• Sonuç bulunamadı

Acele iyimserlik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Acele iyimserlik"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

akan zam an, duran zaman

m elih cevdet anday

Acele İyimserlik

K

onularımı İstanbul’a aktarma dan önce, Ankara’ya İlişkin bir İki anım­ dan ve kimi izlenimlerimden sözetmek istiyorum.. Liseyi orada bitirdi­ ğimi anlatmıştım.. Lisenin minci sınıfında iken, bir gün öğretmenlerimiz­ den biri derse girer girmez, şu coşkulu sözleri söyleyivermiştl, hiç u-nutrnam.

— Arkadaşlar, demişti. Avrupa’yı geçmiş bulunuyoruz. Anladığıma göre, öğretmenler odasında bu kanıya varılmıştı. İçim sevinçle doldu. Çünkü o yaşı­ ma gelinceye dek. geri kalmış bir ülke olduğumuz sözleriyle kulaklarım dol­ muştu. Gidip görenlerce anlatıldığı­

na göre ise Batı İnanılmaz bir uygar­ lık düzeyine erişmişti. İmdi nasıl olu yordu da birdenbire o düzeyin üstü ne çıkıveriyorduk. Oturduğum sıra­ ya baktım, delik deşikti, yollar ça mur içinde idi. yoksulluk yaygın, halkın üstü başı perişandı. Demek Avrupa’yı geçmiş olmamız olayı, be­ nim bu dar çevremin dışında gerçek­ leşmiş bulunuyordu.

Neydi o iyimser sözlerin nedeni? Bilmiyordum, ama seviniyordum. Ger çi o günden bugüne bir daha ona benzer bir söz gelmedi kulağıma: ama şimdi anladığıma göre. Atatürk’ün halkımıza iyimserlik aşılamada eşine pek rastlanmayan bir gücü ve yetene ğt vardı, kalkınma İçin gerekli olan ruhsal havayı yaratmada büyük ya­ rarlar umuyordu belli k il... Onun, toplumumuzu uygarlık düzeyinin üs­ tüne çıkaracağımıza ilişkin sözleri içi­ mizde bir umut ışığı yakmıştı, ö ğ ret­ menimiz ise bu umudun gerçekleştiği kanısına varmıştı anlaşılan. Ama yok sulluktan nasıl kurtulacağımız, çağ­ daş uygarlığın araç ve gereçleriyle ne zaman, nasıl donanacağımız sorunu sürdü gitti.

Elbet her işin başı, özgürlük için­ de düşünebilme ve eylem olanağına kavuşmaktı. Biz öğrenciler dünyayı anlama ve bunun İçin de gerekil ki­ tapları bulma özlemi içindeydik. Oy­ sa kitaplığımız çok yoksuldu. Halkevi kitaplığında bulduğumuz kitapları içer gibi okuyorduk. Çeviri etkinliği, bugüne göre çok dardı. Cezaevinde kendini çeviri işine vermiş olan Hay­ dar Rii'at’m kitapları elden ele dolaşı yordu. Komünizmi, sosyalizmi anlatan yapıtların basılması ve okunması ya sak değildi. Dünya büyük bir sosyal değişim içinde bulunuyordu. 1917 Devrimini yakından görmek İçin Sov yetler Birliğine gitmiş olan kimi ay dınlarımız yurda dönmüşlerdi. Bun­ ların arasında bulunan Nâzım Hik­ met, şiir kitapları ile biz gençleri coş turuyordu. Ondan yalnızca yeni gö rüşler değil, yepyeni anlatım yollan da öğreniyorduk Nail V. İle birlikte çıkardığı « 1 + 1 = 1», «Gece Gelen Telg raf»... gibi yapıtlar elimizden düşmü­ yordu. Demek eski kuşakların yaşa dığı okuma korkusunu biz bilmiyor­ duk.

