• Sonuç bulunamadı

Emektar Yüksek Kaldırım'ın yıldızı pek parladı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Emektar Yüksek Kaldırım'ın yıldızı pek parladı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

¡<- ? û ' ' • :

.‘ • lî'lM Üı.V, *::

KKwííU r. i-■:.'••■jji»

!' '

^v^ijí^S

aHHnföMtK

- '*>,

.'t

Bîr dalgınlık hikâyesi — Karaköyden grup grup geçen halk — Bir yoku-

ftm romanı

— Yüksekkaldtrtma yapılan Voronof aşısı — Gençleşen ihti­

yar sokak

— Beyoğlu sahaflart — Geliyormuş!... — Geceleri Tünel ka­

yyım rüyasında gören adam!..

— Eski Yüksekkaldırım — «N e alırsan

**"*"“" f » — Atla Yüksekkaldınmdan aşağı inenler..

Gençleşen Yüksekkaldırım gmlaştırdı. Evvelki gün öyle ga­

rip bir iş yaptım ki meşhur dal­ gınlık şampiyonumuz «Emrullah efendi» bile sağ olsaydı halime

parmak ısırırdı. Erainönünden

tramvaya bindim, kendi kendi­

me de:

— Karaköyde iner. Tünelle çı­ karım!.. dedim.

. İnsan boş bulunuyor işte. San. , ki kayış varmış, Tünel işliyormuş

gibi bu kararla ve büyük bir em­

niyetle Karaköyde tramvaydan

indim. Aynı emniyetli adımlarla Tünele doğru yürüdüm ki hey­

hat!.. Tünelin alelâde hangar

kapüaruıı andıran kapıları sıkı

a k ı kapalıydı. İk i kırmızı lâmba­

toz içinde kalmış ve örümcek- lenmişti... Dönerken «akılsız ba­ şın cezaanı ayak çekeri,.» darbı, meselini düşünüyordum Ne doğ­ ru sözdür!..

-Geri döndüm. Lâkin Karaköy­ den tramvaya binmenin imkânı mı vardı?.. Baktım herkes âdeta

muntazam taburlar halinde,

mangalar halinde bir istikamete doğru gidiyor Ben de öyle yap­ tım. A z gittik, uz gittik, bir de baktım ki bu-grup grup hüyük kalabalık gele gele bizim meşhur emektar, eski «Yüksekkaldmm»a geldi.

Âdeta sinema çıkışı halinde bir insan dalgası - akşam üstü şeh­

rin bu eski yokuşunu tırmanı­

yor. Meğer Yüksekkaldırımm

yıldızı, uzun senelerden sonra, ne derece parlamış!.. Şık şık ka­ dınlar. tem iz pâk erkekler, bobs- tiller, kendi halinde aile babala­ rı kalabalık bir kütle halhıde tır. manıyoruz.

Hani İstanbul için idea’. nakil vasıtası galiba Yüksekkaldırım. Ne kayış derdi var, ne ra y derdi. İstifade edebileceğimiz tek nakil vasıtası da bu galiba ..

Uzun senelerden beri geçme­

diğim Yüksekkaldırımm daha ilk

basamaklarından anlıyorum ki

bu eski caddeye kuvvetti bir Vo­ ron of aşısı yapılmış. Asfalt basa­ maklar. ortasından Trans Atlan­ tik güvertesi gibi .yukarıya doğru

uzanan demir parmaklıklar.

«Sağdan yürüyünüz .» vesaire

şeklinde levhalar... Bizim eski, babayani, babacan, kendi halin­

de Yüksekkaldmmımız âdef a

züpneleşmiş ..

Bir insan akını, yukarıya çıkı­ yor. bir İnsan akını da aşağıya

Beyoğlu sahadan..

Çocukluğumda buralara, Yük- sekkaldınmm yukarıya çıkarken sol tarafında sıra sıra eski kitap

satan dükkânlar ‘ hatırlıyorum.

Burası bir nevi «Beyoğlu sahaf­ ları» gibiydi.

Yani aşağı yukarı Beyoğlunda da bir Sahaflar çarşısı vardı de.

nilebilir. . v

Şimdi kiraz beni halinde tek tük bir kaç dükkân kalmış.

İstanbul Belediyesi tarafından yeniden gençleştirilen bu emek­ tar yokuşun küçük bir tarihin’ — yine civarının en eskilerinir ağzından dinlemek şartile — yazmağı düşündüm. Yüksekkal dınm esnafı bu insan akmmdar çok memnun görünüyordu, Ge lişi güzel bir dükkâna girip Yük sekkaldmm sakinlerde görüşme!

istedim. Bir kaldırım üstünd»

durdum. Bir terlikçile, yanındak küçük dükkânda, ekmek kamer mukabilinde hamursuz satan b l

adam yüksek sesle blrbirlerilı

şöyle konuşuyorlardı. Elinde ga zetesini tutan adam diyor du kİ

— Geliyormuş!.. — Çenen tutulsun!.. — Vallahi geliyormuş!.. — Ağzın yel alsın !-•— Yola çıkmış yahu..;

— Düir. tutulsun... Ağzını bay. ra aç!..

«Geliyormuş», «yola çıkmış»

sözlerini işittikçe kızıp «çener tutulsun!.» diyen zata sordum:

— Kuzum... Ne geliyor?.. Ne- ı den bahsediyorsunuz?..

Arkadaşını göstererek söylen­ di:

— Şom ağızlı!,. İkide bir «ge. liyorj.» diye hepimize takılır du-,

rur[,, , ... ı , mW:

— Nedir'gelen?.!

— Ne olacak... Tünel kayışı!.. New York rıhtımında vapur bek- liyirmuş!..

Sonra ilâve etti:

— Hay beklemez olaydı!.. Za­ ten dün gece kara kâra rüyama girdi. Biraz daha yukarıya tır­

manıyoruz. Demek îstanbulda

Tüneiın kayışını rüyasında gören esnaf da varmış!..

Eski Yüksekkaldırım..

Vaktile Yüksekkaldırımda bu kadar kolaylıkla, bu derece ça­ buk ilerlemek imkânı yoktu. Hat. tâ buranın en eski dükkâncıla­ rından biri:

— Çıkarken bir saat, inerken 40 dakika lâzımdı!. Diyor ki bu­

nun da sebebi buradaki akla

durgunluk verecek kalabalıktı. Bugün Yüksekkaldırımm en kalabalık devrini yaşadığını sa­

nıyoruz. Halbuki bir vakitler

Yüksekkaldınmdan insanlar

omuz omuza geçerlerdi. Bütün

işportalar, "sedyelerle gayetle ka­ labalık bîr esnaf grupu yokuşun başından, eteklerine kadar uza­ n ırdı.'Bunlar sokağın tam orta.

Kındaydılar. Bilhassa İçlerinde

sedyeii «ne alırsan al. beş kuru­ şa..» diye haykıran «seyyar bon-

marşeciler» çoktu... Bunlardan

başka nivetciler, bir tabla üstün, de fırıldak çevirtenler, tersine | döndürülmüş bir şemsive üzerin­

de talih oyunları oynıyanlar. Bir malı buradaki acavip ser­

gide hazan her yerden daha

ucuza bulurdunuz. Ve yine aynı

yerde insana öyle bîr kazık

atarlardı ki ömrünüzün sonuna kadar unutamazdınız. İstanbu’ a

gelen köylüler burada soluğu

alırlardı. Yüksekkaldırım onlar

için İstanbulun Beyoğlu cihetini,

hattâ Avrupayı temsil eden bir

Terdi.

Atla yokuştan inmek!..

Vaktile . Yüksekkaldınmdan sırf bir iddia yüzünden meşhur bir sairimizin atla ta yokuşun basından aşağıya kadar indiğini işitmişim. Bunu öteden her pek

,m rv im bir m arifet addettiğim

için buranın esnafına sordum, şuj cevabı verdiler:

— Her.zam ân olur. Süt öcülere

beygirlerile sabahın erken saa-.

tinde Yüksekkaldınmdan in en ­

ler. Hattâ demirler yapılmadanı

önce sabahlan çok erken saat-.

Ierde buradan arabalar da iner., di. Geçen büyük muharebede A1-. manlar otomobillerle Yüksekkal-. dırımd&n inmişlerdi. Hattâ birr kaçı da yukarıya çıkmıştı...

Böyle dükkâncılarla konuşa

konuşa eski hâtıraları ana ana.

yolun nasıl geçtiğinin farkında

bile olmadan bir de baktım ki

yokuşun başındayım..; Hakika­

ten İstanbulun en rahat nakil

vasıtası!.. Ne itişmek, ne sıkış­

mak, ne ezilmek, ne beklemek i

var..,

Keşke böyle bir kaç yokuşumuz olsaydı da tramvaydan büsbütün kurtulsavdık. İstanbul ne kadar rahat ederdi...

Ticaret ve Esnaf odaları,

kanununun tadili

Ticaret odası 11e esnaf odasına ai't

kanunim -tadili İçin hazırlanan ta-,

sarı Bakanlıktan odalara gönderil-,

miştir.

Tasarı önümüzdeki hafta lçinde

tetkik Pdllecîk ve bu hususta o daîa. rın nokta! nazarını bildiren bir de r a . pof hazırlanacak ve Bakanlığa gön­ derilecektir.

Belediye, cenazeleri

takibedecelder içitı 3

otobüs aldı

Bir firm a tarafından ithal edilen 35 otobüsten tlçii Ticaret B ak an lığın ­ ca belediyeye verilmiştir. Belediye bu

otobüsleri mezarlıklar müdürlüğüne

tahsis edilmiştir. Cenaze sahipleri

cenaze otomobilini mezarlığa kadar

takibetmek İçin taksi otomobilleri

bulmakta .jgilçlük çekmektedirler. '

Otomobil bulunsa bile ücretleri b ü - 1 yük bir yekûn tutmaktadır. 40 kişilik olan bu üç .otobüs cenazeslııl takibet­ mek istiyenlere ucuz fiatle k ira lan *- <

çaktır. Otobüslerin her biri belediye­ ye 16.500 liraya m al olmuştur.

İsviçrede kış sporlarının son günleri yaklaşmıştır. Bunun i

! için meraklılar karlı dağlarda kış sporlarile hararette meşgul i- ı -oluyc rl ar; - Y u kan d a bu ^meraklılardan bir kısmı görünüyor i '

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yumruk kadar bir insan yüreğinde bütün dünyayı sevebilecek kadar bir aşk barınabilirdi.. Büyük İbir romancının birkaç cilde sığdıra- madığı bu sevgi şelâlesini

Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın &#34;Ananı da al git&#34; diye hakaret ettiği Mersinli çiftçi Mustafa Kemal Öncel, Başbakan'ın bir televizyon program ında &#34;Bu şahıs

alnında bir yeni damar baba, puslu bir ayna bulur ardındaki oğula bakınca oğul, kaybolur bir derin aynada babanın menziline varınca oğulun atında kişner babanın gidemediği

Kabuklu uyuz, vücutta çok sayıda akar bulunması nedeniyle, tipik uyu- za göre çok daha bulaşıcı.. Tipik uyuz olan bir kişiyle kısa süreli el sıkışmak nispeten düşük

Havuzun hemen üst kısmında Tevfik Fikretin bir ka­ yanın sathına kendi el yazısiyle nakşettiği bir şiiri.. İnsan gayri ihtiyarî

(22) analyzed data from 112 patients and compared data of the patients with left clinical varicocele who underwent left varicocelectomy with those with left clinical and

Tüm bu bilgiler ışığında bu çalışmada Türkiye’de yapılan diğer çalışmalardan farklı olarak 2006:1-2020:7 dönemi için asimetrik ve simetrik