• Sonuç bulunamadı

Darü'l-Elhan:"Nağmeler Evi"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Darü'l-Elhan:"Nağmeler Evi""

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t t

- w ,ı

Dârü’l-Elhan, “nağmeler evi” anla­ mına geliyor ve ülkemizin ilk resmi musiki okulunun adı. Adında “dâr” sözcüğü bulunan bütün kurumlar gibi “ev, yuva” sıcaklığını taşıdığı bir dönemde kurulmuş.

Yakın musiki tarihimizde önemli yeri olan Dârü’l-Elhan’ın başlangıcı 1914’lerde, Şehremini Cemil Paşa (T o pu zlu) d ö n em in d e k u ru lan Dârü'l-Bedayî’nin musiki bölümüne dek uzanır.

Türk musikisinin çöküşünü önle­ mek, halka düzeyli müzik beğenisi aşılamak ve bazı temsillerde yer alacak müzik eserlerinin “ulusal ka­ rakterde” bestelenmesine yardımcı olmak amacıyla oluşturulan bu bö­ lümün hocaları dönemin üstad mü- zikçileri ve parlak icracılarıdır (Tan- buri Cemil Bey, Zekâizade Ahmet Efendi, Ali Rıfat Bey, Abdülkadir Bey gibi). Şehzadebaşı, Letafet A partm am ’nda (T ü rk iy e’nin ilk apartmanıdır) başlayan ve Ferah Ti­

¿t

THE FIRST

TURKISH

CONSERVATORY

Dürü

7

-

Elhan

By G Ö N Ü L P A Ç A C I*

Turkey’s first school o f music in the modem sense was founded in Istan­ bul in 1917, a n d was know n as Daru'l-Elhan, a com pound word m ea n in g litera lly “H ouse o f Melodies”.

The school began as an extension of the Istanbul City Theatre, established in 1914 when Cemil Topuzlu was mayor o f the city, and went on to play a major role in 20th century

Turkish musical life.

The original object was to halt the degeneration o f Turkish classical music under the prevailing fashion fo r all things western, to foster public appreciation o f high quality music, a n d encourage composers to draw on traditional Turkish musical val­ ues when composing music fo r the­ a tric a l p ro d u c tio n s. A m ong the teachers were such outstanding con­ temporary m usicians as Tanburi Cemil Bey, Zekaizade Ahmet Efendi, Ali Rifat Bey, and Abdiilkadir Bey.

D â rü 'l-Elhan:

yatrosu’nun arka sokağında beyaz, ahşap bir ko­

nağa taşınan Musiki kolu, I. Dünya Savaşı’nın güçlükleri nedeniyle fazla sürmeyerek 19l6’da kapatılır.

1916 sonlarında “Maarif Nezareti”nce, dönemin müzisyenleri ve fikir adamlarıyla bir toplantı dü­ zenlenerek Dârü’l-Elhan’ın yeniden ve bağımsız olarak kurulması gündeme gelir. İsim babalığını eski “Evkaf Nâzın” ve Washington Büyükelçisi Ziya Paşa yapar. V. Mehmed’in (Reşat) “İrâde-i Seniyye”si ile yürürlüğe giren “Musiki Encümeni ve D ârü’l-Elhan T alim atnam esi”, 1 Ocak 1917’den itibaren kurumun faaliyete geçmesini sağlar.

Dârü’l-Elhan’ın ilk “reis”i Ziya Paşa’dır. Müzik ko­ misyonunda ise bestekar ve eski “Şurâ-yı Devlet” üyesi Rahmi Bey, Udi Ali Rıfat Bey (Çağatay), Bebek’li Refik Talat Bey gibi üstadlar yer almak­ tadır. Fevziye caddesi’nde hanım (inas) ve erkek­ ler (zükûr) için iki ayn konakta başlayan dersler İsmail Hakkı Bey, Levon Hancıyan, Zekâizade Ahmet Efendi gibi hocaların gözetiminde ve sa­ vaş yıllarının güç koşulları altında sürdürülür.

The school first opened in an apartment building (the first in Istanbul) in the district o f Şehzade- başı, but soon moved from these cramped quar­ ters to a large w hite-painted wooden house behind Ferah Theatre. As the First World War pro­ ceeded to take an ever heavier toll, however, the school was eventually obliged to close down in

1916.

Towards the end o f that year, the Ministry o f Education organised a meeting o f musicians and intellectuals o f the time to discuss the reopening of the school as an independent institution rather than a part o f the City Theatre. This is when it received the name Dârü'1-Elhan, proposed by Ziya Paşa, former Turkish ambassador to Washington a n d minister o f pious endowments. Under an im perial decree issued by Sultan Mehmed. V Reşad, the college was officially fo u n d ed a n d opened its doors on 1 January 1917.

Ziya Paşa was appointed the first director o f Dârü'1-Elhan, a n d such well known figures as Rahmi Bey, composer and former member o f the Council o f State, Udi Ali Rifat Bey the ud virtuoso

3 0 S K Y U F E KASIM H r “ N O V E M B E R 1995 I

:

u

!■

f }

]f

i

1925.. . Dârü'1-Elhan Alaturka Fasıl Heyeti./

1925.. . The Turkish Music Orchestra at Dârii'l-Elhan.

1930'lar... Nefesli sazlar bölümü öğrencilerinden olujan topluluk./

"Nağmeler E vi"

S K Y L IF E KASIM 31 N O V E M B E R 1995

(2)

1926.. . Konservatuvarın batı müziği eğitim kadrosundan bir grup birarada./ 1926.. . A group o f western music staff a t the Conservatory.

Cumhuriyet öncesi dönemde yalnız­ ca Türk Musikisi eğitimi veren Ku- rurn’un b ün yesine C um huriyet’in ilânından sonra Batı musikisi dersleri de eklenir. Dârü’l-El-

han batı türü bir kon- servatuvar olarak ör­ g ü tlen ir. K urum un eğitim k a d ro su n u n “Alaturka” Şubesi Ra­ uf Yekta Bey, Tanbu- ri Refik Bey (Fersan), Udi Sedat Bey (Öz- toprak), Santuri Ziya Bey, N eyzen Emin Efendi, Kemani Nuri

ve Mustafa Bey gibi hocalardan; “Alafranga” Şu­ besi ise Zeki Bey (Üngör), Piyanist Hegei ve Ra- deglia, Müdür Musa Süreyya Bey, Muhittin Bey (Sadak), Edgar Manas, Cemal Reşit (Rey) gibi ho­ calardan oluşmuştur.

Dârü’l-Elhan dönemin devlet desteğinden de ya­ rarlanır. Ayrıca yine bu dönemde Dârü’l-Elhan’ın yayınlamış olduğu notalar, kitaplar ve araştırma­ lar Türk Musikisi tarihi için büyük önem taşımak­ tadır.

Dârü’l-Elhan’daki bu coşkulu çalışmalar sürer­ ken, beklenmedik bir karar alınır. 1926 yılı Aralık ayında Maarif Vekili Mustafa Necati Bey’in baş­ kanlığında oluşturulan “Sanayi-i Nefise Encüme- ni”nin çalışmaları sonucunda, Kurum’dan Türk Musikisi eğitimi kaldırılır. Sadece hocalardan oluşan İcra Heyeti ve Tasnif Heyeti “kat’iyyen ders yapıldığı günlerde çalışmamak” kaydıyla bı­ rakılır ve yönetmelik değişikliğiyle Belediye’ye bağlanan kurumun adı “İstanbul Konservatuvarı” olarak değiştirilir.

Daha sonra “musikimize çekidüzen vermek

üze-(the ud is the oriental forerunner o f the lute, to which it gave its name), and Bebekli Refik Talat Bey were appointed to the Music Board. Courses in music fo r both men and women began in sep­ arate houses on Fevziye street despite the difficult wartime conditions. Among the first teachers were Ism a il H a kkı Bey, Levon H a n c iy a n a n d Zekâizade Ahmet Efendi.

After the establishment o f the Turkish Republic in 1923, lessons in western music were added to the curriculum fo r the fir s t time, a n d the college underwent reorganisation into a conservatory along western lines. No longer was it considered necessary to separate fem ale and male students. The teachers o f Turkish music were R a u f Yekta, T a n bu ri Refik Fersan, Udi Sedat Ö ztoprak, Santuri Ziya Bey, Neyzen Emin Efendi, Kemani Nuri, Mustafa Bey and other respected musicians, while the staff o f the western music department inclu ded Zeki Üngör, the p ia n ists Hegei a n d Radeglia, M uhittin Sadak, Edgar M anas a n d Cemal Reşit Rey. The director was a member o f

the western music department, Musa Süreyya Bey.

The sheet music, books a n d studies published by Dârü'1-Elhan at this time proved to be o f crucial importance fo r

the history o f Turkish music.

In the midst o f this enthusi­ astic activity the news that the Turkish m usic depart­ ment was to be closed down fe ll like a bombshell. This fa ta l decision was taken in D ecem ber 1 9 2 6 by the C om m ission o f F ine Arts u n d e r D eputy M inister o f Education M ustafa Necati Bey. The members o f sta ff

S K Y L I F E KASIM

3 3

(3)

re” Avrupa’dan getirilen müzik adamlarınca (Pa­ ul Hindemith gibi), hazırlanan raporlar ile ve bu tarihten itibaren geçirdiği bir takım yapısal de­ ğişim ve kesintilerle, 1940’ların ortalarına dek ge­ linir. İstanbul Belediye Konservatuvarı adını al­ mış olan kurum, 1944 yılında Hüseyin Saadettin Arel gibi önemli bir teorisyen ve müzik adamı­ nın “ilmi heyet başkanlığı”na getirilmesiyle yeni­ den yapılandırılarak eski verimliliğini kazanmaya başlar. Türk Musikisi dersleri yeniden programa alınır. Türk Musikisi İcra Heyeti kadrolaştırılır. Musikinin her boyutundan önemli sanatçıların katılımıyla Kurum canlılık kazanır.

İstanbul’un ve ülkemizin sanat hayatında uzun yıllar “belirleyici” katkıları olan Kurum 1986 yı­ lında İstanbul Üniversitesi’ne devredilir ve serü­ ven noktalanır.

Müzikoloji alanında öncülüğe sahip olan, birçok ünlü sanatçı yetiştiren ve plak doldurmaktan, Anadolu’da türkü derlemeye ka­ dar uzanan birçok faaliyetle ül­ kem izin yak ın k ü ltü rel g eç­ m işinde önem li rol oynayan Dârü’l-Elhan ve İstanbul Beledi­ ye Konservatuvarı gibi burumla­ rın günümüz kültürel ortamında sık sık anımsanması gerekiyor. Müzikte kurumsallaşmanın ve devamlılığın önemini tartışmak, açıkçası, b ug ün ün sorularına geçmişin deneyimlerinde cevap

aramak. •

who p la y e d in the Turkish music orchestra and worked on the Classification Committee were permitted to remain only on the condition that they did not work on days when there were classes. Dârü'1-Elhan was a t the sa m e tim e re n a m e d Ista n b u l Conservatory in con­ firm ation o f its noiv purely western char­

acter.

N ot u n til H ü seyin Sadettin Arel, a lead­ ing m usicologist, was appointed direc­ tor o f the conservato­ ry in 1944, were lessons in Turkish m usic restored. As musicians returned to an institution which had turned its back on its own musical heritage, the conservatory gradually regained its former vitality.

In 1986, the conservatory became part o f Istanbul University. Since its establishment in 1914, Istan­ bul Conservatory has not only produced m any celebrated musicologists a n d m usicians, but undertaken extensive research into all categories o f Turkish art a n d fo lk music. The collection o f folk songs from all over the country is just one o f

the valuable contributions to Turkish m usic m ade by this institution.

* G önül P açacı PhD, m usicologist, Istanbul Technical University.

* Dr. G önül Paçacı, Müzikolog, ITÜ öğretim üyesi.

S K Y L I F E KASIM

3 4

dr

N O V E M B E R 1995

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

4 yıl sonra ülkeye geri döndüğünde gençlere müzik eğitimi konu­ sunda neleryapılabileceğini çok daha iyi bi­ liyordu ardık.. Ama geçim sorunu

bakın bana ne yaptırdı. «Paşa­ lar toplandı. Aileleri kesilecek» falan gibi mahalle dedikoduları ortada dö nüyordu. Bir taraftan da duyu, luyordu; herkes bir

Abdi İpekçi adına Türk ve Yunan halklarının banş ve dostluğuna yö­ nelik bir ödül kurulması için çağnda bulundu.. O bir çağnya, Yunanistan ve Türkiye'den

İsmail Hakkı beyin dostu miralay Bedirhanî Bahri beye gönderdiği bir mektupta Gazi Osman paşamn cena­ ze alayında hazır bulunmamış bir çok ricalin bulunmuşlar

Daha akıllı gıda dağıtım ağıyla israfının azaltılmasını hedefleyen bir proje kapsa- mında, özellikle ambarlarda veya gıda depolarında bulu- nan ürünlere ait bilgilerin

1963’de Ponseti ve Smoley, %83 başlangıç başarı oranı ve %50’den fazla nüks bildirmelerine rağmen aynı merkezden 1991-2001 yılları arasında tedavi ettikleri 157

Çünkü eser Loti’nin en çok okunmuş ve en çok alâka çekmiş romanlarından biridir ve Cânan’ın ölürken yazmış olduğu mektup, hakikaten Madam Lera

Şekil 1’deki model dikkate alınarak araştırmanın hipotezler oluşturulmuştur. İlk olarak iş çevresi özelliklerinden dinamizm ile işletme stratejileri arasındaki