• Sonuç bulunamadı

Türk Kadınının Toplumsal ve Yasal Statüsünün Dönüşmesi Sürecindeki Önemli Değişkenlerden Biri Olarak Kadın Örgütleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Kadınının Toplumsal ve Yasal Statüsünün Dönüşmesi Sürecindeki Önemli Değişkenlerden Biri Olarak Kadın Örgütleri"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK KADINININ TOPLUMSAL

ve

YASAL

STATÜSÜNÜN

DÖNÜŞMESİ SÜRECİNDEKİ

ÖNEMLİ DEGİŞKENLERDEN BİRİ

OLARAK

KADIN

ÖRGÜTLERİ

Dr Ayşegül Başbuğu

M.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Fransızca Kamu Yönetimi Bölümü

Araştırma Görevlisi

Yirminci yüzyılın sonunda kadınlık durumunda görülen değişmelerin ha-la en yoğun tartışma konularından birini oluşturduğu Türkiye'cle, söz konusu yaklaşımların artık daha yapıcı, gerçekçi ve bilimsel temele oturtulabilmesi ge-rekmektedir. Bu amaç doğrultusunda değerlendirildi~inde, Cumhuriyet'in ilk

yıllarında yasalarla güvenceye alınan kadın haklarının bir uzantısı olan günü-müz kadın hareketini anlamak için, bu yasaların hazırlayıcılarından olan Os-manlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki kadın derneklerini incelemek top-lumsal ve tarihsel olayları neden sonuç ilişkisi içinde değerlendirmeyi zorunlu kılan bilimsel bir bakış açısının yerleşmesine katkıda bulunacaktır.

1839'da Tanzimat Fermanı'nın okunmasıyla başlayan, devlet eliyle des-teklenen çağdaşlaşma~batılılaşma çabaları çerçevesinde Türk kadınları daha 1862'de rüştiyelere, 1870'de öğretmen okullarına girmiş, 1884'ten itibaren, sayıları Cumhuriyet öncesinde otuza ulaşan kendi dergilerini çıkarmaya başla­ mış, 1892'de Fatma Aliye Hanım'ın Muhaderat adlı yapıtıyla roman dünyası­ na ilk adımını atmış ve 1896'dan itibaren kadın hareketinin düşünsel temelle-rinin oturtulmasıyla taleplerin yaşama geçirilmesi arasında önemli bir köprü işlevj. görecek olan örgütlenme çalışmalarına girmişlerdir.

(2)

....

Çeşitli kaynaklarda sayılarıyla ilgili farklı bilgilerin bulunduğu1 söz konu-su dönemdeki kadın de~neklerinin bir bölümü doğrudan doğruya kadın hakla-rının savunulması amacına sahipken, diğer bir bölümü de, özellikle ardı arka-sı gelmeyen savaşların doğal bir sonucu olarak, yardım kurumları niteliğinde­ dir.

Muhadenet-i Nisvan adlı ilk kadın derneği 1986'da Fatma Aliye Hanım ve arkadaşları tarafından kurulmuştur.

Birçok kaynakta ilk örgüt olarak adı geçen ise, Rumeli sınırındaki asker-lere kışlık giyecek sağlamak amacıyla, yine Fatma Aliye Hanım tarafından, 1908' de kurulan Cemiyet-i İmdadiye' dir.

Osmanlı Kadınları Şefkat Cemiyet-i Hayriye'si ve İttihat ve Terakki Ka-dınlar Şubesi de yine 1908 yılında kurulan örgütlerdendir.

1909 yılında, kurucusu yaygınlıkla Halide Edip olarak kabul edilse de, yazarın "bazı aydı~ kadın ve öğretmenler tarafından kurulduğunu"2 söylediği Teali-i Nisvan Cemiyeti faaliyete geçmiştir.

"Amaç daha çok fikir gelişimi yolundaydı. Küçük merkezinde Fransızca,

İngilizce dersleri verildiği gibi, aynı zamanda çocuk bakımı ve ev bakımı hak-kında da bilgi veriliyordu.

