• Sonuç bulunamadı

Konferansı İzlenimleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konferansı İzlenimleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Smyrna Tıp Dergisi – 59 -

Smyrna Tıp Dergisi Tıp Dünyasından Haberler

İkinci Güneydoğu Avrupa Genel Pratisyen/Aile Hekimleri Derneği

(AGPFMSEE) Konferansı İzlenimleri

Impressions from the second conference of The Association of General

Practice/Family Medicine of South East Europe (AGPFMSEE)

Orhan Polat ÖRS

Arş.Gör.Dr., Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Aile Hekimliği Kliniği, İzmir, Türkiye

Kabul tarihi:9 Aralık 2011 Güneydoğu Avrupa Genel Pratisyen / Aile Hekimleri

Birliğinin (AGPFMSEE) düzenlemiş olduğu 2. konfe-rans bu yıl 10-13 Kasım 2011 tarihleri arasında Bulga-ristan’ın Plovdiv kentinde düzenlendi. Büyük çoğunlu-ğunu Bulgaristan’dan gelen katılımcıların oluşturduğu konferansa, Balkan ülkelerinden yaklaşık 600 hekim katıldı. Bulgaristan haricinde; Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk, Make-donya, Romanya ve Türkiye’den gelen Aile Hekimleri fikir alışverişinde bulundular. Türkiye’den de konferan-sa 21 kişilik bir ekip olarak katıldık. Gerek sunumları-mız, gerekse sosyal ilişkilerimiz ile konferansta en fazla ilgi gören ekiplerden bir tanesiydik. Prof.Dr. İlhami Ünlüoğlu’nun konferans bilimsel komite eşbaşkanı olması bizlere ayrı bir onur verdi.

Bu yılki ikinci konferansta toplam 78 poster sunum, 38 sözel sunum, 8 sempozyum ile 2 workshop ger-çekleştirildi. Türk ekibi; bilimsel olarak da 23 su-num, 1 workshop, 2 sempozyum düzenlenmesinde görev alarak; konferans sonunda takdir alan gruplar-dan bir tanesiydi.

Yurt dışında Aile Hekimliğine dair bir organizasyona

daha önce katılma şansım olmamıştı. Aile hekimliğinin dünyadaki uygulanma koşullarını yakından görebilmek için, yurtdışına gitmenin iyi bir fırsat olduğunu düşün-düğümden, bu organizasyona katılmaya karar verdim. Kliniğimiz çalışanlarının da, bu tür etkinliklere katılma konusunda istekli olmaları benim için büyük bir teşvik oldu. Kongre öncesi Türkiye’den gidecek ekibin yolcu-luk ve konaklama koşulları ile ilgili yoğun çalışmalar sonucunda, kara yolu ile yolculuk ederek kongre otelin-de konaklama kararı alındı. Türkiye’nin farklı bölgele-rinden gelen 21 katılımcı ile 8 Kasım 2011 günü saat 17:30’da Bulgaristan yolculuğumuz İzmir’den başladı. Ben ve iki katılımcımız da yolculuğa Çanakkale’de dahil olduk. Feribotla Avrupa yakasına yolculuk yap-mak, Kapıkule Gümrük Kapısı’ndan geçmek gibi deği-şik etapları olan, uzun ancak sorunsuz bir yolculuğun ardından Bulgaristan’ın Plovdiv kentine vardık. Otele geldiğimizde anladım ki, ülkemiz otelcilik ve çalışanla-rın kalitesi açısından çok yüksek standarttaymış. Otele yerleşirken otel çalışanlarıyla yaşadığımız küçük birkaç aksaklık pek çok kişinin canını sıktı. Otele vardığımız ilk gün, konferansın birinci günüydü ve sadece Bulgar dilinde yapılan kurslara ayrılmıştı. Bunu fırsat bilerek, biraz dinlenme sonrası hemen şehri turuna karar verdik .

(2)

Smyrna Tıp Dergisi – 60 –

Plovdiv, Sofya’nın 120 kilometre güneydoğusunda Bulgaristan’ın ikinci büyük kenti. Ülkenin güneyinde yedi tepe üzerine kurulu şehir, Meriç Nehri’nin iki tara-fında bulunuyor. Nüfus 400 bin civarında. Kent merke-zinde yeni bulunan bir anfi tiyatronun kazı alanından kuzeye ve güneye doğru uzanan bizde ki İstanbul İstik-lal Caddesi’nin benzeri olan cadde de pek çok gencin çağın modasına uygun şekilde cıvıl cıvıl dolaştığını gördüm. En çok beni şaşırtan durum ise benim kat kat giyinerek soğuktan korunmaya çalışmama rağmen gençlerin incecik kıyafetler de gayet rahat olduklarını görmek oldu.

