• Sonuç bulunamadı

Evinde bir aile üyesine bakım veren kadınların bakım verme yüklerinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Evinde bir aile üyesine bakım veren kadınların bakım verme yüklerinin incelenmesi"

Copied!
85
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i T.C.

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL HİZMET ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

EVİNDE BİR AİLE ÜYESİNE BAKIM VEREN KADINLARIN BAKIM

VERME YÜKLERİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN Serpil TANRIKULU

TEZ DANIŞMANI

Dr. Öğr. Üyesi Seda ATTEPE ÖZDEN

(2)

ii T.C.

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL HİZMET ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

EVİNDE BİR AİLE ÜYESİNE BAKIM VEREN KADINLARIN BAKIM

VERME YÜKLERİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN Serpil TANRIKULU

TEZ DANIŞMANI

Dr. Öğr. Üyesi Seda ATTEPE ÖZDEN

(3)
(4)
(5)

i TEŞEKKÜR

Bu çalışmayı hazırlarken, konu ve yöntem açısından bana yardımda bulunarak yol gösteren Dr. Seda ATTEPE ÖZDEN'e, bana bu mesleğin anlamını derinlemesine hissettiren, sevdiren, sahiplendiren teşekkürlerin az kalacağı saygıdeğer hocam Prof. Dr. Cengiz ÖZBESLER'e, kıymetli zamanını benim bitirme tezime ayırıp değerlendireceği için Prof. Dr. Arzu İÇAĞSIOĞLU ÇOBAN'a, sorun yaşadığımda yanına çekinmeden gidebildiğim, güler yüzünü ve samimiyetini benden esirgemeyen, hayatımda olan güzelliklerin neredeyse tümüne sihirli elleriyle dokunan şans meleğim Nilgün HAMAMCIOĞLU'na, sabırla ve büyük bir ilgiyle bana faydalı olabilmek için elinden geleni yapan kıymetli meslektaşım mesai arkadaşım Gül GÖKCAN GÜL'e, değerli vaktini ve bilgilerini benimle paylaşan meslektaşım Fatih KARAŞAHİN'e, çalışma süresince tüm zorlukları benimle göğüsleyen ve hayatımın her evresinde bana destek olan bu hayattaki en büyük şansım olan kıymetli ablam Sevil TANRIKULU KURT'a, maddi manevi destekleriyle beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan aileme, sabır ve anlayışla beni cesaretlendiren desteğini esirgemeyen eşim Haluk Erkan ALTINTAŞ'a, sonsuz teşekkürü borç bilirim.

(6)

ii

EVİNDE BİR AİLE ÜYESİNE BAKIM VEREN KADINLARIN BAKIM VERME YÜKLERİNİN İNCELENMESİ

ÖZET

Bu araştırma, evinde bir aile üyesinin bakım sorumluluğunu üstlenmiş olan kadınların bakım sürecinde karşılaştıkları sorunları ve bakım verme yüklerini incelemek amacıyla yapılmıştır.

Araştırma kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engelliler Hizmet Merkezi’nden bu hizmeti düzenli alan 111 kadın ile görüşülmüş olup evde bakım hizmeti sunan kadınların bakım yükleri “Bakım Verme Yükü Ölçeği” ve “Görüşme Formu” uygulanarak incelenmiş ve kadınların sosyo-demografik verileri ile ölçek boyutlarına ilişkin tutumları analiz edilerek değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında, bakım veren kadınların bakım verme yükü puan ortalaması 47,94 olarak belirlenmiştir. Bu değere bakıldığında, çalışma sonucunda bakım veren kadınların bakım yükünün orta derecede olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan evde bakım veren kadınların %78,4’ ünün evli, %33,3’ünün ilköğretim mezunu, %83,5’inin ev hanımı, %38,7’ sinin 51 yaş ve üzerinde olduğu belirlenmiştir. Çalışma kapsamında, bakım verilen bireyin engel türü, cinsiyeti, bakım veren kadının yaşı, eğitim düzeyi, bakım verme süresi, eşlerinin meslekleri, başka kaynaklardan destek alma durumları ile bakım verme yükü arasında yapılan testler sonucunda anlamlı farklılıkların çıkmadığı görülmüştür (p>0.05). Buna karşın bakım veren kadının medeni durumu, aylık ortalama geliri, bakım konusunda eğitim ihtiyacı, uyku düzeni, bakımı bir başkasının üstlenme durumu ve engelliye bakmanın sosyal yaşamını etkileme, ruh ve beden sağlığını bozma durumu ile bakım verme yükleri arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır (p<0.05). Bu bulgular doğrultusunda, bakım vermenin bir görev ve sorumluluk olarak algılandığı ve bununla paralel olarak kadınların bakım verme sürecinde yaşadığı yükün farkında olmadığı ve yaşadıkları güçlükleri ifade etmekte zorlandıkları sonucuna varılmıştır.

(7)

iii

EXAMİNATİON OF CAREGİVİNG BURDENS OF WOMEN WHO CARE FOR A FAMİLY MEMBER İN HOME

ABSTRACT

This research was carried out to analyse caregiving burden and the problems in caregiving process faced by the women who have the care responsibility of a family member at home.

In the scope of the research, 111 women who receive this service regularly from the Ankara Metropolitan Municipality Social Services Department Handicapped Service Center were interviewed. The burden of caregiving women who provide home care services was examined by applying the “Caregiving Burden Scale” and Interview Form” and women’s socio-demographic data and their attitudes towards scale dimensions were analysed. In the scope of the study, the mean of caregiving burden of caregivers was determined as 47.94. When this value is examined, it is determined that the caregiving burden of the caregivers is moderate. The participants that composed of women who provides home care 78.4% were married, 33.3% were primary school graduates, 83.5% were housewives and 38.7% were 51 years old and older. Within the scope of the study, it was seen that there were no significant differences as a result of the tests conducted among the caregiver type, gender, age of caregiver, education level, caregiving period, spouses' professions, receiving support from other sources and caregiving burden (p>0.05). However, it was concluded that there was a significant relationship between the caregiving woman's marital status, monthly average income, need for education in care, sleep order, care of another person and the social life of looking at the disabled, the state of disrupting the health of the body and health and the burden of care (p < 0.05). According to these findings, it is concluded that caregiving is perceived as a duty and responsibility, and in parallel with this, women are not aware of the caregiving burden process and difficulty in expressing their difficulties.

(8)

iv İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR ... i ÖZET ... ii ABSTRACT ... iii İÇİNDEKİLER ... iv TABLOLAR LİSTESİ ... vi GİRİŞ ... 1 1.1. Bakım Tanımı ... 2 1.2. Bakım Türleri ... 3 1.2.1. Kurum Bakımı ... 3 1.2.2. Evde Bakım ... 4

1.2.2.1. Evde Formal Bakım ... 5

1.2.2.2. Evde Aile Üyeleri Tarafından Sağlanan Bakım (İnformal Bakım) ... 7

1.3. Evde Bakım Hizmetlerinde Aile Bireyi veya Bakıcının Rolü... 8

1.4. Evde Bakım ve Toplumsal Cinsiyet ... 9

1.5. Evde Bakımda Yaşanan Sorunlar ... 12

1.5.1. Duygusal Sorunlar ... 13

1.5.2. Sosyal Sorunlar ... 15

1.5.3. Ekonomik Sorunlar ... 16

1.5.4. Fiziksel Sorunlar ... 17

1.6. Bakım Verme Yükü Kavramı ve Etkileri ... 18

1.7. Evde Bakımda Sosyal Hizmetin Rolü ve İşlevi ... 22

1.8. Araştırmanın Konusu ve Problemi ... 24

1.9. Araştırmanın Amaçları ... 25 1.10. Araştırmanın Önemi ... 27 1.11. Tanımlar ... 28 BÖLÜM IIARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ... 29 2.1. Araştırma Modeli... 29 2.2. Evren ve Örneklem ... 29

2.3. Veri Toplama Aracı ... 31

(9)

v

2.5. Verilerin Çözümlenmesi ... 33

BÖLÜM IIIBULGULAR VE YORUM ... 34

3.1. BAKIM VEREN KADINLARI GENEL TANITICI BİLGİLER ... 34

3.2. BAKIM ALAN KİŞİNİN GENEL TANITICI BİLGİLERİ ... 38

3.3. BAKIM VEREN KADINLARIN YAŞADIKLARI PROBLEMLER VE PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİNİ ALGILAMA BİÇİMLERİNE İLİŞKİN BULGULAR ... 39

3.4. BAKIM VERME YÜKÜ ÖLÇEĞİ VE KARŞILAŞTIRMALARA İLİŞKİN BULGULAR ... 44 BÖLÜM IVSONUÇ VE ÖNERİLER ... 52 4.1. SONUÇ ... 52 4.2. ÖNERİLER ... 55 KAYNAKLAR ... 58 EKLER ... 65 EK-1. ... 65 EK-2 ... 72

(10)

vi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Bakım Üstlenmiş Olan Kadınların Ailelerinin Sosyal –Ekonomik Durumuna

İlişkin Dağılımları ... 34

Tablo 2. Bakım Alan Kişinin Demografik Durumuna İlişkin Dağılımları ... 38

Tablo 3. Engelli Bireyin Gereksinimlerine İlişkin Dağılımları ... 39

Tablo 4. Gündüz Bakım Evleri İsteklerine İlişkin Dağılımları ... 40

Tablo 5. Bakım Hizmeti Alan Kişinin Olumsuz Durum ve Davranışından Rahatsızlık Duyma Durumuna İlişkin Dağılımları ... 40

Tablo 6. Bakım Hizmeti Alan Kişinin Bakımını Sağlamanın Ruh ve Beden Sağlığını Bozma Durumuna İlişkin Dağılımları ... 41

Tablo 7. Bakım Hizmeti Alan Kişiye Bakmanın Sosyal Yaşamı Etkileme Durumuna İlişkin Dağılımları ... 41

Tablo 8. Yakınının Bakımını Bir Başkasının Üstlenmesini İsteme Durumuna İlişkin Dağılımları ... 42

Tablo 9. Genel Olarak Uyku Düzenlerine İlişkin Dağılımları ... 43

Tablo 10. Engelli Bakımı Konusunda Eğitim İhtiyacı Durumuna İlişkin Dağılımları 43 Tablo 11. Bakım Verme Yükü Ölçeğine Ait İstatistikler ... 44

Tablo 12. Yaşa Göre Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 45

Tablo 13. Bireyin Engel Türü Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 46

Tablo 14. Bakım Verdikleri Bireyin Cinsiyeti Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 46

Tablo 15. Bakım Verdikleri Bireyin Yaşı Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 47

Tablo 16. Aylık Ortalama Gelir Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 47

Tablo 17. Başka Kaynaklardan Destek Alma Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 48

Tablo 18. Bakım Verme Süresi Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 49

(11)

vii

Tablo 19. Eğitim Düzeyleri Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının

Karşılaştırılması ... 49 Tablo 20. Medeni Durumları İle Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının

Karşılaştırılması ... 50 Tablo 21. Eşlerinin Eğitim Düzeyleri Bakım Verme Yükü Ölçek Puanlarının

Karşılaştırılması ... 51 Tablo 22. Komşu ya da Arkadaşlarından Destek Alma Durumları ile Bakım Verme

Yükü Ölçek Puanlarının Karşılaştırılması ... 51

(12)

1 GİRİŞ

Bu çalışmada Ankara Büyükşehir Belediyesi Engelliler Danışma Biriminden bakım ve destek hizmetleri alan ve evinde bakıma muhtaç bir aile üyesinin bakım sorumluluğunu üstlenmiş olan kadınların bakım sürecinde karşılaştıkları sorunlar ve bakım verme yüklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Aile içinde engelli bir bireye sahip olmak fiziksel, duygusal, ekonomik, sosyal açılardan pek çok sorun ortaya çıkarmaktadır. Aile üyelerinde inkar, öfke, şok, üzüntü, kaygı, suçluluk gibi duygusal tepkiler görülebilmekte; ayrıca “beklenmeyen krizler, hayal kırıklığı, dış dünyanın tutumuyla karşı karşıya kalmaktan korkma, özgüven ve saygının azalması gibi olumsuz davranışlar” ortaya çıkabilmektedir (Darıca ve diğerleri, 2000). Bakımın masraflı bir süreç olması, ailelerin gelirinin büyük bir kısmının bakım için ayrılması ekonomik açıdan aileleri zorlamaktadır. Aynı zamanda bakım sorumluluğunu üstlenen anne, baba ya da diğer bireyler zamanlarının çoğunu bakım sürecine ayırdıkları için çalışma yaşamından uzaklaşmakta, bu durum da ailenin gelirini azaltmaktadır. Yine bakım verme süreci bakımı üstlenen kişinin sosyal hayatını da olumsuz olarak etkilemektedir (Erdoğan, 2013). Bakıma muhtaçlık durumu, günlük yaşam aktivitelerin yerine getirilmesi sırasında bir başkasının yardımına ya da desteğine ihtiyaç duyma olarak tanımlanmaktadır. Engelli birey için bakım verme; fiziksel, sosyal, duygusal ya da maddi destek vermeyi de içermektedir. Bu desteklerin yanı sıra, engelli bireyin aldığı hizmetlerin organize edilmesi, ilaç takibinin yapılması, kişisel bakımın sağlanması gibi çeşitli alanlarda bireye yardımcı olunmaktadır. Çoğunlukla bakım veren kişiler engelli bireyle aynı evi paylaşmaktadır (İncekaya, 2008).

Aile içinde bakım sorumluluğunu üstlenen kişi de genellikle kadınlar olmaktadır. Bu nedenle engelli bireye bakım verme sürecinde yukarıda ifade edilen psikolojik, ekonomik, sosyal sorunların çoğunluğu kadınlar tarafından yaşanmaktadır. Bu çalışma da kadınların bu süreçte yaşadıkları zorluklara değinmek amacındadır.

(13)

2 BÖLÜM I

KURAMSAL ÇERÇEVE

1.1. Bakım Tanımı

Türk Dil Kurumu’na göre bakım; “bireyin beslenme, giyinme gibi ihtiyaçlarını karşılama, bireyin iyi durumda olması ve iyi gelişmesi için verilen emek” olarak ifade edilmektedir (TDK 2018).

Literatür taramasında bakımın birçok tanımlaması yapıldığı görülmektedir. Buna göre bakım, kişilerarası etkileşim, bir insan özelliği, ahlaki bir zorunluluk, duygusal tepki ve terapi amaçlı müdahale olarak tanımlanırken başka bir tanımda ise; bakımın ilişki, tutum, değişkenlik, kabul ve eylem olmak üzere beş özelliğinden bahsedilmiştir (Altıok ve diğerleri, 2014).

Günlük yaşamlarında engelli bireylerin karşılarına engel durumları ve derecesine göre çeşitli düzeylerde zorluklar çıkmakta ve bu nedenle kendilerine destek olabilecek hizmetlere ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle kişisel ihtiyaçlarını başka birinin yardımı olmadan karşılayamayan engelli bireyin söz konusu zorluklarla başa çıkmasında desteklenmesini amaçlayan bakım hizmetleri önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır (ASPB, 2011).

Engelli bireyler, ilk aşamalardan itibaren yeterli eğitim, sağlık ve rehabilitasyon hizmetine sahip olmadıkları için başkalarına bağımlı olarak hayatlarını sürdürmek zorunda kalmaktadırlar. Ruhsal, bedensel ve zihinsel yetersizlikleri nedeniyle bakıma muhtaç olan engelliler için evde bakım ve kurumda bakım olmak üzere iki temel bakım modeli uygulanmaktadır (Danış, 2008). Aşağıda bu bakım modelleri detaylıca anlatılacaktır.

(14)

3 1.2. Bakım Türleri

1.2.1. Kurum Bakımı

Geleneksel Türk ailesi, dini ve geleneksel değerleri açısından çocuk, engelli, hasta ve yaşlının bakım işini kurum bakımı yerine ev ortamında gerçekleştirmeyi tercih etmektedir. Fakat bakıma muhtaç olan bireyin tıbbi bakımı, tedavisi, rehabilitasyonu, psikiyatrik tedavisi ve takibi gibi durumlarda aileler rehberliğe ve dışarıdan profesyonel desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. (Sayan, 2004, s. 92).

Kurum bakımı; “bakıma muhtaç bireylerin rehabilitasyonunu ve hayatını en iyi şekilde devam ettirmesini sağlayabilmesi için çeşitli kurumlarda sağlanan bakım hizmeti” olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz ve diğerleri, 2010).

Ülkemizde bakıma muhtaç bireylere birçok kurum ve kuruluşlar; bakım, özel eğitim, rehabilitasyon, barınma, sağlık vb. hizmetleri vermektedir. Bu kuruluşlar içerisinde; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde huzurevi, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezleri, yaşlı yaşam evleri, engelli rehabilitasyon merkezleri ve umutevleri bulunmaktadır. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler, üniversiteler, gönüllü kuruluşlar, gönüllü dernek ve vakıflar da bakıma muhtaç bireylere çeşitli hizmetler sunmaktadır. (Kocamanoğlu 2017).

Uzun süreli kurum bakımı, birey üzerinde duygusal tükenmişlik, sosyal dışlanma, yalnızlaşma, sosyal izolasyon ve depresyon gibi olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bu nedenle topluma dayalı bakım yani evde bakım modeline geçilmekte, kurum bakımı ise evde verilecek desteğe rağmen bakılamayacak durumda olan bakıma muhtaç bireyler için bir seçenek olmaktadır (III. Özürlüler Şurası, 2007, s. 48).

(15)

4

Sonuç olarak; aileler yeterli ekonomik şartlara sahip olamasalar da bakıma muhtaç olan aile bireyini özellikle toplumsal değerler açısından kurum bakımına vermek istememekte ve bakımını evde sürdürmeyi tercih etmektedirler. Kurum bakımının maliyetli olması ve bakıma muhtaç bireyler üzerinde olumsuz etkiler bırakması nedeniyle evde bakım hizmetleri daha cazip hale gelmektedir.

1.2.2. Evde Bakım

Karahan ve Güven (2002) evde bakımı bireylerin bakım ihtiyaçlarını ev ortamında karşılanması şeklinde tanımlamıştır. Bir başka tanımda ise evde bakım “Bakıma muhtaç kişilere, engellilere, yalnız yaşamayı seçmiş yaşlılara veya yalnız yaşamak zorunda olan ya da evde yatalak yaşayan hastalara, yıkanma, barınma, sağlık bakımı, beslenme, iletişim, kültür vb. gibi her türlü bireysel ve toplumsal gereksinimlerinin eve giden sosyal yardım ve sosyal hizmet elemanlarınca, onun yaşamak istediği atmosferde sağlanması, sunulması” olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre evde bakımın farklı disiplinlere ait bilgi ve becerilerle birlikte geniş bir kapsamda verilmesi gereken bir hizmet modeli olduğu anlaşılmaktadır (Danış, 2005).

Evde bakım denildiğinde genellikle aile üyeleri tarafından sağlanan bakım anlaşılsa da, evde bakım iki türlü ele alınmaktadır. Bunlardan birincisi aile üyeleri tarafından sağlanan bakımı ifade ederken, diğeri de bazı kurum ve kuruluşların sağladığı, profesyonel meslek elemanları tarafından sağlanan bakım anlamındadır.

Evde bakım hizmetleri bireylerin yalnızca sağlık ihtiyaçlarını değil aynı zamanda sosyal bakım ihtiyaçları da karşılamak amacındadır. Bu nedenle yemek yapma, ev işleri, alışveriş gibi yardımcı günlük yaşam aktiviteleri olarak adlandırılan banyo, yemek yeme, tuvalet, hareket etme giyinme, soyunma, gibi günlük yaşam aktiviteleri desteğini de içermektedir (Brodsky et al. 2003).

(16)

5

Evde bakım hizmetlerinin amacı engelli bireyin yaşam koşullarının niteliğini yükseltmek ve yaşamında engelliliğin ve hastalığın etkilerinin minimum seviyeye inmesini sağlamaktır (Tanlı, 1996). Erdoğan (2001) ise evde bakım hizmetlerini gelişmiş sağlık hizmetlerinin alt grubu olarak kişinin ve ailesinin kendi ortamlarında sağlıklarını korumasına ve rehabilitasyonuna olanak sağladığını ifade etmiştir. Aryıca evde bakım hizmetlerini engelli bireyin ve ailesinin ihtiyaçlarına göre planlanabilen bir hizmet türü olarak görür.

Özetle evde bakım kavramı, sosyal bakım hizmetleri sunan kurum ve kuruluşlar veya aile bireyleri tarafından yürütülen hizmetlerin bütünü olarak tanımlanabilir. Engellilere verilen evde bakım hizmetleri formal ve informal bakım olmak üzere iki farklı şekilde bireye verilmektedir:

1.2.2.1. Evde Formal Bakım

Formal bakım; profesyonel meslek elemanları tarafından belirli bir ücret karşılığında verilen hizmetlerin genel adıdır (Oğlak, 2008). Evde formal bakım hizmetleri; psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hemşire, doktor, fizyoterapist, ev ekonomisti, diyetisyen ve bakım destek elemanı gibi birçok meslek üyesinin ortak çalışması ile yürütülen hizmetlerin bütünü olarak ifade edilmektedir (Aksayan ve Cimete, 1998).

Ülkemizde verilen Evde Bakım Hizmetinin amacı; sosyal devlet anlayışı içerisinde bireylerin ihtiyaç duyduğu bakım hizmetlerinin etkin bir şekilde, kolayca ulaşılabilir ve ev ziyaretleri kapsamında sunulmasıdır (Sağlık Bakanlığı, 2010).

Uzman bir düzeyde (resmi bakım) verilen evde bakım hizmetleri genellikle aşağıdaki hizmetlerden oluşur:

Hemşirelik hizmetleri: Bu hizmet türü belirli periyotlarda hemşirelerin ev ziyaretleri gerçekleştirmesi esasına dayanmaktadır.

(17)

6

Destek sağlık hizmetleri: Fizik tedavi, psikoterapi, meşguliyet tedavisi ve ayak bakımı gibi hizmetlerin verildiği bir hizmet türüdür.

Gündüz/Gece bakımı: Günlük aktivitelerini yerine getirebilmesi için bakıma muhtaç bireylere verilen hizmet türüdür.

Kişisel bakım (özbakım): Bireyin banyo, kişisel bakım ve günlük aktivitelerini yerine getirebilmesine olanak sağlayan hizmet türüdür.

Ev işlerine yardım, ev düzeninin yeniden oluşturulması: Adından da anlaşılacağı ev içi hizmetlerin yerine getirilmesine olanak sağlayan bir hizmet türüdür. Örneğin; evin temizliği, onarımı, güvenliği gibi konuları kapsamaktadır.

Sosyal destek: Bireylerin fatura ödemeleri, alışveriş ve arkadaş ziyareti gibi gereksinimlerine olanak sağlayan hizmet türüdür.

Gıda ve beslenme hizmetleri: Evde yemek pişirme, yemek dağıtımı ve sağlık eğitimi gibi konuları kapsamaktadır.

Danışmanlık hizmetleri: Bireylerin hak ve sorumlulukları konusunda önerilerde bulunulan aynı zamanda bireylerini şikâyet ve isteklerinin ele alındığı hizmet türüdür. (Yılmaz ve diğerleri, 2010: 127-128).

Görüldüğü gibi evde formal bakım, profesyoneller tarafından verilen kapsamlı hizmetlerden oluşmaktadır. Türkiye’de evde bakım hizmetleri Sağlık Bakanlığı ve Belediyeler aracılığıyla sunulmaktadır. Ülkemizde 01.02.2010 tarihli ve 3895 sayılı yönergesiyle Sağlık Bakanlığına ait birimlerce evde sağlık hizmetleri verilmeye başlanılmıştır. Evde bakıma muhtaç bireyler, Türkiye'nin herhangi bir yerinden 444 38 33

(18)

7

numaralı telefondan koordinasyon merkezlerine ulaşarak, Sağlık Bakanlığı'na bağlı devlet hastanelerinde, eğitim araştırma hastanelerinde, aile hekimleri ve sağlık birimleri tarafından sağlanan hizmetten yararlanabilmektedirler.

Ancak bu hizmetlerin çoğu durumda yetersiz olduğu görülmektedir. Bu nedenle bakıma muhtaç bireylerin bakımı genellikle bir aile üyesi tarafından sağlanmaktadır.

1.2.2.2. Evde Aile Üyeleri Tarafından Sağlanan Bakım (İnformal Bakım)

İnformal bakım, bakıma ihtiyacı olan bireylerin yaşam kalitesini sağlamada önemli bir yere sahiptir. İnformal bakım kişinin eşi, akrabası, arkadaş veya komşuları tarafından çoğunlukla para talep edilmeden gönüllülük esasına dayanarak vermiş oldukları temel bakım hizmeti olarak tanımlanır (FCA, 2017). Bu tür bakımın içinde bağımlı olan bireyin günlük yaşam aktivitelerini yerine getirebilmesi için tedavi sürecini desteklemek, kullandığı tıbbi cihaz bakımını ve bireyin mekanik bakımını sağlamak, beslenme, boşaltım ve hareket gibi ihtiyaçlarını sağlamak bulunmaktadır (Yaşar, 2009).

İnformal bakım verenler, üstlendikleri bakım sorumluluğunun etkisiyle ezilirken, diğer yandan da sevdiklerini yavaş yavaş kaybetmekte ve bu durumun üzüntüsünü duymakta, yaşadıkları bu fiziksel ve duygusal etkiler ise yük olarak tanımlanan sonucu ortaya çıkarmaktadır (Uğur, Fadıloğlu 2012).

Aile üyelerinin, ailenin bakıma muhtaç olan üyesine bakım verme konusunda önemli bir rolü bulunmakta olup kültürel ve ekonomik şartların değişmesi ile bakım verenin rolü de oldukça zorlaşmaktadır. Bakım veren kişi durumuna gelme, planlanmayan ve seçilemeyen bir durumdur. Bu nedenle evde bakım verenin rolü, bakım verdiği bireyin durumuna göre şekillenmektedir.

(19)

8

1.3. Evde Bakım Hizmetlerinde Aile Bireyi veya Bakıcının Rolü

Ülkemizde ve dünyadaki kurumsal ve evde bakım hizmetlerinin günümüzde artmış olmasına rağmen, ev içinde verilen bakım hizmetini genellikle aile üyeleri sağlamaktadır. Bu sadece ekonomik sebeplerden dolayı değil, aynı zamanda evde bakım hizmetinin ailenin temel bir görevi olarak görülmesinden eş değer ifadesiyle sosyal ve kültürel nedenlerden ötürüdür. Aile üyelerinin bakımında genellikle eş, kız, gelin gibi evde bulunan kadınlar sorumlu olarak görülmektedir (Çayır ve diğerleri, 2013).

Ülkemizde bakım hizmetlerinin verilmesinde yetersizliği ve bakım hizmeti veren kurumların ek mali yükleri nedeniyle yaşlılar, engelliler ve kronik hastalar için bakım hizmetleri aile üyeleri ve / veya gönüllü bakım verenler tarafından gerçekleştirilmektedir. (Yılmaz ve diğerleri, 2010: 129).

Ülkemizde evde sağlanan bakım hizmetleri genellikle kadın nüfus popülasyonu üzerinden yürütülmektedir. Burada kadınların bu rolü üstlenmelerinde, ülkemizdeki ataerkil yapıya sahip olunmasından kaynaklı bir öngörü nedeniyle vazife üstlendiği anlaşılmaktadır. Yaygın olarak ailenin ev dışında olan ihtiyaçlarını erkek nüfusun yürütmesi beklenirken kadınların ev içinde sorumluluk alması beklenmektedir. Kadınların genellikle “annelik” unvanlarını doğal olarak hak etmiş olmalarının bakım verme noktasında kendilerine dair ayrıca bir sorumluluk yüklediği de karşımıza çıkmaktadır.

Bakım verme sürecinin profesyonel olarak sağlandığı alanların konumuz dışında olduğu öngörüldüğünde, bu sürecin yoğunlukla akrabalık ilişkisi barındıran aile üyelerine yönelik olduğu hem literatürde hem de mesleki çalışmaların yer aldığı saha çalışmalarında görülmüştür. Özellikle akrabalık ilişkisi içeren bir bakım verme sürecinin içerisinde, bakımı sağlanan kişinin “doğurganlık” bağı ile bakım veren kişi ile ilişkilendirilmesi en doğal sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

(20)

9

Bakım veren kişinin rollerini ise genellikle bakım verdiği kişinin durumu belirlemektedir. Bakım verilen kişinin zihinsel engellilik içeren bir tanıya sahip sağlık probleminin olması ile bedensel kısıtlılık içeren bir tanıya sahip sağlık probleminin olması ona verilecek bakımın içeriğini değiştirdiği gibi bakım verenin de rollerini/sorumluluklarını değiştirmektedir. Hatta vaka özeline inildiğinde karşımıza daha karmaşık durumların çıktığı da görülmüştür. Bedensel veya zihinsel engellilik gibi çok bariz bir ayrımın olmadığı durumlarda dahi bakım verenin sorumluluklarının değiştiği görülebilir. Örneğin dışarıdan bakıldığında “Kronik böbrek yetmezliği” tanısına sahip iki kişiden birisi diyaliz imkânı ile çok az bir miktarda bakıma ihtiyaç duyarken bir diğeri ise yatalak konumda olup günlük tüm ihtiyaçlarını kendi başına karşılayamadığı gibi durumlarla karşılaşılmaktadır. Bakım veren birey gereksinim duyduğu birçok ihtiyaç ve güven duygusunu daha kolay elde edebileceğinden; bakıma ihtiyacı olan kişinin psikolojik, sosyal, ekonomik ve duygusal yönden iyi olma halini artırabilme imkânını elde etmiş olur. Ayrıca bakım hizmeti alan aile üyesinin hastalığı üzerindeki kontrolünü artırır, alışık olduğu ortamda bakım alması, hem kendisinin hem de ailesinin bakıma katılmasını sağlar; böylece kişi kendisini daha özgür, işe yarar, bağımsız, rahat, huzurlu ve mutlu hisseder (Akademik Geriatri, 2010). Örnek özelinde verilen bakımın çeşitliliği tırnakların kesilmesi, yemeğinin yedirilmesi, saçlarının taranması gibi kişisel ihtiyaçlarının yanı sıra diğer sosyo-kültürel ihtiyaçların karşılanması gibi farklı ihtiyaçlara da hitap edebilmektedir.

1.4. Evde Bakım ve Toplumsal Cinsiyet

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre toplumsal cinsiyet, toplumsal olarak oluşturulmuş rolleri, davranışları, faaliyetleri ve toplumun erkekler ve kadınlar için uygun olduğunu düşündüğü nitelikleri ifade eder ( www.who.int).

Cinsiyet rolleri, bireyler ve çevreleri arasındaki etkileşimin ürünüdür ve hangi davranışın hangi cinsiyete uygun olacağına dair ipuçları verir. Uygun cinsiyet rolleri, bir toplumun cinsiyetler arasındaki farklılıklar hakkındaki inançlarına göre tanımlanmaktadır (Lippa, 2002).

(21)

10

Toplumsal cinsiyet kavramı toplumdan topluma değişiklik gösterebilir. Bireyler veya gruplar belirlenmiş cinsiyet normlarına uymadıklarında sık sık damgalanmaya, ayrımcı uygulamalara veya sosyal dışlanmaya maruz kalırlar ki bunların hepsi sağlığı olumsuz yönde etkiler (Elwer, 2012).

Tüm dünyada kadınlar, yaşlı ve akıl hastalığı olan yetişkinler de dahil olmak üzere kronik tıbbi durumları veya engeli olan bireyler için bakım sağlayıcılardır (Gruneir vd. 2013). Bakım verme işi çoğunlukla kadınlar tarafından sağlanmaktadır ve bu durum cinsiyete ilişkin potansiyel eşitsizliği ortaya koyduğu için feminist bir kaygı oluşturmaktadır (Doty, 1986).

Araştırmalar, kadın bakıcıların, erkek bakıcılardan daha fazla rol çatışması yaşadığını ortaya koymaktadır (Fisher ve Hoffman, 1984). Kadınlar, bakım vermeleri nedeniyle işlerinde ve sosyal yaşamlarında daha çok kısıtlamalara maruz kalmaktadırlar. Bu durum, daha fazla sağlık sorunlarına, daha az olumlu bir görünüme ve dışarıdan gelecek olan desteğe daha fazla ihtiyaç duymalarına neden olur (Horowitz, 1985).

Zihinsel hastalığı olan kişilerin aile bakıcıları arasındaki cinsiyet farklılıklarını inceleyen birçok araştırma, kadınların bakım sağlama ve kişisel bakım işlerini erkeklerden daha sık yürütme konusunda daha fazla zaman harcadıkları sonucuna varmıştır. Bu araştırmalar aynı zamanda kadınların bakım sunarken daha fazla zihinsel ve fiziksel baskı, daha fazla bakıcı yükü ve daha çok psikolojik sıkıntı yaşadıklarını ortaya çıkarmıştır (Sharma ve diğerleri, 2016).

Bakıma muhtaç bireyin hayatını kolaylaştırmak adına bakım hizmetlerini sunan kadınların şahsi meşguliyetlerinden uzaklaştıkları ve kendilerinden hem aile içi görevleri yürütmeleri hem de engelli kişinin bakımını sağlamaları beklendiğinden sosyal hayattan kopmak zorunda oldukları görülmektedir. Dolayısıyla kadınların “sosyal engelli” unvanına sahip bir birey olmalarının önü açılmış olmaktadır. Ülkemizdeki ataerkil aile yapısı ve geleneklerine bağlı olarak sürdürülen yaşantı nedeniyle kadınlardan hem ev içindeki

(22)

11

sorumluluklarını yürütmeleri hem de ev içindeki yaşlı bireyin, engelli bireyin ya da çocukların bakım hizmetlerini yürütmeleri beklenmektedir (Cantürk, 2017). Bahsi geçen bu görev kadınların geleneksel aile tanımlaması içerisinde yer alan saygınlıklarını gösteren bir tablo olarak görünmekte ve kadınların “annelik” ve “doğurganlık” potansiyeli ile beraber “bakıcı” rolünü de vazife olarak kabul etmelerine sebep olmaktadır.

Bakım hizmeti veren kadınlar baktıkları kişilere yönelik olarak alışveriş ihtiyaçlarını, banyo yaptırma, giyinmelerini sağlama, beslenme ihtiyaçlarını karşılama, yatağa yatırma-kaldırma, günlük ev ihtiyaçlarını giderme, ilaç ve tıbbi destek sağlamanın yanı sıra duygusal katkıyı da içeren pek çok destek sunmaktadırlar. Ağırlıklı olarak kadın nüfus tarafından sağlanan bu destek hizmetlerinin hem vakit alan yapıya sahip olduğu görülmekteyken hem de bakım hizmetini sunan kişiye yönelik olarak duygusal, fiziksel ve psikolojik açıdan zorlanmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum ilerleyen süreçte kadınlar üzerinde oldukça fazla baskı oluşturmaya başlar. Bu baskının beraberinde getirdiği stres artışı, kadınların sağlığının bozulmasına ve çoğunlukla depresyon başlangıcına işaret etmektedir. Özelikle fiziksel engelliliği bulunan kişilere yönelik bakım hizmeti veren kadınlar daha fazla stres altında baskılanırlar ve bu tablo refah duygusunun eksilmesinden fiziki olarak sağlıklarının bozulmasına ve hatta en uç ihtimal olarak erken ölüme dahi sebep olabilmektedir. Yapılan literatür araştırmalarında bakım hizmeti veren kadınların sadece sundukları bakım hizmetinde zorlanmadıklarını ayrıca uyku düzeni bozuklukları, kişilik değişimleri ve fiziksel-duygusal sorunlar yaşadıklarını göstermektedir. Buradan hareketle bakım verenin bakım yükü sürekli artarak büyümekte ve bakım verme güçlüğünü daha üst seviyelerde ortaya çıkardığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bakım verme sorumluluğu bakım hizmeti veren kadınlarda fiziksel yorgunlukların yanı sıra psikolojik problemler, maddi sorunlar, sosyal hayata ilişkin çıkmazlar, aile içi problemler ve kişinin kendisine yönelik kontrolü kaybetmesi gibi bireysel problemlere de yol açmaktadır (Njoku, 2015).

Evde bakım hizmetini üstlenen kadınların sosyal yaşantılarında karşılaştıkları problemler ana hatlarıyla; ailesine yönelik sorumluluklarını tam olarak ifa edememesi, kendine dair zaman harcamayarak sosyal entegrasyondan uzaklaşmaları, kendi benliklerinden fedakârlıklarda bulunmaları, evde bakım sürecinin verdiği roller nedeniyle iş hayatından uzakta kalma ve buna benzer konulardır. Tüm bu bilgiler ışığında bu çalışmada

(23)

12

evde engelli bakımını üstlenerek bakım yükünü alan kadınların sorunlarının belirlenmesi üzerinde durulmuştur.

1.5. Evde Bakımda Yaşanan Sorunlar

Tüm alternatif hizmetlerde olduğu gibi, evde bakım hizmetlerinin uygulamalarında da bazı sorunlar da bulunmaktadır. Evde bakımın yeni bir alan olmasıyla birlikte yeni risk ve kontrol sorunları da ortaya çıkmaktadır. Evde bakım hizmetleri ciddi bir kontrol mekanizması ve detaylı bir eğitim programı gerektiren zor organizasyondur (Karabağ, 2007).

Evdeki bakım veren kişilerin alışkın olmadığı bir ortamın olması, hizmet sunumunun etkinliğini azaltmaktadır. Bazen de bakım veren kişi, hastalar ve aileler ile etkili bir iletişim kurmak mümkün olmayabilir (Çoban, 2003). Aile üyelerinin sürekli bir engelliyle bir arada yaşamasının yarattığı gerginlik bu iletişimin kurulmasını zorlaştıracaktır.

Bakım veren kişinin engelli ile sürekli birlikte kalamaması, evde bakım hizmetlerinin bir sınırlandırılması olarak düşünülebilir. Acil durumlarda müdahale edebilecek profesyonel bir personelin bulunmaması, evde bakım hizmetlerinin bir dezavantajı olarak görülebilir (Marks ve diğerleri, 1994).

Evde bakım hizmeti mevcut sistemde, bakıcı eğitimi, tıbbi bakım ve rehabilitasyon konularını tam olarak içermemektedir. Evde bakım veren bireylerin ihtiyaçları olması durumunda bakım hizmetini süreli olarak alacakları bir sistemin olmaması bu bireylerin günlük ve sosyal ihtiyaçlarını gidermesinde bir engel oluşturmaktadır. Ağır engellisi olan ailelere bakım hizmetleri konusunda verilen rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini içeren eğitim ve bilinçlendirme hizmetleri de yeterli düzeyde değildir. Bu durum bakım hizmetlerinin kalitesini, etkinliğini, sürekliliğini ve verimliliğini engellemektedir (ASPB,2011).

(24)

13

Evde bakıma ihtiyaç duyan birçok engellide, evde karşılaşılan sorunlardan biri de kronik hastalıklardan dolayı engelli durumunda olan bireylerin bakımında karşılaşılan sorunlardır. Bu engel gruplarında takip edilmesi gereken çok sayıda kronik hasta bulunmaktadır. Çoğu hastada, diyabet, hipertansiyon, kronik iskemik kalp hastalığı, bunama vb. rahatsızlıklar bulunmaktadır. Birçok kronik hastalığın evde bakımı ve takibi zorlu bir süreci içermektedir (Mollaoğlu, 2018).

