile Araştırma Kurumu’nun 1997 yılında yapmış olduğu “Aile İçinde ve Toplumsal Alan-da Şiddet” araştırmasına göre evli ya da başından evlilik geç-miş kadınların %25’i, erkeklerin ise %6’sının eşlerinden fiziksel şiddet gördüğü tespit edilmiş-tir. Sözel şiddet sıklığı kadın-larda %12 olarak belirtilmiştir. Çocuğu olan erişkinlerin %45’i çocuklarına fiziksel şiddet uygu-ladığını bildirmiştir. Araştırmaya katılan 14 yaş ve üzeri kişilerin %70’inin çocukluğunda anne ba-basından fiziksel şiddet gördüğü belirlenmiştir (9). Başka bir ça-lışmada ise ülkemizdeki kadın-ların %72’si hayatkadın-larının belli bir döneminde eşleri tarafından dö-vüldüğünü belirtmiş olup, PİAR tarafından 1988’de yapılan bir çalışmada ise evli her dört ka-dından birinin dayak yediği be-lirtilmiştir (5,10). Ülkemizde TÜ-BİTAK desteğinde 2007 yılında yapılan bir araştırmaya göre de, ülke genelinde her üç kadından biri (%35’i) hayatı boyunca en az bir kere eşinden fiziksel şiddet

görmektedir. Bu çalışmaya göre ülkemizin doğusunda şiddetin sıklığı %40 seviyesine çıkmakta-dır (9,11).

Aile içi şiddetin en önemli ne-denleri; genetik yatkınlık, şi-zofreni, paranoya gibi bazı akıl hastalıkları, yetişkinin çocuk-lukta istismara uğramış olma-sı, kişilik bozukluğu gibi ruhsal bozukluklar, kültürel yapının kadına ve çocuğa yönelik şidde-ti hoş görmesi ve desteklemesi, şiddetin bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi, toplumda ataer-killiğin ön planda olması, sosyal destek yokluğu, ekonomik, eği-tim, rol ve statü açısından kadın ve erkek arasındaki güç denge-sizliğidir. Güç otorite boyutunda kullanılabileceği gibi, amaçlı ve planlı olarak bilinçli bir şekilde “zor” yada “şiddet” boyutunda da kullanılabilmektedir (1,6,12-16).

Aile içi şiddete maruz kalan bu kişilerde en başta fiziksel istis-mar bulgusu olarak çeşitli ralanmalar oluşsa da bunun ya-nında mağdurlarda sigara dahil olmak üzere artan madde ba-ğımlılığına yatkınlık, kronik pel-vik ve/veya karın ağrıları, post-travmatik stres bozuklukları, depresyon, panik bozukluklar, baş ağrısı, gastrointestinal bo-zukluklar, erken yaş hamilelik-ler ve şiddete maruz kalmış ha-milelerde düşük doğum ağırlıklı çocukların dünyaya gelmesi gibi sorunlar açığa çıkabilmektedir (8,17-21).

Şiddete maruz kalan kişi sağlık kuruluşuna başvursa da bazen

Bir Üniversite Hastanesinde Görevli Sağlık Çalışanlarının Aile İçi Şiddete Maruziyetleri

bu durum sağlık çalışanının gözünden kaçmaktadır. Bu çoğunlukla sağlık persone-linin sorunu yadsımasından, gerekçelendirmesinden,

kü-çümsemesinden,

özdeşleş-tirmesinden, akıl yürütme tu-tumlarından veya yeterli bilgi ve donanıma sahip olmama-sından kaynaklanmaktadır (6). Ancak daha vahim bir durum-da sağlık çalışanlarının aileleri içinde maruz kaldıkları şiddet-tir ve bu durum daha fazla üstü örtülen ya da örtülmeye çalışı-lan bir durumdur (13).

Bu çalışma Güneydoğu Anadolu’da ki en büyük Eğitim ve Araştırma Hastanelerinden biri olan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gö-rev yapmakta olan sağlık çalışan-ların aile içi şiddete maruz kalıp kalmadıklarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.

