• Sonuç bulunamadı

The Role of Traumatic Life Events on Forming Axis-1 Disorders in Comorbid Panic Disorder

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "The Role of Traumatic Life Events on Forming Axis-1 Disorders in Comorbid Panic Disorder"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Panik Bozukluðuna Komorbid Eksen-1

Bozukluklarýnýn Oluþumunda Travmatik

Yaþam Olaylarýnýn Rolü

Mustafa Özkan1, Þakir Özen2, Nermin Ertunç3

1Prof. Dr., 2Doç. Dr., Dicle Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Diyarbakýr, 3Uz. Dr., Antakya Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Hatay

ÖZET

Amaç: Bu çalýþmada, panik bozukluðuna (PB) komorbid eksen-1 bozukluklarýnýn oluþumunda travmatik yaþam olaylarýnýn rolünü araþtýrmayý amaçladýk. Yöntem: Psikiyatri polikliniðinde PB tanýsý konan 115 hasta (%61'i kadýn) ardýþýk olarak çalýþmaya alýndý. Hastalara; DSM-IV'e Göre Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme Çizelgesi, Panik Agorafobi Ölçeði (PAÖ), Yaþam Olaylarý Ölçeði (YOÖ), Kýsa Fiziksel ve Seksüel Kötüye Kullaným Anketi (KKA), Disosiyatif Yaþantýlar Ölçeði (DYÖ), Sürekli Kaygý Envanteri (SKE) ve Beck Depresyon Envanteri (BDE) uygu-landý. Bulgular: Hastalarýn %33'ünde major depresif bozukluk olmak üzere toplam %69'unda eksen-1 komor-biditesi saptandý. Eksen-1 komorkomor-biditesi olan hastalarda; olumsuz yaþam olayý sayýsý daha fazlaydý (p=0.009), ancak KKA ve YOÖ puanlarýnda belirgin farklýlýk yoktu (p>0.05). Agorafobisi olan 59 hastanýn KKA (p=0.024) ve PAÖ (p<0.001) ölçeði puanlarý daha yüksekti. Suisid düþüncesi olan 33 hastanýn yaþý daha gençti (p=0.019); KKA puanlarý daha yüksekti (p<0.001), buna karþýn PAÖ puanlarý farklý deðildi (p>0.05). Sonuç: Psikiyatride, özgül bir travmanýn özgül bir hastalýða yol açtýðýna dair kesin bir bilgi yoktur. Fakat, çeþitli travmatik olaylarýn zaman içinde birikim oluþturmasý, kiþinin direnç ve uyum mekanizmalarýný zorlamasý ve sonuçta kiþinin biyo-psikososyal özelliklerine göre psikiyatrik tablolarýn þekil-lenmesi söz konusudur. PB'na komorbid durumlarýn oluþumunda yakýn dönem yaþam olaylarýnýn sýklýðý rol oynamaktadýr. Çocukluk-ergenlik çaðý travmatik olaylarý komorbiditeden daha çok agorafobi ve suisid düþünce-siyle iliþkilidir.

Anahtar Sözcükler: Yaþam olaylarý, panik bozukluðu, komorbidite.

(Klinik Psikiyatri 2005;8:53-59)

SUMMARY

The Role of Traumatic Life Events on Forming Axis-1 Disorders in Comorbid Panic Disorder Objective: In this study, we aimed to evaluate the role of traumatic life events on the comorbidity of axis-1 disor-ders onto panic disordisor-ders (PD). Method: A total of 115 patients (female 61%), who were consecutively diag-nosed as PD at the psychiatry outpatient clinic were included into the study. Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders, Panic and Agoraphobia Scale (PAS), Life Events Scale (LES), Brief Physical and Sexual Abuse Inventory (BPSAI), Dissociative Experiences Scale (DES), State-Trait Anxiety Inventory (STAI-II) and Beck Depression Inventory (BDI) were performed to all patients. Results: Major depression was detected in 33% of patients, and in a total of 69% patients axis-1 comor-bidity were found. In patients with axis-1 comorcomor-bidity; the number of negative life events was higher (p=0.009), but BPSAI and LES points did not change sig-nificantly (p>0.05). In 59 patients with agoraphobia BPSAI (p=0.024) and PAS (p<0.001) points were higher. The age of 33 patients with suicidal thoughts were younger (p=0.019); these patients had higher BPSAI points (p<0.001) while their PAS points did not change (p>0.05). Conclusion: There is no clear evidence that a specific trauma can lead to a specific psychiatric disorder. However, various traumatic events may accumulate in the course of time, force the subject's resistance and adaptation, and finally a psychiatric clinical picture will be formed depending on person's biopsychosocial fea-tures. The frequency of recent life events accounts for the occurrence of comorbidity onto PD. The traumatic events in childhood and adolescence are mostly associ-ated with agoraphobia and suicidal thoughts rather than comorbidity.

(2)

GÝRÝÞ

Araþtýrmalar, anksiyete bozukluklarýnýn sýklýkla tehdit edici olaylarýn ardýndan ortaya çýktýðýný göstermiþtir. Panik bozukluðu (PB) ve agorafobi için, ayrýlma tehdidi ve kiþilerarasý çatýþma gibi olaylar sorumlu tutulmuþtur. Kontrollü çalýþmalar hastalarýn çoðunluðunda önemli yaþam olaylarýný hastalýðýn baþlangýcý ile iliþkili bulmuþtur. Bazý hastalar hastalýðýn baþlangýcýnýn madde kullanýmý gibi biyolojik etkenlerle iliþkili olduðunu bildirmek-tedir (Noyes ve Saric 1998).

Erken çocukluk dönemlerindeki kayýplarýn PB hastalarýnda normallerden daha fazla görüldüðü belirlenmiþtir. Çocuklukta ebeveynin ayrýlmasý, boþanmasý ve diðer streslerin daha sýk görülmesinin PB'ye yatkýnlýk yarattýðý düþünülmektedir (Alkýn 2000). Ayný zamanda erken kayýp olaylarýnýn depresyon riskini artýrdýðý bilinmektedir. PB tanýsý konan 157 hastanýn %34'ü erken dönemde (15 yaþ öncesi) önemli bir kayýp ya da ayrýlýk öyküsü bildirmiþtir. Erken dönem obje kaybý bildiren hastalarda diðerlerine göre major depresyon prevalansýnda ve suisidal davranýþlarda belirgin bir artýþ görülmüþ, ancak alkol-madde kullanýmýnda belirgin bir fark görülmemiþtir (Servant ve Parquet 1994). Ayrýca, PB hastalarýnda çocuklukta yaþanan fiziksel ve cinsel istismar da daha fazla saptanmýþtýr (Stein ve ark. 1996). Afrika kökenli Amerikalýlar ve Avrupa kökenli Amerikalýlar arasýnda yapýlan bir çalýþmada; Afrika kökenli Amerikalýlarda travma sonrasý stres bozukluðunun ve çocukluk çaðý fizik-sel kötüye kullanýmýn daha yüksek olduðu görülmüþtür. Ayrýca bu hastalarda panik atak semptomlarýnýn þiddetinin daha yüksek olduðu, özellikle ölüm ve çýldýrma korkusu ile ilgili semp-tomlarýn ön planda olduðu saptanmýþtýr (Smith ve ark. 1999).

PB, anksiyete bozukluklarý içinde sýnýflandýrýlmak-tadýr. Bununla birlikte, komorbidite çalýþmalarý incelendiðinde, PB'nin duygudurum bozukluklarý baþta olmak üzere diðer eksen-1 bozukluklarýyla yüksek oranlarda komorbidite gösterdiði görül-mektedir (Cassano ve ark. 1997, Özbulut ve ark. 2003, Biederman ve ark. 2004). Bir çalýþmada; PB'ye komorbid major depresyon %56 oranýnda, yaygýn anksiyete bozukluðu %25 oranýnda, somati-zasyon bozukluðu %21 oranýnda saptanmýþtýr (Özbulut ve ark. 2003). Fobiler, alkol baðýmlýlýðý,

uyku bozukluklarý vb. birçok klinik tablonun PB ile birlikteliði üzerinde duran çalýþmalar da vardýr. Komorbiditeler klinik tabloyu aðýrlaþtýrýr, iþlevsel-liði daha fazla bozar, yeti yitimini derinleþtirir, hýzlý ve tam iyileþme oranlarýný olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle, komorbiditeler ve komorbiditeye yatkýnlýk oluþturan etkenler bireye özgü tedavi planlanmasýnda dikkatle üzerinde durulmasý gereken durumlardýr (Cassano ve ark. 1997, Leskin ve Sheikh 2002).

Örseleyici yaþam olaylarýnýn; matem reaksiyonu, depresyon, distimi, akut stres bozukluðu, travma sonrasý stres bozukluðu, disosiyatif bozukluk ve özgül fobi gibi bazý psikiyatrik bozukluklarýn ortaya çýkýþýnda önemli bir etken olduðunu belirten çalýþ-malar vardýr (Nixon ve Bryant 2003, Özen ve ark. 2004). Örneðin, üniversite son sýnýf öðrencilerinin ele alýndýðý bir çalýþmada (Özen ve ark. 2004) çocukluk çaðý travmatik yaþantýlarýna ait olumsuz izlerin halen devam ettiði, travma puaný yüksek olanlarýn daha fazla depresif olduðu ve gelecekle ilgili daha fazla umutsuz olduðu saptanmýþtýr. Fakat, olumsuz yaþam olaylarýna ve duygusal-fizik-sel-cinsel kötüye kullanýma maruz kalmanýn PB ve PB'ye komorbid tablolarýn oluþum sürecine nasýl ve ne ölçüde katký yaptýðý konusundaki çalýþmalar daha azdýr (Friedman ve ark. 2002, Leskin ve Sheikh 2002).

Bu çalýþmada, BP’ye ek olarak diðer bir eksen-1 bozukluðunun oluþmasýnda travmatik yaþam olay-larýnýn rolünü araþtýrmayý amaçladýk.

GEREÇ VE YÖNTEM

DSM-IV kriterlerine göre panik bozukluðu tanýsý konan 17 yaþ ve üstündeki 70'i kadýn, 45'i erkek toplam 115 poliklinik hastasý ardýþýk olarak çalýþ-maya alýndý. Hastalarýn %92'si, anksiyete semptom-larý nedeniyle kardiyoloji ve dahiliye poliklinik-lerinden psikiyatri konsültasyonu için gönderilen ve organik bir patoloji saptanmayan hastalardý. Hasta ve yakýnlarý çalýþma hakkýnda bilgilendirildi ve birkaç gün içinde olmak üzere uygun zaman dilim-lerine görüþme randevusu verildi. Eðitimsiz veya eðitim düzeyi düþük hastalara görüþme araçlarýmýz tek tek okunarak, gerektiðinde açýklama yapýlarak büyük bir titizlikle uygulandý. Çalýþmaya katýlmayý reddeden hasta olmadý. Hastalara uygulanan çizelge ve ölçekler aþaðýdadýr:

(3)

1- Sosyodemografik Bilgi Formu: tarafýmýzdan hazýrlandý.

2- DSM-IV'e Göre Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme Çizelgesi (SCID-I): Bu görüþme çizelgesiyle, psi-kiyatri polikliniklerinde sýk karþýlaþýlan eksen-1'e ait bozukluklar taranýr. Çorapçýoðlu ve ark. tarafýn-dan Türkçe'ye çevrilmiþ, geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr (Çorapçýoðlu ve ark. 1999). 3- Panik Agorafobi Ölçeði (PAÖ): 14 maddelik beþli likert tipi bir ölçektir. Özbildirim ve Gözlemci formu þeklinde birbirine benzeyen iki formu vardýr. Toplam puan 0-52 arasýnda deðiþir. Türkiye'de ya-pýlan çalýþmada, ölçeðin kesme noktasýnýn 11/12 puan arasýnda alýnmasýnýn en yüksek özgüllük (%92.9) ve duyarlýlýk (%92.0) saðladýðý bil-dirilmiþtir (Bandelow 1995, Tural ve ark. 2000). 4- Yaþam Olaylarý Ölçeði (YOÖ): Dohrenwent ve ark.’nýn geliþtirdiði ölçekte; okul, iþ yaþamý, aþk ve evlilik, çocuk sahibi olmak, aile, ikamet, yasal, ekonomik, sosyal aktiviteler, saðlýk ve karýþýk çok yönlü yaþam olaylarý sorgulanmakta ve kiþi açýsýn-dan olumlu veya olumsuz deðerlendirilen olaylara deðiþen aðýrlýkta puanlar verilmektedir. Eþ, çocuk, anne-baba ölümü en aðýrlýklý puana sahiptirler. Tüm maddelerden alýnan puanlarýn toplanmasýyla toplam puan elde edilir. Biz sadece sýkýntý veren ve olumsuz deðerlendirilen yaþam olaylarýný sorgu-ladýk (Dohrenwent ve ark. 1978).

5- Kýsa Fiziksel ve Seksüel Kötüye Kullaným Anketi (KKA): Marshall ve ark. tarafýndan geliþtirilen ve son beþ maddesi tarafýmýzdan eklenen 12 maddelik bir ölçektir. 16 yaþýndan önceki travmatik yaþan-týlarý sorgular. Sorulan yaþantýnýn varlýðýna 1 puan, yokluðuna 0 puan verilir; anketin toplam puaný 0-12 arasýnda deðiþir. Sorulan 0-12 yaþantý þunlardýr: Bakým verenden 1 aydan fazla süre travmatik ayrýlýk, ailede madde kötüye kullanýmý veya baðým-lýlýðý olan birey olmasý, þiddetli cezalandýrýlma deneyimi (bir cisimle vurulma), þiddetli ceza-landýrýlma sonucunda kendisi veya kardeþinde yaralanma, anne-baba arasýndaki fiziksel þiddete tanýk olma, yakýnlarý dýþýnda cinsel (iliþkiye) zor-lanma, bir yakýný tarafýndan cinsel (iliþkiye) zorlan-ma, ebeveyn boþanmasý, ebeveyn ölümü, ken-disinde ve/veya ailesinde ciddi hastalýk, okul fobisi ve diðer fobiler ve davranýþsal sorunlardýr (Marshall ve ark. 2000).

6- Disosiyatif Yaþantýlar Ölçeði (DYÖ): Toplam 28 soru içermektedir, her madde görülüþ sýklýðýna göre 0-100 arasýnda puanlanýr. Tüm puanlarýn toplanýp 28'e bölünmesi ile ortalama toplam puan elde edilir. Bu puanýn 30 veya daha yüksek olmasý disosiyatif bozukluk riskine iþaret eder (Carlson ve Putman 1993, Þar ve ark. 1997).

7- Sürekli Kaygý Envanteri (SKE): Dörtlü likert tipi bir ölçektir. Alýnan puan 20-80 arasýnda deðiþir (Öner ve Le Compte 1998).

8- Beck Depresyon Envanteri (BDE): Dörtlü likert tipi cümlelerden oluþan 21 maddelik bir ölçektir. Alýnan puan 0-63 arasýnda deðiþir (Beck 1961, Hisli 1988).

Ýstatistikler SPSS istatistik programýnýn 10.0 versi-yonu ile yapýldý. Komorbiditesi olan ve olmayanlar-da ölçek ve diðer deðiþkenlere ait puanlarýn karþýlaþtýrmalarýnda t testi kullanýldý. Kadýn ve erkeklere ait komorbidite oranlarý arasýndaki fark-lýlýk Ki-kare testi ile araþtýrýldý. Ölçeklerin puanlarý arasýndaki iliþki Pearson korelasyon testi ile araþtýrýldý. Ýstatistiklerde p deðerlerinin 0.05'ten küçük olmasý anlamlýlýk olarak kabul edildi. BULGULAR

Hastalarýn %61'i kadýn, %63'ü evli, %70'i il merkezinde oturmaktaydý. Diðer sosyodemografik özellikler Tablo 1'de görülmektedir. Kadýn ve erkekler arasýnda; yaþ, hastalýk baþlangýcý, komor-bidite oraný, yaþam olayý sayýsý, iþlevsellik puaný ve diðer ölçek puanlarý arasýnda anlamlý fark saptan-madý (p>0.05).

PB tanýlý hastalarýn %69'unda bir veya daha fazla eksen-1 komorbiditesi vardý. En sýk görülen komor-bid durum major depreif bozukluktu (Tablo 2). Eksen-1 komorbiditesi olan ve olmayan gruplar arasýnda önemli yaþ farký yoktu (p>0.05). Eksen-1 komorbiditesi olan hastalarda; KKA ve YOÖ toplam puanlarý arasýnda anlamlý fark saptan-mazken (p>0.05); yaþam olayý sayýsý daha fazla (t=2.677, p=0.009), günlük yaþamdaki iþlevsellik daha bozuk (ÝGD: t=-3.090, p=0.003) ve diðer ölçeklerden alýnan puanlar daha yüksek bulundu (BDE: t=4.602, p<0.001; SKE: t=4.795, p<0.001; PAÖ: t=3.196, p=0.002; DYÖ: t=2.206, p=0.029). Agorafobisi olan hastalarda (%51) olmayanlara

(4)

kýyasla KKA (t=2.284, p=0.024) ve PAÖ (t=5.025, p<0.001) puaný daha yüksek, ÝGD puaný daha düþüktü (t=-3.694, p<0.001). Diðer deðiþkenlerle ilgili önemli bir fark saptanmadý. Sýklýðý ve yoðun-luðu deðiþken olmakla birlikte, suisid düþüncesi olan 33 (%29) hasta ile suisid düþüncesi olmayan diðer hastalar karþýlaþtýrýldýðýnda; iki grup arasýnda yaþam olayý sayýsý bakýmýndan fark saptanmadý (p=0.116) fakat KKA puanlarý daha yüksekti (t=3.789, p<0.001). Suisid düþüncesi olanlarýn yaþ ortalamasý 30±9'du, yani diðer hastalardan daha gençtiler (t=-2.384, p=0.019) ve günlük ya-þamlarýndaki iþlevsellikleri daha bozuktu (ÝGD: t=-3.747, p<0.001). Suisid düþüncesi olanlarýn PAÖ dýþýndaki diðer ölçeklerden aldýklarý puanlar diðer hastalardan daha yüksekti (PAÖ, BDE, SKE ve DYÖ p deðerleri sýrasýyla; 0.280, <0.001, <0.001, 0.006).

