• Sonuç bulunamadı

Yakutiye Medresesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yakutiye Medresesi"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAKUTÎYE MEDRESESİ

İLHAN AKÇAY Yakutiyc Medresesi, bugün

Erzu-riım'un Cumhuriyet Caddesinde, 19. asır­ da yapılmış Yakutiye kışlasının avlusun -da kalmıştır. Anadolu'-da tek kath, eyvan-h medreselerin en büyüğü fakat sanat ta­ rihi yönünden en az incelenmiş bir şahe­ seridir. Yerli ve yabancı kaynaklar bu ya­ pı hakkmda bizlere pek az bilgi vermek­ tedir. Eski gravürlere.Erzurum'daki m i ­ nareler rcsniedilirkcn bu medresenin mi­ naresinin de konulduğunu tahmin etmek­ teyiz. (Resim 1,2) 1853-54 yıllarında Er­ zurum'a gelen Curzon ^ bize bu hususta bazı bilgiler vermektedir. Yaptığımız araş­ tırmalara göre Erzurum'a gelen birçok yabancı gezginlerin arasında yalnız Cur­ zon, csermin bir yerinde top dökümü ya­ pıldığı için bu medreseden bahsederse de, fazla malûmat vermez; ancak içerisinin, döküm ameliyesi yüzünden pislik içinde kaldığmı, duvar ve tavanlarının karardı­ ğını belirtir. Medresenin arka kısımdaki kapının 19. asır ortalarında açıldığını bu vesile ile tahmin edebiliriz.

Plânı dikdörtgen şeklindedir. Minare­ si girişin sağ köşesinde bulunur, ve yapı­ nın görünümüne büyük bir özellik verir. Soldaki köjede de minare varken zaman­ la üst kısmı yıkılmıştır. Kapıdan üstü to­ nozlu antre kısmına girilir. Soldaki oda­ dan dama, oradan da minareye çıkıhr (Plân 1).

Medrese avlusu kubbeli ve dört ey-vanh tiptedir. Giriş kısmının tonozu içeri­ de daha yüksek bir tonoz ile birleşir ve köşelerde gövdesi işlenmiş sütuncelcr bu­ lunur (Resim 3).

Ortadaki stalâktitli kubbey daha doğ­ rusu tonozu çevreleyen eyvanların arka­ sında medrese odaları vardır. Doğuya ba­

kan kısmıda türbe bulunur. Güney kısım­ daki eyvan yapının mescid kısmını teş­ kil eder.

Şimdi de Medresenin mühim kısımla­ rından bazı detayları ihcelyeeHm:

Portd : 13, asır yapı anlayışına göre medrese.cephesinin en göz ahcı kısımla­ rından sayıhr. Geometrik, stalâktitli ve palmet motifli bir profilasyon ile çerçeve­ lenmiştir. (Resim 6-7). Kapı nişi sütunce-Icri çok süslüdür. Kapı nişi ve taç kapı kemerleri üstünde yazılar bulunur. Basık kemerli iç kapı çok sade yapılmıştır. Taç kapı köşelerindeki sütuncelerin, ortaya te­ sadüf eden iki kath başhklan benzerleri arasında son derece sanatkâranc yapılmış olmakla temayüz eder. Buna benzer diğer güzel örnekleri Erzurum Çifte Minareli Medrese'nin güney eyvanının köşelerinde görürüz. Fakat Yakutiye'de daha barok -laşmıştır. Daha evvelki asırlarda yapılmış portaUerde bile az rastlanan şekilde, dar bir sahayı tezyin eden köşe sütunceleri bu­ rada bütün bir kapı boyunca göze rahat-sızhk vermeden yükselir. (Resim 5, 24). Yan kısımlarda silmelerle ayrılan, sivri ke­ merler içinde aslan, palmet, kartal motif leri ve bunun üstünde dekoratif tczyinath (hemen hemen biribirinin ayni) panolar bulunur.

Kabartmalar : Taç kapmın iki ya­ nında biribirine benzeyen panolar içinde çok alâka çeken kabartmalar vardır. Siv­ ri kemerli sağır niş içinde karşıhkh iki aslan ile aralarında arabesk süslü rozetten çıkan sekiz yapraklı hurma (ebediyeti

1. Curzon, Robert, Baron de la Zouche. Armenia, A year in Erzcroom and on the frontiers of Russia, Turkey and Persia, s. 32 v.d. Ayrıca Erzurum'a ait çok değerli gravürler de bulunur.

