• Sonuç bulunamadı

Başlık: Tiyatronun Kronos’u Schimmelphenning’den, bilinç- bilinçdışı arasında savrulan bir zaman ve mekan anlatısı: “Arap Gecesi”Yazar(lar):KORAD BİRKİYE, SelenSayı: 40 Sayfa: 007-018 DOI: 10.1501/TAD_0000000324 Yayın Tarihi: 2015 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Tiyatronun Kronos’u Schimmelphenning’den, bilinç- bilinçdışı arasında savrulan bir zaman ve mekan anlatısı: “Arap Gecesi”Yazar(lar):KORAD BİRKİYE, SelenSayı: 40 Sayfa: 007-018 DOI: 10.1501/TAD_0000000324 Yayın Tarihi: 2015 PDF"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7

TİYATRONUN KRONOS’U

SCHİMMELPHENNİNG’DEN,

BİLİNÇ-BİLİNÇDIŞI ARASINDA SAVRULAN BİR

ZAMAN VE MEKAN ANLATISI: “ARAP GECESİ”

From Kronos Of Theatre, Schimmelphenning’s

Arabian Night

: An Epic Of Time And Space Dragged

Between Consciousness And Unconsciousness.

Selen KORAD BİRKİYE*

* Doç.Dr.,İstanbul Devlet Tiyatrosu, İstanbul Aydın Üniversitesi,

eposta

koradbirkiye@yahoo.com, selenkorad@hotmail.com

ÖZET

XX. yüzyılın başı itibariyle “zaman” hayatımızın en sorunlu kavramlarından biri haline gelmiştir. Daha önceleri somut bir gerçeklik durumu olarak kurgulanan zaman, Görecelik kuramı ve Kuantum mekaniği ile eğilebilen, farklı algılanabilen, aynı anda farklı dünyaları içinde barındıran bir bakışa dönüşmektedir. Alman yazar Ronald Schmellphening’in yazdı-ğı 1990ların sonlarında kaleme almaya başladıyazdı-ğı oyunlarından bazıları zaman ve mekanın anlatının merkezine yerleştiği oyuncul kurguların en dikkate değerleri arasında karşımıza çıkmaktadır. Özellikle zaman kurgusunu oyunun merkezine yerleştiren Schmellphenning’in “Arap Gecesi” oyunu bu bildirinin odağı olacaktır. Bu oyunla birlikte yazar zaman tanrısı Kronos rolüne soyunmuştur. Düşsel geçmiş ve şimdinin çakıştığı kurgusunda gerçeklik al-gısıyla oynayarak, bilinç ve gerçeklik üzerinden önermelerde bulunmaktadır. Bunu yapar-ken de geçmiş zamanların en büyük ve coğrafi olarak stereotipik anlatılarından biri olan Batı’nın kültürel köklerini bulduğu Homeros’un Odisseus’undan ve Doğu’nun sözlü hazinesi Binbir Gece Masalları’ndan hareketle bir modern yaşam gecesini, masalın ve gerçeğin ken-disine dönüştürmüştür. Bu bildirinin amacı, sonsuz sahneleme olanakları sunan ve bir o kadar da meydan okuyucu olan bu oyunun incelenmesi vasıtasıyla zamanın, hareketi ve mekanı tiyatroda nasıl sürüklediğini göstermektir. İkincil amaç olarak ise, zaman ile bilinç arasındaki ilişkinin izleri sürülürken, eşik aşaması ile bağlantısı kurulacaktır. Bu amacı gerçekleştirirken Formalist, Yapısalcı ve Psikanalitik inceleme yöntemlerine başvurulacaktır. Anahtar Kelimeler: Eşik, zaman, mekan, bilinç, gerçeklik, düş, Schimmelphenning, Arap Gecesi

ABSTRACT

Time became one of the most problematic concepts of our age at the beginning of 20th century. It was perceived as a concrete reality once upon a time, but after the Relativity Theory and Quantum mechanics, the perception changed as a whole in the societal level. Some plays of German author Ronald Schimmelphhenning focuses on playfulness of time and space as a main axes of his play. Hence Arabian Night will be the concern of this article in terms of its relation with time. Author adapts the role of Kronos and plays with the perception of time in this play. He reflects his propositions on consciousness and reality by playing a game with time and space. While he is doing this, he uses the main narrations of the world, Odisseus of Homeros from West and Arabian Nights of the Orient and transforms an epic of a night to a modern living story or vice versa. The aim of this paper is by evaluating this challenging play is to indicate how time can drag space and action in the theatre. In addition, by tracing the relationship between consciousness and time, connections with liminilaty will be evaluated. The research method of this paper will connect Formalist, Structuralist and Psychoanalytic critics.

(2)

8

Selen K O R AD B İRKİYE

(3)

9

Giriş

İnsan tüm canlılar gibi üç eksende var olur: bunlar eylem, zaman ve mekandır. Öte yandan boyut açısından bunu yorum-ladığımızda karşımıza farklı bir tablo çıkar: Sağa sola, yukarı, aşağı, öne arkaya üç bo-yutlu bir alan kaplayan varlığın dördüncü boyut olan zaman içinde var olmasıyla, bo-yut sayısı dörde çıkar. Ancak zamanın algı-lanışı bilinci gerektirir. Çünkü ancak bilinç zamanın aktığını, geçmek de olduğunu do-layısıyla da varlığını fark eder. Bilinç devre dışı kaldığında ya da bozulmaya uğradı-ğında zaman algısı da değişir, hatta tek bir zamana takılıp kalabilir: Alzheimer hasta-larında olduğu gibi sonsuz bir geçmiş şim-diki zamanın üstüne çıkarken, gelecek kay-gısını aşırı boyutlarda yaşayan psikozlular “şimdiki an”ı yok ederler.(Soysal, 2015:41) Hatta biraz daha ileri gidecek olursak, bi-lincin olmadığı noktada zamanın da yok olduğu iddia edilebilir.

Doğanın döngülerden oluşan sonsuz zamanı tüm algıyı kaplar. Oysa bilinç açıl-dıkça zaman döngülerden çıkıp farklılaş-maya başlar. Bazen “birim zaman” ağırla-şıp süner, kimi zamansa göz açıp kapayana kadar yok olur gider, bir türlü yakalanamaz. Fizik kuramları bir yana, bu farklılaşmayı en iyi belirleyen insanın eylemidir. Eylemin yerini eylemsizlik aldıkça, ilerlemek yerine bekledikçe zamanın akışı ağırlaşmaya baş-lar. Eylem ne kadar yoğunlaşırsa zaman da o kadar kısa sürede akar gider. Günümüzün kentli insanına zamanın yetmemesi tam da

bu yüzdendir. Tarım toplumlarında olduğu gibi mevsimsel döngüleri gözleyip bekleye-rek akan bir zamanın, kentte koşturup du-ran insana yetişemeyen zamanı arasındaki fark inanılmayacak kadar büyüktür.

İnsan ve zaman ilişkisi üzerine yukarı-da özetlenenlerin hepsi, tiyatro sanatı için de geçerlidir. Eylem-zaman ve mekan iliş-kisi aynı kurallar içinde yürür. Bu nedenle dram sanatının kökü olan ve eylemek an-lamına gelen “dramenon” kökü bu sanatın temelini oluşturur. Tiyatro “şimdiki an” sanatıdır. O anı içinde bulunduğu mekanın referansları ve oyuncunun eylemi –yani aksiyonu- vasıtasıyla ortaya çıkartarak an-lam üretir ve seyredilebilir kılar. Tam da bu yüzden postmodern tiyatro, klasik drama-turji anlayışında oyunun sürdürücüsü ve odağı olan oyun kişisinin tahtını fena halde sarsmıştır. Gerçi insanın zamanla olan iliş-kisini Çehov’dan Beckett’e önemli yazarlar ele almışlar ve akıp geçen zaman karşısında insanın eylemlerini sorgulamışlardır. An-cak değişen zaman ve mekanın en az oyun kişisinin kendisi kadar bir “oyun kurucu” olması 1990’lardan sonra Tom Stoppard, Andrew Bowell, David Grieg gibi yazarlar tarafından ön plana çıkmaya başlayan bir olguya dönüşmüştür. Öte yandan Alman yazar Ronald Schimmelphenning’in yaz-dığı “Arap Gecesi” adlı oyun, mitik/rüya zamanı, bilinçli an, geçmiş, gelecek, şimdi, anda olmak ve arafta olmak gibi eksenlerde son derece ilginç ve farklı bir anlatım biçi-mi oluşturmuştur. A r a p G eces i

(4)

10

“Arap Gecesi” adından da anlaşılacağı gibi Doğu’nun Binbir Gece Masalları’na ve masal zamanına atıfta bulunan bir modern Batı toplumu öyküsüdür. Dolayısıyla şimdi ve geleceğe endeksli Batı uygarlığıyla, ken-dini geçmiş üzerinden tanımlayan gizemli Doğu düş ve gerçek düzlemlerinde karşı karşıya gelerek birbirlerinin içine sızarlar. Bu sızma hali kişiliksiz bloklarda yaşayan sıradan insanın monoton yaşamını, deniz-ler, çöldeniz-ler, haremler içinden taşarak ölüm, aşk, intikam ve kavuşmayla sonlanan bir gecelik bir Ulysses’e çevirir. Böylece Doğu-nun büyük anlatısı Batı’nın büyük anlatı-sıyla halli hamur olur.

Oyun sıradan bir apartmanda başlar. Franszika ve Fatima aynı daireyi paylaş-maktadırlar. Fransizka her gece duşunu yapıp konyağını içtikten sonra salondaki kanepede uyumakta ve ertesi sabah uyan-dığında bir gün öncesine dair hiçbir şey hatırlamamaktadır. O uyuduktan sonra ise Fatima’nın erkek arkadaşı Kalil, eve gel-mektedir. Apartmanın kapıcısı Lomeier 7. Kattan itibaren suyun kesik olduğunu fark eder, ama bir yerlerden de şiddetli bir su sesi gelmektedir. Bunu araştırmak için 7. Kata, Fatima ve ev arkadaşının dairesi-ne çıkar. Öte yandan karşı blokta oturan Karpati de kendi bloğunda kesik olan su-yun sesinin nereden geldiğini araştırmak için Fransizka’nın dairesine gider. Daireye gelen her erkek Fransizka’yı öperek bir la-netin içine çekilirler….Zaman ve mekanın gerçek-düş arasındaki akışkanlığının eyle-mi de peşi sıra sürüklediği bu oyunu ayrın-tılarıyla inceleyelim.

Kronos’un İmparatorluğu: Düş Zamanı

Arap Gecesi bir fars kurgusunun aksi-yon yapısını gerçek üstü bir düzeye taşıyan bir oyundur. Yanlış zamanda yanlış yerde olan, yanlış şeyleri yapan, birbirini yanlış anlayan insanların hayatları da objektif bir gerçeklikten uzaklaşmış gibidir. Bu neden-le Franszika’nın rüyaları ve kendisini öpen erkekleri sürüklediği durumlar asal gerçek-lik katmanını oluştururlar. Bütün kaderleri elinde tutan, değiştiren, yok eden uyanık bilinçten farklı olarak geçmiş-şimdi ve ge-lecek zaman üçgeninin dışına düşmüş “ge-niş” rüya zamanında yaşayan Franszika’dır. Onun gün batımına doğru tüm hafızasını yitirmesiyle başlayıp karanlığın çökmesiyle içine sürüklendiği bu tuhaf uykusu, insan-lığın mit ve masal çağına ve onun kuralla-rının geçerli olduğu sembolik bir dünyaya tekabül eder. Burada kollektif bilinçaltının sembolleri kadar, bu düşe dahil olan kişile-rin bireysel tarihlekişile-rinden getirdikleri anlar/ anılar ve kişiler de ortaya çıkarlar. Üstelik kollektif bilinçaltının 7. kat, su, çöl, ay gibi sembolleri sürekli olarak gerçek hayatta, hatta Avrupa’nın kendisine tekabül eden kocaman bir apartman bloğu ekseninde de kendini gösterir. Saat 20:00’ye gelirken baş-layıp gece yarısı biten reel zaman boyutu yaklaşık 5 saatlik bir yolculuğun küçük bir kısmını kapsar. Esas olan masal ve düş za-manının hüküm sürdüğü geçmişi, şimdiyi, var olanı, olma olasılığı olmayanı bir araya getiren Kronos’un imparatorluğudur. Bu

Selen K

O

R

AD B

(5)

11

bölüm oyunun içte birini kapsasa da

hisse-dilen etki, düşün oyunun büyük bölümünü kapladığıdır.

Uzam ise oldukça karmaşıktır. Birkaç bloktan oluşan onar katlı bir sosyal konut sitesi söz konusudur. Oyun içinde B ve C blokların 7. Katlarındaki daireler götürür. Apartmanın giriş kapısı, dolayısıyla sokak, çimlik alan, asansör ve zeminden 7. Kata yukarı tırmanan merdivenler ile bodrum, 4,5,6,7. katların koridorları ve bazı dai-relerin içleri vardır. Asal olayın geçtiği 7. Katı apartman görevlisi Lomeier şöyle tarif eder:

“Ve yedinci kat. Sağ tarafta on beş dai-re ve asansör, sol tarafta on altı daidai-re. Her iki taraftakilerde de hep üç oda, bir ban-yo ve mutfak. Koridorun sonunda Bayan Dehke ile birlikte oturan Arap duruyor, Bayan Fatima Mansur. 7-32’nin mutfak balkonu ve penceresi güney doğuya, banyosu batıya bakar….”

Böylesine ayrıntılı tarif edilen bir uza-mın bütün parçalarının dekor tasarıuza-mına yansımayacağı açıktır. Ancak Fransizka’nın dairesi, apartman koridoru, asansör, mer-divenler ve dış kapı sürekli içinde aksiyon olan mekanlardır. Öte yandan bir yüzü Ba-tıya, diğer yönü de olarak dünyanın güney doğu/orta doğu/Kuzey Afrika coğrafyasına dönük yüzüyle bu daire ev sahibi Batı’ya yerleşmiş göçmenlerin yeni yurdunu da de temsil eder. Tıpkı dairede oturanların kendileri gibi. Fransizka’nın duş yaptığı banyonun penceresi ise B blokta oturan Karpati’nin dairesiyle karşılıklıdır.

Pence-resinden C bloğun ön cephesine bakarken bir şey dikkatini çeker Karpati’nin:

“Bir şey gözümü kamaştırıyor, bir ışık yansıması gözüme düşüyor. Karşımdaki bloğun 7. Katında bir dairenin banyosu-nun buzlu cam havalandırma penceresi sonuna kadar açılmış. Lavabonun üze-rindeki küçük dolapta, batıda iyice alçal-mış olan akşam güneşi yansıyor…Kısa saçlı, sarışın bir kadın banyoya giriyor… Pencerede kalışım yıkanan kadın yüzün-den deği. Bir şey çok tuhaf. Bir ses.”

Bu ses Karpati’nin apartmanında da kesik olan suyun sesidir. Tıpkı bir şar-kı gibi inleyerek Lomeier’i çağırdığı gibi, Karpati’yi de etkisi altına alır ve kendisine çeker. Ve güneşin batışıyla birlikte herkes yolculuğuna çıkmaya başlar. Karanlık gök-yüzü Kalil’e de, Karpati’ye de, Kalil’i bekle-yen Fatima’ya da, uykuya geçme zamanını haber veren Fransizka’ya da, suyu bulmaya çalışan Lomeier’e de “başla” işaretini ver-miş gibidir. Gece ilerledikçe modern Batı toplumunun sıradan bloklarında yaşayıp, sıradan işlerle uğraşan sıradan insanları-nın hayatları tüm rasyonaliteyi geride bı-rakarak rüyaların ve masalların zamanının hakimiyetine girer. Çılgınlığın ve hafızanın oyunlarının yoğunlaştığı, aklın uykuya yatmasıyla birlikte coşkuların, duygu ve il-lüzyonun dünyasına adım atılır.

Böylece oyunun aksiyonunu düş zama-nı ve gerçek zaman olarak ikiye ayrılır:

1.Gerçek zaman ekseni, apartman içinde -uykuya geçmeye hazırlanan

A r a p G eces i

(6)

12

Fransizka hariç- herkesin farklı moti-vasyonlarla 7. Kattaki 32 numaralı da-ireye ulaşmaya çalışmalarını kapsıyan aksiyon-mekan-zaman üçlemesiyle tarif edilebilir. Zaten apartmanın içinde olan Lomeier hariç diğerleri (Fatima, Karpati ve Kalil) apartmanın kapısından yukarı çıkmak ve daireye ulaşmak için ayrı yol-culuklara çıkarlar. Fatima’nın ellerinde taşıdığı torbalar anahtarını kullanması-nı ve kapıyı açmasına engel olur… Kalil motoruyla gelir, ama apartmanın asansö-rünün 5. Katında mahsur kalarak sesini kimseye duyuramaz. Ta’ki kısılıp kaldığı kapandan kendisini kurtarana kadar. Bu arada Kalil’i bulmak için merdivenlerden aşağı inen Fatima bu sefer de dış kapıda kalır ve apartmanın içine girme müca-delesi içine girer. Bir kez daha yaşadığı yerin kapıları onun yüzüne kapanmıştır. Öte yandan Karpati karşı bloktaki daire-sinden gördüğü Franszika’nın büyüsüne kapılarak merdivenleri tırmanır ve ken-disini uyuyan kızın karşısında bulurak hedefine doğrudan ulaşır. Bu ana kadarki tüm aksiyon gerçek hayatın gerçek zaman algısına dayanarak bir bloğun içindeki iniş çıkışlarla aktarılır.

2.Güneş batınca içine yavaş yavaş gi-rilen düş zamanı: Ne zaman ki Karpati uyuyan Fransizka’yı öper, işte o an oyunun tüm gelişimi aniden farklı bir eksene sapar. Artık bildiğimiz ve güvendiğimiz dünya-nın gerçeklik algısı ortadan kalkmış, mi-tik zamanın herşeye olanak veren büyülü

saatleri başlamıştır. Bu mekan algısının da tamamen alt üst olduğu sürreal bir dün-yanın kapılarını açmaktadır. Gerçeklik içe büzüşerek masal dışarı çıkmıştır. Karpati kendisini bir cin gibi bir şişenin içinde bu-luvermiştir. Oyun kişisinin boyutları kü-çülerek bir konyak şişesine hapsolmuştur. Kalın camların ardından görülen gerçek dünya son derece sıradandır ve kendisini o “normal” dünyaya tekrar döndürebilme-sinin hiçbir yolu yoktur. Yaşarken farkına varmadığı bu sahte dünyanın aslında bir cehennem olduğunu ise çok geç anlamış-tır. Kimseye sesini duyuramayan çaresiz Karpati’nin sonu da oldukça absürd bir biçimde gelir. Rüyadan çıkıp kendisini Fransizka’nın dairesinde bulan Lomeier’in bir kadeh içki içmek istemesi üzerine şişe içinde balkona taşınır. Fransizka ile Lome-ier arasında yaşanan romantizm sırasında küçük bir dikkatsizlik, şişenin 7. kattan aşa-ğı düşerek ölmesine neden olur. Ancak bu düşme halinde de zaman süner. Düşerken önünden geçtiği katlarda olan herşeye ta-nıklık eder. Hatta öldüğü anda bile bilinci devrededir.

Fransizka ise bir süredir çocukluktan kadınlığa geçiş sürecini bir Doğu masalı içinde yaşadığı bir rüyadadır. Bilinçaltı korkularının ve arzularının tek tek orta-ya çıktığı bu masalsı rüorta-ya, onun her gece yaşadığı hafızasız uykunun da tüm anah-tarını taşımaktadır. Fransizka uyurken, su sesiyle birlikte tüm erkekleri bir mıknatıs gibi kendisine çekmektedir. Öyle ki ister

Selen K

O

R

AD B

(7)

13

istemez kendilerini onun yanında bulan

erkekler, onu öpmekten kendilerini alı-koyamazlar. Ve böylece Fransizka’nın dü-şünde gördüğü çocukken kaçırılıp satıldı-ğı Şeyh’in haremindeki kıskanç Kafra’nın ölürken söylediği lanete yakalanırlar.

Bu kaderden suyun peşinde olduğu için daireye gelen Lomeier de kurtula-maz. Ama diğer iki erkekten farklı olarak o farklı bir sonla karşılaşacaktır. Uyuyan Fransizka’yı öpmekten kendini alamayın-ca, çölde ve içinde yaralı yüzlü bir kadının (şeyhin öldürülen karısı) oturduğu bedevi çadırında bulur kendisini. Kafra olduğu açık olan kadın, çadırın önünden fışkıran suyun onu alıp gelinine doğru götürece-ğini söyler. Gerçi o zaten kaybolan suyun peşinde farkında olmadan bu maceraya çıkmıştır zaten. Fransizka’nın dudakları ise suyun kaynağını bulmasına neden olur. Su onun düşlerinde çağlayarak akmakta ve onu Fransizka’nın da bir yerlerinde olduğu Doğu’ya götürmektedir. Çöllerden geçen bu seyahat onun unutamadığı Penelope’si-ne kavuşmasını sağlayacak zorlu yolculu-ğun bizatihi kendisidir.Su onu Boğaz’a ve bir geminin güvertesine götürür. Bütün gece sürekli aklından çıkmayan eski karısı Helga Kafra görünümündedir. Yanlarında ise bir zamanlar Kapalı Çarşı’da kızlarını kaybeden bir kız vardır.

Bunlar olurken tüm bu büyülerden azade reel zaman gerçeğini yaşayan tek kişi evi terk etmek için eşyalarını toplayan Fatima’dır. Kalil’in, Karpati ve Lomeier’in

lanete uğramasının ardından daireye ge-lişiyle Fransizka’nın uyanarak kendisi-ni tekrar Şeyhin yanına götürmesi için Kalil’e sarılıp öpmesi yeni bir laneti baş-latır. Bu lanet, Fatima vasıtasıyla ortaya çıkar. Kalil ile Fransizka’yı yanlış anlayan kıskanç kadın, onu öldürmek için kovala-maya başlar. Sevgilisinin elinden kaçan ve Fatima’yı çok seven sadık Kalil indiği her katta şehvetli bir kadının davetine yenik düşerek onunla sevişir. Fatima’nın düşün-düğü ve aslında olmadığı erkeğe dönüşür. Kalipso’nun büyüsüne kapılan denizci-ler gibidir. Her bir kat başka bir şehvetin kucağına iter onu. Bir müddet sonra iste-meyerek kaçtığı bu eylemin tutsağı olur. Ta’ki Fatima tarafından bulunup başka bir kadınla sevişirken sırtından bıçaklanana kadar.

Öte yandan, Lomeier’in Franziska’yı öpmesiyle birlikte şimdiki zamanın yerini geniş zaman almaya başlamıştır. Geçmişten başlayıp şimdiye uzanan bu geniş zaman, unutulmuş masalları da içine katarak şim-diki anı eline geçirir ve kimilerinin gelece-ğini yok ederken, Fransizka ile Lomeier’i bir masal prensi ve prensesi gibi birleştirir. Bu arada da unutulmuş ve yaşanmamış şimdiki zamanı tekrar bu çifte hediye ede-rek, bir uyanışa yol açar. Bu uyanış her ma-salda olduğu gibi geceyarısı dolunayın yük-selmesiyle taçlanır. Lanet bozulur, birbirini gerçek anlamda tanımayan ama aslında hep öteki yarılarını arayan genç kadınla orta yaşlı erkek birleşerek bütünleşirler.

