• Sonuç bulunamadı

Eyüboğlu'nu uğurlarken...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eyüboğlu'nu uğurlarken..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

aııtera.. angga..

M ü şe n ^ n H E K İM O Ğ j^ ^ ^ ^

Eyiiboğlu’nu

Uğurlarken...

O

rhan Eyüboğlu’nun ölümü bıçak gibi saplandı yüre­ ğime, eski bir dostu yitirmenin acısını duydum. İs­ tanbul’da, Kabataş İskelesinde çakı gibi bir Trafik Müdürü canlandı gözümde. Dudağında hiç eksilmeyen sigarası, eğik şapkasıyla yoğun trafiği düzenleyen, eki­ biyle bütünleşen bir müdür. Tüm İstanbulluların sevgisi­ ni kazanmış bir yönetici...

Yıllar sonra, CHP'de Genel Sekreteri eleştirenler, o Trafik Müdürlüğünü anımsarlar, Eyüboğlu’nu Ecevit’in çevresindeki trafiği düzenlemekten başka birşey yap­ mamakla suçlarlardı. Oysa CHPTıler de yaşayarak öğ­ rendiler. Eyüboğlu'nun partide çok eleştirildiği dönemde bile başka bir yeri varmış!

CHP'nin son Kurultayları canlanıyor gözümde. Eyüb- oğlu acımasız eleştirilere uğruyor, daha doğrusu Ece- vit’i açıktan eleştiremeyenler Genel Sekretere yükleni­ yorlardı var güçleriyle. Eyüboğlu tüm eleştirileri gülüm­ seyerek dinliyordu. Sonra da hiç bir eziklik duymadan kürsüye çıkıp şöyle diyordu:

— Ben Genel Başkanın özel sekreteri gibi çalışmak- x tan onur duyuyorum.

Belli dönemlerde CHP’de Genel Sekreterliğin özel sekreterlikten öteye gidemediğini olaylar da kanıtladı değil mi?

Sevgi, vefa duygusu, parti bütünlüğünü korumak is­ teği ağır basıyordu Eyüboğlu’nda. Çok sivri eleştirileri kızmadan dinlemesine, hayli tanık oldum.

Yetmişli yıllar İlerlerken CHP'de yıldızların parladığı bir dönem yaşandı biliyorsunuz, öyküsel bir dönemdi o... O öyküde Orhan Eyüboğlu ve arkadaşlarının katkı­ sı yadsınamaz. Mitinglerin, alanların başka bir rüzgarı vardı o zaman. Soluklu CHP'lller estiriyordu o rüzgarı. Ayrıca parti yönetiminin de bir başka saygınlığı vardı o dönemde. Eyüboğlu, özel sekreterlikle sudansa da bir Genel Sekreterlik kuruluşu oluşuyordu; Genel Sekreter ve yardımcıları. Parti Meclisl'nden doğan boşluğu örten bir caba İçindeydiler. CHP sözlüğünde <Beş Büyükler» diye esprileşen Genel Sekreter ve dört yardımcısının kapalı kapılar arkasında verdikleri savaş, yaptıkları tartışmalar kamuoyuna hiç yansımadı ama olaylarla saptandı.

1977 seçimlerinden sonra bir akşamı anımsıyorum. CHP iktidar tavanına çok yaklaşmış, azınlık hükümeti kurulacak. Ecevit, Genel Sekreter ve yardımcıları ORAN’- dalar. Başkentin kalbi de ORAN’da atıyor o gün... CHP içinde tarihsel kararlar verilecek. Bir yönetim değişikliği öngörülüyor. Partinin secim kadrosuyla, iktidar kadrosu arasında bir değişikliği zorunlu görenler ORAN'da veri­ lecek kararı bekliyorlar merakla. Ama dağ fare doğurdu!..

Oran’dan Çevre sokağına ilk dönen kişi Orhan Eyüboğlu ile telefonda konuştuk:

— Ayrintı vermek İstemiyorum. Ben Genel Sekre­ terlikten ayrılıyorum. Öyle uygun görüldü, İnşallah iyi olur, dedi. Yorumsuz, sitemsiz bir konuşma, ama sesi buğuluydu biraz.

