• Sonuç bulunamadı

Karayollarında trafik yoğunluğunun yumurta ağır metal içeriğine etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karayollarında trafik yoğunluğunun yumurta ağır metal içeriğine etkisi"

Copied!
59
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KARAYOLLARINDA TRAFİK YOĞUNLUĞUNUN YUMURTA AĞIR METAL İÇERİĞİNE ETKİSİ

Yavuz AKMAZ Y.Lisans Tezi Zootekni Anabilim Dalı Yrd.Doç. Dr. Ahmet ŞEKEROĞLU

2009

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI

Y. LİSANS TEZİ

KARAYOLLARINDA TRAFİK YOĞUNLUĞUNUN YUMURTA AĞIR METAL İÇERİĞİNE ETKİSİ

Yavuz AKMAZ

TOKAT 2009

(3)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(4)

ÖZET

Y. Lisans Tezi

KARAYOLLARINDA TRAFİK YOĞUNLUĞUNUN YUMURTA AĞIR METAL İÇERİĞİNE ETKİSİ

Yavuz AKMAZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalı

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ahmet ŞEKEROĞLU

Bu çalışmada Erzincan ve Erzurum illerini birbirine bağlayan E-5 karayolunun Erzincan İli ile Tercan İlçesi arasında kalan bölümünde, karayoluna 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 751-1000 m den uzak mesafelerdeki köylerden alınan tavuk yumurtalarının ağır metal konsantrasyonları araştırılmıştır. Karayollarından uzaklıklığın yumurta demir, bakır, çinko ve kurşun içeriğine etkisi önemsiz bulunmuştur (P>0,005) . Karayollarından uzaklığın yumurta mangan içeriğine etkisi önemli bulunmuştur (P<0,05).

Bu çalışma alanında trafik yoğunluğundan kaynaklanan çevre kirliliğinin yumurta ağır metal içeriğine etkisinin önemli olmadığı söylenebilir.

2008, 46 sayfa

(5)

ABSTRACT Master Thesis

EFFECT OF TRAFIC DENSITY OF HIGWAYS ON HEAVY METAL CONTENT OF EGG

Yavuz AKMAZ Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Science Department of Animal Science

Supervisor: Asst. Prof. Dr. Ahmet ŞEKEROĞLU

In this study, heavy metal contents of egg have investigated on chicken eggs collected in Erzincan and Tercan region in distances 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m and 1001-more far away from E-5 highway which connects Erzurum and Erzincan The effect of distance from highway has been found out that is not important on egg iron, copper, zinc and lead contents (P>0,05). The effect of distance from highway has been found out that is important on egg manganese content (P<0,05).

In this study area, it may say that the environmental pollution sourced from traffic density is not important on heavy metal contents of egg.

2008, 46 pages

(6)

TEŞEKKÜRLER

Tezimin hazırlanmasında bana yol gösteren, yardımlarını esirgemeyen, tecrübelerinden büyük ölçüde yararlandığım tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Ahmet ŞEKEROĞLU’ na, analizlerin yapılmasında yardımcı olan Sayın Doç. Dr. Mustafa TÜZEN, Araş. Gör. Demirhan İSAK ve Uzman Özgür ULUÖZLÜ’ ye, eğitim-öğrenim hayatım boyunca her türlü desteği sağlayan dayım Turgut DENGİ’ ye, babam Ahmet Yaşar AKMAZ’ a, annem Nurhayat AKMAZ‘ a ve yüksek lisans öğrenimime başlamada çok büyük desteğini gördüğüm eşim Suna AKMAZ’ a teşekkürü bir borç bilirim.

Yavuz AKMAZ

(7)

İÇİNDEKİLER ÖZET...i ABSTRACT ...ii TEŞEKKÜRLER ...iii İÇİNDEKİLER... iv ŞEKİLLER DİZİNİ... vi ÇİZELGELER DİZİNİ ...vii

SİMGELER VE KISALTMALAR ………...ix

1. GİRİŞ ... 1

2. KAYNAK ÖZETLERİ ... 5

2.1. Ağır metallerin genel özellikleri ... 5

2.1.1. Ağır metallerin tanım ve özellikleri ... 5

2.1.2. Ağır metallerin doğaya yayınımları ... 6

2.1.3. Ağır metallerin etki mekanizması ve zehirliliğini etkileyen faktörler ... 8

2.1.4. Ağır metallerin kirliliği ... 9

2.1.5. Ağır metallerin biyotransformasyonu ... 10

2.1.6. Ağır metallerin organizmadan atılması ... 10

2.1.7. Çalışılan ağır metaller ... 10

2.1.7.1. Bakır (Cu)... 10 2.1.7.2. Kurşun (Pb) ... 13 2.1.7.3. Kadmiyum (Cd)... 14 2.1.7.4. Çinko (Zn) ... 15 2.1.7.5. Mangan (Mn)... 16 2.1.7.6. Demir (Fe) ... 16

2.1.8. Hayvansal ve bitkisel ürünlerde ağır metal konsantrasyonları... 16

3.MATERYAL VE YÖNTEM ... 23

3.1. Materyal ... 23

3.1.1. Yumurta örneklerinin alınması... 28

3.2. Metot ... 29

3.2.1. Örneklerin analiz için hazırlanması... 29

3.2.2. Örneklerin analizi... 30

3.2.3. Kullanılan istatistiksel metotlar... 30

4.BULGULAR .. ... 31

(8)

4.1.1. Yumurta demir (Fe) içeriği ... 31

4.1.2. Yumurta mangan (Mn) içeriği... 32

4.1.3. Yumurta bakır (Cu) içeriği... 34

4.1.4. Yumurta çinko (Zn) içeriği ... 36

4.1.5. Yumurta kurşun (Pb) içeriği... 37

4.2. Karayollarında uzaklık ile yumurta ağır metal içeriği arasındaki ilişki ... 39

5. TARTIŞMA VE SONUÇ... 40

KAYNAKLAR... 41

ÖZGEÇMİŞ ... 46

(9)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa

Şekil 2.1.2.1. Şematik olarak ağır metallerin doğaya yayınımları ….…….…………...7

Şekil 2.1.3.1. Ağır metal etkilerinin derişimle değişimi ………... 8

Şekil 3.1.1 Araştırma bölgesinin haritası ..………..23

Şekil 3.1.2. Erzincan ili ile Tercan ilçesini gösterir harita ...28

Şekil 3.2.2.1. Analizlerin yapıldığı Atomik Absorpsiyon Spektrofotometre…...30

Şekil 4.1.1.1 Karayollarında farklı mesafedeki yumurtaların Fe içeriği………..32

Şekil 4.1.2.1 Karayollarında farklı mesafedeki yumurtaların Mn içeriği………...34

Şekil 4.1.3.1 Karayollarında farklı mesafedeki yumurtaların Cu içeriği………35

Şekil 4.1.4.1 Karayollarında farklı mesafedeki yumurtaların Zn içeriği……….………37

(10)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 2.1.8.1.Tsaisa Ördeklerinin kan ve dokularında Kurşun (Pb) miktarı... 18

Çizelge 2.1.8.2. Kuluçkada yatan ötücü kuşların dışkı ve tüyünde ağır metal içeriği….. 19

Çizelge 2.1.8.3. Karayollarından farklı uzaklıktaki toprak ağır metal içeriği... 20

Çizelge 2.1.8.4. Karga yumurtalarında ağır metalin yıllara göre değişimi (ppb)... 20

Çizelge 2.1.8.5. Farklı çalışma bölgelerinde keçi, koyun ve deve kıllarının ağır metal konsantrasyonları (µ/g)... 21

Çizelge 2.1.8.6. Farklı üretim sistemleri ve farklı yörelere göre barındırılan tavuklardan elde edilen yumurtalardaki ağır metal içeriği (mg/kg) ……… 22

Çizelge 3.1.1. Erzincan ili arazisinin kullanıma göre dağılımı ... 25

Çizelge 3.1.2 .Erzincan ili hayvan varlığı ve hayvansal üretim miktarı... 26

Çizelge 3.1.3 . Erzincan İlinde tavukçuluk tesislerine ait bilgiler... 27

Çizelge 3.1.4. Erzincan ilinde kümes hayvanları mevcutlarının ilçelere göre dağılımı... 27

Çizelge 4.1.1.1. Karayollarından farklı mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta demir içeriği, µg /g)... 31

Çizelge 4.1.1.2. Karayollarından farklı mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta demir seviyesi, (µ g/g)... 32

Çizelge 4.1.2.1. Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta mangan seviyesi (µ/g) ………... 33 Çizelge 4.1.2.2. Karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta mangan seviyesi, (µ/g)...…….. 33

Çizelge 4.1.3.1. Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta bakır (Cu) içeriği, (µ/g)... 35

Çizelge 4.1.3.2. Karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta bakır içeriği, (µ/g)………... 35

Çizelge 4.1.4.1. Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta Çinko (Zn) içeriği, (µ/g)……….. 36

Çizelge 4.1.4.2. Karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta Çinko içeriği, (µ/g)……….. 37

(11)

Çizelge 4.1.5.1. Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-1000 m ve 1001 m

üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta Kurşun (Pb) içeriği, (µ/g) 38 Çizelge 4.1.5.2. Karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki

mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta kurşun içeriği, (µ/g)………... 38 Çizelge 4.2.1. Karayollarından uzaklık ile yumurta Fe içeriği, Mn içeriği, Cu içeriği,

(12)

SİMGELER VE KISALTMALAR

Bu çalışmada kullanılmış bazı simgeler ve kısaltmaların açıklamaları aşağıda verilmiştir.