Ayrıca kurumsal bakım hizmetlerindeki eksiklikler de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmakta olup bakım hizmetlerinin daha etkin, kaliteli ve ihtiyacı karşılar bir şekilde sunulabilmesi için bakım hizmeti veren merkezlerin niteliğinin artırılması gerekmektedir. Mevcut sistemde ruh sağlığı bozukluğu olan bireyler için tıbbi tedaviden sonra rehabilitasyon ve bakım sağlamak için yeterli sayıda yatılı ve / veya gündüzlü, resmi ve / veya özel yüksek güvenlik merkezi ve sağlık kurumu bulunmamaktadır.

Evde bakımda karşılaşılan sorunlardan biri de engelliler için destek teknolojilerinin yetersiz olmasıdır. Engelli bireyin bağımsız hareket etmesine izin veren, günlük yaşamındaki aktivitelerini daha kolay, daha az enerji ve daha az zaman harcanarak yapılmasını sağlayan teknolojilerin önemi büyük olmakla beraber ülkemizde engelli bireyler için bu tür teknolojilerin üretimi ve kullanımı olması gereken düzeyde değildir (MEB, 2013).

1.5.1. Duygusal Sorunlar

Engelli bireye sahip olan aileler genellikle baskı altında oldukları için duygusal anlamda stres yaşamaktadırlar. Aileye yeni bir bireyin katılması ebeveynlerde sevinç ve heyecana neden olmakla birlikte genellikle aileler sağlıklı bir çocuğa sahip olmayı istemektedirler. Çünkü hiçbir ebeveyn özel gereksinimi olan bir çocuğa anne-babalık yapma rolüne kendini hazırlamamaktadır. Bu sebeple aileye engelli bir çocuğun dahil olması, travma ve şok duygularının yaşanmasına sebep olmaktadır. Çünkü engelli bir çocuğa sahip olmak, istenilen, sağlıklı beklenilen çocuğun kaybedilmesi anlamına gelmektedir (Sarı, 2007).

(25)

14

Engellilerin tanısı konması itibariyle ailelerde ortaya çıkan duygusal stresle başa çıkmak durumuyla karşı karşıya kalırlar. Bu durumda aile içi rollerde bir takım değişiklikler yaşanmakla birlikte eşlerde kendi çocuklarına karşı bakış açılarının da değiştiği görülebilmektedir. Bu değişiklikler eşlerin bu durumdan dolayı birbirlerini suçlama gibi eşler arası iletişim sıkıntılarına yol açtığı görülmektedir. Buna ek olarak engellilere karşı kardeşleri tarafından bakış açısı ve yaklaşım değişikliği görülmektedir. Aynı zamanda ebeveynlerin engelli bireye ayırdıkları zamandan dolayı kardeşleri tarafından bir ihmal edilmişlik duygusu oluşabilmektedir (Çoban, 2003).

Bakım verilen birey ile yaşamak, bir insanı önemsemek ve sağlık problemi olan birisine bakmak bakım verende depresif belirtiler göstermektedir. Bakım hizmeti vermenin duygusal sonuçları depresyon, anksiyete veya öfke durumları ile sonuçlanabilir. Araştırmalar, bakım verenlerin %40 kadarının önemli ölçüde depresyon belirtileri yaşadığını belirtmiştir (http://caregivingfoundation.org, 2005).

Engelli bireylerine bakım hizmeti vermekte olan ailelerin önlerinde iki seçenekli bir yaşam şekli bulunmaktadır. Aileler ya engel olgusunu kabullenmeyerek umutsuzluk içinde hüzünlü bir hayat yaşayacaklar ya da yaşayışlarında gerekli zihinsel ve fiziksel değişim, dönüşümleri başararak engelli bireyle yaşamaya uyum sağlayacaklardır (Erdoğan 2013). Bununla birlikte aile içerisinde engelli bir bireyin olması anne- baba dışındaki diğer aile bireyleri içinde kaygı, depresyon ve yaşama karşı umutsuzluk seviyesinin yükselmesine sebep olabilmekte ve bu kaygı durumu, engelli bireyin ailesinin ev yaşamını ve toplumsal statüsünü olumsuz yönde dönüştürebilmektedir (Altuntaş ve Topçuoğlu, 2014).

Engelli bireye sahip aileler en çok gelecek kaygısı yaşamakta ve bu durum önemli bir duygusal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bir başkasına bağımlı olarak yaşamlarını sürdüren engelli bireye sahip aileler kendilerinin vefat etmeleri durumunda engelli bireyin ortada kalacağı ya da bakacak kimsenin olup olmayacağı korkusunu yaşamaktadır. Aileler bu kaygıyı yaşamları boyunca sürekli taşımakta ve engelli birey ile birlikte yaşamlarını sürdürürken karşılaştıkları sorunlarla başa çıkmada genellikle sosyal

(26)

15

çevrelerinden destek göremedikleri için bu durum gelecek ile ilgili endişe düzeylerini daha da arttırmaktadır (Altuğ, 2006).

1.5.2. Sosyal Sorunlar

Engelli bireyler toplumun en büyük azınlık gruplarından biri olmakla beraber engelli olmalarından dolayı hem kamusal alanda hem de özel alanda pek çok sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bu sorunların başında eğitim, sağlık, ulaşım, barınma ve istihdam gibi konularda fırsat eşitliği temelinde yeterince yararlanamamaları gelmektedir. Öte yandan insanların genellikle engelliler hakkında önyargılı ve olumsuz duygulara sahip oldukları, dolayısıyla da engellilerin ayrımcılığa maruz kaldıkları görülmektedir. Bu sorunların pek çoğu engelli bireylerin dışındaki etmenlerden kaynaklanmakta olup toplum içinde yer almakta zorlanmaktadırlar (Atınay, 2017).

Sosyal çevrenin engelli bireye bakışı hem engelli bireyde hem de ailesinde suçluluk, ayıplama gibi karmaşık duyguların oluşmasına yol açmaktadır. Bu duygulara paralel olarak engelli bireye sahip aileler bakıma muhtaç bireyi gizlemeye çalışmakta, çevrelerinden gelen tepkilere maruz kalmamak için sosyal çevreleri ile ilişkilerini son derece sınırlandırmaktadır (Gündoğdu, 2014).

Bakım veren kişi çoğu zamanını engelli ile geçirdiği için aile ve arkadaş ilişkileri ya da sosyal aktivitelerinden fedakarlık etmek durumunda kalmaktadır. Birey eğlenme, dinlenme ve boş zaman aktivitelerine hiç zaman ayıramamakta ya da sınırlı zaman ayırabilmektedir. Bu durum sonucunda bakım veren kişi, kendisini bakım sürecinde yalnız bırakılmış hissetme, sosyal destekte azalma ve izolasyon yaşama gibi durumlarla karşılaşabilmektedir (Kasuya ve diğerleri, 2000).

Kadınların annelik, eş, çalışan kadın rolü, sosyal rol vb. diğer rolleri bulunmakla beraber engelli bakımını üstlenen ya da yüklenen kadınların sahip oldukları söz konusu

(27)

16

rollerden vazgeçtikleri görülmektedir. Ayrıca sosyal etkinliklere katılımda ve sosyal yaşamlarında da azalma olduğu görülmektedir (Duygun ve Sezgin, 2003).

1.5.3. Ekonomik Sorunlar

Engelli bireylerin ihtiyaç duydukları hizmet ve yardımlar çok ve çeşitli olabilmektedir. Yaşamın belli bir döneminde, belki de doğumdan itibaren, başlayan ve süreklilik arz eden bu hizmetler ailelerde bu yükü daha da artmasına sebep olmaktadır.

Engelli bireyin özel eğitim, bakım, ulaşım, beslenme, fizyoterapi ve tıbbi tedavi gibi temel ihtiyaçları ailelerin ekonomik açıdan güçlükler yaşamasına neden olmaktadır. Bu sebeple ailelerin bir diğer önemli ihtiyaçlarından biri aile içi ekonomik koşullarının düzenlenebilmesidir. Engelli birey için alınacak bu hizmet ve ihtiyaçlar karşısında özellikle düşük ekonomik düzeye sahip aileler diğer ailelere göre ekonomik olanaklarını çoğunlukla zorlamaktadır. Araştırmalara göre; yetersiz gelire sahip olan bakıcıların yaşadığı güçlükler yeterli gelire sahip olan bakım veren bireylere oranla dört kat daha fazla olduğu ve uzun süreli bakım hizmetleri tarafından karşılanmamış gereksinim, bakım verende daha fazla yükün olmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple ekonomik durumları gözetlenmeksizin tüm ailelerin bu alanda desteklenmesi gerekmektedir (Robison ve diğerleri, 2009, 788-798).

Ailelerde engelli bir bireyin yaşaması ile ailede işlevler ve sorumluluklarda artış ve değişiklik görülmeye başlar. Bu durumda ailelerde maddi yönden kuşkusuz daha çok desteklenmeye ihtiyaç duyacaklardır. Ailede özellikle de kadınlar engelli bireylerin bakımında birincil derecede sorumluk sahibi olup maddi olarak desteklenmeye daha çok ihtiyaç duyarlar (Demirbilek, 2015).

(28)

17 1.5.4. Fiziksel Sorunlar

Bakım vermenin bakıcının kendi fiziksel sağlığı açısından olumsuz sonuçları olabilir. Bakım alanın fiziksel gereksinimini üstlenmek bakıcının kendi sağlık sorunlarını şiddetlendirebilir veya yeni hastalıklara ve sorunlara karşı savunmasız hale getirebilir. Engelliye bakım hizmeti veren ailelerde bakım hizmetinin uzun sürmesi fiziksel sorunlara yol açmakta ve özellikle annelerde yorgunluğa sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalarda annenin yaşadığı yorgunluk ve stresin sebebinin özel bakıma ihtiyaç duymasından ve çocuğun yeme ve stres problemlerine sahip olmasından kaynaklandığı ortaya çıkmıştır (Çiçek, 2012).

Başka bireylere bağımlı bir şekilde yaşamlarını idame etmek zorunda kalan engelli bireyler, bakım hizmetini üstlenen aile bireylerini fiziksel yönden yıpratmaktadırlar. Hayatlarının çoğunu engelli bireyin giyinmesi, temizlenmesi, beslenmesi ve yürütülmesi gibi aktivitelerle geçirmek zorunda kalan aile bireyleri çoğu kez kendi isteklerini ertelemektedirler. Engelli bireylerin anne-babaya bağımlı olması ve görülen gelişim ve sağlık gibi sorunların yaşanması ailelerde stresin artmasına neden olmaktadır (Özşenol ve diğerleri, 2003). Aileye katılan engelli birey ile evdeki sıradan işleyişlerde değişiklik ve yeni düzenleme yapıldığı görülmektedir. Bazı ailelerde ise engellilere karşı giderek artan aşırı koruyucu tutum sergileyerek engellinin bağımsız hareket becerilerinin gelişmesini engel teşkil edercesine engellinin tüm işlerini üstlenmektedirler.

Engellilerin rahatlıkla hareket edebileceği fiziksel çevrenin engellilere göre düzenlenememesi engelli bireylerde mesleki, sosyal ve mobiliteyi etkileyen olumsuz bir durumdur. Günümüzde özel geliştirilmiş teknolojik cihazlar, engelli bireylerin bu yenilikleri kullanmasına ve bu sayede bağımsız hareket edebilmesine imkan vermiştir. Fakat ev dışı fiziksel çevrenin de bu teknolojik aletler ile donatılarak kullanıma sürülmesi için yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Örneğin engellilerin bağımsızca hareket etmesine olanak sağlayan akülü tekerlekli sandalyelerin engelliler tarafından rahatlıkla kullanılabilmesi için, apartman girişlerinin, kaldırımların ve asansörlerin tekerlekli sandalyelerin geçişine uygun

(29)

18

olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi durumda engelli bireyler bağımsız hareket edemeyip başkalarının yardımlarına muhtaç olmak zorunda kalacaklardır (Koca,2010).

1.6. Bakım Verme Yükü Kavramı ve Etkileri

Bakım verme yükü kavramı ilk olarak Grand ve Sainburg tarafından 1960’ların başında zihinsel yetersizliği olan engelliler için evde bakım veren bireylerin yaşadığı problemleri ortaya çıkarmak için tanımlanmıştır (Chou ve diğerleri, 2003).

Kasuya vd., (2000) bakım verme yükünü bakım vericinin, bakıma muhtaç kişiye bakım verdiği süre zarfında bakım veren bireyin güçlük çekmesi, kendini baskı altında hissetmesi ya da ağır bir yükün sorumluluğunu üzerine alması olarak tanımlamaktadırlar. Bakım verme güçlüğü duygusal, fiziksel, psikolojik, ekonomik ve sosyal sorunlara karşı verilen çok boyutlu bir tepkidir (Akbayrak, 2002; Duyar, 2005).

Literatürde yük kavramı, bakım veren bireyin bakım sırasında ortaya çıkan sağlık sorunları, sosyal sorunlar, aile ilişkilerinin bozulması, fiziksel, psikolojik sıkıntı, ekonomik sorunları ve kontrolün elinde olmadığı duygusunu yaşamak gibi olumsuz objektif ve subjektif sonuçlar şeklinde belirtilmiştir. Aile yükü ise hastalığın sebep olduğu istenmeyen durumlar ve zorlukların aile bireylerine yansıması olarak tanımlanmaktadır (Özer, 2010).

Bakım yükü genellikle objektif ve subjektif yük olarak değerlendirilmekte olup bu iki yük arasındaki farkın belirlenmesi önemlidir. Özellikle evde bakımın sürdürülmesinde subjektif yük, önemli bir kriter olarak belirtilmektedir (Dağdeviren, 2017).

Subjektif bakım verme sonuçları bakım verenin ekonomik sıkıntı, suçluluk duygusu vb. duygu ve tutumları olarak açıklanırken, objektif bakım verme sonuçları ise bakım veren bireyin ve ailenin bakım vermesinden dolayı aile rutinlerinin bozulması, yorgunluk yaşanması, bakım veren bireyin fiziksel hastalığı anlamında fiziksel sıkıntı ve sorunlarla

(30)

19

yaşamındaki engellenme ve değişimleri kapsamaktadır (Zarit, 2004; Atagün ve diğerleri, 2011). Yapılan araştırmalar sonucunda bakıcının uzun süreli bakım vermesi sonrasında bakım verme yükünün ciddi boyutlara ulaştığı ve bu durum sonrasında kişinin gerilim, depresyon, sosyal izolasyon, tükenmişlik, fiziksel sağlıkta azalma ve benzeri durumlara tepkiler verdiği görülmektedir (Sarı, 2007; Dökmen, 2012).

Bakım hizmeti veren bireyin hayatını gözden geçirme ve anlamını sorgulama sonucunda hissettiği (yetersizlik, kontrol kaybı, etkisizlik vb.) olumsuz duygular çaresizliğe ve umutlarının tükenmesine neden olmaktadır. Bakım hizmetini verme süresi uzadıkça bu süreç, bakım veren kişi açısından içinden çıkılması zor bir hale gelmekte ve psikolojik bir mücadeleye dönüşmektedir. Bu durumda bakıma muhtaçlık durumuna yüklenen anlam bazen çok daha önemli ve büyük bir etkiye sahip olarak karşımıza çıkmaktadır (Işıkhan, 2006).

Başka bir bireyin bakım yükümlülüğünü üzerine almak hem bakım veren kişi hem de hizmeti alan kişi açısından stresli, yorucu ve uzun bir sürecin başladığı anlamına gelmektedir. Bu olumsuz sürecin ne kadar süreceğinin bilinmemesi, kaygı, endişe, belirsizlik vb. duygularının yaşanmasına neden olmaktadır. Bakım hizmeti veren ailelerin yaşadıkları bu duygular sonucunda bakım yükü altında ezildiği ve çoğunlukla tükenmişlik duygusu yaşadıkları anlaşılmaktadır (Işıkhan, 2006).

Bakımın doğası, alıcının özel ihtiyaçlarına bağlıdır. Örneğin, zayıf ve yaşlı kişi, ev işleri ile ilgili yardıma ihtiyaç duyabilir. Temizlik, yemek hazırlama, tıbbi hizmetler veya ulaşım gibi konular örnek olarak gösterilebilir. Fiziksel engeli olan bireyler giyinme, banyo ya da tuvalet gibi günlük yaşam aktiviteleri için yardıma ihtiyaç duyabilirler. Alzheimer hastalığı ya da benzer bozukluklardan dolayı hafıza sorunları olan daha yaşlılar, düşüncelerle ilgili görevlerde yardıma ihtiyaç duyar. Bunlardan bazıları belirli konularda karar vermek, parayı yönetmek ve bir yerden bir yere gitmek olarak gösterilebilir. Bakım alan bireylerin de kronik engelliliğin doğal bir sonucu olarak duygusal ihtiyaçları vardır; korku, depresif veya kızgınlık duyguları yaşayabilirler. Bazen, bu duyguları kendilerine en yakın olan insanlara (bakıcılarına) yansıtırlar. (http://caregivingfoundation.org, 2005).

(31)

20

Pinquart ve Sorensen (2007), bakım veren bireylerin bu bakım verme görevini ne zamandır yaptıklarının önemi üzerinde durmuş ve bakım veren kişilerin hastaya baktıkları zaman fazlalaştıkça yaşamış oldukları sıkıntının da çoğaldığını belirtmişlerdir (Demirbilek, 2015).

Bakıcıların bakım verme yükü yanında üzerine bir de kendi ailesinden bir bireye bakmasıyla bakıcıda;

i. Kişisel sağlık problemleri,

ii. Sosyal desteği yeterince alamamaları,

iii. Bakıcı-engelli arasındaki duygusal yükün fazla olması,

iv. Boş zaman ve sosyal aktivite kısıtlılığı

gibi unsurlar ile bakıcılarda daha ağır bir depresyon ve duygusal bozukluklar görülmektedir. Engelliye verilen bakımda bu tarz bozukluklar engelliye olumsuz etki olarak geçmektedir. Bakım verenlerin zihinsel ve fiziksel sağlık durumlarına ilişkin kapsamlı bir meta-analiz, bakım verenlerde bakım vermeyenlere göre anlamlı olarak daha yüksek depresyon ve stres oranlarının bulunduğunu ortaya koymuştur (Pinquart ve Sörensen, 2007).

Bakım veren bireylerin hepsi bakım hizmeti verirken güçlük yaşamadıkları gibi güçlük yaşayanlar ise, farklı derecelerde zorluk yaşamaktadırlar. Bakım verme güçlüğünü etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler;

- Bakım veren bireyin yaşı, cinsiyeti, eğitim durumu, çalışma durumu, kendi sağlığına ilişkin algısı, kültürel düzeyi, etnik kökeni, dini inancı, bakım vermeye bakışı, sosyo-ekonomik durumu gibi kişisel özellikleri,

(32)

21

- Engelli ile aynı ev içerisinde yaşama zorluğu,

- Bakım verme süresi,

- İkilemli, zıt duygular yaşanması,

- Engellinin bakımı için karar alma sürecinde fikir alışverişi yapılmaması,

- Bakım veren bireyin hasta olması ya da ileri yaşta olması,

- Bakım veren bireyin engelliye bakım verme sorumluluğu dışında başka sorumluluklarının da olması,

- Bakım veren bireyin engelliye sadece tek yönlü değil, sağlık, ekonomik, duygusal, fiziksel ve ulaşım hizmetlerinden yararlanamama, bakım verme konusunda destek olan kimsenin olmaması vb. durumlarda da çok boyutlu bakım vermek zorunda olması,

- Bakım hizmeti alan bireyin, bakım veren kişinin hayatına müdahale etmeye çalışması,

- Bağımlılığı olan engelli bireye bakım verme,

-Düşük gelire sahip ailelerin ekonomik sebeplerle küçük evlerde oturmasından dolayı engellinin kendisine ait bir ortamın sağlanamaması,

- Kırsal kökenli engellilerin kentteki sosyal yaşam döngüsüne ayak uyduramamasından kaynaklı aile içi uyumsuzluklar,

- Günümüzde kadınların çalışma hayatına daha aktif bir şekilde katılması sebebiyle engelliye bakacak ya da yanında durabilecek bir kişinin evde bulunmaması, bakım verme güçlüğünü etkileyen faktörler arasındadır (Bilgili, 2000; 2005; İnci, 2006; Schulz ve Sherwood, 2008).

Engelli bireylerin diğer aile bireylerine bağımlı olmaları, fiziksel ya da zihinsel gelişim düzeyleri bakımından olumsuz etkilenme durumlarına göre değişmektedir. Engellilikten dolayı ortaya çıkan bağımlılık durumu bakım verme sorumluluğunu üstlenen

(33)

22

aile bireyleri için sürekli olarak başa çıkmaları gerekli olan bir stres kaynağı olabilmektedir (Bahar ve diğerleri, 2009).

Tüm bu bilgilere baktığımızda, engelli bireye özellikle uzun süreli bakım vermenin, kişinin üzerinde fiziksel, sosyal, emosyonel (duygusal) ve finansal yönden değişik problemlere neden olduğunu, üzerindeki bu yükten dolayı birçok gereksinimini karşılayamadığını, bununla birlikte bakım yükünün kişinin üzerindeki olumsuz etkilerinin birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini söylemek mümkündür.

1.7. Evde Bakımda Sosyal Hizmetin Rolü ve İşlevi

Evde bakım “fiziksel, sosyal ve duygusal yönden desteğe ihtiyacı olan kişilerin yaşadıkları ortamda koruyucu, önleyici, tedavi ve rehabilite edici sağlık ve sosyal hizmetlerin sürekli ve etkili bir biçimde sunulması” olarak tanımlanmaktadır (Hasgül, 2016).

Sosyal hizmet, engellinin güçlenmesine destek olma ve sosyal yaşam koşullarının iyileştirilmesi için gerekli müdahale süreçlerini ele alması yönüyle evde bakım hizmeti içerisinde önemli bir yere sahiptir. Evde bakımın diğer bir boyutu da, hizmetlerin bireyin yaşadığı ortamda tıbbi hizmetler ile sosyal hizmetlerin bütünleştirilerek sunulması, böylelikle hastalık ve sakatlıkların etkisinin en aza indirilerek, bireyin kendi kendine yetebilecek bağımsız yaşam seviyelerinin yükseltilmesidir (Yaşar, 2009, s. 21).

Sosyal hizmet uzmanının mesleki sorumlulukları içerisinde; evinde kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olup bakım hizmeti almak durumunda kalan kişinin, kendisine yönelik olarak sunulan hizmetten maksimum boyutta faydalanması sağlanarak kişinin hayat kalitesinin iyileştirilmesi ve evde bakım hizmetini sunan kişi veya kişilerinde sosyo-kültürel, psikolojik ve maddi problemlerine çözüm üretilmesine katkıda bulunmayı sağlamak olmalıdır (Saruç, 2013).

(34)

23

Sosyal hizmet uzmanı, günlük yaşam faaliyetlerini yerine getiremeyen bakıma muhtaç kişi için ve bakım hizmeti sunan kişi için hayat kalitesini arttırmaya yönelik olarak ayrıca çevre koşullarına yönelik makro, mezzo ve mikro düzeyde sosyal hizmet müdahaleleri üretmekle mükelleftir. Uzun vade bakış açısıyla sosyal hizmet uzmanı bakım ihtiyacı olan kişinin bu ihtiyacının çevre koşullarından, sosyo-ekonomik ve politik koşullardan ne derece etkilenip etkilenmediğini belirleme gayesinde olmalıdır. Kendisine yönelik ekonomik problemleri, sağlık problemleri veya başka bir alanda problemleri olan bir kişinin, bakım hizmeti sunma becerisinin kısıtlılığının farkında olmak zorunda olan bir sosyal hizmet uzmanı öncelikle bakım hizmeti veren kişiler adına devletin üstleneceği sorumlukları belirleyen yasalara müdahalede bulunmayı veya yeniden yapılandırılacak politik gelişmelere katkı sağlamaya çalışması gerekmektedir. Bir meslek elemanı olarak sosyal hizmet uzmanı ortaya koyacağı hizmet modelinin her aşamasında müracaatçısı ile ortak bir zeminde buluşmayı sağlamaya dikkat etmelidir.

Orta vadede meslek elemanı; özellikle çevresel faktörleri göz önünde bulundurarak bakım hizmetinden faydalanan kişinin ve bakım hizmeti sağlayan kişinin en üst seviyede fayda almasını sağlamak üzere mesleki bilgi, birikim ve mesleki donanımlarıyla sosyal destek sistemleri üzerine çalışmalı ve aile içi gelişimsel dinamiklerin kuvvetlendirilmesi sağlamaya çalışmalıdır. Sadece kendi mesleki imkanları dahilinde hizmet vermenin ötesinde diğer paydaş kurumlarında aileye yönelik sunabilecekleri hizmetlerin güncel listesini tutmakla mükellef olan sosyal hizmet uzmanı, aileye yapmış olduğu bu rehberlik sayesinde ailenin bulunduğu kriz durumundan çıkmasında kolaylaştırıcı bir rol oynanmış olur. Paydaş kurumlardan veya diğer kurumların aileye yönelik katkılarını da takip etmekle sorumlu olan sosyal hizmet uzmanı sürecin aileye sağladığı etkileri de gözlemlemek durumundadır.

Mikro düzeyde sosyal hizmet uzmanı; kendi kendine yetebilme yeteneğinden yoksun kişinin hayata daha güçlü tutunmasını sağlamak adına kişinin kendi potansiyelini azaltan ve törpüleyen etmenleri saptayarak bireyin güçlü yönlerinin gün ışığına kavuşmasını sağlamakla beraber problemlerinin çözümü adına gerekli farkındalık çalışmaları yapmalıdır. Kısa vadede çözüm sağlanması hedefleyen sosyal hizmet uzmanı öncelikle bakıma muhtaç kişi ile birebir çalışarak yol kat etmelidir. Ayrıca sorunun varlığına yönelik gereken bilincin bakıma muhtaç bireye kazandırılmasıyla başlayan kısa vade müdahale yöntemleri yapılan

(35)

24

görüşmelerin gözlemlenmesiyle beraber bireyin uyum sorunlarının tespiti ile devam ederek kişinin kendi imkanlarıyla içerisinde bulunduğu durumdan kurtulup kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaya çalışmakla devam etmelidir (Işıkhan, 2007).

Yukarıda evde bakım hizmeti konusunda sosyal hizmet uzmanının genel anlamda üstlendiği görevlere yer verilmiş olup bakım ihtiyacı olan bireyin bakım hizmeti alırken karşılaştığı problemlerin çözümünde etkin bir rolü olduğu görülmektedir. Özetle sosyal hizmet uzmanı, sosyal hizmet mesleği adına; bakım hizmetini bireyin yaşadığı ortamda verilmesini sağlayacak uygun ortam ve şartları sağlamasına destek vererek “koruyucu-önleyici” tedbirleri yerine getirilmesinde; engelli ve ailesine psiko-sosyal destek hizmetlerinin sunulması açısından “güçlendirme” yaklaşımının uygulanmasında, engellilerin hak ve önceliklerinin korunması ile “savunuculuk” rolünün gerçekleştirilmesinde, engelliler için sunulan söz konusu hizmetlerden yeterli düzeyde yararlanabilmelerinin sağlanması ile de “sosyal adalet” ilkesinin yerine getirilmesinde olumlu bir role sahiptir.

1.8. Araştırmanın Konusu ve Problemi

Türkiye’de birçok devlet kurumu ve yerel yönetimler evde bakıma yönelik hizmetlerin gelişimi için çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Örneğin; Sağlık Bakanlığı tarafından 2010 yılından beri engelli, yaşlı, yatağa bağımlı, kanser ya da kas hastalıkları gibi kronik hastalığı olanlara yönelik ‘Evde Sağlık Hizmeti’ verilmektedir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından engelli ve yaşlılara yönelik sunulan ‘Evde Bakım Hizmeti’ ise bakım veren kişilerin daha çok ekonomik anlamda desteklenmesini kapsamaktadır. Bu hizmetleri birçok farklı örgüt yapıları sunmakta olup bu yapıların işlev ve amaçları da farklılaşabilmektedir (Çavuş, 2013). Ülkemizde evde bakım hizmetini sadece sağlık alanında değil, sosyal hizmetler alanında da ele alan “Ankara Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engellilere Hizmet Merkezi” dir. 2005 yılından itibaren hizmet vermeye devam eden bu merkezde; psiko-sosyal destek, temizlik, bakım-onarım, sağlık, ulaşım, sosyal aktivite, banyo, yemek gibi hizmetler sunulmaktadır. Bu merkezde engelli bireylerin kısa ve uzun vadeli ihtiyaçlarına çeşitli meslek elemanları aracılığıyla destek olmaya

(36)

25

çalışılmaktadır. Merkeze başvuran ve günümüze kadar hizmet alan engelli sayısı 30.000’lere ulaşmıştır. Söz konusu bu hizmetler, il genelinde en yaygın evde bakım hizmet modelini oluşturmaktadır.

Ülkemizde evde bakım hizmet modeli ile ilgili ihtiyaçla doğru orantılı olarak son 10 yıldır çalışmalar artmıştır. Uzun süreli bakım ihtiyacı olan bireyler ve yakın çevreleri, tedavi öncesi ve sonrası dönemlerde; tıbbi bakım ve tedavi dışında kaldıkları zamanlarda sağlık sorunları ve psiko-sosyal sorunları ile baş başa kalmaktadırlar. Bu süreçte bireylerin yaşadıkları psiko-sosyal ve sağlık problemlerinin, aile yaşamı, iş yaşamı ve normal günlük yaşamda olumsuz birçok sonuç ortaya çıkaracağı da beklenir.

