SALE KOŞKU
...İSMİNİ CHALET (ŞALE) DAĞEVİ KELİMESİNDEN ALMIŞTIR
Yazan: İSTANBULLU
ol s e h r - i s t a n b u l ki...
Şale Köşkünün en güzel salonlarından biri: Sedefli Salon.
ke «Chalet-Dağevi» adı verilmiştir. Aslında, adı köşk olmasına rağmen küçük bir saray yavrusundan fark sızdır Şale. inşaatına 750 bin altın lira harcanmıştır, içindeki eşyanın büyük bir kısmının Çırağan Sara- yı'ndan getirtildiği de hesaba katı lırsa maddî değeri çok daha iyi an laşılır.
Köşk iki katlı (mutfak ve kalorifer dairesinin bulunduğu zemin kat ha riç) ve 64 odalıdır. Köşkün ön ve arka cephelerinde karşılıklı üçer ve bir de yanda olmak üzere 7 kapısı bulunmaktadır. Karşılıklı üçer kapı nın arasında üçer şahane merdiven iki katı birbirine bağlamaktadır. Şa- le'nin en güzel yeri, üst katındaki muhteşem salondur. 30 metre uzun luğunda ve 14 metre genişliğindeki bu salon, merasimler, davetler ve bayramlaşmalar için kullanıldığı ci hetle «Muayede Salonu» adını taşır.
Muayede Salonu'nda 23 pencere
vardır. Ayrıca tavanından üç adet muhteşem billûr avize sarkar. Ars- lan motifli mermer kaideler üzerine oturtulmuş 6 adet de bohem billûr şamdan bu heybetli salonun aydın lanmasına yardımcı olur. «Muayede- Bayramlaşma» Salonunun en muh teşem parçası, bu koskoca zemini olduğu gibi kaplayan halıdır. Gri ve
kırmızı zemin üzerine çiçek motifleri ile süslü bu halı bu salon için özel olarak Hereke'deki halı tezgâhların da özel surette imâl ettirilmiştir. Tam 7 ton ağırlığında bulunan bu halı Alman İmparatoru il. Wilhelm' in hayranlığını çektiğinden, Abdül- hamid tarafından bir eşi daha yap tırılarak Alman İmparatoruna hediye edilmişti.
Bu salonun en büyük özelliklerinden biri de yalancı kapılarıdır. Pencere lerin tam karşısındaki dört kapıdan ikisi sırf simetriyi bozmamak için
yapılmış yalancı kapılardır. Diğer
ikisi ise yandaki odalara açılır. Salonun tavanı Türk elişçiliği sana tının en güzel örnekleri ile süslüdür. Duvarlarda ise nefis çiçek resimleri yer almaktadır. Köşkün kuzey ve do ğu cephelerine bakan 23 pencerede ise nal şeklinde altın yaldızlı korniş ler ve Hereke kumaşından ağır per deler bulunmaktadır.
Muayede Salonu'ndan sonra Şale
Köşkü'nün en ilginç yeri «1 numa ralı oda»dır. Bu odanın özelliği, a- ğaç olarak ne kullanılmışsa tama mının gül ağacından yapılmış bulun masıdır. Çay salonu, ile Sedefli Sa lon adıyla anılan yemek salonu da herkesi hayran bırakacak bir ihti şam içindedir.
Ikemizi bir yabancı Devlet
[ Başkanının ziyareti veya is- J tanbul'da önemli bir uluslar- arası kongre tertibi sırasında muhakkak «Şale Köşkü»nün adı ge çer. Ya mümtaz konuk burada ağır lanır, ya kongre burada toplanır, ya da büyük bir ziyafet burada verilir. Bütün bu özellikleriyle «Şale Köş kü» İstanbul'un en ilginç bir köşe sini teşkil eder şüphesiz ki. önce adı ilgi çeker bu köşkün. Ba zılarınca «Şâle» diye telâffuz edilen, bazılarınca da «Şaale» diye söyle nen bu köşkün adının ne anlama geldiği de merak edilir. Köşk Os manlI imparatorluğu devrinden kal ma olduğuna göre bu kelimenin an lamını Osmanlıca lûgatlardan araştı ranlar, bulamazlar. Zirâ köşkün ismi düpedüz fransızcadır. «Chalet» yazı lan ve «Şale» okunan bu kelime «Dağevi» anlamına gelir.
Yıldız Sarayı'nın bulunduğu ve bu gün Yıldız Parkı adıyla andığımız bü yük korunun bir köşesine yükselen bu şahane köşk, dışarıdan bakıldığı zaman da gayet iyi farkedileceği gi bi, iki kısımdan ibarettir. «Mâbeyn Dairesi» adıyla anılan ve Sultan Ab- dülaziz tarafından yaptırılan eski ve küçük bölüme, II. Sultan Abdülha- mid tarafından 1899 yılında Alman İmparatoru Wilhelm ll.'nin memle ketimizi ziyareti münasebetiyle «Me rasim Dairesi» adı verilen ikinci bö lüm ilâve ettirilmiştir. İsviçre mimarî
& ^..JjırTİ f il
Yıldız parkının içinde bulunan Şale Köşkü girişi... Köşkte yapıldığı gündenberi kalori
fer bulunmakta ise de çeşitli salon ve odalarında yer alan ve her biri 2-3 metre boyundaki 11 çini soba bilhassa dikkati çekmektedir. Bu so balar, 1896 yılında yine bu şahane korunun bir köşesinde kurulmuş bu lunan «Yıldız Çini fabrfkası»nın ma mulatıdır. imalâtı «Yıldız Çinisi» a- dıyla ün yapan bu fabrika 1914 yılı na kadar faaliyette bulunmuş ve her biri birer sanat şaheseri olan nefis eserler ortaya çıkarmıştı. Padişahın
yurdumuzu ziyaret eden yabancı
devlet adamlarına armağan ettiği
porselen takımlar da bu fabrikanın mamulâtı arasındadır. Yarım yüzyı la yakın bir süre battal vaziyette du ran bu fabrika 1962 yılında «Sümer- bank Yıldız Porselen Sanayii Mües- sesesi» olarak yeniden hizmete geç miştir.
Şale köşkündeki, alt kısmı dört kö şe, üstü silindir şeklinde olan ve her tarafı kabartma müzik âletleri freskleri ile süslü bulunan pembe soba ile üst tarafında istendiği an çıkartılabilen bir vazosu bulunan al tın yaldızlı müzeyyen bir diğeri bir birinden güzel bu onbir sobanın ara sındadır.
Kapının iki yanında, mermer çerçe veler içinde yer alan karşılıklı iki boy aynası, hayâl oyunu ile upuzun koridorlar meydana getirmektedir a- ralarında duruluff bakıldığı zaman. Şale Köşkünün ilgi çekici yerlerin den biri de, yukarıda adından bah settiğim «Sedefli Salon»dur. Kapı ları ve dolap kapakları tamamen se def ile kaplı bu salonun II. Sultan Abdülhamid zamanında yemek sa lonu olarak kullanıldığı bilinmekte dir. 9 pencereden ışık alan bu sa londa ayrıca üç billûr avize bulun maktadır. 4 kapısı ile 4 dolabın ka
pakları üzerindeki sedefler, Türk
kakmacılık sanatının en güzel örnek leri arasındadır.
II. Sultan Abdülhamid, Alman İmpa ratoru II. Wilhelm'i bugün «Çay sa lonu» adıyla anılan odada misafir etmişti. Binanın ön ve arka cephe lerine pencereleri bulunan bu uzun salonun arka cephesindeki köşeye karyola konulmuştu. Salonun kenar ları kapalı koltuk, kanape takımları,
perdeler beyaz ipekten mamuldü..
Karyolanın üzerine de saray dilinde «oba» adıyla anılan bir muhteşem cibinlik konulmuştu. Bu cibinlik de ayni kumaştan yapılmıştı. Salonun duvarları da ayni ipekli kumaşla kap lanmıştı.
Salonun karyola bulunan köşesine bir şezlong, koltuklar, ufak masalar
konulmuş, karyolanın karşısındaki
duvara da bir barometre ile bir saat asılmıştı.
ikinci katı çevreleyen vitrinlerinde doldurulmuş kuşların ve 25 nci cü lus yıldönümünde hükümdara veri
len değerli hediyelerin bulunduğu
koridor da Şale köşküne ayrı bir cazibe vermektedir.
II. Sultan Abdülhamid devrinde bu köşkte Alman imparatoru Kaiser II.
Wilhelm, Sırp Kralı I. Alexander
başta olmak üzere bir çok hüküm dar ağırlanmış, Iran Şahı da yine bu köşkte Sultan Vahdeddin'in mi safiri olmuştu. Cumhuriyet devrinde de yurdumuzu ziyaret eden bir çok devlet başkanı ve hükümdar bu köş kün çatısı altında ağırlanmışlardır. İkinci Meşrutiyetin ilânı ve Meclisin rekrar açılması münasebetiyle Hü kümdarın Ayan âzası ve mebusana bu köşkün Muayede salonunda ver diği ziyafet aradan 64 yıl geçmesine rağmen el'an dillerde dolaşmaktadır. Kısacası Şale Köşkü her yönü ile gönülleri okşayan, karşısında hay ranlık hissi duyulan bir köşedir. Ve ihtişam dolu binbir hâtırayı gün gör müş sinesinde barındırmaktadır.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi