««¿
•S*”
’
¿ m *not defterinden
Lütfen, kantarın
topunu kaçırmayınız: 1
İDAMLARIN İNFAZINA
HERKES KARŞIYDI
---ASSIADA duruşmalarının sonucu idamların pazar günkü 28. yıldönümü her zamankinden ___ daha fazla mürekkep kullanımına yol açtı: Dü zenlenmiş mevlit haberleriyle, demeçlerle, yorumlar la... Bunu da anlamak zor değildir: Turgut Ozai’ın cumhurbaşkanı adaylığı niyeti sağ kesimi bir arayı- ; şa İtmiştir. Yapıştırıcı olarak da “ Menderes" adı üze- | rinde durulmaktadır. Özal’ın ANAP’ı ile Demlrel'in l DYP'si bunu kendilerine maletmenin yarışı içinde- I dirler. ANAP’ın mevlit düzenlemesi fikri yasal engel- I ler dolayısıyla suya düşmüşse de birtakım ANAP
m illetvekilleri bunu dolaylı yoldan gerçekleştirme yi akl-ı evvellik saymışlar, şahsenmiş gibi tertiple- j re girişm işlerdir. Turgut Ozal da bunu Meclis baş- ! kanlığı seçiminde yapmamış mıdır?
DYP, Demirel ve onlara sıcak yayın organları İse bu vesileyi ellerinden kaçırmamak için hareketlen- i mişlerdir.
Sadece Menderes ailesi ve onların tem silcisi Ay- ı din Menderes o hazin olaydan bu yana sürdürdük leri, herkesin saygısını çekmiş vakur tavrını muha faza etm iştir. Bunun bir siyasi istism ar konusu ya pılmasına alet olmayı reddetmiştir.
Yıldönümü dolayısıyla girişilen yayınlar arasın da, o zamanın “ kuvvetli adam’Marından, dönemin İs tanbul’daki 66. Tümen Komutanı General Faruk Gü- ventürk, “ Tercüman” ’ gazetesine şöyle demiştir:
—“ Bu arada İsmet Paşa da Metin Toker’i bana gönderdi. 'Aman, ordu idama girmesin, idam bir c i nayettir. Siyasi idam olmaz' diye haber gönderdi. Biz, Silahlı Kuvvetler Birliği idama karşıydık.”
Bunda bir doğru, iki yanlış vardır.
Doğru, benim Güventürk’e tümen komutanlığın da yemeğe gittiğim, yemekte ona ve yanındaki genç yüzbaşılara o sözleri sövlediğimdir.
Birinci yanlış, benim İsmet Paşa tarafından gön derildiğim, ondan mesaj ilettiğimdir. Güventürk, kırk yıllık ahbabımdır. Beni yemeğe çağırır, dururdu, is met Paşa adına hiçbir zaman, hiçbir yerde konuş- mamışımdır. Zaten bu, İsmet Paşa’nın devlet anla yışına tamamiyle aykırı bir durumdur.
Ama bunun çok yapılan bir hata olduğunu kabul ederim. Belki Güventürk de öyle sanmıştır.
Bir ilginç örnek söyleyeyim.
TÜRKEŞ’İN TEKLİFİ
r - A - l HTİLALDEN sonraydı. Kazaen, kaza kurşu nuyla veya gereksiz bir vuruşmada ölen “ şe- i * J hitle ri’in cenazelerinin Ankara'da yapılacak töreninden birkaç gün önceydi. O sırada M illi Bir lik Komitesi üyesi ve Başbakanlık Müsteşarı Albay Alparslan Türkeş, benimle görüşmek istedi. Başba ka n lıkla kendisini görmeye gittim .
Söylediği şuydu: Törende İsmet Paşa'nın bulun masını istemiyorlardı. Nitekim, Gürsel Paşa da bu lunmayacaktı. Onu, Türkeş tem sil edecekti.
Sebebi anlamakta bir güçlük çekmedim: Halk, İsmet Paşa’yı, Gürsel Paşa’dan çok daha fazla al kışlayacaktı. Bir yarış olsun, taraftar değillerdi.
Beni şaşırtan, bunun devamı oldu: Acaba ben, İsmet Paşa adına törene katılır mıydım?
Bu da nereden çıkmıştı?
Albay Türkeş beni çok övücü sözlerle bunun “ mucip sebep” ini söyledi.
Olacak şey miydi?
Albay Türkeş’e nedenlerimi anlattım. Bir defa, İsmet Paşa hanedan başı değildi. —Türkiye’de bu nu sonradan görecektik ya... Sayın Bayan bazı dış törenlere tem silci diye kendiliğinden gidecekti—. İkincisi, ben İsmet Paşa’nın damadıydım. Hanedan lık taslasaydı, bu iş gene bana düşmezdi. Oğulları vardı. Kaldı ki böyle bir te klif İsmet Paşa’nın saçla- ! rını diken diken ederdi. İsmet Paşa resmen CHP Ge- i nei Başkam’ydı. Törene katılmayacaksa, yerine CHP
j
Genel Sekreteri’ni gönderirdi. Ben ne oluyordum? Albay Türkeş biraz düşündü. “ Haklısınız. Bu ak-’ lımıza gelm em işti” dedi. Törene katılmaması arzu larını İsmet Paşa’ya iletip iletemeyeceğimi sordu. Tabii, iletebilirdim .İsmet Paşa'ya ilettim . Genel Sekreter, artık rah metli, özellikle o 1960-61 yıllarında demokrasi için unutulmaz, ama çok az bilinen hizmetler yapmış, ke limenin tam anlamıyla “ mümtaz devlet adamı” İs mail Rüştü Aksal’ı çağırdı. Ona danıştı.
Cenaze töreninde CHP Genel Başkanı İsmet İnö nü’yü CHP Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal tem sil etti.
DEMİREL DE ÖYLE SANIRMIŞ
UNUN çok yapılan bir hata olduğunu kabul ederim, demiştim. Meğer Süleyman Demirel --- de öyle sanırmış.
Mustafa Özkan “ Sabah” ta, bundan bir önceki cumhurbaşkanı seçimiyle ilg ili bildiklerini yazıyor ya... Demirel, “ ismet İnönü'nün havası” nı da merak ediyormuş. Özkan bu konuyu Kemal Satır ve Kemal Demir ile konuşmuş. Onlara göre bu bunalımdan ül keyi ancak İnönü kurtarabilirmiş. Cumhurbaşkanı se çilirse askerlere “ Kışlanızadönün” dermiş, onlarda dönermiş. Bunları “ Süleyman Bey” e nakletmiş. Din lemiş. "B ird e damadın (Metin Toker’in) nabzını tut bakalım' demiş.
Mustafa Özkan anlatıyor:
“ Bunun üzerine yakın dostum Metin Toker ile bu luştuk. Konuyu laf arasında açtım. Toker, ismet Pa- şa'nın cumhurbaşkanlığına hevesli olmadığını, eğer ülke bunalıma sürüklenirse ve parlamento İnönü üzerinde tam mutabakata varırsa kendisini razı et menin mümkün olabileceği havasını verdi.
Bu durumu Süleyman Demirel’e anlattığımda güldü: ‘Bu cevabı bekliyordum’ dedi.”
Herhalde “ Kendim için bir şey istiyorsam, na merdim” sözünün sahibi Demirel benim bu şahsi gö rüşümü İsmet Paşa’nın "Yan cebime koy!” havasın da olduğu tarzında yorumlamıştır.
“ Kişi kişiyi kendi gibi b ilir" derler ya... Halbuki ben, İsmet Paşa’ya bu konuşmayı, sonradan dahi nakletmemişimdir bile...
Evet, Güventürk'e dönelim. Demecindeki ikinci yanlış nedir?
Yarın:
İDAMLAR İÇİN AĞIRLIK KOYMUŞLARDI
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi