a
a
4‘Komedyen
olmak aklınım
köşesinden
geçmiyordu,,
f ~ ~
"
'
I
Yalçın PEKSEN
@ «Komedi bence en zor daldır.
Hem
yetenek, hem fizik sorunudur. Sine
mada fizik ön planda gelir. İstediğiniz
kadar yetenekli olun, kamera suratı
tutmadığı, o sıcaklığı yakalayamadı^.
ğı„ geçiremediği zaman
komedyen
olamazsınız.»
© «Figüran olarak 7-8 kere göründüğüm
«Tatlı Dillim» filminde büyük reak
siyon almışım. Haber geldi.
Büyük
gülme alıyorsun, bilmem ne oluyor
İnanamadım tabii.
Sinemaya gidip
seyredince anladım. Ondan soma de
vam ettik.»
Türk sinemasının «1 numa ralı adam»ları {yakışıklı, iyi kalpli genç), «İki numaralı a- dam»!arı (çirkin, kötü kalpli genç), yardımcı oyuncuları (zengin baba), «1 numaralı kadınları (güzel İyi kalpli kız), vamp kadınları (kötü kalpli kadın) ve figüranları vardır. Filmler hep aynı öykü ¡Cinde döndüğünden bunlar değişmez unsurlarıdır sine mamızın. Son günlerde bun lora bir yenisi eklendi: «100 numaralı adam». Bugünlerde beyaz perdenin on cok ara nan kişisi durumuna gelen Kemal Sunal bu takma adla İçinde bulunduğu ortamı a- laya alıyor.
Ancak Kemal Sunal kendi deyimiyle filmlerinde görün düğü kadar «gırgır» bir tip değil. Ağzından laf almak «deveye hendek atlatmak tan» biraz daha kolay oldu. Aşağıdaki söyleşl'yi İşte bu koşullarda yapabildik.
— Sayın Sunal filmleriniz
de hep aynı tipi, taşralı saf bir tipi canlandırıyorsunuz.
Bu tipi nasıl yarattınız? — Bu tip bir yerde tesadü fen çıktı. Tiyatroda başladı önce. Sinemada suratım hal ka komik gelince, komik bir surat olarak halka geçince o tipte devam ettik. O tip hal kın hoşuna gidince üzerine gittik.
— Sinemaya geçişiniz nasıl oldu?
— Dediğim gibi önce tiyat roda çalışıyordum. Tiyatro’- da Ertem Eğilmezle tanıştık. Oyun seyretmeye gelmişti. O sırada bir film çekiyorlardı Tatlı Dillim diye. Tarık Akan' ın yanında kalabalık lâzımdı 10 kişi kadar basketbolcu gurubu. Biz de uzun boylu yuz diye bizi aldılar. Pek bir şey olacağını zannetmiyor dum. Adama İhtiyaçları var dı, aradılar beni kötü figüran yerine İyi figüran buldukları İçin aldılar. Ondan sonra o on kişinin arasından sıyrılıp İyi bir tip olduğum İçin 7-8 kere göründüğüm Tatlı Dil
lim filminde büyük reaksiyon almışım. Her gözüktüğümde salondan büyük kahkaha ko puyordu. Onun üzerine o ola yın üstüne gitmeye başladık. Sonra televizyonda seyretti ğiniz Salak Milyoner falan ol du. Bir kac tane de Tatlı Dil limden biraz daha büyük rol lerde İşte Oh Olsun, Canım Kardeşim, Hasret, Mavi Bon cuk gibi bir kaç filmden son ra İşte Salak Milyoneri çek tik. Ondan sonra devam et tik.
— Film dünyasına figüran olarak girerken bir gün baş role çıkacağınızı düşünüyor muydunuz?
— Hayır öyle bir şey tah min etmedik. Sinema başka bir olay. Suratın tutma me selesi var. Halka o sıcaklığın geçme meselesi var. Geçip geçmeyeceği de film yapıl madan bilinemez. Ben bu filmde oynasam çok İyi ola cak, tuttururum demek yer siz. Sinemada oynayınca meydana çıkıyor bu olay. Tat lı Dllllm'i çevirdik İşte haber
geldi. Büyük gülme alıyorsun, bilmem ne oluyor, İnanama dım tabii. Sinemaya gidip sey redince anladım.
— Güldürmeye nasıl başla dınız?
— Benim komedyen olmak aklımın köşesinden geçmiyor du. Tiyatroya başladığım za man her rolü oynuyordum, ilk Kenterlerde başladım. Ufafk rollere İşte girdi-çıktı roller oynuyordum. Orada ilk defa profesyonel oldum. On dan önce amatör tiyatro yap tim dört-beş sene. Her çeşit rol oynuyordum, ilk Ulvi Uraz tiyatrosunda komediye başla dım. Komediye yatkın yerleri bana vermeye başladı Ulvi bey. Ordan Deve Kuşu'na geçtik, öyle devam ettik.
— Türk sineması konusun da ne düşünüyorsunuz?
— Sinema bence tiyatro dan daha önemli bir olaydır. Türkiye'de tlyotroyu tiyatro patronları bitirmiştir. Bugün bu kadar az tiyatro varsa o kişilerin tutumtındandır. Tlyat ro patronu 6|an kişilerin.