Geclikpaşa Amerikan Okulunda Madam Marden ve Vowen İngilizce derslerini üzerlerine aldıkları gibi, okulun salonlarını ela kadınlara konferans-lar verilmek üzere açmışlardı. Burada aşırı feminizme kaçan bir eğitim olmak-la birlikte, gürültüden; şöhret avcılığından çekiniliyor, ölçülü orta yol tutulu-yordu"3.

Mekteb Müzesi dergisinin 1 Haziran 1329 (1913) tarihli haberi, Teali-i Nisvan Ceıniyeti'nin dönemin kadınları üzerindeki yönlendirici etkisini göster-mesi bakımından önem taşımaktadır:

1 T.Z.Tunaya 14. S.Özbudun 2A demekten söz etmekte, S.Birsel ise her iki kaynakta da yer

al-mayan bir diğer derneğe değinmektedir. ·

S.Birsel: Paris İstanbul, Türkiye İş Bankası Yayınlan, Ankara, 1983, s.1-18 S.Özbudu(I :Niçin Feminizm Değil?, Süreç Yayınları, İstanbul, 1984, s.31-32

T.Z.Tunaya:Türkiye'de Siyasal Partiler,Hürriyet Vakfı Yayınlan, İstanbul, 1986, Cilt:l, s.476-482

2 Adıvar, H.E.:Mor Salkımlı Ev, Atlas Kitabevi, İstanbul, Tarihsiz s.148 3 İbid., s.148

(3)

"Halid~

Edip

hanımefendinin

taht-ı

riyasetlerinde

müteşekkil

Te~li-i

Nisvan Cemiyeti bu defa kadınların terakkiyat-ı fikriyesine ciddi bir hizmet et-mek üzere fünun-u iptidaiye ile el işleri için umumi dershaneler küşad etmiş­ tir.

Bu dershaneden maada iki defaya mahsus. olarak bir mekteb-i iptidai programı takip edilecek ve ayda beş kuruş ücret ile her isteyen hanım kayıt ve kabul olunacaktır.

Dershanelerin diğerinde eski Türk işleri, hesap işeleri, beyaz işler ve

ça-maşır imali gibi sanayi gösterilecek ve bu kısım kamilen meccani olup ileride bilakis müdavimine birer ücret de ita kılınacaktır. Bundan başka derse gelen

hanımların onbeş günde bir hususi konferanslarla ayrıca terakkiyat-ı fikriyele -rine hizmet edilecektir. Bu teşebbüs-Ü hayriyenin Teal-i Nisvan klübü terfıin­

den deruhte olunmuş bulunması devam edecek istifade ve intizama kafidir. Tefüi-i Nisvan Cemiyeti daha sonra, üyesi Mihri Pektaş'ın sağladığı bir evi erler için, otuz yataklı küçük bir hastaneye çevirmiş, üyelerin eşleri olan bir profesör ve bir eczacının gönüllü olarak çalıştıkları bu sağlık ocağında Türk kadını ilk kez hastabakıcılığına başlamıştır.

Cemiyet'in düzenlediği birçok etkinlik arasında, 13 Mart 1914'de, Ame-rikan elçisinin eşi ve diğer Amerikalı arkadaşları şerefine verilen öğle yeme-ğinde, Halide Edib'in Türk kadının değişen konumu ve dernekle ilgili olarak

İngilizce yaptığı konuşma, dönemin örgütsel faaliyetlerinin boyutlarına ışık tutması açısından önem taşımaktadır:

"Türkler şimdi, Avrupalılarca.aşağılanmalarına ve ölü sayılmalarına ne-den olan korkunç baskı rejimine karşın, dünyadaki ilerici fikirler sayesinde ayılıp yaşam belirtileri gÇ>stermeye başladılar. Sonunda Türkler'in yiğit ve öz~ gür doğası canlandı ve zorba rejimlerin baskısından ve ölümünden sıyrılarak yaşama hakkını kullandı.