Pulpudava adıyla eski Traklar tarafından kurulmuş olan şehir daha sonra, Makedonya kralı Filip’in yönetimine geçince adı Filipopolis olmuş. Romalılar zamanında ise Trimontsiyum adıyla anılmış. 1390 yılında Osmanlı topraklarına katılmış. O tarihten itibaren kentin adı Filibe olmuş. Osmanlılar döneminde tam bir Türk şehri karakterinde gelişme göstermiş. 15. yüzyılın ilk yarı-sında, Anadolu’dan getirilen Türk aileleri buraya yer-leştirilmiş ve Filibe, Rumeli Beylerbeyi’nin merkezi olan kent 1885 yılında da Bulgaristan’a bağlanmış Evliya Çelebi’nin ifadesiyle de "Dokuz adet, yamru yumru boz kayalık tepeler üzerine, dereler arasına ku-rulmuş." Filibe’de 17. yüzyılda 53 cami, 70 okul, 9 medrese, 7 daru-ülkurra, 11 tekke, 8 hamam, 9 han, kervansaray vb. varmış. Bu camilerden günümüzde ayakta duran ve kentin en önemli yapılarından biri olan 15. yüzyılda İkinci Sultan Murat tarafından yaptırılan Muradiye Camii. Camiye halk bugün Ulu Camii ya da Cuma Camii de diyor. Hatta biz de Cuma namazından çıkan Türkleri görme ve onlarla sohbet etme şansımız da olduğu, bize anlatılanlara göre yaklaşık bir ay önce Bulgarlarla büyük gerginlik yaşanmış ve dediklerine göre bu gerginliğe cevap vermedikleri için de olaylar büyümemiş, açıkçası kendi memleketimizde özgürce yaşamanın kıymetini burada bir kat daha anladım. Mu-radiye Camini gezimiz esnasında rastladığımız aynı zamanda da sanat tarihi doktorasını yaptığını belirten

cami imamı 18. yy.da büyük bir restorasyon gören ca-minin 3 yıl önce deTürkiye’den bir özel şirket tarafın-dan yaklaşık 3 milyon avroya restore edildiğini belirtti. Osmanlı döneminde inşa ettirilen çok sayıda cami, medrese, han, hamam ve kervansaray gibi yapılardan sadece birkaçı gelebilmiş günümüze. Ama yine de Os-manlı evleri, Bizans yapıları ve yeşil dokusuyla tarih ve doğa meraklıları özellikle de benim gibi fotoğraf çek-meyi sevenler için pek çok kültürün etkisini taşıyan şirin bir kent olmaya devam ediyor. Üç tepe üzerinde oldukça güzel bir mimari yapılar grubu halinde ayakta duran bu müze kent, geleneksel evleri ile Türk ve Bul-gar yapı işçiliğinin uyumlu örneklerini göz önüne seri-yor. Görkemini sade stilinde bulan bu mimari biçim, bugün ‘Filibe Barok Tarzı’ olarak isimlendiriliyor. Bu tarihi dokuyu gelecek nesillere bırakmak için evler restore edilmiş. 150’den fazla kültür evinden oluşan bu yapılar topluluğu, tam bir müze görünümünde. Bugün evlerin her biri müze, galeri, atölye, lokanta gibi işlevler görüyor. Her odaya güneşin girebileceği şekilde ko-numlandırılmış pencereleriyle öne çıkan ahşap tavanlı bu yapılar, oymacılık sanatının da en güzel örneklerini barındırıyorlar.Oldtown adı verilen bu yerleşkenin

ya-macında da tarihi bir şaheser olan oldukça

büyükantikanfi tiyatroyu seyretmeye de doyamıyorum. Özetle; İkinci Güneydoğu Avrupa Genel Pratisyen/Aile Hekimleri Derneği Konferansı bize farklı bir ülke gör-me fırsatı tanımasının yanı sıra; Türk ekibi gerek su-numlarımızla gerekse misyonuyla önemli bir görevi yerine getirdiğimize inanıyorum.

İletişim:

Arş.Gör. Dr. Orhan Polat ÖRS

Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği Izmir/Türkiye tel: +90.505.7573146

Referanslar

Benzer Belgeler

Formoza sorunuyla ilgili de ABD ve Çin arasında bir müzakere yolu açılmış; bu gelişme Bandung Konferansı’nın dünya barışına katkı sağlama noktasında ortaya koyduğu

- sistemin, randevu saatine ve randevu sahibine ilişkin bilgileri içeren ve sistem içerisinde üretilen karekod kullanılarak sınır gümrük kapısına bitişik bekleme alanı

Sait Halim Pasha (1864-1921), who was a member of a distinguished Ottoman family and also the eldest son of Mehmet Abdiilhalim Pasha, the Grand Vizier, graduated from

Fahri Atabey, bu müna­ sebetle yaptığı vec’z konuşmasında İstanbul’un ilk kadısı ve ilk Belediye Reisi Hızır Bey Çelebinin manevi huzurunda saygı ile

Burası büyük objelerin olduğu, özellikle öğrencilere gezerken hem eğitimi hem de eğlendirmeyi amaçlayan müze görünümünde, ama klasik müze

Avrupa Meteoroloji ve Hidrolojide Radar Konferansı (The 9th European Conference on Radar in Meteorology and Hydrology, ERAD2016), Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün

Ailevi akdeniz ateşi ve çölyak hastalığı birlikteliğinde anestezi deneyimimiz Anesthesia experience along with familial Mediterranean fever and celiac disease Mehmet Sargın,

Bunun yanında ise, belki kar­ şıtı demek daha doğru olacak «reaya» sanatı vardı Ama bu boyuna sürmemiştir, tarihsel ge lişimler içinde, bu «kapıkulu»