1 EYLÜL 2000 CUMA
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Memet Fuat'ın Yapıtı
Kışın, karlı bir günde, sevgili arkadaşım Handan Şenköken’le b irlikte ustam ız Memet Fuat’a g it m iştik. Akşam üzeriydi, çaylanm ızı içerken konuş m uştuk, M em et A ğbi’nin Nâzım Hikmet adlı b ir ya pıt yazdığını öğrenm iştim .
Ç ok heyecanlanm ıştım . Ne zaman yayım lana cak diye bekliyordum . Adam Yayınlan’nın gönder d iğ i zarftan önceki gün bu anıt kitap çıktı. Soluk soluğa okuyorum .
Yön dergisinin yıllanydı. Yön bizim eve girm iyor du. Ama Ferit A m ca ’lara gittiğim izde Yön’ün say falarını karıştınrdım . Nâzım Hikm et’ten okudu ğum ilk şiirler, şim di belleğim beni aldatm ıyorsa, Yön’de yayımlanm ıştı.
Ferit Am ca’yla Bedia Yenge, şairin eski kita p larını saklam ışlar. Bize gösterm işlerdi. Y ıllar yılı korkulm uş, gözlerden ırak tutulm uş sarank kitap lar, şairin anadilinin ülkesinde belki yeniden yayım- lanabilecekti.
Annem le babam ın Ferit Am ca’lardan adam a kıllı tedirgin aynldıklannı hatırlayabiliyorum . Hayli şaşırm ışlardı, kom ünist b ir şairin kitaplan böyle saklanm ış olsun...
Vâlâ Nureddin’in Bu Dünyadan Nâzım G eç ir'sin i de yine Ferit Am ca’lann evinde görecektim . A rtık hava değişm işti. Kitabı ben de edinm iş, ev- dekileri ürkütm em iş, okum uştum .
Kim b ilir kaç yıl g eçti. Bu Dünyadan Nâzım Geç- ti’den sadece b ir lezzet kalm ış okum a dam ağım da. Handiyse te k satırını hatırlam ıyorum . Arada b ir elim e geçen kitabı evirir çevirir, yeniden oku sam der dururum .
G ençlik zam anlanm dı, Nâzım H ikm et’in şiirleri ve oyunları art arda okura sunuluyordu. Şairin si yasal kim liği, yazık ki, sanatının önünde b ir ün oluşturuyor; biz pek ço k genç, Nâzım H ikm et’i hep ‘kavga şairi’ niteliğiyle okuyorduk.
Beni önce Kafatası vurm uştur. Kafatası b ir baş yapıttır. Türk tiyatrosunun en yenilikçi oyunlann- dan biri. Unutulan Adam'\, Sabahat'ı, Yolcu'yu çok severim . Ferhat ile Şirin’i de. Nâzım H ikm et hafife alarak yazdığı kim i oyunlarında bile, örnek se Bu Bir Rüyadır, güçlü, yaratıcı oyun yazandır.
Her zaman olduğu gibi, o zam anlar da içim de hep ‘muhalefet’ olduğundan, Nâzım Hikmet’ten yük sek sesle şiirler okunması hiç hoşuma gitm ezdi. Bağıra çağıra ille “Salkımsöğüt” okunacak...
Memleketimden İnsan Manzaraları c ilt c ilt ya yım lanmaya başlandığında b ir kez daha çarpılıp kalıyordum . Ş iir mi, öyküler, roman, destan, çağ daş bir destan mı? Yepyeni b ir yazı olduğu apa çık.
Anadiline ve edebiyatına böylesine saygılı şairin yıllar yılı kom ünistti, vatan hainiydi diye ya hiç anıl- maması ya da korkula korkula anılması gitgide yü zümü kızartmıştır, öfkeden m i, utançtan mı...
Ama hastalık günümüzde bile sürüyor. Necip Fa- zıl’ın unutulm az şiirlerinden söz açtınız mı, dudak bükenlere, hatta sizi gericilikle suçlam aya yelte nenlere hâlâ rastlıyorum . Mehmet Akif’i gerçek ten okuyup özüm sediğim iz söylenebilir mi?
işte M em et Fuat puslu, çapaklı ortam da Nâzım H ikm et’i kaleme getiriyor, "yaşamı, ruhsal yapısı, davaları, tartışmalan, dünya görüşü, şiirinin geliş- meleh"yle. Yeniden vurgulam ak istiyorum , b ir anıt kitapla karşı karşıyayız.
B ir şeye hüzünle güldüm yapıtı okurken; o uzak ilkgençlik yıllarım da Türkiye’den söz açıldığını sa narak okuduğum uz “Açlann Gözbebekleri” me ğerse 1922’nin Rusya’sı için yazılmış...
Şairlerim izi, rom ancılarım ızı, edebiyat insanlan- mızı kılı kırk yararak irdeleyen yapıtlanm ız ne ka dar az. Memet Fuat, benzeri olmayan yapıtıyla, yal nız Nâzım H ikm et’i yeniden ‘yaşatmak'\a kalmıyor, böylesi yapıtlar için yazarları, herkesi özendiriyor, kışkırtıyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi