• Sonuç bulunamadı

Hatice Sultan sarayı ve Melling

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hatice Sultan sarayı ve Melling"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H a tic e S u lta n ’ ı s a r a y ın d a t a s v ir eden b u resim M e llin e 'in e s e r id ir

Hatice Sultan sarayı ve Mellîng

Üçüncü Sultan Selim’in kardeşi Hatice Sultanın MeUing’e yaptırttığı sa­ rayGirilip de çıkılamaz sürprizli bahçeSaraylıların bahçe safası

MefUing’in Sultanla muhabereleriMeüing’in hizmetleri

Yazan: A. M. E. Üçüncü Sultan Selim, kızkardeşi

Hatice Sultanı pek sever ve ona pek büyük teveccüh gösterirdi. Hattâ, garp sistemi ile memlekette yapaca­ ğı ıslahat ve tesisat hakkında bile o- nunla görüşür ve hemşiresinden de bu hususlarda teşvik görürdü. Sultan da aynı fikirde olduğu için pek iyi anlaşırlardı.

Hatice Sultan bir gün, Danimarka hükümetinin İstanbul maslahatgüza­ rı Baron dö Hübş’ün Büyükdere’de yaptırdığı villâyı ve güzel bahçeleri­ ni görmek hevesine kapılmış, karde-

’inden müsaade alarak burayı gez­

mişti. Villânın bilhassa pek beğendi­ ği bahçeleri Hatice Sultanda büyük hevesler uyandırmış, o da Avrupakâ- ri bir saraya ve böyle bahçelere mâ­ lik olmak arzusuna düşmüştü.

Masrafı kolaydı, fakat bunları ya­ pacak mimarı nerede bulmalıydı? Bu müşkülü de, kendisine haber yolla­ dığı Baron Hübş halletti ve Melling’- i tavsiye etti. Melling, 1763 te Alman- yanm Kalsruhe şehrinde doğmuştu. Küçük adı Antuvan înyas’dı. Amca­ sı Jozef Melling tarafından Straz- burg’a yerleştirilerek orada resim tahsil etmişti. İtalya’da, İzmir’de bu-1837

(2)

hınmuştu. Üçüncü Selim’in son sene­ lerinde ve 803 tarihinde îstanbuldan ayrılarak Napolyon’un karısı Joze- fin’e ve sonra da Onsekizinoi Lui’ye ressam olacak, Lejyon donör nişanı da alarak 1831 de Paris’te vefat ede­ cek olan Antuvan înyas Melling, Ha­ tice Sultanın barona müracaatı sı­ ralarında îstanbulda bulunuyordu.

Melling saraya alındı. Ne türkçe, ne de saray âdet ve merasimini bili­ yordu. Yanma bir tercüman verildi. Sarav halkı mütaassıp ve cahildi ve bittabi içlerine bir Hıristiyanın gir­ mesine muarızdı. Melling, birtakım

müşkülâtla karşılaşacağını tahmin

ediyordu, netek^m tahmini onu aldat­ madı, birkaç gün içinde korktuğuna uğrıyarak sarayı terketti. Hatice Sultan, bu avnlışı duvunca pek kızdı. Ufak bir tahkikatla bu hale ağaları­ nın sebebiyet verdiğini anladı, onları cezalandırdı.

O sıralardı bir gece. Sicilyetevn (O zamanki İtalya demek) kırallığı- ran Istanbuldaki sefiri Kont dö Lü- dolf’un verdiği baloya bir baltacı göndererek tekrar hizmetine deva­ ma onıî ikna etti. Bu sefer sarav hal­ kı tembihli idi ve kendisine fevkalâde hürmet gösterildi.

Padişahın yazlık sarayı Beşiktaş tarafında idi. Bu eski Beşiktaş sara­ yının yanında ve Defterdar burnunda Hatice Sultan sarayı vardı (şimdiki Lido’nun yerinde idi). Melling işe başladı, bu sarayın iç ve dışını iyice tetkikten geçirdi, dış ve bilhassa iç

kısım tezyinatının değiştirilmesine

lüzum gördü. Düşündüğü şeklin bal- mumundan bir maketini yapıp tak­ dim etti. Hatice Sultan bunu gördü ve beğendi. Bahçe için yaptığı plân da beğenilmişti. Bunun üzerine Mel- ling’e sultan mimarlığı memuriyeti ile maaşı verildi.

Artık inşaat işlerine başlanmıştı. Sarayın taksimatı ve süsleri değişti­ rildi. Göze hoş görünmiyen frapan yaldızlar ve boyalar kaldırıldı, yeni

şekle sokuldu; saraya asil bir sade­ lik ve zarafet gelmişti.

Ressam iken mimar olan Mösyö Melling, sarayda her gün itimat ve teveccühe nail oluyor, bir taraftan da türkçede ilerliyordu. O kadar ki az

zamanda, sultana arzedeceklerini

kendi yazıyor ve sultan bir şey em­ rederse ağalarından birini yollayıp cevabını yazı ile alıyordu. Şu kadar ki bu türkçe muhabere lâtin harfle­ riyle yapılıyordu. Çünkü Melling, lâ­ tin harflerini sultana bizzat öğret­ mişti. Bir zaman geldi ki tercümana bile yol verildi.

Mösyö Melling, boş vakitlerinde resim yapmayı da ihmal etmezdi. O zaman yapıp sonradan Paris’te bas­ tırdığı büyük kıtadaki resimlerinin albümü, zamanının İstanbul’unu en güzel ve nefis şekilde canlandıran ölmez eserlerin başında gelmektedir (bugün fiyatı bin beş yüz, iki bin li­ ra etrafındadır).

*

Melling, bahçenin sürprizli olması­ nı istemişti. Bunun için lâbirent de­ nilen, içine girilip te çıkılamaz şeklî düşünmüştü. Bunu sultana anlatınca sultan pek ziyade memnun olmuş ve teklifi sevinerek kabul etmiş, hattâ yapılması için istical göstermişti. Bu tarz için, îstanbulda ziyadece bovla- nan ve makasla her şekle girebilen leylâk, gül, akasya ağaçları kullanıl­ mıştı. Bn bahçenin girinti çıkıntıları, görenleri okadar hayrete düşürecek şekilde vapılmıstı ki. her patika mer­ kezde nihavet buluyor ve fakat gi­ rince de çıkış yolu pek güç bulunu­ yordu.

Üçüncü Sultan Selim bu sarayla bahçeyi gördüğü vakit pek beğenmiş ve sık sık ziyaret eder olmuştu. Mel- ling’i o derece takdir etmişti ki onu Beşiktaşta da Avrupakâri bir saray inşasına memur etmişti.

O kadar vekar ve ciddiyet sahibi bulunan Sultan Selim bile-bu çıkıl­ maz bahçenin yanıltıcı haliyle pek 1838

(3)

ziyade eğlenirdi. Hatice Sultan bir gün maiyetindeki cariyeleri buraya salıvermiş, etraf neşeli kahkahalarla dolmuştu. Eğlencelerden sonra hare­ me dönmek zamanı gelince genç kız­ lar çıkış yerlerini aramıya başlamış­ lar, dönüp dolaşıp hep aynı yere ge­ lince, masallardaki gibi bir sihirbaz eline düştüklerini zannetmişlerdi. Bu çiçekli mahpes onlara hoş gelmekle beraber beyhude birbirlerini çağır­ mışlar, her tarafı çığlıklara boğarak dışarı çıkanlar içeridekileri merakla ve saatlerce arayıp bulmıya çabala­ mışlardı.

#

Hatice Sultanın başağası, Mel- ling’e gösterilen teveccühü bir türlü çekemiyor, onun meydana getirdiği her şeye kızıyordu. Avrupakâri her şey onun nazarında dine mugayirdi. Sofu değildi, beş vakit 'namazına da pek dikkat etmezdi. Hattâ Mösyö Melling’in şaraplariyle arasıra kafa çekip durur, ama gene de söylenirdi. Zamanla kameti arttırıp bu hali çekil­

mez olmuştu. Melling bir gün bahçe­ de gezerken aleyhindeki sözleri işit­ miş, sultana yazmıştı. Hatice Sultan fevkalâde gazaba gelerek onu boğaz­ daki gemilerden birine bindirerek bir daha dönmiyeceği bir yere sürdürdü.

Hatice Sultan, sarayının yanında mimarına küçük bir daire yaptırmış­ tı. Sefirler dahi sarayı ve bahçeyi gezmek için ondan müsaade alırlardı. Bu ziyaretlerde sultan görünmez, fa­ kat misafirlere şekerlemeler, kahve­ ler, şerbetler ikram ederdi. Bazan sa­ rayının her yerini gezebilmeleri için en ücra köşelere, hattâ hamam daire­ sine çekilirdi. Bu hamam dairesi her renkten mermerlerle süslü, tantanalı bir mimarî üslûbu ile ve zevki selim­ le yapılmıştı.

Hatice Sultan sarayının başağa dairesi bu saray surunun dışında idi. Pencereleri kafessiz ve parmak- 1 ı k s ı z d ı. Başağamn ikametine mahsus olan daire alt katta olup, bi­ rinci kat teşrifi hümayun vukuunda maiyeti seniye ağa ve rikâpdarlannı

■■

.

' İ l

B o fta z içln d e H a tic e S u lta n s a r a y : (M e llfn g ’ d e n )

(4)

kabule tahsis edilmişti. Ağalarla ri- kâbdarlar saray kapısından ayrılır­ lar ve zatı şahane yalnızca girerdi. Buradan Mösyö Melling’in nezaretiy­ le inşa edilmiş olan güzel kasra gidi­ lirdi. Kasrın pencereleri kafesli idi. Açık, uzun bir galeri ile ortasından parmaklıklı bir köşk, denize batmış iki büyük tahta direk üzerine kondu- rulmuştu. Bir kepenk açılınca olta ile balık avlanırdı. Buradan sonrası saray kısmı idi. Saray, bir yer katı ile mükemmel bir birinci kattan ibaret­ ti. Uzunlamasına devam edip muh­ telif dairelere taksim edilmişti.

Merkezde, yalnız zatı şahane için açılır ve onun ikametine mahsus bir daire vardı. Üçüncü Selim burada günlerce kalırdı. Meşhur bahçeler sa­ rayın suru içinde idi. Saray, Sulta­ nın zevci olan paşanın dairesini ayı­ ran duvara kadar imtidat ederdi. Yal­ nız, alt katta bir kapı mevcudolup pa­ şanın dairesinden sultanın sarayına buradan geçilir ve bu kapı, ancak pa­ şa istediği zaman sultan tarafından verilen emir üzerine baş harem ağa­ sı tarafından açılırdı. Paşa dairesi­ nin ötesinde ikinci bir yüksek duvar­ la ayrılmış, sultan kethüdasının ika­ metine mahsus bir daire daha vardı. Sarayın önündeki denizde sulta­ nın beş çifte kayığı dururdu. Sultan bu kayığa bindiği vakit arkasında bir harem ağası, onun arkasında iki saraylı kadın, onlardan sonra da iki halayık bulunur, maiyete mahsus üç

çifte bir kayık da önden giderdi.

Üçüncü Selim’in Avrupalılaşma

merakı gittikçe ilerliyordu. Mösyö Melling kendisine ısmarlanan Beşik­ taş kasrını da ikmal edince bu güzel bina padişahı son derece mahzuz et­ ti. Ona “ Sermimari Padişahi” un­ vanını vermeyi düşündü.

Biraz sonra, Saraybumunda garp mimari üslûbunda bir muhteşem sa­ ray inşası arzusunu izhar etti. En güzel mermerler mimarın emrine ha­ zır bulunacak, dünyanın en güzel ye­ rinde inşa edilecek olan bu saray için hiçbir masraftan kaçmılmıyacaktı.

Melling kendi başına böyle muaz­ zam bir işi deruhte etmekten kork­ tu. Fransa sefiri Kont dö Şuvazöl Gufye’nin îstanbula getirdiği üstad Mösyö Kofer’e müracaat etti. O sı­ ralarda Mösyö Kofer de Osmanlı hiz­ metine girmişti. Mumaileyh bu sara­ yın inşasına can attı. Fakat Mısırın Fransızlar tarafından nagihâni ola­ rak istilâsı bu iki sanatkârın ümitle­ rini mahvetti. Artık inşaattan bahis bile edilmez oldu. Hep muharebe söz­ leri deveran ediyordu. Mösyö Melling de çarnâçar saraydan uzaklaşmıştı.

N o t : îs t a n b u ld a k i S ic ily e te y n s e fir i ile F ra n ­ s a ’ nın s a b ık İz m ir k o n s o lo s u n u n k ız la rın ın , H a ti­ c e S u lta n ta r a fın d a n b u s a r a y a d a v e t e d ile r e k G arp m u s ik is i p a r ç a la n ç a lm a la r ı v e d a n s e t m e ­ leri v e p a d iş a h ın d a b ir p a ra v a n a a rk a sın d a n b u n ­ la rı d in le y ip s e y re tm e si h a k k m d a k i b ir ta r ih î o - la y , 2 9 n u m a ra lı n ü sh a m ızd a k i “ İn g iliz e lç is in in v e r d iğ i b a l o ” b en d i b a ş ın d a y a z ılm ış tı, h a t ır la ­ tır ız .

★ ★ ★

Demokrat padişah!

Tahta çıktığının onbeşinci günü Hırkai Saadet'te İkinci Abdülhamid’in sakal duası yapılmış, ordu ve donanmaya kendisini Sevdirmek istiyen padişah, aksama doğru Harbiye Nezaretine giderek aksam yem eğini orada, kumandan ve subaylarla beraber yem iş, yemeğin sonunda, yemiş yendiği sırada herkes ayakta olduğu halde

bir nutuk okumuştur.

Padişahın baskalariyle beraber yem ek yemesini Osmanlı tarihinde ilk defa vukua gelmiş bir hâdise olarak kaydeden Eğinli Sait Pasa, hatıratında bunu, İkin­ ci Abdülhamid’in demokratlığına misal diye alkışlamaktadır.

★ ★ ★

1840

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir dalga kılavuzu içinde uyarılmış olan dalgalar, pratik olarak sadece boru içinde yayılır ve boru dışındaki ortama enerji vermez.. Yani boru, dalgalara kılavuzluk

Through an examination of which journals in the Sci- ence Citation Index (SCI) had accepted studies from Turkey in the field of otolaryngology, what subjects these had

Hayatta senden daha fazla merhamet ve şefkate muhtaç bir ikinci genç kız tasavvur edemediğim için aşkım, merhamet ve kederle inleyecek, son nefesime kadar

致贈謝匾感謝 5 位百萬捐款人,以行動支持北醫大各項發展 臺北醫學大學於 2019 年 9 月 11 日在誠樸廳舉行的 108 學年度第

胸大肌斷裂病例增 當心陷入健身危「肌」 健身風潮起 重量訓練正夯

Çağdaş Eczacılık Hareketi’nin büyük önderi, EDAK Ecza Kooperatifi’nin kurucusu, değerli insan. E czacı r—,

Çetin Emeç'in dostları, okuyucuları, meslektaşları, demokrasiye inanan binlerce kişi, dün Cağaloğlu'nda. caddeleri, sokakları doldurdu. Bu Çetin Emeç'e ve