Hiç unutmam, son sınıfta sosyo­ loji öğretmenimiz bent derse kaldırdı, Marxcılığı anlatmamı istedi. Haydar R ifat’m kitaplarından. Kerim Sadi’nin broşürlerinden, Carlo Caftero’nun Sup hi Nuri İleri eliyle çevrilen yapıtın­ dan edindiğim bilgilere dayanarak öğ retmenlmln sorusunu yanıtlamaya başladım. Konuşmam bir ders boyu sürdü. Bu durumun olağanüstü bir ya m olmadığına tltşkin anım tazedir. Sonunda öğretmenimiz bana,

— Şimdi de bu görüşün eleştirisi­ ni yapın, dedi.

Ben de,

*

— Bu 1* bana düşmez, yanıtım verdim.

öğretmen, gülümsemekle yetindi. Haklıydım, çünkü biz ancak öğ­ renmekle yükümlüydük, eleştiri ve tar tışma olsa olsa üniversitelerde yapıla­ bilirdi. Ders kitaplarımızda bize kısa­ ca verilen sosyal, siyasal görüşlerin tez-anti tez yöntemi içinde bir çözü­ me bağlanması bize düşmezdi. Bu yön­ temin kısırlığı kanısını bugün de ta ­ şırım. Eleştiri, çok daha kapsamlı ça lışmalarm ürünü olabilir ancak. Bu­ nun için de düşün özgürlüğünün do­ kunulmaz ve sürekli olması gerekir. Büyük düşünürler ancak bu ortamda yetişir.

Konu ile ilgili olarak şunu da ek leyivereyim: Daha sonra okul kitapla rı sadece antitezlerle doldurulur ol­ du. Bundan İse, gerçek bir düşün ya şamının kurulabileceğini ummak bo şunadır. Dünyanın başyapıtları tam olarak çevrilmeden ve iyice okunup ö- zümsenmeden düşün üretimine var­ mağa çağdaş uygarlık düzeyinde dü şünürler yetiştirmeye olanak bulu­ namaz. Atatürk’ün «çağdaş uygarlığın üstüne çıkmak» ülküsü ancak bu yol­ dan gerçekleşebilir. Bizim kuşak o ülküyü ciddiye alan bir kuşak olarak yetişme durumundaydı. Belki, sınıfa girdiğinde, «Avrupa’yı geçmiş bulu«- nuyoruz» diyen öğretmenimizin acele İyimserliği, .böyle bir durumdan kay­ naklanmıştı. Aceleci olmanın yanlış­ lığını değil, İyimserlikleri karamsarlık ların İzlemesi olgusunu daha iyi an layabilmek için tazeledim bu anılan.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hediye ulaşır ve anlamı şudur: Bir hediye aldım, demek ki umut var, bir hediye vermeliyim çoğalsın sevinçler… İyimserlik iyiliğin ortak paydası- dır, gök gibi

During the 1894 epidemic of cholera in Samsun, a city in present day Turkey, the physician Lanaras employed the controversial treatment of hydrotherapy, which con- sists of

etha.com.tr', 'Peri Suyu'nda 'acele kamula ştırma' adı altında HES'lerin önünün açılmak istenmesini Danıştay kararı durdurdu.Madencilik, enerji yatırımları, HES'ler ve

Acele kamulaştırma kararı ile evleri ellerinden alınan, yaşam alanları şirketlere satılan Fener-Balat-Ayvansaray halkı, AKP'nin talan politikalar ına

Latmos Da ğı’ndaki 8000 yıllık, Burunkaya’da ve İzmir Karabel geçidindeki 4000 bin yıllık resimli yazılar, bugün Ege kıyılarında bilinen en eski tarihöncesi ve

Telesme, bir işi tez telesik görmeye çalışma, sabırsızlık gösterme1. Telesik, celt,

Çocukluk ça¤›n›n hafif döküntülü bir hastal›¤› olan Rubella (k›zam›kç›k), gebelik döneminde geçirildi¤inde fetüste ciddi konjenital malformasyonlara neden ola-

Sonuç: Do¤urganl›k ça¤›ndaki kad›nlar›n önemli bölümünün toksoplazma enfeksiyonuna karfl› ba¤›fl›kl›¤› olmad›¤›, fakat bü- yük ço¤unlu¤unun rubella ve