Nice amlaraı yaşandığı, dostluklara ve sevgilerin doğduğu yer olmuş “Taş Plak Meyhanesi”
NÜVİT IOKDEMİR
İZ M İR - Daracık, dik ve uzun merdivenleri vardı. Güçlükle yuka rıya ulaştığınızda sizi binlerce eski fotoğraf karşılıyordu; bir de uslar dan silinmeyen, ama zaman aşımın da herkesin dinleyemediği eskiler... Kimler mi? Saymakla bitmeyecek ustalar; Türk Sanat Musikisinin unutulmaz sesleri var aralarında. Sadettin Kaynak ve Selahattin Pı nar, Şerif İçli gibi ustaların yanısıra, Hafız Burhan, Hafız Nadir, Hafız Ahmet; bitimsiz sanat yaşamlarıyla Müzeyyen Senar, Safiye Ayla ve Hamiyet Yüceses ile daha niceleri...
Nice amlann yaşandığı, dostluk ların ve sevgilerin doğduğu yer ol muş “Taş Plak Meyhanesi” hiçbir acıyı görmeden. Ve nice sevinçlere kucak açmış kimbilir. Kimi zaman hüzün doludur insanlar eskiye dalıp gittiklerinde; kimileri eski bir aşkı yakalamanın mutluluğunda. Y a hiç yaşanmamışı arayanlar? Onlar da eskiyi yeniye uyarlayıp geçirirler ge celerini, kadehler dudaklarda, ku lak “cızırtılı” aşk şarkılarında. Hele
78 devirlik Odeon’dan yükselmişse Hamiyet Yüceses’in unutulmaz şar kısı “Bakmıyor Çeşmi Siyah”, işte o zaman, şimdinin yenisi diyeceğimiz “Taş Plak Meyhanesi” onlanndır sanki. Gözler kapanmış, konuşma lar kesilmiş, hayal alemine dalıp git mişlerdir. Hep bir ağızdan mırılda-' rarlar şarkılarını. O anda dokuna maz, konuşturamazsınız onları, ayrı dünyalardadırlar...
Körfeze nostaljik bakış
Yıl 1986... A kif Baba (Küçük- kurt), tarihi diye nitelediği küçük meyhanesinin yıkılacağını duydu ğunda sarsılmıştır. Körfezi her gün nostaljik bir biçimde gözlediği küçük odanın penceresi önünde nargilesini fokurdatmaya başladı ğında gözleri dolu doludur. Dile ko lay 1948 yılından bugüne dek o ka dar çok yer değiştirmiştir ki,“artık burası son olsun” diye düşünmede dir. Ancak, yapılacak birşey yoktur ve “Taş Plak” olmasa bile meyhane maziye gömülecektir.Ama A kif Baba “son” demiyor.
S
]
esler hep
aynıymış gibi gelir
kimi zaman. Oysa
öylesine değişkendir
ki, plaklar birbiri
ardına gidip gelir
saatler süresince.
Şimdilerde Eşrefpaşa yokuşunu aşıp, Keresteciler Sokağı’ndan yol aldığınızda hemen sağınızada “A kif Baha’nın Y eri”ni göreceksiniz. İçe riye girdiğinizde birdenbire tarihle başbaşa kalacaksınız. Koridordan salona dek uzanan çizgide duvarlar kimileri sararmış, kimileri yenilen miş tarihi fotoğraflarla donatılmış tır. Atatürk’ün askerliğinden sivil yaşamına dek, İsmet İnönü, Celal Bayar, Kazım Karabekir, Fevzi
Çakmak, Adnan Menderes ve bu günlere gelince Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ile Erdal İnönü fotoğ raflarıyla kapalıdır tüm mekan. Sa lonun hemen ortasındaki havuzdan fışkıran su, insanlan müzik sesiyle birlikte ayn duygulara sürürükler durur. Sesler hep aynıymış gibi gelir kimi zaman. Oysa öylesine değiş kendir ki, plaklar birbiri ardına gi dip gelir saatler süresince. Eski Dev let Hastanesi önünden Kale Ar- kası’na, Alsancak’tan Kahraman la ra , Basmane’den Kemeraltı’na, Bayramyeri’nden çok uzağa değil Eşrefpaşa’ya... Uzun bir çizgisi, öy küsü var “Taş Plak M eyhanesi nin...
Bugün 82 yaşında olan Akif Baba, 34. yerinden sonra 35.’yi gerçekleştir di. Nice ahulardan süzüldü geldi ve yine Eşrefpaşa’da “A kif Baha’nın Y eri" adı altında “Taş Plak Meyha nesi” ni yaşatmayı başardı. 15 bine yakın taş plak artık raflardan indi. Onlara özel bakım için ayn bir dolap yaptırdı A kif Baba. Eskisi gibi, neyi isterseniz anında buluyor ve dinleti yor. 30 yıldır içki içmemenin verdiği
zevkle müşterilerinin önüne sürüyor kadehleri ve rakı şişelerini. Sonra da nargilenin marpuçunu takıp oturu yor pikabının başına ve o içli şarkı ları içtenlikle dinletiyor.
Anı evi
Sanki bir “Anı Evi”ndesiniz. A kif Baba candan, sevecen yüzüyle anla tıyor: “Hep gelip sorarlar, o kadar plak var neyi seversin diye. Hepsini severim. Çünkü severek aldım ve biriktirdim. Ama biri hariç. Ne za
man çalsam Hamiyet’ten ‘Ba mıyor Çişmi Siyah’ı, dalar giderim. Manda ciğeri dediğimiz ses onda var. Er keklerde ise Hafız Burhan’da. İşte burada tarih yaşıyor. Herkes gelip görüyor, dinliyor. Ne mutlu ki böy le bir yeri yaşatabildik.”
A kif Baha’nın kendi eliyle çıkardığı mezeler. Hele fırından yeni çıkmış kelleyi de yakalayabildiniz mi, şanslısınız demektir. Ne taş plak lar bitmiştir o zaman, ne de sevgi. O andan itibaren yaşam bir başka gelir gözünüzün önüne rakı kadehinin ucunda...