• Sonuç bulunamadı

İbrahim Çallı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İbrahim Çallı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Geçenlerde toprağa verdiği nıiz büyük san’a tk â r İb ra ­ him Çallı; b erab er nice hoş zam anlar geçirdiğimiz, dos- tum du. O; ü stat bir ressam olm akla beraber, eşsiz b ir nüktedandı. Eski devirlerde yaşam ış olsaydık, v a k ’a ne visler ona (Miri kelam ) vas fin i iâyik görm ekte tered d ü t etm ezlerdi. Çallı; gerçek ke lam ının m iri, sözün sahip ve efendisiydi.

Onunla sohhete dalanlar, zevk içinde kendilerinden uzak laşır,' nükte seylâbm a k apılırlardı. Bu sohbetlerin çoğu akşam ü stleri başlayıp bâzan sabaha k a d a r süren, dem âlem leriydi. Ona bed- m est b ir aşmamcı değil, fa ­ k a t rak ıy ı m erhum Ahm et Rasim gibj usul ve erkânile içen bir keyif ehli diyebili­ riz. Şöyle kadehi kaldırıp bize öğüt verirdi:

— Bunu içen bilsin, bilen içsin..

B eraber mey âlem leri yap m ayı m u tat edindiği nice d o stlan öte dünyaya rev an ol dukları halde, pek kavi bir bünyeye sahip olan Çallı; ha tıra la rla dolu m asanın başın da b ir nöbetçi gibi uzun yıl la r kalm ıştı.

YAZAN: Necdet Rüştü Efe k a sıt yoksa da, zarar ziyanı K ahram anı olduğu hoş sahnelerden aklım da k a lan ları hâlâ beni güldürür. E ■bediyet yoluna çıkmış, dost ları arasında kadeh, . fik ir ve d ert ortağı tarihçi A h­ m et R efik’in ölümü onu çok sarsm ıştı. N ihayet k en d in e gelip:

— Ne ağlıyoruz yahu?. Dem işti; asıl biz halim ize fery at edelim.. K u rtu lan a mı gözyaşı dökülür, hâlâ in üyene mi?.

Ve o gün ne yapsa beğe nirsiniz: B ir kaç k afadarı ve bilhassa (Ada Beyi Şemsi Molla) ntn torunu Şem si M uhtar’ı alıp, Ahmet R e­ fik’in B üyükada’daki meza rina gitmiş.. Elde paketlerle çeşitü m ezeler ve b ir de kos koca şişe rakı...

Serviler arasındaki taze k ab rin üstünü m esire m asa sı gibi m ezelerle süsleyip bağdaş k u rd u k ta n sonra, baş Iam ışlar içmiye.. K endisinin bana bizzat anlattığına göre, kim cfaha önce vefat ederse böyle b ir âlem yapm ayı ara larında k a ra la ştırm ışlsf i- miş..

işte m ezar başındaki bu törende içerken, evvelce güî tesini A hm et Refik’in yaptı ğı:

Sen gideli hicranımız dinmiyor.

Ada sensiz içimize sinmiyor.

şarkısını da söylemişler. Tö ren in sonunda, içinde birkaç kadehçik dem k a la n şişeyi:

— Bu da senin hakkın.. Diye toprağa daldırıp, ay rılm ışlar..

Rahm et hoşsohbeti vak’a ve fık raları yazm akla tüken mez ki.. Şu gerçek fıkrayı kendinden naklen yazıyorum

Bir akşam, Beyoğlunda ba şm a garip bir vak ’a gelmiş. H er İki y anında sıra sıra birahaneler, lokanta ve gazi nolar bulunduğu halde, b ir su dökecek yer, h acet sav a­ cak helâya rastlan m ay an Beyoğlu cadesinde hazret fe na halde sıkışmış.. Şakaya gelmez bir durm dan sonra; gec v ak tj tenha b ir köşe b a şm da bundan k u rtu lm a k is­ teyip k a ra n lık b ir sokakta ferah lark en ; b ir fery at du­ yulmuş.. N ereden m eydana çıktığı biünm iyen b ir adam, Acem şivesile:

— Eyvaaah.. G itti bardah larım , şekerlerim , çaylarım .. M ehvöluptu kahvelerim in hemmisi..

Diye bağırm aya başlayın­ ca; polis bekçi, yolcular dar sokağa akın etm işler.

M eğer m erhum un seçtiği duvarın dibinde, binanın ze m in katında bulunan bir kahve ocağının penceresi varmış.. Işıksız sokakta bi­ raz içkili olan m erhum , bu açık cam dan içerisini ıslatı- vermiş.. _ _ _ _ _ _ _

(2)

I

tim..

(Baş tarafı 6. sayfada)

Her ne kadar ortada bir

mevcut olduğundan,

şirret

Acemin vaveylasile karakolu

boylamışlar. Komiser, mer­

huma sormuş:

— Adınız nedirî.

— Çallı..

— Tuhaf bir isim. Her ney

se; mesleğiniz?..

— Profesör..

Muhatabının biraz kalen­

der haline dudak büken Ko

miser, sorguya devam etmiş:

— Nerede oturuyorsunuz?.

O tarihte henüz

yanma­

mış olan (Güzel San’atlar A

kademisi) Fındıklıdaki eski

(Emnâbat) sarayında bulun­

duğu ve Çallı da orada öğ­

retmen olduğu için, binanın

üst katında kendine ayrılan

lojmanda otururdu.

Merhum, o yıllarda lâtife

yollu herkese söylediği gibi,

Komisere de cevap vermiş:

— Nerede mi oturuyorum

Sarayda,.

Komiser şaşırmış:

işte merhumun engin ze­

kâsı daima elektrik sağlayan

dinamolar gibi her an nük­

teler yaratma kudretine' sa­

hipti,.

Bir gün beraber yürüyor­

duk. Yolun köşesinde

işsiz

ve perişan bir köylünün uyu

duğunu eörüo.

mırıldanmıs-tı:

, .

— îşfe bizim efendimiz.

Sonra bir miktar para çı

karıp zavallıya seslendi:

— Aç gözünü; kam ı tok*

sırtı pek uşakların geldi.

Onun ağızdan ağıza dola­

şan nükteleri bugün nice mee

lislerde anlatılıyorsa da, re­

faha eren

Türk köylüsüne

dair bu fıkrası artık tekrar

lanamıyacaktır.

Alah rahmet eytartu;

te Çallı böyle bir kıymet,'

böyle bir hâzineydi.

— Sarayda mı?.. Nasıl, han

gi sarayda?..

/

— Emnabat Sarayında..

'

Komiser hayret içinde dü­

şüne dursun, o sırada hâlâ

feryat eden Acemi, Çallı’nın

arkadaşlarından biri kenara

çekmiş:

— Al; sana, çayının kah­

venin parasını veriyorum.

Vazgeç bu dâvadan.,

Baksana, bu adamcağız h*s

■ta: Akimdan rahatsız.

Çaycr bir an düşünüp, mah

volan mallarının parasını ce

bine indirdikten sonra:

— Vallah, bu kişi mecnun

dur. Hûda sıhhat vere..

Diyerek davasından vazge­

çip, karakoldan kaçmış.

O zaman, bu konuşmaya

kulak misafiri olan Çallı gü

lümsemiş:

*— ömrümde ilk defa doğ

ru sözün faydasını gördüm.

Merhumun

sohbetinden

pek hoşlanan komiser onu,

Uğurlarken takılmış:

— Sizde de kabahat yok

değil,, öyle rast gelen yere j

olur mu bu iş?.

Çallı hiç altında kalır mı.

Taşı gediğine koymuş:

— Affedersiniz, orasını ko

ca bir semte tuvalet yaptır­

mayanların kapısı

Referanslar

Benzer Belgeler

Kahve ile birlikte kahve falı da çıkmış, Türk kahvesi adı verilen çekilmiş telveli kahvenin yayıldığı her bölgeye fal da beraber gitmişti.. Son

Dimağın tazedir; Hatıran, hafızan Adananın istasyonun­ dan şehrine kadar yeşil bir tünel olmadığını bilecek kadar cömert ve sağlamdır?. Yalnız ey

1912 yılında Afyonkarahisar milletvekili seçilerek, İttihat ve Terakki Fırkası umumi merkez üyesi oldu.. 1918 yılında ise, bu fır­ kanın ileri gelenleri

Seninle yanan İnan ağabeyim inan Bu çağıl çağıl heyecan Bu gözleri dumanlı Bu kendi gök kubbesince hür İmanlı Ateş kanlı Gençlik. Bıraktığın yolda

firiz le r gibî tefe rru a tın başarılm ası için İkinci safhada bey­ nelm ilel bir m üsabaka açılması lüzum u bildirilm iştir.. kolum uz şark ve garp

Les lauréats et leurs oeuvres sont: Dans la catégorie de Karagöz, le pre­ mier prix a été remporté par Turan Tekdoğan pour “ Yeşil Yandı Geç” (le feu est

Bugün çoğu kansere yönelik çok sayıda bağışıklık kontrol noktası tedavisi denemesi yapılıyor ve yeni kontrol noktası proteinleri hedef olarak sınanıyor. Yüz yıldan

İzmir zaferi olduktan sonra, artık Lozan barış müzakereleri yapılırken; o büyük destan içinde büyük hissesi olan bir mütevazı ilim adamı haksmda iki -