• Sonuç bulunamadı

Evli kadınlarda çatışma çözme stili ve evlilik uyumu arasındaki ilişki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Evli kadınlarda çatışma çözme stili ve evlilik uyumu arasındaki ilişki"

Copied!
82
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

AİLE DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

AİLE DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİMİ BİLİM DALI

EVLİ KADINLARDA ÇATIŞMA ÇÖZME STİLİ VE

EVLİLİK UYUMU ARASINDAKİ İLİŞKİ

ESRA AKIN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Abdullah TOPÇUOĞLU

(2)

ii

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Esra AKIN

Numarası 134211001009

Ana Bilim / Bilim Dalı Aile Danışmanlığı ve Eğitimi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı

Evli Kadınlarda Çatışma Çözme Stili Ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

iii

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “Evli Kadınlarda

Çatışma Çözme Stili Ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki” başlıklı bu çalışma 23/11/2018 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile

başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Esra AKIN

Numarası 134211001009

Ana Bilim / Bilim Dalı Aile Danışmanlığı ve Eğitimi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Abdullah TOPÇUOĞLU

Tezin Adı Evli Kadınlarda Çatışma Çözme Stili Ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki

(4)

iv

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans eğitimim süresi boyunca bilgilerinden ve tecrübelerinden yararlandığım değerli hocam Prof. Dr. Abdullah TOPÇUOĞLU’ na; yaşamım boyunca benden maddi manevi desteklerini esirgemeyen, yanımda olduklarını her zaman hissettiren sevgili anneme, babama ve ablama; bu süreçte desteğini, ilgisini ve sevgisini her zaman gösteren eşim Süleyman AKIN’ a teşekkür ederim.

(5)

v

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Bu çalışmada evli kadınların çatışma çözme stili ve evlilik uyumu arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Bu amaçla Konya ili Güneysınır ve Meram ilçelerinden 100’er olmak üzere toplam 200 evli kadın katılımcıya ulaşılmıştır. Katılımcılara Kişisel Bilgi Formu, Evlilik Uyum Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği uygulanarak veriler toplanmıştır.

Araştırmanın birinci bölümünde; evlilik, evlilik uyumu, evlilik uyumu faktörleri, evlilik uyumuna yönelik ilgili yayın ve araştırmalar, çatışma, evlilik çatışması, çatışma çözme stilleri ve çatışma çözme stillerine yönelik ilgili yayın ve araştırmalara yer verilmiştir. İkinci bölümde araştırmanın metodolojik sınırları çizilmiş ve elde edilen bulgular üçüncü bölümde ele alınmıştır. Bulguların yorumlanması ise araştırmanın sonuç ve öneriler ile ilgili kısmında yer almaktadır.

Verilerin çözümlenmesinde SPSS 24.0 paket programı kullanılmış, katılımcıların demografik özellikleri ve ölçeklerden elde edilen veriler ile ilgili çözümlemeler için t-testi, varyans analizi, kruskall wallis, mann whitney u ve korelasyon analizi kullanılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Evlilik, Evlilik Uyumu, Çatışma, Evlilik Çatışması, Çatışma

Çözüm Stilleri Öğ renci ni n

Adı Soyadı Esra Akın

Numarası 134211001009

Ana Bilim / Bilim Dalı Aile Danışmanlığı Ve Eğitimi/ Aile Danışmanlığı Ve Eğitimi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Abdullah Topçuoğlu

Tezin Adı Evli Kadınlarda Çatışma Çözme Stili ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki X

(6)

vi

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMARY

The relation between conflict resolution styles and marital adjustment of married women has been aimed in this study.

There have been 200 attendants, 100 from Konya, Guneysınır and 100 from Konya, Meram. Data has been collected through Personal Information Form, Marital Adjustment Test and Conflict Resolution Styles Scale.

In the first part of the study, marriage, marital adjustment, factors in marital adjustment, marital adjustment review of literature, conflict, marriage conflict, conflict resolution styles and conflict resolution styles review of literature have been examined. In the second part, methodological limitations of the study have been discussed and experimental evidence has been studied in the third part. In conclusion and suggestion part, there have also been interpretation of findings.

SPSS 24.0 program has been used through data processing. T-test, Variance Analysis, Kruskal Wallis, Mann Whitney U, correlation analysis has been used for the analysis of demographical characteristics of attendants and data collected through the scales.

Key Words: Marriage, Marital Adjustment, Conflict, Marriage Conflict, Conflict

Resolution Styles. Öğ renci ni n

Adı Soyadı Esra Akın

Numarası 134211001009

Ana Bilim / Bilim Dalı Aile Danışmanlığı ve Eğitimi/ Aile Danışmanlığı ve Eğitimi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Abdullah Topçuoğlu

Tezin İngilizce Adı The Relationship Between Resolution Conflict and Marriage Adjustment of Married Women X

(7)

vii

KISALTMALAR

ÇÇSÖ : Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği EUÖ : Evlilik Uyumu Ölçeği

TDK : Türk Dil Kurumu

TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

(8)

viii

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu ... iii

TEŞEKKÜR ... iv ÖZET ...v SUMMARY ... vi KISALTMALAR ... vii İÇİNDEKİLER ... viii TABLOLAR LİSTESİ ... xi GİRİŞ ...1 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. Evlilik ... 3

1.1.1. Evlilik İle İlgili Kuram Ve Yaklaşımlar ... 6

1.2.Evlilik Uyumu ... 8

1.2.1.Evlilik Uyumu Faktörleri ... 12

1.3. Evlilik Uyumuna Yönelik İlgili Yayın Ve Araştırmalar ... 14

1.4. Çatışma ... 16

1.4.1. Çatışma Kaynakları ... 18

1.4.2. Çatışma Türleri ... 18

1.4.3. Evlilik Çatışması ... 19

1.5. Çatışma Çözme Stilleri ... 22

1.6. Çatışma Çözme Stillerine Yönelik İlgili Yayın Ve Araştırmalar ... 24

İKİNCİ BÖLÜM METODOLOJİ 2.1. Araştırmanın Konusu ... 26

2.2. Araştırmanın Amacı ... 27

(9)

ix 2.4. Varsayımlar (Sayıtlılar) ... 28 2.5. Sınırlılıklar ... 28 2.6. Tanımlar ... 29 2.7. Araştırmanın Yöntemi ... 29 2.8. Evren Ve Örneklem ... 29

2.9. Veri Toplama Araçları ... 30

2.10. Verilerin Analizi ... 32

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE YORUMLAR 3.1. Katılımcıların Demografik Yapılarına İlişkin Bulgular ... 33

3.2. Demografik Değişkenlerle Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stili Arasındaki İlişkiye Ait Bulgular ... 37

3.2.1. Evli Kadınların Çalışma Durumlarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 37

3.2.2. Evli Kadınların Eğitim Durumlarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 38

3.2.3. Evli Kadınların Evlenme Kararlarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 41

3.2.4. Evli Kadınların Çatışma Başlatma Durumlarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 42

3.2.5. Evli Kadınların Aile Yapılarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 43

3.2.6. Evli Kadınların Yaşadıkları Yere Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 44

3.2.7. Evli Kadınların Yaşlarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 46

3.2.8. Evli Kadınların Evlilik Yaşlarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 47

3.2.9. Evli Kadınların Evlilik Sürelerine Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 48

3.2.10. Evli Kadınların Çocuk Sahibi Olmalarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 49

(10)

x 3.2.11. Evli Kadınların Çocuk Sayılarına Göre Evlilik Uyumu Ve Çatışma

Çözme Stillerine Ait Bulgular ... 51

3.3. Evli Kadınların Evlilik Uyumu Ve Çatışma Çözme Stilleri Arasındaki İlişkinin İstatistiksel Analizi ... 53

SONUÇ ...55 ÖNERİLER ...58 KAYNAKÇA ...59 EK-1 ...62 EK-2 ...63 EK-3 ...64 EK-4 ...67 ÖZGEÇMİŞ ...69

(11)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Çalışma Durumlarına Göre

Dağılım

Tablo 2: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Eğitim Durumlarına Göre

Dağılımı

Tablo 3: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Evlenme Şekillerine Göre

Dağılımı

Tablo 4: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Çatışma Başlatma

Durumlarına Göre Dağılımı

Tablo 5: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Aile Yapılarına Göre

Dağılımı

Tablo 6: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Yaşadıkları Yere Göre

Dağılımı

Tablo 7: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Yaşlarına Göre Dağılımı Tablo 8: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Evlendikleri Yaşlarına Göre

Dağılımı

Tablo 9: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Evlilik Sürelerine Göre

Dağılımı

Tablo 10: Evli Kadınların Çalışma Durumlarına Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma

Çözme Stillerine Ait Bağımsız Örneklemler İçin T-testi Tablosu

Tablo 11: Evli Kadınların Eğitim Durumlarına Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma

Çözme Stillerine Ait Kruskall Wallis Tablosu

Tablo 12: Evli Kadınların Eğitim Durumlarına Göre Olumlu Çatışma Çözme ve

Boyun Eğme Stillerine Ait Mann Whitney U Tablosu

Tablo 13: Evli Kadınların Evlenme Kararlarına Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma

Çözme Stillerine Ait Tek Yönlü Varyans Analizi Tablosu

Tablo 14: Evli Kadınların Çatışma Başlatma Durumlarına Göre Evlilik Uyumuna

Ait Mann Whitney U Tablosu

Tablo 15: Evli Kadınların Çatışma Başlatma Durumlarına Göre Çatışma Çözme

(12)

xii

Tablo 16: Evli Kadınların Aile Yapılarına Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma Çözme

Stillerine Ait Bağımsız Örneklemler İçin T-testi Tablosu

Tablo 17: Evli Kadınların Yaşadıkları Yere Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma Çözme

Stillerine Ait Bağımsız Örneklemler İçin T-testi Tablosu

Tablo 18: Evli Kadınların Yaşlarına Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma Çözme

Stillerine Ait Kruskall Wallis Tablosu

Tablo 19: Evli Kadınların Evlilik Yaşlarına Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma Çözme

Stillerine Ait Tek Yönlü Varyans Analizi Tablosu

Tablo 20: Evli Kadınların Evlilik Yaşlarına Göre Boyun Eğme Stillerine Ait

Ortalama Puan Tablosu

Tablo 21: Evli Kadınların Evlilik Yaşlarına Göre Boyun Eğme Stillerine Ait Post

Hoc Testi Tablosu

Tablo 22: Evli Kadınların Evlilik Sürelerine Göre Evlilik Uyumu ve Çatışma Çözme

Stillerine Ait Tek Yönlü Varyans Analizi Tablosu

Tablo 23: Evli Kadınların Çocuk Sahibi Olmalarına Göre Evlilik Uyumuna Ait

Mann Whitney U Tablosu

Tablo 24: Evli Kadınların Çocuk Sahibi Olmalarına Göre Çatışma Çözme Stillerine

Ait Bağımsız Örneklemler İçin T-testi Tablosu

Tablo 25: Evli Kadınların Çocuk Sayılarına Göre Evlilik Uyumuna Ait Kruskall

Wallis Tablosu

Tablo 26: Evli Kadınların Çocuk Sayılarına Göre Çatışma Çözme Stillerine Ait Tek

Yönlü Varyans Analizi Tablosu

Tablo 27: Evli Kadınların Çocuk Sayılarına Göre Boyun Eğme Stillerine Ait

Ortalama Puan Tablosu

Tablo 28: Evli Kadınların Çocuk Sayılarına Göre Boyun Eğme Stillerine Ait Post

Hoc Testi Tablosu

Tablo 29: Evli Kadınların Evlilik Uyumu ve Çatışma Çözme Stilleri Arasındaki

(13)

1

GİRİŞ

Son yıllarda evlenme oranının azaldığı, boşanma oranının ise arttığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre; evlenen çiftlerin sayısı 2016 yılında 594 bin 493 iken 2017 yılında %4,2 azalarak 569 bin 459 oldu. Kaba evlenme hızı binde 7,09 olarak gerçekleşti. Boşanan çiftlerin sayısı 2016 yılında 126 bin 164 iken 2017 yılında %1,8 artarak 128 bin 411 oldu. Kaba boşanma hızı binde 1,6 olarak gerçekleşti (www.tuik.gov.tr, Erişim: 12.08.2018).

Evlilik üzerine yapılan araştırmalar, son yıllarda fark edilir şekilde artış göstermektedir. Boşanma oranlarının artması, değişen toplumsal yaşantıyla beraber cinsiyet rollerinde farklılıklar olması, psikolojik destek talebinde bulunan çiftlerin sayısının artması, evlilikte yaşanan sorunların geçmişe oranla çeşitlenmesi, kadınların çalışma hayatında yer edinmesinin evlilikte meydana getirdiği yeniliklere uyum sağlayabilme, kişisel beklenti ve tatmin isteğinin baskın gelmesi gibi durumlar evlilik ile yapılan araştırmaların artmasının nedenleri arasında gösterilebilir.

Evliliklerin her alanda sağlıklı yürütülebilmesi ve devam edebilmesi için evli bireylerin evlilikten elde ettikleri doyumun yüksek olması gerekmektedir. Kişinin evliliği ile ilgili bakış açısı, duygusu, evliliğini algılama şekli ve evlilikten duyduğu haz evlilik doyumunu göstermektedir. Evlilik ile ilgili yapılan araştırmaların birçoğu evlilik uyumu üzerine durmuş ve evlilik uyumu yüksek olan çiftlerde boşanma oranlarının az olduğunu, çatışma çözme becerilerinin yüksek olduğunu göstermiştir.

Her toplumda evlilik önemli yer tutmaktadır. Evlenme şekli, evlenme çeşitleri, evlilik ilişkisinin devamı gibi evlilikle ilgili beklentiler her toplumda farklılık gösterebilmektedir. Bizim toplumumuzda evlilik değerli ve inancımız gereği gerçekleşmesi faydalı olacak bir durum olarak görülür. Toplumda belirli yaşa gelen ve şartları uygun olan kişilerin evlenmesi, evlenenlerin ise bu birlikteliği devam ettirip, aile olmaları beklenir. Evliliklerin devam edebilmesi için evlilik uyumunun yüksek olması ve evlilikte yaşanılan sorunlarla baş edebilme becerisinin yüksek olması önemlidir. Evlilik uyumunu tek faktörle açıklamak mümkün olmayabilir

(14)

2 ancak genel olarak uyumu etkileyen faktörler arasında; evlilik süresi, eşlerin yaşı, çocuk sayısı, evlenme yaşı, kadının çalışması ya da çalışmaması, ekonomik durum, eğitim düzeyi, yaşanılan çevre, cinsiyet, empati kurabilme, depresyona olan eğilim, çatışma çözme becerisi, benlik algısı, mükemmeliyetçilik, bağlanma biçimi gibi faktörler sayılabilir. Evlilik uyumu en yalın hali ile fikir birliği yapabilen, sorunlarını olumlu şekilde çözebilen ve evlilik doyumunun elde edildiği evlilikler olarak tanımlayabiliriz.

Çatışma yaşamın kaçınılmaz bir durumudur, haliyle evlilik süresince çatışmaların neden olduğu sorunlarla karşılaşılır. Çatışma, aynı konuda farklı görüşlere sahip olan kişilerin karşı karşıya gelmeleri durumudur. Çiftler çatışma çözme stillerini bilmiyorlarsa yaşanılan çatışmanın daha da büyüyüp sorun haline gelmesi kaçınılmazdır. Çatışma çözme stili; kişinin karşılaştığı sorunu ele alma şeklidir. Çiftlerin çatışma çözme becerileri evlilik uyumlarını etkilemektedir. Uyumlu ve mutlu evlilikler çatışmanın yaşanmadığı değil, yaşanan çatışmaların yapıcı bir şekilde sonlandığı evliliklerdir. Yapılan araştırmalarda çatışma üzerinde değil, çatışma çözme stilleri üzerine durulmuştur.

(15)

3

BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.1. Evlilik

En geniş tanımı ile evlilik; bir kadın ve erkeğin aile kurma maksadı ile kanunlara uygun olarak birbirlerine söz vermesidir. Kişiler evlenerek birbirlerinin hayatlarına ortak olurlar. Evlenerek aynı ortamı paylaşan kişiler için fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik değişimler kaçınılmazdır. Evlilik ilişkisinde eşlerin beklentileri, sahip oldukları imkânları ve sosyal ihtiyaçları birleşir. Bu birleşmeye ayak uydurabilmenin hem güzel hem de zor tarafları vardır.

Evlilik iki insanın arasında hukuki olarak kabul edilen, toplum tarafından onaylanan, tarafların çeşitli hak ve sorumluluklar yükleyen ve genel olarak cinselliği de kapsayan bir ilişkidir. Toplumsal anlamda bir kurum özelliği taşıyan ve toplumun yeniden çoğalmasını amaçlayan evlilik, ailelerin temelini oluşturur (Budak, 2000: 155).

Evlilik kurumsallaşmış bir yol, bir ilişkiler sistemi, kadınla erkeği “karı-koca” olarak birbirine bağlayan, çocuklarına belli bir statü sağlayan ve toplumsal açıdan üzerinde devletin kontrol, hak ve yetki iddiası bulunan yasal bir ilişki şeklidir (Aktaran: Şentürk, 2013: 6).

Modern evlilikler ortaya çıkana kadar evlilik; erkek egemenliğinde ve çocuk yetiştirme görevi üzerine kuruluş idi. Günümüzde ise evlilik tanımları ve evliliğin işlevleri değişiklik göstermektedir. Kadınların daha fazla söz sahibi olduğu, kadın ve erkeğin görev paylaşımında bulunduğu, karşılıklı cinsel doyum olan, sorumlulukların adaletli olarak alınıp yerine getirildiği ve karı koca arasında aşk ilişkisinin bulunması bu değişikliklerden bazılarıdır.

Ülkemizde evlilikte modernleşmenin ilk adımları, 17 Şubat 1926 yılında Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesiyle olmuştur. Türk Medeni Kanunu ile gelen yasalarla birlikte kişinin birden fazla evlilik yapması, erken yaşta evlilik yapılması gibi durumlar kanunen yasaklanmıştır (Akdemir vd., 2006: 8).

(16)

4 Her toplumda evliliğin anlamı ve değeri farklılık gösterir. Türk toplumunda evlenme kişiler için yerine getirilmesi gereken bir görevdir, özellikle genç kızlar için. Belli şartları sağlandıktan sonra kadın ve erkeğin evlenmesi gerekir. Evlenme özellikle kadınlar için yeni statü kazanımı sağlamaktadır. Toplumda evli kadınların yeri ile evli olmayan kadınların yeri aynı değildir. Evlenme sadece bireysel yönüyle değil toplumsal yönüyle de Türk toplumunda yerini almaktadır. Eşlerin ailelerinin tanışması, kız isteme, söz-nişan merasimleri, düğün hazırlık süreci ve düğünden sonra gelişen akrabalık ilişkileri de evliliğin toplumsal rolünü ortaya koymaktadır.

Evlilik kadın ve erkeğin bir araya geldiği, cinsel paylaşımlarının olduğu ve çocuk sahibi oldukları bir birlikteliktir. Bunun yanında evlilik kadın ve erkeğe yalnız olmadıklarını hissettiren, mutluluğu ve üzüntüyü birlikte paylaşma imkânı sunan toplumun en küçük yapısı olan aileyi oluşturan sosyal bir yapıdır.

