Kurtuluş Savaşı nın
’’sembol kadım",
ünlü yazarın
yaşamını anlatan
’’Halide" oyunu için
Gülriz Sururi/'Onun
bilinmesi gereken
pek çok özelliği var,
ama ne yazık ki
günümüzün
gençliği, sadece
eserlerinden
bazılarıyla tanıyor"
diyor
HALUK AKTAR•
YIL 1919... Mütareke zama
nı... Sultanahmet Meydanı
alabildiğine kalabalık. Çarşaflı, fesli
insanlar doldurmuşlar çevreyi. Mey
danda kurulu, ay-yıldızİı bayrak ası
lı kürsüye
Halidegeliyor. Önce tit
rek bir sesle konuşmasına başlıyor,
sonra devleşiyor:
“ Kardeşler, vatandaşlar, Müs- lümanlar... Size dünyanın verdiği hükmü dinlediniz. İtilaf devletleri nin tecavüz siyaseti, haksız olarak Türkiye’ye çevrilmiştir. Eğer ayda ve yıldızlarda da Türk ve Müslü man bulunduğu söylense, oralara da istila ordularını gönderirlerdi. Hilali parçalamak için fırsat kolla yanların kanlarını, okyanusların su lan bile temizleyemez...”
Alkışlar, alkışlar, alkışlar...
...Ve yıl 1985. Aym kürsü yine
kuruldu Sultanahmet Meydanı’nda.
Bu kez
Halide’ninyerinde, onu can
landıran
Gülriz Surunvar...
“ GENÇLER TANIMIYOR"
Konak Tiyatrosu’nda sahnele
nen
“ Halide”adlı oyunda
Halide Edıb Adıvar’ıcanlandıran
Gülriz Sunıri, “ Çoktandır bir Türk kadın kahramanını canlandırmak istiyor ve araştırma yapıyordum. Bilgesu Erenus’un, Halide Edib Adıvar ile ilgili bir oyun yazmak niyetinde ol duğunu duydum. Kendisiyle konu şarak, bunu benim için yazmasını istedim. Kabul etti ve çalışmalara başladık”diyor.
“ Günümüz gençliği, Halide Edib’i yalnızca eserleri ile tanıyor. Onun Kurtuluş Savaşı’na katılan bir kadın kahraman, hakkında ölüm kararı çıkarılan bir kişi, Türk- ocağı Cemiyeti’ndeki çalışmalarım, erlikten, onbaşıhğa yükseltildiğini, daha sonra Tetkik-i Mezalim Ku rulu Başkanı olduğunu, yurdu ka rış karış dolaştığım, incelemeler yaptığını bilmiyorlar. Buna çok üzülüyorum”
diyen sanatçı, sözle
rine şöyle devam ediyor:
“ Bunları oyunumuzda ortaya çıkardığım için, gerçekten büyük mutluluk duyuyorum. Kurtuluş Sa- vaşı’na katılan pek çok kadın kah raman var. Ama, bunların içinde ünlü olan tek kişi Halide Edib. Yazdığı kitapların tam olarak in celenmesi ve günümüz gençlerine tanıtılması gerekir. Çünkü Halide Edib, sürekli olarak ‘ilk’lerin ka dınıdır ve kendi dönemi içinde Si- mone de Beauvoir’dan da üstün dür.”
ANILARLA HESAPLAŞMA
“ Halide”
oyununda
Halideile
dünkü ve bugünkü Türk aydım ara
sında bir paralel kuruluyor ve gü
nümüz Türk aydınlarının sorunları
sergilenerek, eleştirisi yapılıyor. Ay
rıca
Halide,yaşamındaki büyük
olaylar dizisiyle anılarında hesapla
şıyor. Bunlar arasında Abdülhamit’
ten, Ingiliz generallerine kadar pek
çok kişi bulunuyor.
“ Halide Edib’e hep hayranım dır. Oyun için Bilgesu Erenus’un yaptığı araştırmaların içinde bulun dum. Her yeni şey öğrendiğimde şaşırıyordum”
diyen
Gülriz Suru-ri, sözlerine şöyle devam ediyor:
“ Öğrendiklerimle ona biraz da ha bağlandım. Halide’ye olan say gım biraz daha arttı. Bu öğrendik lerimin büyük bölümü
‘Halide’de
var. Bunlardan biri de Ata’ya karşı duyduğu âşk ve Ulu Önder’in de ona karşı bigâne olmadığı.‘Hali
de’yi
bir hizmet olarak görüyorum. İzleyen, korkusu, cesareti, gücü ve güçsüzlüğüyle, kısaca ber yönüyle bu büyük insanı tanıyabiliyor.”Gülriz Sururi, Halide’yi
genç
kuşağın görmesini çok istiyor ve
“ Bu konuda okullarımıza eUmden gelen yardımı yapmak ve gençlerin bu ünlü kadını tanımalarını sağla mak isterim”diyor.
Oyunun güncelliğini hiçbir za
man yitirmeyeceğini söyleyen sanat
çı, sözlerini şöyle noktalıyor:
“ Son derece ileri görüşlü, ger çek bir aydının bütün sorumluluk larını, bir insanın bütün korkula rını içinde taşıyan Halide Edib Adı- var gibi birini canlandırdığım için gerçekten çok şanslı ve
sevinçii-Işte “ Halide” nin fotoğrafı... Biri 1919’da çekil miş (yanda) mütareke yılları ve Sultanahmet Ca- mii’ nin önünde kurulan kürsünün çevresi alabil diğine kalabalık. Duvarların üstü bile dolu. Hali de, Ay-Yıldızlı bayrak asılı kürsüden fesli, çarşaf lı insanlara coşkulu bir biçimde sesleniyor, “ Kar deşler, vatandaşlar, Müslümanlar...” diye. Önce çekingen bir biçimde başladığı konuşmasını dev leşerek tamamlıyor... Ve, yıl 1985... Sultanahmet Meydam’ na yine bir kürsü kuruluyor. Ama bu kez orada Halide Edib Adıvar değil, 66 yıl sonra ken disini tiyatro sahnesinde canlandıran Gülriz Suru ri var. Halide’ nin söylediklerini sanatçı her gece kendisini izleyen tiyatroseverlere tekrarlıyor. Halide mütareke yıllarında Sultanahmet Meydam’ nda heyecanlı konuşmalar yaparken, kendisini fesli
insanlar dinlerdi. Gülriz Sururi’ nin çıktığı kürsünün çevresi de kalabalık ama bunlar bugünkü Türki ye’ nin insanları, okullarından dönen öğrenciler, meydanı gezen turistler ve yolları Sultanahmet’ten geçenler. Çevrede toplananlar önce çarşaflı bir kadının kürsüde ne yaptığını anlamıyorlar. Sonra Gülriz Sururi’yi tanıyanlar “ Halide” oyunu için bu kürsünün kurulduğunu öğreniyorlar. Rehberler de gezdirdikleri turistlere “ Sembol kadın” ı anlatıyorlar. (Fotoğraflar: ALTAN TUNK)
Rm M A 1901’de, Üsküdar Amerikan Kız Koieji’ni bilirdi. ^ 1 1908’den sonra çeşitli gazete ve dergilerde
yazı-J *an V'1^ 1- Darülmualimat'ta ve İstanbul Kız lda-
4
pedagoji ve tarih hocalığı, Vakıf kızmek-J
teplerinde müfettişlik yapü. Önce Salih Zeki,1
sonra da Dr. Adnan İİ£ evlendi. 1917’de ® | | f * *d
Cemal Paşa tarafından Suriye’ye davet edildi.‘
j f
Beyrut ve Şam kız mekteplerini ve AymturaDa-Tctl (
Sm
rüleytamı’m kurdu.1918’de, İstanbul Edebiyat Fakültesi’nde -s. Garp Edebiyatı hocası oldu. 1919 müterake
yıl-lannda Fatih ve Sultanahmet meydanlarındaki . heyecanlı milli nutukları yüzünden 16 Mart İ
s-Halıde Ed» Adıvar 1919 da genç tanbul İşgali’nde evi basıldı. Dr. Adnan Bey ile
ve güzel bir kadındı. İşte albu- birlikte Anadolu’ya geçerek, milli mücadeleye
münden bu fotoğraf kaldı. katıldı. Saltanat hükümeti tarafından kurulan
•
.... „ , „ Kürt Mustafa Divan-ı Harbi’nde, başta Müsta fi NLÜ Türk kadın romancısı Prof. Ha- {g Kemal olmak üzere, hakkında ölüm karanUde Edib Adıvar, 1884 yılında İstanbul yerilen 6 kişiden biriydi. İstiklal Savaşı yılların da doğdu. Babası Mehmcd Edib Bey, annesi da önce ErkâlH Harbiye’de, sonra Gaip Cep-
Bedrifem Hanım dır. hesi’nde bulundu. Önce onbaşı, Büyük Zafer’
Halide Edib Adıvar, çocukluğunda özel ders- den sonra da çavuş rütbesi verildi,
ler ile yetiştirildi, bu arada şair Rıza Tevfik’ 1926’da, bazı siyasi fikir aynlıklan yüzün- ten ve riyaziyeci Salih Zeki Bey’den ders aldı, den, kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye’
den ayrıldı. İngiltere’ye gitti, bir süre de Fran
sa’da yaşadı. 1928-1929’da Amerika’ya davet
edilerek, oranın başlıca üniversitelerinde
“ ya kın şark, fikir ve sanat tarihine”dair konfe
ranslar, I93i-1932’de Columbia Üniversitesi’n-
de misafir profesör olarak
“ çağdaş Türk fikir ve edebiyatı”hakkında dersler verdi. 1935’te
Yeni Delhi’deki Müslüman Üniversitesinde mi
safir profesör Olarak çalıştı. 1939’da İstanbul’a
dönen
Halide E d il,1940’da İstanbul Üniversi
tesi Edebiyat Fakültesi’nde İngiliz Edebiyatı pro
fesörü oldu.
1950-1954 arası İzmir Milletvekili olarak
Meclis’te bulundu. Tekrar döndüğü üniversite
deki görevinden yaşlılığı dolayısıyla ayrıldı, 9
Ocak 1964’te böbrek yetersizliğinden öldü.
Eserlerinden bazılan:
“ Harap Mabetler” , “ Handan” , “ Ateşten Gömlek” , “ Vurun Kah peye” , “ Sinekti Bakkal” , “ Kalp Ağnsı” , “ Dö ner Ayna” , “ Mor Salkındı Ev” , “ Raik’in An nesi” , “ Tatarcık” , “ Sonsuz Panayır” , “ Zey- no’nun oğlu” , “ Yol Palas Cinayeti” , “ Akile Hanım Sokağı” , “ Hayat Parçalan”ve
“ Yeni Turan” .Hugh Herr, soğuktan donarak kangren
olan iki bacağı kesilince, kendi yaptığı
plastik ayaklarla bu spora
devam ettiğini söylüyor
•
NEW Hampshire’ın Beyaz Dağları (White Mountains), dağcıla
r a anlatüklarma göre cam gibiymiş. Ne insan ayağının girebile
ceği bir kovuk, ne de dağ ayakkabılarının çivilerini saplayabilecek bir
çatlak... 20 yaşındaki dağcı
Hugh Herr,işte bu yüzden beyaz dağlara
tek başına tırmanmak zorunda kaldığım söylüyor.
Hugh Herr,
insanüstü bir yaratık değil. Aksine, iki bacağı da dizle
rinin 4 santim altından kesilmiş, sakat bir delikanlı. 9 yaşında dağcılık
sporuna başlayan ve tırmanma aşkım başka hiçbir şeyle eş tutmayan
H ugh’un bacaklarının kangren olup kesilmesi de bu aşkın sonucu...
DONAN BACAKLAR
17 yaşında, Amerika’nın en yetenekli 12 dağcısı arasında adını du
yuran
Hugh Herr,aym yıl şiddetli bir fırtınada, New England’ın Mo
unt Washington dağında kaybolmuş. Kurtarma ekiplerinin ancak 4 gün
sonra bulabildikleri genç dağcının, sıfıra altında -23 derecede donan ba
cakları, doktorların 2 ay süren çabalatma karşın, kangren olmaktan kur-
tanlamayıp kesilmiş.
Zorlukla yürüdüğünü, çok kısa mesafelerde yorulduğunu söylediği
halde, dağcılıkta hâlâ başarılı olmasının diğer bir sırrı ise, kendi yaptığı
ayaklan.
DAĞA GÖRE AYAK
Hugh’un özelliği, tırmanacağı her dağa elverişli ayaklannı kendi yap
ması.
“ İnsan ayağının giremeyeceği dağlara tırmanmak benim için ço cuk oyunu gibi oldu, aynca bacaklarımı da istediğim gibi ayarlayıp, boyumu uzatabiliyorum”diyor. Takma bacaklarının çok hafi bir tene
ke ve plastik karışımı olmasından dolayı da, öteki dağcılara göre daha
şanslı olduğuna inanan delikanlı,
“ Eksilen her kilo, dağcının yukarı ham leleri daha kolay yapabilmesi demektir”diye anlatıyor.
Gülriz Sururi, Sultanahmet Meydam’ na kurulan kürsü toplandıktan ve üstündeki çarşafı çıkarıp günümüzün kadını olduktan sonra Halide Edib Adıvar’ın büstünü ziyaret etti. Büstün kaidesindeki “ Sembol kadın” yazısını okuyan sanatçı şöyle diyordu: "Eskiden beri Halide’ye hayranım. Gerçekten de sembol bir kadın, tanıdıkça hayranlığım daha da arttı. Sahnede onu canlandırdığım İçin çok sevinçliyim.
Genç dağcının en büyük özelliği kendi ayaklarını kendi yap ması. Hiçbir dağcının tırmanamadığı cam gibi dağlara, kendi yaptığı ayakları sayesinde tırmandığını söyleyen Hugh’ un tak ma bacaklarıda, istediği boyda ayarlanabilecek gibi yapılmış
Hugh Herr, çok sakat olduğunu, bazı günler yürümekte bile zorluk çektiğini kendi ağzıyla söyle mekten kaçınmıyor. Ama iş dağlara tırmanmaya gelince, Hugh’ un sakatlığı engel olmaktan çıkı yor. 20 yaşındaki delikanlının dağcılık aşkı belki diğer aşklardan biraz farklı ama değişik.
1919... O G Ü N L E R D E N
1 9 8 5 . . . B U G Ü N L E R E
U L T A N A H M E T
M İ T İ N G İ GİB İ
H a lid e E d ib A d ıv a r
Amerika'nın en yetenekli
12 dağcısı arasında yer alıyor
H E R D A C A B A Ş K A A Y A K
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi