• Sonuç bulunamadı

Karagöz'ün 667 ölüm yılı anma töreni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karagöz'ün 667 ölüm yılı anma töreni"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K A R A G Ö Z ’ UN 6 6 7

Ö L Ü M YILI A N M A

(2)

i

i

K A R A G Ö Z - H A C İ V A T

D ünya Per

S a n a tın a

İlk Işığı T u ta n T ü rk

H ayâl P erde Oyunudur,

Efendiler,

Mebus Olabilirsiniz, V ek il

Olabilirsiniz, Hatta Reisicumhur

Olabilirsiniz, F aka t Sanatkâr

\

\

Otamasınız

K . A T A T Ü R K

Ulusal Basımevi Arfkara — 1969

İ

i

i

(3)

Halen Nafa Kemal namile bilinen Bursa Belediye Başkanı Sayın Yüksek Mühendis Kemal Bengü tarafından, Çekirge asfalt yolu üzerin­ de bulunan ve Karagöz Mezarlığı namiyle anılan, Karagöz Mezarını ta- mamiyle tarihi vasfına uygun tarihi mimar hatlariyle tezin edilerek res­ tore edilen ve Tarihî Türk - Perde - Hayal - Oyunlarının kahramanları Karagöz — Hacivat - Şeyh Küşteri’nin anıtlarını yapanlara ve yaptıran­ lara derneğimiz namına sonsuz teşekkür ve saygılarımızı sunarız.

Yönetim Kurulu Namına Adil Yazıcıoğlu

Sayın Millî Eğitim Bakanı İlhami Ertem himayelerindeki Ankara’­ da yapılan bu geceden sonra sıra ile İzmir, İstanbul, Bursa ve Adana Kayseri illerinde ve değerli himayelerinde gecemizin tekrarlanacağı- bildirir. Sayın bakanımıza teşekkürü bir borç biliriz.

Yönetim Kurulu Mashar Gençkurt

NOT : Doküman ve diyalokları veren Büyük Mutasavvuf Mevlâ-na Celâleddin Rumî ile mâMevlâ-na âleminden, irtibat kurarak Yeni MESNEVİ eserlerini neşreden, yazar Nejlâ Çapan’a teşekkürü derneğimiz bir borç bilir.

Bu gecenin hazırlanmasında bizlerden yardımlarını esirgemeyen gazeteci yazar Hakkı Çuha’ya da teşekkür ederiz.

(4)

rmr/////////A

!

P R O G R A M

■a*& ¡ssa* asso

i d i s f

OSM AN SÖZER

1 • Fasıl Heyeti ( Segah Faslı)

2 • Meddah

3 - Kukla

4 - Karagöz

Ara

5 - îlizyorn

6 - Udi Hrant Tarafından Konser

7 - ORTA OYUNU

K A P A N I Ş ve TEŞEKKÜRLER

1

I

!

!

(5)

Karagöz Ta rih i ve Orjinal B ir T ü r k Hayal

o yu n u du r ve Dünya Perde San’atına İlk Işığı

Tu ta n T ü r k - Hayal - Perde - O yunu

K A R A G Ö Z ’d ü r

KARAGÖZ, Osmanlılarm, Bursa’da ilk tarihi anıtlarını yaptırdıkları devirde geç­ miş bir hazin vak’anın masum kahraman­ larından adım alarak günümüze kadar ge­ len bir temaşa oyunudur.

Lâkin Karagöz’ün menşeî, ne yazıkki mazinin karanlıklarında pek çok rivayet­ lerle gizlidir. Ve tarih içinde tarihsiz kal­ mıştır. Aslı ise, Karagöz ve Hacı îvad is­ minde iki bani san’atkâra ait olduğu, bu iki insanın Bursa’da yaşamış bulunması ile bilinen bir gerçektir.

Bu iki büyük san’atkâr ruhlu insanın yaşamış bulundukları devirlerdeki davra­ nışlarından, taklit ve tulüat kabiliyetlerin­ den olayları ve şahısları sözle karikatürü- ze edişlerinin bir neticesi olarak başları­ na gelen felâketten, devrin hükümdarı ta­ rafından uğradıkları gazaptan doğmuştur. Halk vicdanında, fıkraları ile Nasret­ tin Hoca’mız nasıl asırlardan beri yaşa­ makta, kütüphanelerde saklı kitapların malı olmaktan çıkıp, sohbet eden insanla­ rın birbirine anlatmak istediklerini me­ cazî mânada süslüyen fıkralarla, nesilden nesile sözle aktarılarak halkın fikir malı olmuş ise, Karagöz’de yüzyıllardan beri halkın espri dolu ve halk içinden bir çok

tipleri, şive ve karakteri ile, perdede haya­ lî çizgiler arasında canlandıran bir eğlen­ ce vasıtası olmuştur.