KKA verileri ýþýðýnda, çalýþmamýzda 16 yaþ öncesi dönemle ilgili olarak; %3 bir yakýný tarafýndan cin-sel (iliþkiye) zorlanma, %7 yakýnlarý dýþýndaki biri tarafýndan cinsel (iliþkiye) zorlanma, %16 oranýnda bakým verenden travmatik ayrýlýk, %17 ebeveyn kaybý, %4 ebeveyn boþanmasý, %22 ebeveynleri tarafýndan þiddetli cezalandýrýlma deneyimi, %41

oranýnda anne-baba arasýnda fiziksel þiddete tanýk olma, %30 ailede ciddi bir hastalýk ve %17 oranýn-da ailede madde kötüye kullanýmý/baðýmlýlýðý olan birey olmasý öyküsü saptandý. Yine çalýþmamýzda fiziksel ve cinsel kötüye kullaným toplam puanlarýy-la erken baþpuanlarýy-langýç (p<0.05), iþlevsellikte azalma (p<0.05), yüksek depresyon puaný (p<0.05) ve di-sosiyatif yaþantýlarda artma (p<0.01) iliþkili bu-lundu. Pearson korelasyon testine göre çoðu ölçe-ðin puanlarý arasýnda anlamlý iliþkiler saptandý (Tablo 3).

TARTIÞMA VE SONUÇ

PB olan hastalar genellikle ilk panik ataðýný stres verici yaþam olaylarý sonrasýnda yaþarlar. Hastalarýn yaþam biçimlerini deðiþtiren olaylar panik ataklarý için tetikleyici olmaktadýr. Bu stres verici etkenlerin kronik veya çoðul nitelikte olmasý ayrýca önem taþýmaktadýr. Bir kýsým araþtýrma sonucu, çocukluk ve ergenlik dönemi travmatik yaþam olaylarýnýn ve erken dönemde ebeveyn ayrýlýðýnýn PB geliþimine yol açtýðý fikrini vermiþtir. PB tanýsý konan hastalarýn %34-54'ü erken dönemde (16 yaþ öncesi) önemli bir kayýp ya da ayrýlýk öyküsü bildirmiþtir (Noyes ve ark. 1993, Servant ve Parquet 1994, Pollack ve ark. 1996). Yine çocukluk çaðýnda fiziksel ve seksüel kötüye kullaným öyküsü olanlarda PB görülme sýklýðýnýn daha yüksek olduðu bildirilmiþtir (Servant ve ark. 1994, Stein ve ark. 1996, Kessler ve ark. 1997, Bandelow ve ark. 2002).

Bireyleri etkileme oranlarý deðiþkenlik göstermekle birlikte, örseleyici yaþam olaylarý birçok kiþide olumsuz izler býrakmakta ve yaþam sürecinde çeþitli psikopatolojilerin, özellikle de depresif bozukluk-larýn ortaya çýkmasýna katký yapmaktadýr (Friedman ve ark. 2002, Cloitre ve ark. 2004, Gladstone ve ark. 2004). Çalýþmamýzda; KKA ve YOÖ gibi travmatik öyküleri sorgulayan ölçek puanlarý eksen-1 komorbiditesi olan PB hastalarýn-da belirgin derecede yüksek bulunmadý, fakat yaþam olayý sayýsý ve diðer ölçek puanlarý daha yük-sekti. Bu durum; komorbidite geliþmesinde, aðýr derecede üzüntü-sýkýntý veren tek bir olaydan ziyade, daha yakýn zamanda, hafif-orta þiddette de olsa tekrarlama eðilimi gösteren veya üst üste gelen faklý olaylarýn rolü olabileceðini düþündürmüþtür. Buna karþýn, PB'ye agorafobinin eþlik etmesi

Tablo 1. Panik bozukluðu tanýlý hastalarýn

sosyode-mografik özellikleri

Sosyodemografik deðiþkenler n= 115

Kadýn / Erkek 70 / 45

Hatalarýn yaþ aralýðý 17-60 (M*:34) Hastalýðýn baþlama yaþý 16-60 (M:29)

Eðitim yýlý 0-4 yýl 27

5-8 yýl 31 9 ve üstü 57

Medeni hali Bekar 34

Evli 73

Dul 8

Meslek / uðraþ durumu Memur 29 Ev hanýmý 57 Öðrenci 16 Diðer 13

Yaþadýðý yer Köy 10

Ýlçe 24

Ýl 81

(5)

çocukluk ve ergenlik dönemi cinsel-fiziksel kötüye kullanýmla iliþkili görünmektedir. Suisid düþüncesi olanlarda da çocukluk ve ergenlik dönemi cinsel-fiziksel kötüye kullaným öyküsü öne çýkmaktadýr ve bu hastalarýn yaþ ortalamasý diðerlerinden yaklaþýk 5 yýl daha düþüktür. Tahmin edilebileceði gibi, suisid düþüncesinin olmasý; anksiyete, depresyon ve disosiyasyon belirtilerindeki aðýrlaþmaya da iþaret etmektedir.

Sýnýflandýrma kitaplarýnda sýnýrlarý net olarak çizilmiþ bir klinik tanýnýn iki farklý hastada týpatýp ayný belirtilerle gözükmesi az görülen bir durum-dur. Önceki çalýþmalarýn (Özbulut ve ark. 2003, Biederman ve ark. 2004) sonuçlarýyla paralel

þe-kilde bizim çalýþmamýzda da, PB olan hastalarýn 2/3'ünde eksen-1 komorbiditesi saptandý. PB olan hastalarýn 1/3'ünde ayný zamanda major depres-yonun bulunmasý, hatta bir kýsmýnda suisid düþüncelerinin olmasý tedavi planlamasýnda göz önünde tutulmasý gereken önemli bir durumdur. Friedman ve ark.'nýn yürüttüðü bir çalýþmada (2002); PB, baþka bir anksiyete bozukluðu, major depresyon ve kronik þizofreni tanýlý hastalarda çocukluk çaðý fiziksel ve cinsel kötüye kullaným öyküsü açýsýndan farklýlýk bulunamamýþtýr. Ancak, tüm hasta gruplarýnda çocukluk çaðý fiziksel ve cin-sel kötüye kullanýmla hastalýðýn þiddeti arasýnda pozitif korelasyon saptanmýþtýr. PB olan

hastalar-Tablo 2. Panik bozukluðu tanýlý hastalarda eksen-1 komorbiditeleri

Komorbid tanýlar Kadýn (n:70) Erkek (n:45) Toplam (n:115) sayý, (%) sayý, (%) sayý, (%)

Majör depresif bozukluk 23 (32.8) 15 (33.3) 38 (33.0)

Distimik bozukluk 4 (5.7) 5 (11.1) 9 (7.8)

Genelleþmiþ anksiyete bozukluðu 10 (14.3) 5 (11.1) 15 (13.0)

Obsesif kompulsif bozukluk 5 (7.1) 8 (17.8) 13 (11.3)

Sosyal fobi 4 (5.7) 4 (8.9) 8 (6.9)

Posttravmatik stres bozukluðu 1 - 1 (0.9)

Özgül fobi 1 - 1 (0.9)

Somatizasyon bozukluðu 7 2 9 (7.8)

Hipokondriyazis - 2 2 (1.7)

Konversiyon bozukluðu 4 - 4 (3.5)

Komorbiditesi olmayan hasta 23 (32.8) 13 (28.9) 36 (31.3)

Not: Bazý hastalarda birden fazla komorbidite saptandý.

Tablo 3. Panik bozukluðu tanýlý hastalarda Pearson korelasyon testine göre ölçek puanlarý arasýndaki anlamlý

iliþkiler

YOÖ KKA SKE PAÖ DYÖ BDE Baþlama yaþý

KKA -SKE r=0.183 p=0.050 -PAÖ r=0.208 r=0.445 -p=0.026 p<0.001 DYÖ r=0.250 r=0.362 r=0.289 -p=0.007 p<0.001 p=0.002 BDE r=0.207 r=0.207 r=0.674 r=0.585 r=0.469 -p=0.026 p=0.026 p<0.001 p<0.001 p<0.001 ÝGD r=-0.197 r=-0.258 r=-0.426 r=-0.315 r=-0.182 p=0.035 p=0.005 p<0.001 p=0.001 p=0.050

ÝGD: Ýþlevselliðin Genel Deðerlendirilmesi, YOÖ: Yaþam Olaylarý Ölçeði, KKA: Kýsa Fiziksel ve Seksüel Kötüye Kullaným Anketi , SKE: Sürekli Kaygý Envanteri, PAÖ: Panik Agorafobi Ölçeði, DYÖ: Dissosiyatif Yaþantýlar Ölçeði, BDE: Beck Depresyon Envanteri

(6)

da; komorbid depresyon, diðer eksen-1 tanýlarý, semptomlarýn daha fazla olmasý, intihar giriþimi ve çocukluk çaðýna iliþkin fiziksel kötüye kullaným öyküsünün cinsel kötüye kullaným öyküsünden daha fazla saptandýðý bildirilmiþtir. Bizim çalýþ-mamýzda da bu çalýþmanýn verileriyle uyumlu sonuçlar elde edildi. Kullandýðýmýz KKA verileri ýþýðýnda, örselenme yaþantýlarý çoðu zaman aile içindeki bireyler veya yakýn akrabalarla baðlantýlýy-dý. %9-10 oranýnda cinsel travma yanýnda, aile içinde fiziksel þiddete tanýk olma veya maruz kalma, kendisi için önemli bir aile bireyini kay-betme veya kaykay-betme riski yaþama (ör: ciddi hastalýk) PB hastalarýnda öne çýkan olaylardýr. Fiziksel-cinsel kötüye kullanýmýn þiddetli olmasý hastalýðýn daha erken ortaya çýkmasýna yol açmak-ta, depresyon ve disosiyasyon düzeylerini yükselt-mektedir.

Çalýþmamýzda YOÖ ve KKA toplam puanlarý arasýnda anlamlý bir korelasyan saptanmadý. Fakat, YOÖ puanlarýndaki yükselmenin depresyon ve PB þiddetini artýrdýðý görülmüþtür. KKA puanlarýnýn yükselmesi ise; depresyon yanýnda, yaygýn anksiyete ve disosiyasyon belirtilerinde de þid-detlenme oluþturmuþtur. Psikiyatrik bozukluklarýn yaþamboyu sorgulandýðý araþtýrmalarda; fiziksel,

duygusal veya cinsel örselenmelerin ve bunlarla iliþkili sayýlabilecek anksiyete bozukluklarýnýn kadýnlarda yaklaþýk bir kat daha fazla görüldüðü bildirilmektedir (Cloitre ve ark. 2004, Gladstone ve ark. 2004). Çalýþmamýzda, PB olan kadýn hasta oranýnýn biraz fazlalýlýðý dýþýnda; yaþ, hastalýk baþlangýcý, komorbidite oraný, yaþam olayý sayýsý, iþlevsellik puaný ve diðer ölçek puanlarý arasýnda cinsiyetler arasýnda anlamlý fark saptanmadý. Psikiyatride, özgül bir travmanýn özgül bir hastalýða yol açtýðýna dair kesin bir bilgi yoktur. Fakat, çeþitli travmatik olaylarýn zaman içinde birikim oluþtur-masý, kiþinin direnç ve uyum mekanizmalarýný zor-lamasý ve sonuçta kiþinin biyopsikososyal özellikle-rine göre psikiyatrik tablolarýn þekillenmesi söz konusudur (Özen ve ark. 2001). Komorbid bir bozukluðu daha olan PB hastalarýnda yakýn dönem yaþam olaylarýnýn sýklýðý rol oynamaktadýr. Çocuk-luk-ergenlik çaðý travmatik olaylarý komorbidite-den daha çok agorafobi ve suisid düþüncesiyle iliþ-kilidir.

Yazýþma adresi: Dr. Þakir Özen, Dicle Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Diyarbakýr, sakiro@dicle.edu.tr

KAYNAKLAR Alkýn T (2000) Panik Bozukluðu ve Agorafobi. Anksiyete

Bozukluklarý (Ed: R Tükel), Çizgi Týp Yayýnevi, Ankara, s.5-37. Bandelow B (1995) Assessing the efficacy of treatments for panic disorder and agoraphobia II. The Panic and Agoraphobia Scale. Int Clin Psychopharmacol, 10: 73-81.

Bandelow B, Spath C, Tichauer GA ve ark. (2002) Early trau-matic life events, parental attitudes, family history, and birth risk factors in patients with panic disorder. Copr Psychiatry, 43(4): 269-278.

Beck AT (1961) An Inventory for measuring depression. Arch Gen Psychiatry, 4: 561-571.

Biederman J, Petty C, Faraone SV ve ark. (2004) Moderating effects of major depression on patterns of comorbidity in patients with panic disorder. Psychiatry Res, 126(2): 143-149. Carlson EB, Putnam FW (1993) An update on dissociative expe-riences scale. Dissociation, 6:16-27.

Cassano GB, Michelini S, Shear MK ve ark. (1997) The panic-agoraphobic spectrum: a descriptive approach to the assessment and treatment of subtle symptoms. Am J Psychiatry, 154(6 Suppl): 27-38.

Cloitre M, Yonkers KA, Pearlstein T ve ark. (2004) Women and

anxiety disorders: implications for diagnosis and treatment. CNS Spectr, 9(Suppl 8): 1-16.

Çorapçýoðlu A, Aydemir Ö, Yýldýz M ve ark. (1999) DSM-IV Eksen I Bozukluklarý için Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme, Klinik Versiyon (SCID-I). Hekimler Yayýn Birliði, Ankara. Dohrenwend BS, Krasnoff L, Askenasy AR ve ark. (1978) Exemplification of a method for scaling life events: the PERI Life Events Scale, J Health Soc Behav, 19: 205-229.

Friedman S, Smith L, Fogel D ve ark. (2002) The incidence and influence of early traumatic life events in patients with panic dis-order: a comparison with other psychiatric outpatients. J Anxiety Disord, 16(3): 259-272.

Gladstone GL, Parker GB, Mitchell PB ve ark. (2004) Implications of childhood trauma for depressed women: an analysis of pathways from childhood sexual abuse to deliberate self-harm and revictimization. Am J Psychiatry; 161(8): 1417-1425.

Hisli N (1988) Beck Depresyon Envanterinin geçerliði üzerine bir çalýþma. Psikoloji Dergisi; 6(22): 118-122.

Kessler RC, Davis CG, Kendler KS (1997) Childhood adversity and adult psychiatric disorder in the US national comorbidity survey. Psychol Med, 27: 1101-1119.

(7)

Leskin GA, Sheikh JI (2002) Lifetime trauma history and panic disorder: findings from the National Comorbidity Survey. J Anxiety Disord, 16(6): 599-603.

Marshall RD, Schneier FR, Lin SH ve ark. (2000) Childhood trauma and dissociative symptoms in panic disorder. Am J Psychiatry, 157(3): 451-453.

Nixon RD, Bryant RA (2003) Peritraumatic and persistent panic attacks in acute stress disorder. Behav Res Ther: 41(10):1237-1242.

Noyes R, Clancy J, Woodman C ve ark. (1993) Environmental factors related to the outcome of panic disorder (A Seven-Year Follow-Up Study). J Nerv Ment Dis, 181(9): 529-538. Noyes R, Saric RH (1998) Panik Bozukluðu ve Agorafobi. Anksiyete Bozukluklarý, (Ed: Þar V) Medikal-Paramedikal Yayýncýlýk, Ýstanbul, s.86-137.

Öner N, Le Compte A (1998) Durumluk/Sürekli Kaygý Envanteri El Kitabý. Boðaziçi Üniversitesi Yayýnevi, Ýkinci basým, Ýstanbul.

Özbulut Ö, Altýndað A, Özen Þ ve ark. (2003) Panik Bozukluðu Hastalarýnda Komorbidite. Türkiye'de Psikiyatri, 5(1-2): 50-59. Özen Þ, Antar S, Özkan M ve ark. (2004) Çocukluk Çaðý Travmalarýnýn Umutsuzluk ve Depresif Duygudurum Üzerine Etkisinin Son Sýnýf Üniversite Öðrencilerinde Ýncelenmesi. 40.

Ulusal Psikiyatri Kongresi Kongre Kitabý, Kuþadasý, 316-319. Özen Þ, Özkan M, Antar S ve ark. (2001) Olumsuz yaþam olay-larý ve somatizasyon. Dicle Týp Dergisi, 28(1):85-96.

Pollack MH, Otto MW, Sabatino S ve ark. (1996) Relationship of childhood anxiety to adult panic disorder: correlates and influence on course. Am J Psychiatry, 153: 376-381.

Servant D, Parquet PJ (1994) Early life events and panic disor-der: cource of illness and comorbidity. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 18: 373-379.

Smith LC, Friedman S, Nevid J (1999) Clinical and sociocultur-al differences in African American and European American Patients with panic disorder and agoraphobia, J Ner Ment Dis 187(9): 550-561.

Þar V, Kýzýltan E, Kundakçý T ve ark. (1997) Disosiyatif Yaþantýlar Ölçeðinin (DES-II) Geçerlik ve Güvenilirliði. 33. Ulusal Psikiyatri Kongresi Bildiri Kitabý, Antalya, s.55-64. Stein MB, Walker JR, Anderson G ve ark. (1996) Childhood physial and sexual abuse in patients with anxiety disorders and a community sample. Am J Psychiatry, 153: 275-277.

Tural Ü, Fidaner H, Alkýn T ve ark. (2000) Panik ve agorafobi ölçeðinin güvenirlik ve geçerliði. Türk Psikiyatri Dergisi, 11(1): 29-39.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Lithium has been studied in controlled and open-label studies as a first-line treatment option for the acute and maintenance phases of BD with a comorbid SUD, and it has been

Objective: The aim of this study was to evaluate neurocognitive function in patients with panic disorder (PD) in comparison with healthy individuals and to determine whether there

Bütün bii - yük şair ve ediplerin beğen - d kleri yeni nazını

The current study adopts a quantitative methodology that aims to explore the English language self- efficacy and global anxiety levels, their relationship and the role of

Based on the layout plan of the measured drawings it was found that all of the earliest shophouses in the 16 small towns were two-storey, with the business space located on

Sonuç olarak NAS kullan›m› kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤›n›n akut alevlenmelerinin önlenmesi ve azalt›l- mas›nda, yaflam kalitesinin art›r›lmas›nda

Tablada satırlardaki sayıların toplamları satırların sağında ve sütunlardaki sayıların toplamları ise sütunların altında