• Sonuç bulunamadı

Dentin Hipersensitivitesi Ve Lazerlerin Etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dentin Hipersensitivitesi Ve Lazerlerin Etkisi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DENT N H PERSENS T V TES VE LAZERLER N ETK S

Dt. Ela Tules KAD RO LU* Yrd. Doç. Dr. Ahmet DA *

ÖZET

Dentin hipersensitivitesi yeti kin populasyonunda bir sorun olmaya devam etmektedir. A z ortam nda minenin veya sementin kayb sonucunda dentin ortaya ç kar. Dentinal tübülleri t kamak için çe itli ajanlar ve metodlar tavsiye edilmi tir. Bununla beraber, bu tedaviler hem etkisizdir hem de k sa sürelidir. Bu derlemenin amac dentin hipersensitivitesinin tan m , etiyolojisi, epidemiyolojisi ve tedavisi için kullan lan lazer uygulamalar n özetlemektir.

Anahtar sözcükler:dentin hypersensitivitesi, lazerle

tedavi

SUMMARY

Dentin hypersensitivity continues to be a problem in the adult population.It is caused by an exposure of dentine to the oral environment as a consequence of loss of enamel or cementum.Various agents and methods have been recommended to occlude dentinal tubules.Hovewer, most treatments are either ineffective or short-lived. The purpose of this paper is to summaries the definition, aetiology, epidemiology and the laser applications for the treatment of dentin hypersensitivity.

Key words:dentine hypersensitivity, laser treatment Dentin hipersensitivitesinin tan0m0 ve

epidemiyolojisi

Dentin hipersensitivitesi, ekspoze olmu dentinden kimyasal, termal, mekanik, osmotik veya buharla t r c stimuluslara cevap olarak yükselen ve stimulus ortadan kald r ld ktan sonra geçen, herhangi bir dental defekt veya patoloji ile aç klanamayan k sa süreli keskin bir a r d r.1,2,3,4 Dentin hipersensitivitesi, dental pratikte genel olarak ya anan bir sorundur.

Bu durum, hastay yemek yerken,içerken, di ini f rçalarken ve hatta bazen nefes al rken bile rahats z edebilir. Ara t rmac lar dentin hipersensivitesinin tedavisini kan tlayan say s z klinik çal malarla ilgilenmi tir.Bu konu hakk ndaki incelemeler dentin sensitivitesi teriminin daha uygun oldu unu söylemektedir.Çünkü, hipersensitif dentinin normal dentin veya pulpan n cevab ndan herhangi bir ekilde farkl oldu unu gösteren delil mevcut de ildir. Bununla beraber, bütün expose dentinin sensitif olmad da bilinmelidir. Sonuç olarak her iki terimin de uygun oldu u dü ünülebilir. Yine de dentin hipersensitivitesi terimi y llarca kullan lm t r ve uluslararas olarak kabul edilmi tir.

Hassasiyet giderici ajanlarla teröpatik müdahele,a r da sadece k smi rahatlama sa layabilir ve tekrarlamas mümkündür. Dentin hipersensitivitesi

hakk nda hala birçok bilinmeyen vard r ve hatta terminolojisi bile sorgulanabilir.2

Dentin hipersensitivitesinin prevelans yeti kin populasyonundan elde verilere göre %8-57 oran ndad r.2 Bu rakam baz verilerde %13-74 olmaktad r.4 Ba ka bir çal mada her 7 yeti kinden birinde dentin hipersensitivitesi görüldü ü ileri sürülmü tür.5,6 Prevalanstaki bu geni varyasyon, diagnoz için kullan lan farkl metodlar, hasta anketleri gibi birçok faktörden kaynaklanmaktad r.Gerçekten, hasta dikkatli bir ekilde muayene edildi i zaman prevelans % 15 civar nda olmaktad r. Dentin hipersensitivitesi, kök yüzeyi ekspoze olan kronik periodontal hastal klarda ortak bir bulgudur. Bu grup hastalarda prevalans %72.5-98 olarak rapor edilmi tir. Bu durum, periodontal hastal k yapan bakterilerin dentine penetrasyonunu gösteren farkl bir etyolojidir.1,2,5 Genellikle dentin hipersensitivitesi insidans bayanlarda erkeklerden biraz daha yüksektir. Bu da bayanlar n iyi oral hijyenin fark nda olmalar na ve kapsaml olarak sa l klar na daha dikkat ettiklerini gösterebilir.2,7 Hipersensitiviteden yak nma en çok 20-40 ya lar nda görülür fakat 3. dekad n sonunda pik yapar. Intraoral da l m olarak, dentin hipersensitivitesinin en çok daimi di lerin bukkal k sm nda yayg n oldu u rapor edilmi tir.2 Kanin, birinci premolarlar, kesiciler, ikinci premolarlar ve molarlar s ras yla etkilenen bölgelerdir.2,3

(2)

Dentin hipersensitivitesinin da l m plak skorlar yla negatif bir korelasyon göstermektedir. Kanin ve premolarlarda serviko-bukkal bölgelerin plak skorlar di er bölgelerden daha dü üktür. Klinik çal malar, sol bölgedeki di lerde hassasiyetin sa bölgedekilere oranla daha fazla oldu unu göstermi tir. Bunun nedeninin, sa elini kullananlar n sol taraftaki bukkal yüzeyleri, sa taraftaki bukkal yüzeylere göre daha etkili bir ekilde temizlemeleri oldu u bildirilmi tir.3

Dentin hipersensitivitesinin etiyolojisi

Dentin hipersensitivitesinin etiyolojisinde de i ik faktörler rol almakla birlikte esas olarak dentinin a z ortam na aç lmas gerekmektedir. Dentinin a z ortam na aç lmas mine dokusunun kayb veya kök yüzeyinin aç a ç kmas ile olu ur. Minenin kayb genellikle atrisyon, abrazyon, erozyon, travma ve çürük gibi nedenlerden kaynaklan rken kök yüzeyinin aç a ç kmas di eti çekilmesi, yanl di f rçalama, abrasiv di macunlar , periodontal hastal klar ve okluzyon bozukluklar gibi nedenlerden olu ur.2,5 Dentin dokusu aç a ç km olan bütün hastalarda hassasiyet olu aca n dü ünmek yanl t r çünkü hassasiyette; aç a ç km dentin alan n n yüzeyi, kalan dentin tabakas n n kal nl , kök ve kuronal dentinin durumu, dentinden geçecek olan ajan n molekül büyüklü ü, periferde dentin olu umu, pulpaya yak n yerlerde tamir dentinin varl önemli rol oynar. Dentin hipersensitivitesinde dentin kanallar n n büyüklü ü ve aç kl da önemlidir.7 Hipersensitif di lerde birim alandaki tubüllerin say s sensitif olmayan di lere göre 8 kat fazla, tübüllerin çap ise yakla k 2 kat daha geni tir.8,9

Dentin hipersensitivitesinin mekanizmas0 Son y llarda dentin hassasiyetinin mekanizmas yo un ilgi konusu olmu tur.Dentini çevreleyen mine ve sement dentinal sinirler için bir koruyucu tabakad r. Çe itli sebeplerle (scaling, fraktür, restoratif prosedürler, caries) bu koruyucu tabakalar kalkt zaman dentinal tübüller aç l r ve s kl kla di te hipersensitivite olu ur. Termal, dokunma, osmotik, kimyasal, veya evaporasyon gibi fizik ve imik birçok stimulus ç plak dentin üzerine uyguland nda a r olu turur. Stimulusun periferal dentinden pulpa dentin s n r ndaki duyusal reseptörlere nas l iletildi i tart maktad r. Dentin dokusunun duyarl l n aç kl a kavu turmak için günümüzde üç hipotez destek bulmu tur:

Dentin hassasiyetinin mekanizmas hakk nda çe itli hipotezler ortaya at lm t r. Bunlar;

1. Dentin innerve bir dokudur, duyarl l ihtiva etti i sinir liflerine ba l d r.

2. Dentin duyarl l n , odontoblast uzant lar n n nakletti i, stimulusun, bir snaps arac l ile pulpa sinirlerine ula mas n sa lar.

3. Dentin duyarl l , hidrodinamik bir mekanizma ile mümkün olmaktad r.

Bu hipotezleri inceyecek olursak, dentinin innerve bir doku oldu u tezi yeni ortaya konan ve üzerinde birçok itiraz n topland görü olarak kar m za ç kar. Gerçi müellifler kesin olmamakla birlikte dentinde sinir lifi varl ndan bahsetmi lerdir.

Fkinci hipotez, yani odontoblastlar n a r iletimini pulpadaki sinir hücrelerine nakletti i görü ü, dentinin morfolojik görünümüne daha uygun gibidir. Odontoblastlar n mine dentin s n r nda dallanmalar yapmas mine dentin s n r ndaki hipersensitibiliteyi izah eder gibi görünmektedir. Ayr ca odontoblastlar n embriyolojik kökeninin trigeminal kretlerden gelen elementlerden olu mu bir ektomezenkimde bulunmas sinir lifi gibi çal abilece ine i aret eder gibidir.Ancak Brannstrom ve Astrom’un beraberce yapt klar bir ara t rmadan ö rendi imize göre, dentin tabakas tamamen kald r l p yerine kan ve nekrotik maddeler b rak lsa dentin bilakis hipersensitif olmaktad r.E er odontoblast uzant s iletimde görev görüyor olsayd bu deneyden sonra dentin duyarl l n n yok olmas gerekirdi. Ayr ca odontoblast uzant s , potasyum klorür ve kininden etkilenmemekte, topikal lokal anestezik tatbiki ise iletimi durdurmamaktad r. Kolinesteraz aktivitesinin mevcudiyeti üzerinde de fikir birli ine var lamam t r. Odontoblast hücrelerinin membran potansiyeli bir reseptör hücreye k yasla 10-20 defa daha dü üktür.

Uyar n n etkisi, dentin kanallar n dolduran s v n n hareketine sebep olmakta ve mekanoreseptör görevi gören pulpadaki sinir uçlar stimulusu alg lamaktad r.

Üçüncü hipotez, Brannstrom ve Astrom’ un birlikte ortaya koyduklar , stimulusun tübüllerdeki s v n n hidrodinamik hareketi ile pulpaya iletildi i görü üdür. Dentinal s v dentinin toplam hacminin %22 sini kaplar. Bu s v pulpadaki damarlardan akan ultrainfiltrasyondur. Birçok aç dan kompozisyonu plazmaya benzer. Bu s v dentinal kanallar içinde odontoblastlar aras nda akarak

(3)

minedeki küçük porlara do ru kaçar. En çok kabul gören bu teoriye göre dentin tübüllerindeki s v stimulusu pulpadaki sinirsel yap ya bu hidrodinamik sistem vas tas yla iletilmektedir. Is n n d nda her stimulus bu s v y d a, s ise içe do ru hareket ettirmektedir. Köyle ki hava püskürtmesi eklindeki stimulan, dentinde evaporasyona sebep olmakta ve dentindeki s v kayb n telafi etmek için kapiller atriksiyon kuvvetleri mobilize olmakta ve tübüllerdeki s v d ar do ru hareket etmektedir. Dentine kalsiyum klorür gibi dehidratasyon yap c solüsyon tatbikinde s v n n d ar do ru hareketi ortaya koyulmu tur. D a do ru ak m n maksimum h z 2-4 mm/sn bulunmu tur. Dentin tübüllerindeki s v hareketi odontoblast tabakas alt nda yer alan duyusal reseptörler taraf ndan elektrik sinyallerine dönü türülür. Ara t r c lar, tübüllerde akan s v oran ile interdental sinirlerde uyar lan elektrik aras nda pozitif yönde bir korelasyon oldu unu göstermi lerdir. S v n n duyu reseptörlerinin hücre membran n geçerken ki h zl hareketi hücre membran n bozmakta ve reseptörü aktive etmektedir. Bütün sinir hücreleri iyon geçi inde arz olan membran kanallar na sahiptirler ve bu do ru ak m e er yeterince büyük olursa hücreyi stimüle ederek onun impulslar beyne göndermesine sebep olur. Baz kanallar elektrik ile, baz lar kimyasallar ve baz lar mekanik bask ile stimüle olurlar. Ara t rmac lara göre A fibrilleri, C fibrillerinden daha çok expose dentin yüzeyine uygulanan s cak, so uk, hava ak m gibi stimülanlarla aktive olmaktad r. Bununla beraber, C fibrilleri, s cak pulpa dentin s n r na yaralanma olu turacak kadar uzun uyguland nda cevap verebilir.A fibrillerinin ise sadece tübüler içeri in h zl yer de i tirmesiyle aktive oldu u görülmektedir.10,11

A r olu turan stimulus, dentin kanallar geni oldu u zaman dentin yüzeyinden transfer olmaya daha haz rd r. Extrakte di lerin scanning elektron mikroskopik incelenmesi, sensitif di lerin tübüllerinin non sensitif di lere göre 2 kat daha geni oldu unu göstermi tir.

Aç k ve geni tübüllerin varl dentinden s v permeabilitesini att r r ve stimulus trasferinin de artmas n n ard ndan a r cevab olu ur. Ek olarak di er bir çal ma,hipersensitif smear tabakas n n daha ince, yap sal olarak farkl ve muhtemelen non sensitif dentine göre az kalsifiye oldu unu göstermi tir. Bütün bu bulu lar hidrodinamik teori ile uyumlu gözükmektedir. S v ak tübül çap n n 4. kuvveti ile orant l d r. Tübül çap 2’ye katland nda ak oran 16 kez artar.12,13,14

Dentin hipersensitivitesinin tedavisinde lazerlerin rolü

Dentin hipersensitivitesini azaltmak amac yla dentinal tübüllerin a z n kapatmak için çe itli ajanlar ve metodlar tavsiye edilmektedir. Gümü nitrat, çinko klorid, potasyum ferrosiyanit, formalin, kalsiyum hidroksit, florid bile ikleri (sodyum florid, kalay florid, stannus florid), stronsiyum tuzlar , oksalat tuzlar (potasyum oksalat, ferrik oksalat), kortikosteroidler ve iyonoforez hassasiyet giderici ajanlar olarak bilinir.3,8 Di te a nma varsa restoratif resinler, dentin bonding ajanlar, hidroksietilmetakrilat içeren primerler tercih edilir. Bununla beraber bu tedavilerin ço u ya etkisiz ya da k sa ömürlüdür. Son zamanlarda lazerler bu tedavilerin ba ar s n ve süresini artt rmak amac yla geli tirilmeye ba lanm t r.Dü ük derecedeki lazerin pulpaya zarar vermeden dentin yüzeyinde erime yaparak dentinal tübülleri t kad görülmektedir.

K rm z lazerin 1960 y l nda Maiman’da geli mesinden bu yana lazerin di hekimli inde kullan lmas için çok say da de i ik yaz lar yay nlanm t r. Lazer, farkl frekanslardaki klar görünen, infrared ve ultraviyole bölgelerdeki kromatik radyasyona dönü türen bir ayg tt r ve bununla beraber bütün dalgalar yak n bir mesafede yo unla t zaman büyük oranda s ve gücü mobilize etme özelli i vard r.K rm z lazerle ba lang ç deneyimlerinden sonra klinisyenler di er lazerleri kullanmaya ba lad lar. Bunlar, argon (Ar), karbondioksit (CO2), neomidyum:yttrium-aliminum-garnet (Nd:YAG) ve erbium (Er:YAG) lazerlerdir. Kombine tedavi tarz , Nd:YAG lazer kök yüzeyinde florid cilas n dondurmada kullan lm t r.Bu invitro çal ma göstermi tir ki, lazerle tedavi edilen florid cilas elektrikli di f rças yla uzakla t rmaya direnç göstermekte ve tubullerin % 90’ bloke durumdayken kontrol grubunda yani lazer tedavisi olmayan grupta floridin hemen hemen tamam n n uzakla t gösterilmi tir.

Dentin hipersensitivitesinde kullan lan lazerler ikiye ayr l r; dü ük ç k l güç; He-Ne (helium-neon) ve GaAlAs (gallium/aliminum/arsenide (diode)) lazerler, orta ç k l güç; Nd:YAG ve CO2 lazer.15

He-Ne lazer: Bu lazerin dentin hassasiyetinde kullan m ilk kez 1985 y l nda rapor edilmi tir. Tedavinin etkinlik oran % 5.2 ile % 100 aras ndad r. Mekanizma ço unlukla bilinmemektedir. Fizyologlara göre nlama periferal A veya C fibrillerini etkilemedi i fakat sa l kl

(4)

sinirde tek bir transkutanöz nlamay takiben %33 yükselen sinir aksiyon potansiyelini etkiler. I nlamadan 8 ay sonra sinir aksiyon potansiyeli miktar ndaki art ile uzun süreli etki oldu u bulunmu tur. 6 mW’ luk He-Ne n morfolojik olarak mine ve dentin yüzeyini etkilemez fakat lazer enerjisinin küçük bir parças mine dentini geçerek pulpaya ula r. Dü ük enerjili lazerle deri yan veya hücrelerin tahribat söz konusu de ildir.15

GaAlAs lazer: Dentin hassasiyetinde bu lazerin üç dalga boyu kullan lm t r.(780,830 ve 900 nm ) 780 nm dalga boyu dentin hipersensitivitesinin tedavisinde ilk kez 1985 y l nda Matsumoto taraf ndan kullan lm t r. Enerji gücü 30 mW, nlama süresi 0.5-3 dk, tedavi etkinli i %85-%100 aras ndad r. 830 nm dalga boyu Matsumoto taraf ndan ilk kez 1990 y l nda kullan lm t r. Yap lan çal malarda enerji gücü 20-60 mW aras nda, nlama süresi 0.5-3 dk, tedavi etkinli i %30-%100 aras nda, 900 nm dalga boyunda tedavi etkinli i %73.3 -%100 aras nda bulunmu tur. Bu tip dü ük enerjili lazerlerin bask lanm sinir iletimi ile ili kili olarak analjezik bir etkiye arac l k etti i gösterilmi tir. 830 nm lazerin kullan m nda bu etki C-lifleri afferentlerinin depolarizasyonun blokaj ile sa lanmaktad r.904 nm de kedi dili üzerinde analjezik etkisi vard r ancak mekanizmas belirsizdir.GaAlAs lazerin maksimum gücü 60 mW mine veya dentin yüzeyini morfolojik olarak etkilememekte fakat 830 nm dalga boyunda az bir k sm n n mine veya dentini geçerek pulpaya ula t kaydedilmi tir.15,16,17

Nd:YAG lazer: Flk olarak Matsumoto ve arkada lar taraf ndan 1985’de kullan lm t r. Enerji gücü 0.3 ile 10 W aras nda de i mekte fakat 1 ile 2 w daha yayg n kullan lm t r. I nlama metodu lazerin gücüne göre de i ir. Tedavi etkinli i % 5.2 ile 100 aras ndad r. Nd:YAG lazer nlamas kullan laca zaman absorbsiyonu artt r c siyah mürekkebin kullan lmas tavsiye edilir, böylece dentine yay l p pulpaya etkisi önlenmi olsun. Nd:YAG lazerin dentin hipersensitivitesindeki etkisinin t kanmay indükledi i veya dentinal tübülleri daraltarak ayn zamanda direkt sinir analjezisi sa lad dü ünülmektedir. Lazerin sodyum pompas mekanizmas na kar t , hücre membran permeabilitesini de i tirdi i ve/veya duyu aksonlar sonlanmalar n geçici olarak de i tirdi i öne sürülmektedir.Yar iletken lazerle nlama çok yava ileten C-fibril afferentlerinin depolarizasyonu yoluyla bask lay c etkiye sahiptir. Ayn zamanda h zl ileten A

fibrillerinin de Nd:yag lazerle bask land rapor edilmi tir. Nd:YAG lazerle 30 mJ/at m ve 10 pps nlama ile dentinal tübüleri kapama derinli i 4 µm olarak bulunmu tur fakat bu durum nlama parametrelerine ba l d r. Yap lan bir çal mada Nd:YAG lazerin hava stimulasyonunda %58, mekanik stimulasyonda ise %61 oran nda dentin hassasiyetini azaltt tespit edilmi tir. Di er bir çal mada pulpa hasar olmadan 3 ayl k bir de erlendirmede bu oranlar s ras yla %65 ile %72 bulunmu tur.6,15,18,19,20,21,22

CO2 lazer : Bu lazerin dentin hassasiyetinde kullan ld ilk kez 1996 y l nda rapor edilmi tir.Enerji gücü olarak 0.5 ve 1 W ve süreklidalga boyu kullan lm t r. I nlama süresi 0.5–5 aras ndad r ve 5-10 kez tekrarlanm t r.Tedavi etkinli i %59.8 ile 100 aras nda de i mektedir. CO2 lazerin dentin hipersensitivitesindeki etkisi dentinal tübülleri daraltmas veya t kamas yoluylad r. CO2 lazerin sinir analjezisi yapt rapor edilmemi tir. Bu lazer ayn zamanda dentinal kurulu a neden olarak hipersensitivitede geçici bir rahatlama sa lar. CO2 ile elde edilen kapanma derinli i 2-8 µm ölçülmü tür.15,23,24

Er:YAG lazer: Nd:YAG ve CO2 lazerin termal yan etkilerinden dolay di hekimli inde kullan m s n rl kal rken, Er:YAG lazerin dalga boyunun su taraf ndan yüksek absorbsiyonu ve termomekanik emme mekanizmas nedeniyle t bbi ve dental uygulamalarda daha etkili olmu tur3,25. Su absorbsiyonu CO

2 lazerden 15 kez daha fazla ve Nd: YAG lazerden ise 20.000 kez daha büyüktür. Er:YAG lazerle dentinal s v n n superfisial tabakalar ndaki buharla ma ile s v hareketlerinde azalma yapmas umulmaktad r. Er:YAG lazerle tedaviden önce di ler f rçalan r ve di ipiyle temizlenir. Enerji seviyesi 80 mJ/at m ve tekrarlama oran 3 Hz su irrigasyonu ile üreticinin tavsiyesi do rultusunda uygulan r. Yap lan bir çal mada kullan lan bu de erler sert dokular n a nma e i inden daha dü üktür. Yay nlanan son bir çal mada Er:YAG lazerin kök kanal duvarlar ndan smear tabakas n n kald r lmas nda en etkili alet oldu u belirtilmi tir. Böylece insolubl tuzlar n expose tübüllerde birikimi dentinal tubuller için bir obturatör oldu u ileri sürülebilir. Buna ilaveten bakterilerin dentin hassasiyetinde önemli bir rol oynad görülmektedir. Sinir liflerinin a r e i i enflamasyon mediatörlerinin varl nda azalmaktad r. Er:YAG lazerin yüksek bakterisidal potansiyeli oldu u önceki çal malarda

(5)

gösterilmi tir. Er:YAG lazerle ön tedavi resin adesiv penetrasyonu için daha iyi olabilir.25

Excimer lazer : Yap lan bir çal mada 0.7 ak c l kta ve 1 j/cm2 kullan lan 308-nm excimer lazerin dentin yüzeyini de i tirdi i ve aç k dentinal tübülleri kapad görülmü tür. Bu tür dentin yüzeyi modifikasyonu gelecekte bir tedavi yöntemi olarak kabul edilebilir çünkü dentini eritme ve yeniden kat la t rma suretiyle dentin tübüllerini t kama ekli kal c ve k sa ömürlü de ildir. Ayr ca bu lazer k sa aral klarla uyguland zaman s birikimi olu maz ve dokular etraf ndaki termal hasardan korunabilir.26

Lazer tedavisinin floridlerle kombinasyonu: GaAlAs lazerin (830 nm dalga boyunda) flor ile kombine kullan m ndaki tedavi etkinli i tek ba na lazerin kullan lmas ndan %20 daha fazla oldu u rapor edilmi tir. Bir invitro çal mada ço u dentinal tübül a z n n topikal sodyum uygulamas ndan sonra Nd:YAG lazerle nlanmas ile t kand görülmü tür.6,15

KAYNAKLAR

1-Rees JS, Addy M.:A cross-sectional study of dentin hypersensitivity. J Clin Periodontol.,29:997-1003,2002. 2-Dababneh RH, Khouri AT,Addy M.: Dentine hypersensitivity-an enigma?a review of terminology, mechhypersensitivity-anisms, aetiology and management. Br Dent J.,187:11, 1999.

3-Ölmez A, Erdemli E.: Dentin hassasiyeti ve tedavi yöntemleri. GÜ Di hek. Fak.Derg.,.20(1):65-71,December 2003.

4-Rees JS.: The prevalance of dentine hypersensitivity in general dental practice in the UK. J Clin Periodontol.,27:860-865, 2000.

5-Pamir T, Önal B.: Dentin duyarl l .Di hekimli inde Klinik Derg., 16:22-25,Ocak 2003.

6-Wan-Hong L, Hsin-Cheng L, Chun-Pin L.: The combined occluding effect of sodium fluoride varnish and Nd:YAG laser irridation on human dentinal tubules. J Endodon., 25(6):424-426,1999.

7-Tezel A, Orbak R, Çanakç V : Periodontal tedaviler sonucunda olu an dentin hassasiyetinin tedavisi. Atatürk Üniv. Di hek Fak Derg., 11(3):40-44,2001.

8-Absi EG,Addy M, Adams D.: Dentine hypersensitivity. J Clin Periodontol, 14:280-284,1987.

9-West,N.X.,Hughes,J.A.& Addy,A.:Dentin hypersensitivity:the effect of toohtpaste on etched and unetched dentine in vitro. Journal of Oral Reh.,29:167-174,2002.

10-CohenS, Burns CR : Pathways Of The Pulp. Seventh Edition, United States of.America, Mosby, P:391-394, 407, 543, 545, 1998.

11-Cengiz T.: Endodonti.4.bask , Ankara, Kafak matbaas , P:76-80, 1996.

12-Rimondini L, Baroni C, Carrassi A.: Ultrastructure of hypersensitive and non sensitive dentine. J Clin Periodontol, 22:899-902,1995.

13-Absi E, Addy M, Adams D.: Dentin hypersensitivity-the effect of toothbrushing and dietary compounds on dentine in vitro:a SEM study. J Oral Reh. 19:101-110,1992.

14-Holland GR, Narhi MN, Addy M, Gangrosa L, Orchardson R : Guidelines for the design and conduct of clinical trials on

dentin hypersensitivity. J Clin Periodontol. 24:808-813, 1997. 15-Kimura,Y., Wilder-Smith, P., Yonaga, K., Matsumoto, K.:

Treatment of dentine hypersensitivity by lasers: a review. J Clin Periodontol, 27:715-721,2000.

16-Gerschman JA, Ruben J, Gebart-Eaglemant J.:Low laser threapy for dentinal tooth hypersensitivity.Aust Dent J. 39(6):353-357,1994.

17-Yamaguchi M, Ito M, Miwata T, Horiba N, Matsumoto T, Nakamura H, Fukaya M.:Clinical study on the treatment of hypersensitive dentin by GaAlAs laser diyote using the double blind test. Aichi Gakuin Daigaku Shigakkai Shi.28(2):703-707,1990.

18-Hsin-Cheng L, Chun-Pin L, Wan-Hong L.:Sealing depth of Nd:YAG laser on human dentinal tubules. J Endodon. 23(11):691-693,1997.

19-Lier BB, Rösing CK, Aass AM, Gjermo P.:Treatment of dentin hypersensitivity by Nd:YAG laser.J Clin Periodontol. 29:501-506,2002.

20-Orchardson R, Whitters CJ.:Effect of HeNe and pulsed Nd:YAG laser irridation on intradental nevre responses to mechanical stimulation of dentine. Lasers Surg Med.26(3):241-249,2000.

21-Gutknecht N, Maritz A, Dercks HW, Lampert F.:Treatment of hypersensitive teeth using neomidyum:yttrium-aliminum-garnet lasers:a comparison or the use of various settings in an in vivo study. J Clin Laser Med Surg. 15(4):171-174,1997. 22-Lan WH, Liu HC.:Treatment of dentin hypersensitivity by Nd:YAG laser.J Clin Laser Med Surg.14(2):89-92,1996. 23-Moritz A, Schoop U, Gohorkhay K, Aoid M, Reichenbach P, Lothaller MA, Wernisch J, Sperr W.:Long-term effects of CO2

laser irridiation on treatment of hypersensitive dental necks.J Clin Laser Med Surg.16(4):211-215,1998.

(6)

24-Fayad IM, Carter M, Liebow C.:Transient effects of low-energy CO2 laser irridation on dentinal impedance.implications

for treatment of hypersensitive teeth.J Endodon.22(10):526-531,1996.

25-Schwarz F, Aweiler N, Reich E.:Desentizing effects of an Er:YAG laser on hypersensitive dentine.J Clin Periodontol.29:211-215,2002.

26-Stabholz A, Neev J, Liaw LL, Stabholz A, Khayat A, Torabinejad M.:Sealing of human dentinal tubules by XeCl 308-nm excimer laser.J Endodon.19(6):267-271,1993.

Yaz09ma adresi: Yrd.Doç.Dr.Ahmet DAW D.Ü.Di hekimli i Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dal Diyarbak r

Referanslar

Benzer Belgeler

► elmas frez: mine ve dentin preparasyonunda, (diş kesiminde) daha hızlı ve etkin diş kesim işlemi (diş preparasyonu) sağlar.. Kalın (125-150 µm) (frez yüzeyinde elmas

Yapılan bir çalışmada kalsiyum hidroksit ile potasyum nitrat’ı karşılaştırılmış ve kalsiyum hidroksit’in sıcak, soğuk ve mekanik uyaranlara karşı etkili

Dentin kanallarına dik alınan bir kesitte, dentin kanalları arasında kalan ve peritübüler dentine göre daha az mineralize olan kısma intertübüler dentin adı

fosfatlanmış esterlere ilave edildi.Bu sistemler ile dentindeki kalsiyum ile fosfatlar zayıf bağlanma (4-6 MPa) gösteriyorlardı ve kompozit rezin, dentin lenfi nedeniyle nemli bir

Mennonitler için kilise, İsa Mesih’e bağlılıkla Tanrı’nın bütün milletleri sevgi ile çağırdığı, Tanrı’nın kutsal ulusudur. Kilise sosyal, politikal ve ruhsal olarak

Günümüzde gülüş estetiğinin öneminin arttığı bilinen bir gerçektir. İdeal dişeti seviyelerinin varlığı da simetrik ve genç bir gülüşte önemli bir role

Sklerotik dentinde kendinden asitli adeziv sis- temlerle asitlenen ve yıkanan adezivlere göre daha ince hibrit tabakası ve daha kısa rezin taglar oluştuğu, hatta bazı alanlarda

DH‟yi tedavi etmek için lazer tedavisinin ve topikal olarak uygulanan hassasiyet giderici ajanların etkinliğini araştıran He ve arkadaşları, dentin