Bir Türk, erkek olarak, yadsınamaz yaşam hakkı ve gelecek için ayağa kalktığı an, onun kadınını yarımda görürsünüz. Türk kadınının kişisel ve ulu-sal yeri Meşrutiyet ile başlar. Kadınların eşit ilerlemesi olmadan Türk erkeği­ nin gerçek ilerlemesi ve gelec~ği olamazdı.

(4)

Meşrutiyet'in ilk yılında, Türk kadınının ilerlemesi tutkuyla ele alındı.

Kadın dernekleri kuruldu; ama yalnızca Meşrutiyet'ten sekiz ay sonra kuru-lan bu dernek varlığını sürdürmektedir. Toplantılarımız özeldi; sayı ve gücü-müz sınırlıydı. Konferanslar Amerikan okulunda yapıldı. İlk kez, bir yıl önce, qzellikle yaralı Anadolu'.lu askerler için özel bir h'astane açtı, onların temiz kalplerinden gelen

pırıltı,

gelecekteki Türk

imparatorluğ~'nun

yapabilecekle-rinin bir görüntüsüy.dµ.

Savaştan sonra, kadın ve kızlara derneğin üyeleri tarafından ders verilen sınıflar açıldı. Türk ordusu ikinci kez Edirne'ye hareket ettiğinde Teali-i

Nis-van, beşbin kadının katıldığı iki dev toplantı düzenledi; ve Türk kadınları bu seferin masraflarına ve İmparatorluğun şerefine büyük ölçüde katkıda bulun-du. Ulusun tarihinde ilk kez, erkekler ve kadınlar özveri ve hizmet alanında bir araya geldiler ve ilk ke.z erkekler ve kadınlar ulusal konularda birlikte yer

aldılar"5.

Esirgeme Derneği ise Süleyman Paşa'nın kızı Sabiha Hanım'la, sekrete -ri Nezihe Muhittin Hanım tarafından "İttihat ve Terakki Kız Sanayi Mektebi-ne" parasal yardım amacıyla, 1990'da kurulmuş, üyeler bu okulda gönüllü ola-rak ders vermişlerdir. Kadınların kültü~el ve ekono'mik yaşamlarıyla ilgili

ça-lışmalar da yapan bu dernek, bir de "Sanat Evi" açmıştır.

Yerli malı kullanımını özendirmek amacıyla, yine 1909' da· Melek Ha-nım tarafından kurulan Mamıfüit-ı Dahiliye istihlaki Kadınlar Cemiyet-i Hay-riycsi'nin doksan

,,

üyesi olmuş ve terzihane açmıştır.

Tea.Ii-i Yatan-ı Osman! Hanımlar Cemiyeti, İttihat ve Terakki Cemiye-ti'nin himayesinde olup, merkezi Selanik'te ve başkanı Naime Yusuf Ha-nım'dır. "Amacı Osmanlı hanımlarını yüceltmek olan Cemiyet'in geniş bir programı vardır: Önce devlete "Nevzad-ı Yat.an" ismini vereceği bir savaş ge-misi armağan edecektir. Doğumevleri, atölyeler, ka:rma kız okulları (açıla­ cak), Hila.I-i Ahmer'e yardım edilecektir"6.

Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Heyet-i Merkeziyesi, i327

(1912) yılında, Cemiyet tarafından "kadınlar kısmı teşkiline memur edilen

Be-sım Ömer Paşa"7nın gayretiyle kurulmuştur. "Evvela memleketten

5 "lbe Awakening of Turkish Woman"; Anıerican Review of Reviews, s. 743-744

6 20 Şubat 1910 tarihli Tanin' den aktaran TUNA YA, T.Z.; age., s. 48.

7 Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Heyet-i Merkeziyesi, Ahmed İhsan ve Şurekası

Matbaası, İstanbul, 1330, s.11.