MATERYAL VE

METOT

Araştırmamız bir anket ça-lışması olup tanımlayıcı bir araştırmadır. Çalışmamız 2013 yılında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanelerinde gö-nüllük esasına bağlı olarak akademik personel, asistan doktor, hemşire, ebe, sağlık teknisyeni ve laborant olan sağlık çalışanlarından 371 ki-şiye uygulandı. Çalışmamıza katılan kişilerin adı, soyadı ve ikamet ettiği adresi gibi kişisel bilgileri alınmadı. Sadece aile içi şiddet konusunda görüşleri belirlendi.

Çalışmamız esnasında anke-timizin önce 60 kişi üzerinde bir uygulaması yapılıp bu grup-tan elde edilen verilere faktör analizi uygulandı. Çalışmamız için gerekli olan etik kurul kararı Dicle Üniversitesi Etik Kurulu’ndan alındı. Veri topla-ma aracı olarak sosyo-demog-rafik bilgiler, şiddete ilişkin tu-tum ve davranışlarını belirten ve şiddete bakışlarını içeren bir anket formu dağıtılarak dol-durtuldu.

İstatistiksel Analiz “SPSS for Windows 18 paket” programın-da yapılmıştır. Tanımlayıcı is-tatistikler sürekli değişkenler için ortalama, standart sapma veya ortanca değer bulunmuş ve vaka sayısı (%) olarak gös-terilmiştir. Numerik olarak karşılaştırmalar için paramet-rik testler ve grup karşılaştır-maları için ise nonparametrik

testler kullanılmıştır. Numerik karşılaştırmalarda Ki kare testi ve nonparametrik testlerde ise Mann Whitney U testi kullanıl-mıştır. p<0,05 için sonuçlar is-tatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

BULGULAR

Çalışmamıza katılan gönüllü-lerin 203 (%54,7) tanesi erkek, 168 (%45,3) tanesi kadındı. Or-talama yaş 33,1159±9,42653 olup sağlık çalışanlarının en sık bulunduğu yaş 36 olgu ile 28 yaş idi. En genç sağlık ça-lışanı 18 yaşında olup, en yaşlı sağlık çalışanı 65 yaşında idi. Olgular yaş aralıklarına göre değerlendirildiğinde 18-30 yaş aralığında 188 olgu, 31-40 yaş aralığında 119 olgu, 41-50 yaş aralığında 37 olgu, 51-60 yaş aralığında 21 olgu ve 61 yaş ve

Uysal C, Kır MZ, Korkmaz M, Bozkurt İ, Sivri S, Bez Y

200 150 100 50 0 Sıklık

18-30 yaş 31-40 yaş 41-50 yaş 51-60 yaş 61 yaş ve üzeri

Grafik 1: Sağlık çalışanlarının yaş aralıklarına göre

sınıflandırılması Gruplanmış Yaş

(3)

üzerinde ise toplam 6 olgu bu-lunmakta idi (Grafik 1).

Olgularımızın 200 (%53,9) ta-nesi evli olduğunu, 166 (%44,7) tanesi bekar olduğunu ve 5 (%1,3) tanesi de dul olduğunu ifade etmiştir.

Çalışmamıza katılan 71 (%19,1) olgunun lise, 40’ının (%10,8) ön lisans, 162’sinin (%43,7) lisans ve 98’inin (%26,4) de doktora kapsamında olduğu tespit edil-miştir. Olgularımızın eşlerinin öğrenim durumları soruldu-ğunda 163 (%43,9) olgu eşinin olmadığını, 132’si (%35,6) üni-versite, 42’si (%11,3) lise, 12’si (%3,2) ortaokul, 13’ü (%3,5) ilkokul, 9’u (%2,4) eşinin öğre-nim görmediğini belirtmiştir. Olgularımızın meslekleri

sorul-duğunda; olgularımızın 156’sı (%42) doktor, 103’ü (%27,8) hemşire, 21’i (%5,7) sağlık me-muru olarak çalıştığını ve geri kalan 91 (%24,5) olgu ise diğer sağlık çalışanlarından (labo-rant, acil tıp teknisyeni, anes-tezi teknisyenleri) olduğunu belirtmiştir.