Bu ince halk zevkinden doğan san’at da. Karagöz Gölge ve Hayâl oyununda, mûsiki, şiir, destan, raks, ışık, mevcut ol­ duğu gibi, teknik itibarıyla da bir düzen ve ahenk vardır.

Karagöz ve Hacı İvad’ın isimlerine iza feten meydana getirilmiş olan GÖLGE VE HAYÂL oyunlarının, perdeye ve halka ak- sedişînin muhtelif rivayetleri şu şekilde şuyu bulmuştur.

Karagöz, Yıldırım Sultan Beyazıt za­ manında, inşa edilmekte olan Ulu Camiin­ de, Hacı İvad’Ia çalışmaktadır. Padişah bir gün inşaatı teftişe gelir. İnşaat uzun bir zamandan beri devam etmektedir. Lâ­ kin bir evvelki gelişine ve inşaatın çabuk bitirilmesi emrine rağmen, inşaatta belir­ li hiç bir ilerleme olmadığım görür. Sul­ tan çok kızmıştır. İnşaatın neden yavaş gittiğini tahkik eder.

Neticede, Karagöz ve Hacı İvad is­ minde iki inşaat ustasının kendi araların­ da yaptıkları mukallitliklerden, diğer işçi­ lerin oyalandıkları ve gülmekten hiç

(6)

sinin iş yapamaz hale geldiklerini, ciddi­ yetin yerine lâubali bir hava estirildiğini haber alır.

Sultan Yıldırım Beyazıt, müthiş hid­ detlenerek gazaba gelir. İnşaatın bir an evvel bitirilmesi emrine karşı gelen, ame­ leyi oyalayarak, çalışamaz hale getiren, Hacı İvad’la Karagöz denilen bu iki us­ tanın başlarının vurulmasını ferman eder.

Padişahın emri yerine getirilir. Ka­ ragöz Bursa’mn Küzeyine, Hacı İvad ise güneyine gömülüdür.

Bir rivayette şöyledir: Gevezelikleri yüzünden başlarının uçurulmasına fer­ man çıktığını duyan, Hacı İvad meçhul bir semte kaçmış, canını zor kurtarmış­ tır. «Çünkü Hacı İvad’m mezarı buluna­ mamıştır Bursa’da.»

Karagöz ise kaçarken Çekirge sem­ tinde yakalanılıp, derhal başı vurulmuş ve öldürüldüğü yere gömülmüştür.

«Karagöz’e ait olduğu bilinen mezar Çekirge’dedir.»

Diğer bir rivayete göre: Karagöz Bi­ zans İmparatorluğu ulaklarından «Kırk Kiliseli» Kırklareli’li Safyanozlu Karagöz Bali Çelebi namında bir zattır.

Hacı İvad ise, Bfeoğullarından, Bur- salı YOKÇA HALİLİ’dir. Bu zat av köpek­ lerine pek meraklı imiş ve sık sık hacca gidermiş. Bundan dolayı da kendisine HACI İVAZ yahut HACI İVAD derlermiş.

Bu iki şahıs, Bursa’da veya Konya’da karşılaşırlar. Arkadaş olurlar. Aralarında da etrafın nazarı dikkatini çekecek şekil­ de türlü mukallitliklerle şakalaşırlarmış. Onları dinliyen bir çok kişiler gülermiş.

Hacı İvad bir gün Mekke’den, Medi­ ne’ye giderken önüne eşkiyalar çıkar ve onu soyarak öldürürler. Daima beraberin­ de bulundurduğu köpeklerinden biri, sa­ hibi ölünce başı boş Şam’a gelir. Sokak­ larda dolaşmağa başlar. Bu sırada efendi­ sini öldüren eşkiyalara rastlar. Havlaya­ rak üzerlerine saldırır. Köpeğin bu halini

gören zaptiyeler, adamları yakalayıp, evle­ rini araştırırlar. Arama neticesi, Hacı İ- vad’a ait olan, kan lekeleri içindeki elbi­ seleri ve eşyaları bulurlar.

Hacı İvad’ın cesedini Şam’daki Bed­ ri Hanına gömerler. Karagöz ise aynı yıl­ larda Bursa'da vefat eder.

«Bu rivayet ve iddia hakikate pek uy­ gun değildir. Çünkü Selçuklular devrin­ de, Bizans saraylarında bir Türk memuru­ nun çalışması muhtemel olamaz denilir.» Karagöz ve Hacı İvad’ın başlarına ge­ len vak’adan meydana çıkarıp isimlerini tarihe mal eden zat ise Şeyh Küşteri a- dında bir alîm kişi olduğu söylenir.

Bu sebeple Karagöz oynatanlar ara­ sında Şeyh Küşteri’nin büyük bir mevkii vardır. Çünkü Karagözcüler perdeyi aç­ tıkları zaman; Mutlaka şöyle bir giriş ya­ parlar.

«Emli hal olmayan bilmek muhal. Pirimiz, üstadımız Şeyh Küşteri ey­

lemiş böyle hayâl.» Bir başka rivayete göre: Bektaşi Karagöz, Nakşi Hacı îvad, biri ırgat di­ ğeri usta olarak, Bursa’nın imar faaliyet­ leri arasında inşaatlarda karşılaşırlar. Be­ raberce çalışırlar. Arkadaş olurlar. Kara­ göz muzip, şakacı, alaycı hoş bir zattır. Türlü taklit ve nükteli konuşmaları ile, komiklikleri ile Hacı İvad ağanın dikka­

tini celbeder. Karagöz’le alâkadar olur. O- nun bu hoş mizaç ve kabiliyetleri, kendi iç âlemini coşturur; Hacı İvad bütün ağır­ başlı duruşuna rağmen, aslında o da pek muzip, komik mizaçlı biı adam olduğun­ dan Karagöz’ü çok sevmiş. Ve kısa zaman­ da birbirlerinden ayrılmayan, iki kafa­ dar dost olmuşlardır.

İşçi Bektaşi Karagöz ile, Nakşi Hacı İvad sık sık Bursa’nın değerli Şeyhlerin­ den olan, devrin sözü sohbeti, hatırı ge­ çen, sayılan, sevilen, Şevh Küşteri Haz­ retlerinin dergâhında buluşarak hep be­ raber sohbet ederler. Şeyh Küşteri ile dostluğu ilerletirler. Şeyh Küşteri de ken­ dilerini pek sever iltifat ederlermiş.

(7)

Lâkin Karagöz’le Hacı îvad iş saat­ lerinde de inşaatında çalıştıkları camide, diğer işçileri meşgul edecek derecede bir- birleriyle komik konuşmalara, oyunlara devam ettiklerinden, Yıldırım Sultan ta­ rafından boyunları vurdurulmuştur.

Yine bir rivayete göre: Vak’a aynen Sultan Orhan’ın devrinde geçmiştir. Bu hadise Orhan Camiî yapılırken vuk’u bul­ muştur.

Eski Karagözcüler, Şeyh Küşterinin suret perdesini şu şekilde kurduğunu ve tarihe mal ettiğini anlatırlar. Çünkü Ka­ ragöz Hayâl Oyununu Osmanlı Türkleri devrinde, ilk sarayda oynatan Şeyh Kiiş- teri’dir derler.

Orhan Gazi Karagöz’ün öldürülmesi­ ne ferman buyurduktan sonra, aradan bir müddet geçer. Halk içinde de Kara­ göz’ün idamı fena bir tesir bırakmış.

Padişah bir gün vak’ayı hatırlar. Ma­ iyeti erkânından bazı kimseiere:

«— Başını vurdurduğumuz o iki şar­ latan ne yapardı da ameleyi güldürür, meşgul ederdi?..» diye sorar. Ve kaçmış olduğunu işittiği Hacı İvad’ın aranılma­ sını ferman eder.

Hacı îvad ise, çok sevdiği Karagöz’ ün idamından müteessir olarak kendi ba­ şını da kurtarmak derdiyle tekrar hacca gitmiş. Karagöz'le Hacı İvad’ı yakından tanıyan ve onların daima ziyaretine git­ tikleri Şeyh Küşteri'den padişaha bahse­ derler. Sultan :

«— Varın Şeyhi buraya getirin..» der. Padişahın adamları, Şeyh Küşteriyi dergâhından alıp Sultanın huzuruna çıka­ rırlar. Orhan Gazi :

«— Şeyh efendi, siz Karagöz’le, Ha­ cı îvad’ı tanırmışsınız. Bunlar nice

adam-* I

( f 1

T Ü R K İ Y E

ÜŞ) BANKASI

paranızın... istikbalinizin emniyeti

(8)

iardır ki, ameleyi meşgul ederlerdi? Bana hallerini hikâye edermisin?..»

Dediği zaman, mutasavvıf ve hoş soh­ bet bir zat olay Şeyh Küşteri Hazretleri cevap olarak :

«— Müsaade kılınız Hünkârım, ben onları size hayâl perdesinde canlandıra­ yım..» der. Padişah müsaade eder. Şeyh Küşteri huzurda derhal bir hayâl perdesi kurarak. Perdenin arkasında bir şem’a yakmış. Sonra ayağında bulunan sivri uç­ lu, sarı çedik pabucunu çıkararak, bu çok sevdiği iki insanın kaybolmasına acıyan yüreği ile, onları takliden konuşmağa baş­ lamış, Kurduğu perdenin arkasına geç­ miş. Sağ pabucunu Karagöz, sol pabucu­ nu Hacı îvad farzederek ellerine geçir­ miş. Hacı İvad :

«— Huzur-u haziran, cemiyet-i irfan, vakt-i sefayi merdan, lâindir, bi dindir, bi edepdir, münafıktır, şeytan. Şeytanın din­ sizliğine, Rahmanın Bir’liğine, beni tema­ şaya tenezzül buyuran Devletlü, kudretlü Hünkârım efendim, Hazretlerinin sağlı­ ğına...»

Dedikten sonra, Hacı İvad’a yeri öp­ türüp.

«— Efendim, ben bendeniz, ben a- cizleri, eli yüzü yunmuş, elfazı düzgün, hoş sohbet, fasihül lisan müsahabeti tat­ lı...»

Diyerekte perdenin köşesinden Kara- göz’ü göstermiş :

«— Hoş geldin ıspanak suratlı.» Hacı İvad :

«— Bir yari kafadar olsa, 0 söylese ben dinlesem... Ben söylesem o dinlese... Haaaay bana bir eğlence, medeeet, me- deet, medet heey..»

Derken, Karagöz’ü perdeye getirmiş, birbirlerine girerek kavgaya başlatarak, onları tatlı bir lisanla muhavere ettirmiş. Bu arada Hacı îvad, Osmanlı dilinden ko­ nuşuyor, Karagöz ise, halk diliyle ona sa- fiyane ve gülünç cevaplar veriyormuş. Bu

konuşmalar o kadar komik devam ediyor­ muş ki, Padişah bile o anda dayanama­ mış ve kahkahayı basmış. Ve Hacı îvad’- la Garagöz'ün de böylelikle kimler oldu­ ğunu anlamış.

Oysa Karagöz’ün Cami yapılırken, iş­ çileri oyalayışının sebebi çok daha başka imiş. Ve bu da Sultanın Camiden önce ci­ varında bir hamam yaptırmamış olması imiş. Çünkü işçiler hamamda gusul ab- desti aldıktan sonra Tanrı Evini bina et­ meleri bir an’ane idi. Lâkin camiin mima­ rı bu hatayı işlemişti. Padişah ise, bu an’anenin yerine getirilip getirilmediği­ nin tetkik etmeden amelelere taş taşıtma- maya, çalışmamaya teşvik eden Karagöz’- ü, bir gammazlık neticesi, âni niddete kapılarak, Camiin minaresi dibinde boy­ nunu vurdurmuştu.

Şeyh Küşteri işin aslını bu surette anlatınca, Sultan vicdan azabı çekerek, pek çok üzülmüş, fakat gönlüne teselli vermek için de bundan sonra her zaman, Şeyh Küşteri’yi davet etmiş ve huzurun­ da hayâl perdesi kurdurarak, Karagöz ve Hacı İvad’ın anılmasını istemiştir. Dola­ yısıyla da, ondan sonra gelen, Padişah­ lar da Karagöz oyununu sarayda oynat­ mak bir an’ane haline gelmiştir.