(5)

müdafaa-i vatan uğrunda cansiperane mücadedadda bulunarak mecruh olan-larla umum musab ve felaketzedelere bezi İmdad muavenet etmek maksad-ı İnsaniyet perveranesiyle TeşkiJ"B edild,iği bildirilen bu dernek, kadınların eğiti­ mi ve çalışma yaşamına girmesi yolunda da etkinliklerde bulunmuştur. Nimet Muhtar başkanlığındaki, Fatma Aliye'nin önemli üyelerinden biri olduğu Ce-miyet, Hanımlar Darüsınaisi açarak, burada özellikle Balkan göçmeni kadın­ lara eğitim ve iş olanağı sağlamıştır9.

1913'te · Nuriye Ulviye Hanım başkanlığında kurulan Müdafaa-i Hu-kuk-u Nisv<!-n'ın amaçları ise şöyle sıralanmaktadır:

"1- Kadınların sokak kıyafetlerini ıslah etmek; 2- Evlilik kurallarını sağduyuya uygun iyileştirmek; 3- Kadının eviçi konumunu sağlamlaştırmak;

4- Annelerin çocuklarını modern pedagoji kurallarına uygun yetiştirme-lerini sağlamak;

5- Türk kadınlarını toplumsal yaşama alıştırmak;

6- Kadınlan kendi çalışmalarıyla yaşamlarını kazandırmaya yüreklendir-mek ve mevcut sıkıntılarına bir çözüm için onlara iş bulmak;

7- Türk

kızlarına

ülke gereksinmelerine göre

eğitim vıtrecek

okullar aç-mak" 10.

Türk

kadınının

·

ekonomik

bağımsızlığını

ve

eğitimini,

onun toplumsal statüsü için en önemli bağımsız değişkenler arasında gören bu Cemiyet, Q

dö-nemdeki

Batı'

daki kadm örgütlerinin büyük

çoğunluğu

gibi

kadın

h~kl~nı

11

~a­

- b' · · · • b' . anı oldui1u ıddıa edılse zanmayı ırıncı amaç seçmış ve bagımsız ır yayın oıg "'

ele, "Kadınlar Dünyası" ıı adlı dergiyi yayınlamıştır.

. . 1 1 k 0 nlı imparatorluğu'n-Bu dernekleşme faalıyetlerınp parale o ara ·, sına ,

el . . . ..

'k B' · · D" wa Savaşının eko-a bırbırı ardısıra gelen savaşların ve ozellı le ırıncı uı • ·

. - k · · k d !arı iş alanlarına

çe-nomık yaşamda yarattığı sarsıntıları habOetme ıçın . a 111 •

..

,

ı T' aret Nezaretınde

kecek onlemler alınmıştır. Bu amaçla, "1915 te Osman ı ıc

8 İbid., s.25.

9 .. . . B y Ankara. 1990. s.99.

Ş.Kurnaz;Cunıhuriyet Oncesinde Türk Kadını, Aıle Arş.Kur. aş. ay., · .

ıo · H ·ran 1914, s.57-58.

"The Feminist Mouvement in Turkey", Contemporary Re,·ıew, . azı .. .. .. ..

ıı . . . . . . Ulviye; mcsul mudurunun

1913-1924 yıllan arasında yayınlanan. ımtıyaz sahıbının Nurıye · , . . ..

. . · .. . " ğ' 1eleri özendıreıı nıtelığıy-Emıne Seher olduğu bu dergi, kadınların rol ve statulerındekı de ışn

(6)

kadınlar için bir çeşit "mecburi hizmet" kanunu kabul edilmiş, ( ... ) öte yan-dan İstanbul' da faaliyetlerine ara vermiş bulunan İstihlak-ı Milli Kadınlar

Ce-miyeti 1916'da yeniden faaliyete geçmiş ilk kuruluşunda 15 olan çalışan kadın­

ların sayısı 200' e yükselmişti. Bu kadınlar İstanbul' un değişik yerlerinde terzi

atölyeleri bulunan ustalardı ve savaşa asker çamaşırı yetiştirmek için yeniden

faaliyete geçmişlerdi"ıi.