Sinema bence daha güzel bir olay. Tiyatroda bin gece ay nı lafları etmeye mecbursu nuz. Yani kurulmuş makina gibi her gün aynı lafları et, İnsanın iliği kuruyor, makine leşiyor. Sinemada her gün ay rı bir olay, ayrı bir diyalog, ayrı bir mekan, tazelik geti riyor oyuna. Çalışma zevki getiriyor. Tiyatro belli bir sü re sonra oyuncuyu sıkıyor. Bir oyunun bir mevsim sür düğünü düşünün, oyuncu bir ay sonra sıkılıyor. Ama mec buren oynuyor, memur gibi geliyor vazifesini yapıyor, gi diyor.
— Sinemada serbestlik var mı?
— Genelde oyunda serbest bırakıyorlar. Senaryo da olu yor oma çekim sırasında re- lisörle kurduğumuz diyalogla değiştiriyoruz.
— Sinema çok az para ge tiriyor deniyor. Sizin fikriniz nedir?
— Hayır benim öyle bir şi kâyetim yok. Sinema başrol oyuncusuna para kazandırı
yor. İstediğiniz parayı, tam. zamanında, İstediğiniz günde alamıyorsunuz belki. Hâlâ bo nolar var ama başrol oyuncu su para kazanıyor. Bunun ya- nısıra diğer oyuncular kaza namıyorlar. Diğer çalışanlar kazanamıyorlar. Çünkü ham madde sorun oldu. Hammad de büyük miktarlar alıp gö türdüğü İçin yapımcı önce hammaddeye parayı veriyor. Başrole parayı veriyor, diğer tarafa kısıyor. Çok ufak pa ralar veriyor.
— Ansızın gelen ün haya tınızda bir değişiklik yaptı mı?
— Hayır hiç bir değişiklik yapmadı. Aynı hava yok ama, işte sokağa çıkıyoruz tanıyor lar. Bu benim hayatımda bir tesiri, davranışımı değiştire cek blrşeyler yaptırmıyor. Ge ne normal, gene eski Kemal. Cok memnunum hiç yakınmı yorum.
— Bir güldürücü olarak ta nınmak, sizi sonradan tanı yanlarda hayal kırıklığı yaro tıyor mu?
— Arasıra oluyor. Onun
yanlış olduğunu karşımdaki adam da anlıyor. Özel haya tında da bir adamın komik lik yapamayacağını 5 dakika sonra anlıyor. Soytarı değiliz kİ biz.
— Özel yaşantınızı anlatır mısınız?
— 1944 yılında İstanbul’da
doğdurn. Mimar Sinan ilkoku lu, Vefa Lisesini bitirdim, şü anda evliyim, bir çocuğum var. Gençliğimde para açısın dan büyük sıkıntılarım oldu. Memur bir ailenin çocuğu yum. Şu anda babam emek li oldu. Memur kaç para alır sa işte o devirde hepimizi bu para geçindiriyordu Ben okulda çalışkan bir talebe değildim. Talebe iken zaten tiyatro başladı. Lisede oyna dım. dışarda amatör olarak da oynuyordum. Sonra işte Kenter'ler ve sırasıyla anlat tığım gibi bugünlere geldim.
— Güldürme bir yetenek sorunu mudur?
— Komedi bence en zor dal dır. Hem yetenek sorunudur, hem fizik. Sinemada fizik ön planda gelir, istediğiniz kadar yetenekli olun, kamera suratı tutmadığı, o sıcaklığı yakala yamadığı, geçiremediği za man komedyen olamazsınız. Ama tiyatroda belli bir yete nekle, belli bir çalışma ile tiyatroda komedyen olunabi lir.
— Hep sinemada mı kala caksınız?
— Ne kadar kalırsam onu zorlayacağım. Gazinoda da çıkacağız ama zamanı vardır bu işin. Ben 10 sene daha sinemada kalacağım diyorum. Atıyorum yani. Düşüncem öy le Kalabildiğim kadar kala cağım. Bizde çünkü oyuncu belli' bir süre sonra bitiyor. Dünyada bu böyle değil oyun cu belli bir dönemde stardır. Ondan sonra bakarsınız yar dımcı oyuncu olur, mesleği ne devam eder. Bizde bir star bittikten sonra ne yapım cılar tarafından aranıyor, ne de kendisi yapımcıları arıyor. Kendisini de hâlâ star görü- |yor gidip bir yardımcı rol falan oynamıyor. Yanlışlık bu radan geliyor.
— Bugüne kadar sürdürdü ğünüz tipi değiştirme konu sunda bir çalışmanız var mı? — Öyle bir çalışmam yok. Ama yakalayabilirsem o da bir zaman, taymlng meselesi. Bu dalda düşmeye başlarken yeni bir tiple, çok değişik bir şeyle seyircinin karşısına çı kıp, onu da tutturmak müm kün. Kafamda belli bir şeyler var ama şimdi böyle bir şe ye girmeye seyirciyi aldatma ya lüzum yok yani çünkü yü rüyor İşte.
— Türk halkı nelere gülü yor sizce?
— Kendisinin yapmadığı şeyleri sahnede veya perde de bir sanatçı yapıyorsa ona bayılıyor. Nasıl anlatayım ti yatroda bir komik çıkıyor öy le hareketler yapıyorki ben olsam yapmam diyor gülü yor. Sinemada da bu böyle.