Evlilik ile ilgili pek çok tanımlama yapılmıştır. Evliliğin insanlık tarihi süresince var olan ve gelişen bir kurum olduğu düşünüldüğünde birçok tanımlamasının yapılması tabiidir. Bu tanımlara göre evliliğin biyolojik, psikolojik ve sosyal görevleri vardır. Evlilik kavramını ele alan tanımlarda evliliğin yasal bir boyutunun olduğu, toplum tarafından onaylandığı ve kabul gördüğü, her iki cinsinde cinsel süreci yaşamasına imkân verdiği, toplumların kültürüne göre çeşitlendiği ve insanların duygusal gelişimine katkı sağladığı görülmektedir.

Evliliğin kişinin ve toplumun hayatında yerine getirdiği pek çok işlev vardır. Bu işlevler (Güleç, 2012: 63):

• Cinsel hayatı meşru kılar ve sağlıklı bir şekilde düzenler. • Soy çizgisini çizerek çocuğun yasal babası olur.

• Cinsiyet rolleri ve iş bölümünün paylaşılmasına yardımcı olur.

• Ekonomik anlamda tüketim ve üretimi dengeleyerek; yaşam şartlarının yükseltilmesi konusunda destek sağlamaktadır.

• Bireylere koruma, güven ve dayanışma içerisinde olduğunu hissettirir. • Sevme ve sevilme ihtiyaçlarına cevap verir, duygusal anlamda destek sağlar. • Sosyal güvenlik ve miras gibi yasal hakların korunmasını sağlar.

(17)

5 İnsanların yaradılış gereği bireysel, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının olduğunu söyleyebiliriz. Kişi doğası gereği karşı cins ile etkileşime geçip, ilişki kurma halindedir. Evlilik kişinin bu ihtiyacını gidermekle birlikte bundan sonraki hayatında sorumlulukları paylaşabileceği, zor zamanları beraber aşabileceği, kendini güvende ve mutlu hissedebileceği bir ortam sağlar.

Evlilik ilişkisi her iki tarafından da birtakım ihtiyaçlarının giderilmesini amaçlamaktadır. Evli çiftler sevildiğini ve beğenildiğini hissetmek ister. Sevildiğini hisseden kişi evlilikten doyum elde etmekte ve ortak bir yaşam geliştirebilmektedir.

Evlilik bireylerin belirli ihtiyaçlarını gidermekle kalmayıp, bireylere düzenli bir yaşam için ortam da hazırlamış olur. Evlenen kişiler yeni bir ev ve düzen kurarak birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermeye çalışırlar.

Evlilik ilişkisi insan hayatının büyük bir bölümünü oluşturmaktadır, bu yüzden kişi için önemli bir karardır. Evlenme kararı ile kişi hayatını kiminle paylaşacağına, kimin çocuklarına ebeveyn olacağına karar vermiş olur. Eş seçimine karar vermeden önce kişi önce kendisini tanımalı, kendi beklentilerini belirlemelidir. Bunu tamamladıktan sonra kendisine ve beklentilerine uygun kişiyi belirleyip, bu kararı alırsa kişinin evlilik uyumu düzeyi de yüksek olacaktır.

Eşler arasındaki sağlıklı iletişim, çift uyumunu yükselten en önemli etkenlerden biridir. Yaşam içinde bireylerin içinde bulundukları yetersizlik ve duygusal huzursuzluk sonucunda problem çözme becerisi azalabilir ve bu durum çiftler arasında öfke, düşmanlık ve yetersiz iletişim ve düşük seviyede duygusal paylaşıma sebep olabilir (Cohan ve Bradbury, 1997: 116).

Evlilik kavramı çeşitli aşamalardan geçen uzun bir süreçtir. Hazırlık aşamasıyla başlayan bu süreç çiftlerin birbirlerini tanımalarını kapsayan arkadaşlık, flört, sözlülük ve nişanlılık olarak adlandırılan seremonilerden oluşur. Hazırlık aşamasından sonra nikâhın kıyılması ile beraber evlilik başlamış olur. Bu aşamada ise eşler; aynı ortamı paylaşırlar, ortak bir yaşam oluştururlar, sorumlulukları paylaşıp yerine getirirler ve kendi aralarında iletişim şekillerini belirlerler. Üçüncü aşama ise çocuk sahibi olma ile başlar. Aileye katılacak çocuk kadın ve erkeğe yeni statü sağlamakla beraber eşler arasındaki evlilik bağını da kuvvetlendirmektedir.

(18)

6 Yeni bireyin aileye katılması ile rol tanımlamasında değişiklik yaşanabilir. Evlenip çocuklarını büyüten ve onlara yeni bir hayat kuran çiftlerin evliliklerinde son aşama olgunlaşma aşamasıdır. Bu aşamada eşler birbirlerinin arkadaşlığına ihtiyaç duymaktadır. Eşler bu süreçte birbirlerine hem fiziksel hem de psikolojik destek olmaktadır.

Evlenme şekilleri toplumlar arası çeşitlilik göstermektedir. Ülkemizde kentsel yaşam alanlarında anlaşarak evlenme şekli yaygınken kırsalda görücü usulü ile evlenme yaygındır. Toplumumuzda aile büyüklerinin onayını alarak evlenme önem taşımaktadır.

Merter (1990: 39), ailede evlilik kararı ve eş seçiminde son kararı kimin verdiğine göre evlilikleri sınıflandırmıştır. Buna göre;

1- Evlenecek olanların fikri sorulmadan sadece ailelerin kararlaştırdığı evlilik, 2- Evlenecek olanların fikirleri de alınarak ailelerin kararlaştırdığı evlilik, 3- Eş seçimi kararını evlenecek olan kişilerin alması, ancak ailelerin onayının da gözetilmesi,

4- Ailelerinin onayını almadan evlenecek kişilerin evlilik kararını vermesidir. Günümüz toplumuna bakıldığında 1 ve 4. Maddelerde yer alan evlenme şekillerinin nadiren yapıldığını görmekteyiz. Son yıllarda yapılan evlilikler evlenecek kişilerin fikirleri doğrultusunda aile desteği sağlanarak yapılmaktadır.

1.1.1. Evlilik İle İlgili Kuram ve Yaklaşımlar

Evlilik konusu ile ilgili yapılan araştırmalarda, evlilik ile ilgili farklı kuramsal yaklaşımların olduğu görülmektedir. Kuramsal farklılıkların çeşitliliği, evliliğin ve evlilik faktörlerinin geniş çerçevede açıklanmasına olanak tanımıştır. Evlilik kuramlarının bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

Yapısal Kuram: Salvador Minuchin tarafından 1970’li yıllarda geliştirilen yapısal

yaklaşım evlilik alanında en çok sözü edilen yaklaşımlardandır. Yapısalcı yaklaşıma göre; her evliliğin kendine has bir yapısı olsa da evliliklerin evrensel olan ortak yönleri de bulunmaktadır. Bu yaklaşımda evli eşlerin her birinin beklentileri vardır. Bu beklentiler eşler arasında bazı zamanlar çatışır ve eşler birbirlerini değiştirmeye

(19)

7 çalışır. Eğer eşler birbirlerine ulaşamaz ise çatışma devam eder ve evlilikte uyuşmazlık yaşanır. Yapısal yaklaşım evlilik sürecinde meydana gelen bu değişimlere eşlerin uyum sağlamasını ve yeni yapılar oluşturması gerektiğini savunur.

Bağlanma Kuramı: Bowlby’nin bağlanma kuramı psikoseksüel gelişim evleri

üzerine kurulmuştur. Bu kurama göre eşlerin bir gelişim evresinde yaşadıkları sorun ve yetersizlikler bir sonraki evrede tamamlanamamaktadır. Önceki evrelerde yaşanan bu yetersizlikler evlilik hayatında kendisini hissettirerek evlilikler sorunlarına zemin hazırlamaktadır. Gelişim evrelerini sağlıklı geçirmiş kişilerin evlilik yaşantıları da sağlıklı olacaktır.

Stratejik Kuram: Aile içindeki iletişim üzerinde duran bir yaklaşımdır. Bu

yaklaşımda eşler arasındaki etkileşim istenilen durumdur. Sağlıklı aile olma stratejik yaklaşımda esas alınmıştır. Sağlıklı aileler; evlilik sürecindeki dönemeçleri atlatabilen ailelerdir.

Stratejik yaklaşım mevcut problem ile ilgilenir ve şimdiye odaklanır. Birbirini yineleyen, problem durumuna çözüm getiremeyen davranışları bir kenara bırakıp problemlerin çözümü için yeni yöntemler belirlenir. Stratejik yaklaşımın amacı problemleri oluşturan davranışları değiştirmektir. Bu yaklaşımda problem durumuna yönelik bazı hedefler belirlenir. Hedef, hatalı ilişkiyi düzeltmektir ve bunun için sorunla ilgili olduğu düşünülen her faktör değerlendirilir.

Bilişsel-Davranışçı Kuram: 1960’lı yılların sonlarında davranışçı kuramın yetersiz

görülmesi sonucunda bilişsel-davranışçı kuram geliştirilmiştir. Bilişsel yaklaşıma göre eşler evlilik uyumlarını arttırmak için sadece davranışlarını değil, inançlarını, tutumlarını ve düşüncelerini de değiştirmelidir. Bu kuramda evlilikte yaşanan sorunlar ve bu sorunlarla ilgili eşlerin zihnindeki şemaları üzerinde durulur. Eşler neyi problem olarak algılamakta, eşlerin öncelikleri neler ve eşlerin mantık dışı inançlarının olup olmadığı ele alınan konulardandır.

Sosyal Öğrenme Kuramı: İkili ilişkilerdeki karşılıklı bağımlılığı açıklama amacını

(20)

8 farklı olduğunu ileri sürmektedir. Birey doyum sağlayamadığı bir ilişkiyi, bağımlılığının yüksek olması sebebiyle devam ettirebilir. İlişkinin sağladığı doyum ile ilişkiye bağımlı olmanın değerlendirmesi farklı ölçütlere göre yapılmaktadır. Thibaut ve Kelley bu ölçütleri “karşılaştırma düzeyi ve seçenekler için karşılaştırma düzeyi” olarak adlandırmıştır. Karşılaştırma düzeyi, bireysel yaşantılar ve gözlemlere bağlı olarak ilişkideki doyum doyumsuzluk boyutundaki nötr noktayı temsil eder. İlişkiden alınan sonuç nötr noktasının üstündeyse, ilişki doyum verici; altında ise doyum sağlamayan ilişki olarak nitelendirilir. Seçenekler için karşılaştırma düzeyi ise bireyin, mevcut ilişkilerini, olası başka bireylerle yaşaması durumunda elde edeceği doyuma ilişkin tahminlerinin orta noktasıdır (Hovardaoğlu, 1996: 12-13).

1.2.Evlilik Uyumu

Evlilik uyumu son yıllarda yapılan araştırmalarda en çok ele alınan konulardandır. Fakat evlilik uyumu ile ilgili literatür taraması yapıldığında evlilik uyumunun net bir tanımı bulunamamıştır. Evlilik uyumunun tanımı genel hatlarıyla farklı kişiliklere sahip kadın ve erkeğin ortak hedeflere ulaşmak için birbirlerini tamamlamaları şeklinde yapılabilir. Evlilik uyumu sadece çiftlerin karşılıklı ilişkisi ile sınırlı kalmaz, başka kişilerle olan ilişkilerini de kapsar. Bu bağlamda evlilik uyumunun sınırları oldukça geniş olup, çiftlerin yaşamlarındaki her türlü duyguyu etkilemektedir.

Locke (1968: 157) evlilik uyumunu; çiftlerin çatışmalardan uzak kaldığı, mevcut anlaşmazlıklara çözüm bulabildikleri, aralarında sağlıklı iletişim kurabildikleri ve değişime uyum sağlayarak memnuniyet duydukları evlilikler olarak tanımlamıştır.

Uyumlu bir evlilik; evlilikten elde edilen doyum ve mutluluğu doğrudan etkilemekte aynı zamanda evlilik kalitesinde önemli rol oynamaktadır. Evlilikte uyumun azalması çiftlerin ve varsa çocukların psikolojisini olumsuz yönde etkilemektedir.

(21)

9 Sabatelli (1988: 884) uyumlu evlilikleri, çiftlerin iletişim kurabildiği, önemli konularda anlaşmazlıkların fazla yaşanmadığı ve anlaşmazlıkların da karşılıklı anlayışla çözülebildiği evlilikler şeklinde tanımlar.

Evlilik uyumunun temelinde eşler arasındaki etkili iletişim vardır. Evlilik süresince karşılaşılan sorunlara iletişim kurarak çözüm arayan eşlerin evlilik uyumları da yüksek olacaktır. Eşler kendilerini ve birbirlerini iyi tanıyarak, ortak zevkler geliştirerek ve birbirleri ile ilgili olumlu algıları kurarak evlilik uyumlarını geliştirebilirler.

Evlilik bizim en genel hayat stilimizdir. Evlilikte her iki kişi de kadın ya da erkek, beraber yaşamayı, paylaşmayı, uzlaşı sağlamayı, uyumu ve birlikte plan yapmayı öğrenmelidir (Bharambe ve Baviskar, 2013: 8).

Evlilik uyumu; eşlerin günlük yaşamlarında değişebilecek durumlara uyum sağlamasıdır. Değişen koşullara uyum sağlayabilen çiftlerin evlilik uyumu ve mutlulukları yüksek olacaktır.

Halford, Kelly ve Markmen (1997), evlilik uyumu yüksek olan çiftlerin dört özelliğe sahip olduğunu belirtmişlerdir. Evlilik uyumu yüksek olan çiftlerin diğer çiftlere göre olumlu ve işlevsel vakit geçirdikleri belirlenmiştir. Bu çiftlerin etkili iletişime sahip olması ve yaşanması olası çatışmalara etkili çözümler getirebilmeleri bir diğer özellikleridir. Evlilik uyum düzeyi yüksek olan çiftler birbirlerine karşı olumlu ve nispeten daha çok hata kaldırabilir tutuma sahiptirler. Dördüncü olarak da evlilik uyum düzeyi yüksek çiftlerin genel olarak ilişkileri ve eşleri ile ilgili olumlu inanç ve algılara sahip oldukları belirtilmiştir (Tolan, 2015: 14).

Eşler birbirlerinin bireysel farklılıklarını bilmeli, bu farklılıklara saygı göstermeli ve birbirlerine empatik anlayış çerçevesinde yaklaşmalıdır. Tüm ilişkilerde olduğu gibi evlilik ilişkisinde de empati yoksunluğu başka sorunlara zemin hazırlayabilmektedir.

Gottman (1996), yaptığı bir çalışmada evlilik uyumunu artıran faktörleri belirlemiştir. Bu faktörlerden birincisini “bütün taşları dökmek” şeklinde belirlemiştir. Araştırmacı birbirleri ile aklından geçen her şeyi paylaşmayan eşlerin

(22)

10 daha mutlu olduklarını saptamıştır. İkinci faktörü “yumuşak tartışmalar “olarak belirtmiştir. Çatışma sırasında yüksek ses kullanmak yerine karşı tarafta savunmaya sebebiyet vermeyecek yumuşak bir ses tonu kullanmanın tartışmaların büyümesini engelleyeceğini belirlemiştir. “Esnek planlar” şeklinde belirtilen diğer unsur da kadınların planlarını eşlerine göre esnetmekte erkeklerden daha başarılı olması şeklinde açıklamış ve ilişkilerinde planlarını esnetebilen çiftlerin evlilik uyumlarının da daha yüksek olduğunu ifade etmiştir. “Prensip sahibi olmak” şeklinde ifade edilen bir diğer faktör de ilişkinin en başından çiftlerin birbirlerinin olumsuz iletişimlerine karşı tolerans geliştirmelerinin uzun süreçte evlilik uyumu üzerinde olumlu etkisi olduğudur. Son faktör de mutlu çiftlerin tartışmalar esnasında küçük tedbirlerle tartışmayı her iki tarafın da duygusal olarak etkilendiği ortak bir noktaya çekerek “bakım onarım çalışması” ile tartışmanın etkisinin azaltıldığı belirtilmiştir (Aktaran: Çavuşoğlu, 2011: 7-8).

Uyumsuz evliliklerde eşler arasında fikir birliği daha azdır ayrıca eşler duygularını ifade etmede sorun yaşamaktadır. Duygularını doğru yansıtamayan eşler arasında yanlış anlaşılmalar artmaktadır. Tüm bu durumlar eşler arasındaki evlilik bağını zayıflatarak evlilik uyumunu düşürmektedir.

Günlük yaşamda karşılaşılan pek çok sorun eşlerin evlilik uyumunu etkileyen konulardan olabilmektedir. Örneğin çalışan eşlerin iş hayatında yaşamış oldukları duygusal sorunların ev ortamına ve eşine yansımasıdır. Örneğin kadın veya erkek çalışanlara iş yerinde uygulanan mobbing ya da yöneticilerden gelen yetersiz destekler kişilerde negatif duygular ve çatışma rollerine sebep olmakta bu da evlilikte gerilimi artırmaktadır (Sears ve Galambos, 1992: 789).

Evlilik uyumu yüksek olan çiftlerin evliliklerine dair algıları olumludur. Evlilik uyumu yüksek eşler birbirlerinin hatalarına karşı toleranslı yaklaşmaktadır. Ayrıca uyumlu çiftlerin düşünce şekilleri de birbirine benzer ve uyumsuz çiftlere göre daha kolay ortak karar alabilirler.

Pek çok çift birbirlerini sevdiklerini ve bunun her sorunu aşmaya yeterli olduğunu düşünür. Ancak evlilik ilişkisi beraberinde yenilikler de getirir (cinsellik,

(23)

11 yakın ilişki kurma, çevreyle etkileşim, bireysel sınırların yönetimi vb.). Bu duruma ayak uydurabilme ve bu durumu devam ettirebilme uyumu yüksek bir evlilik ile mümkün olabilir.

Uyumlu bir evlilik ilişkisi çiftlerin, değişen ve zorlaşan yaşam koşullarına karşı psikolojik sağlıklarını da olumlu etkilemektedir. Evlilik uyumu hem eşlerin hem de diğer aile fertlerinin fiziksel, sosyal ve psikolojik iyi oluşlarına katkı sağlamaktadır. Evliliklerin devam etmesini sağlayan uyumdur. Evliliklerde meydana gelen uyumsuzluklar eşlerin psikolojik zarar görmesine ve ilerlemesi halinde fizyolojik olarak da zarar görmesine zemin oluşturmaktadır.

Uyumlu evlilikler önemli çabalar ve fedakarlıklar sonucunda kurulmaktadır. Bu çabaların ve fedakarlıkların evlilik kurulduktan sonra da devam ettirilmesi evliliğin aynı uyum içinde ilerlemesi için gereklidir. Uyumlu ve başarılı evlilikler eşlerin yaşamlarına önemli katkı sağlamaktadır. Eşlerin hayat kalitelerine, mutluluklarına ve evlilik doyumlarına olumlu yönde katkı sağlamaktadır. Bu durum sadece çiftlere fayda sağlamakla kalmamakta, aynı zamanda toplumun huzuruna ve gelişmesine de fayda sağlamaktadır.

