• Sonuç bulunamadı

Ziya Osman Saba, sessiz usta

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ziya Osman Saba, sessiz usta"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 ARALIK 2000 CUMA

YAZI ODASI

SELİM tl.F.Rİ_____________

Ziya Osman Saba,

Sessiz Usta

BRT’deki radyo programım için Ziya Osman S aba’dan şiirler seçiyordum. Geçen Zaman ve Nefes Almak: Sayfalar arasında gezinip durdum...

Sadece kırk yedi yıllık ömrüne sığdırdığı bütün şiirlerinde, bütün hikâyelerinde, Ziya Osman Sa­ ba, bu sevgi yazarı, çocukluğunun gitgide silik­ leşen anılarını, hep özlemle andığı büyüklerini, biricik kitaplarını, mektep arkadaşlarını, yaşadığı ve unutamadığı sem tleri, sokakları, İstanbul'dan ayrılışını, İstanbul’a dönüşünü, bu kente bağlılı­ ğını dile getirm iştir.

Sözgelimi, doğup büyüdüğü şehirden işi gere­ ği aynlırken, yaşanmış, duyumsanmış nice zama­ nın etkisiyle, İstanbul’a bir daha geri dönememe kaygısını handiyse ölüm yalnızlığına benzetir.

Beyazıt’ta, o günlerin Marmara Gazinosu’nun taraçasına çıkan şair şehri bir uçtan bir uca, göz alabildiğine görür. Batan güneşin ışıkları arasın­ da, sisli, puslu Çekmece düzlükleri usulca kay­ bolur. Adalar ve burnu sanki biraz daha kalkmış görünen Kınalı, beride Fenerbahçe, hepsi deni­ zin üstünde bir balkon gibi uzanmaktadır.

Bugünün sızıldamalı bir İstanbul nostaljisi de- ğildir Ziya Osman’ı sarsan. Doğup büyüdüğü yer­ lere bağlılığında, yaşamak ve insanlık adına gü­ zel izler bırakmak endişesinden başka bir şey hissetmez. Yaşamak, ama alabildiğine, alçakgö­ nüllü, başkalarının yaşamasına alabildiğine say­ gılı, herkese m utluluklar sağlamak arzusuyla ya­ şamak...

Nihayet asıl şehir bir kabartm a gibi belirir. Ya­ pılar, damlar, kubbeler sivrilir, minareler fışkırır; dört bir yanı, İstanbul’u, yine İstanbul sarar.

Bakırköy üzerindeki bulutlar, etekleri yandık­ tan sonra söndürülmüş ağır perdeler gibi ufka asılı kalmıştır... Şair bu şehirde eşsiz sevgiler, aşk­ lar, ince duyarlıklar yaşadığını düşünmüştür. On­ ların hepsinin etkisiyle İstanbul’a bağlıdır.

Çok az yazarımız Ziya Osman Saba ölçüsün­ de yaşadığı zamanı yazıya geçirebilm iştir. Beh­

çet Necatigil’in bir ithaf yazısını hatırlıyorum ,

“Keşke her yaşantı yazıya geçseydi... ” diyordu.

Ziya Osman o dileği gerçekleştirebilm iştir. Durgun gibi gözüken, neredeyse İstanbul’un bazı sem tleri, bazı köşeleriyle sınırlı o hayatta günler, ‘an’lar, her sevinç, her acı, heranış inanıl­ maz bir iç zenginliğiyle bize armağan bırakılmış­ tır.

Şairi bu yönüyle, yazış tekniği ve anlatımı, dün­ yaya bakışı hiç ilgisizken, Kafka’ya benzetmek olasıdır. Ziya Osman da tıpkı Kafka gibi, birkaç çizgiden ibaret toplum sal coğrafyasına koskoca b ir harita gibi bakabilmiştir.

Nefes Almak’taki “Misakımilli Sokağı No.37" şi­ iri, b ird e bakarsınız, Değişen İstanbul’un satırla­ rında puslarla örülmüş, Mesut İnsanlar Fotoğraf- hanesi’nde meltemli bir öykünün yine odağı olup çıkmıştır.

Çıkıp gitm ek, başını alıp gitm ek isteği hiç mi oFf mamıştır şairde? “Denizleraşın” şiirinde ürkek ses­ le söylüyor:

"Vapurlar, hafiften tüten bacalannız, / Dinmiş teknenizde, millerle hız, / Umanlarda başbaşa, va­ rışınız uykuya. ”

Gitmek isteği sonra belirecektir, ama artık yo­ lu noktalamış deniz taşıtlanna bakakalarak:

“Avrupa, Amerika, Asya, Avustralya... / Yaşa­ mak, yaşamak ey dünya! / Sana doya doya... ”

O, birçoğumuzdaki yıpratıcı isteği, şimdi hemen, bütün hayatım değişiversin isteğini en çok duy­ muşken, her şeye katlanışı, gönül rızasıyla boyun eğişi de belki en çok dile getirendir. Bütün şiirin­ deki tevekküle bugünün gözü dönük, paraperest insanı hiç şüphesiz küstah bir uzaklıkla yaklaşa­ cak; Ziya Osman Saba’nın çocuk gibi kırılgan şi­ irinden ta t almayacaktır.

Oysa 1948 tarihini taşıyan “Garip İstanbul’umun

Türküsü” asıl İstanbul’u, bir yandan da asıl mem­

leketi, memleket insanını söyleyip duruyor:

“Gün görmemiş insanlar, / konuşanlar, b ir hü­ zünle sesinde, / Susanlar, susanlar...”

Şu üç dize, okuduğum andan başlayarak, be­ nim için hep bir manifesto.

Takvimde İz Bırakan:

“İçimdeki ölümden / içimdeki ölümden /iç im ­ deki ölümden ürettim her şeyi. ” Ahmet Oktay, Gözüm Seğirdi Vakitten, Yapı Kredi Yayınları,

1996.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

出院後需注意事項: 1.兩個月內勿提重物, 2.勿彎腰用力提重物, 3.若發現解血尿,立刻回醫院檢查。

İlke olarak sanal gerçekliğin daha ileri bir türevi olan artırılmış gerçeklik, gerçek evrendeki bir çevre ve o çevredeki canlıların ve nesnelerin

Akbank’ın 38’inci kuruluş yıldönümü bu yıl da önce Genel Müdürlük’de yapılan törenler, gece de Atatürk Kültür Merke- zi’nde düzenlenen özel gala ile

Dedikoducu ve vırvırcı bu kadın Karagöz’ü hem aldatır hem de ona “Murdar, m usi­ b et” gibi iltifatkar sözcükler kullanmaktan çekinmez, Kanlı Nigar,

Terkostan şehre kadar yeni bir yol yapılmak istenmesi bir ihtiyacın eseridir. Yepyeni bir yol yapmak, sonra da eski yolu tam manasile yenileştirmek ile şehir

Sonuç olarak, çalışmada kullanılan koyunlara deri altı phlorizin enjeksiyonundan sonra, oksidatif stres indikatörlerinden TOS ve OSI değerlerinde görülen azalma

Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre Kayseri ili ve çevre ilçelerinde satışa sunulan yo- ğurt numunelerinin tamamının AFM 1 içermesi ve incelenen

CEVAP 1 __öncelikle şunu söyliyeyim: İkinci Yeni bir akım değil ben­ ce Ayrıca O. Veli şiiri, İkinci Yeni diye adlandırılan ozanlar için bir ölçü