• Sonuç bulunamadı

Halk Şiirinde Hazırlıksız Şiir Söyleme Geleneği Üzerine Bazı Tesbitler Dilâver Düzgün

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halk Şiirinde Hazırlıksız Şiir Söyleme Geleneği Üzerine Bazı Tesbitler Dilâver Düzgün"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Halk Şiirinde H a zırlık sız Şiir Söyleme

Geleneği Üzerine Bazı Tesbitler

Dilâver DÜZGÜN

Prof. Dr. Umay G ünay, h a lk şii­ rin d e «ayak» konusu üzerindeki dü­ şüncelerini açıkladığı b ir m ak alesin ­ d e 1 u sta m alı söyleme ile hazırlıksız şiir söyleme arasındaki ilişkiye deği­ n e re k kafiye ve red iften oluşan «ayak» la rm halk şiirindeki fonksiyonu üze­ rin d e durur. G ünay’m konuyla ilgili önem li tesbitlerinden b iri de «birbirle­ rin d e n habersiz iki âşık, aynı a y ak ve aynı konuda birbirine fevkalade yakın şiirler söyleyebilirler» biçim indedir.

M ahallinde yaptığım ız a ra ştırm a ­ la r ve derlediğim iz ö rneklerin aynı bakış açısıyla incelenm esi, bu yazım ı­ zın kon u su n u o luşturacak ve bazı dik­ katlerim iz o rta y a konulacaktır.

S az şiiri geleneğinin ta rih i m er­ kezlerinden b iri olan E rzu ru m ’d a Âşık N u ri Ç ıraği’n in işlettiği  şıklar K ah ­ vesi, hem geleneğin ic ra edildiği, hem de genç âşık ların yetiştiği b ir ocak o larak varlığını sürdürm ektedir. M ü­ davim i bulunduğum kah v en in 21 M a­ yıs 1.901 g ü n k ü program ı sırasın d a us­ ta âşık lard an M evlüt Ihsani,  şık R a­ him S ağlam ’a «Sevdiğim koyasın taş m ezarım a» biçim inde b ir ayak v ere­ re k b u a y a k la şiir söylem esini istedi. R ahim Sağlam , şiirini irticalen söyledi. D a h a sonraki günlerde aynı ayağı bu söylenen şiird en haberi olm ayan d iğ er genç â şık la ra vererek kendilerinden irticalen b ire r şiir istedik. Bunu uzun zam an aralık larıy la gerçekleştirm ek ve h e r o tu ru m d a sadece b ir şiir te s­ b it etm ek suretiyle so n ra söyleyen â şı­ ğın, kendinden önce söylenen şiiri duym am asını ve hiç b ir şekilde h a tır ­ lam am asını sağlam aya çalıştık. Böyle­ ce beş ay rı genç âşık ta n birbirinden habersizce a m a aynı a y a k la h a z ırlık ­ sız söylenmiş b irer şiir derledik. Son

söylenen şiirin tarih i ise 1 Ekim 1991 idi. Şiirlerin tam am ını tesbit ettikten so n ra b ir değerlendirm eye tabi tuttuk. D ördü â ş’k, altısı en az doktora sevi­ yesinde akadem ik çalışm a yapm ış öğ­ retim elem anı olm ak üzere on ay rı jü ­ ri üyesine şiirleri sunduğum uzda jüri üyelerinin h e r biri şiirlerin birb irleri­ ne y ak ın değerde olduklarını b elirtti­ ler. M utlaka b ir sıralam a yapm am ız g erektiği yolundaki uyarılarım ızdan so n ra jüri üyelerinin verdikleri p uan lar, şiirlerin aşağıdaki şekilde sıralan m asını g e re k tird i:

1. Ş iir :

Ela gözlüm öz elinle dikesin Gül ile birlikte taş mezarıma Ayrılığın hasretini çekesin Sakın dökmeyesin yaş mezarıma Sevdiğim sen beni her an anarak Ah çektikçe ciğerimden kanarak Acı, tatlı günlerimi anarak Koyarsan uyursun baş mezarıma Âşık Mustafa’yım halin görürüm Belki ne haldesin diye sorarım Benden ayrı kaldın diye yanarım Teselli bulursun, koş mezarıma.

2. Ş iir :

Deli gönül der ki kendi elinle Sevdiğim koyasın taş mezarıma Gidenler dünyadan geri gelir mi Akıtıp döksen de yaş mezarıma. Deli gönül güneş gibi aşınca Dostlarımın gözyaşları taşınca Bu bedenim bir toprağa düşünce Konup da ötüşür kuş mezarıma. Rahim’in gözünde hicran kanları Gelenler dolaşır bu boş hanları Hatırına düşüp bayram günleri Arzulayıp beni koş mezanma.

(2)

3. Ş iir :

Şu fani dünyadan göçüp gidersem Bilmem döker m isin yaş mezarıma Madem ki sevgim iz kopmaz bir bağdı Gelip koyar m ısın taş mezarıma. Uyanmazsam zindan olur sabahım İçimde gizlidir yıllardır ahım Eğer ki çok ise benim günahım Eser tipi, boran, kış mezarıma Şahiner bu yoldia eviyor ise Hakkiçin dizini dövüyor ise Eğer dostlar beni seviyor ise Gelir ahbap, yârân, eş mezarıma.

4. Ş iir :

Seni seven öldü muhannet yarim Yetiş ©y sevdiğim koş mezarıma Senden başka bana yanan olmadı Çabuk iki tane taş mezarıma Benden sonra kara bağla sevdiğim Hasretle yürcğ'n dağla sevdiğim Otur başucumda ağla sevdiğim Akıt birkaç dam la yaş mezarıma Yavuzer söylüyor bilinmez yolum Titriyor dillerim, titriyor kolum Hakkın huzurunda günahkâr kulum Bir Fatiha oku, koş mezarıma.

5. Ş iir :

Yaşarken ölmüşem zalim sevdiğim Gelip de ağlama, boş mezarıma, Şimdi yükseklerden uçarsın amma Gün olur konar m ı kuş mezarıma Âşıklar ederler aşkın methini Kuru cah’l giydi aşk kisbetini Zalim, sağlığım da bil kıymetimi Boşuna akıtma yaş mezarıma. İsrafil’im, aşk yüzünden yatarım Ben dertliyim bülbül gibi öterim Yüce dağ başında yalnız yatarım Gün olur gelirsin eş mezarıma

Bu araştırm am ızd an çıkan sonuç­ ları şöyle sıralayabiliriz-.

Şiirlerin çekirdekleri sabittir, fa r k ­ lılık yardı m c u n su rla rd a m eydana g e l­ m iştir. Â şık lara verilen «Sevdiğim koyasın taş mezarım a» m ısraı ve bu m ısradaki «taş mezarım a» ayağı, o rta ­ ya konulan şiirlerde şekil ve m uh tev a bakım ından bağlayıcı ve sınırlayıcı bir rol oynam ıştır. «Mezarıma» kelim e­

si red if olm ak üzere şiirlerde kafiye y ap an kelim eler şöyle sıralanm ıştır:

1. Ş iir: taş, yaş, baş, koş. 2. Ş iir: taş, yaş, kuş, koş. 3. Ş iir: yaş, taş, kış, eş. 4. Ş iir: koş, taş, yaş, koş. 5. Ş iir : boş, kuş, yaş, cş.

«Sevdiğim koyasın taş m ezarım a» dizesinde aşkla birlikte ölüm ve ıztı- ra p k o n u la n d a kendiliğinden ortaya çıkm ıştır.  şıklara verilen bu a y a k ta ­ ki şiirler de iste r istemez aşk ve ıztı- ra p tem i etrafın d a yaratılm ıştır. Ö zel­ likle «mezanma» redifi, tem e bağlı k a ­ lınm asında çok etkili olm uştur. Zaten â şık lan n , özellikle Doğu A nadolu âşıklarının aşk ve ıztırap kon u ların a eğilim li olduğunu biliyoruz. Bir ds a y a k la sınırlanınca bu tem i işlem ek kaçınılm az olm uştur. «Taş m ezanm a» b ir geniş ayak olduğu, bun u n la k a fi­ ye yapabilecek çok sayıda kelim e b u ­ lu n d u ğ u halde âşıkların tüm ü «yaş» kelim esini b ire r kez kafiye yerinde k ullanm ışlardır. Konu, ayakla sın ırla­ nıp aşk ve elem etrafında geliştiği için â şık la r önce gözyaşını hatırlam ışlar v eonu kafiye olarak kullanm ışlardır. Beş a y n şiirde yer alan «yaş» kelim e­ sinden sonra en çok kullanılan söz­ cük «taş»tır. «Koş» kelimesi üç ayrı şiirde, k u ş ve eş kelim eleri de iki ayrı şiirde kafiye görevi yapm ıştır. «Baş», «boş» ve «kış» kelim eleri ise sadece b i­ re r âşık tarafın d a n kullanılm ıştır, «yaş» sözcüğünün kafiye görevinde bu lu n d u ­ ğu beş a y n şiirin ilgili dizelerini a la ­ ra k a ra la n n a d k i benzerliğe dikkat ede­ lim :

S akın dökmeyesin yaş m ezarım a (1. şiir) A kıtıp döksen de yaş m ezarım a

(2. şiir) Bilmem döker misin yaş m ezarım a (3. şiir) A kıt birkaç dam la yaş m e zan m a