Eşler evliliklerinde uyumu sağlayabilmek için; beraber plan yapabilmeyi, birlikte yaşamayı, her şeyi paylaşmayı, ortak karar vermeyi, sorumluluk almayı ve uzlaşı sağlamayı öğrenmelidir. Eşlerin kendi aralarında yapıcı bir iletişim oluşturmaları aile içi şiddeti azaltmakla birlikte evlilik uyumunu da arttırmaktadır. Eşler arasındaki iletişim her zaman önemini korumuştur. Eşler arası iletişim, günümüzde geçmiş yıllara göre değişim göstermeye başlamıştır. Geçmiş yıllarda kadın ve erkeğe biçilen roller kesin ve netken günümüzde kadın-erkek rolleri yeniden oluşmaktadır. Ev işlerinin eşler arasında paylaşılması, çocuk yetiştirmeye ilişkin tutumlar, ev ekonomisinin yönetimi, boş vakti değerlendirme ile ilgili kararlar bunlardan bazılarıdır.

(24)

12

1.2.1.Evlilik Uyumu Faktörleri

Çeşitli tanımlaması yapılan evlilik uyumunun pek çok faktörü bulunmaktadır. Yaş, cinsiyet, eğitim durumu, çalışma durumu, kültürel özellikler, aile yapısı, evlilik süresi, evlenme şekli, çocuk sayısı, evlenme yaşı bu faktörlerden bazılarıdır.

Larson 1950 yılından bu zamana kadar yapılan literatür çalışmalarını incelemiş ve evlilik uyumu ile ilgili üç temel faktör belirlemiştir. Bu üç faktörü “evlilik üçgeni” olarak adlandırmıştır. Bu faktörler; kişisel özellikler, çift özellikleri, çevre koşullarından oluşmaktadır.

Kişisel Özellikler: Stresle mücadele edebilme becerisi, mantık dışı düşünceler, aşırı

tepkiler, kızgınlık ve şiddet eğilimi, depresyon, devamlı öfke hali ve içe kapanıklık gibi olumsuz kişilik özellikleri ve dışadönük olma, girişkenlik, cesaret, esneklik, özgüven, iddialılık, gibi olumlu özelliklerdir.

Çift Özellikleri: Yetersiz iletişim şekilleri olumsuzken; çatışma çözüm becerisi,

empati, dengeli güç paylaşımı, güvenli bağlanma, yakınlık, ve uzlaşı sağlama olumlu özelliklerdir.

Çevre Koşulları: Aileden bağımsız olabilme, ana-baba ve arkadaşların desteği, iş

sahibi ve ebeveyn olma stresi, ev dışındaki uğraşların gerilimi, diğer stres kaynakları, borçlanma, sağlık ve eşin diğer akrabalarıdır. Evlilik uyumunu etkileyen birçok faktör vardır ve bu faktörler birçok etkenle bir araya gelince olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Özellikle eş özelliklerinin alt grubunda yer alan iletişim; eşler arası sorunların çözülebilmesi, problemin ortaya çıkabilmesi ve bununla ortak olarak baş edilebilmesi açısından önemli bir yere sahiptir (Larson, 2002: 16).

Evliliğin ilk zamanlarında çiftlerin üzerine düşen ve yapması gereken birtakım görevler evlilik uyumunu etkilemektedir. Bu görevlere aşağıda yer verilmiştir (Gerson, 1995: 91).

-Birbirlerine duydukları sevgiyi doğru şekilde yansıtmak.

-Çiftler arasındaki iletişim sistemini beklenilen bir şekilde geliştirmek. -Toplumsal sorumlulukları, yasalarla ilgili görevleri yerine getirebilmek.

(25)

13 -Komşularla ve akrabalarla ilişki kurabilmek.

-Evde rahat bir ortam düzenlemek.

-Maddi ihtiyaçların giderilebilmesi için güven verici ve sürekliliği olan bir iş sahibi olabilmek.

-Evlilik ilişkisinde çiftlerin rollerini, birbirlerinin özgürlük alanına müdahale etmeyecek şekilde düzenlemek.

-Evliliğin getirdiği sorumlulukları dengeli bir şekilde paylaşabilmek. -Evlilik ilişkisinde dışarıda geçirilecek zaman ile ilgili plan oluşturabilmek. -Kararları beraber alabilmek.

-Eşlerin kendi aralarında kabul edebilecekleri ortak amaçları oluşturmak ve yaşam felsefesi geliştirmek, bir çift olarak birbirlerine destek olmak.

-Çocuk yetiştirme tutumunda ortak tavır takınabilmek.

Evlilik uyumunu etkileyen etmenler; eşler arasında fikir birliğinin olmaması, fikir ayrılıklarını düzeltmek için seçilen yöntemler, evli olmaktan duyulan memnuniyet ya da pişmanlık, evliliğe devam etme, evlilikten ayrılma veya boşanmanın akla getirilmesi, eşe karşı memnuniyetsizliğin dile getirilmesi, evlilikten elde edilen doyumun kişisel olarak algılanmasıdır (Aktaran: Tüfekçi-Hoşgör, 2013: 26).

Evlilik uyumu etmenlerinden cinsiyet değişkeni evlilik uyumunu yordamada önemli bir etkiye sağlamaktadır. Bazı araştırmalar erkeklerin evlilik uyumunun daha yüksek olduğunu belirtirken bazı araştırmalar ise kadın ve erkeğin evlilik uyumları arasında anlamlı bir ilişki bulamamaktadır.

Eğitim düzeyi de evlilik uyumuna etki eden faktörlerdendir. Eğitim düzeyinin artması çiftler arasındaki anlayışı arttırmaktadır.

Bir çiftin arasında uyumu sağlayan etmenlere bakıldığında, beş faktörün olduğu görülmüştür. Bu faktörler şunlardır:

1. Kişinin evlilikten elde ettiği doyum hissi, mutluluk faktörü

2. Çiftin günlük aktivitelerine ve beraber ne kadar zaman geçirdiklerine dair değişen etkileşim faktörü

(26)

14 3. İlişki içinde yaşanan fiziksel ve sözlü çatışmanın yoğunluğu ve

sıklığını belirten anlaşmazlık faktörü

4. Bireylerin kişilik ve davranış özelliklerinin (alkol alınım, savurgan olma, agresiflik, çabuk incinme ve alınma, aşırı kıskanma gibi) neden olduğu problemler faktörü

5. Problemli olan evliliklerde boşanmayı göz önünde bulundurma ve bu durumu çevresiyle paylaşmanın olan boşanma eğilimi faktörüdür (Yılmaz, 2001: 49).

1.3. Evlilik Uyumuna Yönelik İlgili Yayın ve Araştırmalar

Fidanoğlu (2006: 180) evlilik uyumu, mizah tarzı ve kaygı düzeyi arasındaki ilişkiyi incelediği araştırmasını evlilik süresi 1-10 yıl evli çiftlerle yürütmüştür. Araştırma sonucunda ise evlilikte ayrı kalınan süre olması, erkeğin kaygı durumu, erkeğin yaşı ve çiftin mizahi özelliklerinin evlilik uyumuna etkisi olduğu tespit etmiştir. Olumlu mizah özelliğinin evlilik uyumunu yükselten bir etken olduğu görülmüştür. Araştırmadan elde edilen bir başka sonuç ise kadınlarda kaygının yüksek olması evlilik uyumunu olumsuz etkilemektedir.

Şendil ve Korkut (2008: 15) evli çiftlerdeki çift uyumu ve evlilik çatışmasını demografik özellikler açısından inceledikleri çalışmalarını 112 kadın ve 59 erkek katılımcı ile tamamlamışlardır. Araştırmada Evlilik Çatışması Ölçeği, Çift Uyum Ölçeği ve demografik özelliklerin belirlenebilmesi için Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde, demografik değişkenlerden eğitim ve ekonomik durum ile çift uyumu arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Evli bireylerin düşük eğitim ve ekonomik durumlarının evlilik uyumlarını olumsuz yönde etkilediği belirtilmiştir. Araştırmadan elde edilen bir diğer sonuç da evlenme türlerinin evlilik uyumuna etkilemesidir. Anlaşarak evlenen çiftlerin evlilik uyumları, görücü usulü ile evlenen çiftlerin evlilik uyumlarına kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca çocuk sayısı ve çatışma düzeyinin artışı ile evlilik uyumu arasında negatif korelasyon belirlenmiştir.

(27)

15 Yıldız (2012) “İlişkiye İlişkin İnançların Evlilik Uyumunu Yordaması” başlıklı araştırmasını 242 kadın ve 236 erkek olmak üzere toplam 487 evli birey ile yürütmüştür. Araştırma sonucuna göre cinsiyet, evlilik süresi ve öğrenim düzeylerine göre evlilik uyumunun farklılaştığı bulunmuştur. Araştırmada öğrenim düzeyi arttıkça evlilik uyumu da artmış, evlilik süresi arttıkça evlilik uyumu azalmıştır. Kadınların evlilik uyum puanlarının ise erkeklerin evlilik uyumu puanlarından daha düşük olduğu belirtilmiştir. Araştırmada ayrıca evlilik uyumu ile ilişkiye ilişkin inanç (çaresizlik, sevilmemezlik) arasında düşük düzeyde negatif ilişki bulunmuştur (Yıldız, 2012: 64).

Yalçın (2014: 250), kadınların evlilik uyumu ile sosyo-demografik özellikleri arasındaki ilişkileri araştırdığı çalışmasında 103 evli kadına Evlilik Uyum Ölçeği uygulayarak gerçekleştirmiştir. Veriler incelendiğinde çocuk sayısı ile evlilik uyum düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Aile tipi değişkenin de evlilik uyumu ile anlamlı düzeyde ilişki olmadığı sonucuna varılmıştır. Yaş değişkeni incelendiğinde ise 21-30 yaş aralığındaki kadınların evlilik uyum puanlarının 41 yaş üzeri kadınların evlilik uyum puanlarından düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

Soylu ve Kağnıcı (2015: 44) tarafından yapılan çalışmada empatik eğilim, aile içi şiddet ve çatışma çözme stillerinin evlilik uyumunu yordama düzeyi ele alınmıştır. Çalışma sürecinde 203 kadın ve 157 erkek olmak üzeretoplam 360 evli bireye Çiftler Uyum Ölçeği, Empatik Eğilim Ölçeği, Aile Değerlendirme Ölçeğinin iletişim alt boyutu ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde evli bireylerin olumsuz aile içi iletişim puanları ile evlilik uyum puanları arasında negatif ilişki olduğu bulunmuştur. Evli bireylerin olumsuz iletişim kanallarını kullanımı arttıkça evlilik uyumları azalmaktadır. Çalışmadan elde edilen bir diğer sonuç evli bireylerin olumsuz çatışma çözme stili kullanımı arttıkça evlilik uyumları azalmasıdır. Araştırmada itaat çatışma çözme stiline sahip bireylerin evlilik uyumlarının yüksek olması elde edilen bir başka sonuçtur.

(28)

16

1.4. Çatışma

İnsan sosyal bir varlıktır ve bunun sonucunda da günlük yaşamında çevresiyle iletişim halindedir. İletişim halinde iken çeşitli sebeplerden ötürü çatışmalar yaşanmaktadır. Çatışma şimdiye kadar birçok araştırmada ele alınmıştır. Çatışma kavramı ile ilgili çok fazla tanımlama yapılmıştır. Bu tanımlardan bir kaçına aşağıda yer verilmiştir.

TDK’ya göre çatışma, fikir ve düşüncelerin farklılığından oluşan karşıtlık durumu olarak tanımlanmıştır. Deutsch (1973) ise çatışmayı bir davranış ya da düşüncenin diğer bir davranış ve düşünce ile karşı karşıya kaldığı, davranış ve düşünceyi durdurduğu, önlediği, engellediği ve bazı zaman davranışı etkisiz hale getirdiği bir anlaşmazlıklar olarak tanımlamıştır (Aktaran: Arslan, 2005: 37).

Çatışma; iki ya da daha fazla kişi arasındaki farklı amaç, beklenti, değer ve algı farklılıklarından kaynaklanan uyuşmazlıktır (Solmuş, 2007: 48).

Çatışma; bir ya da birden fazla kişinin herhangi bir konu üzerinde anlaşma sağlayamadığı, ihtiyaçları ve dürtülerinin örtüşmediği durumlarda ortaya çıkmaktadır.

Blakeway (1988) makalesinde çatışma ile ilgili bazı bilgilerden söz etmiştir. Bu bilgiler aşağıdaki gibidir.

1. Çatışma olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.

2. Çatışma kişiler, toplumlar ve ülkeler arasındaki tüm ilişkilerde yaşanan doğal bir durumdur.

3. Çatışmanın birbirinden farklı sebepleri vardır. Fakat birçoğunun temelinde yer alan sebep, kişinin kimlik arayışı ve yanlış benlik algısıdır.

4. İnsanlar problemli değildir, insanların bazı problemleri olabilir.

5. Farklı sebepleri ve çözüm yolları olan çatışma türleri olduğundan bahsedilebilir.

6. Çatışmaların hangi yöntemle çözüleceği ya da engellenebileceği hakkında bir araştırma yapılabilir.

(29)

17 7. Çatışma çözüm stilleri, çatışma yaşayan kişiler tarafından kullanılabileceği gibi tarafların destek istediği diğer kişiler tarafından da kullanılabilir.

8. Çatışmalar iletişim kanalları ile olumlu bir yöntemle sonuçlanabilir. 9. Çatışma; çözüm bulma becerisi, durum değerlendirmesi yapma,

işbirliği geliştirme, güven oluşturma, etkin dinleme, empati ve konuşma gibi iletişim becerilerini içinde barındırır.

10. Çatışma çözüm süreci, yaşanan çatışmaya olumlu çözüm bulabilmek için yaşanan problem durumudur (Pekkaya, 1994: 5).

Çatışma; iki ya da daha fazla kişinin isteklerinin birbirleriyle uyuşmaması halinde ortaya çıkan durumdur. Psikolojide ise çatışma; bireyin ihtiyaçlarının engellenmesidir. Çatışma insan yaşamının doğal bir parçasıdır. Çatışma durumları verimli kullanıldığında çatışmadan fayda sağlanır. Çatışma yapıcı bir tutumla değerlendirildiğinde taraflar arasında iletişimi kuvvetlendirir. Birbirlerinin fikirlerini değerlendiren taraflar en doğru kararı seçerler. Çatışmayı yıkıcı bir tutumla karşılayan taraflarda ise iletişim zayıflar ve kişiler arası ilişkiler kopma noktasına gelir. Çatışmalar yeni bilgiler edinmek, gelişmek ve değişmek için fırsat olarak görülüp değerlendirilmelidir. Çatışma durumunda kişilerin yaklaşımı çatışmayı yönlendirir. Bu yüzden çatışmalara iyi ya da kötü demek mümkün değildir.

Hatipoğlu (1993) çatışmayı, bir kişinin davranışları başka bir kişinin davranışlarını engellediğinde yaşanan kişilerarası bir süreç olarak tanımlamıştır (Aktaran: Polat, 2012: 33).

Schrumpf, Crawford ve Bodine (1997)’e göre çatışma şu şekilde tanımlamaktadırlar;

1. Çatışmalar, hayatın doğal ve kaçınılması mümkün olmayan bir sürecidir 2. Çatışmanın iyi ya da kötü olarak ele alınmaması lazım

3. Çatışmaların sonucunda olumlu ya da olumsuz sonuçlar meydana gelir 4. Çatışmalar olumlu yönetildiği zaman kişinin gelişmesine aynı zamanda toplumsal değişimlere olanak sağlar (Güner, 2007: 32).

(30)

18 Çatışmalar tartışmayı, münakaşayı ve sorgulamayı kapsar. Kişi amacına ulaşamadığı zaman, engellendiği zaman çatışma ortaya çıkar. Çatışmalar hem kişilerin hem de grupların kendilerini geliştirmeleri açısından gereklidir.

1.4.1. Çatışma Kaynakları

Çatışmanın olumlu yöntemlerle sonuçlandırılabilmesi için çatışmanın kaynağının doğru bilinmesi gerekir. Çatışmaya neden bazı faktörlere aşağıda yer verilmiştir.

1. Temel İhtiyaçlar: Bu ihtiyaçlar ait olma, yaşamı devam ettirme, özgürlük,

eğlence ve güç elde etme gibi ihtiyaçları içermektedir. Schrumpf vd. (2007) insanların ya da durumların kişilerin belli şekilde davranmasına neden olduğu inancı doğru olmadığını, davranış şekillerinin altında ihtiyaçların yattığını belirtmişlerdir (Schrumpf vd., 2007: 19).

2. Kaynakların Sınırlı Olması: Çatışmaların birçoğu kaynakların sınırlı

olmasından ortaya çıkmaktadır. Kişiler temel ihtiyaçlarını giderdiklerinde zaman, mal, mülk, eşya gibi ihtiyaçlarını gidermek isterler ancak bu kaynakların yetersiz olması durumunda çatışmalar yaşanabilmektedir. İnsanlar işbirliği veya paylaşım gibi sosyal becerileri öğrenebilmekte ve buna bağlı olarak çıkarları gereği paylaşmayı ve bölüşmeyi tercih edebilmektedir. Bununla beraber asıl problem paylaşılamayan sınırlı kaynakların bölüşülememesinin altında yatan doyurulamamış temel psikolojik nedenlerin yatması durumunda başlamaktadır (Türnüklü, 2006: 20).

3. Değerler, Öncelikler ve İlkelerde Farklılıklar: Kişilerin değerlerinin,

inançlarının ve önceliklerinin farklı olmasından kaynaklanan çatışmalardır. İnsanlar sahip oldukları inanç ve değerleri değiştirme konusunda direnç göstererek inançlarına ve değerlerine sahip çıkarlar.

1.4.2. Çatışma Türleri

Çatışma birbirinden farklı oluşumlar içinde yaşanabilir. Johnson ve Johnson dört farklı çatışmadan söz etmektedir. Bunlar; tartışma, kavramsal çatışma, çıkar

(31)

19 tartışması ve gelişimsel tartışmadır. Bu çatışmaları günlük yaşamımızda farklı kişi ve mekânlar kullanabilmekteyiz (Aydınlı, 2014: 31).

1. Tartışma: Farklı düşünce ve fikirde olan kişilerin ortak nokta geliştirip

uyuşamadığı durumlarda ortaya çıkan sonuçtur.

2. Kavramsal Çatışma: Kişinin mevcut bilgisi ile örtüşmeyen yeni bilgi

edinmesi halinde ortaya çıkan durumdur. Kavramsal çatışma kişilerde merak duygusunu arttırarak öğrenmeye teşvik eder.

3. Çıkar Tartışması: Amaçları farklı olan kişilerin amaçlarına ulaşmak için

birbirlerini engellemesi sonucunda ortaya çıkan çatışma türüdür.

4. Gelişimsel Çatışma: Bireylerin içinde olduğu gelişim döneminde farklı istek

ve ihtiyaçlarının olmasından kaynaklanır.

1.4.3. Evlilik Çatışması

Yaşamın her döneminde ve yerinde tüm insanlar çatışma yaşar. Aile içinde, sosyal çevrede, komşuluk ilişkilerinde, trafikte, iş ilişkilerinde vb. Hayatın içinde yer edinen bu durum evlilik ilişkilerinde de sık sık yaşanmaktadır. Eşler aile ziyaretleri, ev işleri paylaşımı, boş zaman değerlendirme, kıskançlık gibi konularda çatışma yaşayabilmektedir. Eşler arasındaki uyumun, oluşan çatışma durumundan yıpranmaması için eşler çatışma sürecini yapıcı yönde yönetmelidir.

Evlilik çatışması, evli çiftler arasında yaşanan fikir uyuşmazlığı, tartışma ve anlaşmazlık halidir. Evlilik çatışması, eşlerin birbirini desteklemeyen beklenti ve ihtiyaçlarından kaynaklanan uyuşmazlıklardan oluşmaktadır.

Çiftler arasındaki çatışma; çiftlerin sorunlarını çözme noktasında yetersiz kalma durumlarıdır. Evlilik çatışması; iyi yönetilememiş çatışmadır.

Evlilik çatışmasına neden olan pek çok faktör bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; ev ekonomisi ile ilgili anlaşmazlıklar, cinsel yaşamdaki sorunlar, kişisel değerler, duygusal ihtiyaçlar, çocuk yetiştirme tutumları arasındaki anlaşmazlıklar, eşlerin aile ve akraba ilişkileri ile yaşanan sorunlar, sorumluluk paylaşımları, rol

(32)

20 dağılımındaki değişimler, aile birliğini ve düzenini bozma, fiziksel ve psikolojik şiddet ve farklı inançlardır.

Farklı sebeplerle ortaya çıkan evlilik çatışması kişilerin fiziksel ve ruh sağlığına zarar vermektedir. Yaşanan çatışmalar çiftlerin sosyal yaşamdaki ilişkilerini ve kişiler arası iletişim kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Tüm evli çiftler evlilik süresince zaman zaman evlilik çatışması yaşarlar. Çiftlerin yaşanan çatışmaları olumlu değerlendirip çözebilmeleri çiftler arasındaki bağı güçlendirecektir. Çatışmanın istenmeyen bir durumdan çıkabilmesi için çatışma sonucunda çiftlerin uzlaşı sağlayıp çatışmayı gerginlik yaşamadan bitirmeleri gerekir.

Evlilik çatışmalarında etkili olan faktörler üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Yörükoğlu (2010) demografik faktörlerden yaş, etnik köken, eğitim, sosyo-ekonomik seviye değişkenlerinin, Cüceloğlu (2011) ise bireylerin kişiliklerinin farklı yönlerinin, yaşanan ekonomik zorlukların, evliliğe yönelik dışarıdan gelen uyarıcıların evlilik çatışması üzerinde etkili olduğunu belirtmişlerdir (Aktaran: Turan, 2010: 8).

Weiten (1986) evlilikte sıkça karşılaşılan ve çatışmaya sebep olan sorunları şu şekilde sıralamıştır:

1. Evlilikten gerçekçi olmayan mutluluk beklentileri

2. Eşlerin birbirlerinden farklı rol paylaşımlarının olması (kimin yemekleri yapacağına, kimin ev dışında çalışacağına, kararları kimin alacağına dair v.b.)

3. Evliliğe yönelik ekonomik sorunlar (bütçenin nasıl yönetileceği ile ilgili çatışmalar)

4. Etkili olmayan yetersiz iletişim

5. Akraba ilişkileri (özellikle eşlerden birinin ebeveynlerine maddi veya duygusal yönden bağlı olmasından kaynaklanan problemler)

6. Cinsel problemler

(33)

21 8. Eşlerden birinin yeni ilgi alanları geliştirmesi, yeni bir ortam veya arkadaşlıklar kurması ve diğer eşin buna uyum sağlayamaması, eşlerin birbirlerinden farklı yönlerde kendilerini geliştirmeleri

9. Sık rastlanan diğer sorunlar: Kıskançlık, güvensizlik, sadakatsizlik, eleştiri, patronluk taslamaları olarak belirlemiştir (Aktaran: Canel, 2007: 33).

Eşler arasındaki iletişimin kırılma noktasının hangi aşamada ortaya çıktığı, bireyleri anlaşmazlığa sürükleyerek çatışma yaşanmasına sebebiyet verdiğine yönelik pek çok araştırmacı çalışma yapmıştır. Bradbury ve Fincham (1992) eşler arasındaki iletişimde eşlerden birinin, diğerinin davranışının kendi zihninde oluşturduğu çerçevenin dışına çıktığını fark etmesi ile çatışma sürecinin başladığını dile getirmişlerdir. Taraflardan birinin diğerinin davranışında bu farkı algılaması ile başlayan tüm duygu, davranış, etkileşim sürecinin çatışmayı kapsadığını söylemişlerdir (Aktaran: Ülker, 2011: 15).

Greene, 750 evli kişi ile yürüttüğü çalışmasının sonucunda çiftler arasında çatışmaya sebep olan konuları sık görülenden az görülene göre aşağıdaki gibi sıralamıştır:

1) İletişimin eksik olması

2) Tartışmaların devamlı hale gelmesi 3) Karşılanmamış duygusal ihtiyaçlar 4) Doyurulmamış cinsel ihtiyaçlar 5) Maddi konularda yaşanan çatışmalar

6) Eşlerin birbirlerinin anne-babaları ile çatışma yaşaması 7) Eşlerin birbirine sadık kalmaması

8) Çocuk yetiştirmede farklı tutum sergileme 9) Baskıcı uygulama

(34)

22 11) Alkolün fazla kullanılması

12) Bedensel şiddet (Aktaran: Tezer, 1986: 19).

Çatışmanın sonucu olumlu ya da olumsuz olabilir. Çatışmalar artarak devam ediyorsa evlilikler zorunlu bir ilişki şeklini almaktadır. Zorunlu yürüyen evliliklerde taraflar evliliklerine, eşlerine ve kendilerine ilişkin olumsuz algı oluşturmakta ve evliliği devam ettirmek istememektedir.

1.5. Çatışma Çözme Stilleri

Çatışma ve çatışma çözme stillerinin farklı şekillerde tanımlandığı ve bu alanda çok fazla araştırma yapıldığı görülmektedir. Çatışma ile ilgili yapılan araştırmalarda çatışmanın kaynağının yanı sıra çatışmanın nasıl çözüldüğü ele alınmıştır. Çatışmaların olumlu ya da olumsuz sonuçlanması çatışmanın nasıl yönetildiği ile ilgilidir. Çatışma çözme stili, kişinin çatışma anındaki tutum ve davranışıdır. Çatışma çıktığı anda kişinin gösterdiği tepki çatışma çözme stilini belirler.

Evlilik ilişkisinde çatışma durumlarının yönetimi oldukça önemlidir. Eşlerin kullandıkları çatışma çözme stilleri evliliklerinin uyumu üzerinde belirleyicidir. Çatışma çözme stilleri yalnızca evlilik ilişkisinde değil insan ilişkilerinin sağlıklı yürütülebilmesi için de önemlidir.

Thomas (1976) beş türlü çatışma çözme türünden bahsetmiştir. Bunlar:

1. Rekabet Stili: Çıkarcı ve işbirliğine yanaşmayan davranışları içerir. Rekabet

stilini kullanan birey, sonuç ne olursa olsun kendi çıkarları yolunda hareket eder (Baksı, 1998: 51).

2. Uyma Stili: Uyma stili işbirliğini içerir. Bu stili kullanan bireyler çatışma

durumunda kendi düşünce ve isteklerinden karşı taraf için taviz verir. Uyma stilinde rekabet stilinde olduğu gibi çıkarcı bir yaklaşım söz konusu değildir.

3. Uzlaşma Stili: Rekabet ile uyma stili arasında yer alan uzlaşma stilinde

(35)

23

4. Kaçınma Stili: Bu stili kullanan kişiler hem çıkarcı değildir hem de

işbirliğine sıcak bakmaz. Kişiler bu stili çatışmadan uzak kalmak ve çatışmada bir taraf olmamak için kullanırlar. Çatışmaya duyarsız kalan bu stilin sürekli kullanımı çatışmayı daha da büyütecektir.

5. İşbirliği Stili: Yaşanan çatışmalarda her iki tarafın da kazançlı çıkmasını

amaçlayan çatışma çözme stilidir.

Eşlerin kullandıkları çatışma çözme stilleri farklılık gösterebilmektedir. Kimisi çatışmanın üzerine giderken kimisi de çatışma ortamından uzak durmayı tercih eder. Bazı eşler duygularını karşı tarafa iletebilirken bazıları duyguları hakkında konuşmaktan hoşlanmaz. Çatışmanın olumlu yöntemlerle ele alınması ilişkiyi güçlendirirken olumsuz yöntemlerle ele alınması ilişkinin uyumu azaltır ve ilişkiye zarar verir.

Çatışma çözme stili ile ilgili farklı sınıflandırmalar yapılmıştır. Vuchunic (1987: 598-599), eşlerin çatışmayı sonlandırmak için bazı yöntemlere başvurduklarını belirtmiştir.

1.İtaat: Bu yöntemde eşlerden biri kendi görüşünü savunmayı bırakıp karşı

tarafın sözünü dinler. Çatışma taraflardan birinin karşı görüşü onaylamasıyla son bulur.

2.Uzlaşma: Taraflar mevcut seçenekleri arasında herkesin onay verebileceği

ortak bir çözüm yolu belirlerler. Uzlaşının sağlanabilmesi için tarafların karşılıklı olarak ödün vermesi gerekir. Uzlaşı talebini hem taraflar hem de destek istenen diğer kişiler teklif edilebilir.

3.Sonraya Bırakma: Çatışmanın herhangi bir sonuca ulaşmadan bitirilmesi

yöntemidir. Taraflar açıkça söylemeden farklı fikirde olduklarını kabul ederler. Sonraya bırakmada kazanan veya kaybeden yoktur.

4.Geri Çekilme: Çatışma halindeyken taraflardan birinin ortamı terk etmesi

ya da sessiz kalması yöntemidir. Geri çekilme, eşler arası iletişiminin işleyişini olumsuz etkiler.

(36)

24 Özen (2006)’da gerçekleştirdiği çalışmasında eşlerin kullandıkları dört farklı çatışma çözüm stilinden bahsetmiştir. Bunlar;

1. Olumlu Çatışma Çözüm Stili: Eşlerin yapıcı yöntemler kullanarak çatışmayı sonlandırmasıdır.

2. Olumsuz Çatışma Çözüm Stili: Yapıcı yöntemlerin aksine fiziksel ve sözel şiddet kullanarak çatışmanın sonlandırılmasıdır.

3. Geri Çekilme: Eşlerin çatışmayı kabul etmemesi ya da ileri bir zamana ertelemesidir.

4. Boyun Eğme: Taraflardan birinin kendi düşüncesini dile getirmeyip karşı tarafın düşüncelerini benimseyip, karşı tarafa uymasıdır.

Evli kadınların çatışma çözme stili ile evlilik uyumu arasındaki ilişkinin incelenmesi araştırmasında kullanılan çatışma çözme stilleri ölçeği; olumlu çatışma çözme stili, olumsuz çatışma çözme stili, geri çekilme çatışma çözme stili ve boyun eğme çatışma çözme stillerini kapsamaktadır.

1.6. Çatışma Çözme Stillerine Yönelik İlgili Yayın ve Araştırmalar

Hacı (2011, 80)’ nın yaptığı çalışmada olumsuz çatışma çözme stili kullanımının artması evlilik uyumunu azaltırken, boyun eğme çatışma çözme stili kullanımının artması evlilik uyumunu arttırmaktadır.

Bayraktar (2015, 97-99) “Bağlanma Stilleri, Çatışma Eğilimi, Çatışma Çözme Stilleri ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki” başlıklı araştırmasında 37 erkek ve 37 kadın katılımcıyı çalışmaya dahil etmiştir. Araştırma sonucunda; olumlu çatışma çözme stilleri puanı kadın katılımcılarda artarken aynı zamanda erkek katılımcılarda da artmaktadır, geri çekilme çatışma çözme stili puanı kadınlarda artarken erkek katılımcılarda azalmaktadır. Araştırmada olumsuz çatışma çözme stilini kullanan çiftler, boyun eğme ve geri çekilme çatışma çözüm stillerini daha az kullandıkları bulunmuştur. Olumlu çatışma çözme stilini kullanan çiftlerin ise çatışma eğiliminin az ve güvenli bağlanma stiline sahip oldukları belirtilmiştir.

Derici (2018, 78-81) “Evli Çiftlerin Faceebook ve Akıllı Telefon Bağımlılığı ile Evlilik Uyumu ve Çatışma Çözüm Stilleri Arasındaki İlişki” çalışmasını hepsi

(37)

25 İzmir ilinden katılmak üzere 100 erkek ve 100 kadından oluşan toplam 200 katılımcı ile gerçekleştirmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre geri çekilme çatışma çözme stilinin cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterdiği, kadınların geri çekilme çatışma çözme stili puanın erkeklerden daha yüksek olduğu bulunmuştur. Aynı araştırmadan elde edilen bir diğer sonuç geri çekilme çatışma çözme stili ile gelir düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunmasıdır. Gelir düzeyi yükseldikçe geri çekilme çatışma çözme stili kullanımı azalmaktadır. Derici, yaptığı araştırmada evlenme şekli ile çatışma çözme stili arasındaki ilişkiyi incelemiş ve görücü usulü evlenenlerin olumsuz çatışma çözme stili puanının severek evlenenlerin olumsuz çatışma çözme stili puanına göre daha yüksek olduğunu bulmuştur.

(38)

26

İKİNCİ BÖLÜM METODOLOJİ

2.1. Araştırmanın Konusu

Evlilik; aile kurumunu oluşturan, yeni nesiller yetiştirmeye imkan sunan, en özel ve yakın ilişki şekli olmasının yanında en temel sosyal ilişkinin oluştuğu bir yapıdır. Evliliğin başarılı ve uyumlu bir şekilde devam edebilmesi, beklentilerinin ve mutluluklarının istenen düzeyde olabilmesi için, çiftlerin mali, sosyal ve idaresel olarak evlilikle ilgili her konuda uyumlu olmaları önemlidir. David Schwartz’ın ”Evlilikte büyük hedef barıştır, mutluluktur, huzurdur; münakaşaları kazanmak ve sana böyle olduğunu söylemiştim demek değil. Askeri deyişle, muharebeyi kaybedip savaşı kazanmak, muharebe kazanıp savaşı kaybetmekten çok daha iyidir”, Bertrand Russell’ in “İyi bir evliliğin özü, eşlerin birbirinin kişiliğine saygı göstermeleridir. Buna şu fiziksel, zihni ve manevi derin samimiyet katılır ki bu da erkek kadın arasındaki aşkı, bütün insani yaşantıların en verimlisi yapar”, A. Hamdi Tanpınar’ ın “ebedi bir şifadır, evlenmek”, Charles Dickens’ in “Bir memleketin yükselmesi, ev ve aile muhabbetine bağlıdır” sözleri göz önüne alındığında uyumlu evlilikler, mutlu çocuklar ve huzurlu toplumun birbirine bağlı olduğunu görüyoruz.

Evliliğin ve aile birliğinin devamı için eşler arasında uyum zorunludur ve en önemli etkendir. Evlilik uyumu eşlerin birbirleri ve evlilikleri hakkındaki beklentilerinin, düşüncelerinin ve duygularının yansımasıdır. Evlilikte uyum ortak bir yaşam oluşturmak için ve mutlu olabilmek için çiftlerin birbirlerini tamamlamasıdır. Bu uyum çiftlerin sadece evlilik yaşantılarını değil diğer insanlarla olan sosyal ilişkilerini ve duygu durumlarını da içine alır.

Başarılı evliliklerde iletişim belirleyici bir faktördür. İyi giden evliliklerde eşler birbirleri ile konuşabilmekte ve etkili bir iletişim tarzı geliştirmektedir. Eşler kendi aralarında oluşturdukları dil ile birbirlerinin sözel ve sözel olmayan ifadelerini anlayıp yorumlayabilmektedir. Geliştirilen bu iletişim modeli ile çiftler arasında uyum artmakta ve çatışma durumları azalmaktadır.

Şekil

Tablo  1:  Araştırma  Grubunu  Oluşturan  Evli  Kadınların  Çalışma  Durumlarına  Göre  Dağılımı  Sıklık  Yüzde  Geçerli Yüzde  Kümülatif Yüzde  ÇALIŞIYOR  97  48,5  48,5  48,5  ÇALIŞMIYOR  103  51,5  51,5  100,0  TOPLAM  200  100,0  100,0
Tablo  3:  Araştırma  Grubunu  Oluşturan  Evli  Kadınların  Evlenme  Şekillerine  Göre  Dağılımı  Sıklık  Yüzde  Geçerli Yüzde  Kümülatif Yüzde  KENDİ SEÇİMİM-AİLE  ONAYI  94  47,0  47,0  47,0  GÖRÜCÜ USULÜ-KENDİ  KARARIM  55  27,5  27,5  74,5  GÖRÜCÜ USUL
Tablo 7: Araştırma Grubunu Oluşturan Evli Kadınların Yaşlarına Göre Dağılımı
Tablo  9:  Araştırma  Grubunu  Oluşturan  Evli  Kadınların  Evlilik  Sürelerine  Göre  Dağılımı  Sıklık  Yüzde  Geçerli Yüzde  Kümülatif Yüzde  0-5 YIL ARASI  44  22,0  22,0  22,0  6-10 YIL ARASI  34  17,0  17,0  39,0  11-20 YIL ARASI  47  23,5  23,5  62,5
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

• Çatışma çözme programları (iletişim ve problem çözme becerisini geliştirici, yapıcı, işbirliğine dayanan ve her 2 tarafın da kazandığı) bir yaklaşım...

Araştırmanın amacı, KKTC’de yaşayan evli bireylerin evliliklerinde yaşadıkları çatışmalar, çatışma çözüm stilleri ve evlilik doyumları arasında bir ilişki olup

If tumor regression is predicted during radiotherapy to possibly change doses of organs at risk, volumetric image guidance should be encouraged once per week, at least, to

Merhum arkadaşımızın hayatı­ nın son anlan hakkındaki bir ha­ berimizi 3 üncü s^hifemizde

Two kinds of user interfaces, keyword-based and menu-based, were designed and integrated into a well-established web-based CDSS for infectious diseases 2 , which is now

A mobile community medicine information system not only improves the public health in general and reduces the occurrence of diseases, but rationally monitors the increase of

büyümelerinin ve/veya orşitin ayırıcı tanısında özel- likle endemik bölgelerde, Brusella infeksiyonu da göz önünde bulundurulmalı ve tanı doğrulandığı takdirde

Bir kıyaslama tümcesi olmamasına karşın bu kullanım sık sık karıştırılmasından ötürü bu bölümde ele alınmaktadır.. I'd call her hair chestnut rather