• Sonuç bulunamadı

Preveze kahramanı Hayrettin Paşa

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Preveze kahramanı Hayrettin Paşa"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARADA BİR ,

GÜNDÜZ AYBAY Kaptan, Türk U zakyol

G em i Kaptanları D ern eğ i Başkam

Preveze Kahramanı

Hayrettin Paşa

Bundan otuz yıl kadar önce, 1957 yılı kışında zamanına gö­ re büyükçe sayılacak (6000 detveyt ton) yük gemisiyle fırtına­ dan korunacak bir barınak bulmak için Yunanistan’ın batısın­ da “döneniyorduk". Bütün gün ve gece, Patras Körfezi'nde ve Zante Adası kıyılarında dolaşmış, elverişli bir yer bulamamış­ tık. Sonunda, Odysseus gibi Ithake ülkesine (1) yöneldik; çün­ kü süvarimiz Reşat Kaptan önerimi benimseyip Preveze’ye git­ meye karar vermişti.

“ Rehberi Derya” diye anılan kitaptan bilgi derleyip kaptana sundum, demir yerine nasıl yaklaşabileceğimiz konusundaki düşüncemi harita üzerinde açıkladım ve sabahın ilk ışıklarıyla Preveze’ye yaklaştık.

Gemiyi 11 kulaçtık bir derinliğe demirlediğimiz zaman hava iyice aydınlanmıştı. 36 saat kadar süren çetin seyir koşulları­ nın doğurduğu uykusuzluk ve yorgunlukla, bir kez daha gör­ mem olasılığı az olan -göremedim de- Preveze’ye bakarak adını bunca duyduğum bu yeri ve çevreyi algılamaya çalıştım. Preveze-Barbaros, Barbaros-Preveze çağrışımları içinde kafam gene aynı şeye takıldı: Bu, Türkçeye hiç benzemeyen “ Barbaros” da nereden geliyordu?

★ ★ ★

Beşiktaş’ta, hem de Hayrettin İskelesine çok yakın yerde do­ ğup büyüdüğüm için Barbaros ve Hayrettin sözcüklerine aşi­ naydım. Özellikle ünlü denizcinin türbesinin etrafı açılıp, ala­ nın bugünkü biçiminde düzenlenmesinden sonra Hayrettin Pa­ şa daha az kullanılır olmuştu. (Tramvaylar kalkınca, durağa yak­ laşırken -inecekleri uyarmak üzere- “Barbaros Hayrettin Pa- şaaa” diye haykıran tıknaz biletçi de bağırmaz oldu.) Sonun­ da meydanın adı Barbaros Meydanı, Balmumcu’dan doğru bu meydana inen geniş yolun adı da Barbaros Bulvarı oldu çıktı.

★ ★ ★

1 Temmuz Kabotaj Bayramlarında ve 27 Eylül Preveze Gün­ lerinde "Hayrettin” adı gittikçe daha az kullanılıyor, bir Barba­ ros’tur gidiyordu.

Preveze önünde, sabah aydınlığında hâlâ çarmıhlarda ıslık çalan, ama deniz kaldıramayan rüzgârın sesini dinleyerek Pre­ veze savaşını düşünmeye çalışırken, aklım yine Barbaros’a gi­ diyor, bu sözcüğün beni tedirgin eden etkisi yoğun duyguları­ mı örtüyordu.

Yıllar sonra Kâtip Çelebi’nin “ Tuhfetü’l Kibar Fi Esfarü’l Bi- har” ını okurken şunu saptadım: Ünlü denizcimiz gerek kendi yaşadığı dönemde (16. yüzyılın ilk yarısı) ve gerekse 17. yüzyıl­ da, OsmanlI ülkesinde, başlıca Hayrettin (Bey, Reis, Paşa) ola­ rak anılıyordu; Avrupaİılar ona Barbaros diyorlardı. Bu sonu­ ca varmak zorunluydu, çünkü Kâtip Çelebi, ünlü denizcinin ölü­ münden yaklaşık yüz yıl sonra yazdığı kitabında, onu, 160 kez anıyor ve bu anışlarında şu beş addan birini kullanıyordu: Hı­ zır Reis, Hayrettin Bey, Hayrettin Reis, Hayrettin Paşa, Gazi Paşa (2).

Barbaros sözcüğünün Türk toplumunda benimsenmesinin başlangıcını bilmiyoruz, ancak, 19. yüzyılda OsmanlI Donan- ması’nın bir gemisine Barbaros adının verilmiş olması ve Ali Rıza Seyfi’nin 1910 yılında basılmış kitabının adının Barbaros Hayrettin olmasına bakarak, OsmanlIların da zamanla Frenk- lerin yakıştırmasını benimsediklerini anlıyoruz. Bu benimseme­ de bir teslimiyet, ünlü denizcimize saygısızlık sayılacak bir bi­ linçsizlik olduğunu düşünüyorum.

Hayrettin Paşa’ya Frenklerce Barbaros denmesinin nedeni olarak sakalının kırmızılığı söylenir. Gazi Paşa’nın sakalının kır­ mızı olup olmadığını bilmediğimiz için bu savı tümden redde­ denleyiz. Ancak, Turgut Reis'in çok yerde yayımlanmış ünlü resmindeki yazıya bakınca bu konuda bir kuşkuya düşmek ge­ rekmez mi? Turgut Reis’in resminin üst kesiminde şu yazıyor:

(3)

DRAGVT CORSARO Dİ BARBERIA

Buradaki Barberia, sanırım , “ Berber kavim lerinin ülkesinden” (Tunus, Cezayir) anlamına geliyor. Hayrettin Pa­ şa’ya da Frenklerin bu nedenle Barberia-Barbarosa niteleme­ sini yakıştırmış olmaları olası değil mi?

Barbaros denince Batıkların aklına ilk 12. yüzyılın ikinci ya­ rısında yaşamış Kutsal Roma İmparatoru Fredrich’in geldiği­ ni, “ barbaros” sözcüğünün Yunanca düpedüz “ barbar” de­ mek olduğunu (Dr. M. Tunçay’dan naklediyorum), yaşadığı dö­ nemde ve yüz yıl sonra Osmanlı toplumunda Hayrettin Paşa1 ya Barbaros denmediğini göz önünde tutmalı, ünlü denizcimizi Türkçe adı ve sıfatlarıyla anmalıyız: “ Kaptan-ı Derya Hayrettin Paşa” demeliyiz ona... Barbaros Bulvarı, Barbaros Meydanı gibi isimleri de değiştirmeli, Hayrettin sözcüğünü kullanmalı­ yız.

Böyle yaparsak, belki, yavaş yavaş Trablus yerine Tripoli, Ku­ düs yerine Jerusalem, Arnavutluk yerine Albenia deyip yazan kimi bilgiçlerin açtığı çığırı da önlemiş oluruz.

(1) Odysseus’un (U lis) Troya Savaşından sonra dönmeye çalıştığı yurdu Itakhe, Pre- veze’nin güneyinde kalan bölgedir. Şimdi buradaki bir ada bu adı alır. (2 ) Kâtip Çelebi, kitabının yalnız üç yerinde Barbaros adım kullanmıştır, bu üç yer de Hayrettin Paşa’nın kafirlerce anılmasını belirten tüm celerdir “ Barbaros se­ ni arar, gafil olm a deye kafirler Anderya'yı uyardılar” (1. basım, sayfa 62) (3) Resme bkz. Bu resimdeki korsan (corsaro) sözcüğü “ ünlü denizci” , “ büyük kumandan” anlamınadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mimar Üstad elhac Ebubekir: 1026 (1617) de Mimar- başı Mehmet Ağanın inhasile mimarı hassa olmuştur.. Mimar Süleyman oğlu Ebubekir: 1032 (1623) te Mimar- başı Mehmet

Hak Taala’nın hikmeti, Türk esirlerinin nakli için, Oruç Reis’in çakılı olduğu tekne seçildi; Oruç çok kıymetli bir esir olduğu için Rodoslu- lar onu, kurtulacak

1980 sonrası yasaklarından en çok nasibini alan sanatçılardan biri olan Saltuk, “Mahkeme kararıyla türkü söyleyen kaç sanatçı vardır, bilmiyorum”

Evvela, herbiri bir vecize, yani çok manalı, az sözlü hakikat ifade eden atasözlerimizden birinde, “ Mart ayı, dert ayı” demişlerdir?. Neden

Daha sonra Peygamber bu pazarı, “Medine Pazarı”nın olduğu yere (yani sonradan Medine Pazarı olan yere-K) taşıdı ve şu emri verdi: İşte bu sizin pazarınızdır, burada

Abdülhamid Münir paşaya ko­ nağını yaptırmak için üç defa dokuz bin lira âtiye verdiği gibi Paristen her İstanbula gelişinde hem kendisine hem haremine

Bunun neden olarak şletmen n toplam satışlarının azalması ve faal yetlerden elde ed len nakd n fazla olmasıdır.. Bu oranın %20 üzer nde olması

1959 yılında Kral yet Fermanı le yasal olarak tanınmış olan örgüt, 1973 yılında Kamu Sektörü F nans ve Muhasebe Enst tüsü (Chartered Inst tute of Publ c F nance