SAirİFE DÖRT
~
MELİH CEVDET
AND
AY
Kulağınıza fısıldar gibi
tâ... ruhunuza, benliğinizin
derinliklerine seslenir
ıs
Sarışın, yeşil gözlü, kırmızı yüz lü, etine dolgun, sıhhatli bir vü cut... Bol ışıklı, elektrikli çenesi kendine has bir vakar taşıyan sarı bıyıklarıyla Melih Cevdet Anday, memleketimizde çok sık rastlanan tiplerden değildir. Onu tammıyan biri ilk görüşte, bu adam ya Ma car, ya Alman,, yahut da bir îngi- lizdir, diyebilir.
Hareketli, sert mizaçlı bir insan dır. Alıngan ve onuruna düşkün dür. Fakat hemen söylemeliyim ki, Anday’m, insanlar için, hak için, hürriyet için çarpan temiz bir kal bi vardır.
Çoğu zaman, en yakın arkadaşla rını bile bu hassasiyeti dolayısiyle kırdığı, uzun uzun tartıştığı gö rülmüştür. Hatır için,gönül almak için eğriye doğru, doğruya eğri de diğine hiç tanık olmadım. Gençli ğinde çok daha sert, çok daha sa vaşçı olan Melih Cevdet yaşlan dıkça, hele ellisini açtıktan sonra bu mizacından hiç bir şey kaybet memekle beraber, tartışmaya ve insanları inandırma çabalarında da ha yumuşak, daha sevimli ve daha babacan olmaya başlamıştır.
1936 dan bu yana edebiyatımıza katılan «Garipçiler» okulunun üç üyesinden biri olan Anday, kısa za manda iki arkadaşı Orhan Veli ve Oktay Rıfat’dan ayrı bir şiir anla yışı ve söyleyişi seçmiş, gerçekçi şiire önayak olarak kendinden son ra gelen genç kuşaklara geniş et kilerde bulunmuştur.
Melih Cevdet’in gerçekçiliği ku ru, sert bir gerçekçilik değildir. Ça ğımızın aradığı ve çoğu zaman ula şabilmek için şiirin his ve derinlik unsurlarını bir yana attığı anlayı şın dışında, şiire fikri, insan oğlu nun çeşitli sorunlarını hissettirme den, belâgat ve gösterişe sapmadan İstif etmesini bilen bir tutum ¡çin idedir.
Onun, birçok konulan tatlı bir
şiir rüzgârı içinde ele alıp, kâh şa ka edercesine bir espri havasına büründürerek ve bazan da acı söy leyerek yep yeni, tap taze bir söy leyiş tarzı vardır ki, fazla ileri git miyorsam, diyeceğim ki, Melih Cevdet Anday tam anlamiyle günü müzün aradığı şair tipinin ta ken disidir.
Şairimiz bir başka yönü ile şiir de teatral unsura hiç itibar etmez, mısra yapılarında çok titiz bir ke limeci ve yalın Türkçenin yumu şak, rahat, halka mal olmuş akım ve eğilimlerine son derecede ria- yeikârdır.
Onun şiirlerini meydanlarda, sah elerde, radyolarda yüksek sesle, lâsik inşat kaidelerine uyarak o- kuyacak olursanız, mısraların ince yapısı birden bire kaybolur. Çünkü, birçok şiirlerinde Anday, kulağını za fısıldar gibi, tâ ruhunuza, benli ğinizin derinliklerine seslenir. Bu seslenişin fazla heyecanlanmaya, bağırıp çağırmaya tahammülü yok tur. Onun birçok şiirlerini kendi ken dinize -gözlerinizle okuyarak- az çok kapalı gibi görünen müzik ka litesine varmanız lâzımdır.
Melih Cevdet, edebiyatımıza şiir kapısından girmiş, daha sonrala rı makale, fıkra, inceleme ve pi yesler yazmış, tercümeler yapmış tır.
Hemen söylemek isterim ki, düz yazılarında büyük bir başarı sağ layan Melih Cevdet, hele fıkra ve makale türünde, fikir ve sanat çev relerinin büyük bir ilgi ve sevgi ile izlediği bir kıymet olmasını bil miştir.
Herkes tarafından rahatlıkla an laşılan güzel ve sağlam Türkçesi, en ağır, en ciddi konularda bile in sanı sıkmayan üslûbu - özellikle bir zamanlar Cumhuriyet Gazete sinde çıkan makaleleri - okul ki taplarında örnek olarak gösterile bilecek bir nitelik taşır.