(4. şiir) Boşuna ak ıtm a yaş m ezarım a

C5. şiir)

(3)

T üm ünde 6 + 5 d u rak sistem inin hakim olduğunu gördüğüm üz y u k a rı­ daki dizeler, «m ezara gözyaşı dök­ mek», «ölenin a rk asın d an ağlam ak» düşüncesi e tra fın d a gelişerek ortaya konulm uştur. «yaş» ve «mezanma» kelim eleri b ü tü n dizelerde m evcuttur. Dizeleri tam a m lay an «akıt-» ve «dök-» fiilleri fa rk lı sözcükler olm asına ra ğ ­ m en «ağla-» fiilinin anlam ını verm ek üzere kullanılm ışlardır. Yalnız farklı­ lık fiillerinin zam an ve kiplerinde or­ ta y a çıkm ıştır; dökmeyesin, döksen de, d öker misin, akıt, a k ıtm a Fiillerin h ep ­ si ikinci tekil şahıs durum undadır. Böylece b ü tü n dizeler şu fo rm a göre k u ru lm u ştu r : «m ezarım a gözyaşı d ö k / dökme».

Elim izdeki beş a y n şiiri b ir b ü tün halinde karşılaştırdığım ızda şiirlerin b irb irlerin e son derece benzedikleri açıkça görülm ekte ve Prof. Dr. Umay G ünay’m sözü edilen m akalesindeki görüşlerini d o ğ ru lar b ir m ahiyet arz etm ektedir. G ünay’m konum uzla doğ­ ru d a n alâkalı b u lu n an görüşlerini a k ­ ta ra ra k yazıyı b itirm ek istiy o ru z :

«Ayak, şiirde ahengi sağlam anın y an ın d a anlam b ü tünlüğünün k u ru l­ m asın a d a yardım cı olm aktadır. (...)

B irbirlerinden habersiz iki âşık, aynı ay ak ve aynı konuda birbirine fevka­ lade yakın şiirler söyleyebilirler. Keli­ me hâzinesi büyük ölçüde m üşterek olduğundan kafiye, aynı kelim elerin a rd a rd a gelm esini sağ lam ak ta ve şiir­ lerd e benzerliğe, bazen benzerlikten de öte ayniliğe sebep olabilm ekted'r. Bir­ b irlerin e yakın şiirlerin birden çok şair ad ın a kayıtlı olm asında m üstensih h a ­ tası, bilerek başkasının şiirini kendi a d ın a ta p şırm a gibi sebeplerin y anında a y a k ların bağlayıcılığı gibi yeni bir sebebi de göz önünde tu tm ak gerekir.»2

1 Um ay Günay, «Halk Şiirinde Ayak Konusunda Bazı Düşünceler», Mil­ li Folklor, 8, Aralık 1990, s. 32-34. (Bu konuda geniş bilgi için bknz: Um ay Günay, Âşık Tarzı Şiir Ge­ leneği ve Rüya Motifi, Ank. 1986.)

2 U. G ünay, a.g.y.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak kendisinin böyle bir dâvayı, tekmil unsurlariyle kavrayabilmesine yetecek kadar garp kültürü yoktu ve yaptığı şey - biraz da zamanının zaruretleriyle -

Benzer şekilde Almanya’da 2002 yılında, spor yapan ve yapmayan 14-18 yaş aralığındaki 1000 lise öğrencisinin katılımıyla gerçekleştirilen bir çalışmada, spor

Kur’an kursuna devam eden kadın öğrencilerin dindarlık algıları, eğitim durumu değişkenine göre anlamlı bir fark göstermekte midir?. Kur’an kursuna devam eden

Ancak bu konuda daha önce belirttiğimiz 30.01.2003 tarihinde kabul edilerek iç hukukumuza giren Sınırı Aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne

Örneğin barınmak için ev ihtiyacımızı karşılarken plansız ve düzensiz kentleşme, kaynakları aşırı kullanma, kaynakların bilinçsiz tüketimi, atıkların

Hıristiyan teolojisine göre, insanın kurtuluşa erişebilmesi için kilise olarak kabul edilmesi gerekmektedir İsa’nın bedenine katılma şeklinde anlaşılan kilise

Mustafa Kemal Paşa, İs­ tanbul ile yaptığı muhabere ne­ ticesinde yerlerini kısa zaman­ da değiştiren İstanbul hükü­ metlerinin mütareke ahkâmının aynen

Bir za­ manlar mermer süveli pencereleri, cumba biçimli şapeli, sur üstündeki balkonuyla göz kamaştıran Tekfur Sara- yı’nın, İstanbul’un Türkler tarafından