(2)

YAKUTİYE MEDRESESİ 147

temsil eden hayat ağacı) vardır. Hurma a-ğacının tam üstünde çift başlı kartal ve onun da üstüne hatayı üslupta palmet süs­ lü bir rozet bulunur. Bütün bu kabartma­ lar sağır nişin içerisinde çok güzel ve a-henkli olarak yerleştirihniş ve alâka çeki­ ci bir kompozisyon elde edilmiştir. Şüp­ hesiz bu kabartmaları yapan sanatkâr kendisinden belki de bir nesil evvel ya­ pılmış ve çok hayranhk uyandıran Erzu­ rum Çifte Minareli Medrcsc'nin tezyina­ tını gözönüne almıştır. Çifte Minare'nin portali cephesinde yılan veya ejder başla­ rıyla nihayetlenen palmet ve çift başlı kartal motifleriyle süslü tam dört adet kompozisyon görmekteyiz. Kuvvet, kud­ ret timsali ve hükümdarların alâmeti ka­ bul edilen kartal, hristiyan sembolü olan ve müslümanlarca da sevilerek kullanılan hayat ağacı, nihayet doğu milletlerinde resimleri duvar fresklerinden, tabak ve ki­ tap resimlerine kadar giren ejder (yılan) motifleri medrese kapılarında tereddütsüz kullanılmıştır (Resim. 8, 9, 10).

Merkezdeki kapah avluya hareket ve ışık veren kubbe, baştan başa stalâktitler-le süslü olup tepede bir pencere istalâktitler-le niha­ yete erer. Şimdiki harap haline rağmen tepe penceresinin vaktiyle diğer birçok benzerleri gibi kare şeklinde olduğunu tahmin ediyoruz. Bu tip kubbeye, Erzu -rum Ulu Cami mihrabı önündeki ikinci kubbe son derece benzerlik göstermekte­ dir. Yakutiye'yi yapan mimarın Erzurum ve diğer bölgelerdeki eski yapıların tesiri altında kaldığı tabiîdir. Bu eşsiz kubbe­ nin nasıl yaptırıldığını, veya hangi eser­ lerin tesiri altında kahndığını merak et­ memek mümkün değildir. Erzurum Ulu Camiinin 12. asır Saltuk Oğulları tarafm-dan inşa ettirildiği malûmdur. Fakat ca­ mi asırlar boyunca okadar değişikliklere uğramıştır ki, bugün hangi kısmının ori­ jinal olduğu hâlâ münakaşa konusudur. Yalnız XIII. asra ait İshaklı Kervansara-yı'nın stalâktitli mescit kubbesi, Yakuti-yenin kubbesine (ki buna da stalâktitli tonoz demk daha uygun olacaktır) çok benzer, ancak Yakutiye'den daha bir asır

evveline aittir^.

Ulu Camiin asırlar boyunca geçirdiği ilk onanmlardan biri 1640 yıllarmda Ev­

liya Çelebi'nin Erzurum'da bulunduğu zamana rastlar. O sıralarda camide ahşap direkler bulunduğunu Çelebi eserinde bahsetmekteydi. Yani mihrap aksmdaki kubbeler ve beden duvarları kârgir, diğer kısımları akşap direklere müstenit, ahşap tavanh (Beyşehir Eşref oğlu Camii gibi) idi. Ulu Camiin mihrap ve önündeki kub­ be kısmının Saltuk devrinden kalma ol­ duğu kabul edilirse (buranın Osmanh devri izi taşımadığı bariz olarak bellidir). Yakutiye'nin kubbesinin (stalâktitli to­ nozunun) Ulu Camiin stalâktitli tonozu­ nun tesiri altında kalınarak yapıldığı ne­ ticesi çıkabilir. İhtiyat kaydiyle kabul e-dilmesi gereken bu kanaat bizi tatmin et­ mediği takdirde Erzurum'da yine Saltuk devrine ait İç Kale Mescidinin kubbesiy­ le mukayese yapabiliriz. Araştırmalara gö­ re 12. asır eseri olan mescidin kubbesi ek­ seri Selçuk türbelerinin iç kubbeleri gibi yuvarlak olup, alt kısımları stalâktitlerle süsüldür. (Resim. 3, 4, 23). Yine Saltuk Oğulları devri eseri olarak kabul edilen fakat kitabesi bulunmayan İspir İç Kale Mescidi de yapıhşı, plânı ve süslemeleri i -le Selçuklulardan evvelki devri gösterdi­ ğinden ve kubbe plânı da kare şeklinde, tonoza benzer nitelikte olduğundan, pek âlâ araştırmamız konusu medrese kubbe­ siyle bir bağ kurmamız kabil olacaktır. Yalnız İspir Mescidinin kubbesi birkaç yerden ışık alır ve süslemeleri de bordür gibi dolanır ve tonoz köşelerinde bulu­ nur... Türk mimarî eserleri içinde stalâk­ titli kubbe olarak bir de Mevlâna Türbesi önündeki KaramanoğuUarı devrinde ya­ pılmış (15. asır) kubbe varsa da hariku-lâde benzerliğine rağmen Yakutiye'den çok sonra yapılmıştır, öyle ise elimizdeki pek az misallere ve Doğu Anadolu'nun, zelzele, yangın ve istilâlara ve kasden yok etme politikalarına rağmen, ayakta kalmış binalarına göre Yakutiye'nin kubbesini ancak bu birkaç eserin kubbeleriyle mu­ kayese edebiliyoruz.