Olgularımıza aile içi şiddete maruz kalıp kalmadıkları so-rulduğunda 63 (%17) olgu aile içi şiddete maruz kaldığını ve 308 (%83) olgu aile içi şiddete maruz kalmadıklarını belirt-mişlerdir. 63 olgunun 23 (%6,2) tanesi eşi tarafından, 23 (%6,2) tanesi babası tarafından, 7 (%1,9) olgu annesi ve 7 (%1,9) olgu kardeşleri tarafından şid-det uygulandığını belirtmişler-dir. Geri kalan 3 (%0,8) olgu

ise diğer akrabaları tarafından şiddet uygulandığını ifade et-mişlerdir. Kendisine şiddet uy-gulandığını belirten 63 olgunun 45’i (%12,1) psikolojik, 12’si (%3,2) fiziksel, 5’i (%1,3) eko-nomik ve 1 (%0,3) olgu da cin-sel şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Şiddet çeşitleri cinsiyete göre incelendiğinde; fiziksel şiddete maruz kalan 12 (%3,2) olgunun hepsi ve cinsel şiddete maruz kalan 1 (%0,3) olgu kadın idi. Psikolojik şid-dete maruz kaldığını belirten olguların 18’i (%4,9) ve ekono-mik şiddet gördüğünü belirten olguların 4’ü (%1,08) erkek idi. Psikolojik şiddet gördüğünü belirten 27 (%7,3) olgu ve eko-nomik şiddete maruz kaldığını belirten 1 (%0,3) olgu kadındı. Bu durumda kadınların daha

fazla fiziksel, duygusal ve cin-sel şiddete maruz kaldıkları or-taya çıkmaktadır.

Olgularımızın evlilik süreleri incelendiği zaman 203 olgunun bu soruya cevap verdiği anla-şılmıştır. 25 (%12,3) olgunun ya yeni evli olduğu ya da evlilikle-rinin ilk yılı içerisinde oldukları tespit edildi. 1 (%0,5) olgunun 42 yıldır evli olduğunu belirttiği anlaşıldı. Ortalama evlilik süre-sinin 10,07 olduğu ve standart deviasyonun ise ±9,509 olduğu tespit edildi. Evlilik süreleri

sı-nıflandırıldığında 0-5 yıldır evli olan 92 (%45,3) olgu, 6-10 yıldır evli olan 42 (%20,7) olgu, 11-15 yıldır evli olan 18 (%8,9) olgu, 16-20 yıldır evli olan 19 (%9,4) olgu ve 21 yıl ve üzeri evli olan 32 (%15,8) olgu olduğu tespit edilmiştir. Evlilik süreleri ile aile içi şiddete maruziyeti kı-yaslandığı zaman evliliklerinin ilk 0-5 yılı içerisindeki olguların 15’i (%7,4), 6-10 yıldır evli olan-ların 8’i (%3,9), 11-15 yıldır evli olanların 4’ü (%2), 16-20 yıldır evli olanların 5’i ve 21 yıl ve üze-rinde evli olanların ise sadece

1’i şiddet gördüğünü belirtmiş-tir. Evlilik yılı ilerledikçe aile içi şiddetin azaldığı görülmektedir (Grafik 2).

Meslek gruplarına göre aile içi şiddete maruziyet incelendiğin-de ise en fazla aile içi şidincelendiğin-dete maruz kalan meslek grubunun hekimler olduğu, en az şiddet gören kesimin ise sağlık me-murları olduğu anlaşılmaktadır (Tablo 1). Meslek gruplarının ne çeşit şiddete maruz kaldığı Tab-lo 2’de gösterilmiştir. TabTab-lo 3’te olgularımızın aile içi şiddetin açığa çıkmasında rol oynadığını düşündükleri etmenler görül-mektedir.

TARTIŞMA

Aile içi şiddet toplumun her kesiminde görülebilmektedir (22). Haggblom ve ark. yap-mış oldukları çalışmada İsveç ve Finlandiya’da kadına yöne-lik şiddetin yaygınlığını araş-tırmışlar ve İsveç’te 15-64 yaş arasındaki kadınların %46’sı-nın, Finlandiya’da ise %40’ının şiddetle karşılaşmış olduğu-nu tespit etmişlerdir (3,23). İngiltere’de “under reported” denilen en az bildirilen cinayet olguları aile içi şiddet ile ilinti-li olanlar olup, bu tür olayların ancak %2-15’i polise bildiril-mektedir. İngiltere’de tüm ka-dınların %27’si hayatlarında en az bir kere şiddetle karşı karşı-ya kalmaktadırlar. 1996 yılında İngiltere ve Galler’de toplam 97 kadın eşleri tarafından öldürül-müşlerdir (24). Yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi şiddet Grafik 2: Aile içi şiddetin evlilik yılına göre değişimi

100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Kişi Sayısı 1-5 yıldır

evli olanlar evli olanlar6-10 yıldır 11-15 yıldır evli olanlar 16-20 yıldır evli olanlar 21 yıl ve üzeri evli olanlar

Evlilik yılı ile aile içi şiddetin birbiri ile karşılaştırılması

Aile içi şiddete maruz kalanlar Aile içi şiddete maruz kalmayanlar 15 8 92 42 4 18 5 19 1 32

Meslek Aile içi şiddete maruziyet

Evet Hayır

Doktor 31 125

Hemşire 23 80

Sağlık memuru 0 21

Diğer 9 82

Tablo 1: Meslek gruplarına göre aile içi şiddete

maruziyet durumu

Maruz kalınan şiddet çeşidi

Meslek

Doktor Hemşire Sağlık

memuru Diğer

Fiziksel şiddet 7 4 0 1

Cinsel şiddet 0 1 0 0

Psikolojik şiddet 23 16 0 6

Ekonomik şiddet 1 2 0 2

Tablo 2: Maruz kalınan şiddet çeşidine göre meslek

(4)

Bir Üniversite Hastanesinde Görevli Sağlık Çalışanlarının Aile İçi Şiddete Maruziyetleri

dünyada yaygın bir halde görül-mektedir.

Aile içi şiddet olgularının tespit edilmesinde sağlık çalışanla-rına önemli görevler düşmek-tedir. Ancak bu tür şiddeti ta-nıyacak olan sağlık çalışanının evinde de şiddet olabilir. Bu nedenden dolayı sağlık ça-lışanlarının şiddete uğrama durumları ve şiddete bakış açıları sağlık hizmetlerinin

geliştirilmesi ve düzenlenmesi adına önemlidir (1).

Yazıcı ve arkadaşlarının yapmış oldukları diğer bir çalışmada çalışmalarına dahil olan sağlık çalışanlarının %56,3’ünün evli, %41,7’sinin bekar, %2’sinin bo-şanmış olduğu belirtilmiş olup, evli olanların %47,5’inin eşleri-nin lise, %35,5’ieşleri-nin üniversite, %13,3’ünün ortaokul, %3,7’sinin ilkokul mezunu olduğu tespit

edilmiştir. Eşlerin %79,3’ünün çalışmakta olduğu belirtilmiştir. Sağlık personelinin %69,1’inin şiddete maruz kaldığı belirlen-miştir. Şiddete maruz kalanların tamamının sözlü-duygusal şid-det, %52,3’ünün fiziksel şidşid-det, %12,3’ünün ekonomik şiddet ve %10,7’sinin cinsel şiddete (sözlü cinsel taciz, elle taciz vb.) ma-ruz kaldığı tespit edilmiştir (14). Ancak burada sağlık çalışanına yönelik olarak genel anlamda

şiddetin olup olmadığına ba-kılmıştır. Bu nedenden dolayı şiddetin kimin tarafından uy-gulandığına bakıldığında; şid-det gördüğünü ifade eden ol-guların %27,6’sı anne-babası tarafından, %9,2’si kocası ve %6,2’sinin abla-ağabey-akra-baları tarafından şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir (14). Çalışmamızda ise olgularımızın %53,9’u evli olduğunu, %44,7’si bekar olduğunu ve %1,3’ü de dul olduğunu ifade etmiştir. Ol-gularımızın eşlerinin öğrenim durumları sorulduğunda %43,9 olgu eşinin olmadığını, %35,6 üniversite, %11,3 lise, %3,2 ortaokul, %3,5 ilkokul ve %2,4 eşinin öğrenim görmediğini belirtmiştir. Çalışmamıza katı-lan olguların eşlerinin çoğunun üniversite mezunu olduğu gö-rülmektedir. Çalışmamızda aile içi şiddete maruz kaldığını be-lirten 63 olgunun 23’ü eşi tara-fından, 23’ü babası taratara-fından, 7’si annesi ve 7’si de kardeşleri tarafından şiddet uygulandığı-nı belirtmişlerdir. Geri kalan 3 olgu ise diğer akrabaları tara-fından şiddet uygulandığını ifa-de etmişlerdir. Yazıcı’nın yap-mış olduğu çalışmayla uyumlu olarak akraba (ana-baba dahil) tarafından uygulanan şiddet oranının eş tarafından uygula-nan şiddetten daha fazla oldu-ğu bulunmuştur.

Çalışmamızda diğer çalışma-lardan farklı olarak şiddete maruz kalan sağlık persone-linin doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanı olarak sınıf-laması yapıldığında hekimler arasında fiziksel, psikolojik

şid-detin daha fazla olduğu, cinsel şiddetin ve ekonomik şiddetin ise hemşireler ve diğer sağlık çalışanları içerisinde daha faz-la olduğu tespit edilmiştir. Yazıcı ve ark. yapmış olduğu çalışmada yer alan sağlık per-sonelinin çoğunluğunun 25-29 yaş grubu, sağlık meslek lisesi mezunu olduğu ve acilde 1-5 yıl süre çalıştığı belirtilmiştir (14). Çalışmamıza katılan olgu-lar hastanemiz genelinde uy-gulanan ankete katılım yoluyla seçilmişlerdir. Anketimize ka-tılanların çoğunluğu 18-30 yaş aralığındadır.

Çalışmamızda şiddete maruz kaldığını belirten olguların ev-lilik yıllarına göre dağılımı in-celendiğinde 11-15 yıl evlilik oranına kadar şiddetin azaldığı, daha sonra 16-20 yıl aralığında tekrar bir artışa geçtiği tespit edilmiştir. Ancak artış çok an-lamlı olacak bir oranda değil-dir. Arslan ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada ise aile içi şiddetin evliliğin ilk 1. ayından itibaren ortaya çıktığı tespit edilmiştir (25). Çalışma-mızda bulunan bu artışın sebe-bi sebe-bireylerin bu bölgede batıya göre yaygın olan ikinci evlilik yapma isteği olduğu düşünül-mektedir.

Elmalı ve ark. yapmış oldukları çalışmalarındaki hemşirele-rin %27,7’sinin şiddete maruz kaldıkları ve bunlar içerisin-de %3,5’nin fiziksel şidiçerisin-dete, %22,8’i sözel şiddete ve geri kalan %1,4’ü de ekonomik şid-dete maruz kaldıkları tespit

edilmiştir (1). Çalışmamızda kadınların daha fazla fizik-sel, cinsel ve duygusal şiddete maruz kaldıkları tespit edil-miş olup, bu bulgu literatür ile uyumludur.

Şiddet hemen hemen tüm top-lumlarda açığa çıkabilmektedir (6). Şiddetin açığa çıkmasında birçok etken sıralanabilir (1,6). Gömbül ve ark. yapmış olduk-ları çalışmada toplumda erkek egemenliğinin şiddetin meyda-na gelmesinde önemli bir rol oynadığı tespit edilmiştir (12). Aynı çalışmada geçim sıkıntısı-nın aile içi şiddetin oluşmasın-da önemli bir faktör olduğu be-lirtilmiştir (12). Elmalı ve ark. yapmış oldukları çalışmada ise çalışmalarına katılan hem-şirelerin %68,1’inin ekonomik sıkıntıların aile içi şiddete yol açacağını belirtmişlerdir (1). Gömbül ve ark. yapmış olduk-ları çalışmada eğitim seviyesi düzeyinin aile içi şiddetin or-taya çıkmasına yol açan diğer bir etmen olduğu belirtilmiştir (12). Aynı çalışmada herkesin ailede görev ve sorumlulukla-rını bildiği ve toplumumuzdaki erkek kalıbının değişmesi ge-rektiği üzerinde durulmuştur (12). Sağlık çalışanlarının eği-tim seviyesi yüksek olduğu hal-de şidhal-detin bu oranda yüksek çıkması düşündürücü bir nok-ta olup, verilen cevaplar göz önüne alındığında ekonomik problemlerin, basılı ve görsel medyanın, alkol, uyutucu ve uyuşturucunun şiddeti etkiledi-ği görülmektedir. Çalışmamıza katılan olgular “eğitimsizliği ve cahilliği” şiddetin en önemli

bi-Uysal C, Kır MZ, Korkmaz M, Bozkurt İ, Sivri S, Bez Y

Olguların vermiş oldukları cevaplar

Evet (%) Hayır (%) Fikrim yok (%)

Cahillik ve eğitimsizlik şiddetin en etkili faktörlerinden

biridir. %93,5 %5,1 %1,4

Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı aile içi şiddettin

oluşmasında önemli bir faktördür. %92,7 %6 %1,3

Yanlış örf ve adetler aile içi şiddeti arttırmaktadır. %91,9 %6,5 %1,6

Ekonomik sıkıntılar aile içi şiddetin oluşmasında

önemli bir faktördür. %88,7 %8,3 %3

TV-radyo-gazete-dergi ve internet aile içi şiddete

eğilimi arttırmaktadır. %88,1 %9,7 %2,2

Erkek egemenliği aile içi şiddetin ortaya çıkmasında

önemli bir faktördür. %87,3 %10,3 %2,4

Terör aile içi şiddetin oluşması açısından önemli bir

faktördür. %54,4 %34,8 %10,8

Din şiddette yol açan etmenlerden biridir. %31,5 %64,2 %4,3

(5)

rinci ve “yanlış örf ve adetleri” de ikinci nedeni olarak belirt-mişlerdir. Belirtilen her 2 ne-dende ülkemizin genelini ilgi-lendiren bir sorundur.

SONUÇ

Şiddet hiçbir şekilde kabul edi-lebilir bir unsur değildir. Has-talarında şiddet unsuru gör-düğü zaman tanımlayacak ve gerekli destekleri sağlayacak olan sağlık çalışanlarının ken-dileri de şiddete maruz kala-bilmektedirler. Sağlık çalışanı da toplumun bir bireyidir. İn-sanlara yardım eli uzatacak kişilerin bunları yüksek oranda kendi üzerinde yaşaması ça-lışmamızda bulmayı umut et-mediğimiz halde ortaya çıkan bir sonuçtur. Aile içi şiddetin hekim, hemşire ve diğer sağlık mesleği mensupları içerisinde görülmesi neticesinde; eğitim-leri esnasında sağlık mesleği mensuplarına verilen eğitim ve öğretimin yanında kişisel ileti-şim becerilerini daha da arttırı-cı derslerin de verilmesi ve ki-şilerin birbirine olan saygılarını arttıran ve toplumu ilgilendiren bazı değerlerin tekrar kazanı-mının gerektiğini düşünüyoruz. Bu şekilde hem aile içi hem de toplumsal birlikteliğin beraber sağlanacağı ümidindeyiz.

(6)

1. Elmalı F, Erten ZK, Zincir H, Özen B, Balcı E. Hemşire ve ebelerin aile içi fiziksel şiddete bakış açıları maruziyetleri. Sağlık Bilimleri Dergisi (Journal of Health Sciences) 2011;20(1):39-47.

2. Dillon G, Hussain R, Loxton D, Rahman S. Mental and physical health and intimate partner violence against women: a review of the literature. Int J Family Med 2013;2013:313909.

3. Orhan AS, Gölbaşı Z. Birinci basamak sağlık kurumlarında çalışan sağlık personelinin kadına yönelik aile içi şiddet konusundaki görüş ve uygulamaları. Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi 2011;13(2):21-32.

4. Krug EG, Dahlberg LL, Mercy JA, Zwi AB, Lozano R. World report on violence and health. Geneva, Switzerland: World Health Organization. Available at: http:// whqlibdoc.who.int/hq/2002/9241545615. pdf Erişim tarihi: 01.10.2013.

5. Tel H. Gizli sağlık sorunu: ev içi şiddet ve hemşirelik yaklaşımları. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2002;6(2):1-9.

6. Eryılmaz G. Aile içi şiddet, kadın sağlığı ve hemşirelik. Cumhuriyet Üniversitesi

Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi

2001;5(2):19-24.

7. h t t p : / / t r . w i k i p e d i a . o r g / w i k i / Aile_i%C3%A7i_%C5%9Fiddet Erişim tarihi: 01.10.2013.

8. Moore ML, Zaccaro D, Parsons LH. Attitudes and practices of registered nurses toward women who have experienced abuse/domestic violence.

J Obstet Gynecol Neonatal Nurs 1998;27(2):175-82.

9. Meclis Araştırma Komisyonu. Töre ve namus cinayetleri ile kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin sebepleri araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi meclis araştırması komisyonu raporu. Ankara: TBMM, 2006. Erişim: http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/ donem22/yil01/ss1140_BOLUM%20I%20 (0001-0153).pdf Erişim tarihi: 01.10.2013. 10. Merrell J. Social support for victims of domestic violence. J Psychosoc Nurs Ment Health Serv 2001;39(11):30-5. 11. Altınay AG, Arat Y. Türkiye’de kadına yönelik şiddet. İstanbul: Punto, 2007. Erişim: http://research.sabanciuniv.edu/ cgi/search/simple?screen=Public%3A% 3AEPrintSearch&q_merge=ALL&q=T%C 3%BCrkiye%E2%80%99de+Kad%C4%B 1na+Y%C3%B6nelik+%C5%9Eiddet&ord er=-date%2Fcreators_name%2Ftitle&_ action_search=Search Erişim tarihi: 01.10.2013.

12. Gömbül Ö, Buldukoğlu K. Hemşirelerin kadın ve kadına yönelik eş şiddetine ilişkin görüşleri. Kriz Dergisi 1997;5(2):103-14. 13. Özvarış ŞB, Demirören M. Aile İçi Şiddetle Mücadele El Kitabı. Ankara: T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 2008. Erişim: http://yenikadininstatusu.aile.gov.tr/ data/542a8e0b369dc31550b3ac30/ siddet_handbook.pdf Erişim tarihi: 01.10.2013.

14. Yazıcı S, Mamuk R. Sağlık çalışanlarının kadına yönelik şiddete yaklaşımları. Bakırköy Tıp Dergisi 2010;6(2):73-7.

15. Aktaş Karaali O. Aile içi şiddet. Erişim: http://www.bsm.gov.tr/e_dergi/ dergi_2014_1/FLASH/index.html Erişim tarihi: 01.01.2014.

16. Özmen SK. Aile içinde öfke ve saldırganlığın yansımaları. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi 2004;37(2):27-39.

17. Goldberg WG, Tomlanovich MC. Domestic violence victims in the emergency department. New findings. JAMA 1984;251(24):3259-64.

18. Sigurdardottir S, Halldorsdottir S. Repressed and silent suffering: consequences of childhood sexual abuse for women’s health and well-being. Scand J Caring Sci 2013;27(2):422-32.

19. Lessa LM, Chein MB, da Silva DS, Poli Neto OB, Nogueira AA, Coelho LS, Brito LM. Irritable bowel syndrome in women with chronic pelvic pain in a Northeast Brazilian city. Rev Bras Ginecol Obstet 2013;35(2):84-9. 20. Heim C, Ehlert U, Hanker JP,

Hellhammer DH. Abuse-related

posttraumatic stress disorder and alterations of the hypothalamic-pituitary-adrenal axis in women with chronic pelvic pain. Psychosom Med 1998;60(3):309-18. 21. Walker EA, Katon WJ, Hansom J, Harrop-Griffiths J, Holm L, Jones ML, et al. Medical and psychiatric symptoms in women with childhood sexual abuse. Psychosom Med 1992;54(6):658-64. 22. Hodnett ED, Roberts I. Home-based social support for socially disadvantaged mothers. Cochrane Database Syst Rev 2007;18(2):CD000107.

23. Haggblom AM, Hallberg LR, Moller AR. Nurses’ attitudes and practices towards abused women. Nurs Health Sci 2005;7(4):235-42.

24. Cann K, Withnell S, Shakespeare J, Doll H, Thomas J. Domestic violence: a comparative survey of levels of detection, knowledge, and attitudes in healthcare workers. Public Health 2001;115(2):89-95. 25. Arslan MM, Yarımoğlu B, Çekin N, Hilal A. Eş şiddeti öyküsüyle adli tıp kurumu Adana Şube Müdürlüğü’ne başvuran olguların incelenmesi. Turkiye Klinikleri J Foren Med 2005;2(2):39-43.

KAYNAKLAR

Referanslar

Benzer Belgeler

İçtim aî dertlerim izi ve dâvalarımızı bütün çıplaklığı ile ortaya koyan: birçok fıkralarıyla da bizi katılırcasina güldüren; bazen de derin derin

Sağlıkla ilgili diğer kurum ve kuruluşların VÇU’ya desteği konusundaki görüşlerine göre sağlık çalışanlarının VÇU’dan memnun olma ve uygulamayı destekleme

Kaya ve arkadaşları (2010) Türkiye’de yaptıkları çalışmada, en düşük puana sahip olan maddenin %49 katılım oranı ile “Hastaların güvenliğiyle ilgili

Bu çalışmada; İzmir Kenti’ne temin edilen suyun mevcut, alternatif ve yakın gelecekte devreye alınacak su kaynakları dikkate alınarak, kısa zaman periyodu içinde

Ölçek alt boyutlarının cinsiyetle karşılaştırmasında, toplam ölçek puanı ile (U=, 16403,500, p=0.016),erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik şiddete yönelik

Sahip olduğumuz saç şekli, kulak memesinin ayrık veya yapışık olması, kan grupları gibi özelliklerimiz kalıtsal özellikler olup birini annemizden, diğerini

Whitney ve arkadafllar› denge ve vestibüler bozuklu¤u olan yafll› bireylerde BDP ve düflme hikayesi aras›ndaki iliflki- yi inceledikleri çal›flmalar›nda;

Veri dönemindeki yılların çoğunda ve toplam veri dönemi için hem Sharpe hem de Treynor rasyosu sürdürülebilirlik endeksi için pazar endeksine göre daha