Aile üyelerinin bakımını verecek öncelikli kişinin evde yaşayan kadın olarak görülmesi, toplumdaki var olan rollerine ek olarak bakıcı rolünü de üstlenmesine neden olmaktadır. Kadın bu rolü yerine getirebilmek için hem kendisi hem de aile ve çevresi için gerekli olan zamanından ve enerjisinden ödün vermektedir. Kadınların ev içindeki sorumlulukları da düşünüldüğünde kadının bakım rolünü de üstlenmesi, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak tüm bu süreçlerden daha fazla etkilenmesine yol açacaktır. Araştırmanın sadece kadınlarla yapılmış olmasının nedeni, literatürde toplumsal cinsiyet bakış açısının yansımaları olarak kadınların aile içinde ve bakım konusunda daha fazla sorumluluk alıyor olmasıdır. Buna bağlı olarak araştırmanın temel problemi bakım sürecinde kadınların yaşadığı sorunların görünür olmasını sağlamaktır.

1.9. Araştırmanın Amaçları

Bu araştırmanın amacı, Ankara Büyükşehir Belediyesi Engelliler Danışma Biriminden en az üç yıl düzenli olarak evde bakım ve destek hizmetleri alan ve evinde bakıma muhtaç olan bir aile üyesinin bakım sorumluluğunu üstlenmiş olan kadınların bakım sürecinde karşılaştıkları sorunlar ve bakım verme yüklerinin belirlenmesidir.

(37)

26

Bu genel amaç doğrultusunda araştırmanın alt amaçları aşağıdaki gibi belirlenmiştir.

1. Bakıma ihtiyacı olan bir aile üyesinin bakım sorumluluğunu üstlenmiş olan kadınların sosyo-demografik özellikleri nasıldır?

2. Bakım sorumluluğu üstlenilen aile üyesinin bakım sürecine ilişkin bireysel özellikleri nasıldır?

3. Bakım sorumluluğu üstlenilen aile üyesinin bakım sürecine ilişkin bireysel gereksinimleri nelerdir?

4. Bakım veren kadının bakım verme sürecine ilişkin karşılaştığı sorunları ve gereksinimleri nelerdir?

5. Bakım veren kadının bakım verme sürecinde destek aldığı sosyal destek kaynakları kimlerdir?

6. Engelli Hizmet Birimi’nin bakım ve destek hizmetlerinden yararlanan aile başka hangi sosyal yardımlar ve hizmetlerden yararlanmaktadır?

7. Bakım veren kadınların Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamaları nasıldır?

8. Bakım veren kadınların yaşları Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

9. Bakım verdikleri bireyin engel türü Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

10. Bakım verdikleri bireyin yaşı ve cinsiyeti Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

11. Aylık ortalama gelir Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

12. Başka kaynaklardan destek alma durumu Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

(38)

27

13. Bakım verme süresi Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

14. Eğitim düzeyleri Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

15. Medeni durumları Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

16. Eşlerinin meslekleri Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

17. Komşu ya da arkadaşlarından destek alma durumları Bakım Verme Yükü Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamalarında fark yaratmakta mıdır?

1.10. Araştırmanın Önemi

Ankara Büyükşehir Belediyesi Engelliler Hizmet Merkezinden evde bakım ve destek hizmetleri alan ve evinde bakıma muhtaç olan bir aile üyesinin bakım sorumluluğunu üstlenmiş olan kadınların bakım sürecinde karşılaştıkları sorunlar ve bakım verme yüklerinin belirlenmesi üzerine gerçekleştirilen bu araştırma, aile bireyine bakım hizmeti sunan kadınların yüklendikleri sorumlulukları anlamaya yönelmiştir.

“Evde bakım hizmeti” kavramı, ülkemizde yeni sayılabilecek bir hizmet modeli olmasıyla birlikte genellikle sağlık boyutunda ele alınmış olup bu hizmeti vermekle yükümlü bireylerin bakım ile ilgili sorumlulukları yerine getirirken sosyal, duygusal, kültürel ve manevi olarak yaşadıkları durumların içeriği konusunda fazla araştırmaya girilmemiştir. Kuramsal dayanağını anlayıcı yaklaşımın oluşturduğu araştırmada, aile bireyinin bakımını üstlenen kadınların bakım hizmeti sunarken karşılaştıkları problemlerin belirlenmesi üzerinde durulmuştur. Bu amaca ulaşabilmek için de öncelikle bireylerin bakım vermeye bağlı yaşadığı güçlüklerinin belirlenmesi gerekmektedir.

(39)

28

Bakım verme sürecinde neredeyse merkezde yer alan kadınların yaşamış oldukları güçlükleri anlamanın ve değerlendirmenin, bu süreçte aileye ve özelde bakım veren kadınlara yönelik olarak yapılacak düzenlemeler ve politikalar için yararlı olabileceği düşünülmektedir. Ülkemizde özellikle evde bakım hizmeti veren kadınların yaşadığı sorunları anlamaya yönelik çalışmalara gereksinim olduğu ve bu nedenle kuramsal düzeydeki bu boşluğa katkıda bulunacağı için bu araştırmanın önemli olduğu düşünülmektedir.

1.11. Tanımlar

Kadın: Ankara Büyükşehir Belediyesi Engelliler Danışma Biriminden en az üç yıl düzenli olarak evde bakım ve destek hizmetleri alan ve evinde bakıma muhtaç olan bir aile üyesinin bakım sorumluluğunu üstlenmiş olan kadınlardır.

Evde Bakım Hizmeti: Ankara Büyükşehir Belediyesi Engelliler Danışma Birimi tarafından %60 ve üzeri ağır engel durumuna sahip kişilere yönelik olarak verilen ve engelli kişinin banyo yaptırılması, hijyenik bakımı, asansörlü araç, ev temizliği, doktor ve hemşire ziyareti, ev bakım-onarımı hizmetlerini kapsayan ve başvuranlara ücretsiz olarak sunulan hizmettir.

Bakım Yükü: Araştırma katılımcılarının, Zarit, Reever ve Bach-Peterson tarafından 1980 yılında geliştirilen ve İnci ve Erdem (2008) tarafından Türkçe geçerlilik güvenirlik çalışması yapılan ölçekten alınan puanlarla belirlenen bakım yüküdür.

(40)

29 BÖLÜM II

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

2.1. Araştırma Modeli

Çalışmanın amacı göz önüne alındığında araştırmanın modeli nicel (betimleyici) araştırma modeli olarak belirlenmiştir. Araştırma bu yönüyle betimleyici (descriptive) bir özellik taşımaktadır. Neumann (2016) betimleyici araştırmaların bir grubun profilini ortaya çıkarmak amacını taşıdığını söylemiştir. Karasar (2006:38) betimleyici araştırma modellerinin çok sayıda elemandan oluşan bir evren hakkında genel bir yargıya varmak amacıyla kullanılan düzenlemeler olduğunu söylemektedir.

Bu çalışmada da Ankara Büyükşehir Belediyesi Engelliler Danışma Biriminden en az üç yıl düzenli olarak evde bakım ve destek hizmetleri alan ve evinde bakıma muhtaç olan bir aile üyesinin bakım sorumluluğunu üstlenmiş olan kadınların bakım sürecinde karşılaştıkları sorunlar ve bakım verme yüklerinin ne olduğu belirlenmeye çalışılmıştır.

2.2. Evren ve Örneklem

Ankara İli’nde farklı bölgelerde yaşayan bakıma muhtaç aile üyeleri için evde bakım hizmeti alan kadınlar araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Çalışma evreni ise Ankara Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engellilere Hizmet Merkezi’nden en az üç yıl bu hizmeti düzenli alan ve araştırmaya katılmayı kabul eden kadınlardan oluşmuştur. Araştırmanın amacına uygun olarak görüş verebilecek örneklem sayısına ulaşabilmek için üç yıllık bir süre seçilmiştir.

Şekil

Tablo 1. Bakım Üstlenmiş Olan Kadınların Ailelerinin Sosyal –Ekonomik Durumuna  İlişkin Dağılımları
Tablo 2. Bakım Alan Kişinin Demografik Durumuna İlişkin Dağılımları
Tablo 3. Engelli Bireyin Gereksinimlerine İlişkin Dağılımları
Tablo  3  incelendiğinde  engelli  bireylerin  %23,4’nün  banyo,  %23,1’in  giyinme- giyinme-soyunma, % 21,4’nün yürüme  hareket  etme,  %21,2’sinin  tuvalet  ve  %10,9’nun  beslenme  gereksinimlerinin olduğu anlaşılmaktadır
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmaya katılan bakım veren aile üyelerinin yaşlıya bakım verme sürelerine göre bakım verme yükü ölçeği puanları arasında istatistiksel olarak

-Ebeveynlerin ve çocukların gereksinimlerini en üst -düzeyde karşılayan bakım yaklaşımıdır.. Aile Merkezli Bakım Anlayışının Çocuk, Ebeveyn, Sağlık Sistemi

Bakım veren bireylere yaşlı bakımı konusunda önerileri sorulduğunda katılımcıların yaklaşık dörtte birinden bakıcıya bakım sigortası verilmeli cevabı

Bakım verenlerin yaşı, cinsiyeti, çalışma ve gelir durumu, hastalığın evresi, süresi ve bakım verme süresi ile bakımveren yükü envanteri toplam ve alt

Araştırmanın Amacı: Bu çalışmanın temel amacı, toplum ruh sağlığı merkezinden hizmet alan şizofreni hastalarına bakım veren aile bireylerinin duygu

Çocuk ile ilgili kliniklerde çalışan ve aile merkezli bakım ile ilgili bilgi sahibi olan hemşirelerin, aile merkezli bakım yaklaşımını daha fazla

bakım verenlerde en sık karşılaşılan sağlık problemi olması sebebiyle depresyonun rutin olarak taranması, ihtiyaca göre rehberlik hizmetlerinin psikolog-psikiyatrist

Amaç: Bu çalışma evde bakım biriminden hizmet alan hastaların yakınlarının ruhsal sağlık durumları ve bakım verme yükünün ince- lenmesi amacıyla