Yine bu önlemlerin bir devamı olarak, 1 Ağustos 1332 (24 Ağustos

1916) tarihinde, İstanbul' da, Abdülmecid'in torunu, Enve~ Paşa'nın karısı

Na-ciye Sultan'ın himay~sinde, İsmail Hakkı Bey tarafından, kadınları namuslu

bir şekilde hayatlarını kazandırmaya alıştırmak maksadıyla Kadınları Çalıştır­

ma Cemiyet-i İslamiyesi kurulmuştur.

İlk genel kurul toplantısı 1917. yılı sonlarında yapılan derneğe "1,,5 ay

zarfında 14 binden fazla kadın müracaat etmiştir. ( ... )Esas merkezi Çapa'da

olan dernek bir sene içinde fakir halkın toplandığı bölgeler olan Fatih ve

Üs-küdar' da birer şube açmıştır"13.

Dernek, bir yandan kendisi iş yerleri kurarken bir yandan ela anlaşmalı

olduğu özel ve resmi kuruluşlara işçi temin etmiştir.

"Bu arada Cemiyet aracılığıyla kadınlar gönüllü olarak askere alınır, İs­

tanbul'da Birinci Ordu tarafından oluşturulan Birinci Kadın İşçi Taburu ( ... )

geri hizmette kadınlara istihdam imkam açar"14.

Yukarıdaki derneklerden başka, 1912'de Nezihe Muhiddin'in

kuruculu-ğunda Osmanlı Donanma Cemiyeti Hanımlar Şubesi, 1913'te, Balkan

Sava-şı'nda dul ve yetim kalanlara biçki-dikiş öğretmek üzere Esirgeme Derneği,

yine 1913'te Müdafaa-i Milliye Osmanlı Hanımlar Heyeti, 1914'te Biçki

Yur-du, 1915'te Bikes Ailelere Yardımcı Hanımlar Cemiyeti, 1916'da Hanımlar

Bilgi Yurdu, 1917' de Kadıköy Fakirperver Hanımlar Cemiyeti, 1918' de

Hi-maye-i Etfal Cemiyeti Hanımlar Merkezi, Asri Kadın Cemiyeti gibi birçok

dernek kurulmuştur15.

12 Ş.Tekeli, Kadınlar \'e Siyasal Toplumsal Hayat, Birikim Yayınları, İstanbul, 198, s. 199.

13 T.Sümer, Türkiye'de İlk Dı::fa Kurulan Kadın Çalıştırma Derneği",Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, :;ayı:lO, Temmuz 1968, s.30.

14 Z.Toprak; "Osmanlı Çalıştırma Cemiyeti, Kadın Askerler ve Milli Aile" Tarih ve Toplum, Sa-yı:Sl, Mart 1988, s. 163.

15 Tunaya, T.Z. age., s.476-482 ve Özbudun, S.: age., s.31-32 den derlenmiştir. 288

(7)

Sayıları şaşırtıcı derecede çok olan bu derneklerin pek çoğunu "yardım

amaçlı" diye küçümsemek, dönemin Osmanlı toplum gerçeklerini

görmezlik-ten gelmek olacaktır. Ardı arkası kesilmeyen savaşların, artan' ekonomik

dar-boğazın neden olduğu maddi sorunlara çözüm getirmeye çalışmak Türk kadı­

nının, el yo~damıyla da olsa, yaşadığı toplumun çıkmazlarına çareler aradığı­

nın göstergesidir. Tüm dünyadaki kadın hareketlerinde "ilk çıkışlar alabildiği­ ne çekingen, meşrutiyet sınırlarını zorlamaktan ürken ve filantropik yanı ağır basan kıpırtılar"16da olsa kamu yaşamı kendisine yasak Türk kadınının, ne amaçlar olursa olsun örgütlenmek için evinden çıkması, çıkabilmesi farklı bir ·durumdur; ve bu tür etkinlikler kadınların bir araya gelerek sorunlarının

bilin-cine varmalarını sağlayan önemli kazanımlardır.

Öte yandan, yukarıda da görüldüğü gibi bu derneklerin pek çoğu özellik~

le kadınlık durumunu sorgulamak ve kadın haklarını savunmak amacıyla

ku-rulmadıysa da, etkinlikleriyle bu yola hizmet'etmişlerdir. Kadın dernekleri,

tü-müyle, Türk kadınının kadınlık bilincinin yerleşmesi, siyasal toplumsallaşması

için önemli temellerden birini oluşturmuşlardır.

Nitekim, 29 Kasım 1918'de, "Devlet ve milletin geçirdiği bu en müşkül

ve tarihi anlarda vatanın yüksek menfaatlerini ve hukukunu müdafaa etmek

1 üzere faaliyete geçe.n Kuvay-ı Milliyenin, müşterek gayeye doğru sevk ve

ida-resini sağlamak için, bütün müessese, cemiyet ve fırkaları bir araya getirmek"

17 amacıyla oluşturulan Milli Kongreye katılan ellibir örgütün onaltısı çeşitli

kadın dernekleridirı8Ayrıca birliği oluşturan T~rk Ocağı, Muallimler

Cemi-yeti, Darülmualliınat Cemiyeti, Amerikan Talebeleri Mezunin Cemiyeti gibi örgütler ise karına yapıdadır. Kadınları bu örgütlerde toplayan çeşitli

amaçla-rın içerisinde müzik,' dikiş gibi kadının toplumsal savaşımından uzak olarak

ni-telenebilecek konular bulunsa da, "Kuvay-ı Milliye" deyimini ilk kullanan

16 Özbudun,S.; age., s.18

17 S.Selek, Anadolu İhtilali, Örgün Yayınlan, İstanbul, 1984, s. 93. 18 Söz konusu kadın dernekleri şunlardır:

Cemiyet-i Hayriye-i Nisvaniye, Esirgeme Derneği, İstihlak-ı Milli Kadınlar Cemiyeti, Hilal-i Ahmer Kadınlar Merkezi, Himaye-i Etfal Kadınlar Merkezi. Kadıköy Hanımlar Miidafaa-i Milliye Merkezi, İslam Kadınlan Çahştırma Cemiyeti, Biçki Yurdu, Musiki Muhipleri Ha-nımlar Cemiyeti, Bilgi Yurdu, Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti, Üsküdar Biçki Yurdu, Asri Kadın Cemiyeti, İnas Darülfünun Cemiyet Ticaret Mektebi İnas Cemiyeti, Kadınları Ça-hştırma Cemiyeti. İbid.; s.92-93.

(8)

siyasi teşekkül olan "Milli Kongre'nin vatan savunmasına yönelik siyasal yapı­

sı göz önüne alındığında, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki kadın

örgütlerinin, isimleri neyi çağrıştırırsa çağrıştırsın, kadının değişen konumda

katkısı bulunduğu ortaya çıkmaktadır.

"1919 1 Şubat'ında çıkmaya başlayan İnci, Milli Kongre' de 'yer alan ka-dın temsilcileri şu satırlarla açıklar: ·

Milletin hukuk ve menafıini müdafaa etmek, mü~takil bir millet olarak

mevcudiyetini tasdik ettirmek üzere şehrimizde bulunan cemiyet, heyet ve fır­

kaların kaffesinin iştirakiyle bir Milli Kongre vücuda geldi. Daha düne kadar hayata iştirak ettirilmeyen ve memleketin mukadderatıyla alakadar görülme- "

yen kadınlarımız,' bu defa milletin hayat ve menfiini müdafaa ile meşgul

ola-cak olan bu kongreye birer murahhas gönderdiler. Milletin atisine ait olan

bir mesaide erkeklerle el ele verdiler. Bu görünmeyen hadise, kadınlığın ih-raz etmekte bulunduğu mevik'i irae itibariyle dikkate şayan olmaktan hali d

e-v ·1 ,. "19. gı cır .

Yine bu derneklerin açtığı yolda, Sivas Valisi Reşit Paşa'nı eşi Melek

Hanım başkanlığımla, 1919 yılında, merkezi Sivas'ta bulunan Anadolu Kadın­

ları Müdafaa-i Yatan Cemiyeti kurulmuştur. Kadın örgütlerinin yalnız İstan­

bul'la sınırlı kalmadığını gösteren bu Cemiyet'in, daha sonra Amasya,

Kayse-ri, Kastamonu, Eskişehir, Erzincan, Niğde, Aydın, Yozgat, Burdur, Konya ve

Kangal' da da şubeleri açılmıştır.

"Müslümart'ların teşkil ettiği Osmanlı topraklarının bir bütün oicluğu,

parçalanamayacağı ilkesi20ni benimseyen bu derneğin vatan savunmasındaki kararlılığı, 28 Ter insani 1919' ela yapılan genel toplantıda söz alan başkan Me-lek Reşit Hanım tarafından şöyle dile getirilmiştir:

"Bugün buraya toplanmaktaki ~rnksaclımız, memleketimiz hakkında bi-raz görüşmek, derlleşmek, ağlaşmak, Cenab-ı Hakka yalvarmak, lazım gelir-se vatanın müdafaası için ölüme bile katlanmaktır.( ... ) Hüliisa hemşirelerim bizim için ya ölüm ya istikliiJ!21.

19 Z.Toprak; "Halk. Fırkasından Önce Kurulan Parti Kadınlar Halk Fırkası•, Tarih ve Toplum

Mart 1888 sayı;51 s.30.

20 Ş.Tekeli; a.g.e., S.203

21 B.S.Baykal;Milli Mücadelede Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Türk Tarih

Kurumu Basımevi, Ankara, 1986, s. 41-42.

290

(9)

Görüldüğü gibi kadın örgütleri, bir yandan faaliyetleriyle kadın

har.eketi-nin düşünsel temellerini sağlamlaştırırken bir yandan da toplumsal,

ekono-mik giderek siyasal talepleriyle kadınların ev dıŞı yaşamla bütünleşmeleri

süre-cine önemli katkılarda bulunmuşlardır. O zamana dek ·çeşitli fennan ve

gele-neklerle eve ve çarşafa kapatılan Türk kadını, bu derneklerin somut katkıla­

rıyla topluma karşı sorumlu bireyler olduklarının bilincine varıp bunun gerek

-lerini yerine getirmeye başlamışlardır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde,

böy-lesine bir dönüşüm sürecine giren kadınların, 1923'te Türkiye

Cumhuriyeti'-nin kuruluşunu İileyen yıllarda, 1926'da Medeni Kanun, 1930-1934'te siyasal

hakların kazanılması gibi sonuçlara ulaşmalarını bir "bağış" değil, tarihsel

zo-runluluk olarak değerlendirmek kaçınılmaz olmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tanmmıyacak kadar ıslah edilmiş değil, fakat babalarımızın bize bıraktığı bütün mimarî hazineleri muhafaza ederek aynı zamanda hah ha- zırdaki emsalsiz fırsatın

[r]

Arsanın bu cihetine tesadüf eden Dikmen caddesi üzerinde şehir plânına göre yeşillik olarak terkedilen saha mektebin umumi antresi önünde ufak bir meydan vücude

Siyasi kadın fırkası heyeti’nin çalışmaları bazı çevrelerin tepkisine sebep olmuş, kadın erkek eşitliğini hazmedemeyecek bir durumda olan, bu çevrelerin baskısı üzerine

“ Hiçbir şeye bağlayamıyoruz. Ama hep bu­ nu konuşuyoruz. İlginç bir şey anlatayım. Fi­ zik bitti, metafiziğe geldik galiba. Bu filmi Ya­ şar Kemal’le çok konuştuk.

dergisinde yayımladıkları makale ile rüzgâr, yağmur ve insan hareketi gibi çeşitli kaynaklardan enerji üretebilen, su geçirmez özellikte bir triboelektrik

İstanbul’da kendisine yardım eden Şeker Ahmet Paşa tarafından Akademi’ye yerleştirildi.. Dört yıl kaldı ve Cromon’un atelyesinde

dergisi sahibi Necip Fazıl’m, ‘şair’ Necip Fazıl’ dan çok daha başka bir insan olduğunu anladık, kendisiyle ilgiyi kestik.. 1945’ten sonra hızla,