Simgeler Açıklama Zn Çinko Cd Kadmiyum Pb Kursun Cu Bakır Co Kobalt Cr Krom F Fluor Fe Fe Mn Mangan Se Selenyum Ni Nikel Si Silisyum V Vanadyum As Arsenik Be Berilyum Hg Civa Sb Antimon μ Mikro m3 Metreküp Kısaltmalar Açıklama AA Atomik absorbsiyon Min Minimum Maks Maksimum L Litre Kg Kilogram g Gram n nano PVC Polivinil Klorür

(13)

ppm Milyonda bir kısım

ppb Milyarda bir kısım

HNO3 Nitrik asit

H2O2 Hidrojen peroksit

x Aritmetik ortalama

S

Ortalamanın Standart Hatası −

x

(14)

1.GİRİŞ

Günümüzün en büyük sorunlarından birisi teknolojiye paralel olarak artan ve yaşamı olumsuz etkileyen çevre kirliliğidir. Toprak, su, hava gibi çevreyi oluşturan öğeler; başta insan olmak üzere bitki ve hayvanların etkileri ile kirlenmektedir. Özellikle endüstrileşme ve kentleşme, taşıtlar, organik kimyasallar, deterjanlar, pestisitler, radyoaktif maddeler, ağır metaller vb. bağlı olarak artan çevre kirliliği, canlılar üzerinde tehlikeli olabilecek boyutlara ulaşmıştır. Doğrudan ve dolaylı yollardan çevre kirliliği probleminden her çeşit organizmanın etkilenmesi, bu problemin büyüklüğünü ve tehlikesini arttırmaktadır (Zengin ve Munzuroğlu, 2004; Zengin ve Munzuroğlu, 2005; Kılınç, 2006).

Toksik ağır metaller, canlılar üzerinde oluşturabileceği potansiyel risk sebebiyle son yıllarda önemli bir konu haline gelmiştir. Endüstriyel faaliyetler, motorlu taşıtların egzozları, maden yatakları ve işletmeleri, volkanik faaliyetler, tarımda kullanılan gübre ve ilaçlar ile kentsel atıklar ağır metallerin çevreye yayılmasına neden olan elementlerden bazılarıdır. Besin zinciri ve biyolojik döngünün temel basamağı konumundaki bitkilerin ve hayvansal ürünlerin ağır metal kirliliğinden etkilenmesi kaçınılmazdır (Zengin ve Munzuroğlu, 2004; Zengin ve Munzuroğlu, 2005).

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde artan nüfusa bağlı olarak taşıt trafiğinde meydana gelen konsantrasyonlar her ne kadar sosyal açıdan bireysel olarak bir gelişme sağlasa da; toplumsal ve ekolojik olarak çevreye etkileri küçümsenmeyecek kadar fazladır (Dülgeroğlu, 2002 ; Akçay, 2005).

Motorlu taşıtların egzozlarından çıkan zehirleyici gaz ve dumanlar havayı, toprağı ve suyu kirletmekte, araçların hızlı hareket etmeleri yol yüzeyinde tozlanmaya neden olmaktadır.

(15)

Kirletici kaynaklar; evsel kaynaklardan trafiğe ve çok karmaşık yapıdaki endüstrilere kadar geniş bir dağılım göstermektedir (Tünay, 1997).

Ayaz (1989)’ a göre motorlu araçların neden olduğu hava kirliliği, endüstri, enerji ve ısınmadan kaynaklanan kirlilikten daha fazladır. Kirliliğin %60’ı motorlu araçlardan, %18’i endüstri tesislerinden, %14’ü enerjiden ve %8’i ısınma atıklarından ileri gelmektedir (Akçay, 2005). Ayrıca hava kirliliğine sebep olan azot oksitlerin %51, karbonmonoksitin %75, kurşunun %80, partiküllerin %17 oranında ulaşım kökenli olduğu belirtilmektedir (Tırıs, 1995).

Atık suda bulunan ağır metallerin önemli bir miktarı arıtma çamurlarında bulunurlar. Çözünmüş kısımlar ise yüzey suları ve denizlere ulaşarak bu bölgelerde kalırlar. Buralardan ağır metaller tekrar mobilize olarak içme sularına ve besin zincirine ulaşabilirler. Besin zincirine ulaşan ağır metaller kimyasal veya biyolojik olarak bünyeden atılamazlar ve birikirler (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Kirlenen çevre nedeniyle miktarları giderek artan ve önemli kirleticilerden olan ağır metaller çevremizde sorun olan kontaminasyon kaynakları haline gelmişlerdir. Çevresel dönüşüm içerisinde gıda maddelerine bulaşan ağır metaller gıda zinciri yoluyla insan vücuduna ulaşmaktadır. Böylece kontamine olmuş gıda maddesinin tüketilmesi ile vücuda alınan ağır metaller konsantrasyon ve vücutta tutulma miktarına bağlı olarak önemli ani ölümlerle bile sonuçlanabilecek sağlık sorunlarına yol açabilirler (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Önemli çevre kirleticileri olmaları nedeniyle ağır metal ve metal bileşiklerinin insan ve hayvan sağlığı üzerindeki etkileri son yıllarda giderek daha fazla ilgi çekmektedir. Yiyecekler ağır metallerin vücuda alınması için ana kaynaklardan birisidir. Kurşun ve diğer ağır metaller

(16)

besin kontaminantları olarak adlandırılan ve besinlere isteğimiz dışı bulaşan kimyasal maddelerdir (Hızel ve Şanlı, 2006).

Ağır metallerin gıdalara bulaşmasına çevresel faktörlerin katkıda bulunduğu belirtilmektedir. Buna göre arsenik gibi bazı metaller tabii olarak bulunurken, kurşun gibi bazı elementler endüstriyel ve insan kaynaklı kirlenmelerden kaynaklanmaktadır. Kadmiyum gibi metaller de bazı fosforlu gübrelerden kaynaklanmaktadır (Anonim, 1999).

Türkiye’nin gerek hızla sanayileşmesi ve gerekse her geçen gün artan bir trafik yoğunluğuna maruz kalması, diğer birçok kirleticiyle beraber ağır metallerin de çevredeki miktarlarını arttırmaktadır (Munzuroğlu ve Gür, 2000). Ağır metaller yönünden dikkat edilecek gıdalardan birisi de; aslında doğal halleri ile her yaştan insanın beslenmesinde önemli yer tutan yumurtadır. Özellikle çocukların gelişiminde önemli yeri olan yumurtanın, bu şekilde bir risk taşıması konunun önemini artırmaktadır. Ağır metallerin yumurtaya kontaminasyon yolları ise su, hava ve yem olarak sıralanabilir (Şekeroğlu, 2002; Şekeroğlu ve ark., 2007).

Entansif yetiştiricilikte besin zinciri ( tavukların yiyeceği yem ve içecekleri su) kontrol altına alınabilmesine karşın, köy tavukçuluğunda yem ve suyu kontrol altına almak çok zordur. Tavuklar serbestçe dolaştığı, yem yediği ve su içtiği için çevresel kaynaklı ve trafikten kaynaklanan ağır metal bulaşmalarından kolayca etkilenebilmektedirler (Şekeroğlu, 2002; Şekeroğlu ve ark., 2007).

Türkiye’de köy yumurtalarının trafikten kaynaklanan yumurta ağır metal kirlilik düzeyleri ile ilgili olarak yapılan çok az çalışma vardır (Şekeroğlu, 2002; Turan ve Saylam, 2006; Şekeroğlu ve ark., 2007). Bu nedenle Türkiye’de yumurta ağır metal konsantrasyonlarından kaynaklanan bir sağlık tehlikesi olup olmadığı bilinmemektedir. Bu çalışmayla Erzincan ilinde E-80 (Erzincan – Tercan) karayolu üzerinde araç yoğunluğundan kaynaklanan hava

(17)

kirliliğinin, köy tavuklarından elde edilen yumurtalarda ağır metaller yönünden bir etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır.

(18)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

2.1. Ağır metallerin genel özellikleri

2.1.1. Ağır metallerin tanım ve özellikleri

Ağır metaller yerkabuğunda doğal olarak bulunan bileşiklerdir. Bozulmaz ve yok edilemezler. Küçük bir miktar da gıdalar, içme suyu ve hava yolu ile vücudumuza girerler. İnsan vücudunun metabolizmasını sürdürmek için gerekli olan bazı ağır metaller (bakır, çinko vb), yüksek konsantrasyonlarda alınırlarsa toksik etkili olabilirler ( Anonim, 2007a).

Ağır metal, fiziksel özellik açısından içeriği 5 g/cm3 ten daha yüksek olan metaller için kullanılır. Bu gruba kurşun, kadmiyum, krom, demir, kobalt, bakır, nikel, civa ve çinko olmak üzere 60’ tan fazla metal girmektedir. Bu elementler yer kürede genellikle karbonat, oksit, silikat ve sülfür halinde stabil bileşik olarak veya silikatları halinde bulunurlar (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Bu metallerden bazıları (Cu ve Zn) canlı organizmalar için iz miktarda gereklidir. Bu iz elementlerin büyüme ve üreme için optimal sınırları dardır. Bu iz elementlerin az miktarı vücut için gereklidir. Fazlalığı ise organizmalar için zararlıdır (Pelgrom ve ark., 1994).

Bigersson ve ark., (1988)’ na göre, ağır metaller biyolojik proseslere katılma derecelerine göre, yaşamsal ve yaşamsal olmayan olarak sınıflandırılırlar. Yaşamsal olarak tanımlananların organizma yapısında belirli bir konsantrasyonda bulunmaları gereklidir ve bu metaller biyolojik reaksiyonlara katıldıklarından dolayı düzenli olarak besinler yoluyla alınmaları zorunludur. Örneğin bakır hayvanlarda ve insanlarda kırmızı kan hücrelerinin ve bir çok

(19)

oksidasyon ve redüksiyon prosesinin vazgeçilmez parçasıdır (Kahvecioğlu ve ark., 2004a). Buna karşın, John ve ark. (1996)’ nın belirttiğine göre yaşamsal olmayan ağır metaller çok düşük konsantrasyonda dahi psikolojik yapıyı etkileyerek sağlık problemlerine yol açabilmektedirler. Bu gruba en iyi örnek kükürtlü enzimlere bağlanan civadır (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Bryan (1976)’ a göre; ağır metaller 3 ana gruba ayrılır. Bunlar; organizma için gerekli elementler ( Co, Cr, Cu, F, Fe, Mn, Se ve Zn), organizma için gerekli olabilen elementler (Ni, Si, Sn ve V) ve organizma için toksik elementler (As, Be, Cd, Hg, Pb, Si ve Sb) şeklindedir (Akgün, 2006).

Bazı ağır metaller uygun konsantrasyonlarda enzim faaliyetleri için gerekli ise de, bunlar doğal konsantrasyonlar aşıldığında önemli bir enzim engelleyici grubu oluştururlar. Ag, Hg, Cu, Cd ve Pb gibi metaller bu sebeple zehir etkisi yaparlar. Ağır metaller, organizmalara gerekli olsun ya da olmasın, yüksek konsantrasyonda potansiyel olarak zehir etkisine sahiptirler (Akgün, 2006).

Bir ağır metalin yaşamsal olup olmadığı dikkate alınan organizmaya da bağlıdır. Örneğin nikel bitkiler açısından toksik etki gösterirken, hayvanlarda iz elementi olarak bulunması gerekir (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

2.1.2. Ağır metallerin doğaya yayınımları

Ağır metallerin doğaya yayınımları dikkate alındığında çok çeşitli sektörlerden farklı işlem kademelerinden biyosfere ağır metal atılımı gerçekleştiği bilinmektedir. Şekil 2.1.2.1’ de

(20)

farklı sektörlerden biyosfere ağır metal yayınımı şematik olarak verilmiştir (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Şekil 2.1.2.1. Şematik olarak ağır metallerin doğaya yayınımları (Kahvecioğlu ve ark., 2004a)

Ulaşım araçlarından havaya atılan ağır metaller, sonuçta karaya ve buradan bitkiler ve besin zinciri yoluyla da hayvanlara ve insanlara ulaşırlar ve aynı zamanda hayvan ve insanlar tarafından havadan aeresol olarak veya toz halinde solunurlar. Besin zincirine ulaşan ağır metaller kimyasal veya biyolojik olarak bünyeden atılamazlar ve birikirler (Doğan ve Certel, 1999).

(21)

2.1.3. Ağır metallerin etki mekanizması ve zehirliliğini etkileyen faktörler

Bazı sistemlerde ağır metallerin etki mekanizması konsantrasyona bağlı olarak değişir. Bu tür organizmalarda metallerin içeriği dikkate alınmalıdır. Şekil 2.1.3.1’de ağır metallerin vücut sıvısındaki konsantrasyona bağlı olarak etkileri şematik olarak verilmiştir (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Şekil 2.1.3.1. Ağır metal etkilerinin derişimle değişimi (Kahvecioğlu ve ark., 2004a)

Şekilden görüldüğü gibi ağır metaller konsantrasyon sınırını aştıkları zaman toksik olarak etki gösterirler. Ağır metaller canlı bünyelerde sadece konsantrasyonlarına bağlı olarak etki göstermezler, etki canlı türüne ve metal iyonunun yapısına bağlıdır (çözünürlük değeri, kimyasal yapısı, redoks ve kompleks oluşturma yeteneği, vücuda alınış şekline, çevrede

(22)

bulunma sıklığına, lokal pH değeri vb.). Bu nedenle özellikle düzenli olarak tüketildiğinden dolayı içme sularının ve yiyeceklerin içerebileceği maksimum konsantrasyon sınır değerleri sınırlandırılmıştır (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Ağır metaller tehlikelidir, çünkü biyobirikme eğilimlidirler. Biyobirikim zamanla biyolojik bir organizmada bir kimyasal içeriğin, kimyasalın doğadaki içeriğiyle karşılaştırıldığında artması demektir. Bileşikler herhangi bir zamanda canlı şeylerde birikebilirler ve onların vücuda alınmaları ve depolanması metabolize edilmelerinden veya atılmalarından daha hızlıdır.

Halen daha, ağır metallerden kaynaklanan gıda zehirlenmeleri çok nadirdir ve çoğu durum sadece çevresel kirlenmeden sonra meydana gelir (Anonim, 2007a).

2.1.4. Ağır metallerin kirliliği

Sağlık üzerinde olumsuz etkileri olan ağır metallerin başlıcaları kurşun, civa, kadmiyum, arsenik, bakır, çinko ve kromdur. Kurşuna bağlı zehirlenme tablosu, kurşun kapların ve boruların kullanılması sonucu eski Roma’da görülmüştür. Günümüzde ise, ağır metaller başlıca, kontrolsüz endüstriyel atıklar şeklinde çevreyi kirletmektedir. Aslında, bu metaller, eser miktarlarda toprakta bulunur, ancak endüstriyel atıklar nedeniyle yüksek dozlarda kirlenme olur ve sağlık sorunları ortaya çıkar. Bu metallerden arsenik ve kadmiyum kansere, civa mutasyonlara ve genetik bozukluklara, kurşun, civa, bakır beyin ve kemik hastalıklarına neden olur (Bilir, 2003).

(23)

2.1.5. Ağır metallerin biyotransformasyonu

Çeşitli yollardan vücuda alınan ağır metaller, lipofilik özellik kazanarak plazmada dağılıma uğradıktan sonra, enzimlerin katalitik etkisiyle kimyasal reaksiyonlara girerek hidrofilik metabolitlere dönüşürler. Bu metabolik çevirimde, lipidde çözünen apolar nitelikteki metallerin, daha polar yapılara dönüşerek atılımları kolaylaşır.

Kimyasal maddelerin biyotransformasyonunu katalizleyen başlıca enzimler karaciğerde yerleşmişlerdir. Bu nedenle karaciğerin; kan dolaşımı ile karaciğere gelen kimyasal maddeleri depolama, dağılım ve safra ile atılımlarından önce, metabolize etme kapasitesi çok etkilidir. Ayrıca biyotransformasyon, karaciğer dışında akciğer, böbrek ve bağırsakta, deri, plasenta ve adrenal bezde gerçekleşebilir (Akgün, 2006).

2.1.6. Ağır metallerin organizmadan atılması

Kirleticiler, organizmalardan çözülebilir veya partikül formlarından biriyle uzaklaştırılır. Element veya bileşiğe bağlı olarak çözünebilir kısmının ayrılması, pasif olarak iyon değiştirme veya aktif olarak metabolik boşaltım yoluyla gerçekleşir (Akgün, 2006).

2.1.7. Çalışılan ağır metaller

2.1.7.1. Bakır (Cu)

Endüstride bakırın önemli rol oynamasının ve çeşitli alanlarda kullanılmasının nedeni çok farklı özelliklere sahip olmasıdır. Bakırın en önemli özelliklerinin arasında yüksek elektrik ve

(24)

ısı iletkenliği, aşınmaya ve korozyona direnci, çekilebilme ve dövülebilme özellikleri sayılabilir. Ayrıca alaşımları çok çeşitli olup endüstride (otomotiv, basınçlı sistemler, borular, vanalar, elektrik santralleri ve elektrik, elektronik vd.) değişik amaçlı kullanılmaktadır (Anonim, 2001a).

Bakır genel kimyasal özelliklerinden dolayı doğaya yayınımı açısından “Atmofil” (hava sever) grupta yer almasına rağmen, havada bulunan bakır içeriği üretim yapan sanayi birimine uzaklığına bağlıdır. Bakır “Lithofil” (kaya sever) elementler gibi suda çözünerek geniş bir alana dağılabilir. Bu nedenle de çevresel açıdan iki grubun arasında değerlendirilir. Atmosfere yayılan bakırın ancak % 1’ i biyolojik kullanılabilir iyon halinde kalırken diğer kısım sedimente olarak çökelir (Kahvecioğlu ve ark., 2004b).

Tarımsal kesimlerde havadaki ortalama bakır içeriği 5 - 50 ng/m3 iken, endüstriyel kirletilmemiş bölgelerdeki deniz suyundaki bakır içeriği 0.15 μg/L ve tatlı suda ise 1-20 μg/litre’dir. Doğal suların pH değerine bağlı olarak çözünürlük sınırındaki azalma sonucu suların dibinde çökelir ve doğal yeraltı tatlı suların çökeleklerinde yaklaşık 16 – 5000 mg/kg (kuru ağırlık) arasında ve deniz dibinde ortalama 2 - 740 mg/kg (kuru ağırlık) bakır bulunur . Kirletilmemiş toprakta bakır içeriği ortalama 30 mg/kg (sınır değeri 2-250 mg/kg) seviyelerindedir (Kahvecioğlu ve ark., 2004b).

Bakırın bitkiler ve canlılar üzerindeki etkisi, kimyasal formuna ve canlının büyüklüğüne göre değişir. Küçük ve basit yapılı canlılar için zehir özelliği gösterirken büyük canlılar için temel yapı bileşenidir. Bu nedenle bakır ve bileşikleri fungusit, biosit, anti bakteriyel madde ve böcek zehiri olarak tarım zararlılarına ve yumuşakçalara karşı yaygın olarak kullanılır. Bakır

(25)

doğada pek çok sebzede, meyvede ve hayvansal ürünlerde bulunur (Kahvecioğlu ve ark., 2004b).

Tavuk yumurtası ortalama 0,14 mg/100 g bakır içermektedir (Nys, 2001). Bakır eksikliğine bağlı olarak hayvanlarda ve insanlarda büyümede gecikme, solunum sisteminde enfeksiyonlar, kemik erimesi, anemi, saç ve deride renk kaybı gibi rahatsızlıklar oluşur.

Bakır vücut fonksiyonları açısından önemli olmakla beraber özellikle saç, deri esnek kısımları, kemik ve bazı iç organların temel bileşenidir. Erişkin insanlarda ortama 50 – 120 mg bulunan bakır, amino asitler, yağ asitleri ve vitaminlerin normal koşullarda metabolizmadaki reaksiyonlarının vazgeçilmez öğesidir. Bir çok enzim ve proteinin yapısında bulunan bakır, demirin fonksiyonlarını yerine getirmesinde aktivatör görevi üstlenir. Bakır eksikliğinde hayvanlarda anormallikler, kansızlık, kemik hataları ve sinir sisteminde bozukluklar tespit edilmiştir (Kahvecioğlu ve ark., 2004b).

Akut bakır zehirlenmesi seyrek olarak gözlenir. Genelde yiyecek ve içeceklere kazayla bakır ihtiva eden maddelerin karışmasıyla veya kasten bakır tuzlarının yutulması sonucu zehirlenme gerçekleşir ve bakır çalığı olarak bilinir. Akut bakır zehirlenmesinde gözlenen belirtiler tükürük salgılamanın artması, mide ağrıları, bulantı, ishal gibi sindirim sitemi mukozasının tahriş olmasından kaynaklanır. Ayrıca alınan doza bağlı koma durumuna ve ölümlere sebebiyet verebilir. İçme sularında Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan sınır değeri 2 mg/L’dir. Gün içinde alınabilen maksimum bakır değeri kadınlarda 12 mg/gün, erkeklerde 10 mg/gün, 6-10 yaş grubu çocuklarda ise 3 mg/gündür (Kahvecioğlu ve ark., 2004b).