A r a p G eces i

(8)

14

Doğal olarak böylesine bir anlatının dili de alışılageldik dialog düzeninden fark-lıdır. Oyun kişileri duygu ve düşüncelerini, yaptıkları ve yapılmış olan eylemlerini düz bir üslupla anlatırlar. İki kişi arasında dia-log nadiren gerçekleşir. Bu anlarda da oyun kişilerinin birbirleri ya da durum hakkın-daki düşünceleri dialoğu kesintiye uğratır. Böylece içsel monolog neredeyse kesintisiz sürerek eylemin ve düşüncenin anlatımına devam eder. Hatta bu öylesine bir anlatı halidir ki, en ufak ayrıntıyı bile bize rapor eder. Normalde kısacık bir an olup belki de pek iz bırakmadan yaşanacaklar, anlatım sayesinde önem kazanır, mercek altında gibi büyür ve zaman ve mekanda kapladı-ğından büyük bir yer işgal eder. Karşılıklı iki kişinin aynı olayı, durumu aktarması anın sünmesine neden olur. Öte yandan dialoglar genelde en klişe ve sıradan olanı ifade ederler. Mümkün olan en ekonomik biçimde kullanılmışlardır. Kimse mecbur kalmadıkça diğeriyle dialoğa geçmez. Bu ayrımı iyi verebilmek kaygısı, sahnede mo-nolog ve dialogların birbirinden ayrı bir üs-lupta söylenebilmesi olanağını doğurmak-tadır. Oyunun kurgusu karmaşıklaştıkça içsel monologlar birbirinin içine girerek her biri kendi melodisini sürdüren ens-trümanlardan oluşan çok sesli bir senfoni yapısına dönüşmektedir. Bu durum düş ve gerçeklik anlatımlarının içiçe geçmesine de olanak sağlamaktadır. Tüm bu çerçeve için-de Lomeier diğerleriniçin-den biraz daha uzun sololar yapan bir solisti andırmaktadır.

SONUÇ

Arap Gecesi her ne kadar reel zaman içine sızan bir düş/masal zamanı oyunu ise de, aynı zamanda bu tür oyunlarda çok ortaya çıkmayan bir gündelik modern ha-yat eleştirisidir. Herkesin kırılmaz mono-tonlukların içinde, hiçbir zaman kendine ayrılan sınırlarının dışına çıkmadan ya-şadıkları renksiz, heyecansız, küçük mut-luluklarla kendini tatmin eden, amacını kaybetmiş döngüsel bir zamanın sürekli yaşandığı bir toplum görürüz. Bu Batılı topluma sonradan entegre olan Fatima ve Kalil gibi Doğu’nun geçmişini ve değerle-rini taşıyarak gelen kişiler bile bu döngü içinde yaşamaktan kendilerini alamazlar. Ama en azından diğerlerinden daha yoğun bir biçimde yaşadıkları duygusallıkları/sev-gileri/sadakatleri/kıskançlıkları onları daha insan yapmaktadır. Ki oyunun sonunda bu-nun da ne kadar kolay kabul edilemez bir taşkınlığa neden olarak kendi kendini yok ettiğini görürüz. Öte yandan Lomeier’in temsil ettiği görevine düşkün diisplinli, ölçülü Batılı insan, oyunun sonunda yaşadığı kırılmayla en azından şimdilik bir değişim ve mutluluk olanağı ile karşılaşır. Ancak oyun boyunca eski karısıyla ilişkisi-ni düşünen Lomeier’in de yakında eski ka-rısıyla yaşadıklarının döngüsüne Fransiz-ka ile gireceğinin emareleri çoktan ortaya çıkmıştır. Öyle ki, eski karısı ile yaşadıkları sanki Fransizka ile gelecekte yaşanacak olaylardır. Oyun içinde en traji-komik fi-gür ise aslında Fatima’ya son derece sadık-ken, sadakatsizlikle suçlanan ve pek çok

Selen K

O

R

AD B

(9)

15

kadınla sevişerek Fatima tarafından

öldü-rülen Kalil’dir. Onun “temiz, saf” sevgisi Fatima’nın onu suçlaması ve öldürmek için kovalamasıyla birlikte değişim göstererek onu kadınlar için bir arzu nesnesine dö-nüştürür. Monoton hayatları içinde beliren Kalil’in varlığı –ve tabii ki lanetin etkisi- komşu kadınları birer nimfomanyağa dö-nüştürür. Neredeyse zorla Kalil’le ilişkiye girerler. Ama ilişkiye girilip kaçılan her ka-dın, bir sonrakiyle girilecek ilişkinin istenir olmasına sebep olur. Ki bu da kaçıp gide-cek yerde kadınlarla sevişen Kalil’in sonu-nu hazırlar. Öte yandan karşı apartmandan Fransizka’nın dairesini gören Doğu Avrupa kökenli Karpati’nin öyküsü ise sahnede en zor çözümlenecek ekseni oluşturur. O bü-tün olayların tamamen dışında yer alan ve oyundaki kimseyi tanımayan kişi olarak oyunun başından itibaren gözler. Gözledi-ği ve fark ettiGözledi-ği farklılığın kaynağını araş-tırmak için Franszika’nın dairesine gelerek kızı öpmesi ise onu yine farklı bir duruma çeker. O artık konyak şişesinin camları ardından mobilyaları, daireyi, insanları gözlemekte, ama ne kendini kurtarmaya yetecek ne de olay akışına müdahale ede-cek gücü bulamadığı için kendi sonu da-hil herşeyi fark edecek, ama yok olmaktan kurtulamayacaktır. Bunu daha gerçekçi biz düzlemde ele aldığımızda Karpati’nin ken-di dairesinden hiç çıkmadan C blokta olan olayları penceresinin ardından izleyerek kendini kaptırdığını varsayabiliriz. Belki de kimsenin onu konyak şişesinin içinde fark etmemesinin ve öldüğünde bile bilin-cinin açık olmasının sebebi budur. Ancak

oyunun tüm eksenlerini bu gerçekçilikte kurguladığımızda bir sorunla karşılaşırız. Lomeier’in elinde kalan Fransizka’nın ba-basına ait kart vizit nereden gelmiştir? Bu aynı zamanda düş ve mitik zamanın günde-lik yaşama müdahalesinin bir kanıtıdır da. Çünkü Kafra’nın laneti artık düşten çıkmış, zaman ve mekanın insanları içine çekmesi-ne çekmesi-neden olmuştur.

KAYNAKÇA

Schimmelphenning, R. (tarihsiz) Arap

Ge-cesi (Çev: Gül Benövenli), DT oyun

arşivi

Soysal, A. Ş. (2015) “Psikoterapide Zama-nın İnşaası: Şimdi ve Burada”.

Psike-art, Zaman. Sayı: 44: 60-63

A r a p G eces i

(10)

16

Zaman/Kişi 20:00 20:30 Güneşin Batışı Düş Zaman Reel Zaman Reel Zam. Düş Zamanı Gece Yarısı Karpati B Blok/

Kendi dairesi

Asansörle iner/Çim-leri geçer/ Açık kapı

C Blok Merdivenden çıkar/6. Katta Fatima ile karşıla-şır/

Konyak şişesi içinde/ Sehpanın üstü/

Balkon korkuluğunun üstü/7.kattan zemi-ne düşme/Kalil’in seviştiği kadınlar aya karşı ağlar/ Fatima’nın Kalil’i öldürüşünü gö-rür7 ve diğer katlar-dan geçip ölür/Çığlık 7.Kat /Salon/

Fr.’yi Öper

Şişenin içinde olanla-ra tanık olur

Franziska 7. Kat/ Kanepe

Kapı Banyo Kanepede/Uyur/ 6 yaşında ailesiyle/ kumsalda

Öpülür Kafra’nın idamı ve la-neti

Fatima’yı ve kim ol-duğunu hatırlamaya başlar/

bilinç yerine gelir

çöl Balkon

K.Çarşıdan kaçırıl-ma/12 yaş Şeyhin Sa-rayı/21 yaşında beka-retinin bozulacağı gün

Uyanır/Kalil’den yar-dım ister/Kalil’i öper

Lomeiere Zemin kat/ Asan-sör 7.kat/ Koridor-Daire kapısı Merdivenden aşağı/ Zemine Bodrumdan, kendi dairesine geçer

Zeminden geçip, Mer-divenden yukarı çıkar

7. kat koridor çağıl-dar/salonda/ uyuyan Fr’yi öper.

Çöl–kum tepesinde içi karanlık Bedevi çadırı-içinde yara iz-leriyle Kafra/Fışkıran su/Çölü kaplayan su/ Boğaz’da bir Gemi/ Eski karısı Helga Kafra gibi o gecenin öyküsü-nü anlatır/yanların-daki çift yıllar önce K.çarşıda kızlarını kaybetmiştir.

Balkon/Elinde rüya-sında gördüğü çiftin kart viziti/ Elinde konyak şişesi

Kapıdan çıkarken çöl-de bulur kendini/kör edici ışık, kum

Kalil Evinde Telefon bekler Mobileti ile Yolda

Asansörde/5. Katta mahsur kalır/L.’nin sesini duyar

.Kat Daireye girer/Fr Tarafından öpülür

Salon Kalil’in önce Fr’dan sonra da Fatima’dan kaçışı

6/32 Daireden sevişme-yi kesip ka-çar/5. Kat/Daire/ Şehvetli Kadınla/Se-vişme 4. Kat/Daire/Şehvetli Kadınla Sevişme/Ci-nayet/Çığlık Fatima 7.Kat/ Koridorda Eve giremez Fr’yi DuşaGönde-rir/ Kalil’e Telefon eder

7. Kat/ Dairenin içi

Merdivenden aşağı iner/6. Katta Karpati ile karşılaşır.

Merdivenler/ Kapı/

Kapının açılma-sı ve Kalil ile Fr.’yı basması/ Kalil’i 6. Kata kadar kovalar

7. kat Daire/Evi terk etmek için eşyalarını toplar/ Çıkar/

4/7 nolu daire/Kalil’i Bir Kadınla yakala-ması/Cinayet

Sokak kapısının dışın-da kalır.Işık kapandı-ı için L.’yi görmez. Dai-re zillerini çalar Selen K O R AD B İRKİYE

(11)

17

Zaman/Kişi 20:00 20:30 Güneşin Batışı Düş Zaman Reel Zaman Reel Zam. Düş Zamanı Gece Yarısı

Karpati B Blok/ Kendi dairesi

Asansörle iner/Çim-leri geçer/ Açık kapı

C Blok Merdivenden çıkar/6. Katta Fatima ile karşıla-şır/

Konyak şişesi içinde/ Sehpanın üstü/

Balkon korkuluğunun üstü/7.kattan zemi-ne düşme/Kalil’in seviştiği kadınlar aya karşı ağlar/ Fatima’nın Kalil’i öldürüşünü gö-rür7 ve diğer katlar-dan geçip ölür/Çığlık 7.Kat /Salon/

Fr.’yi Öper

Şişenin içinde olanla-ra tanık olur

Franziska 7. Kat/ Kanepe

Kapı Banyo Kanepede/Uyur/ 6 yaşında ailesiyle/ kumsalda

Öpülür Kafra’nın idamı ve la-neti

Fatima’yı ve kim ol-duğunu hatırlamaya başlar/

bilinç yerine gelir

çöl Balkon

K.Çarşıdan kaçırıl-ma/12 yaş Şeyhin Sa-rayı/21 yaşında beka-retinin bozulacağı gün

Uyanır/Kalil’den yar-dım ister/Kalil’i öper

Lomeiere Zemin kat/ Asan-sör 7.kat/ Koridor-Daire kapısı Merdivenden aşağı/ Zemine Bodrumdan, kendi dairesine geçer

Zeminden geçip, Mer-divenden yukarı çıkar

7. kat koridor çağıl-dar/salonda/ uyuyan Fr’yi öper.

Çöl–kum tepesinde içi karanlık Bedevi çadırı-içinde yara iz-leriyle Kafra/Fışkıran su/Çölü kaplayan su/ Boğaz’da bir Gemi/ Eski karısı Helga Kafra gibi o gecenin öyküsü-nü anlatır/yanların-daki çift yıllar önce K.çarşıda kızlarını kaybetmiştir.

Balkon/Elinde rüya-sında gördüğü çiftin kart viziti/ Elinde konyak şişesi

Kapıdan çıkarken çöl-de bulur kendini/kör edici ışık, kum

Kalil Evinde Telefon bekler Mobileti ile Yolda

Asansörde/5. Katta mahsur kalır/L.’nin sesini duyar

.Kat Daireye girer/Fr Tarafından öpülür

Salon Kalil’in önce Fr’dan sonra da Fatima’dan kaçışı

6/32 Daireden sevişme-yi kesip ka-çar/5. Kat/Daire/ Şehvetli Kadınla/Se-vişme 4. Kat/Daire/Şehvetli Kadınla Sevişme/Ci-nayet/Çığlık Fatima 7.Kat/ Koridorda Eve giremez Fr’yi DuşaGönde-rir/ Kalil’e Telefon eder

7. Kat/ Dairenin içi

Merdivenden aşağı iner/6. Katta Karpati ile karşılaşır.

Merdivenler/ Kapı/

Kapının açılma-sı ve Kalil ile Fr.’yı basması/ Kalil’i 6. Kata kadar kovalar

7. kat Daire/Evi terk etmek için eşyalarını toplar/ Çıkar/

4/7 nolu daire/Kalil’i Bir Kadınla yakala-ması/Cinayet

Sokak kapısının dışın-da kalır.Işık kapandı-ı için L.’yi görmez. Dai-re zillerini çalar A r a p G eces i

(12)

Referanslar

Benzer Belgeler

101 Graduate School of Science and Kobayashi-Maskawa Institute, Nagoya University, Nagoya, Japan 102 (a) INFN Sezione di Napoli; (b) Dipartimento di Scienze Fisiche, Universit` a

Stepanov Institute of Physics, National Academy of Sciences of Belarus, Minsk, Republic of Belarus 91 National Scientific and Educational Centre for Particle and High Energy

Genel olarak, örgütsel baglilik, duygusal baglilik ve normatif baglilik ile çalisanlarin bagli bulundugu kurum, çalisanlarin yasi, medeni hali ve kidemleri arasinda iliski

This study can be framed as adopting an activity based model where the actions of the participant are in a problem-oriented setting that requires re-production before re-iteration

(Zazzo, 1949 rektifikasyonu) testinde debiller için kolay ve zor olarak tesbit edilmiş itemler açısından 11 ve 14 debil grublarının karşılaştırılmaları ilginç bir

GÖKÇEK, L.Gürkan - “Kültepe Metinlerine Göre Ticari Malların. Paketlenmesi ve Taşınması ile İlgili Bazı Kelimeler (Some

ESKİÇAĞ DİLLERİ VE KÜLTÜRLERİ Yayın No: 381 Sayı: 4 -4R£WUM AUMCWm ANADOLU ARŞİVLERİ Sayı: 4 ANKARA - 2000... Laodikeia am

Kadının “kendi bedeni üzerinde karar hakkı”nı önceleyenler için ise kürtaj olmayı bir hak kullanımı olarak nitelendirmenin, konuya kadın açısından bakıldığında,