• Sonuç bulunamadı

Sanat dünyasına renk veren Türk:Fikret Mualla

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sanat dünyasına renk veren Türk:Fikret Mualla"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sanat dünyasına renk veren Türk : FİKRET M İAT .T .A

TAHA TOROS

FİKRET MUALLA, mâceralı, hırçın ve yoksulluk içerisinde geçen, katı yaşam koşullarına, yalınız fırçasıyla karşı koyan bir ressamdı. Çizgileri ve tatlı renkleriyle kendine^ özgü, çok sayıda büyüleyici suluboya resimler yaptı. Yarattığı tiplerle bazan latifeci ve güldürücü, bâzan düşündürücü eserleriyle, bir Paris ressamı olarak tanındı.

Ömrünün 29 yılını Fransa'da geçiren FİKRET MUALLA, ünlü resim pazarlarında, "Hotel Drout"da, Picasso, Matisse, Signac, Ziem, Dali, Chagall, Dufi, Van Dongen, Pisarro gibi üstatların arasında boy gösterdi. Resim dâhisi Picasso bile FİKRET MUÂLLÂ'yı takdir ederek bir eserini satın aldı ve o'na bir tablosunu armağan etti. Bu olay, ressamımızın kişiliğine onur, fırçasına güç verdi.

Yıllar öncesi o'nu biz (Türk Van Gogh)u olarak tanımlamıştık. Nitekim,

yıllar sonrası-resim sanatı ile kucak kucağa yaşayan -Fransız eleştirmenler, onda,^ Van Gogh'un , Toulouse Lautrec'in bir başka havasını sezdiler. FİKRET

MUALLA, Paris'teki gürültülü, sıkıntılı yaşamının son yıllarında,

bunalımlarının sükunete kavuşması amacıyla, Alp dağlarının eteğindeki sakin

bir köye yerleşti. Bölgenin en büyük bir gazetesi,FİKRET MUÂLLÂ'yı şu manşetle karşılıyordu :

-Van Gogh'un oğlu, yöremize hoşgeldin !

MUÂLLA bu bölgede gözlerini kapadı ve aradan 25 yıl geçti. 17 yaşındayken,

bazı aile problemleriyle, İstanbul'dan İsviçre'ye giderek, sağladığı bir

bursla BERLİN Güzel Sanatlar Akademisinden me'zun olan ressamımız, 1927

yılında döndüğü Türkiye'deki yaşamında, 29 yıllık Fransa'daki yaşamında,

refah yüzü görmedi, mutluluk nedir bilmedi. İstanbul'da Polislik vak'alardan

sonra, iki defa, akıl hastahanesinde, bir buçuk yıl, yatmıştı. Paris'te

yenileyen hastalığı dolayısıyla, iki kez orada da akıl hastahanesinin

misafiri oldu. Talihsiz sanatkârımız, yaşamını bir türlü sağlam raylara

oturtamadı.

FİKRET MUÂLLA, hayatı boyunca vaz geçemediği, iki şeyi sevdi: Alkol almak ve resim yapmak.. İç sıkıntılarını resim yaparak gidermeye çalıştı. Paris'teki yoksulluk günlerinde, otellerden atılınca, parklarda ve metrolarda yattığı

oldu. Aç kaldığı günlerde bile, tokmuş gibi fırçasını kullandı. Bazı

resimlerini, bir öğün yemek karşılığında garsonlarla takas etti! Bir kadeh

şaraba desen çizdi! Ölünceye kadar içti ve resim yaptı. Hatta boğazı

tokluğuna, bir atölyede bile çalıştırıldı!

Hayatta tek dayanağı fırçasıydı. Bu sihirli fırçayla, çilesini renklendirirken

ufukta^ ilk şöhretinin parıltıları beliriyordu. Ne var ki, kara bahtlı

sanatkâr, bunun zevkini tadamadan dünyamızdan ayrıldı. Fransa'daki 29 yıllık gurbet hayatıjxjylece sona ermiş, usta bir fırça toprağa düşmüştü.

FİKRET MUALLA sanatseverlerin kalplerinde, olumlu ve olumsuz yönleriyle, hüzünlü bir anı olarak kaldı. Bir taraftan 64 yıllık acılı bir ömür sona ererken, öteyandan eserlerinin ölümsüz hayatı başlamıştı. Dostlar o'nun gurbet topraklarında kalmasını istemediler. 4 yıl sonra kemiklerini yurda getirip, Karaca Ahmet'te, görkemli bir mezar taşının altına koydular.

MUÂLLA'nın, vaktiyle , yok pahasına elden çıkardığı resimleri bugün

milyonlarla ^değerlendiriliyor. Gönlü ve gözü ne şöhrette ne makamda olan FİKRET MUALLA'nın adı, sanat dünyasının kubbesine bir yıldız olarak çivilenmiş bulunuyor.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Verilen bilgilere göre ayrıca darülkurra, Cumhuriyet döneminde önce sağlık müzesi, ardından müftülük binası, 1968’den sonra Kültür Bakanlığı’na bağlı

Aya Yorgi manastırı, denize i- nen sert bir yamacın üzerinde inşa edilmiş olduğundan burası halk ara­ sında «Krimnos» yâni «Uçurum» manastırı diye de

Uçucu yağ (5 µl) ile muamele edilmiş kıvırcık örneklerinin 5 günlük depolama periyodu sonrası görüntüsü (a: Kontrol örneği; b: O. vogelii uçucu yağı

Numune Maks.. fazla tokluk kazanımı elde edilerek üstün bir tokluk değerine ulaşılmıştır. Saf epoksi Zn nanopartikül ilaveli numunelerin postkür uygulanmış ve

Kemal paşa zade Sait beyin mnhtumu babaaum- j el yazısile yazılmış bazı notlarını j görmem için bana

Hale Arpacıoğlu bu em osyonel ya­ şantının bereketi içinde onu ge­ lecekteki yaşantımızın biçimleri­ ne, duygularına çevirecek döl­ lenmeyi yaşıyor ve

Dizide okuyucunun daha az tanıdı­ ğı sanatçılarla ilgili ciltler, özellikle de çağımıza daha yakın dönemlerle ilgili klasikleşmiş yazarlara ayrılacak

Abidin Dino sergiyi düzenlerken “ Paris Köylüsü’ ndeki şu tümce­ den yola çıkmış: "P a ris ’te Büyük Bulvarlar’m yanın­ da bulunan, nedense pasaj