Her hangi bir konuyu anlatış tar zındaki sadelik içindeki renklilik
ve hareketlilik, zannımca arkasını şiire, şiir terbiyesine dayayan bir tecrübe ve yeterlikten gelmektedir. Bu arada şunu da söylemeliyim, şair olarak büyük bir güce sahip o- lan pek çok sanatkâr tanırım ki, düz yazı da hiç bir başarı sağlaya mamışlardır. Demek ki, Anday’ın düz yazıdaki başarılarını sadece ede biyata şiir kapısından girmesine bağlamak da doğru değildir. O, iyi bir şair olduğu kadar, kuvvetli bir mantık, sezi ve anlayışa sahip fikir adamıdır da. Dünyada ve memleke timizde neler olup bitiyor, halkı mız, aydınlarımız ne haldedir? Bu memleket nelere muhtaçtır? Yarın ki dünyaya, gelecek günlere erişe cek olan genç kuşaklara ne gibi hizmetlerde bulunabiliriz? Edebiya tımızm, eğitici, öğretici ve zevkle ri yükseltici bir niteliğe ulaşabil mesi için neler yapmamız lâzımdır? İşte, zaman zaman derin bir zevk içinde şiirler yazan güler yüzlü Melih Cevdet, okuyarak, inceliye- rek hep bunları düşünür. Makale ler yazarak, dostlariyle sohbet ede rek memleketine ve çevresine ken di çapında faydalı olmaya çalışı yor. Ona göre, günümüzün şairi, sadece tatlı sözler söyleyen, kendi âleminde münzevi bir insan değil, nerede ve hangi koşullar içinde bu lunursa bulunsun faydalı olmaya ve daima ileriye doğru bakmaya mecbur olan bir fikir adamıdır.
Eski şair, -ser çiçekleri gibi- kü çücük âleminde yaşayan, sadece bir süs ve zevk insanı gibiydi. Top lumdan ayrı yaşamak, sadece gön lümüze ve zevklerimize seslenmek onun başlıca ve tek göreviydi.
Çağımızın şairi ise, sadece şii rin kör kuyusuna seslenmekle kal mayıp konferanslarla, makaleler le, fıkralarla, incelemelerle, piyes lerle ve şiirle çok yönlü ve çok ayrıntılı bir çalışma gücüne sahip olmak zorundadır.
Melih Cevdet Anday, bugün 53 yaşındadır. Olgunluk devresinin,
da söylediğim gibi tatlı dilli, şa ka ile ciddiyi yan yana yürüten, insanlara en sert ,en yoğun fi kirleri sevimli, yumuşak ve ra hat bir eda içinde telkin etmesi ni en iyi başaran şairlerimizden biridir.
örneğin şu «Hayvanat Bahçesi» adlı şiirin kuşlar bölümünü oku yalım :
Merhaba küçük kuşlar merhaba Nedir bu sessizlik, hani selâm
sabah Hani fiskoslar, gülüşmeler, fıkır tılar Ahlar, oflar, naralar, çığlıklar Nerıle sevda şarkıları nerde
Göksu safaları, Kâğıthane safa-ları Alemdağı, Çırçır, Anadoluhisarı Anısı da mı kalmadı o günlerin? Yakışmıyor böyle susup oturmak doğrusu Yakışmıyor birinize
Kartal mı sandın kendini serçe? Ya sen sakakuşu
Hani tenekelerin, hani çeşme ba-Merkebin başında Kayışdağ suyu Çocuk sesleriyle dolu Enez küp leri Bakır maşrapalar beyaz tülbentler Merhaba dut yemiş bülbül Ne düşünüyorsun böyle?
Melih Cevılet Anday eser verme çağının en güzel non-
tasmda bulunmaktadır. Yeni ye ni şiirler yazmakta, piyesler hazır lamakta, hocalık yapmakta ve ken dişini daha ileri günlerin, gelecek kuşakların yararına adamaktadır.
Onun sanat kişiliğini anlatmaya ve portresini çizmeye çalışan bu yazı biraz fazlaca ciddî oldu ga liba. isterseniz, tekrar onun şa irliğine dönerek, çok sevilen «Rahatı Kaçan Ağaç» adlı şiirini birlikte okuyalım :
Tandığım bir ağaç var Etlik bağlarına yakın Saadetin adını bile duymamış.
Geceyi gündüzü bilmiyor Dört mevsimi, rüzgârı, kan
Ay ışığına bayılıyor Ama kötülemiyor karanlığı. Ona bir kitap vereceğim Rahatını kaçırmak için Bir öğrene görsün aşkı Ağacı o vakit seyredin.
Melih Cevdet Anday, yukarıda
Ocak 1968 CUMHURİYET
Dut yediğin günleri herhalde Hani o günler diyorsun Merhaba arpacı kumrusu Düşünüp dur bakalım ispinoz
ku-Ş U
Düşünün bütün kuşlar düşünün Başınıza gelen işi
Bunıı yapan iki buçuk kişi Çoğu erkek, azı dişi Azı dişi, köpek dişi
Ey ağrılarla çıkan yirmi yaş dişi. Merhaba muhabbet kuşu Bil bakayım sevdiğim kızı Kalmadı değil mi güzelim dün
yanın Tadı tuzu
Sana da merhaba kafiye kuşu Zır zır zır zır
Kaynana zırıltısı Bak sapıtıverdin işi.
Y a r ı n __________
.
O K T A Y
R I F A T
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi