3 HAZİRAN 2001 PAZAR
PENCERE
Pertev Naili'den
Hoca Rkraları...
Nasrettin H oca’yı elçi diye Timurlenk’e yolla mışlar. Sultan, tepeden bakışla sormuş:
- Senden başkası yok muydu da padişahın se ni elçi diye gönderdi?..
Hoca durur mu:
- Benden başkası da var; ama, herkese müna sibini yolluyorlar...
Timurlenk bozulmuş, bir ayağı topal olduğundan otururken uzatır, üstüne de minder örtermiş...
Hoca’ya hışımla sormuş:
- Senin ile eşek arasında ne fark var?.. Hoca:
- Bir minder sultanım!.. ★
Hoca Akşehir’de kadılık yapıyormuş...
Bir kadın yanında getirdiği bir ızbandut heriften şikâyetçi olmuş:
- Bu adam beni zorla öptü, adalet isterim!.. Hoca başını kaşıyıp düşündükten sonra, karan-nı bildirmiş:
- Sen dahi bu herifi öp!.. ★
Hoca’nın oğlu kuyuya düşmüş; feryat figan: - Hoca oğlun kuyuya düştü.
Nasrettin Hoca kuyunun başına gelmiş, aşağı eği lip sormuş:
- Oğlum burda mısın?..
- Babacığım imdat!.. Beni burdan kurtar!.. Hoca:
- Bekle oğlum, eve gidip ip getireyim, seni çıka rayım, sakın ben gelinceye dek bir yere gitme!..
★
Hoca hiç yel değirmeni görmemiş; ilk kez görün ce de oradaki bir herife sormuş:
- Buna ne derler?.. - Bu yel değirmenidir.
- Bu değirmenin suyu nereden gelir?.. Herif:
- Bu yel değirmenidir... ■ Hoca:
- Anladım bu yel değirmenidir., ama, bunun su yu nereden gelir?..
★
Hoca bir gün eve gelince kansına demiş ki: - Hanım bu akşam tasam sıkıntım yok; bir pilav pişir, ağız tadıyla yiyelim, yatalım.
Kadın pilavı pişirmiş, yemişler, yatağa girmişler, kapı çalmış...
- Kim o?.. - Komşu!..
Kapıyı açmışlar, komşu telaşla içeri girip anlat maya başlamış:
- Bizim eşek doğurdu, ama, ne kuyruğu var, ne kulağı...
Hoca karısına dönmüş:
- Gördün mü, pilavı yedik, karnımız doydu, yine de tasasız, sıkıntısız yatamayacağız...
Neden?..
Doğan eşek üç yaşına girdiğinde dağa oduna gö türürlerse, dönerken yolda çamura saplanıp bata ğa gömülürse, neresinden tutup çıkaracağız?.. Ne kuyruğu var, ne de kulağı...
★
Yukarıda okuduklarınız Prof. Pertev Naili Bora- tav’ın derlediği Nasrettin Hoca fıkralarıdır; sürre alist mi desem, postmodern mi desem, ipin ucu nu kaçıranların dünyasına yakışan çağdaş miza hın ürünleri...
Son bir fıkra daha:
Hoca bir gün damdan aşağıya işiyormuş, heri fin birinin geldiğini görünce kesmiş; adam sormuş:
- Niye kestin hoca?.. Hoca:
- İp gibi tutunup dama çıkarsın diye korktum!..
38. Ölüm Yıldönümünde
Nâzım Hikmet’i
özlemini çektiği,
insanlığın güzel geleceğine olan
inançla anıyoruz.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı
Taha Toros Arşivi