• Sonuç bulunamadı

Tabiatı taklit hüneri musikide ne dereceye kadar mümkündür?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tabiatı taklit hüneri musikide ne dereceye kadar mümkündür?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

R ~ T'

I

!

E l L S

ES

Ë ¥ ©

B i Y A I

— 5 2

Tabiatı taklit hüneri musikide ne

dereceye kadar mümkündür

Güzel san’atlarm, tabiatı tak­ litten doğmuş olduklarına dair estetik âlimleri arasında vukua gelen uzun münakaşalara işaret etmek için, evvelki makalelerim de, bir iki söz söylemeye mec­ bur olmuştum; lâkin şu mühim tenbihi de unutmamıştım ki: san’atin her şubesi — kendisine hâs olan tebliğ ve ifade vasıta­ larına elverişli mevzulara göre hüner göstermekte ihtisas kes- bederek [o vadide ilerlemek su­ retiyle] tekâmül edebilmiştir; bu tekâmül esnasında da bazı san’ati av diğerlerinden çok ev­ vel (tabiatı taklit kaydı)ndân kurtulup (Karihadan icat) ede­ bilmek kabiliyetine istidat gös­ termişlerdir. Meselâ mimarlık gibi ki, iptida bir şeyi taklit et­ mek mülâhazası, vç san’at zev­ ki gibi manevî saikalarla değil, - vahşî ve yırtıcı hayvanlardan, kendilerini muhafaza etmek ve binaenaleyh, ancak korunabil- mek için!?. - ilk (çakmak taşı devri) adamları tabii mağarala­ ra sığınmışlar; binlerce seneler süren uzun bir vahçet devri ge­ çirdikten sonra, kendilerine mes ken yapabilecek kadar ilerlemiş­ ler; karihalarından bir ev şekli iead ve tasavvur edemediklerin­ den dolayı - eskidenberi bildik­ leri tabiî mağaraları taklit ile - ilk defa olarak iptidaî bir mi­ marlık san’atına vücut vermiş­ lerdi. Fakat — evvelce de söy­ lemiş olduğum gibi - asıl mi­ marlıkta gaye (emîn, metin ve sıhhat şartlarına muvafık) bir mesken bina etmekten ibaret ol­ duğu için, mimar, diğer sanat­ kârlardan çok evvel tabiatla ve

Y A Z A N :

FİLOZOF

RIZA TEVFÎK

22

taklit edilebilir, ve bu, tama­ men tabiî bir taklittir; meşhur

(Şopen = Chopin) [*] (cenaze marşı — marehe funebre) isim­ li bestesi de cenaze ihtifalinde okunan dualarm ve kiliseden fasıla ile çalman çan seslerinin taklididir, fakat yalnız bundan ibaret değildir! (Ştravuz — St- rauss) un - on dilber valsların­ dan biri olan - (Tunaıım dalga­ ları — les flots du Danıube) bestesi de, gûya, dalga taklidi olacak, fakat - olsa olsa - an­ cak o bestenin muntazaman bir birini takip eden vezni bir (akım engin ve yayvan dalgaların, sa­ hile doğru ilerlemesini andırır; o da, ancak hassas bir bestekâ­ rın çıkarabileceği bir mânadır; yoksa o beste belki Tuna dal - gaiarım seyrederken, garip bir heyecana tutulan bu zarif artis­ tin, kendi ruhunda hâsıl olan dalgaların — musiki

lisaniyie-[ * ] ( Şopen) , pek dilber ve pek mahir bir piyanist olan bu ■adam ■ayni zamanda, çok hassas ve romantik bi/r bestelerdi. As­ len Fransız bir PolonyalIydı. Ktrlc yaşında veremden vefat etti, en kibar aile kızlan, ma ölünciye loadar hastubakıcilığı eltiler. Ccnazûsi, kendi bestele­ miş olduğu (marş) ile teşyi o-

taklitle alâkasını kesmiştir. H a-' hmdu. (Ştvavuz), en güzel (vals) yata rahat temin etmek için ya­

pılan binanın gayesi ancak (menfaat mülâhazası) dır. Bu fikir güzel san’atlarin gayesine tabiaten ve esasen zıttır. Şiir de iptida tabiatın muhtelif manza­ ralarım temaşa etmek şeklinden doğmuş olabilir. Fakat bugün her şeyden ziyade fikir ve duy­ gu ve hayal coşkunluğu ile tür­ lü türlü heyecanlarımızı - ahenk li ve tertipli sözler ve kafiyeli kelimelerle beyan edebilmek san’atmdan ibaret olduğundan, haricî tabiattan ziyade bizim ta­ biatımızla sıkı sıkıya alâkadar­ dır. Yalnız, ses ve gürültü tak- j lidine kabiliyeti olan musiki ile,! meselâ bülbül şakıması pekâlâ [

beliğ bir ifadesidir. (Bırakmış — Brahma) m - bütün dünyaca t anılmış vc çok beğenilmiş o- la n — (Reqiuem = Rökiyem) i, [ölmüşlerin istirahati ruhu için okunan] bir dua besteci olmak itibariyle, hariçteki tabiatla hiç bir münasebeti olmadığı mu­ hakkaktır. Fakat - benim, had­ dim olmayarak takdirime göre - bu kabilden olan bestelerin en fevkalâdesi (Sshumann = Şu - man) m (Reveries .= tehayyü- lât) unvanlı bestesidir. Ben bu besteyi dinlediğim güne kadar, hiç tasavvur edememiştim ki, musiki lisaniyle böyle bir hale­ tin ifadesi mümkün olabilsin!.. Çünkü (tahayyiüât) bir takım geçmiş vukuatın, insan ve man zara şekillerinin, veyahut, yal­ nız hayalin, bir anda iead ettiği şeylerin tekrar düşünülmesi­ dir. Bu düğünce ancak sözle (ve fikir şeklinde) başkalarına na­ kil ve tebliğ edilebilir şeylerdir sanırdım. Halbuki mümkünmüş!

(Sonu sah nüshamızda)

Ciinye - Lübıısoı

Dr. KEZA TEV FÎK

lar besteüyen, ve herkesin mu­ habbetine mazhar ohıp, yetmiş dört yaşmda (1809) Imhtiyav

ölen (Vhfcmah ' meşhur beste­

kârdır. (Bimh.mis birinci dere­ cede üstatlardandır. Almandır. Hambourg şehrinden ve on do­ kuzuncu asır bestekârlanadan­ dır (1833 - 1897). (Requiem) i ile şöhreti dünyayı tutmuştu. Meşhur (Mozart — Motsart) m da ayni isimde bir bestesi wxr- mış. (Şiiman) da Almamhr,

(Saxe = Saksonyahdır). Pek

gamkin ve sevelavi bir mizaç sahibi imiş. Kendisini nehre a- Up intihar etmiş olduğunu bir yerde okumuştum zomnediyo -

rwn. - i

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yine de bu olumsuzluk, aynı zamanda sinema oyunculuğu için kolaylığı da içinde barındırır.. Sinemada temel birimin çekim olması, tekrarlanma olasılığı

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı ilk olarak 2003 yılında Biyoçeşitlilik ve Doğa Koruma Kanunu Tasar ısı adıyla gündeme geldi.. Yürürlükteki doğa

Yeni Tabiat ı Koruma Kanunu, Çevre Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak 20 kişilik bir kurula bugüne kadar doğal sit alan ı ilan edilen tüm yerlerin durumunu yeniden

İşletme Ormanı içinde Orman ve Su işleri Bakanlığı tarafından tahsisi yapılan taş ve mermer ocakları, dünyada sadece orman olarak bu bölgede bulunan sedir ormanını

maddelerinde daha önceki yasalarla belirlenmiş olan (2863 nolu yasa) doğal SİT olarak tescili yapılmış; sulak alanlar, özel çevre koruma alanları, milli parklar,

Tabiatı ve Biyolojik Çe şitliliği Koruma Kanunu Tasarısının ekim ayının son haftasında meclis gündemine taşınması ile Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı olarak bilinen

[r]

bradikardi varl›¤›nda ve yüksek riskli hastalarda (kardiyak arrest hikâyesi, konvansiyonel tedaviye ra¤men tekrarlayan kardiyak olay geçirilmesi vb.)