Bunlardan çıkardığimz sonuca göre Yakutiye Medresesindeki stalâktitli

tono-2. Adana V\a Camiinin eski girijindeki stalaktitU kubbe de bu tip benzerleri içinde zikredilebilir.

Rama-zanoğulları devri eseri olup X V I . asır gibi daha geç ta-. rihlcrde inja olunmujturta-.

(3)

148 İLHAN AKÇA.Y

ZU yapanların, etraflarındaki eski yapılar­

da mekân problemine bigâne kalmadık -lan, aldıkları ilhamla yeni varyasyonlara gittikleri anlaşılmaktadır ®.

Odalar : Odalar giriş kapısı aksına göre simetrik bir düzenle sıralanmıştır. Kuzey ve güneyde, eyvanların iki yanla­ rında dörderden sekiz oda bulunur. Batı kısımlarında dört, doğuda ise iki büyük oda vardır. Bunlar biribiriyle simetrik, karşılıkh olarak assimetrik durumdadır. Odaların duvarları moloz taşla yapılmış, birer tepe penceresi ihtiva eden tonozlarla örtülmüştür. Kapılarının lento üstleri tez-yinatlıdır.

Kapıların tezyinatı Selçuk sanatı ö-zelliğinin tipik nümunelerinden sayıhf. Uzaktan simetrik gözüken bu tezyinatın detayları biribirine benzemek. Bunlar iç­ leri palmet motifleriyle süslü, ortadaki di­ ğerlerinden küçük üç rozet ile aralarm-daki üçgen kısımlarından ibarettir. Yalnız bazı kapılarda rozetler bombeli, bazıların­ da ise içerlektir. (Resim. 5, 6; 7, 22).

Eyvanlar : Dört eyvanın giriş kıs­ mındaki hariç, herbirinin köşeleri üzerle­ ri palmetli veya stalâktitli başhİclan havi sütuncelerle süslüdür. Kuzey ve güney ey­ vanları küçük, portal aksına gelen eyvanı büyüktür. Güney eyvanı mescittir. M i h ­ rap nişindeki izlerden, evvelce bu kısmın çini kaplı olduğu anlaşılmaktadır. D u ­ varlarda ise çepçevre yazı bordürü (vak­ fiye kitabesi) mevcuttur. Doğu eyvanının tam ortasındaki stalâktidi türbe penceresi, buraya değişik bir görünüm verir. Ey­ vanın köşelerinde iki sütuncenin yelpaze şeklindeki palmet süslü gövdesi kabartma olarak işlenmiştir. Diğer eyvanlardaki sü­ tunceler ise, altta pahnetli gövde, üstünde iki kat palmetll başhk ve sade alt firiz, ve nihayet bîr firiz altı ihtiva eder. Soldaki, diğerin benzeri başhkh sütuncede 13. asır Avrupa Roman mimarisinde ve Anadolu yapılarında çok görülen klasik zar şeklin­ de kaideler bulunur.

Kuzey eyvandaki sütunceler biribiri­ ne benzer. Kaide kesik zar şeklinde göv­ de palmet süslü, başlıklar, iki kath yel­ paze biçimi palmetlidir.

Çifte Minareli Medrese'deki meyvalı palmet ağacı,. Yakutiye'de, hakikate daha uygun tarzda, fakat yapraklan daha stili-^ ze edilerek işlenmiş, çift bâşh kartal figü-* rü ise adetâ klasikleşmiş, olduğundan çok

az değişikliğe uğrayarak ahnmıştır. Yı -lanların yerini,- yine kuvvet kudret alâme­ ti sayılan devrinin isim" ve teşbihlerinde seve seve kulandıkları asl^n kabartmaları almıştır. Böylece kompozisyon Çifte Mi -nareli Medrese'dekine nazaran daha fazla mâna kazanmıştır. îlhanh devri sanat c-serlerindcki özelliği bu yapıda daha iyi an­ lamış bulunmaktayız.

Eğer Çifte Minareli'nin kabartmaları yapılmamış olsaydı sanatkâr Yakutiye ka­ bartmalarını böyle kompozisyon içinde ve olgun olarak işleyemiyecekti. Aslan - Kap­ lan - Pars Selçuklular devrinde bile, kuv^ vet. kudret alâmeti sayılıyordu. Hattâ Sel­ çuklu paralarında bile bu figür muvaffa­ kiyetle işlenmiş, îlhanh devrinde de bu â-dct aynen muhafaza edihniştir*. Çift başU kartal bu yapıda çok güzel stilize

&-dilmiştir. Vücut kısmı petek tezyinatma benzer. Kuyruk ve kanatların sade ve ba­ sit çizgilerle gösterilmesine rağmen genel olarak son derece olgun üsluptadır. Ana­ dolu'da 13. ve 14. asırlarda çok kulanılan bu arma daha sonra birçok devletler tara­ fından kendilerine maledilmiş ve asırlar boyunca ısrarla'kullanılmıştır

Minare: Yapının belki de en entere­ san ve süslü kısmını teşkil eder. Medrese­ nin yapıldığı 14. asır başlarına kadar Sel­ çuklu yapılarında minarenin daha başka örnekleri mevcuttu. Burada ise kübik pa­ buçlu, silindirik taş kaide üzerine tuğla olarak yapılmıştır. Anadolu minarelerin­ de taş kaide olmakla beraber, burada

gö-3. "Saltuklu Devri Mimarisi" adlı doktora tezim­ de mukayeseli olarak bu eserlerin kubbe problemleri incelenmiş, yapılar kitalxsiz olduğundan detay tetkikleri ve karjılaşurmalar yapılarak devirleri tayin edilıpcğe ça-; lıjılmıstır.

4. Mcskûka-tı Kadime-i IsISmiye kauıloğıı. Kısm-ı salis. s. 39-79, 141, 149. istanbul.

5. Erzurum'daki bu arm.ılar üzerinde yazılmı} dlgcr bir eser dc, karşılaştırmalar yaparak teferruattı bil­

gi veren B. ögel'e ait olmakla beraber, burada Yakuti­ yc kabartmaları hiç clç alınmamıştır. Bk., ögel, B.,

Erzurum anıtlarında cs\i Allay - Tür\ sanatının izleri.

(4)

Y A K U T I Y E M E D R E S E S I 149

rüldüğü gibi silindirik gövde şeklinde de­ ğildi. Kesme taştan itinalı bir işçilikle ya­ pılan kaide, medresenin duvarı boyunca yükselir ve bir bilezikle son bulur. Bunun üzerinde mozayik çini tezyinatlı tuğla bir gövde yükselir. Sırlı tuğladan örgü motifi bezenmiş gövdedeki çini ve tuğla ile yapıl­ mış mozayik süsler ilk bakışta simetrik gibi görünürse de detayların tetkikinden biribirine benzemediği anlaşılır. Selçuk tezyinatında bilhasa minare gövdelerinde bu assimetrik durum bariz olarak görüle­ bilir. (Erzurum Çifte Minareli Medrese'-nin iki minaresiMedrese'-nin detayları da biribirine benzemektedir.) Yakutiye'nin minaresini süsleyen geometrik dekorasyon biribirine geçmiş şeritler şeklinde şerefeye kadar, yükselir. Şerefe ve üst kısımlarının nasıl olduğu hakkında bilgimiz ise ancak tah­ mini olarak 1700 yıllarına ait Tournefort Seyahatnamesine ait bir gravürle (Resim. 1) 1854 yıllarında şehre gelen Curzon'un yapmış olduğu gravürlere (Resim 2) da­ yanmaktadır. Minareler 13. asır Anadolu Medreselerinde taç kapı yanlarında bu -lunmasma rağmen bu yapıda tamamen aksine yapının köşelerine gelmiştir. Hal­ buki bundan hemen birkaç yıl sonra ya­ pılan Erzurum Ahmediye Medresesi

(1314 M.) minaresi ise yine klasik Selçuk minarelerinden ilham ahnarak alt kısım 13. asıf Konya Güdük Minare tipinde ya­ pılmıştır. Yakutiye'deki gibi gövdesi mo­ zayik çıni-tuğla dekorlu kaim minarelere Türkistan ve İran'da rsatlıyorsak da ka­ bartma örgü motifiyle tam benzerini bu­ lamıyoruz. Bu kahn minareler taç kapı­ nın yânında olsaydı, yapı estetik güzellik bakımından belki çok şeyler kaybedecek­ ti. Yakutiye'de minarelerin köşelere geti­ rilmesini isteyenin arzusu, üzerine optik mecburiyet yüzünden gövdeleri kehn ya­ pılmış olmalıdır. Kalın silindirik gövdeyi yeknesakhktan kurtarmak ve yakın me­ safelerden daha mütenasip göstermek için üzerine tuğla-çini mozayik tarzında o dev­ re kadar pek görülmemiş bir tezyinat iş­ lenmiş, insanm dikkati başka hususlara çekilmek istenmiştir.

Cephenin yalnız sağ köşesinde mina­ re bulunmaktadır. Sol tarafta minare ka­ idesi gibi kısım bulunmakta ise de, üstü

sonradan yapıldığı belli olan konik taş bir külahla örülmüştür. Bunun da eski­ den minare olduğunu diğer medreselere bakarak çıkarmak mümkündür. İçi son­ radan törbe olarak kullanılmıştır. (Resim. 14) Yapının doğusunda türbe bulunduğu­ na göre, ilk yapıldığında bu kısmın türbe olmaması lâzımdı. Taştan, yuvarlak ve di­ ğerine benzeyen bir kaidenin bulunuşunu şimdilik burada bir minare daha olduğu­ nu gösteren yegâne delil kabul etmekte ­ yiz. Kaidesi toprak zeminden aşağıda kal­ mış ve araştırmalar yapılmamış olması da­ ha fazla tamamlayıcı " bilgi edinmemize mânidir. Yakutiye'yi tek minareli olarak kabul etmenin, ön cephenin estetik ve a-hengini çok bozduğunu söyleyebiliriz.

Mevcut minareye sağ taraftaki odada bulunan taş merdivenden .çıkılarak dam­ dan girilir. İzlere göre minarenin şerefe kısmı mevcut gövdenin üst hizasında baş­ lıyordu. (Bu minarenin kuzey kısmı ha­ va tesirleriyle çok zarar görmüştür.) (Re­ sim. 11, 13, 15, 16, 17,18).

Türbe : Medresenin doğu yönünde­ ki eyvanı, daha evvel meviut olan türbe-, ye bitiştirilmek ve türbeyi medreseye bağ­ lamak için bir ara oda inşa edilmek sure­ tiyle yapılmıştır. Her hayır eserinde oldu­ ğu gibi medreseyi yaptıranla ilgisi, mev­ cut ise de bunun araştırılması gereklidir. Kare plânh bir kaide üzerinde 12 gen gövdelidir. Klâsik Selçuk türbelerinin bir örneğini teşkil eder. Alt kat cenazeüktir (Kripta). Üçer taş basamakh merdivenle çıkılarak plânda görüldüğü gibi türbe o-dasına gelinir. Üstü stalaktitli kapıdan türbeye girilir; mihrabı sâdedir. Gövde dıştan her yüzü kemer teşkil eden taş bor-dür ögelerie süslübor-dür. (Resim. 19-21) Sta­ laktitli üç pencere gövdenin yeknesakhğı-nı giderir. Konik külâhın altında renkli taştan basit bir silme ve iki geometrik bordür sarar. Bu tarzda süslemeyi Erzu­ rum türbelerinde, çok görürüz. Külâhı yi­ ne Erzurum türbelerinde çok görülen ve kullanılan kırmızı Kamber taşındandır. Ayrıca külâhı taşları kemerh dilimlerle süslenmiştir ki, Çifte Minareli Medrese Kümbetinde de ayni özelliği görmekteyiz. Külâh içten kubbe şeklindedir.

(5)

150 İLHAN AKÇAY

Duvarlar kesme taş kaplama aralan r oloz taştır. Medrese yapısı ile türbe taş işçiliği arasında farklar bulunmaktadır ki, b\ iki eserin ayrı ayrı yapıldığını gösterir dtliUerden birisidir.

Alt katta ccnazelik kısmının kapısı giriş kapısının altına rastlar. Türbenin pencerelerinden birisi medresenin doğu eyvanına bakar. Medreseden türbeye geçi­ şi temin eden kısım sonradan yapılmış olmalıdır. Türbenin firiz ve gövde süsle­

rinin dışta olduğu gibi bu kısımda da de­ vam etmesi tahminimizi kuvvetlendirir. Türbe içindeki sanduka zamanımıza ka­ dar gelememiştir. Kitabesi de mevcut de­ ğildir.

Medresenin İlhanlılar devrinde yapı­ lışına ve 14. asır özelliği taşımasına rağ -men türbe 13. asır Selçuk sanatı özelliğin-dcdir; hattâ İlhanlılar devrinde yapılmış olsa bile Selçuklu sanatkârlar tarafından kendi zevklerine uygun inşa edilmiştir.

- i

* V - •

V 5

Yakutiye Medresesi Plânı. Yusuf Akyurt'tan tadil edilerek.

KİTABE VE VAKFİYE Taç Kapı üzerinde, kemer kısmında

devrinin sülüsü ile yazılmış yazıların ço­ ğu erimiş durumdadır.

Portalin basık kemerli, stalâktitli sil­ mesi üzerinde bir satır halindeki arapça kitabesi:

(6)

Y A K U T l Y i ; M E D R E S E S I 151

Tercümesi :

"Bu medfenin yapılmasmı 716 H . (1316 M.) yılında Ulcayto Sultan'ın hü­ kümdarlık günlerinde — Allah mülküni ebedi kılsın — Sultan Gazan ve Bolugan Hatun'un — Allah bürh anlarını tcnviret-sin — Yüce ve güzel in'amlarmdan olan gelirleri (paraları) ile Cemal-cd-din Hoca Yakut-i Gâzâni emretti"

Medresenin güney eyvanında, mescid kısmı duvarı üzerinde iki satır halinde mermer üzerine sülüs kitabesinde ise vak­ fiyenin bir özetini ta§ üzerine yazılmış o-larak görmekteyiz (Resim. 25) Medrese­ nin vâkıfları eserin büyüklük ve azameti­ ne göre muhteşem sayıhr.

Şimdt\i Durum : Medrese kısmen 1879 M. de eski Yeniçeri Kışlası yerine Sultan Abdülaziz tarafmdan yaptınlan Yakutiye Kışlası'nın avlusu içinde kalmış­ tır. Zaten eski kaynaklardan da buranın askerî maksatlarla 19. asırdan itibaren kullanıldığı ve top dökümü yapıldığı için arkadaki doğu eyvanı ile doğu duvarları­ nın bazı kısımlarının ziyaa uğradığı an­ laşılmaktadır. Zeminin dolması neticesin­ de yapı kışla avlusu zemininden takriben 1 m. kadar aşağıda kalmıştır, ö n Cephe soldaki minare kaidesi hariç oldukça iyi durumdadır. Sağdaki minarenin gövdesi şerefeye kadar mevcutsa da üstü yavaş ya­ vaş harap olmaktadır, öyle ki eÛi yıl ev­ vel çekilmiş bir fotoğrafta şerefeye kadar olan kısmının hemen hemen tamamen sağlam olduğunu görmekteyiz. Taç kapı zamammıza kadar sağlam şekilde gelmiş­ tir. Yalnız üst kısımları ve kitabesinin ba­ zı yerleri aşınmış; zaman zaman gördüğü kötü onarım izleri ile aşman yerler kapa­ tılmak istenmiştir. Soldaki yıkık minare kaidesinin üstü taştan konik bir külâh ile örtülerek gövdede küçük pencereler açıl­ mıştır. Taç kapının kabartmaları zamanı­ mıza kadar oldukça iyi bir şekilde gelebil­ miştir, öyle k i Anadolu'da kötü bir an­ layıp mahsulü olan resim, heykel ve ka­ bartmaları tahrip etme zihniyetine ve Er­ zurum Çifte Minareli Medrese taç kapısı üzerindeki kabartmalarla, Yakutiye'nin iki kabartması insanın boyunun yetişebi

-leceği bil* yükseklikte olmasına rağmen zamanımıza kadar bozulmamıştır. Yalnız çifte başlı kartal kabartmasında başlardan biri kasden ve eski bir tarihte (belki de siyasî bir sebep yüzünden) bozularak be­ lirsiz bir hale getirilmiştir. Halbuki Niğ­ de, Sivas v.s. gibi Selçuk abidelerinin bol bulunduğu yerlerde taş üzerine kabartma tasvirler ya yok edilmiş, yahut ta tanınmı-yacak hale getirilmiştir. Medresenin yal­ nız doğu ve batı cepheleri açıktır. Beden duvarlarının harap olmasına rağmen, ese­ rin bütününe göre yine iyi durumda kal-mıj denilebihr. Taş kaplama kubbesi de devrimize kadar iyi vaziyette gelebilmiş­ tir. İç kısımdaki kaim duvarlar oldukça sağlamdır. Medresenin işmdiye kadar ona­ rım geçirdiğine dair bir kayıt (şurada bu­ rada küçük onarım izleri hariç) veya ya­ zıya rastlamak kabil olmamıştır.

SONSÖZ

Türk sanatına ait Anadoluda Ilhanh devleti hakimiyeti altmda yapılan eserler üzerinde çok az araştırmalar yapılmıştır. Zaten Türk Sanat tarihi araştırmaları da çok yenidir. Yasak bölge olması sebdbiy-le serhat şehri Erzurum da araştırmalar­ dan az nasibini almış bulunmaktadır. A-nadolu âbidelerinin pek çoğu hâlâ tedrik edilmeden durmaktadır. Yapıların mima­ rî değerlerinin belirtilmesi ve tezyini özel­ liklerinin değerlendirilmesi henüz başlan­ gıç safhasındadır. Selçuk sanatmm deko­ ratif Özellikleri belirtilmeden Yakutiye Medresesindeki tezyinatm mukayeseli bir tetkikinin yapılmasına pek imkân bulun­ mamaktadır. Bu alanda çıkacak eserler ars^tırmalanmızın da yeni safhalara gir­ mesini sağlayacaktır. Yakutiye gibi eşsiz bir eserin burada yalnız ilk incelenmesi yapılmış, ve ilerde yeniden, bdki de bam­ başka açılardan ele ahnmaşı gereken bu mimari âbideye şimdilik sanat ve ilim mc-rakhlarınm dikkati çekilmek istenmiştir.

6. A. Ş. Bcygü ayni eserinde s. 151 de kitabcvi ve ıncalini eksik olarak verir. Biz buradaki kitabe ve ter­ cümesini t. H . Konyalı'nın tercümesinden aldık. Ayni

esr. s. 30fi.

7. 1. H . Konyalı eserinin 324. sayfasında bu vak­ fiye özetini ye tercümesini nakletmektedir.

(7)

152 I L H A N A K - Ç A Y

KISA BİBLİYOGRAFYA '

Akçay, İlhan. Çifte Minareli Medrese, Erziı -rum. Hürsöz. Kasım 1961. Muhtelif maka­ leler halinde.

Akçay,' İlhan. Dogu Anadolu'da ilk minare tipleri. Selâmet, sayı. 16 Haziran 1963. Akçay, İlhan. Erzurum hakkında yazılmış

e-serlerin bibliyografyası. Bibliographic der Erzurum- Betreffenden Veröffentlichungen Teiİ 1. Ankara, 1961.

Akçay, İlhan. Saltuk devri mimarisi. Doktora tezi. 1962. .

Akyurt, M. Yusuf. Erzurum şehri, Saltık, Sel­ çuk, tlhani,. Osmanlılar devri mebani ve kitabeleri. Yazan ve kitabeleri tercüme eden M. Y . Akyurt. Fotû. B. Bediz. Erzu -rqm, 1942. Eser-yazma halindedir. (Türk âbideleri cild 8).

Aslanapa, Oktay, Ortaçağın en eski.yatılı ilim ve kültür müesseseleri. Türk Kültürü, sa­ yı: 12. Ekirii, 1963.

Beygü, AbdUrtahim Şerif. Erzurum Tarihi, a-nıtları, kitabeleri. ' İstanbul Bozkurt B., 1936.

Curzon, Robert, Baron de la Zouche. Arnienia, A year in Erzeroom and on the frontiers of Russia, Turkey and Persia, London, 1854.

Diez, E . — Oktay Aslanapa. Türk sanatı. Is­ tanbul, 1955. Doğan Kardeş.

Konyah, 1. Hakkı. Âbide ve kitabeleriyle E r ­ zurum tarihi. İstanbul 1960, E r c a n B. M. Nusret. Tarihçe-i Erzurum. İstanbul, 1338

(1922), A. Şükrü B.

Ögel, B* Erzurum anıtlarında eski Altay -Türk sanatının izleri — Les traces de l'art du Stylfe animâl de l'Asie centrale ou d'Al-tai dans les ornemerits des monuments turcs d'Erzouroum. Erzurum, 1947, I I B. Ymanç, M. Halil. Sinan-üd-din Yâkût.- Tarih

Yolunda Erzurum. Sayı 11-12, 1962. Ymanç,, M. Halil. Yakutiye Medresesi. Tarih

(8)

I Umu A/{çay •'i fi > a « 4 • « y  •a ç jO ç 3 o 6

(9)

'Sı

5=

«5

(10)

tlhan Akjçay

Res- 3. — Y a k u t i y e ' l l i n e y v a n l a r ı

(11)

tlhan AI{Ç(iy

V

I

i » V V f . I Res. 5 — Y a k u t i y c T a ç K a p ı s ı Siituncesi

(12)

tlhan Af{çay

R e s . 4 — E r z u r u m Iç K a l e Mescidi Kubbesi

(13)

ll/uin AI{çay

f i

J .

Res. 6 — Yakutiye Taç Kapısı

İ Ü r V»/ ^1^ 7\ •T '.i Res. 7 — T a ç Kapı d e t a y ı Va}^ıllar Dergiıi 17

(14)
(15)

.,1 ı^'^'-'O JXII'VA

f i

öf

(16)

İlhan Al{çay

R e s . 12 — Yakutiye. Kubbesi d ı ş t a n .

(17)

ilhan A\çay

Res. 13 — Minare kaidesi

Res. 14 — Türbe olarak kullanılan soldaki minare kaidesi \ ^ İ "j V Va\tflar Dergisi VI

(18)

tlhan A}{çay

m

i

•i m . .V-J r/J • «5 id

Res. 15 — Minareden detaylar

(19)
(20)

tlhan Al{çay

Res. 18 — Minareden detaylar

(21)

tlhaıı Al{çay

\

i-w R e s . 19 — T ü r b e d e n detaylar Va\ıjlar Dergisi

(22)

ll/uitı Al{çay

â

I •••Jf

R e s . 20 — T ü r b e d e n d e t a y l a r

Res. 21 — T ü r b e d e n detaylar

(23)
(24)

ilhan Al{çay 11 A. . I Kes. 23 — Kubbe \',ıKıll,ır Drrgili VI.

(25)

an Al{çay

»V

9 »

Referanslar

Benzer Belgeler

Türk kubbelerinin semaya yükselişi taraf- sız olarak incelenecek olursa, bunu Ayasofyanm ya- pılışından sonra geçen yüz yıllarda inşaî bir tekâmü- lün sonucu olduğunu ve

İnce kesit analizlerine göre, yapıda iç mekan, portal, minare kaidesi, kümbet gibi özgün yapı malzemelerinin korunduğu alanlarda kullanılan taşların volkanik kayaç

Anadolu Selçuklu kümbetlerinde görmüş olduğumuz daha çok içten kubbe dıştan ise piramidal ya da konik külahla örtülen ve sekizden, onikigen,

Bölünmeden sonra (1947) Pakistan’da kalmış olan Baburlu mimari eserlerinden Cihangir’in anıt mezarı, Vezir Han Cami, Mahabbet Han Cami, Cami-i Mescid (Multan); Lahor Kalesi

Ç YDD Kırsal Alan Koordinatörü Çağdaş Yaşamı Destekleme Der­ neği’nin kırsal alan projelerinin en önemli yerini tutan, birçok kır­ sal alan çalışm asına

Bir ışının maksimum yansıma süresi 3000 ms, bir ışının maksimum yansıma sayısı 2000, erken ışın sayısı her salon için programın önerdiği değer, sanal

3 Bizim olgumuzda ise EDI-OKT ile yapılan sağ gözün koroid ölçümlerinde SRD’nın mevcut olduğu za- manki koroid kalınlığı (194 μm) ile spontan olarak yatıştığı

Birbirine mütenazır köşeli ve yuvarlak iki ayakla merke- zi kubbe, etrafı 6 köşeye geçen ve sonra da du- var köşelerine bitişik yahut münferit sekiz sü- tun ve ayakla 8