Daha sonraları Karagöz halk arasına da yayılarak, bilhassa ramazan ayların­ da, iftardan sonra halkın yegâne eğlencesi haline gelmiş, zamanla otuz gün içinde otuz piyes tertip edilerek Karagözcüler tarafından oynatılırdı.

Karagöz oyununda Türk mûsikisi, halk türküleri, rakslar, aynı zamanda şiir­ ler de okunarak ve bir piyes mizanseni, mevzuu içinde, pek çok çeşitli halk tiple­ ri tasvir edilerek, onları konuşturan şive­ leriyle halk kültürüne asırlarca hizmet etmiş, edebiyat, mûsiki ve tiyatro, perde tarihimiz de çok mühim yer almıştır.

Bilhassa deve derisi üzerine yapılan Karagöz - Haylâ Oyunu tiplerinin tasvir­ leri, eski Türk Resim San’atının birer ve­ sikalarıdır.

(9)

KARAGÖZ E AİT OLDUĞU SÖYLENİLEN EPİGRAMTN METNİDİR.

Nakş-ı sun’un rernzeder hüsnünde ru’yet perdesi Haceî hükmü ezeldendir hakikat perdesi

Sireti surette mümkündür temaşa eylemek Hail olmaz aynî irfana basiret perdesi Her neye im’an ile baksan olur iş aşikâr Kılmış istilâ cihanı habı gaflet perdesi Bu hayâli âlemî gözden geçirmektir hüner Nice Karagözleri mahvetti suret perdesi

Şem’i aşklay andırıp tasviri cismindir geçen Ademî amedşüd etmekte azimet perdesi Kangı zılla iltica etsen fena bulmaz acep

Oynayan sultanı gör kurmuş muhabbet perdesi Dergâhı ali abs^a müstekil ol kemterî

Gösterir vahderelin kalktıkta kesret perdesi.

NOT : Bu kitâbe vaktiyle Karagöz mezarının bulunduğu yerde yo­ lun kenarında imiş. İstiklâl mücadelemizde, Yunanlıların baskınına uğ­ rayan Bursa’da, bu kitabeyi Yunanlılar kırıp parçalamışlar. O zaman Çekirge semtinin muhtarı, kitâbenin yazılı bulunduğu mermer parçala­ rını toplayacak saklamışlar.

Hâlen bu kitâbe Bursa Arkeoloji Müzesinde muhafaza edilmektedir.

NOT : Yazı ve resimler, NECLÂ ÇARPAN’IN BURSA Kitabından alınmıştır.

(10)

Şeyh Küşteri, Horasan illerinden ge­ len ve Bursa’ya yerleşen, bilgili, mutasav­ vıf bir Türk Şeyhi idi. Yani bir Horasan Ereniydi. Erenlerin ödevi ise, halkı irşad etmekti. Çok iyi kalpli olan Anadolu halkı bu erenlere hürmet ederler. İnsanlık na­ mına gösterdikleri yolda yürümeyi bir Hak borcu bilirlerdi.

Şeyh Küşteri, Büyük Türk Mutasav­ vıfı Ahmedî Yesevî tarikatına mensuptu. Bursa’ya geldiği zaman Kara Şeyh mahal leşine yerleşmiş ve burada bir zaviye kur­ muştu.

Kısa bir zamanda kürsüsü etrafına binlerce insan toplandı. İlminden feyz al­ mak isteyen, genç, yaşlı Bursalılar kendi­ sine intisap ettiler.

Bir gün dersi bitikten sonra, talebe­ lerinden biri kendisine şunu sormuş:

«— Hocam, bizi irşadlarmızla Hak yolunu anlattınız. Bu suretle bizler uhre- vî âlemi öğrendik. Fakat bu dünyevî â- lemdeki hayat nedir?»

O zaman Şeyh Küşteri başından sarı­ ğını çözerek odanın bir köşesine perde ha­ linde germiş ve müritlerine dönerek:

«— Bu perdenin dört köşesi vardır. Esasen dünyamız da dört köşeye dayanır. Bu dört esası atalarımızca da kutludur. Bu dört köşe, dört kapıyı temsil eder. Birinci kapı İkinci kapı Üçüncü kapı Dördüncü kapı Bunlardan : Marifet kapısı : Hakikat kapısı : Şeriat kapısı. : Tarikat kapısı. Birincisi İkincisi Üçüncüsü Dördüncüsü İlmî Fazileti. Kanunları.

Mürşidi ifade eder. Dedi ve dört kenarlı olan bu perdenin her dilimini üçe bölerek, oniki bölüm yap­ tıktan sonra :

Bu bölümler de on iki imamı temsil eder, dedikten sonra, bu perdenin arka­

sını da bir meş’ale yakmış sonra sağ elini meş’ale ile perde arasında tutarak, bir

gölge meydana getirmiş, bundan sonra talebelerine dönerek :

İşte mollalar, şu gördüğünüz perde ruhtur. Şu elimin gölgesi ise cisimdir, dünyadır. Arkasında yanan meş’aîe ise;

Ve meş’aleyi püf diye söndürmüş. Şu yanan meş’ale püf deyince görü­ yorsunuz ki sönüyor. İşte bu insandaki, ölüm neticesi kaybolan ruhtur. Meş’ale sö­ ner sönmez o cisim kaybolur. İşte insan­ oğlu bu perdedeki hayâllerdir. Dünya ku­ rulalı, ezelden ebede kadar bu hayâller, o perdeden gelip geçeceklerdir. İşte hayat dediğimiz budur. Yalnız şunu biliniz ki baki kalan perdedir. Bu perde ise dünya- mızdır. İnsanlar vu perdede oynayan ha­ yâllerdir. Lâkin şunu bilin ki, bu perde nin sahibi Rabbiilâîemin’dir. Yani bu â- lemlerin yaratu-sı olan Allah’tır. O Rab’ki güzelliğin ve faziletin sönmez nurudur. O nura aşık olanlar, O’nun sevgilileridir!»

Diyerek bu büyük mutasavvıf zat, Türk tasavvufunun izahım talebelerine yapmıştır.

İşte Karagöz’de beyaz perdedeki ha yâl şeklindeki tasvirler de insanlığın ya­ şadığı hayattır.

Şeyh Küşteri bu maksatla Karagöz oyununu icad etmiştir. Lâkin bu hayâl perdesi, Şeyh Küşteri’den önce de, Türk­ men Obalarında pek eski devirlerden beri, basit bir şekilde oynatılmakta imiş.

Karagöz oyunu basit bir oyun değil­ dir. O büyük bir felsefî mâna taşımakta­ dır. Bunu perde gazellerinden de görürüz. Evvelâ resmeylemiş resmeyleyen resmî zilâ: Perde kurdum, şem’a yaktım göstereni zıllü hayâl. Fanı dünya kesretine aldanıp etme cidal. Kâinatın sırrını bilsin deyu ebvabı hal. Pirimiz Şeyh Küşteri talim etmiş per­ dede Ehli hal olanlar anlar, gayriyi bilmek muhal.

(11)

Bu şiir hayatın felsefesini ne güzel an­ latmaktadır.

Şeyh Küşteri hakkında «REVZAİ-İ EVLİYA» adlı eserde şöyle bir malûmat vardır.

«Şeyh Mehmet Küşteri, Horasan diya­ rından gelip, Bursa’da ikâmet etmiş, ve kendisine uzlet köşesi izhar ederek orada !badet ile meşgul olarak yaşamıştır. Hay Hye-î azime sahibi ve zeyM keramet olup mutasavvuf bir zattır. Mekânı cennet o- lan bu zat, Sultan Murat Hüdavendieâr’- m saltanatının son senelerinde âlemi fe- nâya azîm olmuştur.»

Kendisi Bursa’da Küşteri mahallesin­ de, Atatürk Caddesi üzerinde Orhan Bah­ çesi hizasında bir evin içinde medfun bu­ lunurken, halen Çekirge’deki Karagöz'e ait olduğu bilinen ve restore edilmiş me­ zarın yanma nakledilerek, aynı zamanda sembolik bir anıt meydana getirilmiştir.

Mezar taşı kitabesinde şöyle yazıl­ maktadır.

Kutbül-Arifin gavs-iil vasilin Cennet mekân firdevsi âşiyan Sahibi hayâl Şeyh Mehmet Küşteri ruhuna Fatiha.

1400

Aynı zamanda şair olan Şeyh Küşte­ ri’nin «Gülşen» adlı manzum bir de diva­ nı vardır. Divanından bir beyit :

Ademsin ol âlemde sen de sakin Yolumuz veçhile malümu-mümkün. Perdeye akseden artık Karagöz’Ie Hacı İvad’ın ruhudur. İsimleriye bera­ ber, hayâlleri de asırlardan beri, Türk te­ maşa hayatının, nükte, saz, söz, edebiyat, sr.n’atının, saraylarda, konaklarda, düğün­ lerde, bütün eğlence yerlerinde, başlıca a- ranılan ve Hayâlı sıfatıyla canlandıran san’atkârları tarafından takdim edilmiş, edilmektedir.

Karagöz ve Hacı İvad Hayal Oyunu san’atmın doğuş, perdeye aksediş rivayet­ leri her ne kadar değişik olursa olsun, gerçek olan, Karagöz ve Hacı îvad ismin­ de iki insanın yaşamış olduğu ve onların san'at hayatından alman ilhamla nesilden nesile halk arasında, halkın kendi içinden ve her devrin karakteristik olaylarından bir akışla zamanımıza kadar gelmiş olan bir kültür ifadesidir.

KARAGÖZ, İstanbul ramazan gecele­ rinde, bilhassa Şehzadebaşı’nda, Şule ve Fevziye Kıraathanelerinde, perde oyunla­ rıyla meşhur, merhum Hayâli Kâtip Salih

Efendi, ve merhum meşhur-u âlem Mem- duh Bey tarafından oynatılmakta idi.

Zamanımızda ise, çok kıymetli san’- atkârlar, Postacı Hayâlı Küçük Ali Bey, ve halen Karagözcüler Derneği Başkanı Mazhar Gençkurt ile Osman Sözen tara­ fından, Karagöz ve Hacı İvad’m bugünü­ müzü ve dünü canlandıran tablolarını, ses, söz çizgilerindeki taklit kabiliyetiyle, Türk san’at severlerine sunmaktadırlar.

Dünya Perde San’atına ilk ışığı tutan, Türk - Hayâl - Perde - Oyunu KARAGÖZ- dür.

NECLÂ ÇARPAN

Bu tarihî Türk san’atmın bir an’anevî kültür olarak gelecek nesillere takdimin­ de KARAGÖZCÜLER DERNEĞİ ne büyük yardımları olan ve himayesiyle, şefkat gösteren, Sayın Millî Eğitim Bakanımız İlham! Ertem’e ve san’at sever dostları­ mız, çalışmalarımızda bizden yardımları­ nı esirgemeyen Devletlilerimize, gecemize şeref veren misafirlerimize Derneğimiz namına teşekkürü borç biliriz.

KARAGÖZCÜLÜK DERNEĞİ 2 nci Başkan

OSMAN SÖZEN ve

Haysiyet Divanı Başkanı ADİL YAZICIOĞLU

(12)
(13)

CO'

cET

M O T O R L U

SIRT A T O M I Z O R U

Tozlama tesir mesafesi

5-6

mQ

Püskürtme tesir mesafesi

4-5

mQ

İlâç deposunun hacmi

1 3 - 4

ltQ

BAG-BAHCE-TARLA-SER

DEPO vs.nin EN İYİ ŞEKİLDE

İLAÇLANMASINI SAĞLAR .

Sıvı ve Toz İlâç Püskürtür,

Kullanması ve Bakımı Kolaydır*

NARINA

ve

KİMYA ENDÜSTRİSİ KURUNU

ANKARA

(14)

• *

TÜRKİYE

Kömür İşletmeleri Kurumu

Sermayesi : 750.000.000 TL. Merkezi : ANKARA m ü e s s e s e l e r! ; EKİ ... .. ZONGULDAK GLİ ... .. TAVŞANLI K S T ... ... ANKARA İş l e t m e l e r i : ALPAGUT — DODURGA Ç O R U M

ORTA ANADOLU LİTYİNLERİ ÇAYIRHAN/NALLIHAN ŞARK LİNYİTLERİ AŞKALE/ERZURUM

tesisleri ve

mamulleri

ile

halkın

gönlünde

petrol ofisi

(15)

Tasarruflarını TÜRKİYE

VAKIFLAR BANKASI’ nda

toplayanlar istikbâl endi

şeşinden

uzak

mutlu

yarınları hazırlamış

d e ­

mektir.

TÜRKİYE

V A K I F L A R

■N

B A N K A S I

(16)

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

1954 yılında, yurdumuzun petrol rezervlerini tesbit etmek istihsal ve petrol endüstrisi için gerekli tesisleri kurmak ve iştiraklerde bulun­ mak amacı ile teşkil edilen T.P.A.O., yurt topraklarındaki enerji kayna- ği olan ham petrolün değerlendirilmesinde, başarılı ve azimli çalışma­ ları ile temayüz etmiştir.

T.P.A.O. yurdumuzun petrol kaynaklarını arayan, bulan, istihsal edi­ len ham petrolü rafine eden ve halkımızın hizmetine sunan yegâne ulu­ sal, dev teşekküldür.

1955 yılında 179 bin ton olan ham petrol istihsali 1968 de bir mil­ yon tonu aşmıştır. Petrol istihsalini artırmak için daima yeni rezervler arayan T.P.A.O., bu sahada çalışmalarını hızla devam ettirmektedir.

T.P.A.O., Batman Rafinerisinin kapasitesini bir milyon tona, İpraş Rafinerisinin kapasitesini de 5,5 milyon tona çıkaracaktır. 1971 de-İz­ mir Rafinerisi 3 milyon ton kapasite ile faaliyete başlayacak, 1972 de Türkiye Rafinerilerinin kapasite toplamı 15,8 milyon ton olacaktır.

Petrol nakliyatında, yurdumuzda bulunan 650 kilometrelik boru hat­ tının, 610 km. sinin sahibi ve işleticisi olmakla T.P.A.O., başta gelmek­ tedir. 495 kilometre uzunluğunda olan Batman — Dörtyol boru hattı ile taşınan ham petrol 1967 de 2,5 milyon tonu aşmıştır.

T.P.A.O., 1966 yılında Petro — Kimya Sanayiinin kurulması için Petkim A. Ş. tesisleri inşaatına başlamış olup, yurt ekonomisine büyük katkılarda bulunan Ipraş, îpragaz ve Isılit tesislerinin kurucusudur.

• •

A Z O T S A N A Y İ İ

YURDUN HER YERİNDE MÜSTAHSİLİN VE SANAYİCİNİN HİZMETİNDEDİR. ★ AMONYUM NİTRAT GÜBRESĞ ★ AMONYUM SÜLFET GÜBRESİ ★ TEKNİK AMONYUM NİTRAT ★ KESİF NİTRAK ASİT

★ MAYİ AMONYAK ★ AZOT GAZI ★ OKSİJEN GAZI

SİPARİŞLER :

GENEL MÜDÜRLÜK ANKARA : Telg. Azot Ankara Tel: 123195 Kütahya Azot İşletmeleri :

(17)

HAY HAAAK ! . .

-

HER TÜRLÜ İYİLİK GELİR H A K T A N ,

HER ŞEYİMİ ALIRIM SİİMERRANK’ T A N ...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hemen hemen his ve fikir o.'arak, yeni bir buluşla veyahut yeni bir anlatışla ortaya* konmuş neler varsa hepsine rastlıyordu.. Hepsini tanıyor­ du ve az çok

Berkelyumdan yapılmış bir tabaka üzerine kalsiyum iyonları gönderilerek elde edilen bu yeni element de diğer ağır elementler gibi saniyeden çok daha kısa bir süre var olup

B ÜYÜKELÇİ Ergun Sav, ge­ çen hafta piyasaya yeni bir kitabını daha sürdü: Rakı Sohbetleri.. Ergun rakıyı

Refik Halid Karay siyasi kimliğiyle, yazarlığıyla Osmanlı Imparatorluğu'nun çöküş ve cumhuriyetin kuruluş yıllarının tanınmış İsimlerinden biridir.. O ,

Acoustic neuromas are the most common tumors in cerebellopontine angle followed by meningioma, arachnoid cyst, facial neuromas and glomus jugu- lare tumours.. Cholesteatoma is a

Key Words : Head and Neck Cancers, Neck Dissections. 1900'lü yılların başlarından bugüne kadar, baş ve boyun skuamoz hücreli karsinomların bölgesel metastaz riskini en

Kemanm çok güç bir sanat olduğunu söyledi ve bunda başarı kazanmak için çok erken başlamak gerektiğini, küçük yaşlarda baş­ lamak gerektiğini, benim

Gerlach bunlardan bahis etmediklerine göre, bunların binanın camie çevrilmesine kadar devam eden bakım­ sız devirde veya muhtemelen bunların daha sonra bir sıva