• Sonuç bulunamadı

10. ölüm yılında Sabahattin Eyüboğlu:Eriten de biziz, eriyen de...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "10. ölüm yılında Sabahattin Eyüboğlu:Eriten de biziz, eriyen de..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SANAT

2$YN£f> DUAL

10. Ölüm Yılında

Sabahattin Eyüboğlu:

«Eriten d

biziz,

eriyen de

S

A B AH ATTİN Eyüboğlu: Dü­ şünür, incelemeci, denemeci, çe­ virmen, sanat tarihçisi, eğitmen, eleştirmen, film yapımcısı... Bunlar yaptığı “ iş’Terle ilgili olarak Sabahattin Eyüboğlu’na verebileceğimiz kimi sıfat­ lar. Ama eksik.

Onun Türk diline kazandırdıklarım nasıl anlatmak? Montaigne’i, Rablais’yi Platon’u, Shakespeare’i, Moliere’i, La Fontaine’i, Camus’yu, Babeuf’ü ya da Ömer Hayyam’ı, Mevlâna’yı Türkçe’ye b iz e k a za n d ıra n S a b a h a ttin Eyüboğlu'nun, bunlan gerçekleştirirken Türk diline kattığı düşünce boyutunu nâsıl anlatmalı?..

Yoksa en önemli, en etkin yam eği­ timciliği miydi demeli? Yalmz bıraktığı yapıtlarla değil, Eğitim Bakanlığı Ter­ cüme Bürosu’nda çakşırken çevirttiği, yayınlanmasında rol aldığı yüzlerce klasik eserle; Edebiyat Fakültesi, Teknik Üniversite ve Güzel Sanatlar Akademisi’nde verdiği derslerle yeni yetişenlere nasıl ışık tuttuğunu mu vur­ gulamak? Hayır, hayır, onun en önemli işlevi belki de Köy enstitülerinin kurul­ ması için Hakkı Tonguç’la birlikte sürdürdüğü mücadele, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ndeki çakşmala- nndaydı.

Sabahattin E yüboğlu deyince, kaçımız onun film çalışmalarını

düşünür, bilemiyorum. Daha 1950’lerde önce Mazhar Şevket Ipşiroğlu’yia, sonra Macit Gökberk ve Aziz Elbek’le sürdürdüğü film çakşmalannda Ana­ dolu uygarkklanm belgelemek için az mı çaba verdi? “ Anadolu Ormanları” , “ Hitit Güneşi” , “ Siyah Kalem” , "K a r a n lık t a R en k ler-G ö r e m e ” , “ Surnam e” , “ Anadolu Y olla rı” , “ Anadoluda Roma Mozaikleri” yalmzca birkaç örnek...

ANADOLU KÜLTÜRÜ

Yok, yok bu çok yönlü sanat adamımızın en önemli etkinliği samnm

sentezciliğindeydi. İşte zaten demin- denberi söylediklerim de, bu sentezcili­ ğiydi, yaptıklarım önemli kılan.

O, Türk kültürünü ne yalmz Orta Asya’ya ne İslâm'a bağlayanlardandı... O, Tanzimat sonrası tüm aydınlarımız gibi ya Batı hayranlığına, ya Batı’yı tümden yadsımaya yönelmedi. Hayır, bütün bunlan tarayarak, bilerek, çeşitli kültürlerin kaynağına inerek, bunlann A n a d o lu in s a n ın d a k i c e v h e r le kucaklaştığı, bütünleştiği noktalan vurguladı.

Sabahattin Eyüboğlu, Anadolu insammn sürekliliğine, yaratın gücüne ve inşam insan yapan değerlerine inandı tüm bir yaşam boyu. Anadolu inşam, yani Hitit’ ten, Eti’lerden, Selçuk’tan, Bizans’tan, Friklerden, Yunan’dan, R o m a ’ dan uzanan bir zin cirin halkalan... Denemelerini bir araya getirdiği “ Mavi ve Kara” mn bir yerinde şöyle der:

“ Fetheden de biziz artık, fethedilen de. Eriten de biziz, eriyen de. Biz bu topraklan yoğurmuşuz, bu topraklar da bizi. Onun için en eskiden en yeniye ne varsa yurdumuzda, özmalımızdır bizim. Halkımızın tarihi, Anadolu’ nun tarihi­ dir.”

Başka ne demeli? 12 Mart 1971’den sonra ve yaşı 63 iken, “ gizli örgüt kurduğu” gerekçesiyle dört ay tutuklu kaldı Sabahattin Eyüboğlu. Aklandık­ tan sonra da çok yaşamadı. 13 Ocak 1973’de, o koca yürek, çalışmayla dost­ luğu, imeceyle üretimi, toplumla sanatı içiçe yoğu ra n yürek daha çok dayanamadı sustu. Bundan tam on yıl önceydi...

MAVİ VE KARA’DAN

Biz aydınlar, kendimize “halkçı" dediğimiz zaman bile, hattâ belki en çok o zaman, halkı kendimizden ayrı bir dünyada yaşayan duman­ lı bir kalabalık sayarız. Halk bizim İnanma­ dığımıza inanabilir; bizim bayağı dediğimize güzel, güzel dediğimize saçma diyebilir; biz ağzımızın tadını biliriz, o bilmez. Oysa, rad-

odan bile bazan halkın bugüne dek duvmadı- ı bayağılıkları yayan, gazete ve dergilerde Oşünüimedlk saçmalıklara düşen, kitap kapaklarına, köşebaşlarına, ev içlerine umul­ madık zevksizlikleri döşeyen blzlerlz. Halk Karagöz'O yapmış, biz o cıvık operetleri, halk alçakgönüllü ustalar yetiştirmiş biz burnu Katdağı'nda üstatlar; halk Yemen türküsünü söylemiş, biz o yapışkan, o ağlamış şarkıları; halk Türkçe gibi bir dil yapmış, biz geçenkl

S

lbl bir kongre; halkın atasözleri var bizim bin İzdedir."

"Halka ta'n eylemek nemiz Cümle küstahlık blzdedlr.'

Biz neler yazabilirmişiz, ama halk böyleslnl İstiyormuş, ne İnce nükteler yapabilirmişiz.

ama halk yalnız kabasından anlıyormuş. Sanki halk en İyi sanatçılarımızı tutmamış. Nas- reddln Hoca'yı, Şarlo’yu bizden önce be­ ğenmemiş gibi.

Gelin, İşlerimizi halkçı gibi değil, düpedüz halk gibi yapalım. Halkın sözde İstediğini değil, kendi aklımızın erdiğini gönlümüzün dilediğini söyleyelim. Zevksizliklerimizin so­ rumluluğunu halka değil, kendimize yükle­ yelim., Halk öyle İstiyor diye kimimiz kısık İdare lambasına dönmüş, kimimiz çığırtkan renklere boyanmışız. Halka İnmeği bırakıp kendimizi aşmaya bakalım. Yoksa halimiz çocuk şiiri yazmakta İnat edenlerin haline döner. Hani birtakım hevesliler vardır, sözde çocuğun dünyasına İnip çocukça şiirler yazar­ lar; yazdıklarını ne kendileri ciddiye alır, ne biz, ne de çocuklar, ama çocuklar adam olsun diye bu zahmete katlanırlar. Bizim İnan­ dığımıza çocuk nasıl ve niçin İnansın? Çocuk kendini aşan, ciddiye alınan, gerçekten be­ nimsenen İşleri sever, halk da öyle.

Sabahattin Eyüboğlu

Referanslar

Benzer Belgeler

Tüm dünyada önemli bir halk sağlığı problemi olan ve kafa travması sonucu gelişen travmatik beyin hasarının yaklaşık % 20-25 oranında hi- pofiz bezi hormon

Muhakeme edilenlerden üçü de, birer ay hapse ve otuzar lira para cezasına mahkûm

İSTANBUL’DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAM İİ 165.. doğrudan doğruya bir «ambulatory church»30 idi. Yâni yonca biçimi ile alâkası olmadıktan başka, yarım kubbeler

Our objective was to report a very rare form of this head and neck area located tumor invading residual thyroid tissue.. Keywords: Desmoid,

Onychomadesis, which is the complete shedding of the nail from the proximal matrix, was seen on the thumb and index finger of his left hand, and on the index and middle fingers of

A lt katı ve terası kafe, üst katı ise konferans, konser, ve kokteyl salonları olarak kullanılacak olan köşkün terası, Boğaz’ı en güzel açıdan alıyor..

Daha az koltuk sayısı bulunan bu modern salonlar, kon­ foru, ses düzeni ve bütün dünya ile vizyona aynı anda giren yeni filmle­ riyle sinemaseverlerin hizmetinde..

Halk Sağlığı Döngüsü Sosyal market Sağlık eğitimi Toplum organizasyonları Vaka yönetimi Sağlık ve hastalık müdahaleleri Toplumsal politika oluşturma ve