(26)

2.1.7.2- Kurşun (Pb)

Kurşun insan faaliyetleri ile ekolojik sisteme en önemli zararı veren ilk metal olma özelliği taşımaktadır. Kurşun atmosfere metal veya bileşik olarak yayıldığından ve her durumda toksik özellik taşıdığından (çalışma ortamında izin verilen sınır 0,1 mg/m3) çevresel kirlilik yaratan en önemli ağır metaldir (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Kurşun, insan ve hayvan iskeletinde birikim yapan zehirli bir elementtir. Kurşunun zehirliliğine karşı en hassas olan grup çocuklardır. Solunum yoluyla havadan ve içme sularından vücuda kurşun alınmaktadır. İnsan vücuduna alınan kurşunun bir kısmı vücutta absorblanmaktadır. İnsan vücudu tarafından absorblanan kurşun kana geçerek yumuşak dokulara ve kemiklere dağılır. Kurşun kemiklerde zamanla birikir. Vücutta taşınan kurşunun % 90' ı kemiklerde bulunur. Kurşun hamile kadınlarda plasenta yoluyla bebek kanına geçer (Akgün, 2006).

Kurşunun vücutta absorbsiyonu çocuklarda daha yüksek olmakla beraber normalde % 5 gibi düşük bir oranda gerçekleşmektedir. Bu oran dahi kalsiyum ve demir gibi birçok mineralin vücut tarafından emilimini azaltmaktadır. Kana karışan kurşun buradan kemiklere ve diğer dokulara gitmekte ya da dışkı ve böbrekler yoluyla vücuttan atılmaktadır. Kemiklerde biriken kurşun zamana bağlı olarak (yarılanma ömrü yaklaşık 20 yıl) çözünerek böbreklerde tahribata neden olur. Kurşun bir nevi nörotoksindir ve anormal beyin ve sinir sistemi fonksiyonlarına sebep olmaktadır. Çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda kanda kurşun miktarı arttıkça IQ seviyesinin düştüğü tespit edilmiştir. Diğer taraftan kurşun nörotoksik özelliğinden dolayı sinir sisteminde iletimin azalmasına da yol açmaktadır (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

(27)

Toplumlar için önemli kurşun kaynakları ülkelere göre değişmektedir. Amerika Birleşik Devletler’inde en önemli kurşun kaynağı eski boyalı evlerken, ülkemizde kurşunlu benzin kullanımından çıkan egzoz gazlarıdır (Hızel ve Şanlı, 2006).

Kurşun çocuklara başlıca hava (benzin, sigara vb), su, yiyecek ve içecekler (anne sütü ve diğer), toz, toprak, anneden bebeğine in utero geçiş, ilaçlar ve kozmetik ürünler ve deri ile temas gibi yollarla bulaşır (Hızel ve Şanlı, 2006).

Günlük kurşunun yaklaşık %16’ sı yiyeceklerden, %40’ ı yemek hazırlarken yüzeylerde bulunan tozun bulaşması, %75’ i ise toz şeklinde alınmaktadır (Hızel ve Şanlı, 2006).

2.1.7.3. Kadmiyum (Cd)

Kadmiyum, çinko üretimine eşlik eden metal olarak üretilmiştir. Çinko üretiminde ortaya çıkıncaya kadar havaya, yiyeceklere ve suya doğal süreçlerle önemli miktarlarda karışmamıştır. Ancak günümüzde kadmiyum da çevre kirliliğine sebep olan ağır metaller arasında yerini almıştır. Günümüzde kadmiyum endüstriyel olarak nikel/kadmiyum pillerde, korozyona karşı özellikle denizsel koşullara dayanımı nedeniyle gemi sanayinde çeliklerin kaplanmasında, boya sanayinde, PVC stabilizatörü olarak, alaşımlarda ve elektronik sanayinde kullanılır. Kadmiyum empürüte olarak fosfatlı gübrelerde, deterjanlarda ve rafine petrol türevlerinde bulunur ve bunların çok yaygın kullanımı sonucunda da önemli miktarda kadmiyum kirliliği ortaya çıkar (Kahvecioğlu ve ark., 2004a).

Kadmiyum, sindirim ve solunum yolları aracılığı ile kolayca emilen, vücutta birikim yapan ve zehirlilik etkisi yüksek olan bir metaldir. Vücut tarafından absorblanan kadmiyum, kana geçer

(28)

ve vücudun belli bölgelerinde depolanır. Böbrekler ve karaciğer kadmiyumun depolandıgı başlıca bölgelerdir (Akgün, 2006).

2.1.7.4. Çinko (Zn)

Karbonhidrat metabolizmasında etkin rol oynayan insülin hormonu, çinko kompleksi halinde depo edilmektedir. Dolayısıyla vücuttaki değişimi, insülinin üretimi, depolanması ve salgılanmasında etkilidir. Canlı organizmada Zn azlığında, pankreasın hücrelerinin çinko içeriğinin azaldığı ve insülin salınımında azalma olduğu belirlenmiştir. Böylece çinkonun azalışına bağlı olarak karaciğerdeki glikojen seviyesinde de artış görülmektedir. Çinko, biyomembranların stabilizasyonunda önemli bir role sahiptir. Ayrıca, dildeki tad alma reseptörlerinin ve nazal boşluktaki koku alma reseptörlerinin düzenli olarak çalışmasını sağlamaktadır (Akgün, 2006).

Çinko, insanlar ve tüm bitki formları ile hayvan yaşamları için önemli ve yaşamsal elementlerden biridir (günlük doz 10 - 20 mg). Gelişme, deri bütünlüğü ve fonksiyonu, yumurta olgunlaşması, bağışıklık gücü, yara iyileşmesi ve karbonhidrat, yağ, protein, nükleik asit sentezi ya da degradasyon gibi çeşitli metabolik işlemler için gereklidir. Alkol dehidrojenazı, karbonik anhidraz ve karboksipeptidaz gibi 70’ den fazla metaloenzim fonksiyonu için koenzim bileşeni olarak gereklidir. Fizyolojik miktarlardaki çinko Cd, Hg, Pb ve Sn gibi diğer ağır metal iyonlarının zehirleyici etkilerini azaltmaktadır. Çinko yetersizliği, gelişim bozuklukları, cinsiyet ve iskeletin gelişememesi, kol ve bacak gibi uzuvlarda ve açık yerlerde deri iltihabı, ishal, kellik, iştah azalması ve davranışlarda değişikliklere yol açmaktadır (Kahvecioğlu ve ark., 2004b).

(29)

2.1.7.5. Mangan (Mn)

Yetişkin insan vücudundaki toplam manganez miktarı 20 mg dolayındadır. Mangan en çok kemiklerde, karaciğerde, pankreasta, hipofiz bezinde ve meme bezlerinde bulunur. Manganın normal kemik yapısı, üreme ve sinir sistemi sağlığı için gerekli olduğu sanılmaktadır. Bu mineralin yetersizliğinde, laboratuar hayvanlarında kemiklerin yapı ve bileşiminde değişiklikler, büyümede yetersizlik, lipit metabolizmasında, üremede ve merkezi sinir sisteminde bozukluklar belirlenmiştir. Vücuda fazla manganez alınması, zehirlenmelere yol açar (Işıksoluğu, 1984).

2.1.7.6. Demir (Fe)

Demirin kan yapımı için gerekli olduğu 17. yüzyıldan bu yana bilinmektedir. Vücuttaki toplam demir miktarı yaş, cinsiyet, vücut büyüklüğü ve demir yönünden beslenme durumuna göre değişir. Normal yetişkinlerin vücudunda 3-5 gr kadar demir bulunur. Bunun %60-70’ i kanda bulunur. Kandan sonra en çok demir, karaciğer, dalak ve kemik iliğinde bulunur. Yetişkinlerin karaciğerinde 700-800 mg demir depolanabilir. Böbrek, yürek, iskelet kası, pankreas ve beyinde de bir miktar depo demiri bulunur. Vücuttaki demir depolarının boşalması ve toplam demirin azalması kansızlığa yol açar. Türkiye’de demir fazlalığından ziyade eksikliği söz konusudur (Işıksoluğu, 1984).

2.1.8. Hayvansal ve bitkisel ürünlerde ağır metal konsantrasyonları

Karayollarında trafik içeriğindan kaynaklanan hayvansal ürünlerle yeterli kaynak olmadığı için bu bölümünde bitkisel ürünlerle ilgili yapılan çalışmalara da yer verilmiştir.

(30)

Stadelman ve Cotterill (1986), tüm bir yumurtanın 0,033 mg bakır, 0,72 mg çinko içerdiğini belirtmişlerdir.

Holeman ve Smodis (1993), Slovenya’da farklı yetiştirme sistemlerinde üretilen yumurtaların ağır metal konsantrasyonlarınin tolere edilebilir miktarının kurşun için 0,25 mg/kg, kadmiyum için 0,005 mg/kg, civa için 0,050 mg/kg, arsenik için 0,100 mg/kg olduğunu belirtmişlerdir .

Holeman ve ark., (1993), serbest yetiştirilen tavukların yumurtalarında ağır metallerin (arsenik, kadmiyum ve civa) entansif yetiştirilenlerden daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir .

Zrodlowski ve ark., (1994), serbest yetiştirilen tavukların yumurta aklarında kadmiyum, bakır, kurşun ve çinko miktarlarını sırasıyla 0,163; 0,309; 0,170 ve 1,992 mg/kg; yumurta sarısında ise 0,065; 0,360; 1,430 ve 36,62 mg/kg olarak bulmuşlardır.

Haktanır ve ark. (1995), Ankara metropoliten alanı çevresinde yaptıkları bir araştırmada yol kenarındaki topraklarda motor yağları ve lastik aşınmasından kaynaklanan Cd’un önemli bir kirletici olduğunu saptamışlardır.

Eeva ve Lehikoinen (1995), ağır metal kirliliğine maruz kalan Kara Sinekkapan kuşlarının (Ficedula hypoleuca) yumurta kabuğunun ince olduğunu, bacaklarında ve kanatlarında büyüme kusurlarının geliştiğini belirtmektedir (Kiikkilä, 2003).

Doğanoc (1996), serbest yetiştirilen tavukların yumurtalarında kurşun, kadmiyum ve çinko miktarlarını sarı ve beyaz kısımlarında sırayla 0,06 mg/kg ve 0,05 mg/kg (toplam 0,11) dan az; 0,04 ve 0,003 mg/kg dan az, 23 ve 0,1 mg/kg olarak bulmuştur. Ayrıca kurşun ve

(31)

kadmiyumun tolere edilebilir miktarının tüm yumurta için 0,25 ve 0,005 mg/kg olduğunu belirtmektedir.

Jeng ve ark. (1997), Taiwan’da yumurtacı Tsaisa ördeklerinin yumurta ve dokularında kurşun miktarına, yemin kurşun içeriğinin etkisini araştırdıkları çalışmada (Çizelge 2.1.8.1), hayvanların günlük kurşun tüketiminin artmasıyla kanda, dokularda ve yumurtada önemli ölçüde ağır metal birikiminin arttığını belirtmektedirler.

Çizelge 2.1.8.1.Tsaisa Ördeklerinin kan ve dokularında Kurşun (Pb) miktarı (Jeng ve ark. ,1997) Yumurtada (ng/g) Günlük alınan kurşun miktarı(mg/kg) Kanda (ng/mL) Böbrek (ng/g) Karaciğer (ng/g) Taşlık (ng/g) Sarı Ak 0 66,6 75,8 116,4 31,9 47,9 12,4 10 468,6 3,688,9 1,130,9 113,1 1,246,3 15,5 20 1,136,7 3,843,3 1,618,2 166,8 1,883,6 13,5

Kaya ve ark., (1999)’ nın , Ege bölgesinde üretilen çekirdeksiz kuru üzümlerde pestisit ve kurşun kalıntı düzeyleri üzerine yaptıkları çalışmada, yaş üzüm örneklerinde yüksek kurşun değerleri olduğunu, anayolun kıyısında yer alan ve çok sık ilaç kullanılan bağlarda bu miktarın arttığını, kuru üzümlerde yıkama ile kurşun miktarının %31 oranında azaldığını saptamışlardır (Hızel v e Şanlı, 2006).

(32)

Dauwe ve ark., (2000), kuluçkada yatan ötücü kuşların tüy ve dışkılarının ağır metal konsantrasyonlarının kirlilik ölçüsü olup olmadıkları ile ilgili yaptıkları çalışmada Çizelge 2.1.8.2’deki sonuçları bulmuşlardır.

Çizelge 2.1.8.2. Kuluçkada yatan ötücü kuşların dışkı ve tüyünde ağır metal içeriği (ppm) (Dauwe ve ark., 2000)

DIŞKI TÜY Büyük Baştankara Mavi Baştankara Büyük Baştankara Mavi Baştankara Ağır Metal Kontrol grubu Kirlilik Kontrol grubu Kirlilik Kontrol grubu Kirlilik Kontrol grubu Kirlilik As 1,37 16,03 1,28 16,01 2,55 3 6,44 5,24 Cd 5,72 16,81 3,11 9,35 0,053 0,007 - 0,071 Cu 36,16 90,28 37,5 92,74 5,78 6,16 4,9 5,14 Pb 2,34 80,4 5,54 124,8 0,51 4,83 0,48 3,68 Zn 400,4 429,4 311 317,4 127,2 97,9 156,5 119

Dey ve Dwivedi (2000), tavuk yumurtasında kurşunu ortalama 0, 439; kadmiyumu ortalama 0,072 µg/g olarak bulmuşlardır. Ayrıca Nys (2001), tavuk yumurtasının 0,14 mg/100 gr bakır içerdiğini belirtmektedir.

Serbest dolaşan köy tavuğu yumurtalarında 0,52 mg çinko bulunduğu (Anonim, 2001b), normal bir yumurtada 0,55 mg çinko ve 0,007 mg bakır bulunduğu belirtilmektedir (Anonim, 2001c).

Fakayode ve Olu-Owolabi (2003), Trafik yoğunluğu ve karayolundan uzaklığın toprağın ağır metal içeriğine etkisini araştırdıkları çalışmada Çizelge 2.1.8.3’deki sonuçları bulmuşlardır.

(33)

Çizelge 2.1.8.3. Karayollarından farklı uzaklıktaki toprak ağır metal içeriği (mg/kg), (Fakayode ve Olu-Owolabi, 2003) Karayolarına uzaklık (m) Metal 5 10 30 50 Pb 68,74 43,59 25,91 13,37 Cd 0,6 0,45 0,39 0,36 Cu 21,19 15,63 12,26 10,49 Ni 8,38 6,47 6,1 5,84 Zn 42,45 31,98 25,17 -

Burger ve ark., (2004), Florida’da çalılık kargalarıyla yaptıkları çalışmada, kargaların yumurtalarında, yıllara göre ağır metal konsantrasyonlarındaki değişimi Çizelge 2.1.8.4’deki gibi bulmuşlardır.

Çizelge 2.1.8.4. Karga yumurtalarında ağır metalin yıllara göre değişimi (ppb) (Burger ve ark., 2004) YILLAR Ağır metaller 1996 1997 1998 1999 2000 2001 Arsenik 16 11 17 12 11 10 Kadmiyum 2 2 2 3 2 2 Krom 49 20 13 48 51 17 Kurşun 22 3 13 15 8 9 Mangan 1528 998 1743 1343 1242 1484 Civa 45 55 50 54 42 61 Selenyum 606 707 856 1079 1165 1275

(34)

Rashed ve Soltan (2005), dört farklı bölgede yetiştirilen keçi, koyun ve deve tüylerinin ağır metal konsantrasyonlarını saptamak amacıyla yaptıkları çalışmada Çizelge 2.1.8.5’ deki sonuçları bulmuşlardır.

Çizelge 2.1.8.5. Farklı çalışma bölgelerinde keçi, koyun ve deve kıllarının ağır metal konsantrasyonları (µ/g) (Rashed ve Soltan, 2005)

Bölge Hayvan türü Örnek sayısı Kurşun Pb Kadmiyum Cd Demir Fe Mangan Mn Kobalt Co Nikel Ni Keçi 20 4 29 342 23 1 1,25 Koyun 20 2 0,25 708 36 1,75 1,25 Allaqi Deve 20 4 0,25 219 25 1,25 1,25 Keçi 20 7,2 4,33 466 35 0,88 2,11 Koyun 20 6 6,25 695 44 1 1,75 Kalabsha Deve 20 9 5,75 557 25 0,25 1,75 Keçi 20 12 3,25 879 35 1 1,75 Koyun 20 8,9 2,16 996 55 0,91 1,66 Halaiub Deve 20 13 2,99 681 41 0,75 1,75 Keçi 20 0,35 0,12 45 2,71 0,82 0,71 Koyun 20 0,01 0,1 128 4,3 0,7 0,6 Aswan Deve 20 0,9 0,11 85 5,07 0,45 0,45

Şekeroğlu ve Sarıca (2005), iki yetiştirme ve iki yumurtacı hibritlerle yaptıkları çalışmada beyaz ve kahverengi yumurtacı hibritlerin yumurta kadmiyum içeriğini sırasıyla 13,8 µg/kg ve 21,1 µg/kg ; yumurta kurşun konsantrasyonlarını ise sırasıyla 0,17 mg/kg ve 0,21 mg/kg

(35)

olarak saptamışlardır. Yine aynı çalışmada altlıklı yer ve serbest sistemde barındırılan yumurtacı hibritlerde yumurta kadmiyum içeriğini sırasıyla 15,9 µg/kg ve 19,1 µg/kg ve yumurta kurşun içeriğini ise sırasıyla 0,19 mg/kg ve 0,19 mg/kg olarak vermiştir.

Şekeroğlu ve ark., (2007)’ nın yetiştirme sistemlerinin yumurta ağır metal içeriğina etkisini araştırdıkları çalışmada köy tavuğu yumurtasında Mn 0,28 mg/g; Fe 22,64 mg/g; Cu 0,81 mg/g; Zn 11,73 mg/g olarak bulmuşlardır.

Turan ve Saylam (2006), yumurta tavukçuluğunda farklı üretim sistemlerinin yumurta kalitesi üzerine etkilerini araştırdıkları çalışmada Çizelge 2.1.8.6 ve Çizelge 2.1.8.7’ deki sonuçları bulmuşlardır.

Çizelge 2.1.8.6. Farklı üretim sistemleri ve farklı yörelere göre barındırılan tavuklardan elde edilen yumurtalardaki ağır metal içeriği (mg/kg) (Turan ve Saylam, 2006)

Üretim Sistemleri Yöreler

Ağır Metaller

Geleneksel Ticari Kavak Tekkeköy

Kurşun (Pb) 0,0911 0,1123 0,1019 0,0909

(36)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1-Materyal

Erzincan İli, Doğu Anadolu Bölgesinin Kuzey Batı bölümünde yukarı Fırat havzasında 39 02'- 40 05' Kuzey enlemleri ile 38 16'- 40 45' Doğu boylamları arasında yer almaktadır. Doğuda Erzurum, batıda Sivas, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ, Malatya, kuzeyde Gümüşhane, Bayburt ve kuzeybatıda Giresun illeri ile çevrilidir. Yüzölçümü 11,903 km2 olup il merkezinin denizden yüksekliği 1,185 metredir (Şekil 3.1.1).

Şekil 3.1.1. Araştırma bölgesinin haritası (Anonim, 2008b)

Erzincan şehri, eski çağlarda Bağdat Kervan Yolu üzerinde ve kuzey-güney, doğu-batı yönlerinde giden ticaret yollarının kavşak noktasında kurulmuştur. Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat Havzasında yer alır. Günümüzde de Asya ülkelerini Avrupa’ya bağlayan kara ve

(37)

demiryolları, Erzincan ilinden geçer. Bu özellikleriyle Erzincan, Türkiye’nin önemli ulaşım yollarının kavşak noktasındadır.

Erzincan, karasal iklim özelliğine sahiptir. Ancak, yüzey şekilleri, ovaları ve dağlarla çevrili olması yer yer değişik karakterli iklimlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Doğu Anadolu bölgesinde yer alan Elazığ ve Malatya dışındaki diğer tüm illerden daha ılıman bir iklimi vardır.

Yıllık sıcaklık ortalamaları 16,6 oC’dir. En soğuk ay olan Ocak ayı ortalamasının -3,7 oC, en sıcak ay olan Ağustos ayı ortalamasının da 23,9 oC olduğu görülmektedir. Erzincan, çevre illere göre daha uzun ve sıcak yaz mevsimi yaşamaktadır.

Yağış itibariyle 366,6 mm’ lik (kg/m2) yağış ortalamasına sahip olan il, yıl içerisinde en fazla yağışı 630 mm. olarak, en az yağışı 210 mm. olarak almaktadır. En yağışlı mevsim ilkbahar olup, alınan yağışın % 41' i bu mevsimde, % 22' si sonbahar ve % 15' i de yaz mevsiminde kaydedilmektedir. Kış yağışı oranı ise % 22' dir. Yıllık nem ortalaması ise % 59' dur.

Ekonomisi ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılığa dayalıdır. 1980’ de faal nüfusun (122,187) % 71,66’ sı (87.560) tarım kesiminde çalışıyordu. Tarımdan sağlanan gelir 1975’ de il gelirinin %50’ si kadardı. Bunun % 65’ i bitkisel, % 35’ i hayvansal ürünlerden sağlanıyordu. 1960’ lı yıllarda il topraklarının dörtte üçünü çayır ve otlaklar kaplamaktaydı. Çayır ve meraların oranı 1960’ lı yıllardan itibaren makineleşmenin artması nedeniyle azalmıştır. Şu anda ilin faal nüfusunun % 65’ i tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarımsal üretimden elde edilen gelir il gelirinin yaklaşık % 50’ sini oluşturmaktadır. Bu gelirin % 65’ i bitkisel üretimden, % 35’ i hayvansal üretimden sağlanmaktadır (Anonim, 2004).

(38)

Tarım bakımından ilin ova kesimiyle yüksek bölgeler arasında önemli fark vardır. Yüksek ve dağlık kesimde hayvancılık ön plana çıkmaktadır. Erzincan ovasının batı kesimlerinde ve Üzümlü ilçesinde bağ ve bahçelik alanlar yaygındır. Yükseklik artıkça kuru tarım egemen olmaya başlar.

Erzincan İlinin topraklarından 202,704 hektar ekilebilir arazidir. Ekilebilen arazinin özellikle Erzincan ve Tercan Ovalarının bölümü tamamen sulanabilmekte ve yüksek verim alınmaktadır. Toprağın kullanım şekillerine göre dağılımı Çizelge 3.1.1’ de verilmiştir.

Çizelge 3.1.1. Erzincan ili arazisinin kullanıma göre dağılımı, (Anonim, 2005)

Toprağı Kullanma Şekli İl Yüz.Ölç.Oranı % Miktar (Hektar)

Tarım Alanı 17 202,704

Çayır ve Mera 38 452,562

Ormanlık ve Fundalık 9 106,534

Tarım Dışı Arazi 36 428,500

TOPLAM 100 1,190,300

Erzincan İlinde 2003 yılı itibariyle hayvan sayısı ve hayvansal ürün miktarları Çizelge 3.1.2’ de verilmiştir

(39)

Çizelge 3.1.2 .Erzincan ili hayvan varlığı ve hayvansal üretim miktarı, (Anonim, 2005)

Hayvan Mevcudu Hayvansal Ürünler Cinsi Adet Ürün Miktar Koyun 309,481 Et (ton) 1,281 Keçi 39,823 Süt (ton) 109,235 Sığır (Kültür) 18,187 Yapağı (ton) 365 Sığır (Melez) 53,679 Deri (adet) 49,663 Sığır (Yerli) 257,91 Kıl (ton) 20 Tavuk 663,597 Bal (ton) 1,385 Hindi 50,720 Yumurta ( bin ad.) 50,361 Manda 1,404

Arı Kovanı 80,577

Erzincan son 10 yılda tavukçulukta önemli sektör haline gelmiştir. Il genelinde Merkez ve Tercan ilçelerinde ağırlıklı olmak üzere 235 adet modern donanımlı tavuk kümesi bulunmaktadır (Anonim, 2005). Erzincan ili tavukçuluk işletmeleri Çizelge 3.1.3 ve Çizelge 31.4’ de verilmiştir.

(40)

Çizelge 3.1.3 . Erzincan İlinde tavukçuluk tesislerine ait bilgiler (Anonim, 2005) Kapasite (ton) İşletme İşletme Sayısı Kesilen (adet/dönem)

Piliç eti üretim (ton)

En Düşük En Yüksek

Etlik piliç 67 43250 / 4 239,394 5 28

Yumurta üretimi (kg/yıl) Yumurtacı 3 -

62,772.585

8,000 (ad). 20,000 (ad.)

Çizelge 3.1.4. Erzincan ilinde kümes hayvanları mevcutlarının ilçelere göre dağılımı, adet (Anonim, 2005)

İLÇE TAVUK HİNDİ ÖRDEK KAZ

Merkez 677100 14000 500 450 Çayırlı 31200 3500 250 280 İliç 3800 - - - Kemah 27100 750 450 - Kemaliye 8850 - - - Otlukbeli 1000 500 100 500 Refahiye 19707 3104 343 902 Tercan 169200 21000 670 7000 Üzümlü 407000 2500 350 200 Toplam 1,344,957 45,354 2,663 9,332

(41)

3.1.1. Yumurta Örneklerinin Alınması

2007 yılı karayolları genel müdürlüğü verilerine göre Erzincan-Tercan arası taşıt yoğunluğu 2717-4507 adet/yıl‘ dır (Anonim, 2008a).

Araştırma materyalini, Erzincan merkezi ile doğuya doğru 88 km uzaklıkta Tercan ilçesi arasındaki E-80 karayolunun (Şekil 3.1.2) yaklaşık her 20 km’ de bir, sırasıyla anayola 0-250 m, 251-500 m , 501-750 m, 751-1000 m ve 1000 m’ den daha uzak mesafedeki tesadüfen seçilen 1’ er köyden alınan tavuk yumurtaları oluşturmuştur. Her köyden tesadüfen 3 işletme seçildi ve her işletmeden tesadüfen 3’ er yumurta alındı. Araştırmada 12 köyden 108 yumurta örneği alınarak ağır metal (Cu, Cd, Pb, Zn, Mn ve Fe) içerikleri belirlendi.

(42)

3.2. Metot

3.2.1. Örneklerin analiz için hazırlanması

Kullanılan kapların mineral madde ile bulaşık olmamasına dikkat edilerek her biri ayrı bir plastik kaba kırılan yumurtalar, yine plastik karıştırıcı yardımıyla iyice karıştırılarak yumurta sarısı ve beyazının homojen olması sağlanmıştır. Homojenize edilen yumurta örneği, darası alınmış cam erlenlerde 5’ er gr tartılarak üzerine 25 ml derişik HNO3 (nitrik asit) ve 10 ml H2O2 (hidrojen peroksit) eklenerek açıkta yaş yakma yöntemi ile yakılmıştır.Yanması tamamlanan örnekler, saf su ile 10 ml’ ye tamamlanmıştır. Ayrıca kontrol amacıyla her 10 numune için 1 adet kontrol numunesi hazırlanmıştır.

Açıkta yaş yakmada; numune sıcaklık ayarlama düzeneği bulunan ısıtıcı cihaz (hot plate) da, sıcaklık ayar düğmesi önce 100 oC’ ye ayarlanarak, bu sıcaklıkta 1 saat tutulmuş, daha sonra sıcaklık ayar düğmesi 130 oC’ ye getirilerek 1 saat kadar da bu sıcaklıkta bekletildikten sonra sıcaklık ayar düğmesi 150 oC’ ye getirilmek suretiyle, numune iyice berraklaşıncaya ve 1 ml kalana kadar (tam kuruluğa gelmeden) yakma işlemine devam edilmiştir.

Yanması tamamlanan yumurta numuneleri soğumaya bırakıldıktan sonra 42 no’ lu membran filtre ile plastik tüpler içerisine süzülmüş ve saf su ile 10 ml’ ye tamamlanarak ağır metal analizine hazır hale getirilmiştir.

(43)

3.2.2. Örneklerin analizi

Yumurta numunelerinde tüm kabuksuz yumurtada ağır metallerin analizleri, G.O.P. Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Laboratuarında, Atomik Absorpsiyon Spektrofotometresinde (Şekil 3.2.2.1) yapılmıştır.

Şekil 3.2.2.1. Analizlerin yapıldığı Atomik Absorbsiyon spektrofotometresi

3.2.3. Kullanılan istatistiksel metotlar

Elde edilen veriler yoldan uzaklıkları 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1000 m üzeri , ayrıca 0-500 m, 501-1000 m ve 1000 m üstü dikkate alınarak SPSS 11,0 paket programı kullanılarak varyans analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir. Farklılığın önemli çıktığı özelliklerde ortalamalar Duncan testine göre karşılaştırılmıştır (Bek ve Efe,1989).

(44)

4. BULGULAR

4.1. Yumurta ağır metal içerikleri

4.1.1. Yumurta Demir (Fe) içeriği

Araştırmadan elde edilen yumurta demir içeriği Çizelge 4.1.1.1; Çizelge 4.1.1.2 ve Şekil 4.1.1.1 ‘ de verilmiştir. Karayolundan 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1001 m üzeri mesafelerde elde edilen yumurtaların ağır metal içerikleri sırasıyla 7,39; 7,71; 6,93; 7,49 ve 7,17 μg/g olarak bulunmuştur. Karayollarından 251-500 metre uzaklıktaki yumurta ağır metal içerikleri en yüksek, 501-750 m’den elde edilen yumurtaların demir içeriği en düşük olmasına rağmen istatistiki farklılık oluşturmamıştır (P>0,05). Ayrıca karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 metrenin üzerindeki mesafeleri dikkate aldığımızda (Çizelge 4.1.1.2), elde edilen yumurtaların demir içerikleri sırasıyla 7,46; 7,28 ve 7,18 μg/g olarak bulunmuştur (P>0,05).

Çizelge 4.1.1.1. Karayollarından farklı mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta demir içeriği, (μg/g) Karayollarından uzaklık (m) 0-250 251-500 501-750 751-1000 1001 üzeri

S

x

x− P Yumurta demir içeriği (μg/g) 7,39 7,71 6,93 7,49 7,17 0,30 7,39 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05)

(45)

Çizelge 4.1.1.2. Karayollarından 0-500, 501-1000 ve 1000 m den uzak mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta demir seviyesi, (μg/g)

Karayollarından uzaklık (m) 0-500 501-1000 1001 üzeri

S

x

x P

Yumurta demir seviyesi (μg/g) 7,46 7,28 7,18 0,30 7,39 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05)

x

6,4 6,6 6,8 7 7,2 7,4 7,6 7,8 0-250 251-500 501-750 751-1000 1001+ Mesafe (m) K ons ant ra sy on ( g/ g)

Şekil 4.1.1.1. Karayollarından farklı mesafedeki yumurtaların demir seviyesi (μg/g)

4.1.2. Yumurta Mangan (Mn) içeriği

Karayollarından farklı mesafede elde edilen yumurtaların mangan içeriği Çizelge 4.1.2.1, Çizelge 4.1.2.2 ve Şekil 4.1.2.1’de verilmiştir. Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1000 m’den uzak mesafeden alınan yumurtaların mangan seviyeleri sarasıyla 0,14; 0,25; 0,13; 0,21 ve 0,12 μg/g olarak bulunmuştur. Karayollarından 0-250 m, 501-750 m ve 1000 m’den daha uzak mesafelerden alınan yumurta mangan içeriği en düşük,

(46)

751-1000 m’den alınan yumurtalarda orta seviyede, 251-500 m’den alınan yumurta örneklerinde en yüksek bulunmuştur. Karayollarından uzaklık yumurta mangan içeriği bakımından istatistiki farklılık oluşturmuştur (P<0,05). Fakat Çizelge 4.1.2.2’de görüldüğü gibi 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafelerden alınan yumurtaların mangan içerikleri sırasıyla 0,156, 0,173 ve 0,121 μ/g olarak bulunmuş ve istatistiki farklılık önemli çıkmamıştır (P>0,05).

Çizelge 4.1.2.1. Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta mangan seviyesi, (μg/g)

Karayollarından uzaklık (m)

0-250 251-500 501-750 751-1000 1001üzeri

S

x

x− P

Yumurta mangan içeriği (μg/g)

0,14 0,25 0,13 0,21 0,12 0,013 0,16 *

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama

x

*; Aynı satırda farklı harflerle gösterilen ortalamalar arasındaki farklılık istatistiki olarak önemlidir (P<0,05)

Çizelge 4.1.2.2. Karayollarından 0-500m, 501-1000m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta mangan seviyesi, (μg/g)

Karayollarından uzaklık (m)

0-500 501-1000 1001 üzeri

S

xx− P

Yumurta mangan seviyesi (μg/g) 0,156 0,173 0,121 0,07 0,16 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05)

(47)

0 0,05 0,1 0,15 0,2 0,25 0,3 0-250 251-500 501-750 751-1000 1001+ Mesafe (m) K ons ant ra sy on ( μ g/ g)

Şekil 4.1.2.1. Karayollarından farklı mesafedeki yumurtaların mangan içeriği

4.1.3. Yumurta Bakır (Cu) içeriği

Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1000 m’den uzak mesafeden alınan yumurtaların bakır (Cu) seviyesi sırasıyla 0,37; 0,38; 0,33; 0,38 ve 0,41 μg/g olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar Çizelge 4.1.3.1 ve Şekil 4.1.3.1’de verilmiştir. Karayollarından farklı uzaktaki yumurta bakır içeriğine bakıldığında en az bakır bulunan mesafe 501-750 m’ den alınırken, yumurtada en fazla bakır bulunan mesafe ise 1000 m üzerinde olan yumurtalardan alınmıştır. Diğer mesafelerden (0-250 m, 251-500 m ve 751-1000 m) alınan yumurtaların yumurtalarında bakır miktarı birbirine çok yakın bulunmuştur (P>0,05). Ayrıca 0-500, 501-1000 ve 1001 m üzerindeki yumurtaların bakır içerikleri birbirlerine yakın çıkmıştır (Çizelge 4.1.3.2) (P>0,05).

(48)

Çizelge 4.1.3.1. Karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta bakır (Cu) içeriği, (μg/g)

Karayollarından uzaklık (m)

0-250 251-500 501-750 751-1000 1001üzeri

S

x

x

− P Yumurta bakır

içeriği (μg/g)

0,37 0,38 0,33 0,38 0,41 0,011 0,37 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05)

x

Çizelge 4.1.3.2. Karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta bakır içeriği, (μg/g)

Karayollarından uzaklık (m)

0-500 501-1000 1001 üzeri

S

x

x

− P

Yumurta bakır içeriği (μg/g) 0,37 0,36 0,41 0,11 0,37 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05)

x

0 0,05 0,1 0,15 0,2 0,25 0,3 0,35 0,4 0,45 0-250 251-500 501-750 751-1000 1001+ Mesafe (m) K o n san tr asyo n ( μ g/ g )

(49)

4.1.4. Yumurta Çinko (Zn) içeriği

Araştırmadan elde edilen sonuçlar Çizelge 4.1.4.1 ve Çizelge 4.1.4.2 ve Şekil 4.1.4.1’de verilmiştir. Çizelge 4.1.4.1’de görüldüğü gibi karayollarından 500 m’ ye kadar yumurta Zn içeriğinde bir artış görülmemekte, fakat 501-750 m arasında bir yükseliş olmakta , 751 m den sonra bir miktar düşüş görülmesi istatistiki bakımından farklılık oluşturmamaktadır (P>0,05).

Karayollarından 0-500, 501-1000 ve 1001 m üzerindeki mesafe dikkate alındığında (Çizelge 4.1.4.2), yumurta Zn seviyesi bakımından istatistiki farklılık önemli çıkmamıştır (P>0,05).

Çizelge 4.1.4.1. Karayollarından 0-250m, 251-500m, 501-750 m, 751-1000m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta Çinko (Zn) içeriği, (μg/g)

Karayollarından uzaklık (m)

0-250 251-500 501-750 751-1000 1001üzeri

S

x

x

− P

Zn içeriği (μg/g)

4,77 4,54 6,69 4,88 4,96 0,163 4,67 ÖNSZ

(50)

Çizelge 4.1.4.2. Karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta Çinko içeriği, (μg/g)

Karayollarından uzaklık (m)

0-500 501-1000 1001 üzeri

S

x

x

− P Yumurta Çinko içeriği (μg/g) 4,72 4,43 4,96 0,163 4,67 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05)

x

0 0,05 0,1 0,15 0,2 0,25 0,3 0,35 0,4 0,45 0-250 251-500 501-750 751-1000 1001+ Mesafe (m) K ons ant ra sy on ( μ g/ g)

Şekil 4.1.4.1. Karayollarından farklı mesafedeki tavuk yumurtalarının Zn içeriği

4.1.5. Yumurta kurşun (Pb) içeriği

Araştırmada karayollarından 0-250 m, 251-500 m, 501-750 m, 751-1000 m ve 1000 m uzak mesafelerden elde edilen yumurtaların kurşun içerikleri sırasıyla 20,90; 44,87; 47,89; 19,87 ve 27,00 μg/kg, ortalama olarak 28,74 μg/kg olarak bulunmuş ve sonuçlar Çizelge 4.1.5.1; Çizelge 4.1.5.2 ve Şekil 4.1.5.1’de sunulmuştur. Karayollarında 251-750 m uzaklıkdaki yumurtalarda kurşun içeriğinin en yüksek, 1000 metrenin üzerindeki uzaklıklarda orta

(51)

seviyede, 0-250 m ve 751-1000 m’ de en düşük olması istatistiki farklılık oluşturmamıştır (P>0,05) (Çizelge 4.1.5.1).

Ayrıca karayollarından 0-500, 501-1000 ve 1001 m üzerindeki uzunluklar dikkate alındığında 500-1000 m’ de bulunan yumurtalar en yüksek kurşun içeriğine sahip bulunmuştur. Fakat bu düşüklük istatistiki farklılık yaratmamıştır (P>0,05).

Çizelge 4.1.5.1. Karayollarından 0-250, 251-500, 501-1000 ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta Kurşun (Pb) içeriği, (μg/kg)

Karayollarından uzaklık (m)

0-250 251-500 501-750 751-1000 1001üzeri

S

x

x− P Pb içeriği (μg/kg) 20,90 44,87 47,89 19,87 27,00 5,42 28,74 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05) −

x

Çizelge 4.1.5.2. Karayollarından 0-500 m, 501-1000 m ve 1001 m üzerindeki mesafedeki tavuk yumurtasının yumurta kurşun içeriği, (μg/kg)

Karayollarından uzaklık (m)

0-500 501-1000 1001 üzeri

S

x

x− P Yumurta kurşun içeriği (μg/kg) 28,09 31,08 27,00 5,42 28,74 ÖNSZ

S

x

; Ortalamanın Standart Hatası ; Aritmetik Ortalama ÖNSZ; Önemsiz (P>0,05)

(52)

0 10 20 30 40 50 0-250 251-500 501-750 751-1000 1001+ Mesafe (m) K ons ant ra sy on ( μ g/ kg)

Şekil 4.1.5.1. Karayollarından farklı mesafedeki tavuk yumurtalarının Pb içeriği

4.2. Karayollarından uzaklık ile yumurta ağır metal içeriği arasındaki ilişki

Araştırmada karayollarından uzaklık ile yumurta Fe içeriği, Mn içeriği, Cu içeriği, Zn içeriği ve Pb içeriği arasındaki korelasyon sırasıyla -0,021; 0,152; 0,084; -0,023 ve 0,024 olarak bulunmuştur. Karayollarından uzaklık ile ele alınan yumurta ağır metal içerikleri arasında istatistiki bir ilişki saptanmamıştır (P>0,05).

Çizelge 4.2.1. Karayollarından uzaklık ile yumurta Fe içeriği, Mn içeriği, Cu içeriği, Zn içeriği ve Pb içeriği arasındaki korelasyon

Fe Mn Cu Zn Pb

(53)

5. TARTIŞMA VE SONUÇ

Yumurta ağır metal içeriği yetiştirme sistemleri, genotip, besleme ve çevre kirliliğinden etkilenmektedir (Holeman ve ark., 1993; Doganoc, 1996; Dey ve Dwivedi, 2000; Şekeroglu ve Sarıca, 2005; Şekeroğlu ve ark., 2007).

Genelde serbest sistemde yetiştirilen tavuklar, kafes sistemine göre; kahverengi yumurtacıların yumurtaları beyaz yumurtacılara göre ve çevre kirliliği bulunan bölgelerdeki yumurtalar diğer bölgelerde yetiştirilen tavukların yumurtalarından daha fazla ağır metal içermektedir. Yetiştirme sistemlerinin ve genotipin yumurta ağır metal içeriğine etkisi geniş bir şekilde araştırılmıştır. Ancak karayolu kenarlarında bulunan alanlarda trafikten kaynaklanan ağır metal birikiminin, trafik yoğunluğuna bağlı olarak arttığı belirtilmesine rağmen (Ward ve ark., 1977; Sezgin ve ark., 2003), trafikten kaynaklanan yumurta ağır metal içerikleri ile ilgili çalışma bulunamamıştır.

Fakat karayollarından kaynaklanan kirlilikle ilgili olarak toprak ve sebzelerde yapılan çalışmada, karayollarından uzaklaştıkça sebze ve toprakta ağır metal içeriğinin azaldığını belirten araştırmacılardan farklı olarak (Fakayode ve Olu-Owolabi, 2003; Haktanır ve ark., 1995; Ece ve ark., 2001; Arcak ve ark., 1994), bu çalışmada karayollarından uzaklığın yumurta ağır metal içeriğine etkisi Mn hariç ele alınan ağır metaller bakımından istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur.

Bu çalışma göstermektedir ki; Erzincan-Tercan E5 karayolunda trafik yoğunluğundan kaynaklanan çevre kirliliğinin yumurta ağır metal içeriğine etkisinin önemsiz olduğu ve insan sağlığına zarar verebilecek sınırların altında oldugu söylenebilir (Holeman ve Smodis, 1993;

(54)

Doganoc, 1996; Anonim, 1999). Fakat bu tür çalışmaların farklı trafik yoğunluğu bulunan bölgelerde yumurta ağır metal içeriği yanında, toprak ve bitki örtüsündeki, hayvanların iç organ ve tüylerindeki ağır metal içeriklerinin birlikte değerlendirilmesinin daha doğru olacağı söylenebilir. Ayrıca araştırmada bulunan değerlerin insan sağlığına zararlı miktarlara ulaşmadığı söylense bile, karayolarından kaynaklanan Pb ve Cd fazlalığı insan sağlığı bakımından tehlikeli olmaktadır. Bu nedenle tarımsal faaliyetlerin güvenli mesafeler belirtilerek yapılması önemlidir.

(55)

KAYNAKLAR

Akçay, O., 2005. Trafik ve Çevre Kirliliği. Polis ve Sosyal Bilimler Dergisi. Yıl:3 Cilt:3 Sayı:1.Mart 2005. http://www.gapmyo.edu.tr/dergikapak3.htm ; (10.02.2007). Akgün, M., 2006. Sakarya Mehri Çeltikçi Çayındaki Tatlısu Kefallerinin (Leuciscus cephalus

L., 1758) Dokularındaki Ağır Metal Birikiminin İncelenmesi. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Anonim, 1999. 1997 Total Diet Study-Aluminum Arsenic, Cadmium, Chromium, Copper, Lead, Mercury, Nickel, Selenium, TIN and ZINC. MAFF Joint Food Safety and Standarts Group, Food Surveillance Information Sheet, Number 191.

Anonim, 2001a. Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Metal Madenler Alt Komisyon Bakır-Pirit Çalışma Grubu Raporu, Ankara.

http://ekutup.dpt.gov.tr/madencil/metalmad/oik638.pdf; (16.10.2008)

Anonim, 2001b. Free Range Egg Facts. http://bfrepa.co.uk/eggfacts.htm; (16.10.2008)

Anonim, 2001c. Nutrient Valve of Eggs. http://www.enc-online.org/eggnutr.htm; (16.10.2008) ENC Egg Nutrion Center.

Anonim, 2004. Erzincan İl Çevre Durum Raporu, 2004. Erzincan Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü 2004.

Anonim, 2005. Erzincan Valiliği. www.erzincan.gov.tr ; (16.10.2007) Anonim, 2007a. Ağır Metaller. http://lenntech.com/heavy-metals.htm,

http://www.lenntech.com/periodic-chart.htm, http://food-info.net.tr/metal/intro.htm ;

(28.02.07).

Anonim, 2007b. http:// maps.google.com ; (30.12.08).

Anonim, 2008a. Karayolları Genel Müdürlüğü, Trafik Hacim Haritası.

http://www.kgm.gov.tr/images/ttrafikharita2007.jpg ; (16.10.2008)

Anonim, 2008b. Erzincan Haritası, www.baskoy.org/.../5961-erzincan-haritasi.html; (30.02.08).

Arcak, S., Haktanır, K.ve Karaca, A., 1996. Karayolları Yakınındaki Topraklarda Trafikten Kaynaklanan Ağır Metallerin Üreaz Enzimine Etkisi. Türk Tarım Dergisi Temmuz-Ağustos 2005 , 164: 38-41.

Bek, Y.ve Efe, E., 1989. Araştırma Deneme Metotları I. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Ders Kitabı No:71 Adana.

Bilir, N., 2003. Çevre Kirliliği ve Sağlık Tehlikeleri.

(56)

Burger, J., Bowman, R., Glen E. Woolfenden, Gochfeld, M., 2004. Metal and Metalloid Concentrations In The Eggs Of Threatened Florida Scrub-Jays In Suburban Habitat From South-Central Florida. Science Of The Total Environment, 328: 185–193 . Dauwe, T.,Bervoets, L.,Blust, R.,Pinxten, R.ve Eens, M., 2000. Can Excrement and Feathers of

Nestling Songbirds Be Used as Biomonitors for Heavy Metal Pollution? Arch. Environ. Contam. Toxicol, 39: 541–546.

Dey, S.ve Dwivedi, S.K., 2000. Toxic Metals In Hens Eggs in India; A Preliminary Report, Archives of Environmental Health, ss: 365-368.

Doğan, Ü.ve Certel, M., 1999. Antalya-Burdur Karayolu Çevresinde Yetiştirilen Buğdaylarda Kurşun ve Kadmiyum Kirlilik Düzeylerinin Belirlenmesi. Gıda. 24(4): 283-288. Doğanoc (1996), D.Z., 1996. Distribution Of Lead Cadmium And Zinc In Tissues Of Hens

And Chickens From Slovenia Bulltin Of Enviromental Contamination And Toxicology 57: 932-937.

Dülgeroğlu, A., 2002. Trafik ve Çevre Etkisi .www. trafik.gov.tr /arastirma_ inceleme / arastirma _ inceleme_bildiriler.asp ; (28.02.07). www.trafik.gov.tr/icerik/bildiriler/ A1-80.doc; (02.12.08)

Ece, A., Çağlarırmak, N. ve Camcı Çetin, S., 2001. Çevre Kirliliğinden Etkilenen ve Yaygın Olarak Yetiştirilen Bazı Sebzelerde Kurşun (Pb) ve Kadmiyum (Cd) Miktarlarının Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. IV. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi 5-8 Ekim 2001, 429-334.

Fakayode, S.O.ve Olu-Owolabi, B.I., 2003. Heavy Metal Contamination Of Roadside Topsoil in Osogbo, Nigeria: Its Relationship To Traffic Density And Proximity To

Highways. Environmental Geology, 44: 150–157.

Haktanır, K., Arcak, S.ve Erpul, G., 1995. Yol Kenarındaki Topraklarda Trafikten Kaynaklanan Ağır Metallerin Birikimi. Tr.J. of Engineering and Environmental Sciences 19: 423-431. Tubitak.

Hızel, S.ve Şanlı, C., 2006. Çocuklarda Beslenme ve Kurşun Etkileşimi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2006; 49: 333-338

Holeman A., Smodis, B., Anke, M., Meissner, D.ve Mills, C.F., 1993. Heavy Metal Content In Hens’ Eggs. Trace Elements In Man and Animals- TEMA8: Proceeding Of The Eighth International Symposium On Trace Elements In Man and Animals. 1993, 249-250.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat Cumhurbaşkanı Osman Hoca, Enver Paşanın Şarkî Buhara’ya firarından sonra kendisine iltihak etmiş ve Buhara’da vatan haini ilan edilmiştir 14.. Osman Hocanın

Tuz ve/veya kuraklık stresi ile yalnız veya stresle birlikte uygulanan skandiyum uygulamalarının çeltik fidelerindeki lipid peroksidasyon (TBARS) içeriğinde meydana

during the Qajar rule in the nineteenth century were relevant in every popular movement in Iran. The modernization project of the 1930’s and the policies of the

Erkekler arasında oynanan oyun- larda dikkat çeken bir başka nokta, fotoğraflarla oynanan oyunlardır.. Do- ğan Kaya, bu oyunları şöyle anlatmış- tır: “1960’lı,

31 compared the desensitizing efficacy of 2% sodium fluoride solution, diode laser, and Gluma in cervical dentin hypersensitivity in 262 teeth of 24 subjects immediately after

We show in a multi-period framework that in the absence of arbitrage (i.e. in the absence of infinite Sharpe ratios) while aiming for a finite Sharpe ratio and giving up a totally

I şığın madde ile etkileşimi sonucunda soğurulabileceği, ışıkla etkileşen maddelerin ısınması, ışığı koyu renkli cisimlerin açık renkli cisimlere

Çalışmada ticari olarak pazarlanan hammaddelerden enjeksiyonla kalıplama yöntemi kullanılarak deney numunesi üretimi yapılmış ve farklı kalsiyum karbonat oranları