Başbakan Yardımcılığı döneminde çok az gördüm Eyüboğlu’nu. Yoğun çalışmaları arasında bile bir tele­ fonu yanıtlamaktan, bir soruna çözüm aramaktan geri kalmazdı.

Sonra Meclis kulisinde karşılaşmalarımız... Giderek neşesizdi. Eyüboğlu, ülke sorunlarına seyirci kalmaktan, CHP’deki gelişmelerden büyük üzüntü duyuyordu.

Yaşayanlar nelere tanık oluyor... Vaktiyle Eyüboğ- lu’nun Genel Sekreterliğin! eleştirenlerin elinde fener vardı nerdeysel... Haksız da sayılmazlar, CHP’deki yöne­ tim bunalımı ülkenin bunalımlarıyla atbaşı gidiyordu. Darboğazları aşmak, demokratik düzeni korumak, parla­ mentoda bir çıkış yolu bulmak için CHP’nin bütünlüğü çok önemliydi o dönemde. Oysa CHP yönetimi bunu sağlayacak güçte ve yetenekte değildi.

Eyüboğlu ile son konuşmamız 12 eylülden sonra. Ankara’ya geldi. Turan Feyzioğlu'nun kuracağı hükümet­ te Başbakan Yardımcısı olacağı söyleniyordu. Güvenlik Konseyine yardımcı olmayı görev biliyordu ama Feyzioğ- lu’nun yardımcısı olmaktan çok hoşlanmıyordu sanırım.

Onu dinlerken sevgiyle gülümsedim. Bir süredir yaşlanmaktan, yorgunluktan, umutsuzluktan sözediyor- du ama kimi konularda bir delikanlı gibi çarpıyordu kalbi.

Yağmurlu bir günde son yolculuğunda arkasın­ dan gelenler bu çarpıntıyı hissettiler mi acaba? Sonra Eyüboğlu’nun boşluğunda beliren gerçekleri... Kimi gerçekleri bir bir cenaze namazında hissedebilmek İn­ sana hüzün de veriyor elbet. Birbirleriyle yalnız cenaze törenlerinde buluşanlar da bu hüznü duyabilse keşke...

Belki de ağıtırtar...

Taha Toros Arşivi

! İlil

Referanslar

Benzer Belgeler

Yukanda teknik olarak anlatı­ lan pişirme süreci sonunda sıcak ve akıcı olan lokum kütlesi, içine nişasta serpilmiş tahta tabla veya tepsilere dökülerek, üzerine

GÖREV AMACI Karabük Üniversitesi Kalite Politikası ve Kalite Yönetim Sistemi çerçevesinde, muhasebe hizmetlerinin mevzuata uygun olarak yürütülmesi, koordine

ÖĞRENİMİNİ BİR DEVLET BURSU KAZANARAK YURT DIŞINDA TAMAMLAMIŞ OLAN EYuBOĞLU, DÖNÜŞÜNDE ÜNİVERSİTE VE KÖY ENSTİTÜLERİ'ND£ ÖĞRETİNİ ÜYELİ­ Ğ İ YAPMIŞTI..

Thor Madsen ve Charles Stel­ la gibi daha önce birlikte çalıştığım müzisyen ve yapım cılann yanı sıra iki yerel rapçi ve başka eşlikçi müzisyen­ ler de bulundu

Muhakeme edilenlerden üçü de, birer ay hapse ve otuzar lira para cezasına mahkûm

Böylece, Sa'dullah Paşa yalısının bulunduğu mevkiin Bag-ı ferah ile İstavroz arasında uzanan Birinci Mahmûd mâlikânesine dâhil olduğu ve bu malikânede,

Bu araştırmada; Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Seyfettin ÖZEGE Salonu Basma ve Yazma Nadir Eserleri kataloğunda 1223 demirbaş numarası ile kayıtlı olan Şeyh

Görüldüğü gibi yalnızlık, hayata ve eşyaya atfedilen değer ekseninde buna sahip olan- lar ile olmayanlar arasındaki yanlış ilişki veya ilişkisizlik sonucu ortaya